ebook img

Uzaylı - Alfred Elton van Vogt PDF

261 Pages·1980·1.02 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Uzaylı - Alfred Elton van Vogt

UZAYLI A. E. VAN VOGT BASKAN YAYINLARI Yazan A. E. VAN VOGT Çeviren OSMAN TALAT TAŞKIN «Children of Tomorrow» Ali Rıza Baskan Güzel Sanatlar Matbaası’nda dizilmiş ve basılmıştır. Her hakkı mahfuzdur. Baskan Yayınları A.Ş. İstanbul — 1984 Birinci Bölüm DÜNYA gözetleniyordu. Gecenin koyu karanlığında bile her şeyi açıkça seçebilen görünmez mercekler, Spaceport’un bir caddesi üzerinde odaklanmıştı. Bir an için gözlemcinin bütün ilgisi güzel bir ev üzerinde toplandı. Cadde boyunca sıralanmış, ilkini andıran bir dizi güzel görünümlü ev vardı. Bakışları caddenin sonuna doğru kaydı. Burada bir kavşak ve kavşağın bir köşesinde basık metal bir yapı göze çarpıyordu. Kare biçimindeki bu yapı yaklaşık bir buçuk adam boyundaydı. Bir dikme üzerine yerleştirilmiş panoda şu sözcük ışıldıyordu: METRO. Gördüğü yapı ve bu yazı ilgisini çekti. Göz açıp kapayıncaya dek geçen süreden daha kısa bir anda mercek değiştirerek, gözlem sistemini bu uzaklığa ayarladı. Yapının otomatik bir sürme kapısı olduğunu gördü ve yanı başındaki büyük panoda şu yazıyı okudu: TEK RAYLI YÜKSEK HIZ SERVİSİ Downtovwn 8 dakika New York 5 saat — Şehirlerarası Hatlar Aktarma Gerektirir — Islık sesinden bile zayıf sesler geliyordu. O sırada sürme kapı yana çekildi. Metal yapının içinde kaybolan dar bir koridor belirdi. Kapının hemen yanında beliren asansörden, ikisi kadın, beşi erkek, yedi kişi çıktı. Erkeklerin ikisi dışında kalanlar canlı adımlarla kavşağa yöneldiler ve görüş alanından uzaklaştılar. Öteki iki adam güzel evlerin sıralandığı cadde yönünde hızlı adımlarla ilerlediler. Onların yolu üzerinde duran gözlemci aceleyle geri çekildi. O, insanları tam olarak değerlendirebilecek nitelikte değildi. Yine de, gördüklerinden birinin kırk yaşlarında; şakakları kırlaşmış olanının ise daha yaşlı olduğu kesindi. Daha genç olan oldukça iyi görünümlüydü. Oturmuş ve güvenli bir havası vardı. İri yapısı onun saldırgan kişilikte olduğu izlenimini verebilirdi. Bunun ötesinde kararlı ve yetenekli olduğunu anlamak pek güç değildi. Yaşlı adam kibar tavırlıydı. İyi giyinmişti ve davranışlarıyla, başarılı ve aklı başında bir kişi olduğunu hissettiriyordu. Hafifçe başını salladı ve suçlayıcı bir ifadeyle söze başladı: — Garip geliyor John dedi, buradan ayrılışın sırasında yaptığın gibi, yaklaşık on yıl sonra da, beni Estelle ile aranda bir tampon gibi kullanman çok garip geliyor. «John» diye seslendiği kişi buna karşı çıktı: — Öyle bir yola başvurduğumu hatırlamıyorum, Dez. Her birimizin bir yana dağıldığı günü, o günü kutlayışımızı düşünüyorum da... Fakat, inan bu gece yardıma ihtiyacım olacak. Bu sabah yere indiğimizde, bir saat içinde evde olabileceğimiz belli olunca Estelle’ye telefon eltim. Bu yanlıştı, çünkü onun hemen bana gelme isteğine karşı çıktım. Ve Estelle’nin ses tonu, bu tür olaylardan hâlâ bir şey anlamadığını gösteriyordu. Üstelik de eve ne kadar geç gidiyorum şimdi. — Oh, o da değişti kuşkusuz, diye sözü aldı karşısındaki. Gerçek de burada, Spaceport’da pek çok şey değişti. Örneğin, kızın altı yaşındaydı, şimdi onaltı yaşında. Üstelik de birlik üyesi, yani birliğe katıldı. — Nereye? — Bekle, göreceksin. John Lane omuz silkti. Yine de davranışları arkadaşçaydı: — Aziz dostum Desmond Reid; eski arkadaşım, yol göstericim, önemli anlardaki dayanağım benim. Sen gizemliliğini sürdürebilirsin, ben dert edinmem. Aklımın erdiği, filo kumandanı olarak kalacağım, fakat zamanımı masa başında tüketeceğim. Gerçekte bunların tümü de benim çözmem gereken sorunlarım ve -sesini yükseltti-, her biri üstüne düşündüklerimi tam olarak uygulayacağım. Kızım, karım, görevim, uzayda zorunlu olarak yarım bıraktığım işler... Desmond Reid alışılmış inceliğiyle: — Nasıl şoke olduğunu görüyorum, John. Ayrılışından bu yana senin tipin psikolojik olarak kategorilendirildi. Yeni gelişmelerin gerçekliği öncelikle bir bilgi boşluğunu harekete geçirdi, diye konuştu. Lane sakindi: — Oldum olası doğru ve bilimsel düşünceye açığımdır. Hiçbir yeni aracı incelemeden, denemeden reddetmem... — İyi, dedi Desmond Reid, şimdi sesinin tonu alışılmış inceliğinden daha güçlüydü. Genç adam meraklı bakışlarını ona çevirdi. Fakat bu tek sözcüğün arkası gelmedi. Şu anda iki adam, görünmez gözlemcinin önceden ilgisinin odaklandığı ilk evin, o güzel evin avlusundaydılar. Verandaya çıktıkları sırada birdenbire açılan kapıdan fırlayan kadın John Lane’nin boynuna atıldı ve hıçkırıklarla ağlamaya başladı. Adam da kadına sıkıca sarıldı ve öyle sıkı sarıldı ki, sarışın ve ince yapılı kadının sevgi dolu bakışlarını tam olarak izleyebilmek olanaksızdı. Az sonra Lane karısını kucaklayarak eve soktu. Onları izleyen Desmond Reid de eve girdikten sonra kapı kapandı. Bu karşılaşmayı izleyen gözlemci, içeriye giren üçlünün ardından hiçbir girişimde bulunmadı. Yolun kuytusuna çekildi ve beklemeye koyuldu. Evde, yaklaşık on yıldır birbirlerini göremeyen karı ve kocanın ilk karşılaşmalarıyla engellerini yıkan duygu ırmağı taşıp coşuyordu. Özlem dolu eşlerin mutluluktan boğulurcasına sürüp giden öpücükleri ve tutkulu sözler egemendi havaya. Gerçekte ise, hiç de göründükleri kadar gönül huzuru içinde değildiler. Bir köşede dikilip kalan Desmond Reid, gerçeğin kaçınılmaz yüzünün anbean yaklaşmakta olduğunu görüyordu. İlk önce adamı gözlemledi, Lane biraz sıkılmış görünüyordu ve kadının öpücüklerini azalan bir arzuyla karşılıyor gibiydi. Yokluğunda geçmiş kimi olayları bir an önce öğrenmek isteğiydi bilincinde ağır basan. Bu düşünceyle, sevecen fakat kararlı bir tavırla karısını divanın üstüne bıraktı ve «Susan nerede?» diye sordu. Kadın gözyaşlarını sildi ve burnunu çekerek, mırıldanırcasına bir sesle: — Oh, Birliğe gittiydi. Sanırım işleri geç vakte kadar sürer bu gece, dedi. Bu cevap üzerine Lane kaşlarını çattı ve saatine baktı: — Onbiri geçiyor, dedi. Umarım bu karışıklığın içinden çıkabilirim. Fakat onaltı yaşında bile olsa, bir genç kız için çok geç bir saat... Heyecanını gizlemeye çalışan kadın adamın göğsüne yaslandı ve ona sımsıkı sarıldı: — Susan için üzülme, dedi. Sana sevgilerini iletmemi söyledi. Eşlerin karşısındaki bir koltuğa oturmuş olan Reid, Lane’nin yüzündeki anlamlı ifadeyi yakaladı. Onun ilgisini çekmek için bir harekette bulundu ve Lane ile göz göze geldi. Ne var ki çok geçti. Odayı ağır bir sessizlik kapladı. Başını iki yana sallayıp duran düşünceli adamı artık hiçbir güç durduramayacaktı. Sonunda sessizliği bozan da o oldu: — Korkarım ki, hiçbir şey anlamıyorum, dedi. Reid’in uyarıcı bakışlarına aldırmadan, güç duyulur bir sesle konuşmasını sürdürdü: 3488 gün ve gece boyunca uzayın uçsuz bucaksız boşluğunda kaldım. Ve sen şimdi, döndüğüm günün akşamında bana bunu söylüyorsun. Kızım nerede, bunu bilmiyorum. Geleceğimi bildiği halde, arkadaşlarıyla yapacağı ufak bir toplantıyı erteleyemiyor... Kadın, belirgin bir sert hareketle başını kocasının göğsünden çekti ve yüzünü ona çevirdi. Otuzlu yaşların sonuna yaklaşmış görünüyordu. Dikkatli bir göz, gözkapaklarının altındaki şişlikleri ve yüzündeki kırışıklıkları rahatça seçebilirdi. Yüzüne üzgün bir ifade veren bu değişiklikler, kocasından ayrı geçirdiği uzun yılların çizgileriydi; kederi, yalnızlığı ve özlemi anlatan çizgilerdi bunlar. Ve bir de kırgınlığı... Kırgındı. Yumuşak ve düşünceli bakan gözlerinden, gergin dudaklarından okunuyordu bu kırgınlık: — Sevgilim dedi, bu sabah telefon ettiğinden beri, gün boyu boş umutlarla kendimi avutmaya çalıştım durdum. Kararım bunu sana anlatmamaktı. Ne var ki, eskiden de olduğu gibi, sesindeki o anlamlı tonu işitince düşüncemi değiştirdim. Olanı biteni sana anlatmalıyım, sevgilim. Yokluğunda, babalık için uygun olmayan tipler kategorisine sokuldun. Sinirlenme ne olur. Sen, dünyamızdan uzaklarda, her an için eve dönmek arzusuyla dolu da olsan, yine de işinle dopdoluydun. Susan’ı ve birliğini bırak şimdi. Tamam mı? Köşede oturan Desmond Reid alkışlamaya başladı. — Yaşa Estelle, çok iyi söyledin. Eğer ertelenecek olsaydı, öncelikle Lane’yi altüst edecek bu noktayı tam bir açıklıkla ortaya koydun, dedi, sonra Lane’ye döndü; John, karın akıllı bir kadın ve iyi öğütleri var. Onu dinlemelisin, diye tamamladı sözlerini. Lane suskundu. Yüzünde karmakarışık bir ifade vardı. Bir an için bakışlarını Desmond Reid’e çevirdi, sonra tekrar karısına yöneltti. Şaşkına dönmüş gibiydi. Birdenbire dişlerini sıktı: — Haydi anlat bana, dedi. Hakkımda bir şeyler söylüyorsun, özellikle, uygunsuz bir baba olmak gibi. Böyle suçlanıyorum galiba?.. Reid sözü kaptı: — Spaceport’lu tüm uzay personeli, geçmişiyle ilgili kayıtlar ve bilgiler sonucunda kategorilendirildi ve senin kategorin... Durdu ve sözü Estelle tamamladı: — Biraz önce söylediğin kategori. — Ve Susan bunu biliyor, öyle mi? diye sordu Lane. Yüzünü ateş basmıştı. — Kuşkusuz, dedi kadın. Senin için fantaziler geliştirmeye gerek yok. — Beni çok sevdiği gibi örneğin, diye homurdandı Lane. Kendini görevine adamış bir subay olarak... Estelle’nin yüzü aydınlandı bir anda: — Şu adanmışlık sorununu uygun bir zamanda konuşmalıyız, dedi. Sesinin tonundan hoşnutluk, özellikle kimi gerçeklerin ortaya dökülmesinden duyduğu hoşnutluk belli oluyordu. Kocasının yüzündeki patlamaya hazır ifadeye karşı derhal harekete geçmeliydi. Onun koluna sarıldı ve: — Şimdi, beni dinleyiniz, Bay Lane, dedi. Evinizdesiniz ve hoş geldiniz. Geri dönüşünüzden çok mutluyuz. Hiç kuşkum yok, Susan da babasını özlemiştir. Ben, iyi kalpli küçük karıcığın, unutma ki düzenli olarak sinir hapları alıyorum. Haydi, ikimiz de anlamsız duyguları bir yana bırakalım... Desmond Reid oturduğu yerden ayağa kalktı ve Lane’ ye baktı: — Karın her şeyi çok iyi anlattı. Sanırım gönül rahatlığıyla seni onun ellerine bırakabilirim, dedi. Lane de askerliğin verdiği alışkanlıkla ayağa fırlamıştı. Dudaklarında isteksiz ve buruk bir gülümseme dolaştı: — Her zamanki gibi, zamanlaman bir harika, dedi. Bu üstü örtülü sorunların çözülmesinde bana güvenebilirsin... Reid dostça: Elbette, dedi. Ama unutma! Kısa sürede çözülebilecek bir sorun değil bu. Lane duymazlıktan gelerek konuşmayı sürdürdü: — Susan’a gelince... O geldikten sonra, onunla bir görüşme yapmaya çalışacağım ve genç bir bayanın gece vakti, dışarıda, bu saate kadar kalıp kalamayacağı konusunda bir anlaşma yapacağız. Kadın da ayağa kalkmıştı; ellerini iki yana açarak: — O senin dediğin biçimde bakmaz olaya, dedi çaresiz bir ses tonuyla.

Description:
1970'te yayınlanmış ve 80'lerin ortalarında Türkçe'ye kazandırılmış bilimkurgu romanı. Başkan yayınlarından çıkmış olan romanın esas ismi "Children of Tomorrow" dur. John Lane uzay filosunun kumandanıdır ve 10 yıllık seferi sona ermiştir. Evine karısı ve çocuğuna dönmek
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.