BiRDEMOKRASiAÇıLıMı HALKÇıLIKVEMUSTAFA KEMALATATORK Arş.GÖr.İsmailEYYÜPOGLU· HALK VE HALKÇıLIKKAVRAMLARı Ha!k sözlük anlamı olarak aynı ülkede yaşayan, aynı uyruktan olan insan toplulugu anlamına geldiği gibi aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu ya da bir ülke içerisinde yaşayan degişik soylardan insan topluluklarının her biri anlamlarını da içermektedir'. Felsefe sözlüğünde ise bir ülkenin yurttaşlarının tümü... Bu, genel anlamda bir ülkenin tüm nüfusunu dile getirir. Dilleri, dinleri, kültürleri ayrı ve çeşitli uluslarlardan azınlıkları da kapsar. Tarihi süreç içerisinde Roma İmparatorluğu'nda senato üyelerinin dışında vatandaşlara "populus" denirdi. Diğer taraftan aydın ve memur topluluğu dışında kalmış, siyasa ve yönetime karışmayan toplum üyelerine de halk denmiştir ki, bu anlayış XlX. Yüzyılda başlayan halkçılık akımlarının içerik olarak tam zırtıdır. Günümüz bağlamıııda belli bir dönemde, belli bir ülkenin gelişmesine katılan çeşitli sınıflan kapsayan insan tapluiuğu olarak tanımlanır. Tarihsel süreçte dönüştime katılan bu sınıfve tabakaların tümline halkdenir". Halkçılık ise, bireyler arasında hiçbir hak ayrılığı görmemek, topluluk içinde hiçbir ayrıcalık kabul etmemek. halk adı verilen tek ve eşit bir varlığı tanıma görüşü ve tutumu olarak manalandırılmaktadır3. Halkçılık, halk devleti. halk yönetimi, halkın kendi geleceğine egemen olması, yani siyasi demokrasi olarakta kabul edilir4 . HALKÇlLIGINTARiHi KÖKENLERİ Türk düşünce tarihi üzerine yapılan araştırmalar, Atatürkçü düşünce sisteminin Jön Türklerin fikirleri ile olan bağlantı/arını daha açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu bağlantı noktalarının en önemlilerinin pozitivizm ve Halkçılık olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. AtatlirkçU düşüncenin hedeflerinden olan "muasır medeniyet seviyesi" kavramı "Pozitivist-bilimselci" dünya görüşünil yansıtırken, halkçılık da Cumhuriyet'in ve iııkılapiarııı tcmclindeki cn anlamlı haline gelmiştir. Halkçılığın bu temel niteliği, Maırırk ÜnivcrsitesiAtalUrk ilkelerivcİnkılapTarihiEnstitOsü TilrkçcSÖzliik.(i'laz:Türk Dil Kurumu).i. isıanbul. ı992.s.60ı Orhan ıIAN(:ERLİOGLU. l'e1sefeSözlligıi. İstanbul. ı996.s.ı51. TürkçeSözlük.i.602. YOccl ÖZKAYA, "Atnırırk veHalkçılık", Atalürkçü DüşünceEi Kitabı, Ankara, ı995,s.105. 266 inkılapların birçoğunun ikinci Meşrutiyet'teki Türkçü ve Batıcı programlarda halkçılık ideolojisi içine yerleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır5 Halka doğru adımların atılması Mustafa Kemal'den daha önce 1877 Meclisi'nde bile görülmüştü. Medis-i Mebtısan'da mebuslar. "kab!ı Türkçe denilen öz Türkçe'· ilc konuşmakta ve halk ile bütünleşmeyi ön planda tutmuşlardl. Gerçi istanbul Mebuslan yine ağdalı bir dil kullanmakta ise de. taşradan gelen nıebus!ar, öz Türkçe konuşuyorlardı. XX. yüzyılın başlarında ise Tlirkçülük akım! ile Anadolu halki ile aydınlar arasında doğan halkçılık-köycülük dUşlincesinden halkın "mesut" bir netice beklediği, halka doğru akıının bütün canlılığı ve hızıyla sürdüğü görülmekte idt Taner Timur, haikçıiığın tarihsel süreciyle ilişkili olarak şu yonıımı yapmaktadır: "Rusya'daki sosyalist devrimin etkisi ile Milli Mücadele Türkiye'sinde birçok sosyalist fikir ileri sürülmüş ve gerçekıeştirilmeye çalışılmıştır. Bu fikirlerin en önemlilerinden 'lıalkçılık' fihidir. Aslında halkçılık fikrinin Türkiye'ye girişi dalıa eskidir ve Rus "Narodnik" hareketi ile yakından ilgilidir. IL. Meşrlıtiyet'le ortaya çıkan bu fikir, bazı tarihçilerimize. göre Rusya'dan gelen bir takıın Türkler ve aynı fikir hareketinin etkisi altında bulunan Bulgar aydıniarı ve Ermeni Hınçak hareketi yoluylaTürkiye'ye girmiştir,,7 Konuyu biraz daha açarsak; Rusya'daki Namdnik hareketi, Çarlık rejimine karşı tasarlanan devrimin gerçekleşebilme şansınm halka gitmekten geçtiğine inanan bir akımdı. Onıara göre topiumun aydın kesimi halk içine karışına/ı, halka inerek onu kendini uydunnaıı, aydınlatmaiı idi. İşte Osmanlı'dan çok önce Rus Çariığı'nda yaşayan Türkleri etkileyen N;ırodnik akımi, bu Türklerin okuma amacı ile İstanbul'a gelmesiyle Osmanlı aydınını da etkisi aitıııa aiııııştır. Naradnik akımı Türk aydıniarına üç yoldan uiaşmıştlr. Runlardan birincisi, Balkan ve özellikie BlIigar aydın ve öğretmenleri aracılığı ile: ikincisi, Rusya'dan geien Türklerledir -ki buniarın arasında Petersburg Üniversitesi'nde okuyan ve İttihat Terakki Cemiyeti'ni kuracak olan Hüseyinzade Ali'de vardı- ve üçüncüsü ise Meşrutiyet'in ilanından sonra, Ermeni aydınların naradnik fikirlerin şiddetli etkisi ahında kurdukları meşru birparti olan, "SosyalistHınçak" hareketi aracIl:ğıyladır8 Halkçı düşüncenin ikinci kaynağı sosyolojinin bir özel kolu olarak Fransa'da gelişen tesanüdçUlüktlir (dayanışmacıiık). Emil Durkheim. Alfred Fouillee, Charles Gide gibi düşünürleri Leon Bourgeos gibi politikacıları çevresinde toplayan bu akım, kapitalist gelişmenin ortaya çıkardığı eşitsizliklere, sosyalizmin buna karşı "sınıfçatışmasını" temele alan önerilerine karşı bir üçüncü yol arıyordu. Onlara göre girişim özgürlüğüne ve özel mülkiyet kurlimlina dokunmadan. ekonomide deviet müdahaleleri ile, topiuınsal içerikli LevcntKÖKER. Modernleşmc Kemalizmve Dcmokrasi,İstanbuL. 1995,5.136. Y()?KAY/i s.106. T,,"nTI\'1l'R. nır" newııııı \'<;SOlHilSı.I\nkma. i9C)7.s.::ıC)-30. Scydi(LI.II<. "/llal(irk'On Halkçılık BeyannamesiveCumiıuriyet Dönemi Halkçılık Anlayışı". reOri.Sayı: 107,(Aralık 19<)8).5.19-20. 267 yasalaria kooperatifçilikle ve karşılıklı yardımiaşma örgütleriyle roplumsal adaletsizlikleri azaltabileeeklerine inaıııyoriardı9. Durkheiın'den Ziya Gökalp kanalıyla Türk düşüncesine girmiş olan dayanışmacılık, lkincİ Meşrlltiy~( dönemiııdc tanışına konusu olmuşturiO Tlirkiye'de gelişen halkçılık ideoiojisi içinde üç ayrı soruya yanı[ getirilmeye çalışıimışrır. Bu sorulardan birincisi, halkın siyasal iıayara ve yönetime katılıınının nasıl yaygınlaşrırılabileceğidir. Buna verilen yanıtlar içerisindc: parleınenterizm. yönetimin adeın-i merkeziyetçi ya da ınerkeziyetçi olması, bürokrasinin halka karşı olan tutumlar; tartışıiıııışrır. Ikinci soru kültürel alanda formüle edilmiştir. Halkm değerleri ve özlemleri ya da Türk halkına özgü niteliklerin toplumun gelişmesini engellemeden nasıl korunabileceği araşrırılıııaktadır. Halkçılığın üçüncü boyutu ekonomiktir. Topiumsa! davanl')ııı,1I1111 yüksek ulduğu hakça bir ekonomik düzenin nasıl kurulabileceği sorusuna yann <ırai1l1.5rl:·'1 ıkil1Ci Meşrutiyet dönemi yukarıda cia belirtildiği üzere pek çok farklı fıkrİn rarrl)ı1dığl bir dönem oİmıışrur. DOiSal olarak haikçılıkta rarrışılan konular arasındadır. Gerek sol kaynaklı akımlar gerekse Türkçülüğü savunan düşünüder arasında iıaikçıilk etkili olmuştur. Atatürk'ün düşünce yapısının oluşmasında başat rolü oynayan bu dönem şahit olduğu sosya! ve siyasi oiaylarla imparaıorlukJa cuınhuriyet i"ejimi arasında bir geçiş dönemi özelliğine sahiptirı:' Türkçüıüğün etkili cemiyetier halinde görülmesinin başlangıcını "Türk Derneği" oiuşturur. Dernekie aynı adı taşıyan bir dergi de cıkar"mıştır. Derneğin önde gelen isimleri Yusuf Akçura. Ahmer Mithaı. Ahmet Hikmet. Meiımer Emin. İsmail Gaspıralı. Ağaoğlu Ahmetve Hüseyin Cahit'tir!] Dönemin etkili ısmı Yusuf Akçura'dır. Onıın Iıalkçılık anlayışı ileride de değinileceği üzere Ziya CJökalp'in fikirlerindcn farklıdır. Akçura. Impararorluğun ayakta kalabilıııc~iııi milli bir bıııjuva sınıfının yaratılmasında görmektedir. Dolayısıyla Ziya Gökalp'in toplumdaki sınıfların 011adan kaldırılması görüşü ile Akçııra'nın sınıfsal iIIı:ln Tı:ı<r'I.i. "Teırkiyc'de I-Ialkçılık" Cumhurıyet Döncıni Tiirkiye i\ı~siklnredi,i. Vii. Istanbul. i9R3. ,.1'.J3u. iii ilLattlrkIlkeleri ve inkll,lpT,ıriiıi. /ltatOrkçllliik. Ankara. 1995_s.67 ii iTEKEI.!. Vii.5 1930 -·II.Meşrutiyet On senelik liili (iııırOne karşılık birkaç devletin tariiııni doldıırae,ık kadar siyasi ve sosyal hadiselcre sahne OllııUŞtUr. Onun asıl öneıni kendisini takip edeıı hareketlerin insaninrını yetiştırıııesı. iıııraratoriukla cumhuriyet ;ejimi anısında bir geçiş devrcsi mahiyetine saiıip olmasıdır i~" eiiı~lleıı bakılcJıkça. II.Mesrutiyethemhirsonhemdebirbaşlangıçıır. lJllInasırlık birisıibd<1t idarcsinin50nu.I;ıka: TUrk Inkl!<il)I'nll1 iı,ızıriayıeısı olıııak iıibariyle başlangıc!....· Bkz. Tarık lakr TUNi\YA.. Medcniyetin Ikkkııı~ Odası. isianhııl. ı989, 5.176-177: Selami KII.IÇ. ii Mcsruıiycıı~n(""ıniııırı)et Ttırki)"inc TUrk Inkdilbıııııı FikirTemel!eri, [rzunıııı. i998. 11-12. 1'; ÖnlerSAY. Milli DevletKijiWrii. istanbuL. 1998., 177. 268 yaklilşımı çelişmektedir. Ayrıca Akçura, halk =< millet denklemini reddediyoL halkçı!ığı tamamen "democriltisme" aniilmında kullanıyorduı"'. Yine milliyctçiiikle bağlantılı olarak halkçılığın öne çıktığı "Genç Kalemler Dergisi'- (;~11IS1 ;lltınd" /\ii Canip. Ömer Seyfettin ve Ziya Gökalp bulunuyordu. Dergi, Türkçe Konusunda l11illiyerçi bir nmım izler. Türk düşünce hayatında önemli bir yeri oıan ve halkçı düşüncülerilie Cumhuriyet döneminde etkili olan Ziya Gökalp için Setanik'in ve "Genç Kalemler Dergisi"nin yeri apayrıdıL Dilin sadeleşmesi ve haikın aniayabileceği bir şekilde kuilanılması buderginin en önemli amacı 0lmuşturi5. Yine Yusuf Akçura'nın önderliğinde örgütlenen "Türk Vurdu Cemiyeti", yayın organı olnn "Türk Vurdu Dergisi" ile halkçı fikirler yansıtl)mıştiLlürklerin eski eserlerini. seçkin slI1lf vc halk edebiyatıarını, şimdiki toplumsal yapılarını ve uygarlıklarını. eski ve yeni coğratyalarını araştırıp ortaya çıkarmak derginin amaçları arasında yer almıştır. Genel olarak "Türk Yurdu" raraftartan, halkçı ve milliyetçi olarak tanımlıyoriardı. Önlerine koydukları hedef bir Türk ona sınıfı bir milli burjuvazi yaratmaktı. Özellikle bu fikri onu ölünceye kadar tutkuylasavunan YusufAkçura'ya bağlayabilirizi6. "Türk Yurd~ı Dergisi"nde dini turtlcuiuğa karşı mücadele eden, kadınların toplumsal koııumlarıııııı yükseltilmesini ve eğitimin çağdaşl"ştlrılmasını isteyen aydın bir kesim. ya/.ıiar yaLmaktc! idi. Tanzimat'ın iç pazarı Batı'ya teslim eden Liberaiizme karşı "milli ekonomİ raraftartığı ile giderek al1an bir "köycülük" ve "Anaaolucufuk", bu görüşlerin Jiğer doğal sonuçları idi17. Türk Ocakları tarafından kurulan derneklerin önemlilerinden birisi de DU bağianıda "Köycüier Cemiyetin idi. 25 Kasım 19ı8'de kuruian bu cemiyetin başkanı Halide Edip'di. Hareketin tiili öncüıügünü ise Dr.Reşid Galip yapmakta idi. Bu grupta Meşrutiyer Dönenıindeki halkçıiık hareketlerinden etkilenmiştil8. Bu hareketin fikri kökenlerine baktığımız zaman "Türk Yurdu" DergiSi'nin j9ı i 19i4 yıllnrı arasındaki nüshalarında "iktisadiyat" köşesinde ".Enternasyonel'inSosya! Demokrasi'sinin ünlü ismi Parvus (Alexandre HelphandYun yazılanlim etkili olduğunu tespit etmeKteyizi'i. Parvus. bu yazıiarında daha çok köylünün durumu ile emperyaiizm ,; YIhufS.\RINt\Y.Türk I\1lliıyclÇıliğıııin TarihiCidi~iıııi veTürkOcakları. istanbul, 1')94,s.203-204. Lnv,'"Ikhıı;ııı ~()p()ı.YO ZiyaGübiplııihaıTerakkivc Meşruıiyeı Tarihi. istanbuL. 1974.s.100. i)S,\Y. '.Ii. \'usuf.\K(·UIZi\,lürk<;üllığllııTarıiıi.Istaııbul.I')')}:,s.12. Y.SARINt\Y.s.158. ..!')0:' ızıı., .lc\rllJiIlHk .."lo "Idugu i,1ı1 Sibırya'ya sOrOleıl t\kxandrc israd Ildpiıaııd. bir >ıirc 'llIl"'1 ,urguııdeıı ~a<;ara~ Tıh'~IYcsc sıgıııdı (I<)121. Parvusıakımı adı ilebirsOre" nirk Vurdu"~dergısindeya:ıılar yazdı. Aynı gOnlerıle ık "Taııiıı" gazctcsinde Osmanlı imparatorluğu'nun ekonomik duruımıııu ıncdeyen araştınnalar kakme aldı. 'TürkYurdu'dergisine YusufAkçuraıarafıııdan alınmışlı. 13alkanyıkıntısınııı en 'ıuhr:ıniı gıın!crinde Türkçlikrin aral~rıııa aldı~ı I'arvus Ueııdi'ııin ideolojik ybnli hakkıııda, bilgilervardi. 1.1I11ııı sosy:ılis\ (lillllğunu biliyorlardı. Paryus'un önemi, batının lam bir hegemonyası aiııııa giren Osmaıılı Imparatorluğn TOrkçü\crinimilli kurtuluş >avaşına addaıeşvikelmesiolıııuşıur. Ai.Hdphand'ın, Troçki ik arası açıidıklansonra i'lerlin'e dündliğünü, Almanya'nın büyük mali grupları ile ilgi kurduğunu, bir kaç 269 üzerinde durmakta idi. Yine Yusuf Akçura'nın önderliğinde teorik organ diyebileceğimiz Türk Yurdu'ndan sonra ı913'de Halka Doğru adli bir dergi çıkarılmaya başlandı. Alelade bir fukaraseverlik değildi bu halkçılık: -Rus popülistlerin köycü refonncuiuğunu yakından tanımış olan Akçura'nın etkisi ile- çürüyen Osmanlı feodai yapısının "havas-avam" ayrımını ortadan kaldırınayı hedeflediği için devrimci birkarakter taşıyordu20 . Ziya Gökalp'te havas ile avam arasındaki farklılığın ortadan kaldırılmasının gerekliliği üzerinde durduğu ve 19ı8 yılında "Çınaraitı" dergisinde "halk ve seçkinier" başıığı ile yayınladığı yazısınd<ı şöyle demektedir: "Halk sözcüğü. iki türlü kullanıiır: Ulusların bütünü. halka öncülük edenlcr...BuI11ar ayrı hir ad alır. Örneğin burada halk ve seçkinier denilince ayrı iki şey gibi görünürse de. yine oııinr d,: halktır. Ancak bu seçkinleriıı öncülük ermesi. ancak demokrasi dönemine özgüdüL... Ulusu bir ınsnna benzetirsek: bfnsınL zeknsını ülküsünü de seçkinlere benzetebiliriz. l-lükümet kafa değildir. Hükümet. bu seçkinlerin ortJya koyduğu düşünceıeri kabul eder ve uygular. Demek asıl hükümet seçkinicrdiL Uiu';u yönetenler, işleri yürüten memurlian başka birşey değildir. Demokrasi. aşağı halkın. bilgisiz!er bölüğünün egemenliği değil, scçkinlerin egemenliğidir. Aslında seçkinierde halkııı kendisidir. Çünkü. "Ren Halkım" diyor. Ulusla kendi arasmda uçurum bırakmıyor. Öyleyse demokrasi. halk topluluguilun egemeniiği demektir. Bunu anlamayanlar pek çok zarar görmüşlerdir. Rusya'da olduğu gibi._.,,2i işte köycülük hareketi yukarıdaki fikirlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve Türk Ocaklrırı içindeki "halka doğru" hareketini fiilen uygulama saf1ıasına koymak amacıyia başlatılmış. başra doktorlar olmak üzere milliyetçi aydınların Anadolu içlerine hizmet için gitmeleri lc~vik edilmiştir:: . Türkçü aydıniar tarafıııdan çıkarılan bir diğer dergi olan "Türk Sözü". "Halka doğru gitmek. iınlk için çaiışmak" düsturu ilc çıkıyor ve kendisini uyanan ve milletine aşık, Türk aydın ve gençleri ile Türk halkı arasmda bir kapı olarakgöriiyordu2 Türkçü aydınlar, Türk '_ halkı ile Türk milletini k<ıstetmekle beraber, "halkn doğrli" hareketi öncelikle ait gelir :,,,,Yaiıs! yayın "rganı ,IKardıkıaıı ;uııra Sparlilkisı i1Yiıklalllnalmıııllil onallaıı knyboldlığ.lInlı. nıııhteınclen i>ldlırCıldügün(i !JılinırLl/' lib:.l\clanSI\YII_GAN.Türkiye'deSoll\kınıiar. iSlilnlıul, 1972.s.54 YAK<,:LJRA.s.12. :1 E.8.~AP()LYO.s.162-166 Y.SARINI\Y.s.15ı>. liYil Gökalp'in 'Türkçiilüğün Esasinn" isimli eserinin beşinci başlığı "llalka Doğru" dur. Bu kısııııdi< Gökalp "Tiirkçiiliiğiin ilK esa,larından biri de şu halb doğruunıdesidir.Vaktiyle Illi umdeyi ıatbik etmek üzere. İstanbul'd" "'llalka Doğru" ünvanıi bir meemuaçıkarıyorduK. Sonraları, ızmir'de tie ~ynı isimdc bir mccmu"neşrolundu.11"11.:,,dogrıı gitmek nedemekıir') Halkatio~ru gidecekoianlarkimicrtlir. Birıııilielin ınilnevverlerine. millctekkirlcrinconıilletingilz.idderi adı verilir. GüzidCıer yüksek ıahsil veterhiyegönnli~ "Imak!il halktan ayrılıııı~ olanlardır. IŞıc haık~ doğnı gitmesi lazını gelenler bunlardır" dcınckledir. Bb. liYil(j()KI\I.I'.l"ürkçillCığünrs~sıarı.istanbuL. i'>74,s.4:2 '270 "rrupıarına vöneiik bir hareketti Çünkü o sıralarda Türklerin büyük bölümünün başLi: köylerde oiımık üzere alt gelir gruplarından oluşmasi, Türkçüleri, daha çok onların '.ıunınııan !il' ilgilenım:ye zoriuyordu. Amaçları halkı oiuşturan zümreterin durumunu kuvvedendirip, Türklerden oluşan güçlü bir orta tabaka yararınakrl. ittihar ve Terakki Hükünıeti rarafından desrekienen. bu haikçılık, LDünya Savaşi iie birlikte Anadolu'nur. ~ittikçe öneminin anmasma paraiel ciarak geiişmiştil.24. Burada Ziya Gökalp'ın meşrutiyet dönemindeki Türkçü fikirierc oian etkısıne yeniden dikkat çekmeıniz gerekmektedir. Türkleşmek sadece tehlikelere karşı bideşıııek değildir. Türkçülere göre Türk \1illeti'nin vücut buiması sosyal bir inki/abın gerçekieşıııesi demektir. Gökaip'e göre "Yenj Hayat" tır. Bu devrim çeşitli reformlara dayanır: Dinde yapılacak reform ile din karşısında hukuk ve iliın kaldırılacaktır. Nihayet, devlet demokrm milliyetperverlik ideolojisine dayanacaktır. Devlctin varan birliğine dayanmas! gerekir. Millİyetçilik. TürkçOlere göre halkçıiıktır. Milli kültürü bulmak için halka inmek gerekir. Deha halkradır2s Ziya GÖkalp, ittihat ve Terakki Paliİsi içerisinde ınilliyetçiliği halkçılıkia birleştiren yem bır aııiayi~! savuııdu. Yeni Mecl1lua'nlrt 14 Mart j9i8 tarihiı nüshasında yayınianan 'MiIIiYt:IÇi!ik ve Beyneınıilelcilik" tenrernasyonaiizın; başhki: makalesinde "yaptığımiZ cetkikler içtiınaı rekaınülün l1luhtelif satlwlarında daima halkçıiıkla milliyetçiliğin beraber bulundugunu. halka kıymet verilmediği zamaniarda miııiyete de kiymet verilmediğini. biiakis lıaik kuvvetleniııce ınilliyet fikrinin de ayni nisbette kuvvetlendiğİnı gösterdi. Demek ki halkçılıkla milliyetçilik arasında hiçbir tezat yoktur" demektedir. Zeki Sarıhan, Ziya Gökaip'in Birinci Dünya Savaşı yılları içerisinde sosyniizmden etkilendiği fikrini ileri sürmektedir26. Ancak bu etkileşimi körü körüne bir hayranlık ciarak algıbınak yanlış o!acaktı:'. Ziya Gökalp döneminde var olan fikir hareketlerini kendi süzgecinden geçirdikten sonramilii birtemeleorUl1mUştllr. Ziya Gökaip, Durkheim'in "kollektif bilinç" kavramını Htarihi maddeciliğin" sınıf çeıişkisine karşı kUIİannılşrl. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra "imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitleyiz" sloganında beiirginleşen "tesanürçülük" konunun başında da , :,,\j{i,,!\\. ,.1()O-20: jarıK ı'alcı nJNAYA. i1aıılıiaşmaHareketleri, isıanbui, 1996.5.90. "içlimaiyaıilmi debizegösıeriyorki dchaesasen halktadır. 8irsanatkar.ancakhalktan bediizevkin ıcccliiga!ıı oldu~undan dolayı dahi olabilir i31zdc ;Ialıi ,analkilrların yetışmemesi. sanaıkiiriarımızın bcdii zevklerini haikm canlı müzesinden ;ıimamaiarı d(lhıylsıyiadlL Bizde $imdıye kadar halkııı bediiyaıına kim kıyrnci verdi? Eski Osmanlı ~Ul.ı(ıc!ı;rı. kuylıHcrı <:şck nırk dıye tahkır ederdi. Anado'ıu şehirlilerı de taşralı Hlbir; ilc ıezyifolunurdLL tlin,lill jl~ıik~i vl,,;rıkn unvaıı avaıı: kdinıc.sindcııin<ırt:lt:...Oü%idclerin tamamıyla halkadoğru gitııı:~ ohnak ıçın halkııı içınde yaşayarak. ondan milli iıarsı ıamamıyla aimaiarı lazınıdl. 8unun içinyalnızbirçarevardı 1.;1 e' da lÜl'kçü gençlerin muallinıle köyiere gitmesidil. Yaşiı olanlarda hiç olmazsa Anadolu'mııı iç şeiıırlerınc gitmelidirler". 8kz.Z.GÖKALP,5.44-46. /ekiSARılIAN."/-Ialk(:ağınııı ÜrüniLHalkçılık Flcyannal11csi",Teori.Sayı: 107.(AralıK 1998),s.4 nı belirtildiği üzere Gökalp'in batıdan etkilenerek ortaya çıkardığı bir kavram olarak iıaikçıliğın fikri temellerinden birisini oluşturınuştu"7. MİLLi MÜCADELE'DE HALKÇıLıK Milli Mücadeie yıllarına geldiğimizde halk ve halka doğru kavramlarının oldukça )'oğunl,)şıığını görmekteyiz. Bundil Sovyet devriminin etkisi de buiunmakta idi. O yıllara kadar Türk aydınlarını çeken merkez esilS olarak bala fransız Devrimi'nin ilkeleri idi. 19i8'den sonra gözler Bolşevik Rusya'ya çevrilmiştir. Bu devrimin önemli ölçüde etkisi ile .'\lımınya. Avusturya vc Macaristan'da Cumhuriyet ilan cdiImiş, Almanya ve Macaristan'da büyük lıalk ayaklanmaları olmuş, fakat bastırılmışt!. Hindistan ise tam anlamıyla kaYl1lyordLl~~. George S. Harris. Türkiye'de komünizmin kaynakları adlı eserinde Sovyet Devrimi'nin o zamanın Türkiye'sinde nasıi yankı bulduğunu şöyle açıklamaktildır: "Rus ihtilali. Türkiye'de Rusların genişleme gayelerinin sonucu olarak memnunlukla karşıiandı. Bilhass<ı Türk Kuıtuluş Savaşı'nın başl<ıması ile Türklerden birçoğu. kendi ihtilalleri ile Bolşevik komşularının ihtilali ar<ısında bir çeşit hısımlık bulmuştu. Türk aydınları, Rusya'daki tecrübeyi. endişe yerine yalnız dostça bir takdir ve sempati ile karşılilmakla kalmamış, fakat o aşırı Türk milliyetçileri bile. sovyet tecrübesinden Türkiye'ye uygulanabilecekdersleraillı<ıbileceğine in<ınmak eğiliminekapılmışlardl"29. Doğu'dan gelen Bolşevik rüzgarların etkisi ile halkçılık fikirleri gerek istanbul gerekse Anildoiu basınındil tartışılmaya başıanmıştı. Bazı gazeteler Iıalkçılığı. Sovyet devriminin ilkeleri doğrultusunda ilçıkiamaya çalışarak bu devrimin rıaymi<tarilğını yapıyori<ırdı. Bazı gazetelerde. milliyetçilik fikirleri ile Iıalkçılığı birtutuyoriarcil. Dönemin gazete başlıklarından birkaç örnekverirsek: istanbul'da "Türk Dünyası' gilzetesi, 27 Ağustos ı919: "Mesleğimiz Halkçıiık ve milliyetçilikti:"'. Aynı gazetenin 30 Ağustos 1919 tarihli sayısında Kazım Nami (Dmu) yazısı: "Halkçılığın Esası": 25 Eylül tarihli yayını "Halkçılık ne bekliyoruz? lstilnbul'da Yilyınianan "Büyük Mecmua"nın 2 Ekim 1919 tarihli Hillide Edip'in yazısı: "Halka Doğru". Eskişehir'ue Yayımlanan "Ahrar Gazetesi"nin 7 Ekim 1919 tilrihli sayısı: "Içtimai Inkılüp Halkçılık ilerliyor". Şefik Hüsnü'nün yönetiminde İstanbul'da yayımlanan "Kurtuluş" dergisinin ~O Ek.im ı9ı9 tarihıi sayısında Falilı Rıfkı: "Halka Doğru". Konya'da yayınılilniln "Öğüt" gilzetesinin 22 Haziran 1920 tarihli sayısı: "Halka Doğru". Adana'da 9 I:ınn:I(ON<il\R. J)~vril11Tarihi V~T()JlILi111bili111 Açısından Alntlirk. iswnbııi. i<'ı9R.sAi ISARIIIN'.',4, Dursul1 ı\iı I\K13LJLlJl.AlbayrakOlayı,Lmınıııı.1991.5.32 Anılık ! i'de yayınıianan "Yeni Adana" gazeresi. başiığıııın aitında "Halkçı Gazere" (12 vldugunu ı)e!irriyordu. Erzurum'da yayımian:ın "Albayrak" gazeresi 13 Mayıs 1920 tarihli :)ayısında:;u başlığı arıyordu: "Halkçıllk"oü Dcıel11in havasını yansırabilmek amacı ile "Albayrak Gazeresi" nın "Halkçılık" başlıkil Mithad Bey'in makalesinde şöylediyordu: "Hılkçıilk eereyanı memlekere hakİI1I oldukran sonra şüphesizdir ki. millerren çıkarı teşrii kuvvetier bu gayeye hadim bulunacak kuvve-i icraiye ve idareyi yed-i zahiına geçirecektr. Yleclisin ve hÜkümetler avamı remsil ettikten sonra. mahalli idareler, belediyeler ve bütün umumi kuvvetier halkçıların eline geçecek. servetle takarrür eden sınıtlar. ananeler bozulacak ve: eskiiik ruhu nihayetöJecektir. Böylece avanıcı idare anık rnektepkr hiçbir kayıt ve şana tabi olmayacak ve bütün ıçtım<ıi sınıtıma bilil ücrer açııd buıunacak ve ınekrcpler ya'ınız talim ve terbiye ile değiL itiim ve inl~lk ile de mükeHef olacakr;r. Kendi kendine içtimai bir meslek rakip edecek dereceye gelinceye kadar çocukıara umumi İdareler tarafından bakrırılacakrır. Aiıe ylikü 0rtaddli kaikacak. ~bcveyl1 yalnız çocuk dünyaya getirmekle mükeilef olacak, çocuk dünyaya gelir gelmez umumi irza'hanelere veriiecek, oradan mekreplere ve doğrudan dognıya hayata intikal edecektir. Tahsilin uınumileşmesı fikri tevafUWnden mütehassı] sınıfları yekdiğerine yaklaştıracak ve revhitedecektir. Halkçıiık devler ve işlerine de nUfüz edecek, sermaye sahipleriyle sermayesiz sınıflar arasında yaşayış itibariyle büyük fark kaımayacak, muhteiifsuretlede zenginlereicn alınacak vesait-i nakdiye sermayesizıerin istirahatİne sarfolunacaktır.Demokrasinin gayesı dünyaya vesaitsiz, sermayesizgeıen efrad-i beşerin esbab-ı istirahabni temin etmektir. Bir sene evvel ki hakimiyeti alan hayali bugün tahakkuk etmiş bulunuyor. Büyük düşımınınıız Rus Çarlığın! yıktıkran sonra bütün alemin mürecaviz Kuvvetlerine bir dur: emri vererek, İslamiyetin nurili İmanınd<ın bir feyz almak, esir :;;arkın yamyambrı. IlısailiVetın yu;: Karaian, Denikin ırtıca kuvvetinin Ookuzuncıı ordusu olan Ermeıılleri çiğnenıek suretiyle hududUll1lıza yaklaşmakta olan bu haliiskiir kuvveti halkıımza takdim ede:'ve selamlarız". Mithm Bey'in devler idaresi ve aile bayatı ile iigili olarak yazdıkları Bolşevik prensiplerinden kaynaklanıyordu. Yönetimde ki düzenlemelerin yanında aile hayatına ait ıatbikeının i~tediği hususlar ancak bir ihtilalle gerçekieşebilirdi. Makalenin yazıldığı dönem g:öz önüne alınırsa Ankara'da açılan BMM'nin halk adına idareye el koyduğunu bir sene öncesin<:: kadar hayalolan halk hakimiyetinin fiilen rahakkukertiğini dUşünüyorduol. L.SARlliAN,s4-S. DAAKBULUT.:;.39-40 273 Mustafa Kemal Paşa ıse halkçı düşünceİerin Boişevikliğe eğilimli oiduğu Milli Mücadele günlerinde. Doğu'da bu geniş ve güçlü yapıianmanın Anadolu'nun kurtuiuşuna yapacağı desteği gözardı etmeden dostluk ilişkileri geliştirme çabasınagiriyordu32 Atatürk'ün Bolşeviklik üzerine birçok değerlendirmelerde bulunmuştur. O. demokrasi kavramını halkç:iıkia birlikte eie almış ve inceleıniştir. Afet Inan'a yazdırmış olduğu "Medeni Bilgiler EI Kitabı" nda konuyu "Demokrasi'ye MuhalifAsri Cereyanlar" başlığı altında incelemişve şu tikirleriortayakoymuştur. "Boişeviklik nazariyesinin Rusya'da tatbik olunan şekline bakalım; bütün Rus millet! içinden, amaie, deniz ve kara kuvvetierinden ibaret bir ekalliyet, iktisadi esaslara müstenit komünist partisi naıTIi altındabirleşerekbirdiktatörlük meydana getirmişlerdir. Gayelerinde miili değildirier. Şahsi hürriyet ve musavvat tanımazlar. Halk hakimiyetine riayetieri yoktur. Dahilde ekseriyyeti; eebir ve tazyik ile, nokta-İ nazarianna itaate mecbur tutarlar; h,:riçte propaganda ve ihtilal t~şkilatl ile bütün dünya milletierint. kendi prensipl~riııi reşmile çaıışırlar. Halbuki hükümet (eşkilindeıı gaye. evveia ferdi hiirriyetin (eminidir. Bolşevik tarzı hükümetinde istibdat mahiyeti görülmektedir. Bir cemiyeti. bir kısm1 insanların nokta-i nazarlarının. zorla. esiri ve zebunu yaşatmak şekline tabi ve makul bir hükümet sistemi nazarıyia bakıim?z" demektedir":;. 23 Nisan J920'de açılan BMM'i i nolu kararı ile kendi kuruluşunu düzenlemiştir. Meciis'in üyeieri Mustafa Keınaİ Paşa'nın 19 Mart 1920 tarihli bildirisi üzerine seçimle üyelik hakki kazananiar ile istanbui Meciis-i Mebusanı'nm Anadolu'da başlayanMilli Mücadele'ye kaTılan üyelerinden teşekküi etmekte idiJ4 24 Nisan'da Meclis'te Mustafa Keınai'in sunduğu bir önerge kabuı ediidi;'. Mustata Kemal Paşa, "NuLUk" ta bahsedilen önergede asıl maksadını gizli tuttuğunu amacının milli hakimiyet temeline dayanan "halk hükümeti" olduğunu bunun da Cumhuriyet anlamma geldiğini ifade etmiştir. Ona göre böyle bir hükümetin kurulmasında ana ilke, kuvvetier birliği teorisi idi. Zaman geçtikçe bu ilkelerin taşıdığı kavramlar anlaşılınaya başlandı. İşte () zaman tartışmalar ve olaylarbirbirini kovaladı36. '"Halk Hükümeti" terımı Mustafa Kemal Paşa'nın BMM'nin açışmdan önce Türk. Gydll1iarınli1 düşüncesinde olan bir kavramdır. Bunun en belirgin örneği Erzurum;cta Karşımıza çıkınaktadır 14 Aralık 19i9 tarihli "Albayrak" gazetesinde konu jle ilgili oıarak şu biigi buiunl11aktadır: SunaKIU.TürkDevrimTa.iiıi. ıswııbul, 1982.5.95 A.AFFi·INAN. MedeniI3iigilerveM.KemalAWliirk'ün [i Yazılan.Ank,ıra.1988,s.40 ıı H,ımza EROGLU,AlatOrkveCumiıııriyet. I3TY,5.28. Uıkaıı KOCATÜRK,AtatürkveTOrkiyeCumhuriyetiTarihi Kronolojisi.Ankara, 198!i,s155. KemalATATÜRK,Nutllk.Ankara. 1994.s.300-301. 274 "Bu badireden vatanımızı kurtarmış oiduğumuz halde çıkarınaya muvaffak oıunca, hepımiz('; teveccüh eden ilk vazife, şüphesiz buraların da artık insan; esaslar, içtirnai v<ızıyyclierin doğurdugu Iıııkuki şekiller ile idaresini temine çalışmak olacaktır. Şarki Anacloiu'l1UIl halkı da...idareye iştinlk enneii ve her vilayet kendi !(endini idareye başlanıa!ıdır. 8u ",bi ve hukuki yoiiaroa yürümek memleketin. haıkın saade~ ve hürriyelim temine gayret etmek ve vaziyet-i içtimaiye ve iktisadiyenin doğuracağı şekl-i idareyi kabul eylemek en makul hareket olur zannıııdayiz". Bu yazı yazıldığı sırada ortada Heyet-l Temsiliye bulunmaktadır. Istanbul'un hukuki ve siyasi variıği Anadolu"c" tanınmaktadır. Dursun Ali Akbulııı yapmış olduğu değerlendirmede Erzurum/daki Halk Hükümeti kurma girişimini kasdi bir hareket olarak görmemektedir. Ona göre hareketin fikri kaynakları daha eskiye gıtmektedir. Uygulama zamanın da Ankara Hükümeti dönemine rastlamış olması yine ona göre Halk Hükümeti kurma düşüncesı açısmdan büyük bir şanssiziıktırn Meclis açlIdıkIan sonra $ovyeı kaynaklı fikide,- Ankara;da yayılmaya başıadı. Bu fikirier kısa sürede örgürlenmek için en klıçilk bir fırsatı dahi degerIendirmek için zaman kaybctIlıiyodarciı. Bunlardan birisi de Ankara'da kuruian ve başiangıçra amacı farklı oian "Ytşil Ordu" Cemiyeti idi. Cemiyet, gizli bir şekilde teşekküi etmiş ve hükümete müracam etmeden 192CJ'nin Mayıs ayında kurulmuştuJs. Kuruluşu gizli tutulmasına rağmen olaydar. :Vlustahı Kemaı Paşa da halJerdar ediimişti:i9. Yeşil Ordu'nun ilk kuruluş gayesi. Istanbul Hükümeti'ni temsil etmiş olan Damat Ferit Paşa'nın İngilizlerin teşviki iie kurduğı! ve milli kurtuluş hareketini içten yıkmak için r8aiiyete gcçirdir~i "Cemiyet-i Anmediye'nin mentı ve zararlı teikinierine mukabil. halka gerçeklen anlatmak ve onları Milli Mücadele'nin zaruretine inandırınaktı·o. Cemiyet-İ ~. . , Ahmediye yapmış oldugu propaganda çaiışmalarında Ankara'yı BOlşeviklikle suçlamakla idi. Orıiara göre Mustafa Kemal ve arkadaşları dinsizdi. Bu sırada Meclis düzenli ordunun kurulmaSı çalişineııan ile iigiieniyordu. Bu tür suçiamalar yapılan çalışmaları sektcye l1ğrmmakta idi. YeşilOrdu işre bu dayanaksız propagandalam karşılık. vermek amacı ik kuruinıuştu"i. DAAKillıun.s46 "Cemıyetin Merkczi Umumisini ohışllIran üyeler şunlardı: TOKat Mcbusıı·N~zın... ızmir Meousu Yunm Nadi. Hursa Mehust< Şeyh Servet. Snnıiınn Mehusu Reşit'('erkezEtiıem'inabisi'. BursaMehusu Muiıittın Balı,:. !/.Illlt Mcbusu Hamdi Nanıık. Saruiınn Metıusu ibraiıim Slireyya. Eskişehir Mebusu {Iilsrev Sami. hki,ciıır Mcbu,u "yupSaiıri.iZl11lliv1ehuslI Sırrı. 1\01.<111 MdıııSU MuswfaCanıekin.MaiiycVekili Hukk; llclııç ve Sıhhiyyc Vekilı Adnan Iky" l3kz. Musw"a YILMAZ. Milli MlIcadele'dc Ycşil Onlt!. /\nkanı, !9R7.;XO. Yeşil Ordu l~şkiıalınıiı ilk kunıeu'ıarı aTusıııda bulun~n y~kın ark~<J~şlar. sırfbana yardım maksaliıylave hcm ayrıca yormanı<ık dilşlinco:si iie. kendileri teşebbilse geçerek çiıiışnıayı uygun görmlişler. Banuyainı/ yararı, birıŞyapa~i1khlrıt1ls('ıyleycrckkısacahuteşebbüsten sözeımişlerdi".Bkz.K.ATATÜRK.s320. 1\.SAYJLCAN.s 157. MYILMAl.s78
Description: