Varolmanın Acısı-Schopenhauer Felsefesi Veysel Atayman Schopenhauer'e göre dünya, bedenimizde yer almakla birlikte kökeni transzendental (aşkın) bir alanda yatan "iradenin" eseridir. Gerçeklik, bu iradenin fenomenlerinden biri olan beynimizin "tasarımlarından" ibarettir. Biricik amacı türü koruyup sürdürmek olan "irade", bireyi aldatarak onu kendi hedefinin hizmetine koşar. Öyleyse yapılması gereken, "iradeye" 'hayır' demek, hayatı "olumsuzlamaktır". Azizce, keşişçe, nihilist bir hayat sürmek, iradenin esaretinden kurtulmak olacaktır. Sadece "merhametin" içinde ortaya çıkan "yaşama iradesinin" reddi, bizi acıların, ıstırapların dünyasından çıkartıp "kurtuluşa" ulaştıracak biricik yoldur. "Acı çekenler ile acı çektirenler aynıdır." A.Schopenhauer İçindekiler Varolmanın Acısı-Schopenhauer Felsefesi 1 SUNUŞ 2 GİRİŞ 2 HAYATI 3 Eğitim Yılları 4 Weimar'a Gidiş 4 "Tez" 5 Dresden Yılları 5 Üniversite ya da Hayal Kırıklığı 6 İç Dünyaya Kapanış 6 FELSEFİ SİSTEMİNİN TEMEL TAŞLARI 7 Materyalizm ile İdealizm Arasında 8 'Arche' 8 Özün Görünürleşmesi1 9 Kantçı Transzendental 10 Evrenin (Dünyanın) Birliğini Kuran İlke 11 Aynı ve Tek Hakikatin Dört Yanı 12 Zaman Mekân İçindeki Fenomenler 12 Madde ve Kuvvet 13 Dış Dünyadan Bağımsız Tasarım 14 Asya Mistiğine Yaklaşırken 15 BAŞYAPITI 15 Transzendental İdealite ve Ampirik Gerçeklik 16 ŞEYLERİN ÖTEKİ DÜZENİNE GEÇMEDEN ÖNCE 19 İrade Olarak Dünya 20 FİZİKSEL VE AHLAKİ DÜNYA 21 ÖTEKİ GERÇEKLİK1 24 KÖTÜ METAFİZİK 26 Şeylerin Öteki Düzeni 27 Dinin Kökeni Korkudur 29 Merhamet 30 Negatif Adalet 31 Hayatı Olumsuzlama 32 Din Felsefesi 33 Rantiye Bir Düşünürün Günümüze Uzanan Etkisi 35 Bilinçdışının (İd'in) Olduğu Yerde Ben'im Olmam Gerekir 37 Cinsel Sevgi1 38 YAŞAM ÖYKÜSÜ İÇİN KAYNAKÇA 39 SUNUŞ "Aşkın Metafiziği"nin yeni bir çevirisini yaptıktan sonra, sınırlı bir derlemeyle okura Schopenhauer felsefesinin, sırf o kısa ama yoğun metnin anlaşılmasına katkıda bulunabilecek bir özetini aynı metinle birlikte sunmayı düşündük. Ancak derlemenin içine girdikçe, ayrı bir metin oluşturmanın daha uygun olacağım gördük. Bu metin, başta Klaus-Jürgen Grün'iin "Schopenhauer Monografisi" olmak üzere çeşitli kaynakların birlikte değerlendirilmesiyle oluştu. Derlemeyi hazırlarken bu metnin "Aşkın Metafiziği" kadar popüler bir okumaya elverişli hale getirilemeyeceğinin bilincindeydik. Özellikle metnin "bilgi teorisi"ne dayanan ilk bölümleri, Kant felsefesinin 'üzerine kurulu' olduğu ölçüde, okura bu felsefenin bilgi teorisinin Schopenhauer sistemi ile bağlantılı görüşlerini çok kısa da olsa sunma zorunluğunu da birlikte getirdi. Kant’ın, dünyayı, hakkında bilgi edinebileceğimiz yan ile düşünebileceğimiz ama hakkında bilgisini edinemeyeceğimiz yan olmak üzere ikiye bölen sistemi, bilgilerimizin tamamen deneyimden geldiğini söyleyen ampirik felsefeler ile bilgilerimizin kaynağının a priori, doğuştan getirdiğimiz kategoriler olduğunu ileri süren idealizmi birleştirme gibi, zorlayıcı bir işe girişmiştir. Schopenhauer hem bu felsefenin üzerinde yol almakta, hem de kendi metafiziğini bir başka temelde kurmaya çalışmaktadır. Sonuçta metnin ilk bölümleri, her iki sistemin terim, kavram ve yapısal özelliklerini oldukça kısa bir çerçevede tanıtmak gibi çetrefil bir sorunla karşı karşıya gelmiştir. Felsefe ile uzmanlık düzleminde ilgilenen okur, metnin bu bölümlerini ve geri kalanını Schopenhauer felsefesine 'giriş' metni olarak değerlendirebilir. Felsefeye özel merak duyan okur için de bu bölümde bir şeyler bulunacaktır. Metnin ikinci bölümü ise, Schopenhauer'in pratik, hayata kılavuzluk etmesini istediği bir 'ahlak sistemi' sunma kaygılarıyla ilintili olduğu için, ilginç bir din otoritesi eleştirisiyle birlikte bir tür münzevi, keşişçe hayatın önerisini yapmaktadır. Metnin bu bölümlerinin, genel ilgi açısından oldukça merak uyandırıcı olduğunu söyleyebiliriz. Girişte sunduğumuz uzun hayat öyküsü, düşünürü çağının sosyo-ekonomik, politik olaylarının göbeğinde, kendi dünyasına kapanmış biri olarak tanımlıyor. Bu geri çekilmişlik hali; yazdıklarının tek kelimesini bile anlamayan annesi ile arasındaki sorunlu ilişkiler, ömür boyu sadece bir kez çalışmak zorunda kalışı, baba mirası ile tipik bir entelektüel hayatı sürebilmesi, sosyal hayata gösterdiği tepkiler vb. birleştikleri ölçüde, yaşanılan hayat ile, dönem ile, ona gösterilen tepki ile düşünceler(i) arasındaki bağı da belirginleştirmektedir. Yayınevimizin hazırlığını yaptığı felsefe dizisi geliştikçe, her bir metin öngördüğümüz 'dizi' içindeki bir sonrakinin hem hazırlanmasında hem de daha
Description: