Şubat 2017 Sayı: 02 ÜCRETSİZDİR SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ Toroslar’dan Sarıyer’e edebiyatımızın dev çınarı YAŞAR KEMAL n Orhan Alkaya n İbrahim Baştuğ n Vecdi Çıracıoğlu n Zafer Doruk n Haydar Ergülen n Halil Genç n Cem Gürdeniz n Mesut Kara n Ercan Kesal n Zülfü Livaneli n Aslan Özdemir n Zeynep Şen “DÖRT MEVSİM YAŞAYAN SARIYER” SARIYER BELEDİYESİ ÖDÜLLÜ FOTOĞRAF YARIŞMASI ÇAĞRI MERKEZİ 4441 www.sariyer.bel.tr 722 SON BAŞVURU TARİHİ 11 Ağustos 2017 Sariyerbld SariyerBelediye Sariyer.tv.tr editör Sınırları aşmak... Bu ayki editör yazımızda, Kanat Sarıyer sınırlarının çok dışından, Antalya’dan Serdar Çiçek isimli bir çırpmaya okurumuzun mektubuna yer verdik.Umarız bu devam… sayı ve sonraki sayılarda da sınırlarımızı aşıp size ulaşmaya devam ederiz!.. “Sevgili Yeşil Martı Emekçileri ve ŞÜKRÜ GENÇ Sarıyer Belediye Başkanı Sarıyer Belediyesi, İstanbul’da doğmuş büyümüş biri olarak sizle Antalya’da buluştum. Yapex fuarı İLK sayısı ile sanat ve edebiyat dünyamıza yepyeni bir soluk getiren ve ziyaretimde standınızı görünce Sarıyer ile hasret giderdim, Denk geldiğimiz balık heyecan yaratan Yeşil Martı, bu ay yeniden havalandı. festivali, güzel Garipçe, Kilyos ve daha Ve kâh Hisar’ın burçlarına konup, kâh Kireçburnu açıklarındaki balıkçı tek- nice güzel anılar canlandı gözümde, sizi gördüğüme sevindim. nelerine eşlik ederek uçuşunu sürdürüyor. Asıl önemli olan konu ise yeni çıkardığınız “Yeşil Martı” dergisi, dergi içerik ve Geçen sayımızda, bizleri vakitsiz bırakıp giden Yeşilçam’ın koca yürekli tasarım açısından çok güzel olmuş, bunu bir iletişim ve marka danışmanı olarak jön’ü; Tarık Akan’ımızın anısına bir saygı duruşu görünümünde hazırlanan söylüyorum, Mavi Medya çok iyi iş çıkarmış, Yeşil Martı; Şubat sayımızda da Türk ve dünya Edebiyatı’nın büyük ozanı sizler de çok iyi aktarmış ve üzerinde çok çalışmışsınız. Tabloid boy mecrasında diğer Yaşar Kemal’i özel bir dosya ile selamlıyor. dergilerle ciddi rekabet edecek nitelikte olmuş. Emeğinize sağlık. Bu sayıda, sadece sanat ve edebiyat alanının değil, insanlığın acı kayıpları “Editör” yazısı(geçen sayının) konsepti olarak ebediyete intikal eden şair ve müzisyen Leonard Cohen’i de Mar- çok iyi açıklamış, Kağıt kalemle bize ulaşmanız hayalperestlik değil emin olun. tı’nın sayfalarında anmadan edemedik. Yunanistan bizden daha çok kağıt tüketiyor (dergi-gazete-kitap), sosyal medya vb. Ayrıca Sarıyer’imizin incileri Tarabya ve Emirgan’la ilgili yazılmış özel ya- iletişim yöntemleri ucucu, anlık ve o ana zıları da, Yeşil Martı’mızın sayfaları arasında bulacaksınız. yönelik oluyor, şimdi Yeşil Martı dergisi okunacak ve kitaplıktaki yerini alacak. Kentimizin ve ülkemizin sanat yaşamında bir iz bırakmaya aday bu dergi- Antalya’da yaşıyorum, işim gereği İstanbul’a gelip aynı gün dönüyorum. mizin daha da yükseklere kanat açması için elinden gelen tüm çabayı gös- Yeşil Martı Sarıyer’de evlere nasıl girecek teren yazı ekibindeki arkadaşlarıma, dışarıdan katkıda bulunan tüm güzel bilmiyorum ama bana her sayı (karşı ödemeli olabilir) PTT yoluyla gönderebilirseniz çok insanlara ve ilk sayıyı adeta kapışarak bizlere daha büyük cesaret veren tüm memnun olurum. Gönderim veya üyelik gibi okurlara saygı ve selamlarımı yolluyorum. bir çalışma olacak mı ileride? Bakın derginiz şimdiden sınırları aştı:) 800 km uzaklıkta Yeşil Martı’nın menzili uzun olsun. okunuyor. Saygılarımla,” Şubat 2017 Yeşil Sayı: 02 ÜCRETSİZDİR SARIYER BELEDİYESİ KENT KÜLTÜRÜ VE YAŞAM DERGİSİ Şubat 2017 Toroslar’dan Sarıyer’e [email protected] edebiyatımızın dev çınarı Sayı: 02 YAŞAR KEMAL Sahibi: T.C. Sarıyer Belediyesi adına ŞÜKRÜ GENÇ Genel Yayın Yönetmeni Yayın Kurulu CENGİZ KAHRAMAN Halil Genç Yapım: MAVİ MEDYA Baskı [email protected] Vecdi Çıracıoğlu Turkuvaz Filiz Coşkun Editör Yayın Koordinatörü Haberleşme Genel Koordinatör Cengiz Kahraman ASLAN ÖZDEMİR VECDİ ÇIRACIOĞLU ve Yay. A.Ş. İSMAİL ERDEM Aslan Özdemir [email protected] [email protected] Sabah Matbaa [email protected] Tesisleri Kreatif Yönetmen Sancaktepe / Sorumlu Yazı İşleri Müdürü MUSTAFA GÖKMEN İstanbul nn Oİbrrhaahnim A Blkaaşytauğ ÖNDER KÖMÜR [email protected] Tel: nn VZaefcedri DÇoırrauckıoğlu [email protected] 0216 585 90 00 nn HHaaylidl Gare Enrçgülen Halaskargazi Cad. Badur İşhanı No:20 K:7 n Cem Gürdeniz nn MErecsaunt K Keasraal Adres: Yaşar Kemal Kültür Merkezi, Derbent Mahallesi Şişli 34371 İSTANBUL Tel: 0212 241 21 39 nn ZAüsllafün LÖivzadneemliir Akgün Caddesi No: 1 Sarıyer / İstanbul www.sariyer.bel.tr Aylık süreli yayındır. n Zeynep Şen Kapak Deseni: Utkucan Akyol 3 Yeşil DOSYA: YAŞAR KEMAL Türk ve Dünya edebiyatının modern destancısı: YAŞAR KEMAL Martı dergisi bu ay ki dosya konusunu edebiyatımızın dev çınarı Yaşar Kemal’e ayırdı. Bu bizler için onurdur. Yaşar Kemal’i sayfalarımızda misafir etmemiz elbette tesadüf değildir. Hatırlanacağı gibi, Sarıyer Belediyesi’nin düzenlediği Edebiyat Günleri kapsamında dev yazarımıza 2014 yılında Beyaz Martı Onur Ödülü verilmişti. Yaşar Kemal rahatsızlığı nedeniyle adına düzenlenen törene katılamamış, ödül başkan Şükrü Genç tarafından eşi AYŞE SEMİHA BABAN’a verilmişti. Bundan iki yıl önce aramızdan ayrılan edebiyatımızın ulu çınarı Yaşar Kemal’i saygıyla anıyoruz. Şükrü Genç: Yaşar Kemal’in bir demokrasi mücadelecisi, bir devrimci olduğunu da unutmamak lazım “Yaşar Kemal kitaplarını Veli Yılmaz vasıtasıyla ortaokul yıllarında okumaya başladım. Bu süreç Orhan Kemaller, Fakir Baykurtlar, Mahmut Makallar ile devam etti. Bugün herkes Yaşar Kemal’i İnce Memed kitabıyla tanır. Yaşar Kemal’in bir demokrasi mücadelecisi, bir devrimci olduğunu da unutmamak lazım. Özellikle bugün içinde bulunduğumuz Türkiye’de demokrasi mücadelesi verdiğini söyleyenlerin, demokrasiyi ne kadar anladıklarını çok net bir şekilde görmekteyiz. Bu işler sadece konuşmakla olmadığını bilmek zorundayız. Sorumluluklarımızı sonuna kadar götürmek zorundayız. Bu bizim için bir gururdur. Bir ortaokul öğrencisiyken Yaşar Kemal ile başladığımız sürecin devamında bugün Yaşar Kemal’e bir ödül verebiliyor olmaktan daha büyük bir gurur var mıdır? Yaşar Kemal’in hiç unutulmayacağını, unutulmadığı içinde Türkiye’nin hala direndiğinin mesajını birilerine göndermemiz lazım.” 4 ZEYNEP ŞEN ESERLERINDEKI TEMA Bir halk “Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuva mı… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün yazarı... hayatımla onun karşısındayım… Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılamazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş sanata inanmıyorum.” Yaşar Kemal’in eserlerinin ve aslında yapmaya çalıştığı her şeyin temelinde bu inanç yatmaktadır. Gerek romanlarına gerekse GELMIŞ geçmiş en iyi edebiyatçılarımızdan yazarken eşkıya olan ve dağda vurulan öykülerine baktığınızda yazdıklarının nasıl da birini, Yaşar Kemal’i, kaybedeli neredeyse amcasının oğlundan ilham almış olmasının halka dönük olduğunu, insan değerlerine nasıl bir iki yıl oldu. Hem Türkiye’ye hem de dünyaya sebebi bu olsa gerekir. bağlılık ortaya koyduğunu rahatlıkla görürsünüz. dillere destan katkılarda bulunan, temel Yaşar bir yandan eğitimini sürdürmeye Çoğu insanın görmekten kaçmaya çalışacağı insani değerleri sonuna kadar savunan, bir yandan da ekmek parası kazanmaya gerçeklere cesaretle bakar Yaşar Kemal’in zulmün ve adaletsizliğin her daim karşısında çalışmıştır. Lakin ortaokula geldiğinde eğitime yapıtları. Bir yandan insan doğasını, yapısını duran bu pirin yokluğu, bu günlerde kendini son vermek zorunda kalmıştır. Neyse ki ortaya koyar, bir yandan sonuna kadar adaleti özellikle hissettiriyor. Yaşar Kemal’in hayatına çeşitli işlerde çalışmasına rağmen yazmayı ve eşitliği savunur, bir yandan da kelimelerini baktığımızda görebiliyoruz ki ünlü yazarın asla bırakmamıştır. İş hayatına Adana’da halk hikâyeleriyle, efsaneleriyle ve destanlarıyla kaybı, etkilerini yalnızca Türk edebiyat pamuk tarlalarında çalışırken başlamıştır. yoğurur Yaşar Kemal. Yerel dil ve tabirlerden dünyasında değil, tüm dünyada hissettirmiştir. Bunu takiben ırgat katipliğinden, Adana’da bir kaçmaz, aksine onları anlatasının içine ustalıkla kitaplıkta memurluğa, traktör sürücülüğünden, işler, çeşitli şivelere, deyişlere yer verir. Ağır, ağdalı GENÇLIĞI çeltik tarlalarında kontrolörlüğe kadar çeşitli bir dil kullanmayı reddeder. Halk ve doğa arasında Bir insanın nasıl biri olduğunu, olduğu işler yapmıştır. 1943’te “iş” hayatına ara büyüleyici bir bağ kurar, öyle ki çizdiği yaylaların, kişiye nasıl dönüştüğünü anlamak için önce verip askerliğini yapmak üzere Ankara’ya tarlaların, köylerin tabloları ayaklarınızın altına hangi yollardan geçtiğini, daha önceden kim gitmiştir. Bu dönemde de ilk hikayesini, Pis serilmiştir sanki. Halkın yüzleştiği adaletsizlikleri olmuş olduğunu bilmek gerekir. Yaşar Kemal Hikâye’yi, yazmıştır. 