ebook img

Ustadır Arı - Yaşar Kemal PDF

354 Pages·2011·1.3 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Ustadır Arı - Yaşar Kemal

YAŞAR KEMAL USTADIR ARI Yazılar - Konuşmalar Yayına Hazırlayan: Alpay Kabacalı Yapı Kredi Yayınları Yapı Kredi Yayınları Edebiyat Ustadır Arı / Yaşar Kemal Yayına hazırlayan: Alpay Kabacalı Kitap editörleri: Murat Yalçın – Tamer Erdoğan Düzelti: Belgin Sunal Kapak tasarımı: Yeşim Balaban 1995-2003, Can Yayınları, Adam Yayınları © Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş., 2007 Bütün yayın hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. Yapı Kredi Kültür Merkezi İstiklal Caddesi No. 161 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23 http://www.yapikrediyayinlari.com e-posta: [email protected] İnternet satış adresi: http://alisveris.yapikredi.com.tr http://www.yapikredi.com.tr Yaşar Kemal 1923’te Osmaniye’nin Hemite (bugün Gökçedam) köyünde doğdu. Komşu Burhanlı köyünde başladığı ilköğrenimini Kadirli’de tamamladı. Adana’da ortaokula devam ederken bir yandan da çırçır fabrikalarında çalıştı. Ortaokulu son sınıf öğrencisiyken terk ettikten sonra ırgat kâtipliği, ırgatbaşılık, öğretmen vekilliği, kütüphane memurluğu, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı. 1940’lı yılların başlarında Pertev Naili Boratav, Abidin Dino ve Arif Dino gibi sol eğilimli sanatçı ve yazarlarla ilişki kurdu, 17 yaşındayken siyasi nedenlerle ilk tutukluluk deneyimini yaşadı. 1943’te bir folklor derlemesi olan ilk kitabı Ağıtlar’ı yayımladı. Askerliğini yaptıktan sonra 1946’da gittiği İstanbul’da Fransızlara ait Havagazı Şirketi’nde gaz kontrol memuru olarak çalıştı. 1948’de Kadirli’ye döndü, bir süre yine çeltik tarlalarında kontrolörlük, daha sonra arzuhalcilik yaptı. 1950’de komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla tutuklandı, Kozan cezaevinde yattı. 1951’de salıverildikten sonra İstanbul’a gitti, 1951 – 63 arasında Cumhuriyet gazetesinde fıkra ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Bu arada 1952’de ilk öykü kitabı Sarı Sıcak’ı, 1955’te kendisine büyük bir ün kazandıran ilk romanı İnce Memed’i yayımladı. 1962’de girdiği Türkiye İşçi Partisi’nde genel yönetim kurulu üyeliği, merkez yürütme kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Yazıları ve siyasi etkinlikleri dolayısıyla birçok kez kovuşturmaya uğradı, 1967’de haftalık siyasi dergi Ant’ın kurucuları arasında yer aldı. 1973’te Türkiye Yazarlar Sendikası’nın kuruluşuna katıldı ve l974 – 75 arasında ilk genel başkanlığını üstlendi. 1988’de kurulan PEN Yazarlar Derneği’nin ilk başkanı oldu. 1995’te Der Spiegel’de yayımlanan bir yazısı nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı, aklandı. Aynı yıl Index on Censorship’te yayımlanan “Türkiye’nin Üstündeki Karabulut” başlıklı yazısı dolayısıyla 1 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildi, cezası ertelendi. Şaşırtıcı imgelemi, insan ruhunun derinliklerine nüfuz eden kavrayışı, anlatımının şiirselliğiyle yalnızca Türk romanının değil dünya edebiyatının da önde gelen isimlerinden biri olan Yaşar Kemal 1973’ten bu yana Nobel Edebiyat Ödülü adayıdır. Yapıtları kırka yakın dile çevrilen Yaşar Kemal, Türkiye’de aldığı çok sayıda ödülün yanı sıra yurtdışında aralarında Uluslararası Cino del Duca Ödülü (1982), Légion d’Honneur nişanı Commandeur payesi (1984), Fransız Kültür Bakanlığı Commandeur des Arts et des Lettres Nişanı (1993), Premi Internacional Catalunya (1996), Alman Kitapçılar Birliği Frankfurt Kitap Fuarı Barış Ödülü’nün (1997) de bulunduğu 19 ödüle değer görüldü. Çiçekten bal yapar ustadır arı KARACAOĞLAN Karalar Geri toplumların belli başlı özelliklerinden biri, belki de birincisi, o toplumların içerisinde bulunan, ya da dışardan gelen asalaklarca sömürülmesine uygunluğudur. Toplumlar ilerledikçe asalakları yakasından atar. Attıkça da ilerler. Geri toplumların ülkücüleri de azdır. Aydınları dönektir. Çıkarından başka şeyi zor düşünürler. Ülkücülükleri ciladır. Halka yutturmadır. Savundukları ilkelerden kendilerine azıcık zarar geldiğini gördüklerinde hemen ters yüz edip onun tam karşıtı bir düşünceyi aynı güçle savunurlar. Onun adını da politika koyarlar. Koyu bir dinsizken dindar, işlerine gelince dindarken dinsiz görünürler. Yani, uzun sözün kısası, ne kadar okumuş olurlarsa olsunlar, Avrupa görüp kitaplar devirsinler, çıkarlarından başkasını düşünemezler. Bunlara ileri toplumların aydınları gibi aydın denemez. Bizde din kurumunu, çağımızda bir hurafe yığını haline sokmuşlardır. Bütün geriliğimize bu birinci sebeptir. Batıdan ne geldiyse karşı koymuşlardır. Daha da durmadan karşı koyuyorlar. Batıdan gelen yeniliklerin bu kuruma o kadar dokunur yönleri de yoktur. Ama gelen yeniliklerin birtakım kimselere zararı vardır. Bu zararın önüne geçmek için, o yeniliğe karşı koymak için çareler aranır. Geri tabakalarca en çok tutunan kurum nedir, din kurumudur. Ver elini din kurumu. Ve din kurumunu o hale getirirler ki, artık o kurum onun elinde bir araçtır. Memleketin yüzüne yayılmış şeyhler, hacılar, hocalar var. Bunları tutan ağalar var. Bunların çömezleri mollalar var. Şeyhlerin halkı soyabilmeleri, hurafelerle korkutabilmeleri onları kara cahil koymakla olasıdır. Başka hiçbir çıkar yolları yoktur. İlkokulu bitirmiş bir kimse gidip de bu zamanda bir şeyhe tapmıyor. Onların yalanlarına, karalarına inanmıyor. Okumuş aklı başına gelmiş bir kimse gidip de bir ağanın kapısında boğaz tokluğuna çalışmıyor. Hakkını istiyor. Bizim kasabada bir hoca vardı. Bir ağayla birleşmiş, yıllar yılı çocukların okumamaları için, babaların çocuklarını okula göndermemeleri için öyle bir propagandaya girişmişlerdi ki, bu yüzden çok köyün çocuğu okul yüzü görmedi. Bir kısım insanların yaşamaları hurafeler yüzündendir. Ağaların, beylerin, hocaların. Yalanla dolanla kandırıyorlar halkı. Birtakım politikacılar da bunlara katılıyorlar, birkaç oy için onlara yüz veriyorlar. Bizde bir zamanlar Atatürkün sayesinde bu iş uyumuş, yerine çekilmişti. Yaşadığımız günleri fırsat bilen faydacılar hurafe ocaklarını, hatta tekkeleri bile ayağa kaldırdılar. Milletin üstüne bir kara duman gibi çöktüler ki, aman Allah… Her ilde, her köyde eski yazı… Çocuklar kara cahil, görgüsüz mollaların ardında. Ama okullarda öğrenci yok. Bu bir kara felakettir. Doğuda bir zamanlar gerilik üstüne röportajlar yapmıştım. Çoğunu yazdım, birçoğunu yazamadıydım o zamanlar. Şimdi de onlara benzer birçok olayla karşılaşıyorum İstanbulun göbeğinde. Bir şeyh, radyo kadar günah bir yaratık olmaz, diyordu. Bir radyoyu bir kere dinleyenin kulağına cehennemde yedi yüz bin yıl kurşun akıtılacaktır. Radyo sesi sinen su, zehirden kötüdür. İçen bir daha Müslümanım demesin, diyordu.

Description:
Ustadır Arı, Ağacın Çürüğü, Baldaki Tuz ve Zulmün Artsın Yaşar Kemal'in gazetelerde, dergilerde yayınlanmış toplumcu ve gerçekçi bir bakış açısıyla kaleme aldığı yazılarından ve konuşmalarından derlenmiştir. Onun düşünce ve yazarlık serüvenine tanıklık eden bu ya
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.