ebook img

İmparatorluk'un Gölgeleri - Steve Perry PDF

503 Pages·2010·1.42 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview İmparatorluk'un Gölgeleri - Steve Perry

Star Wars İmparatorluk'un Gölgeleri Steve Perry Orijinal Adı: Shadows of the Empire Yayın hakları Lucas Licensing tarafından Max Licensing aracılığı ile Arka BahçeYayıncılık ve Reklamcılık Ltd.Şti.’ne ve-rilmiştir. Her hakkı saklıdır. Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Kocaoğlu Çeviri Cem Demirkan Düzelti Burç Üner Arka Bahçe Yayınları Arka Bahçe Yayıncılık ve Reklamcılık Ltd. fiti. Hacı Emin Efendi Sok. No: 42 D: 4 Özgül Apartmanı Nişantaşı/İstanbul Tel: 0212 291 06 89 - 90 Faks: 0212 296 06 33 İlksöz Yürüyen bir ölüye benziyor, diye geçirdi içinden Xizor. Bin yıl önce mumyalanmış bir cesetti sanki. Değil galaksinin en güçlü adamı olmak, hâlâ hayatta olması bile bir mucizeydi. Aslında o kadar da yaşlı görünmüyordu; sanki bir şey zamanla onu eritip tüketmişti. Xizor, İmparator’un dört metre uzağında durdu, bir zamanlar Senatör Palpatine olan adamın holocam alanına doğru gidişini izledi. İmparator’un yıpranmış bedenindeki çözülmenin kokusunu duyar gibi olmuştu. Sadece içine herhangi bir zehirli gaz karışma ihtimalini ortadan kaldırmak için sayısız filtreden geçen hava sirkülasyonunun bir sonucu olmalıydı. Belki de yaşamınkini içinden arıtarak geride sadece ölümün kokusunu bırakıyordu. Holo link’in diğer ucundaki ekranda İmparator’un baş ve omuz bölgesinin yakın çekim bir görüntüsü bulunuyordu, zamanın aşındırdığı kara cübbesinin kukuletasıyla örtülmüş bir yüz. İletişimin diğer ucundaki kişi, pek çok ışık yılı uzakta, Xizor’u göremese de Xizor onu görebiliyordu. Bu görüşme cereyan ederken burada durulmasına izin verilmesi İmparator’un ona ne denli güvendiğinin bir göstergesiydi. İletişimin diğer ucundaki adam –eğer hâlâ böyle adlandırılabilirse. İmparator’un önündeki hava girdap şeklinde döndü, yoğunlaştı ve bir dizi üzerine çökmüş bir adamın görüntüsüne büründü. Tepeden tırnağa siyahlara bürünmüş, pelerinli, yüzü giydiği miğfer ve nefes almasını sağlayan bir maskeyle tümüyle örtülmüş birisi: Darth Vader. Vader konuştu: “Emirleriniz nedir, Efendim?” Eğer Xizor zamanı ve mekanı aşabilen bir yıldırım gönderebilseydi onu şu an Darth Vader’ı öldürmek için gönderirdi, gözünü bile kırpmadan. Çünkü Vader doğrudan saldırılamayacak kadar tehlikeli biriydi. “Güçte büyük bir düzensizlik var,” dedi İmparator. “Ben de hissettim,” dedi Vader. “Yeni bir düşmanımız var. Luke Skywalker.” Skywalker? Bu uzun zaman önce Vader’ın ismiydi. İmparator ve onun en iğrenç ürünü arasında böylesi bir konuşmanın cereyan etmesine değecek önemde ve aynı adı taşıyan kişi kim olabilirdi? Daha da önemlisi Xizor’un ajanlarının bu durumdan nasıl daha önce haberi olmamıştı? Xizor büyük öfkeye kapılmıştı –ama belli etmedi. Sakin yüzünde en ufak bir hayret ya da nefret belirtisi yoktu. Falleen’ler pek çok aşağı ırk gibi duygularını dışarıya belli etmezlerdi; hayır, Falleen’lerin ataları memeliler gibi kürklü değil sürüngenler gibi pulluydu. Vahşi değil soğukkanlıydılar. Böylesi hem daha iyi hem de daha güvenliydi. “Evet, Efendim,” diye devam etti Vader. “Bizi yok edebilir,” dedi İmparator. Xizor’un tüm dikkati İmparator ve çok uzaklardaki bir geminin güvertesinde bir dizi üzerine çökmüş olan Vader’ın görüntüsündeydi. Gerçekten ilginç şeyler oluyordu. İmparator bir şeyi kendisine tehdit olarak mı algılıyordu? İmparator bir şeyden mi korkuyordu? “O sadece bir çocuk,” dedi Vader. “Obi-Wan artık ona yardım edemez.” Obi-Wan. Xizor bu adı biliyordu. Son Jedi’lardan biriydi, bir generaldi. Ama uzun yıllar önce ölmüştü, yoksa? Anlaşılan Xizor yanlış biliyordu ve Obi-Wan çocuk yaştaki birine yardım ediyordu. Ajanları buna çok pişman olacaktı. Xizor, Vader’ın görüntüsü ve İmparator’un da bizzat yanındayken ve devasa bir piramidi andıran sarayın merkezindeki İmparator’un konforlu ve güvenli taht odasında olduğu halde bile aklının bir köşesine not etmeyi ihmal etmemişti: Bu bilgiler kendisine daha önce ulaştırılmadığı için birisi kellesini kaybedecekti. Bilgi güçtü; bilgisizlik ise zayıflık. Bu onun asla görmezden gelemeyeceği bir şeydi. İmparator devam etti. “Güç o çocukta çok yoğun. Skywalker’ın oğlu asla Jedi olmamalı.” Skywalker’ın oğlu mu? Vader’ın oğlu! Hayret verici! “Eğer onu saflarımıza geçirebilirsek güçlü bir müttefik kazanırız,” dedi Vader. Bunu söylerken Vader’ın sesinde bir farklılık vardı, Xizor’un adını koyamadığı bir şey. Hasret? Endişe? Umut? “Evet... evet faydalı bir kazanç olur,” dedi İmparator. “Mümkün mü?” Çok kısa süren bir tereddüt yaşandı. “Bize katılır ya da ölür, Efendim.” Xizor gülümsemek istese de onu da kızgınlığı anında yaptığı gibi büyük bir başarıyla örtmeyi bildi. Vader, Skaywalker’ı canlı istiyordu, sesinin tonunda gizli olan şey buydu demek ki. Evet çocuk ya onlara katılır ya da ölür demişti, ama bu ikinci kısmın sadece İmparator’un gözünü boyamak için söylendiği açıktı. Vader’ın, Skywalker’ı, kendi oğlunu, öldürmek gibi bir niyeti yoktu. Xizor gibi sesleri okumada yetenekli birisi için bunu anlamak çok kolaydı. Kendisi, galaksideki en büyük suç örgütü, Black Sun’ın Lordu Kara Prens ünvanını dayanılmaz cazibesiyle elde etmiş değildi. Xizor, İmparator’u ayakta tutan ve onu ve Vader’ı bu denli kudretli yapan Güç’ün ne olduğunu pek anlamış değildi ama bir şekilde işe yaradığından da emindi. Ama soyları tükenen Jedi’ların da bunu kullanabildiklerini bilmiyordu. Şimdi de oyuna yeni bir oyuncu daha dahil olmuştu. Vader, Skywalker’ı sağ istiyordu ve bunu istemekle de İmparator’a onu kendisine sağ olarak teslim edeceğine dair söz vermiş oluyordu – ve de onların tarafına geçmiş olarak. Bu çok ilginçti. Hem de çok ilginç. İmparator iletişimi sona erdirip ona döndü. “Evet, Prens Xizor, nerede kalmıştık?” Kara Prens gülümsedi. Şimdi önündeki işlere yoğunlaşacaktı ama Luke Skywalker adını asla unutmayacaktı. 1 Chewbacca öfkeyle kükredi. Bir stormtrooper kendisini tuttu ve o da onun ayaklarını yerden kesti, gümbürdeyen zırhıyla çukurun içine düştü. İki muhafız daha geldi ve Wookiee sanki oyuncak bebeklermiş gibi ikisini de harcadı. Her an Vader’ın askerlerinden biri tarafından vurulabilirdi. İri ve güçlüydü ama kazanamazdı; onu vuracak – Han, Wookiee’ye bağırarak onu sakinleştirmeye çalıştı. Leia, donmuş kalmış bu olanlara inanmakta güçlük çekiyordu. Han konuşmaya devam etti: “Chewie, başka fırsatlar da olacak! Prenses, ona göz kulak olman gerekiyordu. Duydun mu beni?” Han’ın sözde arkadaşı Lando Calrissian’ın onları Darh Vader’a sattığı Bespin’deki Cloud City’nin altında karanlık bir odadaydılar. Çevrelerini saran altın rengi bir ışık durumu daha da inanılmaz hale getiriyordu. Chewbacca, Han’a baktı, yarı sökülü haldeki Threepio Wookiee’nin sırtındaki bir çantada duruyordu. Hain Calrissian vahşi bir hayvanmış gibi uzak bir köşede tutuluyordu. Ortalık muhafızlar, teknisyenler ve kelle avcılarından geçilmiyordu. Vader’ın varlığı ve likit karbonun kokusu etraflarındaki havaya sinmiş ve morgla mezarlığın karışımı bir kokuya dönüşmüştü. Chewie’yi kelepçelemek için daha fazla muhafız geldi. Wookiee artık daha sakindi. Han’ı anlamıştı. Hoşuna gitmemişti ama anlamıştı. Muhafızların kendisini kelepçelemesine izin verdi. Han ve Leia birbirlerine baktılar. Bu olamaz, diye düşündü Leia. Şimdi değil. İkisi de duygularına hakim olamamıştı. Mıknatıs gibi birbirlerini çektiler ve sarıldılar. Tutku ve umutla dolu olarak sarılıp öpüştüler –umutsuzlukla ve külle çevrili oldukları halde. İki stormtrooper Han’ı iterek götürdü ve dondurucu panelinin üzerindeki uzun levhaya dayadılar. Leia’nın dudaklarından kontrolü dışında sözcükler dökülmeye başladı. “Seni seviyorum!” Soğukkanlılığını hâlâ yitirmemiş olan Han cevap verdi. “Biliyorum.” Han’ın yarı boyundaki Ugnaught teknisyen yaklaştı, Han’ın ellerini çözdü ve çekildi. Han önce teknisyene sonra da tekrar Leia’ya baktı. Han’ın bağlı olduğu levha çukura doğru inmeye başladı. Gözlerini Leia’ya dikmişti ve son ana kadar hiç ayırmadan bakmaya devam etti... ta ki dondurucu buhar her yanını kaplayıp görüşünü kesene kadar.

Description:
Bu kitapta Empire Strikes Back ve Return of the Jedi filmleri arasındaki dönemde cereyan etmiş olan olayların anlatılmamış hikayesine yer verilmiştir. Darth Vader hâlâ hayattadır ve en az kendisi kadar kötü ve güçlü bir rakibiyle mücadele etmektedir. Tam bir kriz dönemidir. Han Sol
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.