ebook img

Tragedyanın Doğuşu - Friedrich Wilhelm Nietzsche PDF

173 Pages·2010·0.84 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Tragedyanın Doğuşu - Friedrich Wilhelm Nietzsche

HASAN ÂLİ YÜCEL KLASİKLER DİZİSİ FRIEDRICH NIETZSCHE TRAGEDYANIN DOĞUŞU ALMANCA ASLINDAN ÇEVİREN: MUSTAFA TÜZEL Tragedyanın Doğuşu FRIEDRICH NIETZSCHE özgün adı: DIE GEBURT DER TRAGÖDIE almanca aslından çeviren: MUSTAFA TÜZEL görsel yönetmen: BİROL BAYRAM grafik tasarım ve uygulama: TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI TÜRKİYE İŞ BANKASI KÜLTÜR YAYINLARI istiklal caddesi, no: 144/4 beyoğlu 34430 istanbul Tel. (0212) 252 39 91 Fax. (0212) 252 39 95 www.iskultur.com.tr Genel Yayın: 1880 Hümanizma ruhunun ilk anlayış ve duyuş merhalesi, insan varlığının en müşahhas şekilde ifadesi olan sanat eserlerinin benimsenmesiyle başlar. Sanat şubeleri içinde edebiyat, bu ifadenin zihin unsurları en zengin olanıdır. Bunun içindir ki bir milletin, diğer milletler edebiyatını kendi dilinde, daha doğrusu kendi idrakinde tekrar etmesi; zekâ ve anlama kudretini o eserler nispetinde artırması, canlandırması ve yeniden yaratmasıdır. İşte tercüme faaliyetini, biz, bu bakımdan ehemmiyetli ve medeniyet dâvamız için müessir bellemekteyiz. Zekâsının her cephesini bu türlü eserlerin her türlüsüne tevcih edebilmiş milletlerde düşüncenin en silinmez vasıtası olan yazı ve onun mimarisi demek olan edebiyat, bütün kütlenin ruhuna kadar işliyen ve sinen bir tesire sahiptir. Bu tesirdeki fert ve cemiyet ittisali, zamanda ve mekânda bütün hudutları delip aşacak bir sağlamlık ve yaygınlığı gösterir. Hangi milletin kütüpanesi bu yönden zenginse o millet, medeniyet âleminde daha yüksek bir idrak seviyesinde demektir. Bu itibarla tercüme hareketini sistemli ve dikkatli bir surette idare etmek, Türk irfanının en önemli bir cephesini kuvvetlendirmek, onun genişlemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemiyen Türk münevverlerine şükranla duyguluyum. Onların himmetleri ile beş sene içinde, hiç değilse, devlet eli ile yüz ciltlik, hususi teşebbüslerin gayreti ve gene devletin yardımı ile, onun dört beş misli fazla olmak üzere zengin bir tercüme kütüpanemiz olacaktır. Bilhassa Türk dilinin, bu emeklerden elde edeceği büyük faydayı düşünüp de şimdiden tercüme faaliyetine yakın ilgi ve sevgi duymamak, hiçbir Türk okuru için mümkün olamıyacaktır. 23 Haziran 1941 Maarif Vekili Hasan Âli Yücel Bir Özeleştiri Denemesi 1 Bu kuşku götürür kitabın temelinde neyin yer aldığı sorusu: birinci derecede önemli ve çekici bir soru olmuş olmalıdır, üstelik son derece de kişisel bir soru, – ortaya çıktığı zaman dilimidir bunun tanığı, ona karşın ortaya çıktığı, 1870/71 yıllarındaki Alman-Fransız savaşının gergin zaman dilimi. Wörth meydan savaşının gümbürtüsü Avrupa üzerinde yankılanırken, bu kitaba babalık etmek kendisine nasip olan kuruntucu ve bilmece meraklısı, Alplerin bir köşesinde bir yerde, kuruntulara ve bilmecelere fazlasıyla dalmış ve bu yüzden aynı zamanda fazlasıyla kaygılı ve fazlasıyla kaygısız oturuyor ve Yunanlılar hakkındaki düşüncelerini kaleme alıyordu – bu geç önsözün (ya da sonsözün) adanacağı harika ve ulaşılması güç kitabın çekirdeğini. Bundan birkaç hafta sonra: o da Metz'in duvarları arasında buldu kendini, Yunanlıların ve Yunan sanatının sözde "neşe"sine koyduğu soru işaretinden kurtulamamıştı hâlâ; ta ki sonunda, Versailles'da barış görüşmelerinin yapıldığı o en büyük gerilim ayında, kendisiyle de barışıp, cepheden eve getirdiği hastalıktan yavaş yavaş iyileşerek "Müziğin Tininden Tragedyanın Doğuşu"nu nihai olarak kendisinde saptayana dek. – Müzikten? Müzik ve tragedya? Yunanlılar ve tragedya- müziği? Yunanlılar ve kötümserliğin sanat yapıtı? Bugüne kadarki insanların en eğitimli, en güzel, en gıpta edilen, yaşamaya en çok ayartan türü, Yunanlılar – nasıl? Tam da onlar mı tragedyaya gereksinmişlerdi? Dahası – sanata? Niçin – Yunan sanatı?... Böylelikle, varoluşun değerine ilişkin büyük soru işaretinin nereye konulduğu tahmin ediliyor. Kötümserlik zorunlu olarak çöküşün, yıkılışın, başarısızlığın, yorgun ve zayıf düşmüş içgüdülerin işareti midir? – tıpkı Hintlilerde olduğu gibi, tıpkı, öyle görünüyor ki bizde, "modern" insanlarda ve Avrupalılarda şimdi olduğu gibi? Güçlülüğün kötümserliği var mıdır? Varoluşun esenliğinden, taşıp coşan sağlıklılığından, bolluğundan varoluşun sertliğine, ürperticiliğine, kötülüğüne, sorunsallığına yönelik entelektüel bir eğilim? Belki de, bolluktan duyulan bir acı var mıdır? En keskin bakışın, korkunç olanı, düşmanı, onda kendi gücünü sınayabileceği değerli düşmanı isteyen, yoldan çıkarıcı bir yürekliliği? "Korkma"nın ne demek olduğunu onda öğrenmek istediği?[1] Tam da en iyi, en güçlü, en yürekli dönemin Yunanlılarında trajik mitos ne anlama geliyor? Ve muazzam, Dionysosça olan fenomeni? Ne anlama geliyor, ondan doğan, tragedya? – Ve yine: Tragedyanın ölümüne neden olan, ahlak Sokratesçiliği, kuramsal insanın diyalektiği, yetingenliği ve neşesi – nasıl? Tam da bu Sokratesçilik bir çöküşün, bitkinliğin, hastalanmanın, anarşik bir biçimde dağılan içgüdülerin bir işareti olamaz mıydı? Ve geç Yunanlılığın "Yunan neşesi" yalnızca bir akşam kızıllığı olamaz mıydı? Kötümserliğe karşı Epikurosçu istenç, yalnızca acı çekenlerin bir özeni? Ve bilimin kendisi, bizim bilimimiz – yaşamın belirtisi olarak görüldüğünde, ne anlama gelir bilimin tümü? Ne için, daha berbatı, nereden – tüm bu bilim? Nasıl? Bilimsellik belki de yalnızca kötümserlikten bir korku ve kaçış mıdır? İnce bir savunma mıdır – hakikate karşı? Ve, ahlaklı konuşursak, ödleklik ve sahtelik gibi bir şey midir? Ahlaksız konuşursak, bir kurnazlık mıdır? Ah, Sokrates,

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.