ebook img

Vahdet-i Vücut - Ali İpek 1992 PDF

102 Pages·2016·8.11 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Vahdet-i Vücut - Ali İpek 1992

M .y'.V i.؛' A i İPEK .;. .. '.^^-٠ i f ٠٠ TİMAŞ YAYINLARI STANBUL 1992 TIMAŞ YAYINLARI; 155 ARAŞTIRMA - İNCELEME: 8 Kapak: Kenan Özcan Dizgi: Kadriye Yılmaz / Montaj: Hasan Şengün Baskı Cilt: Doğan Ofset ٠.*■ ' 504 03 92 Baskı Tarihi: Ekim.. 1992 ISBN: 975.362.052.7 TÎMAŞ YAYINLARI İSTANBUL 41/2 Cağaloğlu/ÎSTANBLTL Tel: 513 84 1 5 -5 1 3 32 42 Fax: 512 40 00 : 1950 yılında Erzurum'da doğdu. Küçük İPEK Jl yaşta hıfzını tamamladı. 1965'ten itiba­ ren Erzurum'da arapça tedrisata başladı. 1975 yılına kadar süren bu zaman içinde İmam-Hatip Lisesi me­ zunu olarak askerlik görevini ifâ etti. 1976 yılında girdiği Erzurum Yüksek İslâm Enstitüsü'nden 1980 se­ nesinde mezun oldu. Yüksek öğrenim süresince de Atatürk Üniversitesi İslâmî İlimler Fakültesi'nde memu­ riyet ve mezuniyet sonrası aynı Üniversitenin adı ge­ çen Fakülte Kütüphanesi ile Kütüphane ve Doküman­ tasyon Dairesi Başkanlığı'nda Kütüphanecilik görevle­ rinde bulundu. 1987 yılında 100. Yıl Üniversitesine intisap etti. Halen adı geçen Üniversitenin Fen-Edebi- yat Fakültesi Tarih Bölümünde Öğretim Görevlisi ola­ rak çalışmaktadır. .١. ٠ ٠ ؛٠٠ ■ ‘^ . . ؛ ■ ٥ ٠ V. .١٠ - ١A -S‘ • :؛ ;,? ٠٩ ١ ٥ ٠•,'■١٠ :؛3^ ٠٩ t a k d i m y١ . İnsan, idrak edilemeyen iç duyguları ve benzeri bulunamayan dış şekliyle mahlukatın en güzelidir. İnsanın bu mükemmel yaratılışı, Kurân’ı Kerim'de Ahsen-i Takvim olarak ifade edilir. Bu yönüyle in­ sana, hilkat ve kudret mucizesi desek, yerinde bir ifa­ de olur. Böyle eşsiz yaratılışıyla akıllara durgunluk veren insanın, elbette buna göre de bir vazifesi olsa gerek. Zira bu kadar mükemmel ve murassa bir eserin gaye­ siz, maksatsız yapılması, muattal kalması düşünüle­ mez. B u seçkinliğiyle ilahi isimlerin hemen hepsine mazhar olan insan, o nisbette de umumî ve küllî bir vazife ile mükellef tutulmuş. İnsanın bu vazifesi ise, başta marifetullah, sonra ibadet ve ubuyettir. ZtOien insan, her türlü lezzet ve kemâlâta ancak marifetul- 5 lah ve ubudiyetle ulaşabilir. Çünkü, insanda bu marifet olmazsa, şu varlığın ؛M bir mânası kalmaz. Hayat başa bela olur. Hakikatte nuranî şeyler zulmete, karanlığa dönüşür. Lezzetler aynı elem, bütün ahbaplar düşman kesilir. Bu du­ rumdaki insan, en kıymetli varlığı olan aklını baştan atmak, bütün his ve duygularını yok etmek için her f i i r i İl \m1n u j/r ıj.r irfan yada iken cennet lezzetini tadan zatlar, kendilerini bütün bütün marifetullaha vermişler. Bu uğurda fenâdan iki bir hayat ve daimî bir nimete İrfan yolunda ilerleyen bu marifet e lütufla tevhid mertebelerinin Ne makamdaki olmuş. Hele, imân ve irfanın marifet tarafından yanlış fikirlerle tutmuş... Tasavvufta yüksek bir makam olan "Vahdet 91 in sözleri de bunlard cud elinden çıkan Vahdet anlaşılır olmuş. iken, felsefî fikirlerle karıştırılır hâle gelmiş 6 İşte denizden bir katre mesabesinde olan bu çalış­ mada, ilim erbabının Vahdet-i Vücud hakkındaki izahlarını aktarmaya çalıştık. Bunun yanında konu- anlaşılması vurduk. Esasen Vahdet-i Vücud gibi derin bir mes’elenin böyle küçük çalışmalarla anlatılamayacağı açıktır. Ancak, burada işlenen meselelerin diğerleri için de birer örnek teşkil edeceği ve onların anlaşılmasına ışık tutacağı kanaatindeyim. Bütün bunlarla beraber insan, ne kusur ve ne de hatadan hâli olabilir. Bu düşünceden hareketle şu mütevazi çalışmada ki hataların görüldüğü yerde düzeltileceği ve müsamaha ile karşılanacağı kanaa­ tindeyim. Tevfık Allahtandır. Van 1991 Ali İPEK 7 % ^ ٠ V •_ ■ . ١ ١ » ؛ ٠ ٠ ٠ ٠ ٨٠..- tJ rı'■ ۶ ^ _؟٥^ ?١ ٠r۶î .RJjvcı BAKIŞ TARZI k a i n a t a Günlük hayatımızda ilk defa gördüğümüz şeyler karşısında bir duraklar ve hayrete düşeriz. Fikrimizi harekete geçirerek onları anlamaya çalışırız. tik gördüklerimiz karşısında olduğu gibi, san’at eserleri karşısında da a5mı şeyleri duyarız. Belki ken­ di kendimize sorular sorarak onları cevaplandırmağa çalışırız. İnsan san'atlı eserleri incelerken, herhalde içinde yaşadığı bu âlemi görmemezlikten gelemez. Zira o, seması, yeri, dağı, nehiri ile her an insamn karşısın­ da durur. Hele ışığı saçan güneşi, vak it bildiren ayı, yön tayin eden y ıld ızla n ile insanı düşündürmeğe sevkeder. Böyle çeşitli san'at eserleriyle dolu şu kâinata ba- 9 fi . ^■٠. ١٠ ؛ ..،١، '؛ ’ ٠ I kan I nizamla gelmiştir? Hangi maksatla ve ne için yapılmıştır? K âin at hakkındaki bu sorulara her mütefekkir :ak kendi anlayışı ölçüsünde cevap verebüir. Çün- , san atlı bir eser karşısında herkesin ne görüş ne düşüncesi aym olabilir. Ne sırdır iki kimse nazar eyler bu ekvâna görür dan biri deyyar Mısrî, bunu ne güzel di İsterseniz, bir de misal verelim: Bakın, "Bu kâinatın asıl maddesi nedir?" sorusu­ na kimi "Su", kimi "Hava", kimi de "Atom" .... diye cevap vermiş.؛^^ A ynı şekilde: "Âlem nereden gelmiş, yani kim ta- rafindan icad edilmiş ve nereye gidiyor? sorulan da zihinleri oldukça meşgul etmiş. Zirâ ortada bir san at ve bir eser mevcut. Her san'atın bir yapam ve her eserin bir sahibinin olması gerektiğini hepimiz bili- nz. filozoflardan bir çoğu âlemi y a ra ta n birinin olması gerektiğini bur olmuşlar. M esela Sokrat, kâin atı, bir m anevi ٠ Bkz. M. Hamdi Yazır, Metâlip ve Mezâhip,İstanbul Rıza Tevfik, Mufassal Kamus-ı Felsefe, İstanbul, 13 342,502. 10 1 güzel irâdenin eseri olarak görür. Varolan her şeyin bir irâde ve ihtiyar sahibinin dilemesiyle meydana geldiğini söyler.؛^^ Albert'in şu sözü ise daha dikkat çekicidir; "Mah- lukat bize Bir AII K var" diye bağınp duruyor. Zira cl güzel şeyler daha güzele, leziz şeyler daha saf ve te­ miz olana şehadet ederler."؛؛ ٤١ Kısacası bütün bu fikir ve düşünceler, bir vücud, bir mevcud ve bir hakikati anlama etrafında dolaşıp durmuşlar. Bir kısım kimseler mevcudata başlı başı­ na birer varlık gibi bakmışlar. Böylece her zerrede bir ilâh görmeğe çalışmışlar. Bu fikirleriyle de mad­ deciler, yahut maddiyim mezhebi ismini almışlar. Di­ ğer bir kısmı ise bu mevcudatı, onları yaratan, nizam ve intizama koyan bir ilâhın varlığına delil göster­ mişlerdir. Esasen insan kâinata bu gözle bakmalıdır. Ama insan bazan san'ata bakarken, yeilmz onun san'atkânm görür. Çünkü böyle bakan insan, o eser­ deki incelikleri gördükçe san'atkânm takdirle, bütün fikrini O'na hasreder. Adeta o san'at gözden kaybolur da sırf san'atkân kalır. A rtık o eser yok olsa da ne kıymet ifade eder. Zira onun san atkânnda böyle nice eserler meydana getirme iktid an var. Bakınız, bazı marifet ehli kimselerin, yani marife. (1) Bkz. M. Hamdi Yazır, Metâlib ve Mezâhib,s 190. ٠ (2) Â. g. e. s. 222 u

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.