ebook img

yüksek dayanımlı düşük alaşımlı bir çelik sacın dengelenmiş iki eksenli gerilme hali altındaki akma PDF

24 Pages·2009·2.36 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview yüksek dayanımlı düşük alaşımlı bir çelik sacın dengelenmiş iki eksenli gerilme hali altındaki akma

TMMOB Makina Mühendisleri Odası 11. Otomotiv Sempozyumu 8-9 Mayıs 2009 Özet- Sac şekillendirme işlemlerinin sonrasında kalıbın geri dönüşü ve yükün boşaltılması ile ortaya çıkan ve sac malzeme özelliklerine, parça ve takım geometrisi ve işlem parametrelerine bağlı olan geri esnemenin yanlış biçim, yön ve değerler ile tahmin edilmesi, kalıp maliyetini artırıcı bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Sac metalin elastiklik (Young) modülü, geri esnemeyi etkileyen malzeme özelliklerinden biri olmakla birlikte, yalnız lineer elastik geri dönüşün düzeyini tanımladığı için geri esneme tahminine yönelik hesaplamalarda yetersiz kalabileceği, ilgili konu üzerine yapılmış çalışmalarda bildirilmiştir. Dislokasyonların küçük ölçekli hareketinden kaynaklanan ve gerilme–gerinim bağıntısını lineer davranıştan saptıran anelastik veya mikroplastik gerinimlerin de lineer elastik geri dönüşün yanında, bir efektif yük boşaltma (geri esneme) modülü yaklaşımı ile dikkate alınmasının daha doğru geri esneme tahminleri sağladığını gösteren araştırmalar literatürde yer almaktadır. Yüksek dayanımlı düşük alaşımlı (YDDA) bir çelik saca (1.01 mm – H320LA) uygulanan tek eksenli çekme deneylerinde, farklı gerinim düzeylerinden itibaren gerçekleştirilen yük boşaltma süreçlerindeki geri esneme modülü değerleri ölçülmüş; söz konusu efektif modülün gerinim ile sergilediği düşüşler literatür ile uyumlu bulunmuştur. Uygulanan bir sac şişirme deneyinde, şişirilen parçada basıncın boşaltılması ve parça flanşının tel erozyon yöntemi ile kesilmesi sonrasında ortaya çıkan geri esnemelerin sonlu elemanlar analizi (FEA) ile tahmin edilmesinde, elastiklik modülü yerine geri esneme modülünün deformasyon ile değişimine yönelik saptanmış sonuçların kullanılmasının sağlayacağı iyileştirmeler araştırılmıştır. Söz konusu işlemlerin PAM-STAMP2G kodu ile yürütülen simülasyonlarında, elastiklik modülü yerine deformasyona bağlı geri esneme modülü değerlerinin kullanılmasının, başarı oranı daha yüksek sonuçlar sunacağı görülmüştür. Anahtar Sözcükler: Sac metal, YDDA çelik, geri esneme, elastiklik modülü, tek eksenli çekme deneyi, yük boşaltma, efektif modül, şişirme deneyi, sonlu elemanlar analizi. 1. GİRİŞ parametrelerden etkilenmektedir. Bu nedenle, sac malzeme özellikleri, parça ve kalıp geometrisi ile sıcaklık, sürtünme, Sac şekillendirme işlemlerinde ortaya çıkan geri esneme, şekillendirme hızı gibi işlem faktörleri, geri esnemeye özellikle otomotiv endüstrisine yönelik olarak imal edilen doğrudan etki etmektedir. [1-6] sac parçaların kalitesini olumsuz yönde etkileyen ve montaj sürecinde ciddi problemlerin yaşanmasına yol açan Sac malzemelerin elastiklik (Young) modülü E değerinin geometrik kusurlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Anılan geri esneme üzerinde önemli bir etkisi bulunmaktadır. Bir sektörde sac kalınlıklarının, araç hafifletme uygulamaları malzemenin elastik deformasyona karşı koyma kabiliyeti, kapsamında giderek düşürülmesi; buna paralel olarak da elastik rijitlik (stiffness) olarak adlandırılmakta; elastiklik malzeme dayanımını artırma ihtiyacı, şekillendirilebilirliğin modülü de bunun bir ölçütünü ifade etmektedir. Elastiklik yanısıra geri esneme problemlerini de daha dikkat çekici bir modülü yüksek olan malzemelerde, belli bir gerilme sistemi boyuta sürüklemektedir. altında zorlanma ile ortaya çıkan elastik deformasyonlar, düşük elastiklik modülü değerine sahip malzemelere göre Deformasyonda elastik-plastik özellik sergileyen bir sacın daha az olmaktadır. Metalsel malzemelerde atomlararası şekillendirilmesi işlemi ele alındığında, belli düzeylerde bağ kuvvetine veya enerjisine dayanan elastik rijitlik ve kuvvet ya da moment uygulayarak parçaya şeklini veren bunun göstergesi olan elastiklik modülü, artan sıcaklık ve takımın geri dönüşü ile başlayan yük boşaltma sürecinde atomlararası mesafe ile düşüş sergilemekte; malzemeye ortaya çıkan elastik geri dönüşler sonucu parça formunda uygulanan ısıl işlemlerden, belli orana kadar yapılan meydana gelen sapmalar, genel itibariyle geri esneme alaşımlandırmadan, malzemenin mikroyapısından veya hata olarak adlandırılabilir. Geri dönüşte iç gerilmelerin elastik yapısından fazla etkilenmemektedir. Elastiklik modülünde anlamda yeniden dağılımı, meydana gelen geri esnemeyi sıcaklık ile ortaya çıkan düşüşler; atomlararası mesafenin karakterize etmektedir. Parçaların kalıpta, şekillendirme artması ve bağ kuvvetinin azalması ile bağdaştırılmaktadır. kuvveti altındaki geometrisi ile geri esneme sonrasında Anizotropik metallerin kafes yapıları dikkate alındığında, ortaya çıkan geometri karşılaştırıldığında, gözlenen atomlararası mesafelerin doğrultulara göre farklılaşması, sapmaların derecesi, meydana gelen geri esnemenin bağ kuvveti ve elastik sabitlerin, dolayısıyla da elastiklik düzeyini ortaya koymaktadır. Geri esnemeler, yük boşaltma modülünün farklı kristalografik doğrultularda birbirinden sürecinde iç gerilme boşalmasından kaynaklandığı için, farklı değerler sergilemesine yol açmaktadır. [7-14] gerilme değerinin hesaplamasında geçerli olan tüm Bir tek eksenli çekme deneyindeki elastik deformasyon bölgesi sınırlarında elastiklik modülü, gerilme σ ve elastik Son yıllarda yapılmış olan bazı çalışmalarda, sacların gerinim eε değerlerine bağlı olarak, Hooke kanununa göre şekillendirilmesinde geri esnemeyi doğru tahmin edilebilme E=σ/eε bağıntısı ile tanımlanmaktadır. Elastiklik modülü, adına, “elastiklik modülünün gerinim veya deformasyon ile elastik gerinim ile ters orantı sergilemektedir. Dolayısıyla, değişimi”nin dikkate alınması vurgulanmaktadır. Bunlardan bir şekillendirme işleminde diğer tüm parametreler sabit biri, Morestin ve Boivin (1996) tarafından yapılan çalışma ise, elastiklik modülü daha düşük olan sac malzemedeki olup; söz konusu çalışmada, çeşitli çelik kalitelerinin ve bir elastik geri dönüş, bir başka deyişle geri esneme, elastiklik alüminyum alaşımının tek eksenli çekme ve basmadaki modülü daha yüksek olan bir malzemedekine göre daha elastiklik modülü değerleri incelenmiştir. Çeliklerin % 5’lik fazla olacaktır. Elastiklik modülünün geri esnemeye etkisi, bir plastik gerinim ile deforme edilmesinin ardından yapılan Samuel (2000) tarafından yapılmış olan çalışmada açıkça ölçümlerde, başlangıç itibariyle ölçülmüş olan elastiklik görülmektedir. Geri esneme, sacın σ=Kεn eşitliği ile verilen modülünden %10 daha düşük modül değerleri gözlenmiştir. gerçek gerilme – gerçek gerinim bağıntısındaki pekleşme Modülde gözlenen bu düşüş oranının, artan ön gerinim üssü n ile azalmakta, plastik gerinim oranı r ile artmakta değeri ile azaldığı belirtilmiştir. Aynı çalışmada, XE280D iken; bu çalışmada alüminyum alaşımdan bir sacdaki geri kalitesindeki çelik sacın elastiklik modülünde gerinim ile esnemenin, n değeri daha düşük, r değeri daha yüksek olan ortaya çıktığı bildirilen değişim sayısal olarak modellenip, yumuşak çelik ve paslanmaz çelik saclardan daha fazla bir bükme işleminde geri esneme tahmininde kullanılmış; gözlenmesi, alüminyum alaşımında akma dayanımının geri esneme tahmininde, başlangıçta ölçülen modülün sabit elastiklik modülüne oranının diğer sac malzemelere göre olarak kullanıldığı duruma göre daha iyi sonuçlar elde daha yüksek değerler sergilemesi ile açıklanmıştır. edilmiştir. Morestin vd. (1996) ise, Lemaître ve Chaboche tarafından ileri sürülen lineer olmayan kinematik sertleşme Sacın pekleşme davranışı, efektif gerilme – efektif gerinim kuralını kullanıp, “elastiklik modülünün plastik gerinim ile bağıntısı olarak σ=Kεn denklemi ile ifade edilirse, basit bir değişimi”ni dikkate alarak, sac şekillendirme işlemlerindeki bükme işlemindeki (Şekil 1) geri esneme üzerine elastiklik geri esnemelerin sayısal yolla tahmini edilmesi üzerinde modülünün etkisi (1) eşitliğinden değerlendirilebilir. Söz durmuşlardır. Yürütülen bu iki çalışmada, sonlu elemanlar konusu eşitlikte α büküm kolları arasındaki açıyı; R ve R' yöntemi (FEM) formülasyonuna dayanmayan, yarı analitik b b b geri esneme öncesi ve sonrasındaki büküm yarıçaplarını; t bir yazılımdan faydalanıldığı bildirilmiştir. [16, 17] sac kalınlığını, υ Poisson oranını, n pekleşme üssünü, K ise dayanım katsayısını ifade etmektedir. [15] Li vd. (2002) tarafından yapılmış olan çalışmada, farklı özelliklerde seçilen sac malzemelerde yine “plastik gerinim ile elastiklik modülünün değişimi” üzerinde durulmuştur. Söz konusu değişim dikkate alınarak, serbest V-bükme işleminde ortaya çıkan geri esnemelerin FEM tahminlerinde sağlanan iyileştirmeler araştırılmış; bu yaklaşım ile geri esneme tahminlerinde belirgin iyileştirmelerin kaydedildiği görülmüştür. [5] Alüminyum alaşımından bir sac üzerinde Zang vd. (2007) tarafından yapılan çalışmada, süzdürme deneyi uygulaması üzerinde durulmuştur. Bu çalışmada, FE analizlerinin sabit elastiklik modülü ile yürütülmesi ve “gerinim ile elastiklik modülünün sergilediği değişim”in FE analizlerinde hesaba katılması ile çekme kuvvetinin ve geri esnemelerin Şekil 1. Bir sac bükme işleminde büküm bölgesinin tahminindeki başarılar karşılaştırılmıştır. Modüle dair söz geometrisi ve eksen takımı [15] konusu yaklaşımın yanında, farklı sertleşme modellerinin FEM tahminlerinde sağladığı başarı da aynı çalışmada (cid:230) (cid:246) 1 1 (cid:231) - (cid:247) = irdelenmiştir. Burada, “elastiklik modülünün gerinim ile (cid:231) (cid:247) Ł R R' ł değişimi” hesaba katılarak yürütülen FE analizlerinde, sabit b b (1) (cid:231)(cid:230) 6 (cid:247)(cid:246) (cid:231)(cid:230) K(cid:247)(cid:246) (cid:231)(cid:231)(cid:230) t (cid:247)(cid:247)(cid:246) n(cid:231)(cid:231)(cid:230) 1- υ2 (cid:247)(cid:247)(cid:246) (cid:231)(cid:230) 4(cid:247)(cid:246) (n+1)/2 möloçüdmülle rdee ğdearhian iyna kkınu ltlaahnmıldinığleır agnöazllieznlmereiş; gizöorter,o pdiken leinyeseerl Ł 2+ nł Ł Eł Ł 2R ł Ł t ł Ł 3ł b olmayan sertleşme kuralının, izotropik sertleşme kuralı ve lineer olmayan kinematik sertleşme kuralına kıyasla daha iyi sonuçlar sağladığı görülmüştür. [18] Elastiklik modülünün azalması ile geri esnemenin arttığı (1) eşitliğinden anlaşılmaktadır (R' > R). Söz konusu eşitlik, Yüksek dayanımlı bir çelik sac ve alüminyum alaşımından b b Poisson oranını hesaba katan düzlem gerinim modülü E' bir sac ile Cleveland ve Ghosh (2002); alüminyum ile kullanılarak, E'=E/(1–υ2) denklemi ile düzenlendiğinde, dinlendirilmiş derin çekme kalitesindeki bir çelik sac ile düzlem gerinim modülünün geri esneme üzerine, elastiklik Luo ve Ghosh (2003) tarafından yapılan çalışmalarda ise, modülü ile aynı etkide bulunduğu görülebilecektir. [15] malzemenin fiziksel özelliklerinden biri olan ve yük boşaltma ile atomlararası bağ daralmasına dayalı lineer yazılıma elastiklik modülü ve onun yerine deformasyon yaklaşıma göre geri dönüşü tanımlayan elastiklik (Young) düzeyine göre hesaplanmış geri esneme modülü değerlerini modülü yerine, efektif yük boşaltma modülü ve geri esneme tanıtmak suretiyle gerçekleştirilen FEM simülasyonlarında, modülü gibi kavramlar üzerinde durulmuştur. Yük boşaltma basıncın boşaltılması ve parça flanşının tel erozyon yöntemi sürecinde gerinimdeki lineer elastik geri dönüşe ilaveten ile kesilmesinin ardından öngörülen geri esnemeler, deney mikroplastik gerinimlere dikkat çekilen bu çalışmalarda, parçasında ölçülen geri esnemeler ile karşılaştırılmıştır. anelastik gerinim olarak da değerlendirilen söz konusu Böylelikle, FEM simülasyonlarının sacın elastiklik modülü faktörün, geri dönüşte gerilme ile olan bağıntıyı lineerlikten yerine, uygulanan deformasyon ile değişimi dikkate alınan uzaklaştırdığı ortaya konmuştur. Bir tek eksenli çekme geri esneme modülü değerleri girilerek yürütülmesinin, geri deneyindeki yük boşaltma sürecinde anlık ölçülen teğet esneme tahminlerindeki başarıyı ne düzeyde etkileyebildiği modüllerinde ortaya çıkan düşüş nedeniyle, yük boşaltmaya araştırılmıştır. başlanan nota ile yükün tamamen boşaltıldığı nokta arasında oluşturulacak lineer bağıntının eğiminin (efektif 2. YÜK BOŞALTMADA ELASTİK OLMAYAN ETKİ ve yük boşaltma veya geri esneme modülünün), elastiklik EFEKTİF MODÜL KAVRAMI modülünden düşük olacağı bildirilmiştir. Her iki çalışmada, deformasyonun artması ile dislokasyon yoğunluğunda artış Sac malzemenin elastiklik (Young) modülünün geri esneme sonucunda, yük boşaltmadaki anlık teğet ve efektif modül üzerine etkisinin tek eksenli çekme deneyi ile örneklenmesi değerlerinin azaldığı gözlenmiştir. Yüksek dayanımlı çelik mümkündür. Söz konusu deneyde çekme yönünde ortaya sac üzerinde Cleveland ve Ghosh (2002) tarafından yapılan çıkan gerilme – gerinim bağıntısı Şekil 2’de verilmiştir. araştırma, %7’lik gerinime kadar tek eksenli çekme sonrası Burada numune Q noktasına kadar tek eksenli çekildikten yük boşaltmadaki lineer olmayan geri dönüş ile toplam geri sonra yük boşaltma gerçekleştirilmiş ve numune üzerindeki esneme geriniminin, lineer esasa dayanan geri dönüşü %19 yük tamamen alınmıştır. [20] düzeyinde aştığını göstermiştir. Burada, FE analizlerinde kullanılmak üzere bir mikroplastik kompliyans modeli tavsiye edilmiştir. Çelik ve alüminyum alaşımından saclar üzerinden elde edilen verilere göre, geri dönen mikroplastik gerinimi dikkate almayan lineer yaklaşımın, %10 ile %20 arasında geri esneme tahmin hatalarına yol açabileceği bildirilmiştir. [4, 19] Çalışmamızda, 1.01 mm’lik nominal kalınlığa sahip olan; H 320 LA kalitesindeki yüksek dayanımlı düşük alaşımlı (YDDA) çelik sac ele alınarak, söz konusu malzemenin haddeleme yönüne 00, 450 ve 900’lik doğrultulardaki tek eksenli çekme deneylerinde sergilediği elastiklik modülü değerleri araştırılmıştır. Bununla birlikte, aynı deneylerde çekme doğrultularındaki farklı gerinim düzeylerinden itibaren gerçekleştirilen yük boşaltma süreçlerindeki geri esneme modülü değerleri, söz konusu süreçlerdeki gerçek gerilme ve gerçek gerinim verileri ile yapılan lineer regresyonlardan belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar, viskoz basınç ile şişirme deneyi uygulanarak, belli bir yüksekliğe Şekil 2. Tek eksenli çekme deneyinde akma sonrasında kadar şişirilmiş bir sac parçada ölçülen geri esnemelerin gerçekleştirilen yük boşaltmada toplam gerinimin FEM tahmininde kullanılmıştır. Söz konusu uygulama için elastik ve plastik kısımları [20] PAM-STAMP 2G ticari yazılımından faydalanılmıştır. Bu Lineer elastik davranış sergileyen bir malzemede, yükleme yük boşaltmalarda da kalıcı deformasyon gelişmemekte; bu sürecindeki elastik bölgede gerilme ile gerinim arasındaki noktaya kadarki gerinimler tümüyle geri dönmektedir. lineer bağıntı, Şekil 2’de de görüldüğü üzere, orantı sınırı Kalıcı deformasyon veya plastik gerinimler, elastik sınırın olarak anılan noktaya kadar geçerli olmaktadır. Bu noktanın aşılması ile ölçülmektedir. Elastik sınır, orantı sınırından bir altında gerçekleştirilen yük boşaltmalardaki geri dönüş, miktar daha üstte olmasına karşılık, ikisi arasındaki farkın yükleme hattı ile çakışmakta; yük tümüyle boşaltıldığında belirlenmesindeki zorluktan ötürü, pratikte bunlar birbirine herhangi bir kalıcı veya plastik deformasyon söz konusu eş olarak da kabul edilebilmektedir. [7-9, 11, 20, 21] olmamaktadır. [7-9, 11, 20, 21] Elastik sınırın aşılması ve plastik deformasyon bölgesinde Orantı sınırının aşılması ile birlikte, gerilme ile gerinim deneyin sürdürülmesi, pekleşmeye ve dayanımda artışa yol arasındaki lineer bağıntı kaybolmakta; gerilmedeki ufak açacaktır. Üniform deformasyon bölgesindeki herhangi bir artışlar ile birlikte gerinimde daha büyük artışlar meydana anda, örneğin Şekil 2’deki Q noktasında deney sonlandırılıp gelmektedir. Ancak, Şekil 2’de de belirtilmiş olan elastik numune üzerindeki yük boşaltılırsa, elastik-plastik davranış sınıra kadar yapılan yüklemelerden sonra gerçekleştirilen sergileyen bu malzeme için, Q noktasında ulaşılan toplam gerinimin bir kısmı ortadan kalkacak; diğer bir ifade ile elastik geri dönüş ortaya çıkacaktır. Çekme doğrultusundaki Dieter (1988), malzemede akma ya da plastik deformasyon toplam gerinim tε; bunun elastik geri dönüş sergileyen başlangıcının tanımlanabileceği noktaları, gerinim ölçüm kısmı ise eε olarak belirtilmiştir. Zamanla bağlı olarak bir yöntemlerinde sağlanabilecek doğruluğa bağlı olarak, en miktar daha geri dönüş (anelastik etki) gözlenmez; geri hassas durumdan en kabaya doğru, aşağıda belirtildiği gibi dönüş de elastiklik modülünün tanımladığı hatta paralel sıralamak suretiyle konuya açıklık kazandırmıştır. [8] gerçekleşirse, toplam gerinimin elastik kısmı için eε = σ / E - Gerçek elastik sınır: Çok küçük gerinim değerlerini ifade eşitliği geçerlilik taşıyacaktır. Yük boşaltmanın sonrasında eden gerçek elastik sınır, 2x10–6 düzeyinde tanımlanabilen numune üzerinde ölçülen gerinim (set), toplam gerinimin mikrogerinimlerin ölçümüne dayanmakta ve esas itibariyle plastik kısmını veya plastik gerinim pε değerini ifade birkaç yüz adet dislokasyonun hareketi ile ilgili olmaktadır. etmektedir. Bu durumda, çekme doğrultusundaki toplam - Orantı sınırı ve elastik sınır: Gerilme ile gerinim arasında gerinim için (2) eşitliği yazılabilir. Anelastik etkiye dayalı doğru orantının kaybolduğu anı ifade eden orantı sınırı, olarak, belli bir süre sonra bir miktar daha gerinim geri grafikte gerilme – gerinim bağıntısının lineer karakterden dönerse, bu miktarın plastik gerinim değerinden düşülerek, saptığı noktanın ölçülmesi ile belirlenebilmektedir. Bununla toplam gerinimin hesaplanmasında ayrı bir terim halinde birlikte, yükün tamamen boşaltılması ile ölçülebilir nitelikte kullanılması gerekmektedir. Plastik gerinim pε, bir sonraki herhangi bir kalıcı deformasyonun ortaya çıkmadığı, diğer şekillendirme kademesi için aynı doğrultudaki ön gerinimi bir ifade ile malzemenin kalıcı deformasyona direnebildiği temsil edecektir. (4, 8, 11, 18-20) en üst noktayı ifade eden elastik sınır, gerinim ölçümündeki hassasiyetin düzeyine bağlı olarak saptanabilmektedir. Zira te = pe + ee (2) bu hassasiyetin artması, elastik sınırı, mikrogerinimler ile ifade edilen gerçek elastik sınıra kadar çekebilmektedir. Mühendislik uygulamaları için genelde sağlanabilen 10–4 Plastik şekil değiştirmenin başladığı akma noktası, elastik düzeyindeki bir hassasiyet, elastik sınırı, orantı sınırından alandaki lineer bağıntıdan sapmanın başladığı orantı sınırı daha yukarıda göstermektedir. ya da malzemenin elastik davranışının sona erdiği elastik - Standartlaştırılmış akma noktası: Orantı sınırı ve elastik sınır olarak değerlendirilebilir. Ancak, sünek malzemelerde sınırın saptanması, gerinim ölçümünde hassasiyete bağlı ve bu iki sınırın belirlenmesi zor olup; söz konusu noktaların zor bir işlemi ifade ettiğinden, malzemelerin akma noktası, gözlenen konumu, gerinim ölçümünde sağlanan doğruluk tekrarlanabilir sonuçlar sağlamak üzere, az miktarda plastik ve hassasiyet ile ilgili bulunmaktadır. Gerinim ölçümünde deformasyonun meydana geldiği, standart yöntemlere göre artan doğruluk ile orantı sınırının daha düşük düzeylerde tanımlanan veya belirlenen noktalar ile temsil edilmektedir. belirlenebildiği Şekil 3’te görülmektedir. [7-9, 11, 20] Atomlararası etkileşime dayanan ve bu etkileşime göre formülleştirilen elastisitenin temelinde, ikinci ve üçüncü sıradaki elastik sabitlerin kombinasyonundan kaynaklanan bir lineer dışılık esasen mevcut olup; kübik kafes yapısına sahip kristalde tek eksenli çekme için söz konusu etki, Murnaghan tarafından (3) eşitliği ile dikkate alınmıştır. Burada δ, yüksek dereceli terimlere bağlı lineer dışılığı temsil eden parametreyi; σ, eε ve E de sırasıyla, yükleme doğrultusundaki gerilme, elastik gerinim ve elastiklik modülünü ifade etmektedir. [19] s (cid:230) s (cid:246) 2 ee = + δ(cid:231) (cid:247) (3) E Ł Eł Şekil 3. Tek eksenli çekme deneyinde gerinim ölçümündeki doğruluğun orantı sınırının belirlenmesine etkisi [11] Elastisitenin tanımlanmasında ikinci ve üçüncü dereceden terimlerden gelen lineer dışılığın da hesaba katıldığı toplam Plastik deformasyonu tanımlayan akma, dislokasyonların geri esnemenin, lineer geri esneme miktarını % 3’ten daha geri döndürülemeyen hareketi olarak nitelendirildiğinde, az bir oranda aşacağı Wong ve Johnson tarafından yapılan bunun, bir mühendislik malzemesi için standartlarda verilen çalışmada bildirilmiştir [4]. akma dayanımından çok daha düşük değerlerde meydana geldiği gözlenmiştir [9]. Dolayısıyla, akma noktası için, Cleveland ve Ghosh (2002) tarafından yüksek dayanımlı lineer bağıntıdan sapmayı ifade eden orantı sınırının veya çelik ve alüminyum alaşımından sac malzemeler ile yapılan elastik sınırın belirtilmesi daha uygun olmakla birlikte; çalışmada, elastik geri esnemelerde lineer olmayan etkinin, deneylerdeki gerinim ölçümünde sağlanan doğruluğun ve elastisiteye dair ortaya konmuş bağıntılarda yer alan yüksek tekrarlanabilirliğin düşük olması, genel uygulamalarda söz dereceli terimlere dayalı lineer dışı etkiden daha fazla konusu sınırları kullanışsız kılmaktadır [11, 21] olduğu görülmüştür. Lineer olmayan gerilme – gerinim başlangıç itibariyle 104 – 106 cm/cm3 düzeyinde iken, soğuk bağıntısı ile geri dönüş, Luo ve Ghosh (2003) tarafından, deformasyon ile pekleşmiş yapıda 1011 – 1012 cm/cm3 gibi alüminyum ile dinlendirilmiş çelik sac üzerinde yapılan bir düzeye ulaşabilmektedir. [8, 9] deneylerde de gözlenmiştir. Atomlararası bağ büzülmesine dayanan ve uygulamalarda genelde lineer olarak kabul Plastik şekillendirmenin erken aşamalarında kayma, ana edilen elastik dönüşten önemli düzeylerdeki sapmalar, bu veya birincil kayma düzlemlerinde meydana gelmekte ve iki çalışmada da dislokasyonlar ile bağdaştırılmış ve elastik dislokasyonlar eş düzlemsel diziler oluşturmakta iken; ileri olmayan (inelastic) etki şeklinde ifade edilmiştir. Toplam aşamalarda çapraz kaymalar ve dislokasyonların çoğalma geri esneme gerinimi sbε; lineer esasa göre elastik geri mekanizmaları çalışmaktadır. Soğuk şekillendirilmiş olan dönüş eε ile temsil edildiğinde, söz konusu çalışmalarda malzemenin yapısında yüksek dislokasyon yoğunluğuna mikroplastik gerinim mpε değerine dair (4) eşitliği verilmiş; sahip bölgeler veya düğümler (tangles) oluşmakta; bunlar plastik gerinimin tümüyle geri dönebilir kısmını belirtilen bir süre sonra düğümlenmiş ağ (tangled network) şeklinde mikroplastik gerinim, aynı zamanda anelastik etki olarak gelişmektedir. Böylelikle, soğuk şekillendirilmiş yapının değerlendirilmiştir. [4, 19] karakteristiği bir hücresel altyapı (cellular substructure) ifade etmekte ve yüksek dislokasyon yoğunluğuna sahip mpe = sbe - ee (4) düğümler hücre duvarlarını (cell walls) oluşturmaktadır. [8] Hücre yapısı, genel itibariyle, yaklaşık %10’luk bir gerinim düzeyinde gözlenmektedir. Gerinim bu düzeye ulaştığında Luo ve Ghosh (2003), anelastik gerinimin tamamen zamana düğümlerden hücre gelişimin başlaması Şekil 4a’da şematik veya hıza bağlılık sergilediği şeklindeki bir yaklaşımın olarak örneklenmiştir. Düşük deformasyon düzeylerinde esasen visko-elastik etkiyi tanımladığını; dislokasyonlar ile hücre büyüklüğü gerinim ile azalmakta ve bir süre sonra açıklanıp, elastik olmayan etki şeklinde nitelendirilen geri sabit bir büyüklüğe erişmektedir. Bu stabilleşme, gerinim dönebilir mikroplastik gerinimlerin kendine özgü bir hıza arttıkça dislokasyonların, hücreleri bir taraftan diğer tarafa bağlılığının bulunabileceğini ve herhangi bir akmaya neden süpürerek, hücre duvarlarındaki düğümlere katılmasını olmayan bu küçük ölçekli gerinimin anelastik olarak ifade etmektedir. Hücre duvarlarında yüksek dislokasyon değerlendirilebileceğini bildirilmiştir. Ancak, söz konusu yoğunluğunun söz konusu olduğu % 50’lik bir çalışmada yürütülen deneylerde, mikroplastik bileşen için deformasyon için denge hücre durumu Şekil 4b’de büyük ölçekte bir hıza bağlılığın gözlenmediği, diğer bir örneklenmiştir. Soğuk şekillendirilmiş (pekleşmiş) bir ifade ile geri dönüş süreçlerinde visko-elastik bileşenden yapının özelliği, malzeme ile beraber, malzemeye bahsedilemeyeceği ifade edilmiş; makroplastik gerinimlerin uygulanan gerinime, gerinim hızına ve deformasyon hıza bağlılığının daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Geri sıcaklığına bağlı olmaktadır. Hücre yapısı gelişimi, düşük dönüşlerde lineer davranışa uymayan mikroplastisite, yük sıcaklıklarda, yüksek hızlarda ve çapraz kaymanın zor boşaltmalarda dislokasyonların ters hareketi ya da geriye olduğu istif hata enerjisi düşük malzemelerde daha az veya daha düşük etkinlikte gözlenmektedir. [8] kavislenmesi (bowback) ve dislokasyon alt yapısının bir unsuru olan hücre duvarlarında meydana gelen çözülmelere dayanarak açıklanmıştır. [19] Dislokasyonların varlığı ve bunların uygulanan zorlama ile hareket etmesi, metalsel malzemelerin kayma dayanımının, ideal (kusursuz) kristal yapısındakinden çok daha düşük değerlerde ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Dislokasyonlar, kristaldeki kaymayı kendi hareketleri ile gerçekleştirmek suretiyle, plastik deformasyonun başlangıcını ifade eden akma noktasını, diğer bir deyişle elastik sınırı daha düşük Şekil 4. Malzemenin % 10’luk gerinime deforme edilmesi sonucu gerilme düzeylerine çekmede rol oynamaktadır. [7] dislokasyon düğümleri ile hücre oluşumunun başlangıcı (a) ve % 50’lik gerinimde yüksek dislokasyon yoğunluklu Plastik deformasyonun dislokasyonların kayması ile ortaya hücre duvarları ile denge hücre büyüklüğü (b) [8] çıktığı bir proseste malzeme davranışı, en genel anlamda, dislokasyonun tipi ve geometrik karakteristikleri, Burgers Ekstra yumuşak çeliğin oda sıcaklığında yüzde birkaç vektörü, kristaldeki hareketleri ve mobilitesi ile kristalin düzeyinde çekme gerinimi ile deforme edilmiş yapısında, bunların hareketine karşı gösterdiği direnç, dislokasyonların farklı kayma düzlemlerindeki dislokasyonların oluşturduğu birbirleriyle, çözelti ya da empürite atomlarıyla, tane sınırı düğümler Şekil 5a’da örnek olarak verilmiştir. Alüminyum gibi düzlemsel (iki boyutlu) hatalarla, yapıda çökelmiş olan ile dinlendirilmiş derin çekme kalitesindeki bir çelik sacın, partiküllerle ve sekonder fazlarla etkileşimi, çoğalmaları ve yoğunluklarındaki artış ile karakterize edilebilir. Metalsel tek eksenli çekme zorlaması ile %30’luk gerinim düzeyine malzemelerde dislokasyon yoğunluğunu ifade eden ρ (birim kadar deforme edilmesi sonucu or taya çıkmış dislokasyon hacimdeki dislokasyon çizgilerinin toplam uzunluğu), altyapısı ise, deformasyonun artması ile malzeme yapısında gelişen hücrelere dair verilmiş bir örnek olarak Şekil 5b’de değerlendirilmiştir. Başlangıçtaki yüklemede, söz konusu görülmektedir. [12] sacın elastiklik modülü değeri 200 GPa olarak ölçülmüştür. Yük boşaltmaya başlanan noktadan, elastiklik modülünün Cleveland ve Ghosh (2002) tarafından yapılan çalışmada ifade ettiği eğim değerleri ile çizilen doğrular, lineer elastik ele alınmış olan yüksek dayanımlı çelik sac malzemenin gerinim eε değerinin belirlenmesine olanak tanımaktadır. belli gerinim düzeylerine kadar tek eksenli çekilmesinden Toplam geri esneme geriniminin lineer olmayan dönüş ile sonra, bu noktalardan yapılan yük boşaltmadaki toplam geri ilgili olan kısmı ise, elastik gerinimin toplam değerden esneme gerinimi, Şekil 6’dan da anlaşılabildiği üzere, lineer çıkartılması ile elde edilmiştir. [4] (elastik) ve lineer olmayan geri dönüş olarak iki kısımda Şekil 5. Ekstra yumuşak bir çeliğin oda sıcaklığında yüzde birkaç düzeyindeki gerinime kadar çekme yoluyla deforme edilmiş yapısında gözlenen dislokasyon düğümleri (a) ve alüminyum ile dinlendirilmiş derin çekme kalitesindeki bir çeliğin % 30’luk gerinim düzeyine kadar çekilmesi ile ortaya çıkan hücresel dislokasyon altyapısı (b) [12] Şekil 6. Yaklaşık % 7’lik gerinim düzeyinden yapılan yük boşaltmada yüksek dayanımlı bir çelik sacın sergilediği lineer ve lineer olmayan geri dönüşler [4] Cleveland ve Ghosh (2002), yaklaşık %7’lik gerinimden ve tümüyle geri dönebilir özellik arz ettiği bildirilirken; itibaren gerçekleştirilen yük boşaltmadaki lineer olmayan bunların büyük ölçekli plastisiteden esasen farklı olduğu; geri dönüşün, yüksek dayanımlı çelikte lineer elastik esasa yük boşaltma öncesinde deformasyonda oluşan bariyerleri göre beklenebilecek geri esneme gerinimini yaklaşık %19; aşamadığı ve yeni dislokasyon ağı veya düğüm birikimi 6022-T4 alüminyum alaşımında ise yaklaşık %11 oranında oluşturamadığı hatırlatılmıştır. [4] aştığını bildirmişlerdir. Yük boşaltma sürecinin tamamında lineer olmayan bir davranışın geçerlilik taşıdığına da dikkat Cleveland ve Ghosh (2002) tarafından yürütülen çalışmada, çekmişleridir. Lineer geri dönüş, atomik bağ büzülmesine yük boşaltma süreçlerine yönelik değerlendirmeler, dσ/dε dayanan elastisitenin bir sonucu olarak; lineer olmayan geri olarak ifade edilen anlık teğet modüllerinin, yük boşaltma dönüş de mikroplastik gerinim ile açıklanmıştır. Elastik esnasında gerilmeye bağlı değişimi ile değerlendirilmiştir. gerinime ilave olan mikroplastik gerinimlerin dislokasyon Belli ön gerinim veya gerilme düzeylerinden uygulanan yük hareketine dayandığı; elastik olmayan bir etkiyi yansıttığı boşaltmalarda teğet modülündeki değişimler üç aşama ile karakterize edilmiştir. İlk aşamada teğet modülündeki hızlı çizilen hattın eğimini efektif yük boşaltma modülü veya düşüş ve lineer olmayan kompliyanstaki hızlı artış, deforme geri esneme modülü olarak nitelendirmiş; artan gerinim ile olan malzemede yükün boşaltılmaya başlaması ile birlikte, geri dönüşlerde mikroplastik gerinim katkısının artması belli bir yönde hareket eden tüm mobil dislokasyonların nedeniyle, söz konusu efektif modülün düşüş sergilediğini anlık olarak ters yönde harekete başlaması ile açıklanmıştır. gözlenmişlerdir. [4] Başlangıçta kaydedilen bu düşüşün, gerilmenin düzeyini, yığılmaların art gerilmesi ile bariyer dayanımının toplamına Alüminyum ile dinlendirilmiş derin çekme kalitesindeki eşit olan malzeme iç dayanımına indirgediği belirtilmiştir. çelik sac üzerinde Luo ve Ghosh (2003) tarafından yapılan Burada, elastik gerinim ile birlikte oluşan ekstra gerinimin, çalışmada da benzer sonuçlar gözlenmiştir. Haddeleme deformasyonda ortaya çıkmış, birbirini karşılıklı olarak iten yönüne 450’lik doğrultuda uygulanan tek eksenli çekme çok sayıda mobil dislokasyonu bir arada tutamayan kristal deneylerinde, çekme doğrultularındaki farklı ön gerinim kafesin büzülmesi ile gelişmiş olabileceği ifade edilmiştir. değerlerinden itibaren yapılan yük boşatmalarda anlık Dolayısıyla, ekstra gerinim için itici faktörün, gerilmedeki ölçülen teğet modüllerinin, bu süreçlerde gerilme düzeyi ile düşüş şeklinde, elastik geri esneme ile aynı olduğu; ancak, değişimi Şekil 7a’da verilmiştir. Azalan gerilme ile anlık ekstra gerinimin birbirine karşı koyan dislokasyonların ters teğet modüllerinde gözlenen düşüşler, yine, lineer kurala hareketi ile geliştiği bildirilmiştir. Yük boşaltmanın ikinci uymayan ve elastik olmayan etki bağlamında, mikroplastik aşamasında, teğet modülündeki düşüşün ve kompliyans gerinimler ile açıklanmıştır. Tümüyle geri dönebilir nitelik artışının daha tedrici olduğu gözlenmiştir. Bu aşamada, arz eden mikroplastik gerinimler, önceki çalışmada olduğu dislokasyonların, deformasyon sırasında oluşmuş tane ve alt gibi, yük boşaltmanın ilk aşamalarında dislokasyonların tanelerdeki yığılmalardan serbest kalarak çözülmesinin rol geri hareketi veya geriye kavislenmesine, ileri aşamalarında oynadığı düşünülmüştür. Teğet modüllerinin en düşük; ise hücre duvarlarında meydana gelen kısmi çözülmelere lineer olmayan kompliyansın çok daha yüksek değerlerde dayandırılmıştır. Söz konusu saca haddeleme yönüne göre gözlendiği son aşamada ise, yığılmalardakinin yanında, 00, 450 ve 900’lik doğrultularda uygulanmış olan tek eksenli hücre duvarlarında karşılıklı ikizlenmiş dislokasyonların ve çekme deneylerinde, yük boşaltmaya başlanan gerinimin dislokasyon düğümlerinin çözülerek ters yöne hareket artması ile beraber, yük boşaltma süreçlerinde anlık olarak ettiği; dolayısıyla, yük boşaltmanın bu son aşamasında, ölçülen teğet modüllerinin ortalamasında gözlenen düşükler daha fazla sayıda mobil dislokasyon ile daha yüksek Şekil 7b’de verilmiştir. [19] mikroplastik gerinim değerlerinin geri esneme gerinimine katkıda bulunduğu ifade edilmiştir. [4] Alüminyum alaşımında lineerlikten en fazla sapmanın, ön germeden hemen sonra yapılan yüklemelerde gözlendiği; Hull ve Bacon, mikroplastik gerinim için, Burgers vektörü birkaç gün beklendikten sonraki yüklemelerde ise lineer b, mobil dislokasyon yoğunlu ρ (birim hacimdeki mobil dışı etkinin minimuma indiği Cleveland ve Ghosh (2002) dislokasyon çizgilerinin uzunluğu) ve mobil dislokasyonlar tarafından ifade edilmiştir. Bu davranış, dislokasyonların arasındaki ortalama mesafeyi ifade eden x değerine bağlı birbirini yok etmesi (annihilation) etkisinin işareti olarak olarak (5) eşitliğini ileri sürmüşlerdir [4]. değerlendirilmiş ve geri dönüşteki mikroplastik gerinim mpe = bρx (5) faktörünün doğrulandığı bildirilmiştir. [4] Morestin ve Boivin (1996) tarafından yapılan çalışmada, A33 ve C38 çeliklerine tek eksenli çekme zorlaması altında Söz konusu eşitlikten de anlaşılacağı üzere, yük boşaltma %10’luk gerinim değerinin üzerinde plastik deformasyon süreçlerinde gözlendiği gibi, mobil dislokasyon yoğunlunda uygulanması ve bu numunelerin iki ila beş gün süreyle meydana gelen artış ile geri dönebilen mikroplastik gerinim bekletilmesinin ardından yapılan deneylerde, geçen süreye artmaktadır. Deformasyon ile dislokasyon yoğunluğundaki bağlı olarak modülde tekrar artışlar gözlenmiştir. Modülde artışın, yük boşaltmalardaki teğet modülünü düşürdüğü ve bir toparlanma şeklinde ifade edilen bu durum, arayer mikroplastik gerinimin toplam geri dönüşteki payını daha çözünmüş karbon atomlarının deformasyon sonrasında yüksek kıldığı açıktır. [4, 19] dislokasyonların yeni pozisyonlarına yavaş bir şekilde göç ederek, dislokasyonları kilitlemesi ile açıklanmıştır. [16] Cleveland ve Ghosh (2002), yük boşaltmanın başlatıldığı nokta ile yükün tamamen boşaltıldığı bitiş noktası arasında Şekil 7. Alüminyum ile dinlendirilmiş derin çekme kalitesindeki çelik sacda tek eksenli çekme sonrasında çeşitli gerçek gerinim düzeylerinden yapılan yük boşaltmalarda anlık ölçülen teğet modüllerinin gerilme düzeyi ile (a) ve yük boşaltma süreçlerindeki ortalama teğet modüllerinin gerinim düzeyi ile (b) sergilediği değişimler [19] Statik deneylere göre daha küçük gerilme değerlerinin Çalışmamızda yürütülen tek eksenli çekme deneylerinde, uygulanması ile elastisite modüllerinin ölçüldüğü dinamik çekme doğrultusunda seçilmiş olan belli toplam gerinim tε L deneylerin de dislokasyonlardan etkilenebildiği, SAE 1050 değerlerinden itibaren yapılan yük boşaltmadaki gerçek çeliğinin martenzit yapısı üzerinde Kim ve Johnson (2007) gerilme ve gerçek gerinim verileri ile gerçekleştirilen lineer tarafından yapılan çalışmada belirtilmiştir. Elastik davranışı regresyonlardan belirlenen efektif yük boşaltma modülleri, açısından izotropik olarak değerlendirilebilecek SAE 1050 geri esneme modülü E olarak nitelenmiştir. Bu çerçevede, sb çeliği üzerinde yapılan bu çalışmada, rezonanslı ultrasonik numunelerin boyu doğrultusundaki toplam geri esneme spektroskopi ile ferritik-perlitik ve martenzitik yapılarda gerinimi sbε değerinin, (6) eşitliğinden yaklaşık bir değerle L gerçekleştirilen ölçümlerden saptanan elastiklik modülü, hesaplanabileceği ve geri esneme modülünün yük boşaltma kayma modülü ve hacim modülü değerleri karşılaştırılmış; sürecindeki mikroplastisiteyi önemli oranda yansıtan bir martenzitik yapıda ölçülen modüllerin, ferrit-perlit yapıda büyüklük olacağı Şekil 8’den görülmektedir. Çalışmamızın ölçülenlere göre, sırasıyla %3.6, %3.2 ve %1.2 oranlarında bundan sonraki kısmında toplam gerinim, tε yerine yalnızca daha düşük değerler sergilediği görülmüştür. Bu durum, ε olarak simgelendirilecektir. martenzitik yapıda kafes içerisinde kalan yüksek orandaki s s sbe = e - pe = ee + mpe = + mpe @ karbonun arayer hacmine etkisi ile bağdaştırılmış; ayrıca, L L L L L E L E (6) martenzitik yapıdaki yüksek dislokasyon yoğunluğu da sb düşük modül değerlerinin gözlenmesinde bir faktör olarak belirtilmiştir. Zira dinamik yöntemde uygulanan ultrasonik gerilmenin, dislokasyonların kilitlenme noktaları arasında ters kavislenme (reversible bowing) hareketi sergilemesine neden olduğu; dislokasyonların söz konusu hareketinin de elastisite modüllerinin daha düşük değerler ile ölçülmesinde rol oynadığı bildirilmiştir. Dislokasyonların bu hareketi, hacim gerinimi ile ilgili durumdan kaynaklanmadığı için, ferrit-perlit yapısı ile kıyaslandığında elastisitenin modülleri içerisinde en az düşüşün hacim modülünde gözlenmesinin, yapılan bu yorumu tutarlı kıldığı ifade edilmiştir. [22] Sac malzemenin maruz kaldığı deformasyon düzeyine ve artan dislokasyon yoğunluğuna bağlı olarak, yükleme veya yük boşaltma süreçlerinde gerilme – gerinim bağıntılarının, geri dönebilen mikroplastik gerinimlerden ötürü lineerlikten sapmasının; diğer bir ifadeyle, efektif modülün gerinim ile azalmasının, malzemenin fiziksel bir özelliği olan elastiklik (Young) modülünün azalması anlamı taşımadığı açıktır. Bu nedenle, Morestin ve Boivin (1996), Morestin vd. (1996), Li vd. (2002) ve Zang vd. (2007) tarafından yapılmış olan çalışmalarda kullanılan “elastiklik modülünün gerinim ile değişimi” ifadesinin, terminoloji açısından uygun bir ifade Şekil 8. Tek eksenli çekme deneyinde üniform deformasyon olmadığı değerlendirilmiştir. bölgesinden yapılan yük boşaltma için efektif modülün (geri esneme modülünün) gösterimi [23] akma noktasında uzaması veya Lüders deformasyonu YPE, 3. DENEYSEL ÇALIŞMA çekme dayanımı R , maksimum üniform uzama e, kopma m u uzaması A ve plastik gerinim oranı r değerleri Tablo 2’de Nominal kalınlık değeri 1.01 mm olarak verilen H 320 LA verilmiştir. Üniform deformasyon bölgesinde ortaya çıkan kalitesindeki çelik sac malzeme üzerinde, tek eksenli çekme gerçek gerilme – gerçek gerinim davranışlarının ifadesi için deneylerinde dayanan bir çalışma yürütülmüştür. σ=Kεn ve σ=K(c+ε)n bağıntıları araştırılmış; σ=K(c+ε)n modelinin üç doğrultuda da daha iyi korelasyonlar sağladığı 3.1 Malzeme görülmüş; c değerleri de gerçek gerilme – gerçek gerinim korelasyonunu maksimize edecek şekilde, deneme yoluyla Çalışmamızda seçilen H 320 LA kalitesindeki sac malzeme, belirlenmiştir. Söz konusu sabit ile birlikte, her iki modele ERDEMİR firması tarafından 7132 kalite numarası ile ve göre dayanım katsayısı K ve pekleşme üssü n değerleri de DIN