1950’lere doğru İstanbul’a ortaya koyarken doğanın uğradığı yıkımı 6 Ekim 1923’te o zamanlar Hemite olarak yerleşmiş, Cumhuriyet Gazetesi’nde çalışmaya göstermekten kaçınmaz. Kendi geçmişinden, bilinen Gökçeada’da, Kemal Sadık adı altında başlamıştır. İstanbul’a gitmesine tüm köy halkı gördüklerinden, dinlediklerinden ve inançlarından doğmuştur. Asıl adını, Birinci Dünya Savaşı yardımcı olmuştur. yola çıkarak ortaya koyduğu yapıtları belki de var sırasında annesiyle birlikte yürüye yürüye olabilecek en insani, en insan yapıtlardır. Adana’nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite’ye göç etmek zorunda kalmış olan babasından POLITIK HAYATI almıştır. Ne var ki babasını yakından tanıyacak Yaşar fırsatı asla elde edememiştir. Zira Yaşar daha beş yaşındayken, babasının bir camide, evlatlık Kemal beş Yaşar Kemal daha yalnızca on yedi yaşındayken oğlu tarafından bıçaklanarak öldürülmesine yaşındayken Kurban politikaya atılmıştır. 1961 Anayasası’ndan sonra tanık olmuştur. Bu olay Yaşar Kemal’in kurulan Türkiye İşçi Partisi’ne, kuruluşundan bir Bayramı sırasında bir bıçak üzerinde derin izler bırakmıştır. Öyle ki olayın yıl sonra katılmıştır. Partide tam 8 yıl kalmış, bu sonrasında on iki yaşına kadar konuşma kazası geçirmiş, süre zarfında parti yöneticilerinden biri haline güçlüğü çekmiştir. neticesinde bir gelmiştir. Partiden ayrıldığında bunun sosyalizme Yaşar Kemal beş yaşındayken Kurban olan inancını kaybetmesi değil de partinin, gözünden kör Bayramı sırasında bir bıçak kazası geçirmiş, niteliğini yitirdiğini düşünmesinden, bürokratların neticesinde bir gözünden kör olmuştur. olmuştur. eline geçip emekçilerden kopması olduğunu Lakin bu okumaya ve edebiyata ilgi duymaya belirtmiştir. Elbette, bu kararının arkasında başlamasının önüne geçmemiştir. Yaşar Sovyetler Birliği’nin, Çekoslovakya’yı işgal etmesini şiir yazmaya sekiz yaşındayken başlamış, onaylamaması ve bu konuda parti üyeleriyle okula başladığındaysa “yaşlı halk şairleriyle fikir ayrılığın düşmesi olduğunu söyleyenler de atışmaya” koyulmuştur. Atışmasına atışmıştır olmuştur. ancak asla bir aşığın yoluna düşmemiştir. Saz Yaşar Kemal, Türkiye’nin Marksist bir partiye çalmakta “berbat” olduğunu iddia eden Yaşar, ihtiyacı olduğunu her daim savunmuştur. annesinin onun diyar diyar dolaşmasından İnançları, her yazarımızın ve sanatçımızın başına korktuğunu, bu sebeple de aşıklığa düşman geldiği gibi onun da başını derde sokmuştur. kesildiğini belirtmiştir. Yine de eğer edebiyatı 1970’de, dönemde sıklıkla görülen politik suikastlar keşfetmemiş olsaydı, herhalde ozanlığa sebebiyle geçici olarak İsveç’e taşınmıştır. yöneleceğini açık açık belirtmiştir. 1996’da ise Alman dergisi Der Spiegel’de yazdığı Yıllar ilerledikçe Yaşar Kemal gerek bir makalede Kürtlerin, Türkiye’den ayrılmak edebiyatın üstüne gerekse folklorun üzerine hakkını savunduğu için 20 ay hapsi istenmiştir. git gide daha çok eğilmiştir. Ortaya koyduğu Neyse ki bu hükmü giymesine karşın hapse ilk denemelerde, haliyle halk hikâyelerinden, gönderilmemiştir. eşkıyalarla ilgili duyduğu öykülerden ilham Kürt kökenli bir aileden gelen Yaşar Kemal, Kürt almıştır. Hatta küçükken, annesinin her biri kimliğine her daim sahip çıkmıştır. Evde ailesiyle eşkıya olan kardeşlerinden biri ölünce ona bir Kürtçe, evin dışında Türkçe konuşarak büyüyen ağıt bile yakmıştır. Yazarın çocukluğu, kendi Yaşar, farklı kültürlerin birbirlerini beslemeleri tabiriyle “eşkıyalığın içinde” geçmiştir. Ne de gerektiği ve tek bir kültürün yok edilmesinin bile olsa civarda 500’den fazla eşkıyanın yaşadığı dünya için büyük kayıp olacağını savunmuştur. bir ortamın içinde büyümüştür. Dayılarından Geçmişinin ve inançlarının, gündeme sık birinin gelmiş geçmiş en önemli eşkıyalardan düşen Türk-Kürt sorunu konusunda fikirlerini biri olan, Kurtuluş Savaşı sırasında Kadirli’yi belirtmekten hiç kaçınmamış olmasının, bağlı örgütleyen Karamüftüoğulları’ndan Remzi Bey olduğu fikirlerden asla taviz vermemesinin olduğunun bilincindedir. Hatta, vakti geldiğinde temelinde yatması tartışılmaz bir gerçektir. Remzi Bey’le oturup eşkıyalığın felsefesini >>> bile yapmıştır. Destansı eseri İnce Memed’i 5 Yeşil DOSYA: YAŞAR KEMAL SANAT HAYATI Sarı Sıcak (1952), Yılanı Öldürseler Cumhuriyet’te gazeteci olarak (1976), Üç Anadolu Efsanesi (1967), ÖDÜLLERI çalışmaya başlayan Kemal ilk İnce Ağrı Dağı Efsanesi (1970) ve öykülerini, Bebek, Dükkancı ve Memet Binboğalar Efsanesi (1971) vardır. Memed ile Memet’i, 1950’de yayımlamaya Kemal aynı zamanda Filler Sultanı ile YAŞAR Kemal hayatı başlamıştır. Bu öykülerden Bebek 1984’te yönetmenliğini Kırmızı Sakallı Topal Karınca (1977) boyunca on dokuzdan 1952’de basılan öykü kitabı Sarı Peter Ustinov’un adlı bir çocuk kitabıyla Bugünlere fazla ödül almıştır. 1956’da Sıcak’ta yer almış ve ilk Cumhuriyet’te Bahar İndi (2010) adlı bir şiir kitabı ilk ödülü olan Varlık yaptığı bir filme tefrika edilmiştir. Yaşar, ilk yazılarını yazmıştır. Roman Armağanı’nı Sadık Göğceli adıyla yazmaya uyarlanmıştır. Yaşar Kemal’in eserleri kazanmıştır. Bunu takiben başlamışsa da Cumhuriyet’e yalnızca çeşitli dillere çevrilmekte Fransız Eleştirmenler geldiğinde Yaşar Kemal mahlasını kalmamıştır. Aynı zamanda farklı Sendikası En İyi Roman benimsemiştir. O günden itibaren sanat disiplinlerine uyarlanmışlardır. Ödülü’nden, Sedat başka hiçbir ismi kullanmamıştır. Örneğin İnce Memed 1984’te Simavi Vakfı Edebiyat Acaba neden bu ismi seçmiştir, diye yönetmenliğini Peter Ustinov’un Ödülü’ne ve Orhan Kemal merak eden okuyucuların sorusuysa İnce Memed’in İngilizce ve yaptığı bir filme uyarlanmıştır. Roman Ödülü’nden, yanıtsız kalacaktır. Fransızca dahil çeşitli dillere Filmin senaryosunu Ustinov yazmış, İtalya’da verilen Premio Yaşar İnce Memed’i aslında 1947’de çevrilmesiyle de dünya çapında ana karakterleri Herbert Lom ve Internazionale Nonino’yu kaleme almaya koyulmuştur. Lakin bilinen, saygı gören bir yazara Dennis Quilley canlandırmışlardır. kazanmıştır. 1984’te kitabı yazarken yarıda bırakmış dönüşmüştür. Buna karşın kitap, Yer Demir, Gök Bakır 1966’de Uzun Fransız Legion d’Honneur ve ancak 6 yıl sonra, 1953-1954 Yaşar’ın yabancı bir dile çevrilen ilk Dere adlı bir oyuna çevrilmiştir. Ödülü Commandeur arasında bitirmiştir. Kitabın 1955’te eseri değildir. Bu onura layık görülen Uyarlamasını Nihat Asyalı’nın Payesi’ne laik görülmüştür. basılmasıyla ünü hızla Türkiye’ye eseri yazdığı ilk hikâyelerden biri olan üstlendiği oyun, Uluslararası Nancy Bununla birlikte yayılmıştır. Yine bu dönemde, Bebek’tir. Bebek, önce Fransızca’ya, Tiyatro Festivali’nde sahnelenmiş ve dünya çapında çeşitli 1952’de, ilk eşi Thilda Serrero ile sonraysa İngilizce, İtalyanca, Rusça ve birincilik ödülünü kazanmıştır. Yazarın üniversitelerden fahri evlenmiş, ondan Raşit adını koyduğu Romence gibi dillere çevrilmiştir. tiyatroya uyarlanan bir diğer romanı doktorluk kazanmıştır. bir oğlu olmuştur. Yaşar ve Thilda, Teneke’dir (1955). Teneke İsveç’te Yaşar Kemal yalnızca Thilda’nın 2001’deki ölümüne kadar ESERLERI sahneye konmuş ve neredeyse bir edebi ödüller almakla yıllarını birlikte geçirmişlerdir. Thilda Yaşar Kemal 1955 ve 2013 arasında sene boyunca gösterime devam kalmamıştır. Aynı zamanda bu süre zarfında aralarında Yaşar yirmiden fazla roman ve bir gazeteci etmiştir. Oyun, ünlü İtalyan besteci yaptığı kültürel çalışmalar Kemal’in de bazı yapıtlarının olduğu olarak çalışmalarını kaynak olarak Fabio Vacchi’yi derinden etkilemiştir. ve katıldığı toplumsal çeşitli edebiyat eserlerinin çevirisini kullanan üç seyahat kitabı ortaya Vacchi Teneke’yi üç perdelik bir adalet hareketleri yapmıştır. Böylece de İnce Memed’in koymuştur. En iyi bilinen ve en çok operaya dönüştürmüştür. Opera sebebiyle de çeşitli ödül ilk İngilizce çevirilerinden birini ortaya çevrilen eserleri arasında İnce Memed 2007’de Milano’da sahneye ve madalyalar toplamıştır. koymuştur. (1955), Yer Demir, Gök Bakır (1963), konmuştur. Bu ödüllerden biri 2013’te kazandığı, Ermeni Kültür Bakanlığı’nın takdim ettiği Krikor Naregatti Madalyası’dır. Yaşar, madalyayı Akdamar Adası’ndaki tarihi Ermeni Kilisesi, Surp Haç Kilisesi’nin yıkımına engel olduktan sonra “Ermeni kültürüne bulunduğu katkılardan ve evrensel adalet, özgürlük ve insan haysiyeti değerlerine bağlılığından ötürü” kazanmıştır. Yaşar Kemal 1973’te Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilmiştir. Ne var ki Nobel’i kazanamamıştır. Ödülü kazanamayışı çeşitli gazetelerce “Türk ayrımcılığı” olarak yorumlanmıştır. Yaşar Kemal 1973’ten beri her sene ödüle Irgatlık Anıları aday gösterilmiştir ve * gösterilmeye devam etmektedir. Yaşar Kemal 1962, ilkbahar bir röportajında herhalde 1941 ve 1942 yılları yazında batöz ırgatlığı yaptım. Küçük bir defterim vardı. Bu deftere her gün ölene dek bu ödüle aday gördüklerimi duyduklarımı kısa kısa yazıyordum. Geçende Kadirliye gittiğimde bu defteri anamın gösterilmeye devam sandığında buldum. Unutup gitmişim. Defteri bulunca çok sevindim. Neler yazmışım, diyi okudum. edeceğini belirtmiştir. Nitekim dediği çıkmıştır. Gerçekten bu günlükte dişe dokunur bir şeyler vardı. Bu defter olmasa bile, batöz ırgatlığı bana Zira Yaşar Kemal 28 Şubat öylesine etki yapmıştı ki, unutamazdım. Her şey, oradaki her insan, her devinme bugünkü gibi 2015’te, Nobel’e aday gözümün önünde. Defteri temel ederek, o günkü anılarımı aşağı yukarı defterdeki gibi yeniden gösterilen edebiyatçılar yazıyorum. Aradan çok zaman geçti, ama Batöz ırgatlarının yaşayışlarıyla ilgilendim. Baktım gördüm, arasındaydı. Kim bilir belki öğrendim ki, her şey olduğu gibi duruyor. Bugün elimde olsa da gene ırgatlığa başlasam, göreceğim, de nadiren olduğu gibi bu tıpatıpına aynı yaşayış. Yani demem o ki, ben şimdi, 1941 ve 1942’yi yazıyorum ya, siz bunu 1962 yüce, evrensel yazarımızın yazındaki Batöz ırgatlarının yaşayışı olarak kabul etmelisiniz. kısmeti Nobel’e, vefatından Yaşar Kemal sonra layık görülmektir. n * Irgatlık Anıları / Bugünlerde Bahar İndi , Yapı Kredi Yayınları, 2010 6 YAŞAR KEMAL ZAFER DORUK Yalnızlık Yaşar Kemal’i Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Su olsan kimse içmez, çok arayacağız Ölür de susundan Yol olsan kimse geçmez, Sarp kayalara uğratır da yolunu Elin adamı ne anlar senden? USTAYLA tanışma fırsatını Yaşar Kemal’de durum tam Adana’da, 1993 Seyhan Kültür tersinedir: hikayeciliğinden önce Çıkarsın bir dağ başına, Şenlikleri’nde bulmuştum. Hemite romancılığı gelir. ‘Sarı Sıcak’da Bir ağaç bulursun Köyü de o sırada gündeme güzel hikayeler vardır. Ama gelmişti. Ustanın heykeli dikilmişti Yaşar Kemal’in destancı yanı, Tellersin pullarsın oraya. Açılışına gitmiştik. Şenlik halk şiirini, folkloru çok sevmesi, Gelin eylersin. kapsamında yapılan Orhan Kemal yerel kültürü çok iyi bilmesi, eşsiz Bir de bulutları görürsün, bir de bulutları görürsün Öykü Yarışması’nda ben de bir gözlem gücü ve sağlam belleği Bir de bulutları görürsün başarı ödülü almıştım. Ödüllerimizi romanları için daha elverişli ustanın elinden almıştık, bizim için bir ortam oluşturmuştur. O da Köpürmüş gelen bulutları asıl ödül bu olmuştu. görünen odur ki roman yazmayı Başka ne gelir elden? Orhan Kemal’le Yaşar Kemal daha çok sevmiştir. Bir çok Çın çın ötüyor yüreğimin kökünde şu dünyanın ıssızlığı aynı dönemin yazarlarıdır. Orhan insanın belirttiği gibi o, Tolstoy, Tanrı kimsenin başına vermesin böyle bir yalnızlığı Kemal otuzlu, kırklı yılların Balzac, Sthendal, Hemingway, Adanasını anlatır: Tarımın Dostoyevski, Çehov ayarında Tenbih tasfiyesini, şehre göç macerasını, bir yazardır. Onun yazarlığının şehri, şehirdeki insanı, insanın en özgün yanı: Çukurova’nın Güzelsin aşkından bile, güzel alın yazısıymış gibi görünen her taşını, her toprağını, dilini, sıradan bir olayın ardındaki büyük geleneğini, yerel ağzını, çiçeğini, Uykumuza bir rüya girmekte, insanlık dramını... Yaşar Kemal bitkisini, böceğini ve en önemlisi Sevgilim, bütün bir ömre bedel. çerçeveyi genişletir, Çukurova de insanını bu kadar ayrıntılı, insanını anlatır. Adana çok küçük bu kadar yakından tanıması, Hayata ışıklar içinde gül, kalır anlattıklarında. Kadirli’ye, bilmesiydi; çok az yazara özgü Şarkı gibi gecelerden süzül, Ceyhan’a, Anavarza’ya, donanımlardır bunlar. Anadolu’ya Aladağlara, Toros köylüklerine, özgü yerel kültürün renklerini, Bir yağmur ol bahçelere dökül. kasabalarına doğru açılır. dilleri, inançları, kültürler arası Ve akşam üstleri habersiz gel. Çukurova’nın kıracını, yaylasını, ilişkileri, akrabalıkları onun arı dağını, ovasını, insanını, insanın duru Türkçesinden ve sürükleyici Bırakma bu ebedi öksüzü. düşünü, umudunu, korkusunu, anlatımından okuruz. Kendi Çiçekler üstünde öp gündüzü. destanını anlatır. Kendi kıssadan deyimiyle: ‘binbir çiçekli bir kültür Uzak uzak gülerken gökyüzü, deyimiyle: ‘İnsanın macerası’nı bahçesi’nde buluruz kendimizi. yazar. Şiirsel betimlemeleri, O, Çukurova’nın ‘Yüzyıllık Bu sabah herşey daha mükemmel.. yalın, duru, kendine özgü dili, Yalnızlığını’ yazmıştır. Steinbeck Hannaya şiirler anlatımındaki lirik tat onu evrensel için Kaliforniya bozkırları, kılan özellikleridir. Anlattığı dünya Marquez için Latin Amerika Orhan Kemal’in dünyasıyla yan neyse, Yaşar Kemal için de Dört bulut salıverdim gökyüzüne yana geldiğinde Türk edebiyatında Çukurova o’ydu. Yaşar Kemal’deki Gökyüzünün en yücesine, ucuna bir Çukurova edebiyatı gerçeği büyülü gerçeklik diliyle çok güzel Biri turuncu, biri yeşil, biri al, birisi apak çıkar ortaya. Diliyle, destanıyla, örtüşür ve şiirsel bir tat verir. Sözlü Dört top bulut yolladım gökyüzünün en ucuna mitiyle, masalıyla, ağıdıyla, şiiriyle güzelliğinin yanında görsel bir türküsüyle bu edebiyatın eni konu yanı da vardır onun romanlarının; Dört top ışıktan, koskocaman incelenmesi gerekiyor. Yaşar sinema onun roman dilini çok iyi Turuncusuna sevgi yükledim Kemal’in romanları ruhbilimsel, kullanır. Uzun sözün kısası: Türk Yeşiline dostluk toplumbilimsel, tarihsel, yapısal, edebiyatına bir Yaşar Kemal daha dilbilimsel yönleriyle de ayrıntısıyla gelmez. Onu çok arayacağız... n Arkadaşlık yükledim alına arkadaşlık incelenmeli. Bir dönemin Apak buluta barış yükledim, Çukurovasına, aşiret kültürüne, Ne kadar çok özlemişsek barışı o kadar çok fodal yapısına, geleneğine ve Gidin dedim bulutlarım yeryüzünün üstüne insanın doğa karşısındaki büyük dramına büyük bir ayna tutar ve Yağın dedim bulutlarım yeryüzüne anlatım ustalığıyla karakterlerinin Yağmadık hiç bir yer bırakmayın, hiç bir yer, ruh hallerini vermedeki olağanüstü hiç bir yer başarısı yazdıklarını evrensel bir kata yükseltir... Ince Memed bir Ama hiç bir yer, hiç bir yürek, hiç bir göz, Yaşar Kemal destanıdır. Anadolu hiç bir kulak insanının zulmün karşısında Hiç bir ova, hiç bir çiçek bırakmayın başkaldırısını simgeler. İnce Her yere, her yere, her yere yağın, Memed’i okurken Çukurovalı bir Homeros’un sesi yankılanır Yağın ha yağın, kulaklarımızda. Yağın ha yağın, yağın ha yağın Orhan Kemal’in romana ağırlık Yağın ha yağın ha yağın vermesine karşın hikayeciliği daha ağır basar. Ben kendi adıma: Yağın insan yüreklerine hikayelerinden aldığım tadı romanlarından alamam. Bugünlerde Bahar İndi , Yapı Kredi Yayınları, 2010 7 Yeşil DOSYA: YAŞAR KEMAL VECDİ ÇIRACIOĞLU DENİZ KÜSTÜ Yaşar Kemal’in romanlarında İstanbul DENIZ, insan yaşamının ve iz bırakmamış olması da yazarın “Deniz Küstü” romanını yazarken Dolayısıyla, ‘Yaşar Kemal’in düşüncesinin temel metaforlarından çoğulcu ve gerçekçi groteskten yana ‘metinler arası ilişkiler’ ve Istanbul’u’, metinler arası ilişkiler suyu temsil eden en güçlü imge tavrını ortaya koymaktadır. ‘özdeşlikler’ kurmuş; insanları, ve özdeşlikler yoluyla birbirine kaynağıdır. Ancak soyut olarak sudan Romanda, sıradan bir ağaçları, denizleri, balıkları, eklemlenen yapıtlardan oluşan bir daha geniş değişkenlik gösteren bir kategorileşme ile bir araya getirilmesi otomobilleri, minareleri, kuşları, ağ olarak biçimlenmektedir. Bu ağın düş ve düşlem kaynağıdır da. olanaksız gibi görülen birçok bakış camileri, kalabalığı ile bütün bir şehrin merkezinde ise, hem deniziyle hem Yazın dünyasında ve tüm açısı, bir tek yapıt içinde yan yana dokusunu ve bu dokunun çürüyüşünü de kent merkezi ve varoşlarıyla kültürlerin içinde renk, ses, uğultu, görünür duruma getirilmiştir. anlatmıştır. İstanbul’un en ayrıntılı biçimde yitip gitme, dokunma duygusu gibi “Deniz Küstü” Yaşar Kemal’in İstanbul’u öykülendiği “Deniz Küstü” romanı yönelimleri devindirirken, yaşamı bir Yaşar Kemal’in mekân olarak seçen yer almaktadır. şiir olarak yeniden kurma olanağı İstanbul’u anlatan yapıtları arasındaki Romanın konusu çeşitli “Deniz tanıyan romantik ve eşsiz bir öğe romanıdır ve bu karşılıklı kahramanların yer yer kesişen, yer olarak yaşar. nedenle Yaşar Küstü” Yaşar göndermeler, yer ayrı yollar izleyen hayatları Deniz bir tanrıdır, sanatçı Kemal’in yazarlık Kemal’in İstanbul’u ortak izlek, kişi ve üzerine dağıtılmış halde okuyucuya yaratan… serüveninde olaylar, yazarın sunulmaktadır. Başlıca öne çıkan anlatan yazarlık Yaşar Kemal, “Deniz Küstü” diğer bütüncül İstanbul kahramanlar Selim balıkçı ve Zeynel romanında yazınsal olarak yapıtlarından serüveninde diğer imgesini ortaya Çelik’tir. Kahramanların çevresinde romantizmin kullana geldiği deniz ayrı bir yerde yapıtlarından koymaktadır. yaşadıkları İstanbul ise başka bir imgesini çoğulcu gerçekçi bir durmaktadır. “Deniz Küstü” kahraman olarak karşımıza çıkar. ayrı bir yerde anlayışla yapıtının içinde yaratma Şüphesiz ki, romanında Romanı bu haliyle Güneş sistemine yetkinliğini göstermiş bir çınar yazarın “Kuşlar da durmaktadır. ayrıntılara yer benzetirsek, ana kahraman İstanbul; yazarımız. Gitti” uzun hikâyesi, verilmeyen güneş, tali kahraman kişiler ise “Deniz Küstü” bu boyutuyla “Ağır Akan Su” öyküsü, birçok konuyu gezegenlerdir. romantizmi çoğul gerçekçilik “Allah’ın Askerleri” ve “Bir kavramak, Yaşar Kemal yapıtlarında ile buluşturmuş ve grotesk halk Bulut Kaynıyor” röportajlarıyla, romandaki simgelerin çözümlemesini doğa, karakterlerin yaşamlarının kültürü öğeleriyle kaynaştırmıştır. “Anadolu’dan gelenler” ve yapmak, ikincil karakterleri daha merkezinde yer almakta ve olay Bu arada onca acı yaşanmışlıklara “Menekşe’nin Balıkları” adlı yakından tanımak için, Yaşar örgüsünde ana rolü oynamaktadır. karşın romantik groteske ait korku makalelerinde İstanbul vardır. Kemal’in diğer İstanbul konulu 1970’lerden sonraki kurmaca ve ve kasvetin yazınsallıkta hiçbir Bu yapıtlarıyla Yaşar Kemal yapıtlarına da başvurmak gereklidir. kurmaca-dışı eserlerinde ise yazarın 8 doğaya karşı yaklaşımının politik bir kimliğe büründüğü söylenebilir. Bu yaklaşımın olgunlaştığı ve bir manifesto biçimini aldığı, en çevre dostu, en deniz dostu romanı “Deniz Küstü”dür. “Deniz Küstü” romanı, 9 Haziran-9 Eylül 1978 tarihleri arasında -3 aylık bir sürede- Milliyet Gazetesi’nde Abidin Dino’nun desenleriyle tefrika edildikten sonra, Kasım ayında Milliyet Yayınları tarafından yayımlanmıştır. “Deniz Küstü” bir İstanbul romanı olmasına karşın kahramanları İstanbullu olmayan bir romandır. Romanın iki ana insan kahramanı Selim balıkçı Kafkasya göçmeni bir Çerkezdir. Zeynel ise Rizeli, Karadenizli bir delikanlıdır. Menekşe’de balıkçılıkla uğraşan deniz insanları da Anadolulu insanlardır. Büyük zengin ve mafya babası Veziroğlu’da İstanbullu değildir. Zeynel’in Galata Köprüsü altında balık yakalarken tanışıp arkadaş olduğu çocuk arkadaşı Dursun Kemal de Karadenizlidir. “Deniz Küstü”nün anlatıcısı hem roman kişilerinden biridir hem de bir roman kişisinin görme ve bilme gücünün ötesinde bir konuma ve bu süre içinde Selim Balıkçı’nın güvenini kazanır ve sırlarını paylaşır. bakmaz bile. Dünyadan elini eteğini sahiptir. Başka bir deyişle, romanda yaşadıkları, özellikle Anlatıcıyla Burada kılıçbalığı devreye girer. çekmiştir artık. Menekşe’nin yok birinci tekil konumundaki “tanık” gelişen dostluları anlatılır. Anlatıcı Onu yakalamayı, sevdiği kadına ev edilerek yerine turistik otel yapılması anlatıcıyla üçüncü tekil kişiler “her Yaşar Kemal’in bizzat kendisidir. yapmak için ister. Kılıç balığının karşısında, bu işin sorumlusu şeyi bilen” anlatıcıyı bir arada ve aynı Selim balıkçıyla anlatıcının Hilton otelinde iyi para yapacağını Veziroğlu’nu vurur, teknesine biner anda temsil eden bir anlatıcı olarak dostluğu denizde güçlenir. Anlatıcı bilmektedir. Anlatıcıyla çıktıkları bir ve Hayırsızada açıklarında durur. ortaya çıkmaktadır. Üstelik, metinde Selim’in geleceğe dair plânlarını av sırasında kılıca rastlar. Bir mucize gerçekleşir. Bir yunus gerçeğe yapılan göndermeler paylaşır. Selim gençliğinde bir Selim balıkçı kılıçla savaşırken balığı sürüsü “bir sevinç ışığı” yoluyla bu anlatıcının Yaşar yunus ailesiyle -tüm roman boyunca Yaşar Kemal’de sanki Ernest gibi gelirken, balıkçı Selim de son Kemal’le özdeşliği anlaşılmaktadır. familya olarak geçecektir- dosttur. Hemingway’in “Ihtiyar Adam sözlerini söyler: “O değildi… O, o Bu nedenlerle, “Deniz Küstü” Bu dostluğun Selim’e kazandırdığı ve Denizi”yle savaşmaktadır. olamaz. O değildi.” anlatıcısını teknik olarak tanımlamaya yaşama sevinci ve insan olma Hemingway’in balıkçısı Santiago Deniz, “koskocaman, girişildiğinde “tanık-her şeyi bilen- onurunun anlatımı romanın en çarpıcı geçimini sağlamak için savaşırken; mavi, terütaze, dibinden ışık yazar- anlatıcı” gibi adlandırma öğelerinden biridir. Marmara’da Yaşar Kemal’in balıkçısı Selim de verilmişçesine yumuşacık bir yapmak gerekmektedir. Bu da roman yunus avcılığının başlaması Selim’in yakalayacağı balığı satarak, sevinç çiçeği olup açmış,” balıkçı kuramına göre farklı anlatıcı tiplerinin yaşamının en acı deneyimlerinden 7 bin 500 lirayla yıllardır düşlediği Selim’i beklemektedir. bir bileşim oluşturması anlamına birine dönüşür. Tüm çabalarına arsayı sonunda alabileceğini ve Yaşar Kemal’in “Deniz Küstü” gelmektedir. rağmen yunusların “sarı saçlı” hemşireye romanı bir kent romanı olmakla Romanımız; 25 bölümden öldürülmesini ancak bu balığı birlikte bir halk anlatısıdır, bir oluşmaktadır. Olay örgüsü genel engelleyemez. ‘Selim yakalayarak masaldır, kahramanlarının yoksullar olarak İstanbul’un Menekşe semtinde Yaşar Kemal kavuşabileceğini olduğu bir destandır hatta. Çağa, balıkçı’ kılıçla geçimini balıkçılıkla sağlayan “Deniz düşünmektedir, bugüne ulaşmış modern toplumun insanların yaşamına odaklanmaktadır. Küstü”de savaşırken, Yaşar ama kılıç balığını rezilliklerini sarsan bir destan… Olayların geçtiği belli başlı mekânlar, betimlediği Kemal’de sanki Ernest da sevmektedir: Başkasının sesi olabilme, dinmeyen İstanbul’un Avrupa yakasındaki doğa kırımının Kılıçbalığına arzusunu içselleştirebilmede Hemingway’in “İhtiyar en eski yerleşim yerlerinden Haliç en özgün dile kıyamayan balıkçı edebiyata en çok yakışanı kıyıları, Topkapı, Eminönü, Galata, getirilişlerinden Adam ve Denizi”yle Selim, Zeynel’e seçmiştir Yaşar Kemal. Adı sanı Beyoğlu semtleriyle kent merkezinin birini yazar. savaşmaktadır. kıymak zorunda duyulmamışların öyküsünü, herkese batısındaki Menekşe varoşu ve Yunus yağının kalır. Canını ait bir dille, onlara ait söyleyiş çevresidir. Hiçbir zaman kesin tarih çok para etmesi kurtarmak için biçimleriyle harmanlayıp yazmaya verilmemesine ve olay örgüsünün üzerine Marmara de olsa, istemeye koyulmuş, anlatıcı sesi ile anlatılan, zamanda geriye sıçramalarla balıkçılarının yanı sıra istemeye de olsa, olay örgüsü ve karakter sesleri kurgulanmasına rağmen, anlatı Ege’den ve Karadeniz’den gelen Zeynel’e iyilik yapmak uğruna arasında oldukça belirgin ayrımların 1970’lerin ortalarında birkaç yıllık bir balıkçılar, yunus avlamaya başlarlar. kendini tehlikeye atmış da olsa, doğduğu bu kırılma şairanelikleri süreye tekabül etmektedir. Diğer duyarlı balıkçılarla birlikte sonunda, Zeynel’i öldürmüş olmak dışında hem yapı, hem içerik olarak, Roman; Zeynel’in Menekşe Selim, yunus avlayanlara yanlış olgusu dayanılmaz hale gelir Selim iki tarafı aynı sınır çizgisinde kahvesinde İstanbul’un namlı yaptıklarını anlatmaya çalışırlar. için; beklediğinin bilincinde olmadan başarıyla taşımıştır. kabadayılarından İhsan’ı öldürmesiyle “Deniz bize küsecek…” diyen “denizden geleceği” bekleyerek Konuşanlar kendi içsesleriyle başlar. Bu olaya Selim balıkçı Selim’in adını balıkçılar “Deniz arsayı alır, ev yapar, evi döşer, seslenirler birbirlerine. Anlatıcı da müdahale eder. Küstü Selim’e” çıkarırlar. Yunus “denizden geleceği” beklemek katılır bu seslere ve hiç dokunmaz 1’inci bölümden, 20’nci bölüme kırımı Selim’i bunalıma sokar. Denize “sarı saçlı”yı bile unutturmuştur o içtenliğe, genel savrukluğa, kadar bu iki kahraman bir araya açıldığında dostluk kurduğu yunus Selim’e, ama denizden kimse sıradanlığa. Özenti, ayrıcalık, özel söz gelmez ve anlatı birbirine paralel familyasını bulamaz. gelmez… Ve balıkçı Selim, kendisini ve kavramların henüz dil dünyasına, iki kola ayrılır. Dönüşümlü olarak, Duyarlı Selim balıkçıyla dostluk vurur. Hastaneye kaldırılır. Sonra yeryüzüne doğmadığı, tanrıların Zeynel’in İstanbul’un romanda sözü kurmak anlatıcı için çok önemlidir. hastaneden kaçar. insan, insanların tanrı olabildiği bir geçen semtlerinde kanundan kaçışı Onunla incitmeden konuşur, Selim yaptırdığı eve dönüp âlemin metnidir “Deniz küstü”. n 9 Yeşil HABER / ANMA “Bir vapur geçer boğaza doğru. Nâzım usulcacık okşar vapuru, yanar elleri...” Nâzım Hikmet BOĞAZDAN NAZIM GEÇTI! Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç, Nazım Hik- “SAFLARI SIKLAŞTIRALIM” Şirimizin büyük ustası Nazım Hikmet doğumunun met Kültür ve Sanat Vakfı Başkanı Rutkay Aziz, sanat- Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç ise yaptığı 115. yılında Sarıyer Belediyesi ve Nazım Hikmet Kültür severler, ve Sarıyerli vatandaşlar 1951 yılının Haziran konuşmada, oyuncu Tarık Akan’ı da anarak, ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen etkinliklerle ayında memleketten ayrıldığı Tarabya rıhtımında “Bugünleri atlatmak zorundayız. Bugünleri atlatmak anıldı. Usta şairin sevenleri, onun 66 yıl önce Türki- Nazım Hikmet için bir araya geldi. 66 yıl sonra Nazım için safları sıklaştıracağız. Safları sıklaştıralım ye’den tekne ile ayrıldığı Tarabya rıhtımda buluşup Hikmet’in yola çıktığı Tarabya Oteli’nin önünden, bu çocuklar. Saflar sıklaşırsa hedefe ulaşmak mümkün Boğaz’a açıldı, denize karanfiller attı. sefer İstanbul Boğazı’na Sevgi ve Barış teknesi açıldı. olur” dedi. n Nazım’ın 115. yaşı, gece Maslak TİM’de düzenlenen Kardeş Türküler konseri ve sanatçıların katılımıyla kutlandı. 10
Description: