ebook img

Gulliver'in Gezileri - Jonathan Swift PDF

361 Pages·2010·1.49 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Gulliver'in Gezileri - Jonathan Swift

Gulliver'in Gezileri Jonathan Swift HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ JONATHAN SWIFT GULLIVER’İN GEZİLERİ özgün adı GULLIVER’S TRAVELS © türkiye iş bankası kültür yayınları, 2006 görsel yönetmen BİROL BAYRAM grafik tasarım ve uygulama TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI meşelik sokağı 2/3 beyoğlu 34430 istanbul Tel. (0212) 252 39 91 Fax. (0212) 252 39 95 www.iskulturyayinlari.com.tr Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet dâvamız için müessir bellemekteyiz. Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işliyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketini sistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemli bir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum. Onların himmetleri ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır. 23 Haziran 1941 Maarif Vekili Hasan Âli Yücel Jonathan Swift (1667-1745) Swift’in eserleri, özellikle Gulliver’in Gezileri hayatı ile yakından ilgilidir. Onun için hayatının çeşitli aşamalarını incelemek, ne gibi etkiler altında kaldığını; bunların, huyu ve hayat görüşü üzerine ne gibi tepkiler olduğunu belirtmek gerekir. Swift, İngiliz kökenli olmakla beraber İrlanda’da, Dublin’de doğmuştur (30 Kasım 1667). “İrlanda’da doğmuş olmam benim için büyük bir felaket olmuştur; bu bana kaderin oynadığı kötü bir oyundur” der. Gerçekten, o zamanlar, İngiltere ile İrlanda’nın ilişkileri eşit haklar üzerine kurulmuş olmadığı gibi, İngilizlere göre İrlandalılar yarı uygar bir ulus, İrlanda ise yönetilmeye muhtaç bir memleket idi. Swift’in umduğu mevkilere ulaşamaması ne dereceye kadar İrlanda’da doğmuş olmasından ileri gelmiştir, pek belli değildir. Ama o, başarısızlıklarının sebepleri arasında bu olaya büyük yer vermiştir. Babası, Swift doğmadan yedi ay önce ölmüş; çok dar gelirli olan annesi de, çocuğunu amcasına bırakarak, İngiltere’ye akrabaları ile oturmaya gitmiştir. Böylece Swift çocukluğunu bir yetim gibi geçirmiştir. Hali vakti yerinde ve çok iyi bir adam olan amcası onu İrlanda’nın en iyi okuluna göndermiş, sonra Dublin Üniversitesi’nde okutmuştur. Swift, üniversite programındaki dersleri, özellikle o zaman çok önem verilen mantık derslerini ihmal etmiş ve bütün dikkatini tarih ve şiire vermiştir. Doğal olarak da, imtihanlarda pek başarı gösterememiş, ancak orta derece bir diploma alabilmiştir. Babasız doğmak ve böylece doğanın verdiği en büyük koruyucudan yoksun kalmak; çocukluğun gerçek mutluluğu olan ana sevgisini tatmamak; bir amcanın eline bakmak; öte taraftan da, cesaret kırıcı bir üniversite hayatı, küçük Swift’in ruhu üzerinde herhalde olumlu etkiler yapmamıştır. Swift, hayatı boyunca akrabalarından nefret edecektir. Gerçi amcası ona oğlu gibi bakmaya çalışmıştır; ama mali durumunun bozulduğu anlar olmuştur; yeğenini ihmal etmek zorunda kalmıştır. Swift de bundan çok alınmıştır. Amcası ölünce, Swift İrlanda’yı bırakıp İngiltere’ye annesinin yanına gider. 20 yaşındadır. Hayatını artık kendi kazanması gerekmektedir. Çeşitli yetenekleri olduğuna inanmakta ise de, bunların hangi yolda başarı sağlayabileceğini bilememektedir. Elinden tutacak kimse de yoktur. Rahip olmayı düşünüp bocalarken, tam zamanında bir barınak bulur. Sir William Temple, o zamanın seçkin siyaset adamlarından ve yazarlarındandır. Artık yaşlanmış olduğundan malikânesine çekilmiştir. Babası, Swift’in amcasının dostu, karısı da Swift’in annesinin uzak akrabalarındandır. Swift’i özel kâtibi olarak yanına alır. Efendisinin yardımı ve etkisi ile iyi bir mevki elde edebileceğini uman Swift, Temple’a her bakımdan faydalı olmaya çalışır: hesaplarına bakar; yazılarını yazar; ona kitap okur... ama dört yıl sonra Temple’dan ve malikânedeki hayattan usanmıştır. Kendisinin de dediği gibi Temple’a “uşaklık” etmekten bıkmıştır. Hayata atılmak, sorumluluğu olan işleri üstlenmek ister; bu isteğini gerçekleştirmek için 1995’te rahip olur ve Temple’ın yardımı ile İrlanda’da bir köy kilisesine atanır. Bu köy ıssız bir yerdir. Swift’i gerek manevi, gerek maddi bakımdan doyurmaktan çok uzaktır. İstifa edip tekrar Temple’ın yanına döner, ve koruyucusunun ölümüne kadar (1699), üç yıl orada kalır. Bu yıllar çok verimlidir: Swift, vaktinin büyük bir kısmını, kütüphanede tarihsel ve klasik eserler inceleyerek geçirir. Efendisinin siyasal konular üzerindeki konuşmalarından faydalanır; birçok büyük adamı, hatta Kral’ı tanır. The Battle of the Books ile A Tale of a Tub eserlerini yazar. Ara sıra, İngiltere’de bir kiliseye atanması için Temple’ın yardımını isterse de, bir sonuç alamaz; hatta Kral’ın vaatleri bile gerçekleşmez. Temple ölünce, Swift 32 yaşındadır. Hayatının bu ikinci aşamasında ruh durumunu kısaca inceleyelim. Swift, hayatının çok nazik bir anında Temple’ın yanında bir barınak bulmuştur; böyle büyük bir adamın nüfuzundan faydalanarak bir şeyler olmak istemiş, ama bir şey olamamıştır. Kendi başına yaşayıp hayatını kazanmak istemiş; bu yoldaki girişimi de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Birçok nüfuzlu kimseler tanımış, hiçbir faydalarını görmemiştir. Swift, kaderin kendisine çok sert davrandığını, İrlanda’da doğmuş olmasının yükselmesine engel olduğunu düşünmektedir. Fakat bu sıkıntılı günleri boyunca Swift, kendisini birçok yıl teselli edecek birini tanımıştır: kendisinden on dört yaş küçük, Stella dediği, Esther Johnson adında bir kız. Babası öldükten sonra annesi ile beraber Temple’ın evine sığınmıştır. Swift bu kızı temiz bir aşkla sevmiş, ama onunla evlenmemiştir. İrlanda’ya yerleşince onu da İrlanda’ya götürmüş ve kızcağız hayatının pek erken gelen sonuna kadar orada kalmıştır. Swift bir dostuna yazdığı mektupta şöyle der: “Gençtim, bir gün balık avlıyordum: oltama büyük bir balık takıldı; hemen çektim; tam ele geçireceğim sırada balık iğneden kurtuldu, denize atladı. Büyük bir hayal kırıklığına uğramıştım. Bütün hayatım, işte bu çeşit düş kırıklıkları içinde geçmiştir.” Bu sözlerle istekleri tam gerçekleşeceği sırada bahtsızlıklarla karşılaştığını söylemek istiyordu. Gerçekten 1700 yılından sonraki hayatı hep hayal kırıklıkları ile doludur. Swift, Temple’ın evinden ayrılınca, İrlanda başyargıçlarından birinin kâtibi olur. İrlanda’ya gitmeye hazırlanırken, rakiplerinden biri bu işin bir rahibe uygun olmadığını ileri sürerek yargıcı kandırır; Swift işinden olur. Oldukça büyük bir kiliseye “dean” (piskoposluktan bir aşağı rütbe) olur. Ama oraya buraya rüşvetler saçan biri Swift’in elinden bu mevkii alır. Swift’e de teselli yollu, İrlanda’da ufak bir kilisenin rahipliği verilir. Ama ne küçücük kilisedeki ödevi ne de Dublin’deki arkadaşları Swift’i Londra’dan uzak tutabilir. İrlanda kilisesinin bazı pürüzlü sorunlarını düzeltmek üzere Londra’ya gider. 1700 ile 1703 arasında orada dört yıl geçirir. Bu yıllar hayatının en başarılı, başarılı olduğu kadar da en mutlu yıllarıdır. 1704’te ilk önemli eseri çıkmadan önce, Swift, Londra sosyetesinin yabancısı değildir. Birçok arkadaşı vardır; birkaç şiir yayımlamış, birkaç risale yazmıştır. 1704’te The Battle of the Books ile A Tale of Tub çıkınca çevresi genişler. Kudretli bir zekâsı, çok kuvvetli bir kalemi olan, siyasal ve dinsel konular üzerinde derin ve geniş bir bilgi ile yazan, fikirlerini okurlarına kabul ettirebilen bir yazar olarak tanınmaya başlar. O zaman İngiltere’de iki siyasal parti vardı: Whig’ler, Tory’ler. Sonraları liberal ve muhafazakâr adını almış olan bu iki parti arasında, iktidar için, şiddetli mücadeleler, çirkin hareketler olmaktadır; her iki partiden olanlar da, birbirlerine düşman gibi davranmaktadırlar. Whig’ler de, Tory’ler de programlarını, politikalarını savunmak, kendilerine çoğunluk sağlamak için sürü sürü yazılar, uzun makaleler yazmakta; zamanın en kudretli yazarlarını bu yolda kullanmaktadırlar. Swift, bu gibi işler için ihmal edilemez bir kuvvettir. Whig’ler ondan faydalanırlar. Swift, politikalarını savunan birkaç uzun makale ile din ve kilise sorunları üzerine birkaç yazı yazar. Whig’lerin iktidara geçmesine gerçekten yardım eder. Bu hizmetine karşılık İngiltere’de bir piskoposluk istemektedir. Ama Whig’ler Swift’i unutuverirler. O da büyük bir hayal kırıklığı içinde, bu nankörlüklerine karşı derin bir nefret besleyerek İrlanda’ya, ufacık kilisenin başına döner. 1710’da Whig’ler iktidardan düşüp hükümeti Tory’ler kurunca, Swift’i gene Londra’da görüyoruz. Tory’ler, Swift’in Whig’lere karşı duyduğu nefretten faydalanmayı bilirler. Gazeteleri Examiner’ı emrine verirler, Swift de, Whig’lerin sebep oldukları savaşı tenkit eden yazılar, Tory’leri savunan, düşmanlarına şiddetle saldıran makaleler yazmaya başlar. Kendisine birçok düşman edinir; ama, siyaset alanında artık nüfuzlu bir kişi olmuştur. Başbakanın çok samimi dostudur; bütün partililer onu saymakta, hatta ondan korkmaktadırlar. Swift her çeşit toplantıda aranmaktadır. Birçok arkadaş ve dostlarını korur, iyi mevkilere geçmelerine yardım eder. Partinin, bütün hizmetlerine karşılık kendisine, hiç olmazsa İngiltere’de bir piskoposluk verileceğini ummaktadır. Bu yolda birçok vaatler aldığı halde, 1713’te gene İrlanda’da St. Patrick kilisesine “dean” olarak tayin eldiğini görünce,

Description:
Gulliverin Gezileri - Hasan Ali Yücel Klasikleri Jonathan Swift (1667 - 1745): "Kitapların Savaşı"ndan "Alçakgönüllü Bir Öneri"ye tüm çağların en önemli yergi ustalarından biri ve tek romanı Gulliverin Gezileriyle (1726) ölümsüzleşmiş bir 17. yüzyıl sonu - 18.yüzyıl başı y
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.