STRATEJ‹K ARAfiTIRMALAR DERG‹S‹ Dilek ÖZY‹⁄‹T* ULUSLARARASI PARA FONU (IMF) ÖZET 1929 Büyük Dünya Bunal›m›, Uluslararas› Parasal Sistemin yeniden yap›lanmas› gereklili¤ini zo- runlu k›lm›flt›r. Bunun sonucunda Bretton Woods Konferans›’nda Dünya Bankas› (WB) ve Ulus- lararas› Para Fonu (IMF) kurulmufltur. IMF’nin amaçlar›, kambiyo dengesini sa¤lamak, üye ülke- lerin ödemelerdeki sorunlar›n› düzeltmek ve kambiyo oran s›n›rlar›n› de¤ifltirmektir. IMF, bu amaçlar için üye ülkelerine fon sa¤lar. Ülkemiz, IMF’ye üye olduktan sonra yak›n iliflkilerde bu- lunmaktad›r. Türkiye-IMF iliflkisi araflt›r›ld›¤›nda 2002 y›l›na kadar olan süreç içerisinde Türkiye’nin IMF’den ald›¤› kredilerle amaçlar›n› gerçeklefltiremedi¤ini, hedeflenen programlar›n beklenmedik bir fle- kilde sonuçland›¤› görülmektedir. Ancak 2002 y›l›ndan günümüze kadar geçen süreç içerisinde olumlu sonuçlar al›nmaya bafllanm›flt›r. ABSTRACT The Big World Crisis in 1929 has necessitated the reorganization of Monetary System. As a re- sult, in Bretton Woods Conference, The Word Bank and International Monetary Fund (IMF) we- re established. The aims of the IMF are to obtain stabilization of foreign exchange, satisfaction of member countries’ balance payment problems, to remove exchange rate limitations and to arrange mutually the member countries’ relations. IMF provides fund to the member countries for those aims. Our country had close relationships with IMF after being a member of IMF. When investigated the relationship between IMF and Turkey until 2002, it can be seen that Tur- key could not realize its aims with the credit taken from IMF and targeted programs were re- sulted in unexpected way. However, positive results have been obtained from 2002 up to now. GİRİŞ olarak IMF desteğinde uygulamaya konulan istikrar programları, dış ödeme sisteminin istikrarını sağla- 1929 Büyük Dünya Bunalımı, uluslararası parasal mayı, enflasyonun durdurulması kontrolünü amaçla- sistemin yeni bir temel çerçevede oluşturulmasını zo- maktadır. runlu kılarken, İkinci Dünya Savaşı devletlerin yeni çözümler arayışına girmesini hızlandırmıştır. Tüm bu Bu çalışmada Uluslararası Para Fonu’nun tarihçesine olumsuz gelişmeler sonucunda ödemeler dengesi so- yer verilmiş, yapısı, kredi mekanizması, amaçları, runlarını ve uluslararası parasal sistemde ortaya çı- araçları, kaynakları ve üye ülkelerin fon kaynakların- kan dengesizlikleri çözümleyici bir araç olarak Türki- dan yararlanma esasları ayrıntılı bir şekilde incelen- ye’nin de katıldığı Bretton Woods Konferansı’nda miştir. Ayrıca IMF ve Türkiye ilişkilerine Türkiye’nin Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası Fona üye oluşu ile başlanmış ve günümüze kadar (WB) kurulmuştur. Bu konferansta imzalanan anlaş- olan ekonomik ilişkiler kronolojik olarak incelenmiştir. ma ile döviz kurlarında istikrarın sağlanması, farklı ulusal paralar arasındaki kurların birbirine uyumlu ha- 1. ULUSLARARASI PARA FONUNUN DOĞUŞU, le dönüştürülmesi, ulusal paraların tam konvertibilite- AMAÇLARI VE FONKSİYONLARI sinin oluşturulması, kambiyo kısıtlamalarının kaldırıl- Uluslararası Para Fonu’nun doğuşu 1870’lerden ması ve üye ülkeler arasında sıkı bir iş birliğinin ger- 1930’lara kadar uzanan Altın Standardı Sistemi’ne çekleşmesi amaçlanmıştır. kadar uzanmaktadır.1Sistemin temelinde yatan, Mer- Günümüzde gelişmekte olan ülkeler tarafından hazır- kez Bankasının yürürlükte olan kağıt parayı kanunla lanan ve uluslararası kredilerle desteklenen istikrar tespit edilmiş bir parite üzerinden altın ile değiştirme- programları IMF’nin onayını almak zorundadır. Genel sidir.2 *Araş. Gör., Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Ekonomi Anabilim Dalı 1Pınar Önertürk, Uluslarararası Parasal Gelişmeler ve Türkiye, Ankara: Başbakanlık Basımevi, 1980, s.27. 2Sadun Aren, Para ve Para Politikası, İstanbul: Gerçek Yayınevi, 1992, s.113. STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 48 ULUSLARARASI PARA FONU (IMF) Türkiye dahil olmak üzere 44 ülkenin katılmış olduğu Böylece IMF’nin temel amacı; uluslararası refahın Bretton Woods Konferansı sonucunda, İkinci Dünya yükseltilmesi için uluslararası ticaret ve işbirliğinin art- Savaşı’ndan sonraki uluslararası para sistemlerinin tırılmasını engelleyecek mekanizmaların oluşmasını esasları kabul edilerek bir anlaşma imzalanmıştır. Bu önlemek olarak anlaşılmaktadır. anlaşma ile dünya çapında önemli yerleri olan Dünya Uluslararası para sistemini gözetlemek ve üyelerin- Bankası (World Bank-WB) ve Uluslararası Para Fonu den tutarlı ve kalıcı ödemeler dengesi politikası izle- (International Monetary Found-IMF) kurulmuştur.3 melerini istemek gibi genel bir görevi olan IMF’nin8 Banka, faaliyetlerine Haziran 1946’da, Fon ise finan- yeni dönemdeki (Bretton Woods’dan sonraki) fonksi- sal işlemlerine Mart 1947’de başlamıştır. yonları maddeler halinde şu şekilde sıralanmıştır: 9 Bretton Woods Antlaşmasının IMF ile ilgili kısmını - Ekonomik istikrarsızlığı ve dış açığı olan ülkelere kı- oluşturan maddelerden 1. Madde’de Fonun amaçları sa vadeli kredi sağlamak, belirtilmektedir.4 Bu amaçlar;5 - Uluslararası parasal ilişkilerin düzenli ve uyumlu bir - Uluslararası parasal sorunlar üzerinde işbirliği ve şekilde gelişmesini gözetlemek, danışmaya aracılık etmek amacıyla sürekliliği olan bir kurum kanalıyla uluslararası parasal işbirliğini kur- - Üye ülkelerdeki makro ekonomik ve yapısal uyum mak, geliştirmek ve teşvik etmek. politikalarına destek olmak, - Ekonomik politikanın temel amaçları olarak bütün - Üyeülkelerarasındadahaliberaldışticaretpolitika- üye ülkelerde üretken kaynakların geliştirilmesine, larının kabulünü özendirmek, yüksek istihdam ve reel milli gelir düzeylerinin korun- - Dış ticaret ve kambiyo rejimlerinin liberalizasyonu ma ve geliştirilmesine katkıda bulunmak ve uluslara- ve rasyonelleştirilmesi gibi konularda teknik açıdan rası ticaretin dengeli bir şekilde büyüyerek yaygınlaş- yardım yapmak ve eğitim hizmetleri vermek, masına imkan sağlamak, - Üye ülkelerin uluslararası ticari bankalara veya res- - Kambiyo istikrarını sağlamak amacıyla üye ülkeler mi kuruluşlara olan ve ödenemeyen borç sorununun arasında düzenli kambiyo ilişkilerini sürdürmek, reka- giderilmesine aracı olmak, yeni ödeme planları ile betçi kambiyo ayarlamalarını önlemek ve daha önce borç ertelemesini içeren anlaşmalar hazırlamaktır. rekabet zihniyeti ile konulmuş bazı kambiyo şartları- Özetle belirtmek gerekirse IMF, dış ödeme güçlüğü nın yıkıcı etkilerini ortadan kaldırmak. çeken ülkelere kredi açarak onların dış dengeyi sağ- - Dünya ticaretinin büyümesine engel oluşturan kam- lamalarına yardımcı olur ve uluslararası para sistemi- biyo kısıtlamalarını ortadan kaldıracak ve üye ülkele- nin dengeli bir şekilde işlemesine katkıda bulunur.10 rin karşılıklı ilişkilerini düzenleyecek şekilde çok ulus- 2. ULUSLARARASI PARAFONUNUN YÖNETİMİ lu ödemeler sisteminin kurulmasına yardımcı olmak, IMF’nin organizasyon yapısı, Guvernörler Kurulu, Yü- - Ödemeler dengesinde ortaya çıkabilecek geçici bo- rütme Kurulu (İcra Direktörleri Kurulu), IMF Başkanı zulmaları gidermek amacıyla üye ülkelere fon kay- ve IMF Personelinden oluşmaktadır.11 naklarını kullanabilme imkanı sağlamak ve üye ülke- lerin uluslararası ticaret ve karşılıklı refahı bozacak IMF’nin en yetkili organı Guvernörler Kurulu’dur. Bu önlemlere başvurmalarını engellemek. Kurul genellikle üye ülkelerin Maliye Bakanları ya da Merkez Bankası Başkanlarından oluşmaktadır.12 - Yukarıda belirtilmiş olan amaçlara paralel olarak üye ülkelerin uluslararası ödemeler dengelerinde meyda- Guvernörler Kurulu, yıllık raporu ve hesapları onayla- na gelebilecek dengesizliklerin derecesini azaltmak yıp, Başkanını ve her iki yılda bir atama dışında kalan ve süresini kısıtlamak olarak belirtilmektedir.6 Yönetim Kurulu Üyelerini seçmektedir. Asıl amaç, son maddede belirtilmiş olup bu amacı Yürütme Kurulu, IMF’nin günlük işlerinin yürütülme- gerçekleştirebilmek için IMF, dış ödeme güçlükleri ile sinden sorumlu sürekli karar organıdır ve Guvernörler karşı karşıya kalan üye ülkelere gerekli kaynak yardı- Kurulu’nun devretmiş olduğu yetkilerin bir kısmını kul- mında bulunacak, döviz kurlarında istikrarı özendire- lanmaktadır.13 Kurula aynı zamanda İcra Direktörleri cek ve üyelerin rekabetçi devalüasyonlara yönelme- Kurulu da denmektedir. Ayrıca Yürütme Kurulu, ana lerine engel olacaktır.7 sözleşmede öngörülen ya da Guvernörler Kurulu ta- 3Rıdvan Karluk, Uluslararası, Ekonomik, Mali, Siyasi Kuruluşlar, 5.b., Ankara: Turhan Kitabevi, 2002, s.287. 4Graham Bird, IMF Lending To Developing Countries, Issues and Evidence, 1st Edition, London:Routledge Publishing, 1995, s.1. 5Hasan Alpago, IMF-Türkiye İlişkileri, İstanbul: Beta Yayınları, 2002, s.32. 6Cem Alpar - Tuba Ongun, Dünya Ekonomisi ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, Ankara:Türkiye Ekonomi Kurumu YayınNo:1985/3, ss.124,125. 7Rıdvan Karluk, Uluslararası, Ekonomik, Mali, Siyasi Kuruluşlar, İstanbul: Beta Yayınları, 2002,s.288. 8Sidney Dell, ”Stabilation.Political Economy of Overkill”, World Development, C.10, S.8, London,1982, s.603. 9Seyhun Doğan, Uluslar arası Para Fonu Destekli İstikrar Programları ve 1980 Sonrası Türkiye Uygulamaları, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbul: İ.Ü., S.B.E., 1996, s.10. 10Karluk, Uluslararası, Ekonomik, Mali, Siyasi Kuruluşlar, s.288. 11Mahfi Eğilmez, Hazine, İstanbul: Finans Dünyası Yayın No:3, 1996, ss.185,186. 12Cem Alpar -M.Tuba Ongun, Dünya Ekonomisi ve Uluslararası Ekonomik Kuruluşlar, 3. Baskı,İstanbul: Evrim Yayım, 1998, s.151. 13Karluk, Uluslararası, Ekonomik, Mali, Siyasi Kuruluşlar, s.294. STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 49 STRATEJ‹K ARAfiTIRMALAR DERG‹S‹ Dilek ÖZY‹⁄‹T rafından verilen görevleri yapmak ve yetkileri kullan- -Üye ülke uygulamasının zaman içinde gözden geçi- makla yükümlüdür.14 rilmesidir.16 IMF Başkanı ise Yürütme Kurulu tarafından atanır. 4. TÜRKİYE’NİN FONAÜYELİĞİ IMF’nin günlük işlerinin yürütülmesinden sorumlu Türkiye’nin Fona üye olmasının ilk adımı 1946 yılında olup, yönetim kuruluna başkanlık etmektedir. Ancak, gerçekleştirilen devalüasyonla birlikte atılmış ve 1947 oylarda eşitlik hali dışında, bu kurulda oy kullanma yılında Fona üyelik gerçekleşmiştir. hakkı yoktur.15 Türkiye’nin içinde bulunduğu sorunların artması, bu- 3.FONUN MALİ YARDIM POLİTİKASININ İŞLEYİŞİ na karşılık IMF’nin ödemeler bilançosu dengesinde IMF, elindeki mali kaynakları Fonun politikalarına uy- sıkıntı çeken ülkelere yardım ediyor olması, Türki- gun olarak talepte bulunan üyelerine tahsis ederek, ye’nin bu kuruluşa girme isteğini artırmıştır. Fona üye onların karşılaştıkları ödemeler dengesi açıklarını fi- olmak için de paranın değerinin diğer paralar karşı- nanse eder. Fondan borçlanma bir ülke parasının di- sında düşürülmesi düşüncesi yerleşmiştir.17 Dönemin ğer ülke parasıyla değiştirilmesi veya kendi parası hükümeti 7 Eylül 1946’da Türk Lirasının değerini, 1 karşılığında diğer bir ülkenin parasının satın alınması Dolar = 1.31 TL’den 1 Dolar = 2.80 TL’ye düşürerek şeklinde olur. Ayrıca, üye ülkeler Fondan SDR alarak ve değerini kendisi tespit etmiş olarak Fona giriş iş- borçlanabilirler. IMF normal olarak üyelerinin kısa va- lemlerini gerçekleştirmiştir.18 deli dış ödeme açıklarını finanse eder. Diğer bir de- En son tamamlanan “11. Genel Kota Artırımı Toplan- yişle Fon kredileri genelde kısa vadelidir. Fakat, dış tısı” sonucuna göre de Türkiye’nin IMF’deki kotası dengesizliği gidermek için ekonomide yapısal bir de- 964.0 milyon SDR olarak belirlenmiştir. Aşağıdaki ğişiklik ve uyum gerektiği zaman orta vadeli kredi de tabloda yıllar itibariyle Türkiye’nin IMF’deki kota mik- sağlar. tarı gösterilmektedir:19 Ödemeler dengesi sıkıntısına giren bir üye ülke IMF Tablo 1:Türkiye’nin IMF’deki Kota Miktarı kaynaklarını kullanmak istediğinde, bu imkan kadar kendi milli parasını ve bu miktarı içeren bir taahhütna- meyi IMF’ye verir. Fon da bu taahhüde karşılık üye ül- kenin ihtiyaç duyduğu döviz cinsinden gerekli miktarı üye ülkeye tahsis eder. Eğer üye ülke Fon kaynakla- rını taksitlendirme çerçevesinde kullanmakta ise, her taksitlendirmeden önce bu taahhüt işlemi yenilenir. Böylece Fon üyesi ülke, ihtiyaç duyduğu dövizi kul- lanmış (purchase) olur. Geri ödenme sırasında ise tersine olarak, üye ülke kullandığı dövizi geri öder, sonra da kendi milli parasını ve düzenlenmiş olduğu taahhüt senedini geri alır. Bu işleme de geri ödeme (repurchase) denir. (*) Milyon SDR IMF imkanlarından yararlanmak isteyen üye ülkeler KAYNAK: IMF, www.imf.org/ Quata of Turkey bazı şartları yerine getirmek durumundadırlar. Genel- Aşağıdaki tabloda Türkiye’nin IMF’deki oy sayısı ve likle şartların gerçekleşmesi ile üyeler IMF imkanla- oy gücü rakamlarla ifade edilmiştir:20 rından yararlanırlar. Bu şartlar; - Üye ülkenin uygulayacağı ekonomik programa iliş- kin olarak IMF’ye niyet mektubu vermesi, -Destekleme veya süresi uzatılmış düzenleme yapıl- ması, - IMF tarafından üye ülkenin uymak zorunda olacağı performans kriterlerinin belirlenmesi, - Kullanılacak imkanın taksitlendirilmesi, - Üye ülkenin kullanacağı miktar kadar kendi parası cinsinden bir taahhüt senedini IMF’ye vermesi, 14İlker Parasız ve Diğerleri, Dünya Ekonomisi, 1. Baskı, Bursa: Ezgi Kitabevi, 1999,s.136. 