ebook img

Son mparator PDF

289 Pages·2009·2.5 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Son mparator

İÇİNDEKİLER BAŞLARKEN ...................................................................................................... 7 I. BÖLÜM .........................................................................................................1 1 KİŞİLİĞİ VE SİYASİ-MANEVİ PORTRESİ ............................................. 11 1 Şahsiyeti ve Devlet Adamlığı............................................................ 13 2 Maneviyatı ...........................................................................................3 8 3 Hz. Peygamber (a.s.m.) Sevgisi ...................................................... 44 4 Mukaddesatı Müdafaası ....................................................................4 7 II. BÖLÜM ......................................................................................................... 55 ÖZGÜN POLİTİKALARI VE PROJELERİ............................................... 55 1 İslâm Birliği .......................................................................................... 57 2 Batı, İngiltere....................................................................................... 64 3 ABD ...................................................................................................... 76 4 Ermeniler ..............................................................................................85 5 Kürtler....................................................................................................98 6 Yahudiler ve Filistin..........................................................................1 07 7 ittihatçılar ve 1908 Darbesi ............................................................. 116 8 Masonlar ............................................................................................ 155 9 İstibdat ve Modernleşme ................................................................ 165 10 İstihbarat ve Sansür ..................................................................... 191 11 Petrol ............................................................................................... 198 12 Demiryolu ....................................................................................... 208 III. BÖLÜM: .................................................................................................... 213 HAYATINDAKİ MÜHİM SİMALAR .........................................................213 1 Mithat Paşa .......................................................................................2 15 2 Namık Kemal ....................................................................................2 25 3 Enver Paşa........................................................................................ 231 4 Talat Paşa ..........................................................................................238 5 Şerif Hüseyin .....................................................................................242 6 Mehmed Akif......................................................................................245 7 Bediüzzaman ....................................................................................249 8 Emanuel Karasso .............................................................................2 55 9 Zaharoff .............................................................................................2 60 10 Gülbenkyan ....................................................................................2 63 11 Vambery .......................................................................................... 267 IV. BÖLÜM: ................................................................................................... 273 DÜŞÜNCELERİ, SAVUNMASI VE HAKKINDAKİLER .......................273 1 İlginç Fikirleri .....................................................................................275 2 Hakkında Söylenenler......................................................................286 3 Savunması.........................................................................................301 BİTİRİRKEN................................................................................................... 310 KAYNAKLAR ................................................................................................. 312 BAŞLARKEN S ultan II. Abdülhamid, geçmişten bugüne uzanan süreçte Osmanlı'nın ve yakın geçmişimizin en çok tartışılan ve konuşulan, hakkında en fazla eser ve makale yazılan; aynı zamanda en ziyade yergi ve iftira oklarına hedef olurken kısmen aşırı övgülere de muhatap olan, hâlihazırda tarihimizin en muammalı kapalı kutularından birisi haline getirilmiş vaziyettedir. Hakkındaki "ulu, cennet mekân" ya da "kızıl, müstebit" yargısı hâlâ sürüp gitmektedir. Abdülhamid Han'ın gizemli dünyasının henüz tüm yönleriyle keşfedilmediği, hakkında sağlıklı, tutarlı, objektif ve ilmi analiz ve değerlendirmelerin yeterince yapılmadığı da ayrı bir gerçektir. Daha çok, bir kısım "etkin ve yetkin" siyasî ve entelektüel çevrelere bulaşan bu "Abdülhamid illeti ya da bilmecesi" büyük ölçüde, onun yürüttüğü derin ve çok yönlü politikaların çapını anlayamamaktan, kendisini kuşatan ağır şartları bilmemek ve takdir edememekten ve nihayet muhafazakâr ve geleneksel kaynaklardan beslenen kişiliğine ve tavırlarına duyulan alerji veya nefretten türemiştir. Bu biraz da Abdülhamid'in kendisiyle ilgilidir, zira Yıldız'a kapanarak zatını ve fikirlerini mümkün olduğunca dış dünyadan gizlemiş ve sadece yakınındaki çok dar bir çevreye açılmıştır. Ki Fransız Figaro gazetesi 1892'de ona "görünmez sultan" adını takmıştı. Haliyle, hakkındaki tüm spekülasyonlar da onun gizemli dünyasına nüfuz edememekten ve esrarına vakıf olamamaktan doğmuştur. Ancak şu da bir hakikattir ki belki kendisini Yıldız'a hapsetmişti; ama ufku, vizyonu, hayalleri, projeleri ve yenilikleri Yıldız'ın duvarlarını fersahlarca aşacak seviyedeydi. Abdülhamid'in çehre sini kapatan kalın örtü ya da sis tabakası açıldıkça ve kişiliğine yönelik saldırılardan hasıl olan katran temizlendikçe "gerçek Abdülhamid" olanca ihtişamıyla ortaya çıkmakta, şaşırtıcı parlaklığıyla gözleri kamaştırmakta ve aklın sınırlarını zorlamaktadır. O, öylesine diri, dinamik ve vizyon sahibi bir padişahtı ki yaptığı iş ve icraatlarıyla çağını aşmaya muvaffak olmuştu. Günümüzde bile, sanki "yaşayan bir siyasetçiymiş gibi" basınımız, aydın ve akademisyenlerimiz arasında sık sık gündeme oturarak tartışmalara kaynak ve malzeme teşkil etmesini bilmektedir. O, gerçek bir proje, politika ve strateji adamıydı. Enver Paşa, Mithat Paşa ve emsalleri gibi hayalperest değildi, ayakları yere basıyor ve yapıp ettikleri realitelerle birebir örtüşüyordu. İslâmiyet'in ve ananevî değerlerin modern çağa uyarlanmasındaki gayretleri bilhassa takdire değerdi ve ufuk ötesiydi. O, Rıza Tevfik'in deyişiyle "asrın en siyasi padişahı" idi, tam bir siyaset cambazı ve diplomasi kurduydu. 20. yüzyılda tek dişi kalmış Batı emperyalizmine karşı "hasta adam"ı cesurca müdafaa eden "son kurtarıcı'ydı. Yine o, ilan ettiği Meşrutiyet'le, açtığı okullarda yetişen asker ve bürokratlarla, gerçekleştirdiği imar-iskân ve altyapı hizmetleriyle, Cumhuriyet'in ve modern Türkiye'nin "temellerini atanlardandı." Onu diğerlerinden ayrı kılan en mühim fark, son devir padişahları içindeki eşsiz mevkiinden ve arkasında bıraktığı büyük boşluğun doldurulamaması sebebiyle, ayakta tuttuğu devletin aniden büyük bir felaketle çökmesiydi. Bu anlamda o, aslında Osmanlı'nın "son imparatoru"ydu. Çünkü ondan sonraki padişahlar, Osmanlı Devleti'nin ve padişahlık kurumunun güç ve itibarını koruyamamışlardı. İçinde bulunduğu sancılı sürecin en kritik padişahı olan Abdülhamid Han'ın gizemli dünyasını doğru anlamak ve keşfetmek, şüphesiz ki bugünümüze ve yarınımıza büyük ışık tutacaktır. Bu noktada, üstad Necip Fazıl Kısakürek'in, Abdülhamid hakkında vardığı hüküm cümlesi gayet keskin ve vurucudur: "Abdülhamid'i anlamak her şeyi anlamaktır." Fransız bilgin François Georgeon, daha da öteye gidiyor ve büyük bir iddia ile şu söylemi seslendiriyor: "Abdülhamid'i ve onun hükümdarlık dönemini anlamak, bir bakıma bugünkü Türkiye'yi anlamak demektir." İşte elinizdeki bu kitap, Abdülhamid Han'ın gizemli dünyasının tüm cepheleriyle yeniden anlaşılması ve bilinmeyen taraflarının hakkıyla keşfedilmesi çabasına mütevazı bir katkıda bulunmak maksadıyla hazırlanmıştır. Ayrıca kitabın genişçe bir bölümünde öncesi ve sonrasıyla 1908 darbesinin geçirdiği serüven, bunun İttihat ve Terakki hareketinin gelişimindeki rolü ve yönetimde İttihatçı diktanın oluşmasındaki katkıları da ele alınmıştır. 1908 darbesi ile İttihat ve Terakki'nin baş mimarlarının gerçek yüzleri, Sultan Abdülhamid ile ilişkileri bağlamında günahları ve sevaplarıyla birlikte deşifre edilmiştir. İttihat ve Terakki hareketi ile 1908 darbesi, getirdikleri ve gö- türdükleriyle, devletin kurtuluşu için bir çare mi yoksa batışı hızlandıran bir macera mı oldukları incelenerek tarihin derinliklerinde karanlıkta kalmış bir kısım hakikatlerin gün ışığına çıkması sağlanmıştır. Kitap haline gelmesi iki seneden fazla süren bu eserle, Abdülhamid Han hakkındaki kafa karışıklığının ve münakaşaların bir nebze olsun sona ermesine, onun çoktandır hak ettiği tarihteki yerini salimen almasına ve hâsılı İttihatçı hareket ile 1908 Darbesi'nin de içinde yer aldığı, karartılan netameli bir dönemin aydınlanmasına kaynak teşkil etmesine vesile olmak bizim için en büyük devlet olacaktır. Daha önce "Abdülhamid'i Yeniden Keşfetmek" ismiyle yayınlanan ilk baskının ardından, gözden geçirip geliştirdiğimiz bu yeni baskının yayınlanmasında emeği geçenlere şükranlarımı sunmak boynumun borcudur. İsmail ÇOLAK Ocak 2009 1. Bölüm Kişiliği ve Siyasi-Manevi Portresi ŞAHSİYETİ VE DEVLET ADAMLIĞI Mizaç ve Ahlâkının Belirgin Özellikleri B üyük hünkâr II. Abdülhamid Han, bilinenin aksine kan dökücü, zalim ve dahası "kızıl sultan" karalamalarını hak edecek mizaçta bir padişah değildi. Tam tersine son derece merhametli, şefkatli, yufka yürekli ve bağışlayıcı bir karakter ve ahlâka sahipti. O kadar ki en büyük düşmanlarını bile çoğu defa bağışlamaktan çekinmeyecek kadar şefkat ve merhametine -zafiyet düzeyinde- yenik düşen bir hükümdardı. Mesela Sadrazam Mithat Paşa'nın, Sultan Abdülaziz'in katlinden dolayı Yıldız Mahkemesinin verdiği, idam cezasını müebbet (ömür boyu) hapse çevirmiş; kendine karşı mücadele eden Namık Kemal gibi Jön Türklerin ve İttihatçıların önde gelen pek çok şahsiyetini affetmiş; hatta onlara ve ailelerine maaş dahi bağlatmıştı. Sultan Abdülhamid'in en belirgin yönlerinden biri de dengeli ve otoriter bir kişiliğe sahip olmasıdır. Dış politikada izlediği "denge siyaseti" ve batmakta olan devleti kurtarmak için içte ve dışta aldığı katı ve koruyucu tedbirlerde bu durum kendini açıkça belli eder. Bu yüzden Abdülhamid, yapıp ettikleriyle anlaşılamamış veya anlaşılmak istenmemiş; dışarıda "kızıl sultan" iftiralarına, içerdeyse "müstebit" (baskıcı) ithamına maruz kalmıştır. Hâlbuki onu böyle davranmaya, sürekli olarak su almakta olan devlet gemisini her geçen gün daha fazla içine çeken anaforik şartlar ve saltanatının her anlamda karışık ve zorlu bir döneme rastlaması sebep olmuştu. Niyazi Berkes'in şu tespiti bu anlamda çok önemlidir ve yukarıdaki kanaati destekler mahiyettedir: "Abdülhamid rejimi, halkın iradesine karşı tek adamın zorla koyduğu bir rejim değildir. Abdülhamid rejimi kendini zorunlu kılan şartlar altında biçimlenmiştir."1 Abdülhamid Han'ın bir başka ayırt edici vasfı, zannedilenin tam aksi istikamette yeniliğe ve gelişime açık, son derece "reformist" bir padişah olmasıdır. Devrinde, Batı'daki ilmî ve teknolojik gelişmeleri, icat ve keşifleri yakından takip etmiş ve anında, devletin imkânları çerçevesinde ülkesine intikal ettirmiştir. Bu konuda kendisini "gerici" olmakla suçlayan İttihatçıları bile geride bırakacak ölçüde muazzam yeniliklere imza atmıştır. Abdülhamid'in, eğitim, kültür, sağlık, ulaşım ve bayındırlık alanında yaptığı müthiş reform hamlelerini düşmanları dahi gerçekleştirememiş ve çaresiz bir şekilde onu takdir etmekten kendilerini alıkoyamamışlardır. Gerçekten de onun zamanında yapılan reformlar, Osmanlı'nın son devrinde görülen ve hatta Cumhuriyet idaresine bile temel teşkil edecek çapta fevkalade büyük reformlardı. Sultan Abdülhamid'in karakterinin dikkat çekici hususiyetlerinden bir diğeri ise gayet tedbirli, temkinli ve müteyakkız (uyanık) olmasıdır. Babası Abdülmecid'in "kuşkulu ve sükutî (sessiz) oğul" dediği Abdülhamid'in, nispeten aşırıya kaçacak seviyede vehimli (şüpheci) ve kuruntulu olduğu söylenebilir. Ancak bu da tamamen yaşadığı dönemin olağanüstü şartlarından, iç ve dış karışıklıklardan, kaypak bir zeminde siyaset yapmanın zorluğundan ve nihayet çevresinde güvenilir kişilerin ve sağlıklı bir ortamın olmamasından kaynaklanmaktaydı. Yoksa gerek içerde gerekse dışarıda kendisi ve devletini yıkmaya yönelik komploları takip edişi ve entrikalardan önceden haberdar olup, lazım gelen tedbirleri erkence almaya koyulması, dayanağı olmayan boş bir kuruntu değildi. 1 Orhan Koloğlu, Abdülhamid Gerçeği, İstanbul, 1987, Gür Yay., s. 430. Muhaliflerinin iddia ettikleri gibi, gölgesinden bile korkan -böyle olmadığını bomba ve 31 Mart hadiselerinde gösterdi- ve etrafına daima şüpheli gözlerle bakan ve insanların peşine hafiye (ajan) takmaktan zevk alan birisi değildi. Devletinin çıkarları ve devrinin kendine mahsus halleri neyi gerektirmişse sadece onu yapmaya çalışmıştı. Belki biraz aşırıya kaçmış olabilir, ama bunda da mazur görülecek kadar geçerli mazeretlere sahipti. Hatıratında kendini şu ifadelerle savunmuştur: "Hayatımı, bana sadık olanların uyanıklığına borçluyum. Başımdan geçenler, asabı (sinirleri) en kuvvetli insanı dahi sarsmaya kâfidir. Bütün bu tecrübelerden sonra, ihtiyatlı olmama şaşmamak lazım... Benim ne şartlar altında yetiştiğim her zaman unutuluyor... Kardeşimden sonra tahta çıktığım vakit, etrafımı, entrikalardan örülü ağlar içine hapsetmek isteyen insanlar almıştı. O zaman, hayatımı ve tahtımı muhafaza edebilmek için, kurnazlara karşı kurnazca hareket etmek icap ettiğine karar verdim."2 Bu konuda en sağlıklı ve objektif değerlendirmeyi yapanlardan biri de 15 sene başkâtipliğini yapmış olan Tahsin Paşa'dır: "Bu vehmin kısmen bir yaratılış icabı olduğunda şüphe olmamakla beraber, gerek şehzadeliği ve veliahtlığı gerekse padişahlığı zamanında etrafını kuşatan insanlar, onu bu vehim yolunda tahrik ve teşvikten geri durmamış, daima vehmini kızdıracak hadiseler göstermişler, her tarafta onun hayat ve saltanatına düşmanlar bulunduğunu söyleyerek saltanattan mahrumiyet ve ölüm tehlikeleriyle vehme alabildiğine vüs'at (genişlik) vermişler. Hatta çok defalar ortada hiçbir sebep ve vesile yokken onun vehmini körükleyecek hadiseler icat etmişlerdir. Sultan Hamid'in tarihini yazanlar, onun kusur ve kabahatlerini tespit ederken, bütün bu kusurlu ve kabahatli işlere sebep olan vehmin membaı (kaynak) ve menşei (kökeni) hakkında tetkikat (inceleme) yapmadan mütalaa (fikir) yürütecek olurlarsa hatalı bir yoldan gitmiş olurlar. Sultan Hamid'i etrafındaki adamlarla, sadrazam ve nazırlarıyla (bakanları), saray mensuplarıyla; hulasa bir dakika peşinden ayrılmamış olan muhiti (çevresi) ile muhakeme etmek (yargılamak) en doğru yoldur."3 2 Sultan Abdülhamid, Siyasi Hatıratım, İstanbul, 1984, Dergah Yay., s. 7, 207. 3 Tahsin Paşa, Sultan Abdülhamid, İstanbul, 1990, Boğaziçi Yay., s. 13. Abdülhamid Han tahta çıktığı ilk yıllarda (Şahsiyet ve karakterinin can alıcı yönlerini analiz etme münasebetiyle söz ettiğimiz bu konuları, ilerdeki bölümlerde daha ayrıntılı olarak ele alacağız.) Diğer İlginç Hususiyetleri ve Hobileri Tarih, siyaset ve hukuk bahislerinde oldukça geniş bir malumata sahipti. 1850'den itibaren devrinin âlimlerinden musiki, hat, Arapça, Farsça, Osmanlı edebiyatı ve tarihi ve diğer İslâmî ilimleri tahsil etmişti. Özellikle tarihe büyük merakı vardı. Bilhassa Osmanlı tarihini değişik kaynaklardan okuyup incelemişti. Geçmişe ait olayları kimsenin bilmediği şekilde teferruatıyla hikâye ederdi. Gençliğinde vak'anüvist (tarih yazıcısı) Lütfi Efendi'den aklığı tarih derslerinin bundaki rolü elbette ki büyüktü. Hafızası pek kuvvetli idi. Zeki, çabuk kavrayışlı ve hazırcevap idi. Uzun ve derinlemesine düşünmeden, karşısındakinin görüşlerini iyice anlamadan ve devlet adamları ve ulemanın görüşünü almadan herhangi bir konu hakkında fikir beyan etmez ve hüküm Vermezdi. İster halktan ister devlet adamlarından olsun, huzurunda konuşanları sıkmaz, bütün düşüncelerini açıkça söylemelerine imân verir, sonuna kadar sabırla dinler, kimseyi kendisine arz edilen düşünceleri veya ölçüsüz sözleri yüzünden cezalandırmazdı. Sarayın dışından görünenin aksine son derece yumuşak huylu, halim selim, hikmetli konuşan birisiydi. Karizmatik kişiliği, tevazuu, insanlık ve nezaketiyle, karşısındaki düşmanı bile olsa, etkileme kabiliyetine sahipti. Kimseye "sen" diye hitap etmez, cariyelerine bile "getiriniz, götürünüz" gibi nazik bir dille emir verirdi. Kadınlarına da pek saygılı davranır; "başkadın, başikbal" diye seslenirdi. Tahmin edilemeyecek kadar cesur ve atikti. Bir zelzele sırasında yerinden kıpırdayıp paniğe kapılmadan sonuna kadar beklemesi, Ermenilerin Osmanlı Bankası'na hücumları sırasında herkesin suikast yapıldı endişesi ile etrafı velveleye verdikleri sırada, onun metanet göstererek cuma selamlığına çıkması ve hakeza bomba hadisesinin ertesi hafta cuma selamlığına gelmesi gibi hadiseler cesaretine delil gösterilebilir. Sabahları gayet erken kalkar, soğuk su ile banyo eder, ufak bir gezinti yapar, çalışma odasına girer, kendi önünde pişirttiği bir fincan kahveyi içer, yumurta ve sütten ibaret hafif bir kahvaltıdan sonra çalışmalarına başlardı. Mide ve bağırsaklarından rahatsız olduğundan gayet az ve kuvvetli yemek yerdi. Gece geç vakte kadar düzenli ve sürekli olarak (günde 15-16 saat) çalışırdı. Öğleden sonraki vaktini ekseriya çok zengin olan kütüphanesinde okuyarak veya çalışarak geçirirdi. Geceleri sarayın bütün elektrikleri yanar, padişahın hangi odada yattığı bilinmezdi.

Description:
komploları takip edişi ve entrikalardan önceden haberdar olup, lazım gelen tedbirleri erkence almaya 64 Armağan, a.g.e., s. 104. 65 Andre Duboscq, L'Orient Mediterraneen, Paris, 1917, s. 7-10; Herzl'in son çare olarak 5 mily on altın rüşvet teklif etmesi bardağı taşıran son damla olm
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.