ebook img

v. uluslararası v an gölü havzası sempozyumu the fıfth ınternatıonal symposıum of v an lake regıon PDF

17 Pages·2015·3.8 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview v. uluslararası v an gölü havzası sempozyumu the fıfth ınternatıonal symposıum of v an lake regıon

V. ULUSLARARASI V AN GÖLÜ HAVZASI SEMPOZYUMU 09-13 HAZİRAN 2009-VAN THE FIFTH INTERNATIONAL SYMPOSIUM OF V AN LAKE REGION 09-13 JUNE 2009-VAN EDiTÖR-EDITED BY Prof. Dr. OKTAY BELLi THE SUBJECT OF KlZlL IA 'CA~·Z , A WORK OF LOGIC WRITTEN BY SAID NURSI OF BITLIS, ITS SYSTEMATIC AND ITS PLACE WITHIN THE LOGICAL CONTEXT ABSTRACT Hüseyin Subhi ERDEM* n che environmenc/ cradieian of Islamic thinking Porphyrios' work called Isagoge which is an I ineroduction co AriscoreUan cacegories have a significanc place. Num~rous iocerprecacions on İsagoge and Works resembling ic have been made. various subjeccs oflogic. le has always been in che popular imaginacion. For this reason, Muslim Philosophers have seen Isagogy asa guide book which consciruces a syscemacic in che solütion ofPhilosophical İssues. Thus, almosc every philosopher has incorporaced a work in che framework of an ineroduction an Isagogy by many works called Isagog,y were penned b. y Farab1, Ibn Sina, Ihvan-ı Safa, Ebher1 and so on. __ Especially of co 14ch century many incerprecations and hashyahs were made on Ebher!s Isagogy. Though many parts of che annocations ofEbheris Isagogy are prose, chere are also verse forms. One of chese is Sullem'ul-Munevrak made by Alıdert Sullem'ul-Munevrak is composed of 100 verses. This work was read in Occoman Madrasahs from 16.th century on in order co memorize che subjeccs of logic. Annocacions on Sullem have been made as well. One of these annocacions was made by Bediuzzaman Said Nurs1 under che name of Kızıl İ'caz . Ir can be considered co be one of che lasc annocacions made in che hiscarical process. This work was wriccen in Arabic and published in Konya in 1965. In This study che subjeccs, syscemacic and che status of Kızıl I'caz in Isagogy cradarian will be analyzed. The main objective of Kızıl İ'caz, an annotaeian abouc Sullem'ul Munevrak, is co be a key in order co 1 explain ıt.k.ıneci ilahiye (divine wisdom). Therefore, ic begins w ith semancics of 'besmele'. Theo, ic is emphasized that logic is che hearc of other sciences/ knowledge. Here, Ahderi's couplecs are caken as refeı-eoce and according co cheir syscemacics, copies are·explained. In this sense, ic is emphasized chac "logic proceccs ideas/nations from miscakes" and benefıts of logic are mencioned. In Kızıl İ'caz, Nursi opens a seetion abouc che properness/caizlik of logic. He develops anapology against che facc that some people in Islamic world cansicler logic of Ariscoceles as illicit (haram) and he liscs che reasons. It is explained that in which environmencs logic may be manipulaced or ~~used. In a new discussion, psychological and epistemological coherence of che composicion of logos/kelam is expressed. This topic is investigaced under the seetion of remarks/ideas/casavvurat , however Nursi also pucs emphasis on the psychological process. The concepc which is developed asa resulc of mencal process is namedas *Associate Prof. Hüseyin Subhi ERDEM, Yüzüncü Yıl University, Faculry ofSciences and Lerrers, ,. Department of Philosophy, Van-TURKEY, e-mail: [email protected], [email protected] 536 Hiist·ev Pa;a Camisi ve Kiilliyesi (Aİ. Öztiit'k) "kavli şarih" and he comments on "kavli şarih" . He explains "argument/delil", by comprehension, reconciliation and be agreement wirh . This way of explanation is the contribution of Islamic logicians/ dialecticians to logic. Here, by taking che proportion of correspondence of word and meaning, a classifıcacion is done. In concepr of "word", the fact whether che word is composice or single is examined. Composition and singularicy is scrutinized noc only in linguistic aspecc bur also in ontoldgical aspect. Then fıve universal is emphasized. In anather seccion, che conneccion berween meanings and words are invesrigated. singulariry of word w ith respecc tomeaning is scrutinized under five seccions. In anather way, aspecc of demanding and receiving information of word is studied. It is mentioned that if the demand is coming from God it has the form of order, otherwise that demand is a prayer. Words berween order and prayer are considered as requesrs. Then, explanations on universal particular (sracemenrs) of propositions are done. Topic of desetiption is investigaced in anorher seccion. Description is classified as definicion, illusı:ration and dedaration. Investigating che concept of propositions, Nursi criticizes how the sernantic coherence that is pointed out by the propositions deteriorated, under the title "muharrefat mukaddimesi" (dissorteds preface). He mentions that this topic is analyzed ina detailed way in "Talikat" which is wricten by Gelenbevi in Book of Burhan. In Kızıl İ'caz, in che order of copies, opposition and conversion, syllogisme and cypes of syllogisme, evidence come. Evidence topic is divided i mo cwo: intellecrual and recounting. Imellecrual evidence: rhecoric, poetica, certain evidence, debare, sophisticated evidence are investigated. Toeics of Kızıl İ'caz and Süllem'ül Münevnik which is annotared are not resericred to Porphyrios' Isagoge. On the contrary, it isa book that coverş and facilirates internalizacion of all subjects of logic. It summarizes the basic issues. In that way, it is coughc as a handbook in madrasahs. 537 BİTLİSLİ SAiD NURSİ'NİN "KIZIL-İ'CAZ" ADLI MANTIK KİTABININ SİSTEMATİGİ, KONULAR! VE GENEL MANTIK KONTEKSTİ İÇİNDE DEGERLENDİRİLMESİ Hüseyin Subhi ERDEM* GiRiŞ Süllemü'l-Münevrak adlı eser Alıden tarafından kaside formunda kaleme alınmış manzum bir eserdir. Eser yüz beyitten oluşmaktadır. Alıderi'nin • sagüd Geleneğinin Tarihsel Arkaplanı en meşhur eseri olan bu_kaside, :ımı. yüzyılın büyük I Kızıl İ'caz adlı mantık kitabı, Abdurrahman mantıkçısı Es!rüddin Ebher!'ye ait İsagG.cf adlı Alıden'nin Süllemü'l-Münevrak fi ilmi'i- kitabın manzum şeklidir. Mantık isimli eserine Bitlisli Said Nursi Esirüddin Ebheri (ö.1265), eserleri başta Selçuklu tarafından yazılan haşiyedir. Haşiye, bir metnin ve Osmanlı medreseleri olmak üzere İslam kenarına veya altına eklenen metni açıklayıcı yazı dünyasının pek çok yerinde asırlar boyu ders kitabı veya not düşmedir. Böylece metnin anlaşılması ve olarak eleurulmuş önemli bir şahsiyettir. Felsefeden güç kısımlarının açıklanması sağlanır. Haşiye matematiğe, astronomiden mantığa kadar birçok geleneği kısa ve veciz yazılmış, izaha muhtaç alanda onlarca eser veren Ebher!, daha çok eserlerin anlaşılmasında sıkça başvurulan bir Hidayetü'l Hikme ve İsaguci adlı eserleriyle şöhret usuldür. Özellikle felsefi metinlerio okunınası ve bulmuş ve bir mantıkçı olarak tanınmıştır. açıklamasının yapılması İskenderiye talim Ehberinin İsagG.dsi eserin telilinden sonraki geleneğinden gelen bir usuldür ve bu usul felsefi dönemlerde İslam coğrafyasının hemen her metinlerio talebeler tarafından anlaşılınasını sağlama yöresinde şerh edilmiş ve okuculmuşrur. İsagG.d amacıyla,sürdürülmekte ve ders esnasında üzerine yapılan şerhlerden en meşhurları: müderrisin başvurduğu bir yöncem olarak devam Büsameddin Hasen el-Kat! (ö. 1359), Şemseddin ede gelmektedir. Bu fiili açıklama biçimi, Muhammed b.Hamza el-Fenar! (ö. 1431), metinlerio yazı ortamında açıklanmasına başiye Hayreddin el-Bitlis! (ö. 145 1), Şihabeddin Ahmed veya şerh biçiminde dönüşür. Şerh, bir eserin zor, b. Muhammed El-Ebd!, Nureddin Ali b İbrahim anlaşılması güç yerlerini çözüp yorumlayarak eş-Şiraz! (ö. 1458), Zekeriyya b. Muhammed el açıklama işlemidir. Müşkül konulan çözümleyip Ensar! el-Kahir! (ö. 1504), Hayreddin Hıdır b. açıklamada bulunan eseriere şerh, şerh i yapana şarih Ömer el-AtG.fi (ö. 1546), Hakim Şah Muhammed denir. Konumuz olan İsagoji geleneği damlindeki b. Mübarek el-Kazviru (ö. 1559), Muslihiddin · Süllemü'l Münevrak ve bunun haşiyesi olan Kızıl Mustafa b. Şa'ban es-Surur! (ö.1561), Nev'i Yahya t· caz işte bu bağlamada değerlendirilmesi gereken Efendi (ö.1599), MuscafaMoster!, (ö.1707), Davud eserlerdir. Kars! (ö. 1 ?49), AbdulUarif el-Acem!, Muhammed *Doç. Dr. Hüseyin Subhi ERDEM, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü, Van-TÜRKİYE, e-posta: [email protected], [email protected] . 538 V. Ul11slararası Van Gô'lii Havzası Sempozymmt Hiiseyin Sttbhi ERDEM The Fifth International Symposimn ofV4n Lake Region b. İbrahim el- mevcuttur. Yine İsagud şerhi olan Süllemü'l Hanbeli el-Halebi ve Muhammed b. İbrahim Münevrak üzerine yapılan son başiyelerden olan Mansuri, Muhammed Şakir. Bu adları sayılan Kızıl İ'caz da Van'da son dönem medreselerde İsagikl' şarihlerinden Hüsameddin el-Kitl' ile Molla okutulan bir mancık eseri olmuştur. Özellikle Fe nar!' nin şerhleri üzerine çok sayıda haşiye üzerine şerh ve başiye yapılan Süllem'in müellifi yazılmıştır. lıagud, geleneksel eğitim sisceminin Ahderi, Süllem'in "merdiven" anlamına geldiğini bir gereği olarak N ureddin Ali b. Muhammed el beyan eder. Münevrak eecimi ise, nvr, nur, nevvir Eşmuru ve Abdurrahman b. Seydl' Muhammed el gibi köklerden türecilmiş: çiçek açmak, bir şeyi Abderı' (ö. 1576) tarafından manzum hale aydınlatmak, bir şeye ışık vurmak, aydınlatmak; getirilmiş ve bu şekliyle ezberlenmek kaydıyla münevver kılmak, bilgitenmeyi aydınlanmayı okutulmuştur. Ahder1, Ebherl''nin İsagud'sine istemek, bilgilenrnek ve bir problemi, bir sorunu yaptığı şerhe Süllemü'l-Münevrak adı.ı;u vermiştir.4 açığa kavuşturmak, netleştirmek, meydana İsaguc!yi şerhedenlerin isimlerindeki çıkarmak anlamlarını i_çe.rmekredir.6 _ mensubiyederden de anlaşılacağı gibi, Risaletü'l Süllemü'l Münevrak'a ilk şerh çalışması yine Esiriyye fi'l-Mantık adıyla da bilinen Isagud, hem eseri manzum hale geeiren Abderi tarafından Batıda hem de İslam dünyasında ilgiye mazhar yapılmıştır ve bu haliyle Osmanlı medreselerinde olmuştur. 1625'ce T. Nofarandis tarafından tedris edilmiştir. Daha sonra üzerinde pek çok şerh Larineeye çevrilmiş ve bu çeviri daha sonra Türkçeye yapıldığını gördüğümüz kıı?idenin en meşhur şerhi ve İngilizceye de tercüme edilmiştir.5 Eser, Demenhurl' tarafından yazılmış olan İzahü'l günümüzde Türkiye kütüphanelerinin pek çoğunda Mübhem min Meani's-Süllem'dir. Osmanlı birden fazla nüshasıyla bulunmaktadır. Bunun ulemasından Rıfat Efendi tarafından Vesiletü'l yanında İsagud Balkaniara kadar ulaşmış ve halen İkan adıyla yapılmış bir Türkçe tercüme ve şerhi bölgede kütüphanelerde yazma nüshalar halinde de bulunmakcadır.7 varlığını sürdürmektedir. İsagud 'nin şerhi olan Yakın zamanlarda Süllemü'l Münevrak üzerine Hüsam Karl' ve Fenarı adıyla anılan şerhler halen haşiye yazan Said Nursi, 1878'de Bidis'in Hizan bölgemizde kütüphanelerde çok faı:klı baskılarıyla ilçesi İsparit nahiyesinin Nurs köyünde dünyaya gelmiştir. 1888'de Medrese eğitimini tamamlamış ve ardından 1892 yılında Bitlis Valisi Ömer Paşa' nın evinde iki yıl kalarak tahsiline devam etmiştir. 1894'de Van Valisi Hasan Paşa'nın daveriyle Van'agiderek burada coğrafya, matematik, jeoloji_, fizik ve kimya gibi müspet ilimleri öğrenmeye başlamış ve üstün zekasından dolayı Bediüzzaman lakabı verilmiştir. 1907'de eğitimle ilgili projelerini padişaha sunmak üzere İstanbul'a gitmiş, 1909'da 31 Mart Vakası nedeniyle Divanı Harp mahkemesinde yarg.ılanmış ve beraat etmiştir. Aksiyoner bir hayat süren Nurs~, 1923'ce Van'a dönerek Erek dağında iki sene münzevi bir hayat geçirir. Daha sonra Barla, Kascomonu, Emirdağ, Afyon gibi yerlerde ömrünün kalan kısmını aksiyon, mücadele ve mahrumiyec içinde geçiren Nursi, el yazma isagoji kitabi na ornek nadiı· mr/erden 539 V. UlıtSlararası Van Gö"lii Havzası Sempozymmt Hiiseyin Srtbhi ERDEM The Fifth International Symposimn ofVan Lake Region geleneğine bağlı kalarak eserler vermişlerdir. Gerçi müslüman düşünürlerin kaleme aldığı İsagud çalışmaları Porphyrius'un Eisagoge'sinden farklı düzenleme ve sistematiğe sahiptirler. Antik Yunan Kültürü yanında farklı bir kültüre sahip olan müslüman düşünürlerin kendi değerler siscemine bağlı olarak felsefi konuları ele alış ve açıklama biçimleri, doğal olarak Ariscoceles geleneğine esas ca bağlı olan eseriere ayrı bir mahiyet ve orijinallik vermiştir. Bu eserlerde, İslam düşüncesi ve sorunları . -~ ·-.~~.;ı.;.~ı\i.ıl!JI!;.J,\.!.II,~~:;i. .·!j çerçevesinde konulara işlevsellik kazandırılrmşcır. wW~;.i;ıı~•'1.ı.3 ·-·~.w:-- '• j ;,j .,.;,;.ı;,.~_..-;·ı-J .,i,.cu.l.l.-•, .ı! JÜ~y- 7-.~ I(.~..ı.l1,:'~ J~:;::i;.ı-" - lı Bununla birlikte, İslam düşünce ve kültür ~· , ·c:· n-, ~· ~--;ip,;,ı..ıı\;-l!,:~~J~.ut';...,oııı!.;...L:ll,~.;ı i çevreninde Ariscoceles geleneğine bağlı olarak -.:ıi~t.~~_;:,.~U~~~~,.-.;.i:~1!f.' . ·1 -j mantığı bilimlerin bir aleti olarak gören köklü bir ~-.;.~.~i~.V.·#.~·lu~~..p;ıı 1 -:::1?; : -,- ekol oluşmasının yanında, Ariscoceles mantığını m/lemubnantik haıiyesi kızrl icaz ilk .sayfası varolan ve tedvin edilen ilimler için gerekli görmeyen, aslında her dilin ve kültürün kendine 1960'da Urfa'da vefat edel ve geriye aksiyener ait içsel bir mantığı olduğunu.savunan, bu yüzden yaşamı boyunca ortaya koyduğu, fikirlerini ve ilmi de dilde ve ifade gücünde içkin olan mantığın çalışmalarını içeren büyük bir külliyac bırakır. gündeme getirilmesini savunan bir ekole de işaret 9 Kızıl İcaz adlı eserini Arapça kaleme alim Nursinin etmek gerekir. İslam düşünce tarihindeki bu bu eseri 1965 yılında kardeşi Abdulrnecid Nurs! careışma'ya dair günümüzde yapılan kimi tarafından şerhedilerek Konya' da Arapça harflerle değerlendirmeler, felsefe ve mancık ilmine yönelik Muhammed Zahid tarafından yayınlanmıştır. İslam dünyasındaki antipacik tutum hakkında yanlış kanıların oluşmasına neden olmaktadırlar. t· İsagücı ve Kızıl caz O halde hem Aristoteles geleneğine bağlı olan hem Ariscoceles'in Mancık üzerine yazdığı eserlerden de muhalif hüviyecce ve alternatif görüş öne süren Kategoriler'e giriş olarak Suriyeli Porphyrius düşünürlerin kendi fikri meselelerini açımlamaya tarafindan ilk olarak kaleme alınan Eisagoge, mantık yönelik devasa çalışmalarını burada anmak gerekir. ilmine d~ yazılmış en muhtasar eserdir ve bu eser üzerine farklı kültürlere ait araştıtınacılar tarafindan İsagud ve Kızıl İ'caz'ın Sistematiği çok sayıda şerh ve çalışma yapılmıştır. İslam düşünce Yukarıda da değinildiği gibi Kızıl İ'caz evreninde şerh ve haşiye biçiminde telif edilen Ebherl' nin IsagG.cl' sine yapılan şerh üzerine yazılmış Eisagoge kaynaklı eserlerin daha çok Ebherl'nin haşiyedir. Ebherl'nin İsaguci'sinin formacı ve İsagucl'si üzerine yapıldığına detaylarıyla değindik konuların işieniş biçiminin Porphyriu.S'un Bununla birlikte Ariscoceles sonrasında İslam Eisagoge'sinden farklı olduğu belircilrriişti. düşünce evreninde Ariscoteles'in eserleri üzerine Porphyrius'un Eisagoge'siniq. içeriği şöyledir: çok ciddi çalışmalar yapan bir gelenek oluşmuşrur. Cins üzerine, tür üzerine, ayrıin üzeri.ne, Nicekim Ariscoceles düşünce tarihinde muallimi hassalözellik üzerine, ilinek üzerine, beş sesin evvel, Farabi de muallimi sani olarak anılır. Farabi (genellerin) ortak karakterleri üzerine, cins ile ve sonra halefi İbn Sina'nın yanında İlıvan-ı Safa ayrımın ortak karakterleri üzerine, cins ile ayrım gibi daha pek çok düşünce çevresi Eisagoge arasındaki fark üzerine, cins ile türün ortak - .. ~ 540 . . V. Ulttslararası Van Gö1ii Havzası Sempozyinmt Hiiseyin Sıtbhi ERDEM The Fifth International Symposium ofVa~ Lake Region karakterleri üzerine, cins ile rür arasındaki fark mancık konularını ele alış biçimine benzemektedir. üzerine, cins ile özelliğin ortak kaynakları üzerine, İslam dünyasında felsefe ile meşgul olan her ekol cins ile özellik arasındaki fark üzerine, vb ... bu ve zac, 91 s~a gu~c ı" ka ı erne al mı şcır. tı Im.d ı' açıklama biçimi Eisagoge'de beş rüınel olarak Porphyrius'un Eisagoge'si: Arisroteles1in adlandırılan ci~s, tü.r (nev'i), ayrım (fasl), hassa, Kategorilerine bir giriş olmasına karşılık; Farabinin ilinek ve bunların birbirleriyle ortak ve farklılıklarını İsagfı.ct'si: mancık'ın önermeler konusunu, ortaya koyma rercibi üzerinedir. lO öneemelerin çeşitleri ve unsurlarını, tanım konusunu Ehberi'nin eseri ise alcı bölümden oluşmaktadır. ve yine eserin girişinde kısaca ele aldığı beş 1. Lafızlarıo delaleti ve kısımları. tümelden oluşmaktadır. İlıvan-ı Safa ise, İsagficiyi: 2. Beş küll1: cins, nev'i, fas!, hassa, araz, şahıs, nev', cins, fasıl, hassa ve arazdan ibarec olan 3. Kavli şarih: açıklayıcı söz," tanım ve çeşitleri. alcı lafzın anlamı, ne oldukları, ortak ve farklı 4. Önermeler: çeşicleri unsurları ve birbirleriyle yönleri, düşüncede yer alan anlamlarını nasıl olan ilişkileri, gösterdikleri gibi hus~ları içeren bir ~ser olarak 5. Aks: döndürm e areaya koyarlar. İlıvan-ı Safa'nın bu siscematiği 6. Kıyas: unsurları, şekilleri, nicelik bakımından onları Porphyrius ve İbn Sina'dan ayırır. İlıvan-ı çeşicleri, Nicelik ve değer açısından kı yas çeşicleri: Safa'nın Isagfi.cisinde dil mantığı ve felsefi mantığın burhan, cedel, hicabe, şiir ve safsaca.11 konu, amaç ve yararlarının incelenmesinin ardından, Ebh er! nin İsagud'sirun içeriği ve formacı Süllem' de anlamlı lafızlar (elfazü'l dille ale'l mean.l) meselesi, manzum biçime dönüşürken beyic şeklinde bu isim, isimlendiren (el-müsemmi), isimlendirilen . konular daha özlü ifadelerle ve kavramlarla yansıtılır. (el-müsemma) ve İsimlendirme (er-tesmiye); Bu yüzden özlü ifadelerle anlarılan mancık nitelendiren (el-vasıf), niteleme (el-vasf), nitelenen konularının şerhi ve başiyesine ihciyaç olmuşcur. (el-mevsuf) ve nitelik (es-sıfa) gibi terirolerin ne İşte Nursinin Kızıl İ'cazı böyle bir ihtiyacı oldukları, anlamları ve bunlar arasındaki ilişkiler karşılamak amacıyla ele alınmıştır. Beyic şeklinde bağlamında kısaca değerlendiriJmektedir.13 Bundan olan Süllem'in sisremaciğini yalın biçimde areaya sonra incelenen beş küll1 ya da beş lafız, İlıvan-ı koymak Ebheri' nin İsagGd'si kadar .kolay değildir. Safa'da alcı lafız olarak ele alınır: burada şahıs, nev'i Ama konular aynı eksende ele alınmaktadır. ve cins kavramlarının dış dünyadaki reel varlıkları Süllem'in beyideri yukanda alcı maddede göstermeleri ve nitelenen (mevsuf) durumunda sınıflandırılan konulara kısa öz ve veciz biçimde olmalarına karşılık; fasıl, hassa ve araz'ın zihindeki değinmekredir. Said Nurs1, bu konulan hikmeci anlamları gösterdikleri ve nitelik (sıfat) durumunda 14 ilahiye çerçevesinde örneklendirmekte ve oldukları açıklanır . açımlamaktadır. Nursinin bu yöncemine daha İlıvan-ı Safa'nın İsagfi.c1de ele aldığı konulardan sonra değinilecektir. biri de bilgi, bilginin öğrenimi ve öğrecimidir. (el Ebherln in İsagfidsi hacim yönünden küçük ol.ıiı.akla ilm ve't-teallüm ve't-ta'l!m). Bilgi, bilenenin birlikte konuları yönünden çok kapsamlıdır. Belki (nesne), bilenin (özne) zihnindeki surerinden; sanat de bu yüzden İsagfı.ct asırlar boyu gündemde ise bilen sanatkarın zihindeki bu suretleri dışa kalmışrır. Başka bir perspektifren vurup, maddeye uygulamasından başka bir şey değerlendirildiğinde Ebherl'nin mantığının, İbn değilCI.ir.15 Lafız-anlam ilişkisini beden-mb ilişkisine Sina'nın siscematiği içinde ele alındığı ve benzecen İhvan'a göre, anlam ile lafzın bir araya değerlendirildiği söylenebilir. Nicekim Ebber1nin gelmesiyle sözler, (ekavll) oluşur. İlıvan-ı Safa'nın İsagffdsini oluşturan sistemacik yapı İbn Sina'~n bu açıklama biçimi, içerik yönünden en-Necat ve Uyunu'l Hikme adlı eserlerindeki farklılaşrırılarak daha sonra Nurs1 tarafından da 541 V. U Imfararası Van Götii Havzası Sempozymmt Hiiseyin Subhi ERDEM The Fifth International Symposimn o/Van Lake Region insanın cinsi ve faslını bağlayan nefesin ne tür bir "Bil ki, şüphesiz ilim gıdadır. Elbecre ki gaybl durumdan k.imyevi bileşime geçtiği ve hazmedilmesi gerekir. Rahvan ve aceleci zihin sonuçta sesin, harfın ve kelimenin oluşumunu hakikaclerin kaynağından tüketirnde bulunur, yani sağladığı bilimsel bir şekilde açıklanır. 16 hakikare varır ama onu kendine mal edemez, sadece İlıvan-ı Safa'nın IsagG.c!sinin daha çok düşünce­ nakleder. Ancak hakikar bu durumda onun elinde dil-mancık ilişkileri konusuna ağırlık verdiğini parçalanır çoğalmaz ve genişlemez. Sonra zihin, görüyoruz. İbo Sina'nın İsagG.d'si ise, el-Medhal hakikarin parçalarını coparlar, onlardan hafızasında adıyla kaleme alınmış ve o, ilimler ansiklopedisi kümelenenlerio özelliklerini soyar, onları malıiyerindeki eş-Şifa'ya giriş olarak tasarlanmış hazmermez ve bilgiyi büyücmez. Aksine hakikader izlenimi uyandıran konulara değinmekcedir.17 necse zihne mal edilmemiş biçimde ham ve eaş gibi Ebherl'nin IsagG.cl'si, "herhangi bir ilme yeni durur ve zihni bozar. Zihnin yüzeyselliği ve sapece başlayanların bilmesi gereken hususları ortaya nakilciliği elem veren bir hastalıkcan daha şiddetli koyma" şeklinde ~açlao~ırılmışcır. Onun bu sıkıncılar doğurur."20 O bu konuda, "Hakiki amacı, Nurs! ca.rafi.İıdan k.aJ.eme alınan Kızıl I'caz'da mürşidi alim koyun olur kuş olmaz. Hasbi verir da mantığın kimler tarafından faydalı bir ilim ilmini. Koyun kuzusuna verir hazm olmuş musaffa olarak ele alınacağı ve değerlendirileceğine dair bir sücüoü; kuş verir ferhine (yavrusuna) luap alur giriş yazmasına vesile olmuştur. Ona göre, genelde kayyını (kursağındaki özümsenmemiş ama salgıyla mancık bir alet ilmidir ve doğru düşünmenin yoğurulmuş ham besini)"21 ifas:lesiyle ilmin yollarını gösterir. özümsenerek insanlara aktarılmasını, koyunun -"Mantık fikirleri hatadan korur, ince anlayışcan otları süt haline getirmesine benzermekce; ilmin perdeleri kaldırır oj özümsenmemesini ise, kuşun yavrusuna kursağında -Şimdi sen mantığın usul ve kuralarını öğren ki yığdığı özümseomemiş salgıyla ısiatılmış kay'a ya fenlerini ve faydalarını coplayasın"18. da kay gibi yutmuş olduğu besirılere Mancık zihnin bileyidir. Bileğitaşı ile benzecmekredir. Zihnin yüzeyselliği en şiddetli keskinleomeyen bıçaklar bir şey kesemezler. Bu hastalıkcan daha şiddetli bir hascalıkcır. Bu yüzden yüzden mantık ilmiyle, zihin ve aklı çalışurmanın mantık, insanın sözle konuşmasını takviye eder. yöncemleri gösterilir. Zihinsel açıklığalkeskinliğe İdrakle konuşmasını (düşünrnesini, casavvur sahip olmayarıların mancık ilmini yanlış etmesini) kuvveclendirir ve akıl kuvveti artırır. 22 uygulayacaklarına dair endişelerini de "Mantık Doğru tanımlamada bulunmasını sağlar. öğrenmenfn hükmü kişilere göre farklılık gösterir. Aklın doğru işleyişi, akıl ve makulden oluşan Kimileri için mancık ilmini öğrenmek menduptur; varlığın bütünlük içinde kavranmasıyla olur. Bu 23 çünkü mancık ilimleri camamlayıcıdır. Kimileri da müsebbib, sebep ve müsebbebin bir bütün için de mantık ilmini öğrenmek mekruhrur; çünkü · olarak sistem içinde idraki ve bilinmesiyle mancık bu kişilerin akıllarını karışcırır. Mancık mümkündür. Sebep dairesine bakıldığında Nurs!ye ilmini öğrenmek gerekli ilmi aleyapıya sahip göre, "mukaddemat (öncüller) üzerine neticenin olmayarılar için de haramdır. Kimileri için, mancık terectüp etmesi ad!dir; isri'dad! veya cevellüd! ilmi mübahcır, çünkü bir ilmi bilmek bilmernekten değildir"24 yani, doğru akıl yürütme sonucunda daha hayırlıdır. Yine mancık ilmini bilmek farzı yapılan bir çıkarımda, kı yas ca, öncüllerden sonucun· kifayedir. Çünkü mancık akaidi eecbiz eder" şeklinde elde edilmesi zorunludur. Akli çıkarımda uygun 19 ifade eder. ve asli öncüller, sonucu zorunlu olarak ortaya Nurs!, burada mantığın fayda verecek şekilde koyarlar. Oysa aklın bu işleyişinin doğadaki karşıLğı kullanılmasına dair şöyle bir açıklamada bulunur: bir zorunluluk değil, isti'dada dayanır. Balıarda 542 . . V. Ulti.Slararası Van Gô"lii Havzası Sempozythmt Hüseyin Sttbhi ERDEM The Fifth International Sympo.rimn ojVtdı_ Lake Region çiçek açan ağacın daha sonra meyveye durması olmaz. Böylece beka varlık için şarttır. Vücut ve böyle bir isti'dadın!kabiliyecin gereğidir. Ya da beka varlığın iki cüzüdür ve varlık için şarttır. insandan bir çocuğun doğması da tevellüdidir. Vücut, mantıkla varlığın gayesini, varoluşunun Burada sebep sonuç işleyişi varlıkların akıbetini ortaya koyabilir. Varolmak, vücuda kabiliyederiyle i~gilidir. Aklın çalışması ise, doğru gelmek, ebedi bir varlık keyfiyerine sahip olmayı düşünme ve aklın formel kuralları neticesinde gerektirir. Akibeti .ebediyet olan vücut için bu oluşur. İşte mantık hem asklın çalışmasını salt seyri/gidişi idrak, mantık sayesindedir. Mantığı, aklın formel işleyişi yönünden ele alırken diğer varlığın, varlığa gelişi, varoluşu ve gayesi ve akibeci taraftan da aynı akıl, doğada varlıklarda olan biten yönünden anlamak mantıkla olur. İşte bu sebepten, isti'dadi durumları da sebep-sonuç ilişkisi içinde mantık kurallarına uyan ve uymaya devam eden, değerlenditir ve olgu durumuriu tespit eder. Ancak doğruluk ve İstikametten sapmaz. Burada mantık Nurs! için salt olgu durumunda kalıp müsebbibi fikirleri hatadan korur, ince anlayıştan perdeleri görmemek ve idrakten kaçınmak bizatihi doğru kaldırır, şimdi sen mant!ğın usul ve kurallarını tanıma ulaşmayı sağlaı;naz. Ya da olgu durumunu öğren ki, fenlerini ve faydalarını toplayasın". İşte bağlı olduğu tümel hakikar ve varlık sferiyle Süllem'in nazmı, mantığın amacına, ranımına, ilişkilendirmemek, salt olguyu hakikat olarak karşıladığı ihtiyaca ve diğerilimler için vasıraolduğuna . ed 26 görme ve aslında küll1 gerçekliği idrak edernemenin ışaret er. sonucunu revlit eder. Bu durumda aklın Mantığa göre delillerini düzenleyen kimse, sathi/yüzeysel düşünmesi, mantıksal yetinin doğru doğruluk ve iseikamerten sapmaz. Mantık işletilmemesi neticesinden doğan, yüzeysel bir kurallarına uyan kimsenin delilleri sıhhat ve hakikar anlayışını haklı kılar. Oysa bu olgu içinde istikamet üzere olur. Mantığın içinde kalarak doğru kalarak hakikati doğrulama perspektifi, bizatihi bir tanım yapmak, ya da ilgilenilen bağlamda tam hakikati ifade ermez. Bu yüzden mantığın gereğini bir tanım elde etmek için terimleri, kavramları hem olumlayıp hem de olumsuzlayatak Süllem'in oluşturan, kavramların işaret ettiği gerçekliği aşağıdaki beycini şöyle şerh etmektedir: sınıflayan, sınıflanciıran ve çerçeveleyen kavramın "Bir dil için nahvin ifade ettiği mana gibi mantık işaret ettiği şeyin zati özelliğini, tikelliğini ya da da diğer ilimierin kalbid ir". 25 tümelliğini gösteren ya da o kavramı aynı sınıfa Nurs!: "Bil ki burada nazım mantığı sevdirmek, giren diğer türlerden ayıncı özelliği ile ortaya onda fani olmak ona kemalatını inhisar ertirmek koyan işlem, mantık ve dil içinde kalarak yapılan için tekid ve reşvikte bulunmaktır. Yaratılmışlar bir işlemdir. Burada mantık ve dilin sırurlarına için mantığın varlığı şarttır. Çünkü mantık zihni de doğal olarak katmak gerekir. İşte bu işlem yaratılmışların akledilmesinde ve aklermesinde "şey" hakkında ~ilgi ya da fikir oluşturmayı icap gerekli olan bir özelliktir. İnsan, varlığın idrak ettirir. Fikir varlığın anahtarıdır. Ve varlıkr.aki noktasında ve temsili makamında bulunmaktadır. sebepler silsilesini tahlil eder. Tabiattaki Hikmet sırrıyla insanın varlığı ise kemale ulaşmayı determinizmi, kavramsal düzenekteki bağlam ve yüce sanatkarı bilmeyi gerektirir. Kemale silsilesini ortaya koyar ve oradan gerekli bilgiyi ulaşmak için aklın doğru ve istikamet üzere olması alır, terkip yapar ve sanatını icra eder. Bir akıl şarttır. Aklın İstikameete olması ise, mantık bilmeyi yürütinede büyük terim, orta ter~ ve küçük zorunlu kılar. O halde nerede vücut varsa orada terimin oynadığı rol, fikrin ortaya çıkmasında etken mantık olmalıdır. Yani mantığın bekası vücut için konumdadır. İslam düşüncesinde insan varlık şarttır. Ya da cüz'ün bekası varlık için şarttır. münasebetinde, salt kozalite ve dereeminizmin Çünkü varlık bunu gerektirir. Aksi durumda vücut kapsamında olan yani meselelerio hallinde güdülen 543 V. U Imiararası Van Göiii Havzası Sempozymnu Hiiseyin Sıtbhi ERDEM The Fifth International Symposiımı ofVan Lake Region sebep-sonuç; causa-effect/etki- tepki dairesinde sıkça kullanılan bir çıkarım ciliii olmakla birlikte kalarak çözümlerneye çalışmak, yapılan işlemi eksik dedüksiyonu sadece belirleyici bir sistemariğİn bırakmak anlamına gelir. Sebep-sonuç, causa effect temeli olarak görmemek gerekir. Bu yüzyıllarda sorunların çözümünde gözerilen alandır ama bunun hukukta ve kelam ilmi dahilinde analoji ve yanında müsebbibi de gözeterek olaylara, olgulara, tümevarımın sıkça kullanıldığına şahit olmakcayız. doğaya, evrene daha kuşatıcı bir nazarla bakma, Çünkü bizatihi fıkıh ilminde analojinin ve tam ve kamil fıkrin oluşmasına neden olur. Bu endüksiyonun çıkarım türü olarak kullanılması, bakış aklın işleyiş biçimleri içinde küll'den cüz'e, bu ilirolerin dayandığı referansın episcemesinden tümelden cikele ve tekile doğru olduğu gibi, ve recoriğinden kaynaklanan zorunlu gerekçelere tekilden cikele ve tümele doğru bir akıl yürütmeye ve semanciğİn yapısına dayanmaktadır. de dayanır. Akıl yürütme salt dedüksiyon ve endüksiyonla kalmaz. Bunun yanında olguların Kızıl İ'caz'ın Retoriği anlaşılmasında ~e hükmi.inlyargının ortak Mancık yüzyıllar boyunca, felsefenin ve özelliklerinin ortaya çıkanlmasında analojinin de bilimlerin organonu olarak görülmüş ve ayrıca önemli bir yeri vardır. Bu üç akıl yürütme türü, felsefi düşüncenin bir propedeucik'i (girişi) olarak düşünce tarihi içinde özellikle Batı dünyası değerlendirilmiştir. Biı yüzden mantık iki bin yılı açısından modern çağa kadar, aşan tarihi boyunca, oncoloji, metafizik, etik, dedüksiyonltümdengelimin öne çıktığı bir sürece metodoloji ve retarikle iç içe·geçmiştir. Her ne işaret ederken, aynı tarihsel süreçte İslam kadar geçen yüzyılın lojistikçileri mantığı bu düşünürleri tümdengelim, türnevarım (İbn Hazm) özelliğinden soyutlayarak onu salt matematik diline ve analojiyi, ilmi metodoloji olarak''sıkça indirgerneye çalışınışiarsa da, onlar da sonunda kullanmışlardır. Batı düşünce tarihinde modern böyle bir indirgemenin sorunlu bir alan olduğunu çağla birlikte türnevarım daha tercih edilen bir kabul etmişlerdir. 27 İşte bu genel çerçeve içinde yöntem olarak çıkarımda bulunmanın akli ve ilmi mancık aklın işleyiş kurallarını ve buna bağlı olarak dayanağı olmuştur. Endüksiyonun öne çıkması doğru düşünmenin formel çerçevesini veren bir modern bilimlerin gelişmesi ve bağımsızlıklarıqı ilim olarak tanımlansa da, sonuçta akıl yürüemelerin kazanmalarıyla da yakından alakalıdır. İslam içeriğini oluşturan materyal yüzünden önermeler düşüncesinde ise, tümdengelim özellikle ıx. ve xıv. ve buna bağlı çıkarımlar/akıl yürütmeler sernancik yüzyıllarda kaleme alınan kelam ve fıkıh ilminde yönden doğruluk kriterine tabi tutulurlar. Doğruluk kriteri, önermenin işaret ettiği gerçekliğe uyup uymadığı sorununu gündeme getirir. O halde mancıksal ifadeleri formel yapısının yanında içeriksel yönden de değerlendirmeye alma gerekliliği vardır. Zaten mancık uygulamada önerme ve kıyasın konu · ettiği gerçeklik bakımından daima ilirolerin ispat aracı olmuştur. Bu yüzderi mantığa ilimierin organonu denilmektedir.' İşte mantığın ispat etme gücüne dayanarak yüzyıllar boyunca çeşidi ilimler kapsamında delillendirme ve ispatlama mantıksal formlar dahilinde yapılmıştır. Mantığın bu özelliğinİn modern çağda, salt tümdengelimsel yöncem içinde kullanılarak uygulanması özellikle husam katinin giı·iı sayfası 544

Description:
The Fifth International Symposimn ofV4n Lake Region b. İbrahim el- Larineeye çevrilmiş ve bu çeviri daha sonra Türkçeye ve İngilizceye de Mübhem min Meani's-Süllem'dir. Osmanlı ulemasından Rıfat Efendi tarafından Vesiletü'l-. İkan adıyla . adıyla kaleme alınmış ve o, ilimler a
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.