ebook img

cerrâh b. abdullah el-hakemî PDF

36 Pages·2014·1.29 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview cerrâh b. abdullah el-hakemî

Ġstem • Yıl:11 • Sayı:21 • 2013 • s. 229 - 264 CERRÂH B. ABDULLAH EL-HAKEMÎ Yılmaz ÇELĠK Necmettin Erbakan Üniversitesi Ġslâm Tarihi Anabilim Dalı Doktora Öğrencisi ÖZET Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî Emevîler dönemi kumandan ve valileri arasında önemli bir yere sahiptir. Aslen ġam‘lı olup daha sonra Basra ve Kûfe‘ye yerleĢti. Haccâc b.Yûsuf ile tanıĢtıktan sonra yaklaĢık kırk yıl boyunca Emevî Devleti‘nde önemli görevlerde bulundu. Deyru‘l-Cemâcim SavaĢına katıldı, Haricilere karĢı görevlendirildi. Cerrâh 705-715 yılları arasında Basra valiliği yaptı. 715-717 yılla- rı arasında da Irak genel valiliğine vekaleten baktı.Ömer b.Abdülaziz halife olun- ca (717-720) Cerrâh b.Abdullah‘ı Horasan valiliğine tayin etti. Fakat Cerrâh‘ın Arap ırkçılığı yapması, Ġslama giren Ehl-i Zimmeden cizye almaya devam etmesi, halka karĢı kılıç ve kırbaç kullanma fikrini ileri sürmesi üzerine görevden alındı. II.Yezîd döneminde (720-724) Akr SavaĢına katıldı. 722 yılında Ermeniyye ve Azerbaycan genel valiliğine atandı. Burada uzun süre Hazar Türkleri ile mücadele etti.HiĢâm döneminde de Hazarlarla mücadeleye devam etti. Cerrâh, 730 yılında Erdebil civarında komuta ettiği bir savaĢta yenildi ve Ģehid oldu. Cerrâh b. Abdullah Ġslâm Târihi kaynaklarında; uzun boylu, heybetli, cesur, yi- ğit, kahraman, âdil, âbid, kurâ, cengaver gibi çeĢitli vasıflarla nitelendirilmiĢtir. Hadîste Muhammed b.Sîrîn‘den Rivâyette bulunmuĢ, kendisinden de Safvân b. Amr, Yahyâ b. Utayye ve Rebîa b. Fedâle rivâyette bulunmuĢlardır. Anahtar kelimeler; Cerrâh b. Abdullah, Emevi, Hazar, Horasan, Ermeniyye, Azerbaycan, Basra, Haccâc. ABSTRACT Carrah b. Abdullah al-Hakami: His Life, Activities and Personality Carrah b. Abdullah al-Hakami has an important place among the commanders and the governers at the time of Umayyads. He is originally from Damascus but settled in Basra and Kufa later. After having acquainted with Hajjaj b. Yusuf, he occupied important positions almost forty years at the Umayyads Caliphate. He participated in the War of Dayr al-Jamajim. He was appointed to struggle with the Kharijites. He was the governer of Basra between 705-715 A.H. He repre- sented the general governership of Iraq between 715-717 A.H. He was appoin- ted as the governer of Khurasan by Umar b. Abdilaziz (717-720 A.H.) but he was dismissed because he claimed that the pool-tax should be taken from Ahl al- Zimma and there should be used sword and scourge against them. At thie time of Yazid II (720-724 A.H.), Carrah participated in the Battle of Aqr. In 722 (A.H.) he was appointed as the General Governer of Irminiyya and Adhar- baycan. At the meantime he struggled with the Khazar Turks for a long time. At the time of Hisham he contiuned to struggle with the Khazars. In 730 (A.H.) he was defeated and killed at the battle near Ardabil in 730 (A.H.) as the commen- der. In the classical sources, he was described as tall, awesome brave, hero, cou- rageous, just, worshipper and warlike. In hadith, he narrated from Muhammad b. 230 Yılmaz ÇELĠK Sirin and from him Safwan b. Amr, Yahya b. Utayya and Rabia b. Fadalah narra- ted. Key Words: Carrah b. Abdullah, Umayyad, Khazar, Khurasan, Irminiyya, Ad- harbaycan, Basra, Hajjaj. GĠRĠġ CERRÂH B. ABDULLAH EL-HAKEMÎ VE ĠLK GENÇLĠK YILLARI A) Doğumu ve Nesebi Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî DımeĢk doğumlu olup1 daha sonra Basra ve Kûfe'ye yerleĢmiĢtir.2 Hums'lu olduğunu söyleyenler de vardır. 3 Ebû Ukbe künyesi ile bilinir.4 Hakemî deyince akla en baĢta Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî gelir.5 Cerrâh‘ın Hakem b. Sa'd aĢiretinden olduğu hususunda O‘ndan bahseden neseb alimleri ittifak halindedirler.6 Hakem b. Sa'd'in soyu Yemen'in en büyük kabilelerinden olan Mezhic'e dayanmaktadır.7 Sahabenin büyüklerinden Ammâr b. Yâsir'in soyunun da baba tarafından Mezhic'e dayandığı rivâyet edilmekte- dir.8 Cerrâh‘ın nesebi belli olmasına rağmen babası, annesi ve dedesi hakkında ulaĢabildiğimiz kaynaklarda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Cerrâh b. Abdullah'ın doğum tarihi hakkında tahmini bir sonuca ulaĢabiliriz: Ġbn Manzûr'un muhtasar Târîhu DımeĢk'ında nakledildiğine göre;9 Haccâc b. Yûsuf, Mus'ab b. Zübeyr ile savaĢtığı sırada DımeĢk valisinden kendisine akıllı, güçlü birini göndermesini istemiĢ; vali, Cerrâh‘ın tam bu vasıflara sahip biri ol- duğunu söyleyerek O‘nu Haccâc'a göndermiĢtir. Bu olay 70-71/690-91 yılların- da meydana gelmiĢtir. Olayda Cerrâh'la ilgili fiziki özellikleri ve harp tekniğinde- ki tecrübesiyle ilgili anlatımlara bakıldığında Onun en az 20 yaĢlarında olduğu İ ———— S 1 Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ġsmâil, Târîhu‟l-Kebîr, Diyarbekr,trz, II/226; Zehebî,ġemsüddin Muhammed b.Ahmed b. Osman, Siyeru A‟lâmi‟n-Nubelâ, Beyrût, 1990, V/190; Ziriklî, Hayruddin, el-A‟lâm T Kâmûsu Terâcim, Beyrût, 1995, II/115. E 2 Zehebî, Siyer, V/190. M 3 er-Râzî, Abdurrahman b. Ebi Hatim, Kitâbu'l-Cerh ve't-Ta'dil, Beyrût, 1952, II/522; Sem‘ânî, Ebû Sa'd Ab- 21/2013 dülkerim b. Muhammed, el-Ensâb, Beyrût, 1988, II/242; DımeĢk ve Hums ġam bölgesinin iki ayrı merkez Ģehirleridir. ġam'a DımeĢk dendiği de olmuĢtur. (Hasan Ġbrahim Hasan, Siyasi, Dini, Kül- türel ve Sosyal Ġslâm Târîhi, Terc.: Ġ. Yiğit-S. GümüĢ, Ġstanbul, 1991/II/ 152). 4 Sem‘ânî, el-Ensâb, II/242; Zehebî, Siyer, V/189; Yıldız, Hakkı Dursun, "Cerrâh b. Abdullah", DĠA, Ġs- tanbul, 1993, II/414. 5 Ġbnü‘l-Esîr, Ġzzuddin Ebû'l-Hasen Ali b. Muhammed, el-Lubâb fi Tehzîbi'l Ensâb, Beyrût, 1994, I/378; Ġbn Hallikân, ġemsüddin Ahmed b. Muhammed b. Ebûbekr, Vefâyatü‟l A‟yân ve Enbâu Ebnâi‟z- Zamân, Thk.: Ġhsan Abbas, Beyrût, trz., II/ 103; Suyûtî, Celalüddin Abdurrahman b. Ebi Bekr, Lüb- bu‟l-Elbâb fi Tahrîr‟l- Ensâb, I/253. 6 Ġbn Sellâm, Ebû Ubeyde el-Kâsım, Kitâbu'n-Neseb, Beyrût,1989, s. 319; Ġbn Abd Rabbih, Ahmed b. Muhammed el-Endelûsî, el-Ikdü'l-Ferîd, Thk.: M. Said Uryan, Beyrût, trz., III/307; Ġbn Hallikân, Vefâyatü‟l A‟yân, II/103; Sem‘ânî, el-Ensâb,II/ 242; Ġbnü‘l-Esîr, el-Lübâb, I/378; Ġbn Manzûr, Mu- hammed b. Mükerrem, Muhtasar Târîhu DımeĢk, NĢr.:A.Hemmami-R.Abdulhamid Murad, Dı- meĢk,1984, VI/15; Suyûtî, Lübbu'l-Elbâb, I/ 253. 7 Ġbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dineverî, el-Maârif, thk . Servet UkkâĢe, Mısır, 1992, s. 105; Ġbn Abd Rabbih, el-Ikdü‟l-Ferîd ,III/ 307; Suyûtî, Lübbu‟l-Elbâb, I/253; Hakem b. Sa'd AĢireti hakkında daha geniĢ bilgi için bkz. Ömer Rıza Kehhâle, Mu'cemu Kabâili‟l- Arab, Beyrût, 1982, I/286; Seh- leifer, Ġ., „‟Hakam b. Sa'd Al-AĢira", ĠA (MEB), Ġstanbul, 1950, V/100. 8 Ġbn Kuteybe, el-Maârif, 256. 9 Ġbn Manzûr, Muhtasar Târîhu DımeĢk, VI/ 16. Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî 231 ortaya çıkmaktadır. Öyleyse Cerrâh‘ın 670 yılından önce doğmuĢ olduğunu ra- hatlıkla söyleyebiliriz. Ayrıca Cerrâh‘ın Ģu sözü de O‘nun en azından 60 yıl kadar yaĢadığını gös- termektedir: "Günahları 40 yıl hayâ ile terkettim."10 112/730 yılında vefat eden Cerrâh en az 60 yıl yaĢamıĢtır. B) Aile Çevresi Cerrâh, Emevî vali ve komutanları içerisinde klasik kaynaklarda hakkında detaylı bilgi verilecek veya neseb alimlerince geniĢ Ģekilde biyografisi incelene- cek kadar -meselâ, Mühelleb b. Ebî Sufra, Haccâc b. Yûsuf, Nasr b. Seyyâr, Mesleme b. Abdülmelik - meĢhur değildir. Ayrıca bazı devlet adamları-meselâ Yezîd b. Mühelleb- babalarının veya dedelerinin Ģöhreti sayesinde daha detaylı ele alınabilmiĢlerdir. Kaynaklarda Cerrâh‘ın babası ve annesi hakkında herhangi bir bilgiye rastlayamadık. Cerrâh‘ın kardeĢi Haccâc b. Abdullah el- Hakemî'nin ismi birkaç kaynakta zikredilmektedir. Ġbn Asâkir, O‘nu müstakil bir baĢlık altında ele almıĢtır.11 Cerrâh, O‘nu 106/724-25 yılında Lân12 üzerine göndermiĢ, Haccâc Lân halkı ile sulh yaparak onlardan cizye almıĢtır.13 112/730 yılında Cerrâh ve beraberindekiler Erdebil'de Ģehid olmadan önce kardeĢi Haccâc'ı Ermeniyye'de vekil bırakmıĢ, daha sonra el-HareĢî gelince Haccâc‘ın bu görevi bitmiĢti.14 Ünlü Ģair Ebû Nüvâs'ın dedesi de Cerrâh b. Abdullah‘ın mevâlisi olduğu için, O'na nisbet edilmiĢtir. Ebû Nüvâs‘ın (Ö.195/811) nesebi Ģöyle sıralanmıĢtır; " Asıl adı Hasan b. Hani b. Sabah mevlâ el- Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî".15 Cerrâh‘ın karısı, Husayn b. Hâris'in kızıdır.16 Ġbn Sa'd, Cerrâh‘ın Abdurrah- man b. Hasan Ġbnü‘l-Kâsım el-Ezrakî'nin dayısı olduğunu kaydetmiĢtir.17 Ayrıca Ġbn A‘sem'in anlatımlarından Cerrâh‘ın çocukları ve ailesi olduğu anlaĢılmakta İ fakat bunların sayıları ve isimleri konusunda herhangi bir bilgi verilmemekte- S dir.18 T E Cerrâh‘ın aile çevresi ve akrabalarıyla ilgili ulaĢabildiğimiz bilgiler bunlar- M 21/2013 dan ibarettir. ———— 10 Zehebî, el-Ġber fi Haberi Men Ğabar, NĢr.: Said ez-Zağlul, Beyrût, trz., I/105; Ġbnü'1-Ġmâd el-Hanbelî, Ebü'l-Felâh Abdülhay, ġezerâtü‟z-Zeheb fi Ahbâri men Zeheb, Beyrût, trz.,.I/145. 11 Ġbn Asâkir, Ali b. Hasan b. Hîbetullah el-DımeĢkî, Târîhu Medineti DımeĢk, Beyrût, 1995, XII/99. 12 Lân: Ermeniyye'de Bâbu‘l-Ebvâb'a yakın, Hazar ülkesine komĢu geniĢ Ģehirlere verilen isimdir.Yâkût el- Hamevî, Ġbn Abdullah el-Rûmî el-Bağdâdî, (Ö.626/1229), Mu‟cemu‟l-Büldân, Beyrût, trz., V/ 9. 13 Ġbn Asâkir, Târîhu Medineti DımeĢk , II/99. 14 Halîfe b. Hayyât (Ö. 240/854), Târîhu Halîfe b. Hayyât, thk. Süheyl Zekkâr,Beyrût,1993,s.269; Ġbn Asâkir, Târîhu Medineti DımeĢk , XII/ 99. 15 Sem‘ânî, el-Ensâb, II/242; Ġbn Hallikân, Vefâyatu‟l A‟yân, II/95; KrĢ, Abdulkâhir el-Bağdâdî, Hizânetü‟l edeb ve Lübbü‟l-Lübâb Lisânü'l-Arab, Kâhire, 1989, I/347;Ġbn Kesîr, Ebû‘l-Fidâ Ġsmail, El-Bidâye ve‟n-Nihâye, trc: Mehmet Keskin, Ġstanbul, 1995, X/386. 16 Ġbnü‘l- Esîr, el-Kâmil, V/51. 17 Ġbn Sa'd, Muhammed, et-Tabakâtü‟1-Kübrâ, Beyrût, trz., V/ 386. 18 Ġbn A‘sem, el-Fütûh, VIII/268, 275-276. 232 Yılmaz ÇELĠK C) Haccâc ile TanıĢıncaya Kadar Cerrâh Cerrâh‘ın hayatında en karanlık nokta doğumundan Haccâc ile tanıĢtığı zamana kadar geçen dönemdir. Cerrâh‘ın ilk askeri ve idari tecrübelerini Haccâc‘ın himayesinde kazandığı ileri sürülmektedir.19 Ancak Cerrâh‘ın askeri eğitimini ġam'da aldığını ve burada belirli bir seviyeye ulaĢtığını söyleyebiliriz. AĢağıda üzerinde daha detaylı duracağımız bir rivâyette20 Haccâc, Mus'ab b. Zübeyr ile savaĢtığı sırada DımeĢk'ın yöneticisinden cesur, güçlü, ileri görüĢlü ve akıllı birini göndermesini istemiĢ, o da Cerrâh'ı Haccâc'a göndermiĢtir. Böyle vasıflara sahip olan birinin elbette daha önceden iyi bir askeri eğitim aldığı an- laĢılmaktadır. Ayrıca ġam'ın Yezîd b. Ebî Süfyân ile baĢlayan ve Muâviye b. Ebî Süfyân ile zirveye ulaĢan disiplinli ve mükemmel bir orduya sahip olduğu bilin- mektedir. Emevî Devleti özellikle Irak'ta çıkan karıĢıklıkları önlemede, isyanları bastırmada ve diğer önemli faaliyetlerde ġam askerlerini sürekli kullanmıĢtır. Hatta Haccâc Vâsıt Ģehrini bu ġam askerleri için yaptırmıĢtır.21 iĢte Cerrâh, bu disiplinli, düzenli ve tecrübeli ġam ordusunun içinde yetiĢmiĢ bir askerdir. Do- layısıyla Cerrâh‘ın ilk askeri tecrübelerini Haccâc‘ın himayesinde kazandığı gö- rüĢünün tamamen isabetli olmadığını düĢünüyoruz. Ama bu tecrübelerini Haccâc‘ın himayesinde daha da mükemmelleĢtirdiği kesindir. Çünkü kaynak- larda Cerrâh‘ın askeri ve idari faaliyetleri ile ilgili bütün rivâyetler, O‘nun Haccâc ile tanıĢmasından sonraki dönemini kapsamaktadır. AĢağıda bu rivâyetler teker teker ele alınacaktır. I. HACCÂC‟IN HĠMAYESĠNDE YETĠġMESĠ VE ALDIĞI GÖREVLER A.Haccâc ile TanıĢması Cerrâh b. Abdullah el- Hakemî'nin Haccâc ile tanıĢmasıyla ilgili tek ve ayrın- İ tılı bilgiyi Ġbn Manzûr vermektedir.22 Diğer kaynaklarda Cerrâh b. Abdullah ile S ilgili en eski bilgiler 77/696 yılına kadar dayanmaktadır.23 T E Ġbn Manzûr'un–yukarıda değindiğimiz- anlatımına göre Cerrâh, Haccâc‘ın M 21/2013 yanına 70/71/690-691 yılları arasında24 Irak‘ta Mus‘ab b. Zübeyr‘e karĢı sa- vaĢtığı sırada gelmiĢtir.25Cerrâh Haccâc‘ın yanına gelince Haccâc ona; "eğil, ey uzun" dedi. Haccâc bu sözüne, Cerrâh kendisine iyice yaklaĢana kadar devam etti, sonar "otur" dedi, Cerrâh oturdu.Yanlarında kimse yoktu ve o kadar yakın oturmuĢlardı ki dizleri birbirine dayanmıĢtı. Haccâc, Cerrâh'la bir süre ko- nuĢtuktan sonra ona önemli bir görev verdi: Cerrâh düĢman karargahına gizlice ———— 19 Yıldız, H.D., "Cerrâh b. Abdullah", DĠA,VII/ 414. 20 Ġbn Manzûr, Muhtasar Târîhu DımeĢk, VI/16. 21 Streck, M. "Vâsıt", ĠA (MEB), Ġstanbul, 1988, XIII/ 222. 22 Ġbn Manzûr, Muhtasar Târîhu DımeĢk, VI/ 16, 17. 23 Bkz. Belâzurî, Ensâbu‟l-EĢrâf, NĢr: Süheyl Zekkâr-Riyad Ziriklî, Beyrût 1996, VIII/ 41; Ya‘kûbî, Ahmed b. Ebi Ya‘kûb b. Ca‘fer b. Vehb b. Vâzıh, Târîhu‟l Ya‟kûbî, Beyrût, 1995, II/ 275. 24 Ġbnü‘l- Esîr, el-Kâmil, IV/297; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, VIII//504; Ġbnü'l-Verdî, Zeynüddin b. Ömer b. Muzaffer, Tetim- metü‟l- Muhtasar fi Ahbâri'l-BeĢer, Beyrût, 1980, I/267; krĢ., Mes‘ûdî, Ali b. Hüseyn b. Ali, et-Tenbîh ve‟l-iĢrâf, Beyrût, trz., s. 313. 25 Ġbn Manzûr, Muhtasar Târîhu DımeĢk, VII//16-17. Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî 233 ve tek baĢına gidecek, ne yaptıklarını iyice gözetledikten sonra ertesi gün gelip durumu Haccâc'a rapor edecekti. Haccâc bu görevle ve konuĢtuklarıyla ilgili olarak arkadaĢlarına hiçbir Ģey söylememesini tenbihleyerek Cerrâh'a gitmesini emretti. Cerrâh, Haccâc‘ın yanından çıktıktan sonra arkadaĢlarının yanına gitti. Me- rakla bekleyen arkadaĢları Cerrâh'a içeride neler olduğunu sordular. O da "Emir bana DımeĢklilerin durumunu sordu" diyerek geçiĢtirdi. Sonra Haccâc‘ın emrini yerine getirmek için faaliyete geçti. Kendi karargahından düĢman karargahına doğru yola çıkan Cerrâh, iki karargahın tam ortasında karĢı tarafın askerlerin- den biriyle karĢılaĢtı. O‘nun da kendisi gibi bir casus olduğunu anladı ve karĢı- lıklı konuĢmadan sonra Cerrâh onu öldürdü. Maktulün atını ayaklarından bağ- layan Cerrâh, düĢman ordugahına giderek gerekli bilgileri topladı ve döndü. DönüĢte öldürdüğu kiĢinin baĢını bedeninden ayırdı, atının boynuna astı ve si- lahını alarak karargahına doğru yoluna devam etti. Sabah namazını kılan Haccâc makamına geçerek Cerrâh‘ı beklemeye baĢ- ladı. Beklerken sürekli olarak Cerrâh‘ın geleceği yöne bakıyordu. Bu sırada Cerrâh, atının boynunda kesik baĢ olduğu halde çıkageldi. Haccâc onu görünce ellerini ovuĢturarak "sana emrettiğimi yaptın mı?" dedi. Cerrâh "evet, hatta em- retmediğin bazı Ģeyleri de yaptım" dedi ve Haccâc‘ın önünde durdu, selam verdi ve atından indi. Sonra Haccâc'a, neler yaptığını ve düĢman tarafından neler gördüğünü anlattı. Cerrâh anlattıklarını bitirdikten sonra Haccâc ona kızdı, azar- ladı ve "dıĢarı çık" dedi. Haccâc her ne kadar Cerrâh'a kızdı ise de onu ödüllen- dirmeyi ihmal etmedi: Cerrâh, Haccâc‘ın huzurundan çıktıktan sonra yolda gi- derken kendisini arayan ve yanlarında çadır, yatak, cariye ve elbise bulunan hizmetçilerle karĢılaĢtı. Hizmetçiler uygun bir yere çadır kurdular, yatak serdiler ve yatağa cariye oturttular . Sonra Cerrâh‘a giderek "emirin ikram ve hediyesi İ için haydi kalk" dediler. Cerrâh bu olaydan sonra Ermeniyye'ye vali olup ölene S T kadar sürekli yükseldi.26 E Yukarıda ayrıntılarıyla aktardığımız olayda birkaç nokta dikkat çekmektedir: M 21/2013 Birincisi; Cerrâh‘ın doğum tarihi veya yaĢı meselesidir. Bu konuya Cerrâh‘ın doğum tarihi baĢlığında temas etmiĢtik. Ġkincisi; Cerrâh‘ın Haccâc ile tanıĢmadan önce de belirli bir askeri tecrübe ve birikime sahip olduğudur. Çünkü hem DımeĢk yöneticisinin Cerrâh'la ilgili söyledikleri, hem Haccâc‘ın yaptığı gözlem sonucunda ona güvenmesi hem de Cerrâh‘ın verilen iĢi ustaca yapması bunu göstermektedir. Üçüncüsü; Cerrâh‘ın kendisine verilen görevi ne pahasına olursa olsun ye- rine getirdiği görülmektedir. KarĢısındaki kiĢi veya grup kim olursa olsun Emevî saltanatının devamı için onlara karĢı savaĢmıĢtır. Yukarıdaki olayda görüldüğü gibi karĢısındaki kiĢi Müslüman olduğu halde Haccâc‘ın bile tepki göstereceği bir acımasızlıkla kafasını keserek atının boynuna asmıĢ ve öylece karargahına ———— 26 Ġbn Manzûr, Muhtasar Târîhu DımeĢk ,VI/16-17. 234 Yılmaz ÇELĠK kadar gidebilmiĢtir. Deyru‘l-Cemâcim savaĢını anlatırken bu konuya tekrar te- mas edeceğiz. Dördüncüsü; Cerrâh, Haccâc ile tanıĢtıktan sonra artık O‘nun himayesinde yükselmiĢ ve Emevî saltanatının meĢhur komutanlarından biri olmuĢtur. B. Haricîlerle ilgili Görevleri 1. Haricilerle Mücadele eden Mühelleb b. Ebî Sufra‘yı TeftiĢ için Görevlen- dirilmesi Hz. Ali‘nin Muâviye b. Ebî Süfyân ile mücadelesi sırasında ortaya çıkan Ezârika, Emevî Devletini en çok uğrastıran fırkalardan biri olmuĢtur.27 Ezâri- ka‘nın Müslümanlara karĢı davranıĢları ve yaydıkları zararlı fikirler halkı onlara karĢı harekete geçirdi. Basralılar toplanarak Mühelleb b. Ebî Sufra'yı Ezârika ile mücadeleye ikna ettiler.28 Mühelleb, Ezârika ile 78/697-98 yılına kadar müca- dele etti.29 Mühelleb b. Ebî Sufra Ezârika ile mücadele ederken Irak genel valiliğine ta- yin edilen Haccâc, Ezârika iĢinin uzun sürmesine kızmıĢ ve Mühelleb‘i uyarmak için hem tehdit dolu bir mektup yazmıĢ, hem de müfettiĢ, göndermiĢtir.30 Gön- derdiği kiĢi en yakın ve güvenilir adamlarından olan Cerrâh b. Abdullah el Ha- kemî‘dir.31 Haccâc, Mühelleb‘e gönderdiği adamlarına su talimati verdi; ―Sizden Mü- helleb‘e gitmenizi Onun yanında birkaç gün kalmanızı, Ezârika ile mücadelesini izledikten sonra gelip bana durumu haber vermenizi istiyorum.‖32 Haccâc‘ın heyeti Mühelleb‘in yanına ulaĢınca mektubu Mühelleb‘e verdiler. Mühelleb, mektubu okuyunca Cerrâh'a Ģöyle dedi: ―Ey Ebû Ukbe! BaĢvurmadı- ğım hiçbir hile, yapmadığım hiçbir tuzak kalmadı. Ġlginç olan zafer ve baĢarının İ uzaması değil, fakat ilginç olan, olayı bizzat görene rağmen sadece emir vere- S nin görüĢlerinin geçerli olmasıdir.‖33 T E Mühelleb, Cerrâh'a söylediği bu sözlerden sonra üç gün boyunca onlarla M 21/2013 mücadele etti. Her sabah erkenden iki grup ikindiye kadar savaĢıyor, sonra bir sürü ölü ve yaralıyla beraber karargahlarına çekiliyorlardı.34 Hatta Mühelleb her gün çocuklarından birini günün erken saatlerinde düĢman üzerine sevk ediyor, ———— 27 DoğuĢtan Günümüze Büyük Ġslâm Târihi, Red.: Hakkı Dursun Yıldız, Ġstanbul,1992, II/ 514; Öz, Musta- fa,"Ezârika", DĠA, Ġstanbul, 1995, XII/ 45. 28Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/181; Zettersteen,K.V.,"Mühelleb", ĠA (MEB), Ġstanbul, 1960, VIII/ 792. 29 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 395-397. 30 el-Müberred, Muhammed b. Yezîd, el-Kâmil, Beyrût, 1993, III//1316-1317; KrĢ., Ġbn'ül-A'sem El Kûfî, Ebû Mu- hammed Ahmed (Ö.314/926), el- Fütûh, Beyrût, 1995, VII/ 14. 31 Ġbn'ül-A'sem, el-Fütûh, VII/ 15; Ġbn A‘sem Cerrâh ismini yalıĢlıkla Abdullah b. Cerrâh olarak vermiĢtir. Bu- na benzer bir yanlıĢı da Ġbn Kesîr yapmıĢtır.ġair Ebû Nüvas'in nesebini verirken Abdullah b. Cerrâh diye yazmıĢtır. Halbuki hem kendisi hem de diğer kaynaklar Ebû Nüvas'ın Cerrâh b. Abdul- lah'a nisbet edildiğini belirtmiĢlerdir. KrĢ. Sem‘ânî, el-Ensâb, II/ 242; Ġbn Hallıkân, Vefâyatü'l- A‟yân, II/ 95; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, X/ 386. 32 Ġbn'ül-A'sem, el-Fütûh , VII/ 15. 33 el-Müberred, el-Kâmil, III/1317. 34 el-Müberred, el-Kâmil, III/1317. Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî 235 günün sonunda ise bizzat kendisi savaĢıyordu.35 Mühelleb teftiĢ heyetine Ģöyle dedi; ―Bakın, bu mücadelenin daha iyisi, ilerisi olur mu?" onlar da ―Vallahi hayır, ey Saîd'in babası, zaten emir (Haccâc) de savaĢın bu Ģekilde Ģiddetle devam ettiği düĢüncesinde değildi.‖36 TeftiĢ heyeti dönecegi zaman Mühelleb Haccâc‘a Ģunları yazdı: "Mektubun bana geldi. Beni, düĢmanla karĢılaĢma konusunda yavaĢ davranmakla suçlu- yorsun. Beni korkaklıkla itham ve asiymiĢim gibi tehdit etmiĢ oldun. Cerrâh'a sor, vesselam."37 TeftiĢ heyeti Haccâc‘ın yanına ulaĢtığında, Haccâc Cerrâh‘a sordu; ―Kendi- sini nasıl buldun?‖ Cerrâh; ―Vallahi ey emir! Onun, içinde bulunduğu zor du- rumda durabilen kimse görmedim ve olabileceğini de zannetmiyorum.‖ Dedi ve gördüklerini anlattı. Haccâc, Cerrâh'ı dinledikten sonra Mühelleb ile ilgili anla- tımları mübalağalı bulmuĢ olacak ki, Cerrâh'a ―O'nu (Mühelleb'i) ne de çok öv- dün ey Ebû Ukbe!‖ Cerrâh buna karĢılık ―Doğru (yu söylemek) en iyisidir‖ Ģek- linde cevap verdi.38 Mühelleb bundan sonra 78/697-98 yılına kadar Ezrakîlerle mücadele etti ve birçoğunu ortadan kaldırdı.39 2. Ebû Ziyâd el-Murâdî‘ye KarĢı GönderiliĢi MeĢhur Haricî lideri ġebîb b. Yezîd öldürüldükten sonra (77/696) Haccâc bu sefer Haricî Ebû Ziyâd el-Murâdî'nin isyanıyla uğraĢtı. Ebû Ziyâd Cuha‘da40 isyan etti. Haccâc O'na karĢı el-Cerrâh b. Abdullah el- Hakemî'yi gönderdi.41 Cerrâh o sırada Fellûceteyn‘de42 bulunuyordu. Haccâc, Cerrâh'ı 800 askerle Ebû Ziyâd'a karĢı savaĢması için gönderdi. Ġki taraf karĢılaĢınca Cerrâh arka- daĢlarına "Yeryüzü!" Ģeklinde bağırdı. Ebn Ziyâd buna karĢı ―Vallahi yeryüzü için bizler daha evlâyız, ey fâsıklar topluluğu‖ dedi. Ebû Ziyâd‘ın adamları atlarının İ kiriĢlerini keserek atlarını sakatladılar. Bunu daha cesur savaĢmak ve savaĢ S alanından kaçmamak için yapmıĢlardı. Cerrâh bu durumu görünce arkadaĢları- T E na döndü, onları teĢvik etti ve Haricîlere ―geberin ey harûra oğulları‖ Ģeklinde M bağırdı. Sonra Cerrâh ve adamları Haricîlere karĢı Ģiddetli bir hamle yaptılar ve 21/2013 hepsini kılıçtan geçirdiler. Cerrâh burada kendisini ve askerlerini öven bir beyit okudu. Bu olay 77/696 yılında Fellûce‘de meydana gelmiĢtir.43 ———— 35 Ġbn'ül-A'sem, el-Fütûh, VII/ 15. 36 Ġbn'ül-A'sem, el-Fütû, VII/ 15. 37 el-Müberred, el-Kâmil, III/ 1317. 38 el-Müberred, el-Kâmil, III/1317-1318. 39 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 395-397. 40 Cuha: Bağdad'ın Sevad bölgesinde, kenarında büyük bir yerleĢim bölgesi olan bir nehrin adıdır. Ġbn Kutey- be, el-Maârif, 435; Yâkût, II/ 179. 41 Belâzurî, Ensâb, VIII/ 41; Ya‘kûbî, Târîh, II/ 275. 42 Fellûceteyn: Bağdad‘ın Sevad bölgesinde iki yerleĢim yeridir. Fellûce-i Ulya ve Fellûce-i Süfla Ģeklinde ikiye ayrılır. Ġbn Kuteybe, el-Maârif; s. 371; Yâkût, IV/ 275; Ayrıca bkz. H. Ġbrahim Hasan, Ġslâm Târîhi, III/ 106. 43 Belâzurî, Ensâb, VIII/ 41. 236 Yılmaz ÇELĠK C. Deyru'l-Cemâcim SavaĢında Cerrâh Haccâc b. Yûsuf un Sicistan valisi Ubeydullah b. Ebî Bekr'in 79/698 yılında Afganistan hükümdarı Rutbil'e yenilmesi üzerine, Haccâc buraya Abdurrahman b. Muhammed b. El-EĢ‘as komutasında bir ordu sevketmiĢtir.44 40.000 kiĢiden oluĢan ve ―Tâvûs Ordusu‖ denen bu ordu çok iyi techiz edilmiĢtir.45 Abdurrahman, Rutbil'in ülkesinden birçok Ģehirleri fethetmiĢ, bol miktarda ganimet elde etmiĢtir.46 DüĢman ülkesinin bir hayli fazla içerilerine kadar ilerleyen Ġbnü‘l-EĢ'as ordusunun artık bundan fazla ilerlemesini önleye- rek, iyice hazırlık yapıp, fethettikleri ülkeyi tanıdıktan sonra ertesi yıl tekrar fetih hareketine baĢlamak amacıyla harekâtı durdurdu ve bu durumu bir mektupla Haccâc‘a bildirdi.47 Haccac‘tan sert ve aĢağılayıcı cevaplar48 gelmesi üzerine Ġbnü‘l-EĢ‘as yanındakilerle birlikte isyan etti ve Rutbil ile anlaĢarak Irak‘a doğru yola çıktı.49 82/701‘de iki taraf arasında meydana gelen Zâviye savaĢında Haccâc ye- nildi. Ġbnü‘l-EĢ‘as Kûfe‘ye girdi.50 Aynı yıl birkaç ay sonra Deyru‘l-Cemâcim savaĢı meydana geldi.51 Bu savaĢ çok Ģiddetli geçmiĢ ve iki taraf arasında 81 civarında çatıĢma olmuĢ, bunların sonuncusu hariç hepsi Haccâc‘ın aleyhine sonuçlanmıĢtır.52 SavaĢın uzun sürmesi ve Ġbnü‘l-EĢ‘as tarafının sürekli galip gelmesi Haccâc‘ı zor duruma sokmuĢ, ġam ordusu erzak konusunda sıkıntıya girmiĢti.53 Buna rağmen Haccâc sebat etmiĢ ve yeni bir taktik hazırlamıĢtı. Haccâc, Ġbnü‘l-EĢ‘as ordusundaki âlimler topluluğuna saldırması için üç ayrı birlik hazırladı ve bunların baĢına Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî‘yi komutan yaptı.54 Cerrâh, Kurrâ birliğinin üzerine ayrı ayrı üç hamle yaptı, fakat Kurrâ birl- iği bu saldırıları geri püskürttüler.55 Cerrâh, Deyru'l-Cemâcim'deki bu savaĢta teke tek çarpıĢmak için er isteyen İ Abdullah b. Rizâm adındaki kiĢinin karĢısına çıkmıĢ fakat baĢarısız olmuĢtu.56 S T Deyru‘l-Cemâcim SavaĢı 103(yüz üç) gün devam etti. Sonunda Haccâc‘ın E sağ kanat komutanı Süfyân b. Ebred, Abdurrahman Ġbnü‘l-EĢ‘as'in sol kanadına M 21/2013 Ģiddetli bir hamle yaptı ve çökertti. Ġbnü‘l-EĢ‘as‘in ordusu dağılmaya baĢladı ———— 44 Ġbn Haldûn, Târîh, III/ 60; Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 408; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/ 56. 45 Ġbn Haldûn, Târîh, III/ 61; Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 408; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/ 56. 46 Mes‘ûdî, et-Tenbih, s. 314. 47 Ya‘kûbî, II/ 277, Ġbnü'l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 409; Ġbn Kesîr, el-Bidâye,IX/ 62. 48 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 415; Ġbn Haldûn, Târîh, III/ 61. 49 ed-Dineverî, Ebû Hanife Ahmed b. Davud, Ahbâru't-Tivâl, NĢr. Ö. Faruk Tabbâ, Beyrût, trz. s. 289; Mes‘ûdî, a.g.e., 314; Ġbn Kesîr, el-Bidâye , IX/63-65; el-Makdisî, Mutahhar b. Tahir, el-Bed‟ü ve‟t- Târîh, Beyrût,trz.(Paris 1899 tıpkı bsm.),VI/35. 50 Ġbn Kuteybe, el-Ġmâme ve's-Siyase, (Ġbn Kuteybe'ye nisbet edilmektedir.) thk. Halil Mansur, Beyrût, 1997, s, 213; Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/420-421; KrĢ, Halîfe b. Hayyât, 217; Halîfe b. Hayyât bu sa- vaĢta Ġbnü‘l EĢ‘as‘in yenildiğini yazmaktadır; KrĢ, Ya‘kûbî, II/278. 51Deyru‘l Cemâcim SavaĢının Târîhi konusunda KrĢ. Ya‘kûbî, II/ 278; Mes‘ûdî, Mürûcu‟z-Zeheb, Kâhire, 1964, III/139; Ġbnü‘l- Esîr, el-Kâmil, IV/421; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/71-72; Ġbn Haldûn, Târîh, III/ 62. 52 Halîfe b. Hayyât, 217; KrĢ, Mes‘ûdî, et-Tenbîh, 315. 53 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 424; Ġbn Kesîr, el-Bidâye, IX/ 73. 54 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 424; Ġbn Haldûn, Târîh, III/ 63. 55 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 424; Ġbn Haldûn, Târîh, III/ 63. 56 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/430-431. Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî 237 (83/702).57 Ġbnü‘l-EĢ‘as az sayıda adamıyla birlikte savaĢ meydanını terkede- rek Basra‘ya gitti. Kendisine katılan birçok kiĢiyle beraber Basra yakınlarındaki Meskin‘e giderek Haccâc‘a karĢı savaĢtıysa da burada da yenildi.58 Bundan sonra Kirmân ve Sicistan‘a giden Ġbnü‘l-EĢ‘as neticede Rutbil‘e sığındı. Bunun üzerine Haccâc Rutbil‘e cazip tekliflerle karıĢık bir tehdit mektubu göndererek Ġbnü‘l-EĢ‘as'i istedi. Rutbil, Ġbnü‘l-EĢ‘as'i Haccâc'a göndermek için yola çıkardı ise de Ġbnü‘l-EĢ‘as Haccâc‘ın eliyle ölmektense intihar etmeyi tercih etti (85/704).59 D. Cerrâh'ın Basra Valiliği Basra, hicrî (16/638) yılında Hz. Ömer döneminde kuruldu.60 Çok geçme- den, 20 yıl gibi kısa bir süre içerisinde Ġslâm dünyasının ticaret merkezlerinden, özellikle Hindistan ve Çin ile olan deniz ticaretinde en önemli merkezlerden biri oldu.61 Irak genel valileri, Vâsıt Ģehri kuruluncaya (83/702) kadar Basra veya Kûfe'de oturuyorlardı.62 Basra valisi Irak genel valisi tarafından atanmaktaydı. Bahreyn ve Umman bölgelerinin idaresi de Basra valisine bağlıydı.63 Kaynakların çoğu, Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî‘nin Basra valiliği yaptığı konusunda ittifak etmiĢlerdir.64 Cerrâh, Basra valiliğine Irak genel valisi Haccâc tarafından atanmıĢtır.65 Cerrâh‘ın Basra valiliği konusunda, 85/704 66, 87/706 67, 90/709 68, 94/713 69 gibi farklı tarihler verilmiĢse de bunlardan çıkan genel sonuç; Cerrâh‘ın Basra valiliğinin Halife Velîd ile Haccâc‘ın ölümüne kadar de- vam ettiğidir70. Haccâc 95/714 yılında, Velîd ise 96/715 yılında vefat etmiĢtir.71 Buna gö- re Cerrâh Basra'da 10 yılı aĢkın bir süre valilik yapmıĢtır. Belâzurî, Irak genel valiliğine atanan Yezîd b. Mühelleb'in Vâsıt'a geldiğinde Cerrâh b. Abdullah'ın Basra valiliğine devam ettiğini ve Yezîd‘in onu yanına çağırdığını nakletmekte- İ dir.72 Yezîd b. Mühelleb Vâsıt‘a 96/715‘te Süleymân b. Abdülmelik‘in tayiniyle S gelmiĢtir.73 T ———— E 57 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/431; Ġbn Kesîr, IX/ 82. M 58 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/433- 434. 21/2013 59 DoğuĢtan Günümüze Büyük Ġslâm Târihi, II/ 358. 60 Hasan Ġbrahim Hasan, II/ 234; Bakır, Abdulhâlık, "Basra", DĠA, Ġstanbul, 1992, V/108. 61 Hasan Ġbrahim Hasan, II/235; Bakır, "Basra", DĠA, V/109-110. 62 Bakır, "Basra", DĠA, V/ 110; DoğuĢtan Günümüze Büyük Ġslâm Târihi, II/ 563. 63 H Ġbrahim Hasan, II/ 159. 64 Bkz. Halîfe b. Hayyât, 241; Ġbnü‘l-Cevzî, Ebû'l-Ferac Abdurrahman b. Ali, el- Muntazam fi Târîhi'l Mülûki ve'l- Umem, thk. Suheyl Zekkâr, Beyrût, 1995, IV/414,429; Ġbn Manzûr, Muhtasar, VI/ 15; Zehebî, Târîhu'l Ġslâm, Beyrût, 1990, VII/335-336; Aynı mlf., Siyer, V/189; Ziriklî, II/115; ġemseddin Sâmi, Kâmûsu'l- A'lâm Târîh ve Cografya Lügâtı, 1308, III/ 1775. 65 Ġbn Kesîr, IX/ 163; Zehebî, Siyeru A‟lâm, V/189; Ġbn Haldûn, III/ 173; KrĢ, Halîfe b. Hayyât, 241; ġ.Sâmi,III/1775. 66 Ġbn Haldûn, III/ 173. 67 Ġbnü‘l-Cevzî, el-Muntazam, IV/ 414; Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 475; Ġbn Kesîr, IX/ 123; Yıldız,"Cerrâh b. Abdullah". DĠA, VII/ 414. 68 Ġbnü‘l-Cevzî, el-Muntazam, IV/ 429. 69 Ġbnü‘l-Cevzî, el-Muntazam, IV/ 450; Ġbn Kesîr, IX/ 163 70 Halîfe b.Hayyât, 241; Zehebî, Târîhu'l-Ġslâm, VII/ 335-336; Yıldız, "Cerrâh b.Abdullah", DĠA, VII/ 414. 71 Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 525; Ġbn Kesîr, IX/ 196,262; Ġbn Haldûn, III/174. 72 Belâzurî, Ensâb, VIII/ 114. 73 Halîfe b. Hayyât, 243. Halîfe b. Hayyât, Cerrâh‘ın Basra valiliğinden alınıĢ tarihini hicri 100. yıl olarak verse de (s.247), → → 238 Yılmaz ÇELĠK Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî‘nin Basra valiliği, tarih ve süre olarak belli olmakla birlikte, bu dönemde yaptığı icraatlar konusunda - ulaĢabildiğimiz kay- naklarda- herhangi bir bilgi verilmemektedir. II. CERRÂH‟IN VÂSIT ÂMĠLLĠĞĠ VEYA IRAK GENEL VALĠLĠĞĠ Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî, Süleymân b. Abdülmelik döneminde Irak ge- nel valisi Yezîd b. Mühelleb tarafından Vâsıt‘ta vekaleten görevlendirilmiĢtir.74 Bu görevlendirmenin sadece Vâsıt Ģehrinin valiliği için mi, yoksa Irak genel vali- liğine vekaleten mi olduğu, yetkilerinin sınırlarının neler olduğu kaynaklarda net bir Ģekilde ortaya konmamıĢtır. Bununla ilgili rivâyetlere geçmeden önce Vâsıt'in idari statüsünün daha iyi bilinmesi için bu Ģehir hakkında kısaca bilgi vermek faydalı olacaktır: Emevîler‘in en önemli idari merkezlerinden biri olan Vâsıt Haccâc b. Yûsuf tarafından kurulmuĢtur. KuruluĢ tarihi kaynaklarda 83/70275 veya 84/70376 olarak verilmektedir. Haccâc 84/703 senesinde Irak valilik merkezini buraya taĢımıĢtır. Vâsıt; Basra ve Kûfe Ģehirlerinin tam ortasında kurulmuĢtur.77 Haccâc hem Irak'ta meydana gelen huzursuzluğu ortadan kaldırmak, hem de doğudaki fetihleri devam ettirmek için Suriyeli askerleri kullanıyordu. Fakat bir- çok defa Suriyeli askerler ile Irak halkı arasında sürtüĢmeler meydana gelmiĢti. Haccâc da Suriyeli askerleri Irak halkından ayrı tutmak için Vâsıt Ģehrini kur- muĢtu. Vâsıt, Emevîler döneminde Irak‘ın en önemli Ģehri, eyaletin idari merke- zi ve Irak valisinin ikamet mahalli olmuĢ ve bu önemini Emevîlerin son senele- rine kadar devam ettirmiĢtir.78 Velîd‘in 96/715 yılında ölmesi üzerine yeni halife Süleymân b. Abdülmelik Irak genel valiliğine aynı yıl içinde Yezîd b. Mühelleb‘i tayin etti.79 Yezîd Irak‘ta İ birçok atama yaptıktan sonra, halkın düĢmanlığına hedef olmamak için vergi S meselesiyle ilgilenecek bir görevliyi halifeden istedi. Çünkü kendisinden bir ön- T E ceki Irak valisi Haccâc özellikle bu meseleden dolayı halkın nefretini kazanmıĢ- M tı. Halife, Yezîd‘in istediğini kabul etti ve Sâlih b. Abdurrahman‘ı gönderdi. Fakat 21/2013 Sâlih gelir gelmez Yezîd'in masraflarını kıstı.80 Yezîd bu kısıtlamalardan iyice sı- kılınca Horasan'a geçmenin yollarını aramaya baĢladı. Abdullah b. Ethem adın- da birini araya koyarak Süleymân'ı bu konuda ikna etti. Halife, 97/716 yılında Yezîd‘in Horasan valiliğine tayini ile ilgili fermanı Ġbn Ethem ile gönderdi.81 Horasan‘a tayin edilen Yezîd, yerine Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî‘yi tayin → → s.249‘da Ömer b. Abdülaziz‘in O‘nu hicri 99 yılında Harasan‘a tayin ettiğini yazarak çeliĢkiye düĢmüĢtür. 74 Ya‘kûbî, II/ 279; Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, IV/ 444; Ġbn Kesîr, IX/ 87; Suyûtî, Lübbü‟l- Elbâb, I/254. 75 Yâkût, V/ 401. 76 Streck, "Vâsıt", ĠA, XIII/ 222. 77 Yâkût, V/ 400. 78 Streck, "Vâsıt', ĠA, XIII/ 222. 79 Halîfe b. Hayyât, 243. 80 Taberî, Ebû Cafer Muhammed b. Cerir, Târîhu'r- Rüsuli ve‟l-Mülûk, NĢr. Ebû'l Fadl Ġbrahim, Kâhire, 1979, VI/ 526; Ġbnü‘l-Esîr, el-Kâmil, V/ 27. 81 Taberî, VI/ 528; Ġbnü‘l-Esîr, a.g.e., V/ 28.

Description:
ÖZET. Cerrâh b. Abdullah el-Hakemî Emevîler dönemi kumandan ve valileri arasında önemli bir yere sahiptir. Aslen ġam'lı olup daha sonra Basra ve
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.