ebook img

Türk Dili nin Beş Bin Yılı , Anadolu da On Bin Yıl PDF

287 Pages·2016·87.731 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Türk Dili nin Beş Bin Yılı , Anadolu da On Bin Yıl

o-1 A N A D O L U' D A O N B İN Y 1 L· ·--- ------------------------- Türk Dili' nin Bin Beş Yılı SELAHİ DİKER Eski Kayıp Dillerin Çözümü E t r ü s k ç e, İ s k i t ç e, F r i g c e, L i k y a d i 1 i, r E t i c e, H u r i c e, U r a r t u c a, S u m e r c e, a A k m e n E 1 a m c a s ı v e A r a m c a s ı, P a r t ç a, vb. İZ MİR - '2. O ·- İÇİNDEKİLER Co_pyright 2000 RESİM LİSTESİ vıı KISALTMALAR vııı Yayın Hakları ÖN SÖZ ıx SELAHİ DİKER GiRİŞ Bu kitap, müsaade a/mmadıkça tamamen, kısmen veya değiştirilerek iktibas edilemez ı- l TÜRKÇENİN ESASLARI 7 2 GÖKTÜRK YAZITLARININ YENİDEN TEFSİRİ 10 İPEK YOLU ÜZERİNDE YENt BiR BUDDİST-TORK DEVLETIN1N DC>Guşu 10 TUN-HUANG Y AZffLARI 19 ôn Kapak: İki pars gösteren bir Etrüsk mezar resmi; M.0. 6. }11Zyıl 3 ÇUVAŞ DİLİ 25 (Mııssimo Pallottino, La Peinture Etrıısque, 4 MACAR VE FİN DİLLERİ 30 Editions d'art Al bert Sk.ira, Gene\Te, 1952) 5 XIII. YÜZYIL MOGOL DİLİ 35 MOGOLLARIN GİZLİ TARtHI 38 Arka Kapak: Bir Orta Anadolu mezarından çıkarılan boyalı iki pars röliyefi; M.ô. 6000 MARCO POLONUN TARTAR'LARI 46 (Foto: Mrs."Mellaart, Kitap: Jarnes Mellaart, Earliest Civilizatio11s oft lıe Near Eası, 6 HORASANLILAR VE TÜRKLER 64 Thames & Hudson, London, 1965) 91 ÇİÇEK AŞISININ İCADI 7 iSKiTLER VE DİLLERİ 102 8 GÜNEY KARADENİZ HALKLARI 115 9 ETRÜSK DİLİNİN ÇÖZüMÜ 124 ETRÜSK SAYILARI 128 PERUGIA ClPPUS YAZITI 135 İlk Baskı, Mart, 2000 10 TRUV ALILAR, GİRİTLİLER, VE KARY ALILAR 151 ll.JRYALILAR 161 1 1 11 FRİGY A VE LY DİA DİLLERİNİN ÇöZüMÜ 167 ISBN 975-96037-2-1 ( TARKONDEMOSMÜHÜRÜ 168 LİDYA YAZIT! 174 1 LE:MNOS YAZIT! 175 ı 12 LİKYA DİLİNİN ÇÖZÜMÜ 182 13 PELASGLAR -OGUR TÜRKLERİ 187 İSTEME ADRESİ 14 ETİ (HİTİT-HATTİ) DİLİ 195 15 HURIULER VE DİLLERİ 211 52-72 Sokak, No. 37/6, Güzelyalı, İzmir 35350 16 URARTU DİLİNİN ÇÖZÜMÜ 218 Tel/Fax: (90) 0.232.2859758; Tel: 0.232.2246956; Tel: 0.532.3828695 17 SUMER DİLİNİN ÇÖZÜMÜ 224 18 SUMER-BABİL DİLLERİ 270 Baskı: Oral Matbaası, İzmir 19 ARAMILER VE DİLLERİ 287 • 20 AKAMEN (AKAMANIŞ) ARAMCASININ ÇÖZüMü 303 21 AKAMEN (AKAMANIŞ) ELAMCASININ ÇÖZüMü 333 v o-3 VI TÜRK DİLİ'N!N BEŞ BlN YILI 22 PERSLER VE MEDLER . 371 RESİM LİSTESİ 23 PONTUS, KAP ADOKYA , (Resimler kitabın sonunda toplaruruştır) VE KOMMAGENE KRALLIKLARI 403 ('ROK' işaretli resimler 'renkli orijinallerindcn kopyalanmış' siyah-beyaz resimleri gösterir) 24 PART DİLİNİN ÇÖZÜMÜ 413 25 ISIK Y AZITJNIN ÇÖZÜMÜ 429 1 a Bilge Kağan, Yazıtı - Doğu Yüzü (M. Ergin, ,ErOA 179) 26 ÇİNLİ SEYYAHLAR VE SEMAV f TÜRl<LER 434 b Tun-huang ['Ong Tutuk'] Yazıtı (TarôIT 79, Stein'dan) 27 SAKALAR, YüEÇİLER VE EFTA LİTLER 441 c Tun-huang ['Altı Yank Tigin'] Yazıtı (TarôIT 81, Stein'dan) 28 SOÖDLAR 449 2 a Amazonlara ait lahit (ROK, Editions d'art Albcrt Skira) 29 ESKİ MISIR 452 b Ay şeklinde kalkanlı Iskit savaşçıları -Hermitaj Müzesi (PhiRH) • 30 HİNT-AVRUPA DİLLERİ 458 3 Dişi Aslanlar [Parslar] Mezarı (Editions d'art Albert Skira) SANSKR1T DİLiNDE TÜRKÇE 459 4 a Ana Tanrıça ve aslanları, Çatalhöyük (ROK, Mrs. Mellaart) ESK1 YUNAN DİLİNDE TÜRKÇE 465 b Boyalı iki pars röliyefi, Çatalhöyük (ROK, Mrs. Mellaart) LATlN DİLiNDE TüRKÇE 474 5 Etrüsk Aynası -Gregoriano Müzesi (AyET) ANGLO-CERMEN DİLLERiNDE TÜRKÇE 476 6 Etrüsk Aynası -Metropolitan Müzesi (EncyAm) ERMENİ DİLİNDE TÜRKÇE 478 7 Grekler' le Amazonlar arasında savaş (Eclitions d'art Albert Skira) 31 SAMİ DİLLERİ 486 8 Prens Velcha'nın Sofrası (ROK, Editions d'art Albert Skira) AR.AP DİLiNDE TÜRKÇE 486 g Larth Velcha'nın Sofrası (ROK, Editions d'art Albert Skira) tBRANİ DİLİNDE TORKÇE 486 10 Larth Vclcha'nın Sofrası (Foto.: Andre Hcld, Stcnico, StREP) 32 KÜRT DİLİ 490 l1 a Etrüsk Perugia Cippus Yazıtı (CleLL, D. Diringer'den) 33 COÖRAFI İSİMLERİN ÇÖZÜMÜ 499 b Etrüsk Perugia Cippus Yazıtı, Tam (46 Sıra) Metin (TaröIT 238) c Etrüsk 'Haranguer' Yazıtı; Floransa Arkeo. Müz. (Bonfante'den) SONUÇ 515 12 a Tarkondemos mühürü (Ccram, CeTV 128) b (Frig) Midas [Atys] Anıtı (Akurgal, AkACT) APENDİKS: ESKİ ALFABELER 527 13-a Kybele'nin kayaya-oyulmuş tahtı (Akurgal, AkACT) ESK1 ALFABELER TABLOSU 530-531 b Arezastis amtı (ROK, Akurgal, AkACT) 14 a Bir Lydia yazıtı (Dr. Rafet Dinç, Atlas Dergisi) REFERANSLAR 533 b Lcmnos - Kaminia Yazıtı (Atina Milli Müzasi). c Merehi yazıtı -Nereid Anıtı (Akurgal, AkACT) 15 Hitit hiyeroglif hece işaretleri (Gelb'den) 16 a Hattusili mühürü (Gumey, GurHIT: Şek. 16/6) b Muvatalli mühürü (Gumey, GurillT: Şek. 1611) c Malatya -Dua Manzarası (Akurgal, AkACT, Şek. 123) d Karkamış -~iyeroglifYazısı (Ceram, CeTV 120) 17 Kral Barrekub Yazıtı (Pritchard, PritANE) 18 a ~hiram yazıtının bir parçası (Clcator, CleLL, R. Dussaud'dan) b Ibranke ostrak:ı - Saıuaria (Albright, AIAP: Şek. 40) 19 a Akamcn Aramcası Din! Metin.Na. 4 (R A. Bowman) b Aramca Dini Metin No. 5 (R. A. Bowman) 20 a Aramca Dini Metin No. 15 (R. A. Bowman) b Aramca Dini Metin No. 67 (R. · A. Bowman) 2la Aramca Dini Metin No. 78 (R. A. Bowman) b Aramca Dini Metin No. 1 18 (R. A. Bowman) VI1 -4- o vııı TÜRK DlLl'NlN BEŞ BİN YlLI 22 a Aramca Dini Metin No. 129 (R. A. Bowman) b Aramca Dini Metin No. 134 (R. A. Bowman) ÖNSÖZ 23 a Vologeses I'e ait Partça Yazıt (GhirIR 257, Şek. 78) b Kral Vonones? II'ye ait.Partça Yazıt (NewTest, s. 133) Eski ve kayıp dillere ait yazıtları inceleyen eserlerin büyük bir kısmı 24 Isık Yazıtı (ÖzTAK 1, 33, Olcay.Süleymanofdan). Batı araştırmacıları tarafından yazılmıştı ve çoğunun da İngilizceleri mev cuttu. Genellikle bu İngilizce eserlerden yararlandığım için kitabımı da İngilizce olarak bir an önce yayınlamak zorunda kalmış ve Mart, l 996 tari hinde And !ne Whole Earth Was Of One Language1 (Ve Bütün Dünyanın Dili Birdi) adıyla, ve Ten Thouscmd Years Of The Turks (Türklerin On Bin Yılı) ikinci adıyla yayınlamıştım.2 İngilizce kitabımın ana başlığından, bir çok kişi tarafından yanlış olarak "bütün dillerin Türkçe'den çıktığı" gibi bir anlam çıkarıldığı için bu Türkçe baskısında yeni bir başlık kullandım. Aynı KISALTMALAR zamanda, ana iç~ğini koruyarak, bilhassa eski tarihle ilgili ansiklopedik - bilgileri mümkün olduğu kadar kısaltarak,- ve birçok bölümlerde verilen lügatçelcrde tekrarlamalardan kaçınarak bu kitabın İngilizce baskısından a.e. aynı eser bük. hükümdarlığı daha az hacimli olmasını sağladım. Aynca, yeni olarak bu kitabın 2. Bölü akuz. akuzatif İng. İngilizce ınü'nde iki Turfan (Tun-huang) Yazıtı'nın tercümesini, 9. Bölümü'nde Ar. Arapça Kaz. K<!zan Türkçesi Etrüsk sayılarının yeni bir analizini, Perugia Cippus Yazıtı'nın tam metni A. Türkçe Ana Türkçe Lat. Latince nin daha doğru olarak çözümünü, yeni bir Hatip (Haranguer) yazıtının ter Aram. Aramca Mac. Macarca cümesini, ve genelde Etıiiskçenin çok daha ileri bir analizini, 1 L Bölü Bab. Babil dilinde Mod. Modern mü 'nde bir Lydia yazıtının ve meşhur Lemnos-Kaminia Yazıtı'nın çözümü Bulg, Bulgarca Mon. Mongolca, Moğolca (13. nü, ve 16. Bölümü'nde de ek olarak Mclikishvili'dcn alınan 119 Urartuca Cer. Cermen dilinde, Almanca yüzyıl) kelimenin3 etimolojisini yaptım. Bütün yazıtları, Batı standart ve disiplinini Çuv. Çuvaşça O. Türkçe Orta Türkçe [DLT; uygulayarak, ait oldukları devirlerin alfabeleri ve onların gerektirdiği fo E. Eski Uygur (UYG)~ Kumanca~ Ortaçağ nemleri kullanarak çözdüm. Bu arada birçok isim ve kelimeleri Türkçeleşti­ EF Eski Farsça Anadolu dili] rirken tabiatıyla bazı zorlamalar yaptım ki bunlar da kitabın geniş perspek E-0 Türkçe Eski ve Orta Türkçe Osm. Osmanlı Türkçesi tifi içinde mütalaa edilmelidir. Esasen, şimdiye kadar bilinmeyen ve sınıf­ (ErOA, DLT, vb.) RAE (Krali) Akamen Elamcası landırılamayan bu diller devamlı araştırılmaya muhtaçtırbr, ve yaptıf,:mız Erm. Ennenice Rus. Rusça analizlerin de yeni gözlemler ve arkeolojik bulgular muvacehesinde dcği- / E. Türkçe Eski Türkçe (Kök- Skt. Sanskritçe şime uğramabrı tabiidir. Türk~ ErOA) Sum. Sumerce Kitapta, kayıp dillerin çözümü dış111da, ilk altı bölümde, Türk dili, tarihi Fars. Farsça Şek. Şekil ve destanları hakkında birçok incelemeler ve buluşlar yer almaktadır. 6. Fin. Fince Türk. Türkçe I3ölüm'de, Horasanlıların ve Selçukluların başlattıkları Türk Rönesansı Fr. Fransızca Uyg. Eski Uygurca hakkında, ve yine Osmanlılarda inhitat döneminde bile, tıp alanındaki ilk Gk. Grekçe, eski Yunan dilinde y. yaklaşık 1 Tevrat, Tekvin l 1.1-2; 11.6 (Tlıe F!oly Scriplııres, The Jcwish Publication Socicty of America, Philadclphia, l9f3): "Ve bütün dUnyanm lisanı ve dili birdi. Ve zaman geldi ki, onlar [Hazreti Nuh ve oğulhn] doguya doğru gittiler ve Snmcr'de bir ova gördüler; ve onı<la yerleştiler. .. Ve Tanrı buyurdu: 'İşte balµn!, onlar lck bir halk, vc tek bir dilleri var'." 2 Bkz: Diker, Sdahi, And ılıe fViıole Earılı TVas of One La11gııage, İzmir, 1996; 2nd rcviscd priİıl Novembcr, 1999 (DiWEWOL). 3 Melikishvili, G. A., Die UrClltaisc/ıe Spraclıe. A. Kanuncnhubcr, M. Salviııi. Snıdia Pohl 7. Rome: Biblical lııslitnıe Press, l 971 (Mel US). rx o- 5 x TüRK DİLİ'NİN BEŞ BİN YILI büyük aşama olan çiçek aşısının bulunuşu ve tatbiki hakkında yeni ve ben ce tatmin edici yorumlar yapılmıştır. Sadece bunlar, yabancı ve yabancılar­ dan ilham alan bazı yerli yazarların 1400 yıllık bilinen tarihimizi bir göçebe uygarlığı veya daha doğrusu uygarsızlığı şeklinde göstermelerinin bir antitezi'dirler. Eserimiz, bütün Türk tarihi ile birlikte antik ve klasik çağların uygarlık tarihini tamamen değiştirmekte, şimdiye kadar kaybolmuş, ölü sayılan Sumerce, Elamca, Etrüskçe, İskitçe, Aramca, ve Frig, Lydia, Urartu, Hurri dahil birçok Anadolu dillerinin birer Türk diyalektleri olduğunu ispat ede rek Türklerin kökenlerini ortaya çıkaımaktadır. Bu ışık altında mevcut bin lerce yazıtın tekrar tercüme edilmesi, bu vesile ile bilhassa Türkiye' de bü Türk Dili'nin Beş Bin Yılı tün bu dillere ait araştırma enstitülerinin kurulması gerekmektedir. Bizimki sadece bir başlangıçtır. Bu kitabın ana mevzuu olan kayıp dillerin çözümü için kullandığım gerekli orijinal yazıtlar dışında, bu dilleri konuşmuş olan milletlerin kısa tarihlerini de okuyucuya sunmak üzere referanslarda belirtilen pek çok ki taptan yararlanmış olduğumdan, bu çserleri yazan ve neşredenlere, bilhassa, çivi veya Arami-Fenike veya diğer eski yazı ve alfabelerin çözümleri üze rinde araştırma ve keşifler yapmış olan arkeolog ve filologlara minnettanm. Onların sayesindedir ki bu eserimiz hayat bulmuştur. Ayrıca, Editions d'art Albert Skira (La Peinture Etrıısque, Massimo Pallottino, 1952) müessesesi ne, ve Prof. James Mellaart ve Mrs. Mellaart'a, ön ve arka kapağımızı süs leyen resimler için verdikleri müsaadeden dolayı müteşekkirim. Selahi Diker İzmir, 14 Şubat 2000 - - --------- ------ - - .. 1 Dil düşüncenin bir aletidir H. G. Wells GİRİŞ Katip Çelebi'ye göre, "Tarih, ilimlerin zirvelerinde en yüksek bir tepeye benzer."1 Fakat, hakiki araştırmacı tarihçilerin dışında, tarihi bir kütüphane araştınnası olarak görenler onu gayri-ilmi sayabilirler ve diğer aynı tip ta rihçilerin yaptığı gibi derlemeler yapacik kitaplarını yazarlar. Eserlerine tamamen hayali bazı yorumlarla ve ön yargılarla başlayan bu derlemeciler için tarih, kendi şahsi veya mim egolarını tatmin etmek için kullanıları bir vasıta ve de bir propaganda malzemesidir. Antik Türk tarihi ile ilgili çalışmalar, yakın zamanlarda dünya Türko loglarının sayısındaki bariz enflasyona rağmen, hemen hemen mutlak bir . hareketsizliğe gömülmüştür. Ben bu uyuyan devi harekete geçirmeye karar _/ verdiğimde, mantık ve ispat unsurlarının geçerli olduğu müspet ilimlerdeki eğitimime güveniyordum. Diğer bir avantajım da, Allaha şükür, pro fesyonel bir tarihçi olmamamdı. Böylece de tarih mevzuunda meslektaşla­ rımın profesyonel alanlarına tecavüz etmekte herhangi bir korku veya çe kingenlik duymadım. Türkçe-konuşan milletler veya halklarla ilgili tarihi eserler az, çok sathi ve bariz şekilde münazaalı, bilim ve mantık süzgeçle rinden geçmemiş, ve de ekseriya tamamıyla tarafgirdir. Mesela, Milattan birkaç yüzyıl sonra, genellikle Türkçe-konuşan halkların, Hun kralı Attila'nın idaresinde aniden büyük bir politik güç ve faaliyetle ortaya çıkıp A vrupa'ya hakim olması ve zamanın en büyük gücü olan Roma'ya meydan okumasının, tarihin normal akışına ve devamlılık ilkesine tamamen aykırı bir manzara arzetmekte olduğu gözden kaçmıştır. Bu olay gerekli tarihi destek ve hazırlıktan tamamen yoksundu. Mantığım, Hunların ta Moğolis­ tan'dan çıkıp, birçok dağ silsilelerini ve büyük ırmakları aşıp, bu arada Orta Asya'nın İndo-İralli hatta Hint-Avrupalı kabul edilen bir sütü yabancı ka vimlerini bertaraf ederek üç bin millik bir yolu katedip geldikleri ve yen dikleri bu Saka ve İskit kavimlerini ikame ettiklerine dair ortaya atılan tezi kabul edemiyordu. Yine mantık şunu emrediyordu ki bütün bu Hun olayı­ nın, bizzat yerinde, Rus bozkırlarının kendi içinde, ve bu bozklrlann kendi .yerli halkları tarafından yaratılmış olması gerek.iyordu. Yani, Hunlar iskit lerin yerine geçmediler; onların kendileri bizzat Iskitler'di. 1 Orhan Şaik Gökyay, et al, Katip Çelebi. Hayatı ve Eserleri Hakkuula incelemeler ' I Türk Tarih Kurumu (TIK), Ankara, 1985 (KAT ÇEL), s. 20. ' .. 2 TüRK DlLl'NtN BEŞ BİN YILI GlRlŞ 3 Keza, son 1600 yıl içinde diğer Türk devletlerinin Avrasya'da, Orta bağlı _o~duğu?u söyl_ediğimiz iki anomali'nin yok edilmesi, tarih kitapların­ Asya'da, Hindistan'da, İran'da ve Anadolu'da büyük güçler halinde, önce dan. sıiırın:es~ gcrekıy?rdu. Burada çalışma alanımız olan 'kayıp diller' ge den hazırlıksız olarak ortaya çıkışlarında da tarihi bir anormallik göze çar n~llı~le Samı veya Hint-Avrupa dilleri dışında kalan aglutinatif (bitişgen) ...; par. Tarihçilerin ·göçebe' (nomad) teorisine göre bütün Türk devletleri ve bır dıl grubl!nu oluşfı:!ruyorlardı. Bu şartlara uyan birçok kayıp diller ara- ,,,. _ imparatorlukJarı daima 'geçici' kuruluşlardı. Türkler memleketlerinde dai sında olan ve muhtelıf yazarlarca-sanki Asya kıtasında tek bir dil grubu ma 'yabancı' idiler. Orta Asya'ya ancak 8. yüzyıldan sonra, Anadolu'ya da vanmş gibi-' As_yani~' . ti~iriy_Ie anılan, Sumerce, Elamca, Etrüskçe, 900 yıl önce, 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra gelmişlerdir. Diğer bütün Urartuca ve J:lur~ıce gıbı dıllerın. Ural-Altay dilleri grubuna bağlanması milletler antik çağlardan beri bugünkü coğrafyalarında yaşamışlardır. Bili gere_kmekteydı, kı bu grubun Avrasya'daki büyük yegane temsilcisi Türk nen tarihi çağlarda, Avrupa'da Almanlar, Anglo-saksonlar, Vikingler, ç~'dır_. Böylece, ~i ~nom~linin tarih kitaplanndansıkarılması için, bu kayıp Galyalılar, Latinler, İspanyollar, Slavlar, Yunanlıl~r; Asya'da Hintliler ve dıllenn herhangı bır şekılde veya diyalektte Türkçe ile akrabalılıklannın Çinliler; Orta Doğu'da Farslar, Gürcüler, Araplar, lbraniler, Mısırlılar hep ispatı gerekmekteydi. kendi coğrafyaları içinde veya yakınında yaşamışlardır. Sadece Türkler bu Benim bu husustaki ciddi teşebbüsüm ilk önce bir 'hobi' olarak Ameri kuralın dışında kalmışlar, yalnız onlar bu hususta bir 'anomali' göstermiş­ ka'da _ünf versite yılları~da kütüphane araştırmaları biçiminde başladı, ve lerdir. Amerıkada 3 yıl, Arabıstan'da, Basra Körfezi'nde 7 yıl, ve Türkiye'de 25 Birinciye bağlı zannettiğim ikinci bir tarihi ·anomali' de 'kayıp diller' yılı aşkın petrol aramaları ile ilgili çalışmalarım müddetince de devam etti. olgusudur ki bu 'tarihte devamlılık' açısından kabul edile!11ez. Sanskritçe, Mesleki çalış~al~rım ica~ı, dil ve tarih üzerinde yaptığım çalışmalar tabi Grekçe, Latince, Anglo-Cermen dilleri, Farsça, Arapça, Ibran'ice, Türkçe at.~yla y~v~ş ~l~rlıyord~. ~lk çalışmalarım daha ziyade son 1400 yıla ait ~ gibi büyük diller, ve hatta, Arnavutça, Gürcüce ve Ermenice gibi küçük 1 Turkçe ıle ılgılı temel bılgıler, muhtelif Türk diyalektleri, ve mevcut bilinen diller, makul bir devamlılık gösterirler. Hepsi eski dil karakterlerini ve ana 1 Türkçe yazıtlarm incelenmesi üzerinde yoğunlaşıyordu. Bu 'hobi' böylece ! yapılarını korumuşlar, ancak kelime hazineleri değişikliğe uğranuş, dost hemen hemen 40 yıl devam etti. Ne zaman ki bazı buluşlanm sonucu bu veya düşman birçok milletlerden aldıkları kelimelerle dillerinde bazı deği­ çalışmalann ancak ~is~ematik_ bir araştırma içinde devam etmesi gerektiği şiklikler olmuştur. Eski çağın kayıp dillerinin sahiplerinden olan ortaya çıkınca ~endımı em_eklıye sevk ederek, kayıp dillere ait elime geçen Sumerlilcr, Elamlılar, Medler, İskitler, Hititler (Hattiler), Frigler, Lydialılar, bazı y~ıtl_a~n ıncelenmesı ve çözümü üzerinde full-tim·e çalışmaya başla­ Truvalılar, Etrüskler, Partlar, ve Aranıller dünya uygarlığının keşfi ve yara- dı~. ~ır bılgısayar ve yazıcı ile de bu çalışmalarımı hızlandırdım, ve birkaç v'. dılışında rol oynamışlar, sanat ve kültürde yaptıkları atıl~IElarla eski Yunan yıl ıçınde bu çalışmalar kalın bir kitabı dolduracak seviyeye geldi. rönesansının temellerini atmışlar ve dolayısıyla da bugünkü modem uygar . _Daha önce belirttiğimiz gibi, 'Kayıp diller'in, üç büYuk dil grubundan lıklarımızın oluşumunu sağlamışlardır. Bu eski milletlerin dilleri coğrafyacı bın olan Turan yani Türkçe grubu ile ilgili olması gerekiyordu. Biz bu yol Strabon zamanında hala yaşıyorlardı. Öyleyse niçin bu büyük milletlerin d~ hareket ederek kayıp dillerin sırrını çözmeyi başannış; insanlık tarihi dilleri kayboluyor da bugün yaşayan küçük milletlerin bile dilleri kaybol nın son 5000 yılı boyunca Türk dilinin global yayılışı ve gelişimini tesbit muyor, ki bu küçük milletl\" daim~ o eski büyük milletlerin id~~eleri altın­ etmiş, v~ T~rk tarih_ini oluşturan, ve bugün bazılarınca Hunlar'dan Türkiye da yaşamışlar, her türlü esarete ve ımhaya maruz kalmışlardır. üte yandan, Cumhurıyetı devletıne kadar 16 halkasının bilindiği, uzun zincirin kayıp mesela koca bir Sumer devleti ve milleti ve dili yok oluyordu ki bu dil, halkalarını ortaya çıkarmış bulunuyoruz. · İbrani Tevrat yazarının ifadesi ile · biitiin dünyanın konuştuğu dil idi'2 Böy .. 'Ka:yıp'_dillerin çözümü ile Türkçe-konuşan eski halkların tarihini ortaya lece, mantık yine gösteriyor ki, eğer normal tarihi gelişme ve devamlılık do~en ıl.~rıde~ı bölümler gösterecektir ki, hiç değilse kayıtlı 5000 yıllık korunacaksa3 bu eski ve antik dillerin asla kaybolmamaları gerekiyordu. tarih donemı başlangıcında, Proto-Türkler'in ana vatan'ı Anadolu Eğer bizzat tarihin kendisini düzeltmek istiyorsak, yukarıda birbirine Tra~skafkasya-Mezopot~ya ~çgcni içinde kalan bölgeydi. Kültürel ipuç ?u ları ıse ana vatanın M.Ö. 7000 yılında bizzat Anadolu olduğunu göster 2 Tevrat, Tekvin 11.1-2. ~~ktedı~. Bu delil!.er, tabiidir ki, aynı zamanlarda Avrupa ve Asya'nın diğer 3 Burada Prof. W. F. Albright'uı bir ifadesini hatırlamak faydalı olacaktır: "lşte burada bolgelerın~~ de Tur_kçe-k_onuşan halklann bulunmadığını göstermez. Fakat, arkeoloji yin~ eski felsefi bir söz olan 'natura non facit saltum' "tarihteki bütün zahiri de şunu da bılıyoruz ki, eskı uygarlık batıdan doğuya doğru hareket etmiş, ve vamsızlık içinde (bile) bir devamlılık mevcuttur" vecizesinin doğruluğunu ispat etmckiedir" (TJıe Arclıaeofogy of Palestine, Penguin Books, Baltimore, Maryland, 1963 (AIAP), VII, s. mesela Sumer uygarlığının emareleri Çin'e (Şang uygarlığı) bin küsur yıl 176). 4 TÜRK DILl'NtN DEŞ BİN YILI om.ış 5 sonra ulaşmıştır."1 Yakutlar da kendi coğrafyaları içinde kökleşmişlerdir. Doğu'ya doğru gidil Kayıp dillerin çözümüne beni iten diğer bir unsur da, Türk dünyasında diği oranda da, Asya'nın en kalabalık milleti olan ve uzun zamanlar Türk aranılan bir 'kimlik' yokluğu idi. Şuna inanıyordum ki, biz Türklerin Röne hakimiyeti altında yaşamış olan Çin ırkının tesiriyle hafif Mongoloid tiple sans ruhunu yakalayamayışımızda, 18. ve 19. yüzyıl Avrupa'sının keşifle­ rin Türk ırkına karışmasını, yani Tatarlaşmamızı, doğal karşılamak gerekir. rini takip edemeyişimizde, bti son yüzyılda da, bilhassa Atatürk'ten sonra, Yoksa, bazı tarihçilerin Kırgızlar için, "Siz Kırgızlar eskiden Avrupalı (ya A vrupa'yı yakalamak için gereken endüstriyel devrimleri yapamayışımızda ni, beyaz, Kafkas tipi) bir ırktınız, Dogu'da Türklerle karışarak Asyalı en büyük ve önemli unsur, bu 'kimlik' ve 'kök' yokluğu olmuştur. (Mongoloid) bir ırk oldunuz"6 kabilinden söylediği yalanlar bilimsellik Düşünürlerimizin çoğu, Anadolu'nun üstünde Selçuklulardan çok önce sayılamaz. Gerçek şu ki, Türkler, Avrasya coğrafyasında yerleşmiş olmdkla kurulmuş uygarlıkların bizden başkalan tarafından kuruldukları inancından ve de biraz Tatarlaşma bahasına, bizzat Avrupalıların Tatarlaşmasını önle doğan aşağılık duygusu altında ezilmekten kurtulamamışlardır. Bence, işte mişlerdir. Ona rağmen, bugün, Kuzey Slavlar'da, Ruslar ve Polonyalılar bu eziklik, önce de belirttiğim gibi Türk insanının son yüzyıllarda "muasır arasında rastlanan Mohgoloid simalar Anadolu Türk .halkında olanlardan medeniyet seviyesine" ulaşmasında en büyük engeli oluşturmuştur. daha fazladır. Ne yazık ki Batılılar uzun zamandır Türklere bu Mongoloid Bugün Türkiye'de iki türlü düşünen aydın kitlesi mevcuttur: Biri, köke damgasını vurmakta birbirleriyle yanşmışlardır. ninin Asya'dan geldiğini düşünenler, ki dünün bilimsel tarih anlayışı içinde Burada, Anadolu Türklerinin dışında kalan Türklere yanlış olarak veri haklı görünüyorlar; diğeri ise, bin yıllık süregelen yerleşim sonucu Anado len 'Türki' tabiri üzerinde durmak gerekir. 11. yüzyıl büyük dil bilgini lu'ya has kültürel ve ırki özelliklerimiz sebebiyle ve biraz da Batı'nın ırkı­ Mahmut Kaşgari bizzat kendi Orta Asya dilini ve milletini 'Türkçe' ve mıza malcttiği Asya Mongoloid tipinden kendini arındırma hevesiyle köke- 'TürlC adıyla belirtmiş, bizimkini ise 'Oğuz' ve · Oguzca' olarak tasvir et nini Akdeniz uygarlığı içinde arayanlar. · ıniştir.7 Fakat, Kaşgari bütün Türk uluslan söz konusu olduğu zaman genel Hakikat nedir? sorusuna, eserimizde incelediğimiz Türk dilinin tarihi anlamda 'Tiir/C tabirini kullanmıştır. Ben de tarihi çerçeve içinde Türkçe akışını iyi izleyenler cevap verebilirler. Biz, diğerleri arasında Etrüsklerin konuşan milletler için geniş anlamda bu 'Türk' veya 'Türkçe' terimini kul ve Friglerin dillerinin Türkçe olduğunu çözmekle şunu gösterdik ki, landım. Tarihçiler, aglutinatif dilleri konuşan ve nispeten ortak bir gramere Çatalhöyük'te James Mellaart tarafından keşfedilen M.Ö. 6300 yılına ait sahip olan diller için 'Ural-Altaik' tabirini kullanagelmişlerdir. Halbuki, Anadolu kültürü bir Türk kültürüdür. Zira, Mellaart'ın bulduğu iki pars araştırmalarımız gösteriyor ki, binlerce yıllık tarih süreci içinde, Türk dille röliyefi (Resim: 4-a, 4-b) ile temsil edilen Ana Tanrıça kültü, binlerce yıl rinin ana strüktürlerinde pek büyük bir değişiklik olmamıştır. Hatta Macar sonra Tanrıça Kybele ile Friglcrde ve yine bu topraklarda yaşamış bir halk ca ve Fince gibi aşın uç-diller bile, komşu dillerden büyük miktarlarda olan Etrüsklerde devam etmiştir (Resim 3). Böylece, Türk kültür tarihini on kelime ödünç alarak lügatlerini şişirmelerine rağmen, esasta şüphesiz Türk bin yıl öncesine götürebiliriz. Yazılı Türk tarihi ise, çağımızdan 5000 yıl çe olan ana karakterlerini, strük.'türlerini, gramerlerini muhafaza etmişlerdir. öncesine, yazının Sumerliler tarafından icadına kadar uzanmaktadır. Ben bu dilleri, tarihi anlamda Türk dilleri arasında tasnif ediyorum, zira, bu Türkler bundan 8300 yıl öncesinde Anadolu'da yaşadığına göre ve de o dilleri konuşan halklar konuşurken bizim gibi 'Türkçe' düşünmektedirler. çağda Orta Asya'nın durumunu bilmediğimize göre, bilimsel olarak bütün Yine göreceğiz ki, 13. yüzyıl 'Moğol' dili ve bugünkü 'Çuvaş' dili, Türklerin Orta Anadolu kökenli olduklarını söyleyebiliriz. Akdeniz kültü müstakil Ural-Altay dilleri olarak değil, karakterleri, strüktürleri ve kelime rünü de sadece Greklerin, Romalıların değil, geniş çapta bu eski Anadolu hazineleri bakımından bizzat Türkçe olarak tasnif edilmişlerdir. Bunlan Türklerinin yarattığını düşünürsek, artık ırkçılık ve aşağılık komplekslerine yaparken de Marco Polo'nun gezdiği ve gördüğü büyük Türk dünyasını ve takılmadan kendimizi saf ve yerli Anadolulu sayabiliriz. Diğer tarafta, onun kullandığı bazı Türkçe kelime ve tabirleri ilk defa keşfedeceğiz. Balkanlar'da, Kafkaslar'da, Rusya'da, Asya'da, Moğolistan'~a ne zaman Eski Türk dilleri üzerinde yaptığımız bu çalışmalar, uzun zamandır yerleştikleri bilinmeyen sayısız soydaş milletler, Becenler,) Gagağuzlar, Azeriler, Kırımlılar, Türkmenler, Uygurlar, Kırgızlar, Özbekler, Kazaklar, 6 Rasonyi de şöyle diyor: "Bazı bilginlere göre (Kırgızlar) aslında, k"Um.ral, beyaz tenli başka bir ırktan bir kavim iken, VII. yüzyıldan önce Türkleşmişlerdir" (Rasonyi, L., Tarihte Tiirkliik, TKAE, Ankara, 1971 (Ras1T), s. 270). Çin ve Islfun kaynaklan da Kırgızlann san 4 Emst Diez, Tlıe A11cie11t Worlds ofA sia, Putnam's, Ncw York, 1961 (DiAWOA), 193. saçlı, mavi gözlü ve uzw1 boylu olduğunu söylerler (Turan, Osman, Selçııklıılar Tarihi ve 5 Prof. Togan, (Şemseddin Dimaşkl'dcn alarak) gösteriyor ki Becne [Beccnj kelimesi, Türk-İs/anı Medeniyeti, TKAE, Ankara, 1965 (TurST), s. 352). Kıpçak kavimlerinden birinin ismi olarak Orta Çağ'da mevcut olmuştur: Togan, Zeki Velidi, 7 Kaşgari, Mahmul, Diva11ii liigat-it Tı1rk, 4 Cilt, Besim Atalay tcrcilmesi, ·mK Yayın­ Unııınıi Tiirk Tarihine Giıiş, Cilt l, 2. basım, İstanbul, 1970 (ToUTfG), s. 163. lan 521, Ankara, 1986 (OLT). J 6 TÜRK DİLl'N1N BEŞ BİN YILI Türkler için kabul gören 'göçebe' nazariyesini kökünden silip çü_rütmekte Gögiin kutup yrldrzı üzerinde dir. Çalışmalarımız dışında bile, bu nazariye esasta zaten çüıiiktü. Mesela, döndüğü gibi göçebeliğin en çok göıiildüğü Oğuz Türkleri ile ilgili ?!arak, Kaşgarl Türk dilleri de bu kurallar Maveraünnehir'de kurulu beş Oğuz şehrinden söz eder. Dığer Türk grup üzerinde döner larına ait te Orta Asva'da 45 şehir sayar. Bunlara, Selçuklulara ait Horasan ve İran'daki şehirler-dahil değildir. Tabiidir ki, 'şehirli' Türk cemaatleri ile Kaşgarlı Mahmut yan yana ·göçebe' Türk grup lan her zaman mevcut olmuştur. Bu göçebe (1074) gruplar, tarih boyunca yerleşik Türk uygarlıklan için b~r~r zafiyet unsuru değil bilakis birer kuvvet ve destek ~ns~ru olmuşl~r, ıkı grup aralarında tabii bir bağ oluştunnuşlardır. Gerek dıllerı, gerekse ınsanlık vasıflarıyla saf BÖLÜM l olan göçebe gruplar, bazen kanlı mücadelelerle de olsa, zaman zaman yor~ gun ve gerilemiş yerleşik Türk devletlerine saldırarak o~lara yeni kan, _yen~ potansiyeller kazandırmış, yeni hanedanlar vermişlerdır. Bu suretledır kı TÜRKÇENİN ESASLARI Gazneli İmparatorluğuna Selçuklular ('Kını/C Oğuz boyu), ve Selçuklu İmparatorluğu yerine de Osmanlılar ('Kayı[ Oğuz boyu) kaim olmuşlardır. Bu kitabı okuyan Anadolu insanı, bilgelerinin belki 500 yıldır aradığı perdeki_b öl??1Ie_rd~,_ m_evzul~rın içeriği icabı, Türk dilınin grameri ve hakiki Türk kimliğini bulacak, ve bugün yaşadığı topraklar üzerind~ yeşer­ k:ı'.me hazınesı ıle ılgılı bırçok ıncelemelerde bulunacağız. Du yüzden, bu miş olan ve daha evvelce gıpta ile ~e bazen de kıskançlık _v~ u~~ ı_le bak bolumde okuyucuya, zaten yapılış itibarıyla belirli, kesin, hemen hemen tığı, dünyadaki ilk büyük kültürlcrın ve uygarlıkların hakıkı vansının ken matematiksel kurallara sahip olan Türkçe'nin genel strüktuıi.inü \'e divalekt disi olduğunu öğrenecektir. farklılıklarını öne çıkaran kısa bir incelemesini vereceğiz. • Bu eserin ilk altı bölümü ' son 1400 yılın Türk dillerini ve uygarhkl.a rııu Türkçe, dünyanın üç büyük dil grubundan biri olarak kabul edilen ve incelemek ve bir yerde yeniden keşfetmek, ve hem de okuyucuyu kıtabın Ural-A_ltay a_dı ile sınıflandınlan gruba dahil edilmiştir. Diğer büyük iki dil asıl mevzuuna hazırlamak amacıyla yazılmıştır. Daha sonraki 23 bölüm grubu ıse Hınt-Avrupa ve Sami dilleridir. Ural dilleri Macarca Fince ve 'Kayıp dillerin çözümü' ile ilgilidir. Aynca, eski Tü_rk ~iyalektlerinin ~nt­ dalıa birk~ç di.I !le; Altay dilleri ise Türkçe, Çuvaşça, Moğolca, ~e Mançu Avrupa ve Sami dilleri dahil diğer bazı dillere tesırler_ı ?ç b~lümd~ ınce­ Tunguz dıllen ıle temsil edilmektedir. Hepsi de aglutinatif (bitişgen) dil lenmiştir. Son 33. Bölüm, eski ve yeni birçok coğrafi ısımlerın deşıfre ve o~arak. sın~0andırılırlar. Ural-Altay dillerinin ortak vasıflan arasında şunlar tercümesine hasredilmiştir. Eser bir sonuç yazısı ile tamamlanmaktadır. gostenlebılır: ses uyumu, gramerlerinde cinsiyetin ve harfi tariflerin bu Kitabın sonuna ilave edilen bir apendiks, eski alfabelerin daha doğru an lunmayışı, Hint-Avrupa dillerindeki pre-pozisyon yerine post-pozisvo.r.1 laşılmasında yaptığımız bazı katkılan özetlemekte, yeni bir alfabe tablosu kullan.ılması, sıfatların isimlerden önce gelmesi, sayı sıfatlarından so'nra nu ihtiva etmekte, ve alfabelerle ve Türk diyalektleri ile ilgili kritik harfle gelen ısimlerde çokluk ekinin kullanılmayışı. rin fonetik değerlerini vermektedir. Rasonyi, Türk dillerinin tarihteki gelişme devirlerini şu şekilde sıralıyor: 1- Ana Türkçe çağı: İsa'nın doğumuna yakın yıllarda bu dil kullaıul­ makta idi. Ozelliklcri: uzun seslilerde ve kelime önünde "h" sesi bulunu yordu (RasIT 19). 1 2- Eski Türkçe çağı: Milattarı1sonra altıncı yüzyıldan dokuzuncu yüzyı­ lın ortalarına kadar sürer. Bu bölüme Göktürk ve Erken Uygur oyma yazılı 1 Biz ?wıu Orta Tltrkçedc, Hotan ve Kençcklileı'dc görüyoruz. Kaşgan"'ye göre bu mil letler "kel_ıı~ıeıu_ıı önünde bulunan elifi lı ya çevirirler. Türk dilinde bulluuııayan bir harfi kattıktan ıçın hız onlan Tiirk saymıyonız. Türkler 'baba' ya 'ata' Hotanlılarla Kençeklilcr 'hata', Türkler 'ana', onlar 'lıa11a' derler" (DLT 1, 32). ' 7 8 TÜRK D1Ll'N1N BEŞ BİN YILI TÜRKÇENİN ESASLARI 9 dil metinleri girer. yeğnisi" demektedir (DLT 1, 30). 3- Orta Türkçe (O. Türkçe) çağı: IX-XV'inci yüzyılları ihtiva eder. Bu Orta Oğuz Türkçesindeki çok ilginç bir kelime aba (< Türkçe ana) ke bölüme Uygur edebiyatı altın çağı'nın eserleri, Mahmut Kaşgari'nin ansik limesidir ki bu da Karluk Türkçesinde apa, Çuvaş Türkçesinde ama olarak lopedisi, Nevay1 (Çağatayca) v.b. ile 'Codex Cumanicus' girer. belirir: 4- Yeni Türkçe çağı: XVI'ncfyüzyıldan zamanımıza~ (RasTT 19). Türk_çe ana> Oğuz/Kıpçak aba/apa > Çuv. ama T. Tekin, bilhassa Ramstedt ve onun talebesi N. Poppe'den naklen, Altay grubunun en büyük temsilcisi olan Türkçe'nin genelde şu devirlerden Mahmut Kaşgari'nin bahsettiği Argu Türkleri Ana Türkçe'deki çj_ ile bir geçtiğini belirtmektedir: likte bir de n diyalekti ile konuşuyorlardı; normal Türkçedeki 'y' yerine 'n' sesini kullanıyorlardı: Türkçe koy> Arguca kon "koyun," çıgajl > Arguca Ana Altay > Ön Türkçe > Ana Türkçe > Eski Türkçe > Orta Türkçe çıgan "fakir" ve kayu > Arguca kanu "hangi" (DLT 1, 31) gibi. , Ön Türkçe, devrinin ilk yansında bir r ve l dili idi. İkinci yaı:_ısında, Türk dili iki diyalekte ayrıldı, r!i diyalekti, zlş diyalekti. Tuna ve Volga Bulgarcası, bugünkü Çuvaşça, bu eski r/l diyalektinden, diğer bütün Türk dilleri de z/ş diyalektinden gelişmişlerdir. Ana Türkçe, bir z/ş diyalekti idi.2 • Ortak Altay ve Ana Altay dili, bilhassa Türkçe y- ve Moğolca 1 d-diyalektleri bakımından Türk ve Moğol dillerinin çıkış noktalan sayılır­ ı lar. İki diyalekt te bir Ana-Altay d- veya çj_- diyalektinden doğmuştur. Me sela, Türkçe yagı "düşman" ve Mon. dciyin3 "düşman" <Ana Altay •gagı. ı Hakikatte, burada bir Ana-Altay diyalektini aramak zorunluluğu olma yabilir. Zira, Sui:ner dilinde tagal[ &lga] 'düşman'4 kelimesi mevcuttur ki Prof. Tuna bunun Türkçe yagı "düşman" olduğunu göstermiştir. Tuna, Landsberger'den esinlenerek bu ve bunun gibi birçok Türkçe kelimelerin Sumerce'ye giren yabancı alıntı kelimeler olduğunu kabullenrniştir.5 Böylece, Ural-Altay Dil Grubu yerine bir Türk Dil Grubu'ndan söz ede 1 r biliriz; ve bu dilin gelişmesindeki şu bağlantıyı gösterebiliriz: Ana Türkçe {çj_-diyalekti) > Muhtelif diş ve z/ş ver// Türk diyalektleri > Eski Türkçe (Göktürkçe)> Orta Türkçe (Kaşgari Türkçesi) Diğer Türklerin d- ve r- diyalektlerine karşın Oğuz Türkleri zly diyalek tini kullanmışlardır. Mahmut Kaşgari, Oğuz Türkçesi için, "Dillerin en 2 Talat Tekin: Tflrk Dflnyası El Kitabı, TKAE, Ankara, 1976 (TDEK), s. 119-130. 3 dayin kellınesi klasik Moğolca cuyin "dtlşman" [< TUrkçe yagı-n{ı) (akuz.)l anlamın­ dadır. Bu cuyin kelimesi literatürde yanlış terci.lrİ1e edilerek bir halkın adı olarak gösteril miştir (Dr. A. Teınir, Moğolların Gizli Tarihi, TTK, Ankara, 1948 (MGT), P~ağ. 53, ~47, 248, 266). Burada kök kelime cuyilcagı (< Türkçe yagı "düşman") olup Türk dıyalektlerındc görülen noımal c < y transformasyonu kuralına uyar. 4 P. Anton Deimel, Sıımerisches Lexik0tı, Roma, 1928 (DeiSL). . · ~ Osman Nedim Tuna, Sumer ve Türk Dillerinin Tdrilıf İlgisi ile Türk Dilinin Yaşı Me selesi, TDK Yayını, 561. Ankara, 1990 (Tuıın), s. 49.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.