EN 10268-99 “Soğuk Şekillendirmeye Uygun Yüksek Tablo 2’de sunulmuştur. [23, 24] Akma Dayanımlı Soğuk Haddelenmiş Çelikler” standardına göre ve 1.01 mm’lik nominal kalınlıkta üretilmiştir. Yaygın Söz konusu sacın ortalama plastik gerinim oranı (ortalama olarak mikroalaşımlı çelikler veya HSLA çelikleri sınıfında normal anizotropi faktörü),r = (r0 + 2 r45 + r90) / 4 eşitliğinden yer alan bu yüksek dayanımlı düşük alaşımlı (YDDA) çelik 1.001; düzlemsel anizotropi faktörü ise Δr = (r –2r +r )/2 0 45 90 kalitesi, kaplamasız soğuk hadde ürünü rulo sac olarak, denklemi ile –0.308 değerlerinde hesaplanmıştır [23, 24]. tavlanmış yapıda temin edilmiştir. Söz konusu malzemenin SPECTROLAB M5 cihazı ile belirlenen kimyasal bileşimi 3.2 Yöntem Tablo 1’de verilmiştir. Sıcak presleme yöntemi ile bakalite gömülmüş numunelerin, sırasıyla 240 – 320 – 800 numaralı Çalışmamızda ele alınan H 320 LA kalitesindeki çelik saca zımparalarla, ardından da 6 μm ve 3 μm’lik elmas pasta ile haddeleme yönüne göre 00, 450 ve 900’lik doğrultularda tek parlatma ve Nital 2 çözeltisi ile dağlama sonrasında, ışık eksenli çekme deneyleri uygulanarak, üç yöndeki elastiklik mikroskobu ile 200, 500 ve 1000 büyütme oranları altında modülü değerleri ve belli gerinim düzeylerinden itibaren görüntülenen mikroyapısı Şekil 9’da sunulmuştur. Yapılan gerçekleştirilen yük boşaltmalardaki geri esneme modülü kimyasal analiz ve mikroyapı incelemelerinden, H 320 LA değerleri ölçülmüştür. Söz konusu deneylerde kullanılan kalitesindeki çelik sacın ince taneli ferritik bir yapıya sahip numuneler, ASTM E 111 (1988), ASTM E 8M (1989) ve olduğu belirlenmiş; söz konusu yapıda çökelmiş partiküller TS 138 EN 10002-1 (1996) standartlarındaki boyutlara göre gözlenmiştir. Bu sacın sertlik değeri ise 71-72 HRB olarak hazırlanmıştır. Bu boyutlar Şekil 11’de verilmiştir. Deney ölçülmüştür. [23, 24] numuneleri, ebatları 80 mmx260 mm olan sac plakalardan tel erozyon yöntemi ile işlenerek çıkartılmıştır. Haddeleme İncelenen sacın haddeleme yönüne göre 00, 450 ve 900’lik yönüne göre 00, 450 ve 900’lik doğrultularda kesilmiş olan doğrultularda ve 8.80 mm/dak’lık sabit çekme hızı altında bu plakalar üst üste yerleştirilerek 65 adetlik üç blok haline yürütülen tek eksenli çekme deneylerinden belirlenmiş olan getirilmiş; bloklar tel erozyon yöntemi ile işlenerek, toplam gerilme – gerinim bağıntıları Şekil 10’da görülmektedir. Bu 195 adet numune elde edilmiştir. [23] deneylerle elde edilen üst ve alt akma dayanımı R ve R , eH eL Tablo 1. İncelenen H 320 LA kalitesindeki çelik sacın kimyasal bileşimi [23, 24] C Mn P S Si Al Cu Ti Nb 0.068 0.581 0.012 0.010 0.008 0.036 0.030 0.001 0.038 % Ağırlık Cr V Mo Ni Co Pb Sn Sb W Fe 0.044 0.032 0.029 0.001 0.008 0.002 0.011 0.002 0.005 Kalan % Ağırlık Şekil 9. İncelenen H 320 LA kalitesindeki çelik sacın ışık mikroskobu ile 200, 500 ve 1000 kat büyütme altındaki mikroyapı görüntüleri [23, 24] 550 900 00 500 Gerçek Eğriler 450 Paralel - Nominal Diyagonal - Nominal 450 Dik - Nominal a] P M 400 Nominal Eğriler e [ (Mühendislik Eğrileri) Paralel - Gerçek m Geril 350 00 DDiiyka -g Goenraçl e- kGerçek ki 300 e d n 250 ü n e Yö 200 900 450 m k 150 e Ç 100 50 Sac Malzeme: H 320 LA (1.01 mm) 0 0 0.03 0.06 0.09 0.12 0.15 0.18 0.21 0.24 0.27 0.3 0.33 0.36 0.39 0.42 Çekme Yönündeki Gerinim Şekil 10. Tek eksenli çekme deneylerinden çekme doğrultularında belirlenen nominal gerilme – nominal gerinim bağıntıları ve üniform deformasyon bölgesinde hesaplanan gerçek gerilme – gerçek gerinim eğrileri [23, 24] Tablo 2. İncelenen H 320 LA kalitesindeki çelik sacın haddeleme yönüne 00, 450 ve 900’lik doğrultulardaki tek eksenli çekme deneylerinden belirlenen mekanik özellikleri [23, 24] θ R [MPa] R [MPa] YPE [%] R [MPa] e [%] A50 mm eH eL m u 00 343.9 337.6 2.2 431.8 20.3 % 34.0 450 372.9 360.8 3.8 425.5 21.5 % 37.5 900 392.8 377.1 4.1 441.9 19.8 % 33.1 σ = Kεn σ = K(c + ε)n θ n K [MPa] n K [MPa] c r 00 0.193 722.148 0.184 711.566 – 0.00349 0.741 450 0.188 703.211 0.190 705.667 0.00172 1.155 900 0.184 725.180 0.180 720.328 – 0.00178 0.953 Şekil 11. Tek eksenli çekme deney numunesi ve boyutları [23] Tel erozyon ile işleme yönteminin, deney numunelerinin sürecinden kaynaklanan kalıntı gerilmelerin azaltılmasına boyutsal hassasiyeti ve yüzey kalitesi bakımından, talaşlı ya da giderilmesine yardımcı olacağı; aynı zamanda, kesim işleme, lazerle ve kalıpta kesme gibi yöntemlere göre daha yüzeylerindeki mikroçatlakların oluşturacağı çentik etkisini avantajlı olduğu açıktır. Ayrıca, lazer tekniğinde ısıl etki; gidermede fayda sağlayacağı düşünülmüştür. [23] kalıpta kesmede ise numune kenarlarında pekleşmeye yol açan mekanik etki söz konusu iken; tel erozyon ile işlemede Tek eksenli çekme deneyleri, ERKALIP firmasının 100 kN bu etkiler gözlenmemektedir. Tel erozyon ile kesim işlemi kapasiteli INSTRON 5582 elektromekanik üniversal deney sonrasında, numune yüzeylerinde bulunabilecek muhtemel makinası ve aparatları ile birlikte (Şekil 12), Bluehill deney oksit tabakası, ölçme uzunluğu işaretlemeleri ve kesit alanı yazılımı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. [23] ölçümlerinden önce, 1000 numaralı zımpara kağıdı ile hafif bir işlem uygulanarak temizlenmiştir. Bu işlemin, işleme

Description:
davranıştan saptıran anelastik veya mikroplastik gerinimlerin de lineer elastik geri dönüşün yanında, . değişimi”ni dikkate alarak, sac şekillendirme işlemlerindeki gelen sacın orta kısmını serbest biçimde ve kubbe formunda.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.