ebook img

İyi Düşün Doğru Karar Ver - Doğan Cüceloğlu PDF

449 Pages·2003·7.1 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview İyi Düşün Doğru Karar Ver - Doğan Cüceloğlu

Doğan CÜCELOĞLU İyi Düşün Doğru Karar Ver Etkili Yaşamın Temel Boyutları Üzerine Yakup Bey’le Söyleşiler Doğan Cüceloğlu İçel'in Silifke kasabasında doğmuş ilk ve ortaokul öğretimini orada yapmıştır. Silifke'de o yıllarda lise olmadığı için liseeğitimini Ankara ve Kırklareli'ndeki ağabeylerinin yanında tamamlamıştır. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü'nden lisans diplamasıyla mezun olmuş ve University of Illinois, Champaign- Urbana'da dil psikolojisi alanında doktora yapmıştır. Türkiye'de İstanbul Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalışmış ve bir yıl Fulbright araştırma bursuylaUniversity of California, Berkeley'de bulunmuştur. Doğan Cüceloğlu'nun uzmanlık alanı algılama, öğrenme ve dil psikolojisidir. Türkçe ve İngilizce yayınlarının birçoğunu iletişim konusunda yapmıştır; bu yayınlar aynı toplumda yetişmiş insanlar arasındaki ilişkileri olduğu kadar, farklı toplum ve kültürlerde yetişmiş kişilerin iletişim ilişkilerini de kapsar. Doğan Cüceloğlu halen California State University, Fullerton (ABD) görevli olmasına rağmen kitaplarını Türkçe yayınlamaya devam etmektedir. İnsan ve Davranışı (1991), Yeniden İnsan İnsana (1991) ve İçimizdeki Çocuk (1992) adlı kitapları Remzi Kitabevi tarafından yayınlanmıştır. Yazar Cumhuriyet Bilim Teknik ve başka Türkçe dergilerde de değişik konularda makaleler yayınlamaktadır. İnsanlar başarmak için doğarlar, başarısızlık için değil. HENRY DAVID THOREAU İÇİNDEKİLER Sunuş, XI 1 Yakup Bey'le Karşılaşmam, 1 2 Yakup Bey-Timur Bey, 5 3 Trafik Kazalarının Söyledikleri, 12 4 Gazetelerin Söyledikleri, 24 5 Kalıplandırılmış ve Geliştirilmiş İnsanlar, 36 6 Dünyayı ve Kendimizi Anlamamızdaki Süreç: 45 7 Paradigma: Algı ve Düşünceye Yön Veren Harita, 54 8 Türkler Aptal mı?, 72 9 İç ve Dış Başarı, 93 10 Gelişmiş İnsan Paradigmasının Temel İlkeleri, 107 11 Tutumlar ve Paradigmalar,131 12 Girişimci Tutum, 144 13 Girişimci ve Tepkici Tutumun Dili, 153 14 Liderlik ve Yönetim, 166 15 Yaşama Anlam Veren Kişisel Merkezler, 178 16 İlke Merkezli Birey, 194 17 Düşünme, 205 18 Eleştirel Düşünme, 216 19 Sorunların Çözümünde Eleştirel Düşünme, 225 20 Zamanın Etkili Kullanımı, 241 21 Etkili Yaşam İçin Zaman Kullanımı, 250 22 Zamanı Etkili Biçimde Nasıl Kullanabilirim?, 257 23 İçBaşarısız DışBaşarıya Yönelmek Sakıncalıdır, 264 24 Koşulsuz Sevgi Gerçekten Var mı?, 278 25 Çıkar Paradigmaları, 287 26 Kazan/Kazan Tutumunun Beş Boyutu, 293 27 İnsan İlişkilerinde Dinlemek Daha Önemlidir, 302 28 Bir Elin NesiVar, İki Elin Sesi Var, 311 29 Kendini Geliştirme, 321 Sözlük, 330 Kavram Buldurusu, 337 Kaynaklar, 343 SUNUŞ Çoğu kişi kendinden beklenen yaşamı sürdürür. Sürdürdükleri yaşam kendi duygu, düşünce ve inandıkları değerlerle uyuşmasa bile, insanlar bu konuda yapabilecekleri bir şey olmadığını düşünürler, istedikleri hayatı yaşama gücünü veiç özgürlüğünü kendilerinde bulamazlar. Çok az insan duygu, düşünce ve inandıkları değerlere uygun bir yaşamı gerçekleştirme güç ve özgürlüğünü taşır. «Etkili yaşam» inandığı ilke ve değerleri günlük yaşamında davranışlarına yansıtabilen insanın yaşamıdır. Bu, «verimli yaşam»dan farklıdır. Örneğin çok verimli biri öz değerleri yönünde değil, kendinin inanmadığı, başkalarının beklentileri yönünde üretken olabilir. Bu tür üreticilik onun yaşamını «verimli» yapar, ne var ki bu «etkili» bir yaşam değildir. Bu kitap, kişinin etkili bir yaşam kurmasının temellerinde yatan süreçleri inceliyor. Kişi etkili yaşamı duygu, düşünce ve değerlerini günlük yaşamına yansıtarak kurar. Kitabın iki kahramanı «Yakup» ve «Timur» arasındaki söyleşi, etkili yaşamın temelinde yatan boyutları aşama aşama sergiliyor. «Yakup» ve «Timur» yazarın kendi dünyasında yarattığı iki tiptir. Gerçek dünya ile ilişkileri yazarın iç dünyasından kaynaklanmaktadır. Bu iki tip hayali olmakla beraber tartıştıkları konular gerçektir. Her insanın düşündüğü, yaşamının değişik devrelerinde karşılaştığı bu konular, bireyin iç dünyası ile toplumdan kaynaklanan kalıp beklentilerin karşı karşıya geldiği alanları içerir. Kendi duygu, düşünce ve inançları ile ahenk içinde yaşamaya çabalayan her insan, yaşadığı çağ ve mekan ne olursa olsun, bu sorunlarla karşılaşmış, cevap bulmaya çalışmıştır. Bu anlamda, «Yakup» ve «Timur»un etkileşimleri insan öyküsünün özünde yatan evrensel dokuları sergiler. Yaptığımız şeyler için pişmanlık zamanla geçer, ne var ki,yapmadığımız şeylere pişmanlığın çaresi yoktur. SYDNEY J. HARRIS YAKUP BEY LE KARŞILAŞMAM Kumkapı'dan Beyazıt'a yürümeye karar verdim. İçim tanımlamakta güçlük çektiğim duygularla doluydu; hafif hafif çiseleyen yağmurda yürümeye başladım. Üç saat önce Nesrin'le buluşmaya gelirken ne kadar enerji ve umut doluydum. «Nihayet beklenen gün ve saat gelip çattı» diye düşünmüştüm. Genellikle İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin geldiği çayevinde ona «Önemli sorumu» yöneltebilecektim: "Nesrin, birbirimizi tanıyalı 5 ayı geçiyor. Senden hoşlandığımı biliyorsun. Görmediğim zaman seni özlüyorum, zihnim hep seninle meşgul. Benimle evlenir misin?” Evet, artık sormuştum. Birdenbire sorumun öneminin farkına vardım. Aman Allahım; ben evlenme teklif ediyordum. Yani artık evli bir adam olacaktım. Korktum. Nesrin gülümsedi, "Ahne şekersin!" dedi. Bunu söylerken rahat ve kendinden emin bir hali vardı; ben kaygıyla doluyken onun böylesine rahat oluşu gururumu incitti. «Duruma hakim olan, rahat olan ben olmalıydım» diye düşündüm. Oysa çocuk gibi şaşırmış, kendine güvensiz, mahcup, onun yüzüne bakıyordum. "Çok şekersin. Bilemezsin seni tanımış olmaktan ne kadar mutluyum" dedi, gülümseyerek elime dokundu ve konuşmasına devam etti. "Ama, ben tek çocuğum. Nişantaşı'nda büyüdüm. Amerikan Koleji'nden mezun oldum ve sık sık dış ülkelere gittim. Sen hiç dış ülkede bulunmadın, değil mi?" Yüzüne bakıyor, ne diyeceğini merak ediyordum. Başımı «Hayır!» anlamında salladım. «Keşke daha fazla konuşmasa» diye düşündüm. «Biz ayrı dünyaların insanlarıyız, nasıl olur da benimle evlenmeyi düşünebilirsin?» mesajını almaya başlamıştım. Kendime kızıyor, «Ben ne kadar safbiriyim» diye düşünüyordum. Nesrin devam ediyordu: "Çok iyi insansın, senin arkadaşlığını hiç kaybetmek istemem; ama yaşamda gerçekçi olmak gerek. Örneğin, sen bir sene sonra mezun olacaksın. Biliyorum kariyer yapmak istiyorsun ve üniversitede asistan olarakkalacaksın. Ben senin asistan maaşına denk parayı her ay kuaförüme veriyorum, biliyor musun?" Kafam uğulduyordu, utanıyordum. «Hayır bilmiyordum» anlamında kafamı salladım. Gözüm dolu dolu oldu. Dişlerimi sıktım ve gözyaşlarımı içime boğdum. Nesrin, bir ablanın küçük kardeşine sevgi ve şefkatle bakması türünden bir bakışla elimden tuttu, "Hep arkadaş olarak kalalım, tamam mı tatlı Timur?" diyerek gözümün içine baktı ve gülümsedi. Kendimi o kadar aciz ve hiç gibi hissediyordum ki, zorla gülümseyerek, cılız bir sesle "Tamam" diyebildim. Hafiften çiseleyen yağmurun yüzüme ve enseme dokunuşu hoşuma gidiyordu. Aksaray'a doğru yürürken birbiri içine karışmış duygular içindeydim. Kendimi reddedilmiş hissediyordum. Ama bu tuhaf bir reddedilişti. Kafam karmakarışıktı. Bir yandan «Oh kurtuldum, artık kimseyle evlenmek zorunda değilim; yaşamımdan sadece kendim sorumluyum, özgürüm» diğer yandan, «ben güçsüz bir insanım» duygularını yaşıyordum. Nesrin'e hak veriyordum, kendimi güçsüz görüyordum. Ama, ne yapacağımı bilemiyordum. Daha sonra, «Şimdiye kadar neden bana hep gülümsedi, sanki

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.