15Alpago, a.g.e., s.37. 16Karluk, Uluslararası, Ekonomik, Mali, Siyasi Kuruluşlar, ss. 298,299. 17Yalçın Doğan, a.g.e., ss.56,57. 18Nazif Ekzen, 1946-1958-1970 Devalüasyonları, Ankara, 1972, s.8. 19http:// www.imf.org/ Quata of Turkey 20IMF, http://www.imf.org/ IMF Executive Directors and Voting Power General Department andSpecial Drawing Rights Department STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 50 ULUSLARARASI PARA FONU (IMF) Tablo 2:Türkiye’nin IMF’deki Oy Sayısı ve Oy Gücü 6. 1980 ÖNCESİNDE UYGULANAN İSTİKRAR PROGRAMLARI VE TÜRKİYE-IMF İLİŞKİLERİ 1950-1958 yılları arasında Türkiye ekonomik ve top- lumsal açıdan büyük değişmeler yaşamıştır. Ülkede parasallaşma yaşanarak paranın gelir yaratma fonk- siyonunun iktisadi kalkınmayı gerçekleştireceği görü- şü, dönemin en kuvvetli görüşlerinden biri olmuş- tur.1950-1953 yılları arasında yaşanan çok hızlı bü- KAYNAK: IMF, www.imf.org/ IMF Executive Direc- yümeye ve Kore Savaşlarının ihracat üzerinde yarat- tors and Voting Power General tığı olumlu konjonktürün sona ermesine bağlı olarak 1950 yılından itibaren ülkemizde döviz darboğazı or- Department and Special Drawing Rights Department taya çıkmıştır.26 1954 yılından itibaren ise enflasyo- Türkiye’yi IMF ile ilişkilerinde Hazine Müsteşarlığı nist baskı ile ekonomi daha da kötüye gitmeye başla- temsil etmektedir. Hazine Müsteşarlığının bağlı bu- mıştır.27 lunduğu Bakan IMF Guvernörler Kurulu’nda guver- 1950 ile 1954 yılları arasında sakin geçen Türkiye- nör, T.C. Merkez Bankası Başkanı da Guvernör Veki- IMF ilişkileri 1954 yılından itibaren hareketli bir süreç li olarak yer almaktadır.21 içine girmiştir. Türkiye’deki durumu yakından izleyen 5. TÜRKİYE’DE IMF KONSÜLTASYONLARININ IMF yetkilileri son zamanlarda ekonomideki tıkanma- YÖNTEM VE KAPSAMI nın çözüm yollarını belirtmek üzere Ankara’ya gelmiş ancak sunulan yüksek oranlı devalüasyon ve diğer is- IMF her üye ülkede, ekonomik durum izlemesi ve tikrar önlemlerinden oluşan program dönemin hükü- konsültasyon (denetleme) yapar. Bunlar; ana sözleş- meti tarafından sorunun çözümünden uzak varsayımı menin dördüncü maddesi gereğince yılda bir kez ya- ile reddedilmiştir. Sonuçta dış ödemelerdeki bozulma- pılan konsültasyon, Dünya Ekonomik Görünümü Ra- nın devam etmesi neticesinde Türkiye dışa giderek poru (World Economic Outlook) için yılda iki kez yapı- kapanmış ve hükümet ekonomik istikrara kavuşmak lan WEO çalışması, fon kaynaklarını kullanmaksızın için önlemler almaya başlamıştır. 1956 yılında turizm IMF’in yakın gözetiminde olmayı kabul eden üye ül- gelirlerinin artması sonucu Türk lirasının 1 Dolar kar- keler için yılda birkaç kez yapılan uyarıcı düzenleme- şısındaki değeri 2.80 TL. yerine 5.25-5.75 TL. olarak ler, genişletilmiş gözetim ve program gözetiminden belirlemiştir.28 Sonuçta 1958 yılında IMF ile müzake- oluşmaktadır.22 relere başlanmış ve bu müzakereler 4 Ağustos 1958 Konsültasyon için Türkiye’ye gelen IMF komisyonu 3- istikrar tedbirleri ile noktalanmıştır. 4 Ağustos 1958 4 uzman ve Dünya Bankası’nın bir uzmanından oluş- kararlarının temel amaçları, iç fiyatların istikrarı ve maktadır. Konsültasyonlara Türk tarafı Hazine Müste- ödemeler bilançosu dengesinin sağlanmasıdır. şarlığı Müsteşar Yardımcısı’nın koordinasyonu altın- 1960’lı yılların sonlarına doğru IMF, yeni bir devalüas- da Hazine, Maliye Bakanlığı, Devlet Planlama Teşki- yon yapılması konusundaki baskılarını iyice artırmış latı ve Merkez Bankası uzmanlarından oluşan bir he- ve denetimini yaygınlaştırmıştır. Sonunda 10 Ağustos yet ile katılır. Konsültasyon toplantıları genellikle on 1970’de devalüasyon yapılmış, %66’lık devalüasyon beş gün sürmektedir.23 Konsültasyonlarda ele alınan ile 1$=9 TL’den 15 TL’ye yükselmiştir. 29 konular Gayrisafi Milli Hasılanın gelişimi ve büyüme hızı, sanayi üretimi, kapasite kullanımı ve tarımsal 10 Ağustos 1970 kararlarının alınma nedenleri, fiyat- üretim, fiyat hareketleri ve nedenleri, istihdam ve üc- lardaki artışların hızlanması, çalışanların ve memur- retler, konsolide bütçe, gelir ve giderler, kamu iktisadi ların maaş artışlarının yarattığı gelir ve maliyet etkisi, teşebbüsleri ve finansman, bütçe dışı fonlar, mahalli bütçe açıklarının artması, para arzındaki ve banka idarelerin finansmanı, iç ve dış borçlanma, parasal kredilerindeki artış. Enflasyonun şiddetlenme eğilimi- gelişmeler, para politikası uygulamaları, ödemeler ne girmesi, 4 Ağustos 1958 tarihinden beri 1$=9 TL dengesi, uluslararası cari işlemlerde uygulanan esas- kurunun sürmesi sonucunda TL’nin aşırı değerlenme- lar ve döviz kuru politikasıdır.24 si, ödemeler dengesi açığının hızla artmasıdır.30 Konsültasyon toplantılarının tamamlanmasından 1970 istikrar programı gerçekleştirilen devalüasyona sonra, IMF misyonunun Türkiye’ye ilişkin bilgi ve ve- ek olarak kredi ve faiz politikaları ve maliye politikala- rileri değerlendirmesine dayalı olarak hazırlayacağı rı ile desteklenmiş, dış ve iç istikrar önlemlerinden bir değerlendirme notu ile geleceğe yönelik senaryo- oluşan bir bütün olarak görülebilir.31 lar misyon ile yüksek düzeyli Türk yetkilileri tarafın- dan ele alınmaktadır.25 21Eğilmez, Uluslar arası Para Fonu(IMF), Dünya Bankası Grubu ve Türkiye, İstanbul: Finans Dünyası Yayın No:2, 1996, s.55. 22Mahfi Eğilmez - Ercan Kumcu, Ekonomi Politikası, Teori ve Türkiye Uygulaması, İstanbul: Om Yayınevi, 2002, s.66. 23Forum, TOBB Aylık Dergisi, Ağustos 1998, S.8, s.9. 24Mustafa Sönmez, “24 Ocak Bahsinde İşlerin Yolunda Gitmesine Engel Olan Kim?”İktisat Dergisi, S.243, İFMC Yayını, İstanbul, 1985, s.259. 25Forum, TOBB Aylık Dergisi, Ağustos 1998, S.2, s.24. 26İlker Parasız, Türkiye Ekonomisi:1923’den Günümüze İktisat ve İstikrar Politikaları Uygulamaları, 1.Baskı, Bursa: Ezgi Yayınevi,1998, s.75. 27Beyhan Ataç, Kuramda ve Türkiye’de İstikrar Politikası Açısından Parasal ve Mali İşlemler, Ankara: Savaş Yayınları, 1981, s.26. 28Yakup Kepenek, Türkiye Ekonomisi, Ankara: Savaş, s.127. 29Hüseyin Şahin, Türkiye Ekonomisi, 3.Baskı, Bursa: Ezgi Kitabevi, 1995, s.171. 30Ataç, a.g.e., s.29. 31Ataç, a.g.e., s.29. STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 51 STRATEJ‹K ARAfiTIRMALAR DERG‹S‹ Dilek ÖZY‹⁄‹T 1 Mart 1978 tarihindeki devalüasyon ile birlikte 1 ABD koyan 24 Ocak Kararları iktisadi istikrara, idareci ve dolarının değeri 19.25 TL’den 25 TL’ye yükselmiştir. müdahaleci araçlardan çok piyasa mekanizmasını çalıştırmak yoluyla ulaşmayı hedef almıştır. Bu karar- 10 Nisan 1979 devalüasyonunda ise aşamalı bir yön- larla iktisadi makro dengelerin sağlanmasının temel tem izlenmiştir. 1 ABD dolarının değeri öncelikle şartı ekonominin dışa açılması, bunun için de daha 26.50 TL’na yükseltilmiştir. Bu kararların alınmasın- çok dışa dönük yapısal bir üretim ve dış ticaret politi- daki ortak amaç ödemeler dengesi açıklarının önlen- kasının kabul görmesi hedef olarak öngörülmüştür.37 mesi ve enflasyonun düşürülmesidir. Türk ekonomisinin dışa açılmasının sağlanması ve Sonuç olarak iki yıl olarak düzenlenen 1978 İstikrar özellikle sanayi malları ihracatının geliştirilmesi prog- Programı, Eylül 1978’de meydana çıkan problemler ramın temelini teşkil etmiştir. sonrasında askıya alınmış, iki yıl sonuçlarına ulaşıla- 24 Ocak 1980’den başlayarak yeni bir iktisat politika- madan kesintiye uğrayarak uygulanamamıştır.32 sının uygulamaya konulması, ülkemizin ekonomik bu- 7. 1980 İSTİKRAR TEDBİRLERİ nalıma girmesiyle 1978-1979 yıllarında alınan kararlı- lık önlemlerinin yetersiz kalmasının bir sonucudur. 24 Ocak 1980 istikrar politikaları, 1978 ve 1979 istik- Önceleri “İstikrar Önlemleri” diye düşünülen bu yeni rar paketlerinden amaç, nitelik ve içerik açısından politika demeti, yeni unsurlarla tamamlanarak uzun pek fark arz etmemektedir. Önceki istikrar politikala- dönemli bir iktisat politikası şekline dönüşmüştür.38 rında olduğu gibi başlıca uygulama araçları; döviz ku- ru, ücretler, kamu harcamaları ve para arzıdır. Ancak 24 Ocak 1980 kararları çerçevesinde Türkiye, OECD diğer istikrar politikalardan farklı olarak 24 Ocak ka- ülkelerine olan ve daha önce ertelenen borçların ye- rarlarını, ekonomiyi serbest piyasa kuralları altında niden ertelenebilmesi ve IMF ile anlaşmanın sağlana- yeniden örgütlenmiş ve ekonomide devletin etkinliği- bilmesi için IMF’ye serbest piyasa ekonomisiyle dışa ni sınırlamak amacına yönelik olması açısından ayı- açılmaya yönelik verdiği taahhütler sonucunda 1980- rabiliriz. Buna göre 24 Ocak kararları ekonominin dı- 1983 yıllarını kapsayan üç yıl süreli bir stand-by an- şa dönük biçimde yeniden örgütlenmesini de günde- laşması imzalamıştır.39 minde bulundurmuştur.33 1980 sonrası Türkiye’nin makroekonomik performan- 24 Ocak İstikrar Önlemlerinin alınma nedenlerini eko- sındaki gelişmeler Tablo 3’de gösterilmektedir: nomik politika kararlarının alınmasında ve uygulan- Tablo 3: Türkiye’nin Makro Ekonomik Performansı masında hatalar, eksiklikler ve gecikmeler olma- (1980-1989) sı,1980’li yıllara doğru enflasyon oranının giderek art- ması, petrol ve enerji yetersizliği, ulaşım darboğazı, ithal girdilerin yetersizliği ve finansman sıkıntısının eksik kapasite kullanımına neden olması, ihracatın durgunlaşması, yurt içi tasarrufların azalarak yatırım- ların yapılamamasına neden olması, kısa vadeli dış borç yükünün ağırlaşması, içe dönük ithal ikamesi ti- pi endüstrileşmenin döviz darboğazına neden olması (*) Toptan Eşya Fiyat Endeksi Artış Hızı şeklinde açıklayabiliriz.34 KAYNAK: DPT, 1980’den 1990’a Makro Ekonomik IMF önlemlerinin kararlı bir biçimde uygulandığı bu is- Politikalar, Türkiye Ekonomisindeki Gelişmelerin tikrar programı içinde, ekonomide şok etkiler meyda- Analizi ve Bazı Değerlendirmeler, 1991, ss.28,54. na getirecek tarzda para politikası (bir taraftan faiz hadleri yükseltilmiş, diğer taraftan yüksek oranlı de- valüasyon yapılmış ve esnek kur sistemine geçilmiş) Sonuçta, 1980-1983 yılları arasında elde edilen gös- uygulamaya konulmuştur.35 tergelerle uygulamaya konulan istikrar politikalarının göreli olarak başarılı olduğu, serbestleşmeye yönelik 24 Ocak Kararları devlet müdahalesinden serbest pi- uygulamaların ise göreli olarak sınırlı kaldığı görül- yasa yönüne, ithal ikamesi sanayi stratejisinden ihra- mektedir. 40 cata yönelik sanayileşme stratejisine geçişi öngör- müştür.36 8. 4 ŞUBAT 1988 KARARLARI Ekonomiyi çok kısa bir süre içerisinde istikrara kavuş- Türkiye ile IMF arasında 1980-1983 dönemi için ge- turmak için anti-enflasyonist politikaları uygulamaya çerli olan üç yıllık stand-by anlaşması bir yıl daha 32Gülten Kazgan, Yeni Ekonomik Düzende Türkiye’nin Yeri, 2.Baskı., İstanbul: Altın KitaplarYayınevi, 1988, s.185. 33Taner Berksoy, Türkiye’de İstikrar Arayışları ve IMF,Ankara: Savaş Yayınları, 1982, s.169. 34Parasız, Türkiye Ekonomisi:1923’den Günümüze İktisat ve İstikrar Politikaları Uygulamaları,s.176. 35Sadun Aren, Bir Dönemden Yazılar 1980-1988, 1. Baskı, Gerçek Yayınevi, İstanbul, 1989, s.48. 36Mustafa Sönmez, “24 Ocak Bahsinde İşlerin Yolunda Gitmesine Engel Olan Kim?” İktisat Dergisi, S.243, İFMC Yayını, İstanbul, 1985, s.24. 37Cihan Dura, Türkiye Ekonomisi, Erciyes Üniversitesi, Yayın No:19, Kayseri:. 1991, s.207. 38Yakup Kepenek, Gelişimi Üretim Yapısı ve Sorunlarıyla Türkiye Ekonomisi, 5.Baskı, Ankara: Verso Yayıncılık, 1990, s.187. 39Gülten Kazgan, Ekonomide Dışa Açık Büyüme, İstanbul: Altın Kitaplar Yayınevi, 1988, ss.336,338. 40Gülten Kazgan, Yeni Ekonomik Düzende Türkiye’nin Yeri, ss.191,192. STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 52 ULUSLARARASI PARA FONU (IMF) uzatılarak 1984 yılı sonuna kadar olan dönemi kapsa- lardan biri olmuştur.44 mıştır. 1984 yılını izleyen dönemde Fon ile yeni bir 5 Nisan 1994 Kararlarının temel amaçları; enflasyonu stand-by anlaşması imzalanmış, 1984 sonrası dö- hızla düşürmek, Türk Lirasına istikrar kazandırmak, nemde ilk 3 yıl IMF ile stand-by anlaşması yapılma- ihracat artışını hızlandırmak, ekonomik ve sosyal kal- mıştır. kınmayı sosyal dengeleri de gözeten sürdürülebilir bir 1987 yılı sonuna doğru ülke ekonomisinde sorunlar temele dayandırmak, istikrarı sürekli kılacak yapısal gittikçe artmaya başlamıştır. 4 Şubat 1988 kararları- reformları gerçekleştirmek, kamunun ekonomideki ro- nın alınma sebepleri enflasyonun hızlanması, gelir lünü açıkları azaltacak şekilde yeniden düzenlemek- dağılımında giderek kötüleşme, TL’nin dış reel efektif tir.45 değerinin dibe vurması, kısa vadeli borçlarda olağa- 5 Nisan Uygulama Planı’nın kapsamı iki bölümden nüstü birikim oluşması ve para ikamesinin ivme ka- oluşmaktadır. İlki “İstikrar Programı” olarak adlandırı- zanması, dövizin TCMB ile serbest piyasa fiyatı farkı- lan öncelikli uygulamalar, ikincisi ise, “Yapısal Düzen- nın büyümesi olarak gösterilebilir.41 lemeler” ile ilgilidir.46 Bütçe-kamu kesimi dengesizliğinin giderek büyüme- 5 Nisan 1994 kararlarının istikrar programında kısa si, önlemlere vergi önlemlerinin de eklenmesini ge- vadede öncelikle ekonomiyi zorlayan kamu açıkların rektirmiştir. 4 Şubat 1988 kararları aşağıdaki gibi azaltıcı, gelir azaltıcı ve gelir artırıcı tedbirlerin yanın- özetlenebilir:42 da enflasyonu düşürmeye, bozulan ödemeler denge- - Ticari bankaların mevduat munzam karşılıkları sini yeniden kurmaya ve Türk Lirasına istikrar kazan- (%14’ten %16’ya), genel disponibilite oranları dırmaya ilişkin tedbirlerin alınması amaçlanmıştır.47 (%23’ten %27’ye), vadesiz ve kısa vadeli mevduat fa- 5 Nisan 1994 Kararlarının “Yapısal Düzenlemeler” izleri yükseltilmiştir. bölümünde ise yeni vergiler, özelleştirme, sosyal gü- - Döviz-dış ticaret düzenine ilişkin önlemler alınmış, venlik kuruluşları reformu, KİT, tarımsal destekleme ihracat gelirlerini ve ülkeye döviz girişini artırmak ve politikaları, kamu kesiminde istihdamın rasyonalizas- aynı zamanda ihracatı kısmak amacı güdülmüştür. yonu, yerel idarelerin idari ve mali düzenlemeleri yer almıştır.48 - Vergi sisteminde zaten ağırlıklı olan dolaylı vergiler daha da artırılmıştır. Aşağıdaki tabloda 1994 tarihli stand-by düzenlemesi çerçevesinde Türkiye’nin kullanım planı gösterilmek- Türkiye 1986 sonrası sekiz yıllık dönemde, ödemeler tedir.49 dengesi sorunundan uzak yaşamıştır. 1988, 1989, ve 1991’de cari işlem fazlası vermiştir. Özellikle 1988 Tablo 4: 1995 Yılında Yenilenmiş Bulunan 1994 Ta- sonrası uygulanan “sıcak para” politikaları dış denge- rihli Stand-By Düzenlemesi Çerçevesinde Türkiye’nin nin açıklarını kamuflede önemli bir rol oynamıştır. Dö- Kullanım Planı viz kurunun sabite yakın, faizlerin ise yüksek tutuldu- ğu dönemde sıcak para akışı hızlanmış ve “dış den- ge” sorunu IMF yardımı olmadan çözülmüştür.43 9. 5 NİSAN 1994 KARARLARI (5 NİSAN EKONO- MİK ÖNLEMLER UYGULAMAPLANI) 5 Nisan 1994 kararlarının alınmasına yol açan krizin temel nedenini, kamu maliyesinde giderek artan bo- zulmanın genel bir iç dengesizliğe yol açması şeklin- de değerlendirebiliriz. 1992 ve 1993 yıllarında görü- len hızlı çöküntü, diğer makro dengelerin de bozul- KAYNAK: Mahfi Eğilmez, Uluslararası Para Fonu, masına neden olmuştur. Kamu kesimi açıklarının fi- Dünya Bankası Grubu ve Türkiye, s.62. nansmanında karşılaşılan zorluklar 1993 yılının son aylarından itibaren iktisadi faaliyetleri olumsuz yönde 5 Nisan 1994 kararları amaçlarının bir bölümüne kısa etkilemeye başlamıştır. Kamu kesimi açıkları 1994 yı- zamanda ulaşmış, ihracat artışına ithalat daralması- lı Mart ayında da devam etmiş ve açığın finansmanı nın eşlik etmesi sonucu dış ticaret açığı küçülmüş ve önemli ölçüde kısa vadeli avanslara dayandırıldığın- bunu izleyerek cari işlemler dengesi pozitif bir denge- dan, piyasalardaki istikrarsızlığı krize taşıyan unsur- ye dönüşmüştür. Faizler yeniden serbest bırakılmış 41Yüksel Ülken, 1923’den 1993’e Cumhuriyet Ekonomisi, İstanbul: Filiz Kitabevi, 1994, s.55. 42Gülten Kazgan, Yeni Ekonomik Düzende Türkiye’nin Yeri, s.199. 43Forum, TOBB Aylık Dergisi, Şubat 1997, S.2, s.6. 44TÜSİAD, 1995 Yılına Girerken Türk Ekonomisi, Yayın No: T/95; 1-169, İstanbul: 1995, ss.13,14. 45Erdinç Tokgöz, Türkiye’nin İktisadi Gelişme Tarihi (1914-1999), 5.Baskı, Ankara: İmaj Yayıncılık,1999, s.223. 46Seyhun Doğan, a.g.e., s.220. 47Başbakanlık Basım Merkezi, Ekonomik İstikrara Doğru (Hedefler-Stratejiler), Ankara, Nisan 1994, s.39. 48DPT, Ekonomik Önlemler Uygulama Planı (5 Nisan 1994), Ankara, 1994, ss.7-16. 49Eğilmez, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası Grubu ve Türkiye, s.62. STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 53 STRATEJ‹K ARAfiTIRMALAR DERG‹S‹ Dilek ÖZY‹⁄‹T ve hatta çok yüksek faiz artışları başlangıçta teşvik yönelmiş, bu durum açık pozisyonu kapatmak zorun- edilmiştir. Bu tür maliye politikası ağırlıklı bir ekonomi da olan bankaları harekete geçirmiştir. Piyasalardaki politikasından beklendiği üzere reel GSMH 1994 yılı- likidite sıkıntısı gecelik faizlerin yükselmesine, benzer nın ikinci üç aylık bölümünde %10.5 oranında azalma şekilde bono satışları da bono faizlerinin tırmanması- göstermiş, yıl sonu gerçekleşmesi %6 dolaylarında na neden olmuştur.55 bir küçülmeyle sonuçlanmıştır. 1995 yılı ekonominin Krizin ilk aşamasında Hazine ve Merkez Bankası, du- yeniden büyümeye yöneldiği bir yıl olmuştur. 1995 yı- rumu kontrol altına almaya çalışmış ve piyasadaki li- lı GSMH reel büyümesi %8.1’lik bir büyümeyi ortaya kidite sorununu aşmak için piyasayı fonlamışlardır. koymuştur. Buna rağmen fiyatlar genel düzeyinde ilk Ancak verilen likidite dolar talebi olarak Merkez Ban- başta görülen düşme trendi kısa zaman sonra geçmi- kası’na geri dönmüştür. Merkez Bankası’nın 17 Ka- şe göre daha da büyük bir artma eğilimi içine girmiş- sımda 24.4 milyar dolar olan döviz rezervleri, 5.5 mil- tir. 1994 yıl sonu itibariyle 12 aylık toptan eşya fiyat yar dolar azalarak 1 Aralık’ta 18.9 milyar dolara geri- endeksi %150 olmuştur. Bu oran bir önceki 12 aylık lemiştir. döneme göre yaklaşık 2 misli bir artışa işaret etmek- tedir. Fiyat artışları 1995 yılında yeniden istikrar prog- Sonuç olarak 2000 Kasım krizini bir likidite krizi ola- ramı öncesindeki düzeyine dönmüş ve %70’ler dola- rak değerlendirmek gerekir. Her yıl sonunda oluşan yında gerçekleşmiştir. döviz talebinin yarattığı bir likidite sıkışıklığı sonuçta döviz talebinde sıçramaya yol açmıştır. Krizin en yük- 5 Nisan kararları çerçevesi tam belirlenmeden, yapı- sek noktaya çıktığı dönemlerde bile, dövize olan ta- sal ve siyasal olumsuzluklar giderilmeden uygulama- lepte herhangi bir artış meydana gelmemiştir.56 ya sokulmuş ve başarısız sonuçlar alınmış bir ekono- mik istikrar programı örneği olarak tarihe mal olmuş- 11. 2001 ŞUBAT KRİZİ VE GÜÇLÜ EKONOMİYE tur.50 GEÇİŞ PROGRAMI 10. 2000 YILI ENFLASYONU DÜŞÜRME VE İSTİK- Ekonomide istikrarı sağlama arayışları çerçevesinde RAR SAĞLAMAPROGRAMI IMF’den mali ve teknik açıdan desteğin alınmasıyla uygulamaya konulan “2000 Yılı Enflasyonu Düşürme Türkiye 22 Aralık 1999 tarihinde IMF ile bir stand-by ve İstikrar Sağlama Programı” 22 Şubat 2001’de Türk düzenlemesine gitmiş ve yapılan anlaşma çerçeve- Lirasının dalgalanmaya bırakılmasıyla57 amaçlanan sinde süresi üç yılı kapsayan ve 4 milyar SDR oranın- hedeflere ulaşamadan sona ermiştir. Hükümet yetkili- da kredi öngören bir anlaşma imzalamıştır.51Program leri yeni programın uygulanması konusunda IMF’nin temelde bir enflasyonu düşürme52 ve sürdürebilir bü- destek ve işbirliğine ihtiyaçları olduğunu niyet mektu- yüme oranının sağlanmasını amacını taşımaktadır.53 bunda dile getirmişlerdir. Hükümet bu işbirliğinin ba- 2000 yılı sonu enflasyon oranları programda hedefle- şarılı bir şekilde devam edebilmesi ve kriz nedeniyle nen rakamlara yakın bir oranda gerçekleşmiştir. Yıl IMF ile yaşanan ilişkilerdeki güven bunalımını çözebi- sonu enflasyonu TEFE’de %32.7 ve TÜFE’de %39 leceği düşüncesiyle ekonomi yönetiminin başına Ke- olarak gerçekleşmiştir. mal Derviş getirilmiştir. IMF’de Türkiye açısından de- ğişiklik olmuş, Türkiye masası şefi Carlo Cottarelli Ekim ayı sonunda ekonomik büyüme %6.5-7 aralı- yerine Juha Kahkonen atanmıştır. ğındadır. Ancak bu artışa rağmen enflasyon %69’dan %40’ların altına inmiştir. Faizler beklenenden hızlı Nisan 2001’de uygulamaya konulan Güçlü Ekonomi- düşmüş, bu durum gelir akımlarından tasarrufa ayrı- ye Geçiş Programı (GEGP)’nin temel ilkeleri şunlar- lacak bölümün de tüketime kaydırılması sonucunu dır:58 getirmiş, bu gelişme de talebin artmasına ve dolayı- - Dalgalı kur sistemi içinde enflasyonla mücadeleyi sıyla enflasyonda beklenenden daha yavaş bir inişe kesintisiz ve kararlı bir şekilde sürdürmek, ortam yaratmıştır. Bankacılık sisteminin yeniden yapı- landırması çalışmaları sürmüştür. Özelleştirmede ak- - Bankacılık sektöründe kamu ve tasarruf Mevduatı samaların ortaya çıkmasına rağmen son 15 yılda ya- Sigorta Fonu (TMSF) bünyesindeki bankalar başta pılan özelleştirmelerden daha fazla gelir tek başına olmak üzere hızlı ve kapsamlı bir yapılanma sağla- 2000 yılında elde edilmiştir. Ancak cari açık tahmin mak ve böylece bankacılık kesimi ile reel sektör ara- edilenin çok üzerinde 8-10 milyar dolar aralığına çık- sında sağlıklı bir ilişki kurmak, mıştır. 54 - Kamu finansman dengesini bir daha bozulmayacak Likidite sorunuyla karşılaşan bankalar bono satışına şekilde güçlendirmek, 50Eğilmez - Kumcu, a.g.e., s.258. 51IMF, IMF Survey, 10 Ocak 2000, Washington D.C., s.14. 52Fatma Doğruel, “Son Yirmi yılda Türkiye’de İstikrar Programları Neden Başarısız?”, İktisat Dergisi, S.405, İFMC Yayını, 2002, ss.20,21. 53Eğilmez - Kumcu, a.g.e., s.265. 54Eğilmez - Kumcu, a.g.e., ss.266,267. 55Yaprak Gülcan, 2000 Yılı Enflasyonu Düşürme Programı, 200-2001 Ekonomi Programları ve Kriz: Bütçe, Bankacılık, Özelleştirme ve Kur Politikaları, Do- kuz Eylül Üniversitesi Makale Çalışmaları No:01/01, İzmir, 2001, s.5. 56Taner Berksoy, “Program Felsefe İtibariyle Doğru”, http:www.activefinans.com\berksoy 57Kemal Derviş - Süreyya Serdengeçti, 3 Mayıs 2001 tarihli Niyet Mektubu,http://www.tresury.gov.tr, 15.05.2001. 58Gülcan, a.g.e., s.9. STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 54 ULUSLARARASI PARA FONU (IMF) - Toplumsal uzlaşmaya dayalı, fedakarlığın tüm ke- olmak üzere uzun dönemde sürdürülebilir bir ekono- simlerce adil bir biçimde paylaşılmasını öngören ve minin alt yapısını oluşturmayı amaçlayan ve 2001 yı- enflasyon hedefleriyle uyumlu bir gelirler politikası lında başlatılan iktisadi reformların kesintisiz sürdürü- sürdürmek, leceği varsayımından yola çıkılmıştır. - Bütün bu sayılanları etkinlik, esneklik ve şeffaflık ile Merkez Bankası 2002 yılında asıl para politikası ara- sağlayacak unsurların yasal altyapısını oluşturmak. cı olan kısa vadeli faiz oranlarını sadece fiyat istikra- rı temel amacı çerçevesinde belirlemiş, yıl başında Hükümet programı, Türkiye’nin finansal ve ekonomik açıkladığı ilkeler çerçevesinde gelecek dönem enflas- yapısını büyük ölçüde etkileyen Şubat 2001 krizinin yonuna odaklı bir politika izlemiştir. Enflasyondaki öncelikli olarak aşılması ve enflasyonu 2002 yılı içeri- olumlu gelişmelere paralel olarak 2002 yılı içinde kı- sinde %20’nin altına düşürülmesini hedefleyen bir sa vadeli faiz oranları 6 kez indirilerek gecelik faiz makroekonomik çerçeve doğrultusunda, ülkeyi güçlü oranı %59’dan %44’e, 1 haftalık borçlanma faiz oranı bir ekonomik iyileştirme sürecine sokmak için uygula- ise %62’den %44’e düşürülmüştür.Diğer yandan yacağı politika, program ve tedbirleri ortaya çıkarmak 2002 yılı para programında belirlenen parasal hedef- temeline dayandırmaktadır. Bu amaçların gerçekleş- ler yıl içindeki dönemlerde ve yıl sonu itibariyle tuttu- mesi için de büyüme, istikrar ve yapısal reformlara rulmuştur.Dalgalı kur rejimine devam edilmiş, kurların ağırlık verilecektir.59 piyasa koşullarına göre oluşturulacağı belirtilmiştir. Bu sebepten dolayı söz konusu program üç aşamalı Merkez Bankasının hiçbir şekilde kurların düzeyini ya bir temel strateji çerçevesinde odaklanmıştır. Buna da yönünü belirleme amaçlı döviz alım ya da satım iş- göre; lemini yapmayacağı kararlaştırılmıştır. Dalgalı kur re- jiminde kurlar 2001 Şubat öncesi uygulanan sabit/ön- - Birinci aşamada, bankacılık sektörüne ilişkin tedbir- görülebilir kur rejiminin aksine ekonominin temelleri- lere hız verilerek, mali piyasalarda belirsizlik azaltıla- ne paralel olarak ve uygulanan ekonomi politikasının cak ve böylece kriz ortamından çıkılacaktır. bir sonucu olarak piyasada oluşturulmuştur. Buna gö- - İkinci aşamada, özellikle faiz ve döviz kurunun belirli re ters para ikamesi ve güçlü ödemeler dengesi geliş- bir istikrar kazanması sağlanacak, böylece ekonomik meleri sonucu piyasada döviz arz fazlası oluşması birimlere orta vadeli bir perspektif kazandırılacaktır. halinde dalgalı kur rejimi ile çelişmeyecek, döviz ku- -Üçüncü aşamada ise, makro ekonomik dengeler te- runun uzun dönemli eğilimini ve doğal denge değeri- sis edilerek ekonomide yılın ikinci yarısından itibaren ni bozmayacak şekilde döviz rezervlerini artırmaya istikrarlı bir büyüme sağlanmaya çalışılacaktır. yönelik olarak ihale yöntemiyle döviz alımlarının ger- çekleştirilebileceği belirtilmiştir. Bu temel stratejiler doğrultusunda ekonomide isteni- len sonuçların elde edilebilmesi için ekonomi yöneti- Merkez Bankası para politikası 2002 yılında olduğu mi hemen harekete geçmiştir. Bu çerçevede yasal gibi, 2003 yılında da yasasında belirtilen fiyat istikrarı düzenlemelere ağırlık verilmiş ve kamuoyunda “Der- temel amacı çerçevesinde oluşturulacak, temel para viş Yasaları” ya da “15 günde 15 yasa” olarak da bili- politikası aracı olan kısa vadeli faiz oranları sadece nen yasal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi için yo- enflasyon hedefine ulaşmak amacıyla etkin olarak ğun çalışmalar başlatılmıştır. GEGP çerçevesinde kullanılması öngörülmüştür. Enflasyon hedeflemesi- mali sektörün yeniden yapılandırılması, devlette şef- ne geçilene kadar, “örtük enflasyon hedeflemesi” faflığın artırılması, ekonomide rekabetin ve etkinliğin stratejisine devam edilmesine karar verilmiş, kısa dö- artırılması, sosyal dayanışmanın güçlendirilmesi kap- nemli faiz oranlarının gelecek dönem enflasyonuna samında 15 yasal düzenleme yapılmaktadır. odaklı olarak belirlenmesi kararı alınmıştır. 61 12. 2002 YILI İTİBARİYLE TÜRKİYE EKONOMİSİ- 2002 yılına ilişkin makro ekonomik hedeflerin birçoğu NİN DURUMU VE FON İLE İLİŞKİLER beklenenden daha iyi gerçekleşmiştir. Yıl sonu tüketi- ci fiyat enflasyonu programın ilk hedefi olan %35’in 2001 yılı bir önceki yıla göre TEFE ve faiz oranı açı- altına düşmüş ve %29.7 olarak gerçekleşmiştir. sından karşılaştırıldığında artışların görüldüğü bir yıl- dır. Buna göre; TEFE 2000 yılında %32.7 iken 2001 2002 yılında ekonomik aktivite kuvvetli bir artış gös- yılında %88.6’ya, faiz oranları 2000’de %45.6 iken termiştir. Reel GSMH büyümesi, orijinal hedef olan 2001’de %62.5’e yükselmiştir.60 %6.5’lik gözden geçirilmiş hedefin oldukça üzerinde gerçekleşerek %7.8’e ulaşmıştır. Kamuoyuna 2 Ocak 2002 tarihinde duyurulan 2002 yılı para ve kur politikası tasarlanırken bütçe disipli- 2000-2002 yılı itibarı ile Türkiye-IMF ilişkileri ve ninden ödün verilmeyeceği, başta bankacılık reformu IMF’den yapılan kullanımlar Tablo 9’da gösterilmiştir.62 59Bülent Ecevit - Mesut Yılmaz - Devlet Bahçeli, Liderler Mektubu, http://www.treasury.gov.tr 60Hasan Selçuk – Göksel Yaman, Döviz Kuru, Faiz Oranı ve Enflasyon Oranı Arasındaki İlişkiler:Türkiye Örneği (1987-2001), Akademik Araştırmalar Der- gisi, Mayıs-Temmuz 2003, ss.18,31 61TCMB, Basın Duyurusu: 2003 Yılı Para ve Kur Politikası Genel Çerçevesi, Ankara, 2002, s.2-5 6231.03.2003 tarihi itibariyle l SDR=1.363 ABD dolarıdır. Stand-by kapsamındaki IMF faiz oranları kredinin ülke kotasının %200’üne kadar olan kısmı için nor- mal oran, kotanın %200-300’ü arasındaki kısım için normal oran +%1, kotanın %300’ünden fazla olan kısım içinse normal oran +%2’dir. Normal oran, IMF tarafından belirlenen ve zaman içinde değişen bir gösterge faiz oranı olup, 7 Nisan 2003 itibariyle yıllık %2.29’dur. Ek Rezerv Kolaylığı kapsamında alınan kredilerin tamamı geri ödenmiştir. Daha fazla bilgi için bakınız T.C. Başbakanlık Müsteşarlığı Kamu Borç Yönetimi Raporu Nisan 2003, Ankara, 2003, ss 33,34 STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 55 STRATEJ‹K ARAfiTIRMALAR DERG‹S‹ Dilek ÖZY‹⁄‹T Tablo 5: 2000-2002 yılı itibarı ile Türkiye-IMF ilişkile- maye girişleri dahil rahat finansman imkanları olup ri ve IMF’den yapılan kullanımlar mevcudiyetini sürdürmektedir. Kamu maliyesinde toplam kamu kesimi faiz dışı ve genel dengesi prog- ramında öngörülenin önemli düzeyde üzerinde ger- çekleşmiş olup, yıl sonu hedeflerinin rahatlıkla aşıl- ması ve net borç rasyosunun azalan seyrini sürdür- mesi beklenmektedir. IMF’ye gönderilen 7 Temmuz 2006 tarihli mektupta, program kapsamında ekonomik performansın güçlü bir seyir izlediği, 2005 yılında enflasyonun üst üste dördüncü yıl hedefin altında gerçekleştiği, büyümenin beklentileri önemli ölçüde aştığı belirtilmiştir. Öngörü- lenin üzerinde gerçekleşen cari açık büyük ölçüde ar- tan petrol fiyatlarını yansıtmakta olup, keskin biçimde artış gösteren doğrudan yabancı yatırımlar dahil ol- mak üzere, rekor düzeydeki sermaye girişi ile fazla- sıyla finanse edilmiştir. Toplam kamu açığının GSMH’ye oranı, %2.5’in altına inmiş ve kamu net borç stoku hızlı bir şekilde düşmüştür.64 KAYNAK: T.C. Başbakanlık Müsteşarlığı Kamu Borç SONUÇ Yönetimi Raporu Nisan 2003 Bu çalışmada işlenen temel konu, Türkiye’nin uzun yıllar öncesine kadar uzanan ekonomik istikrarı sağ- 2000 yılında 886.9 milyon SDR’si Stand-By düzenle- lama çalışmaları, bu çalışmalara IMF’nin etkisi ve bu mesi, 1.735.2 milyon SDR’si Ek Rezerv Kolaylığı im- bağlamda Türkiye-IMF ilişkilerinin incelenmesi ol- kanından oluşmak üzere toplam 2.622,1 milyon SDR muştur. Bu amaçla öncelikle Bretton Woods’dan baş- tutarında imkan sağlanmıştır. lanarak IMF’nin kuruluşu, amaçları, örgüt yapısı ve fon kaynakları incelenmiş olup, daha sonra Türkiye 2001 yılında ise ülkemize toplam 8.895.2 milyon SDR ile IMF arasındaki ilişkilerle birlikte uygulanan istikrar tutarında kaynak sağlanmıştır. Söz konusu kaynağın programlarının Türkiye ekonomisine olan etkileri 4.048.8 milyon SDR’lik tutarı Ek Rezerv Kolaylığı da- açıklanmaya çalışılmıştır. hilinde, geri kalan tutar ise stand-by düzenlemesi kapsamında temin edilmiştir. 1929 Büyük Dünya Bunalımı, dünya ekonomisini bü- yük ölçüde etkileyen bir ekonomik buhrandır. Bu buh- 2002 yılında mevcut Stand-By düzenlemesi iptal edi- ran sonucunda uluslararası parasal sistemin yeni bir lerek 2002-2004 dönemini kapsayacak yeni bir stand- temel çerçevesinde oluşturulma zorunluluğu ortaya by düzenlemesi üzerinde mutabakata varılmıştır. Ye- çıkmış ve ardından İkinci Dünya Savaşı’nın çıkması ni düzenlemenin kabulü ve 1., 2., ve 3. gözden geçir- durumu iyice zorlaştırmıştır. Tüm bu olayların sonu- melerin tamamlanması sonucu IMF’den yıl boyunca cunda Türkiye’nin de dahil olduğu 44 ülkenin katılı- toplam 9.929.2 milyon SDR tutarında kaynak sağlan- mıyla Bretton Woods Konferansı toplanmış, çözüm mıştır. arayışlarının sonucu olarak da IMF ve Dünya Banka- 2001 yıl sonu itibariyle bütçeye aktarılan 7.5 milyar sı kurulmuştur. SDR’lik tutarın Ek Rezerv Kolaylığı kapsamındaki 2.9 IMF Bretton Woods sisteminin yarattığı bir kuruluştur. milyar SDR, Şubat 2002 yılında IMF’ye geri ödenmiş- IMF’nin kuruluş amaçları; uluslararası parasal işbirli- tir. SRF kapsamında sağlanan toplam 5.8 milyar ğini geliştirmek, uluslararası ticaretin dengeli biçimde SDR’nin tamamı aynı tarih itibariyle IMF’ye geri öden- artmasına katkıda bulunmak, kambiyo istikrarını sağ- miştir. lamak, çok taraflı bir ödeme sistemi kurulmasına yar- 2002 yıl sonu itibariyle IMF’ye olan toplam borç stoku dımcı olmak ve ödemeler dengesi güçlüğü yaşayan 16.2 milyar SDR olup, bu tutarın 14.6 milyar SDR’si üyelerine uygun garantiler karşılığında geçici mali bütçeye aktarılan kısım kapsamındadır. yardımlar yapmak şeklinde özetlenebilir. Temel göre- vi ise ödemeler dengesi açıklarına karşı üye ülkelere Türkiye 11 Mayıs 2005 tarihi itibariyle, IMF ile stand- kredi açmak olarak belirtilebilir. by anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmanın bitiş süre- si 10 Mayıs 2008 olup, ülkemiz 6,662.04 milyon SDR IMF’nin organizasyon yapısı; Guvernörler Kurulu, Yü- alarak, bu miktarın 1,665.51 milyon SDR’sini çekmiş- rütme Kurulu (İcra Direktörleri Kurulu), IMF Başkanı tir. 63 ve IMF Personelinden oluşmaktadır. Guvernörler Ku- rulu en yetkili organdır. Bu Kurul yıllık raporu ve he- Büyüme yılın ilk yarısında %7 (yıllıklandırılmış) ora- sapları onaylayıp, kendi başkanını ve her iki yılda bir nında artış sergileyerek dalgalanmalara karşı daya- atama dışında kalan Yönetim Kurulu üyelerini seç- nıklılığını kanıtlamıştır. Cari açığın genişlemesine de- mektedir. Bu kurulda önemli kurumsal konular görü- vam etmesine karşın, rekor düzeydeki doğrudan ser- 63http://www.imf.org/external/np/tad/exfin2cfm?memberKey1=980/15.10.2006 64T.C. Başbakanlık, 2006 STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 56 ULUSLARARASI PARA FONU (IMF) şülmektedir. lançosuyla yakın bir ilişkisini kurmuştur. IMF’nin kaynakları her yeni giren üyenin verdiği aidat- Türkiye’de 7 Eylül 1946 kararlarıyla yürürlüğe konu- lardan oluşur. Bu aidatlara kota denilmektedir. Kotalar lan devalüasyon ve beraberindeki önlemlerin temel üye ülkelere verilen kaynakların temelini oluşturup nedeni, Bretton Woods Anlaşması’nın gereklerine uy- üye ülkelerin IMF sermayesindeki payını temsil eder- mak olarak gösterilmiştir. Ardından ise 1947’de Türki- ler. Ayrıca kotalar üyelerin oy gücünü ve IMF’nin ayrı- ye resmen IMF’ye üye olmuştur. Türkiye IMF ile hala calıklarından alabileceği maksimum miktarı da kap- sıkı bir ilişki içindedir ve çeşitli tarihlerde çok sayıda samaktadır. stand-by anlaşmaları imzalamıştır. Türkiye IMF’ye üye olduktan sonra sabit ama ayarlanabilir kur siste- Kotalar ülkelerin ulusal gelir ve dış ticaret hacmiyle mini uygulamaya koymuştur. doğru orantılıdır. Her üye ülke Fona ilk girişte kotası- nın %25’i kadar uluslararası rezerv paralar cinsinden, 4 Ağustos 1958 kararları Türkiye ile IMF arasında “İk- %75’i kadar ise kendi ulusal parası cinsinden ödeme tisadi İstikrar Programı” imzalanmasına neden olmuş- yapmaktadır. tur. Alınan önlemlerin amacı enflasyonu dizginlemek, piyasadaki mal varlığını gidermek ve sanayi üretimi IMF elindeki mali kaynakları Fonun politikalarına uy- ile yatırımları tekrar düzenlemek olarak belirlenmiş, gun olarak talepte bulunan üyelerine tahsis ederek, ikinci etapta ise dış ticaret rejiminin düzenlenmesi ve onların karşılaştıkları ödemeler dengesi açıklarını fi- ihracatın artırılması yer almıştır. Ancak IMF, OECD ve nanse eder. Fondan borçlanma bir ülke parasının di- ABD ile yapılan anlaşmalarla dış borç ertelemesi ve ğer ülke parasıyla değiştirilmesi veya parası karşılı- yeni kredi alımı sonucu 1950’de 776 milyon dolar ğında diğer bir ülkenin parasının satın alınması şek- olan dış borcumuz, 1960’ta 5 milyar dolara yüksel- linde olur. Ayrıca üye ülkeler Fondan SDR alarak miş, Türk sanayii büyük borçlarla karşı karşıya kal- borçlanabilirler. Bu niteliği ile IMF’den kredi almak, mıştır. normal borç işlemlerinden tamamen farklı bir nitelik taşır. IMF normal olarak üyelerinin kısa vadeli dış 1970 yılında, amacı ihracatın ve genel olarak döviz ödeme açıklarını finanse eder. Diğer bir deyişle Fon gelirlerinin artırılması olan programda, devalüasyon kredileri genelde kısa vadelidir. Fakat dış dengesizli- ve beraberindeki teşvikler sonucunda 1970-1973 yıl- ği gidermek için ekonomide yapısal bir değişiklik ve ları arasında ihracat olumlu yönde etkilenirken, ithalat uyum gerektiği zaman Fon orta vadeli kredi de sağlar. da iki kat artmıştır. Türkiye cari işlemler dengesi ve döviz rezervleri açısından rahatlamış ve büyüme hızı Üye ülkeler, IMF kaynaklarını kullanmak istediklerin- artmaya başlamıştır. Ancak 1975 yılından itibaren de, bu imkan kadar kendi milli parasını ve bu miktarı enflasyon hızla yükselmeye başlamıştır. içeren bir taahhütnameyi, IMF’ye verir. Fon’da bu ta- ahhüde karşılık üye ülkenin ihtiyaç duyduğu döviz Ekonomiyi çok kısa bir süre içerisinde istikrara kavuş- cinsinden gerekli miktarı üye ülkeye tahsis eder. turmak için anti-enflasyonist politikaları uygulama amaçlı olarak 24 Ocak 1980 tarihinde iktisadi istikra- IMF’nin tavsiye ettiği programlar, kısa dönem istikrar ra, idareci ve müdahaleci araçlardan çok piyasa me- önlemlerinin yanı sıra orta dönem ayarlamaları ve li- kanizmasını çalıştırmak yoluyla ulaşmayı hedef alan beralizasyon politikalarından oluşmaktadır. Bu prog- kararlar dahilinde bir program uygulamaya konmuş- ramlar teorik temelleri Monetarist ve Neoklasik görüş- tur. Bu kararlarla iktisadi makro dengelerin sağlanma- lerin sentezinden oluşan ortodoks modele dayanmak- sının temel şartı ekonominin dışa açılması, bunun tadır. Modelde iç ve dış dengesizliklerinin üç temel için de daha çok dışa dönük yapısal bir üretim ve dış nedeni vardır. Bunlar; para arzındaki hızlı artışlar, aşı- ticaret politikasının kabul görmesi hedef olarak öngö- rı değerlenmiş döviz kuru ve kamu kesiminin kaynak- rülmüştür harcama açıklarıdır. Ayrıca bu modelin en önemli teş- hisi enflasyon ve ödemeler dengesi güçlüklerinin az 24 Ocak 1980 tarihinde alınan istikrar tedbirleri çerçe- gelişmiş ülkelerin strüktürel özelliklerinden değil, ta- vesinde Türkiye, OECD ülkelerine olan ve daha önce lep fazlasından kaynaklandığı şeklindedir. ertelenen borçların yeniden ertelenebilmesi ve IMF ile anlaşmanın sağlanabilmesi için, IMF’ye serbest pi- İç ve dış dengesizliklerin nedenlerine olan bu bakış yasa ekonomisiyle dışa açılmaya yönelik verdiği ta- açısıyla ortodoks modele dayalı istikrar programı, dö- ahhütler sonucunda üç yıl süreli bir stand-by anlaş- viz kuru, para arzı ve kamu harcamaları idaresinden ması imzalamıştır. Bu anlaşmadan itibaren 1980’de oluşan iktisat politikası araçlarına dayanmaktadır. Bu- %-1.1 olan GSMH reel artış hızı, 1981’de çok hızlı bir na göre, enflasyonun ve dış açığın ortak kaynağının yükselişle pozitif değere ulaşarak %4.1 olmuştur. bütçe açığı olduğunu ileri süren ortodoks modelde, 1982’de %4.5’e yükselen enflasyon oranı, 1983’te sadece parasal genişleme enflasyonunun kaynağıdır %3.3 olarak gerçekleşmiştir. ve bu bakımdan sıkı para politikası modelin özünü oluşturur. Bununla birlikte dış açığın ve enflasyonun Cari işlemler açığı 1980’de 3.408 milyon dolar iken, giderilmesinde mali reform ve reel bir devalüasyon 1932’de 952 milyon dolara gerilemiş, GSMH’den aldı- gerekli görülür. Bu kapsamda kamu açıklarının büyük ğı pay ise %3.7’den %1.8’e inmiştir. 1983’te 1.923 ölçüde azaltılmasını ya da tamamen ortadan kaldırıl- milyon dolara çıkarken, GSMH’den aldığı pay %2.7’te masını ön gören model, sıkı maliye politikasını tavsi- yükselmiştir. Sonuçta, 1980-1983 yılları arasında el- ye ederken, kur politikalarının özellikle ödemeler bi- de edilen göstergelerle uygulamaya konulan istikrar STRATEJ‹K ÖNGÖRÜ SAYI: 11 2007 57
Description: