Amin Maalouf′un YKY′deki öteki kitapları: Afrikalı Leo (1993) Semerkant (1993) Tanios Kayası (1995) Doğunun Limanları (1996) Ölümcül Kimlikler (2000) tarayan: Kütüphaneci paylaşan: Ayhan Hocha epub: balci60 AMIN MAALOUF Yüzüncü Ad “Baldassare′nin Yolculuğu” ÇEVİREN: SAMİH RİFAT ROMAN İSTANBUL Yapı Kredi Yayınları -1390 Edebiyat - 371 Yüzüncü Ad "Baldassare′nin Yolculuğu" / Amin Maalouf Özgün adı: Le Périple de Baldassare Fransızcadan çeviren: Samih Rifat Kitap editörü: Elif Gökteke Düzelti: Alev Özgüner Kapak tasarımı: Nahide Dikel Baskı: Şefik Matbaası Çeviriye temel alınan baskı: Amin Maalouf, Le Périple de Baldassare, Bernard Grasset, Paris, 2000 1. baskı: İstanbul, Ekim 2000 ISBN 975-08-0003-6 © Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş., 2000 © Éditions Grasset & Fasquelle, 2000. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. Yapı Kredi Kültür Merkezi İstiklal Caddesi No. 285 Beyoğlu 80050 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 http://www.yapikrediyayinlari.com http://www.shop.superonline.com/yky e-posta: [email protected] İÇİNDEKİLER DEFTER I Yüzüncü Ad DEFTER II Sabetay′ın Sesi DEFTER III Yıldızsız Bir Gök DEFTER IV Cenova′nın Ayartması Andrée′ye DEFTER I Yüzüncü Ad Canavar′ın yılına girmemize daha dört uzun ay var, oysa gelmiş dayanmış bile kapıya. Gölgesi, yüreklerimizi ve evlerimizin pencerelerini örtüyor. Çevremdeki insanlar başka şeyden söz edemez oldular. Yaklaşan yıl, ön belirtiler, kehanetler... Gelsin! diyorum kimi zaman kendi kendime; boşaltsın artık mucize ve felaketlerle dolu heybesini! Sonra cayıyorum bu düşünceden; tüm o güzel yıllara geri gidiyorum belleğimde, her günü akşamın zevklerini beklemekle geçirdiğimiz o sıradan, iyi yıllara. Ve ağız dolusu lanet okuyorum kıyamete tapanlara. Nasıl başladı bu çılgınlık? Önce kimin kafasında filizlendi? Hangi gökkubbenin altında? Kesin olarak söyleyemem, yine de bir biçimde biliyorum bunu. Bulunduğum yerden korkuyu gördüm; o iğrenç korkunun doğduğunu, büyüdüğünü, yayıldığını gördüm; kafalara nasıl sızdığını gördüm -en yakınlarımınkine, benimkine varana dek-, aklı yerinden oynatıp ayaklar altına alışını, aşağılayışını, sonra da onu parçalayıp gövdeye indirişini izledim. Güzel günlerin uzaklaşıp gittiğini gördüm. Buraya dek dinginlik içinde yaşadım ben. Mutluluk ve erinç içinde, her mevsim biraz daha göbek bağlıyor, biraz daha zenginleşiyordum; elimin ulaşamayacağı hiçbir şeye göz dikmiyordum; komşularım kıskanmaktan çok pohpohluyorlardı beni. Ve birdenbire, her şey hızlandı çevremde. Ortaya çıkıveren, sonra da benim hatam yüzünden yokolan o tuhaf kitap... Yaşlı İdris′in ölümü; gerçi kimse bu yüzden suçlamıyor beni... kendimden başka. Ve tüm kararsızlığıma karşın Pazartesi günü çıkmak zorunda olduğum şu yolculuk. Bu yolculuğun dönüşü yok gibi geliyor bugün bana. Bu nedenle bu yeni deftere ilk satırları yazarken pek de tasasız sayılmam. Henüz hangi biçimde aktaracağımı bilmiyorum, ne bugüne dek olanları, ne de şimdiden kendini belli edenleri. Olanı biteni kapsayan basit bir anlatı mı olacak bu? İçten duygularımı dökeceğim bir günce mi? Bir seyir defteri mi? Yoksa bir vasiyet mi? Belki de öncelikle Canavar′ın yılı konusundaki kaygılarımı ilk uyandıran kişiden söz etmeliyim. Adı Evdokim. Yaklaşık on yedi yıl önce gelip kapımı çalan Moskovalı bir hacı. Neden yaklaşık diyorum ki? Tüccar defterimde kesin tarihi yazılı. 1648 yılı Aralık ayının yirminci günüydü. Her zaman her şeyi not ettim, öncelikle de sonradan unutabileceğim küçücük ayrıntıları.