ebook img

topçuzade mehmet arif bey mehmet ferit uğur PDF

16 Pages·2017·0.64 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview topçuzade mehmet arif bey mehmet ferit uğur

www.merhabahaber.com CİLT: 17 • SAYI: 5 1 MART 2017 ÇARŞAMBA facebook.com/akademiksayfalar Merhaba gazetesinin her Çarşamba okurlarına armağanıdır. Kurucusu: Mehmet Ali UZ Hazırlayanlar: Serdar CEYLAN - S. Melik KAYA [email protected] - [email protected] Sayfalar TOPÇUZADE MEHMET ARİF BEY (1870-1942) MEHMET FERİT V EFAT RİN DE 5. LE UĞUR 7 M N Ü S I D Ö Y I YIL S A (1880-1942) L E Z Ö Merhaba Akademik Sayfalar | 65 1 MART 2017 75. VEFAT YILDÖNÜMLERİNDE TOPÇUZADE MEHMET ARİF BEY VE MEHMET FERİT UĞUR Mehmet ÖZEL SAYISI ÜZERİNE Ali UZ Mehmet Arif Bey ve M. Fe- dir. Anmaların bu yıllarda yapıl- rit Uğur, Osmanlı döne- ması gerekir. Maalesef bu kurala minde yetişip, meyvele- riayet edilmemektedir. rini Cumhuriyet döneminde ve- M. Arif Bey büyük bir ilim ada- ren değerlerimizden ikisidir. Her mı olduğu kadar aynı zamanda da ikisi de unutulmaması gereken iyi bir şairdir. Zamanın dergi ve ilim adamı ve yazarlarımızdan ol- gazetelerinde pek çok şiiri neşre- dukları gibi aynı zamanda çok iyi dilmiştir. Daha önce Mehmet Arif tahsil görmüş ve yetişmişlerdi. Bey ile ilgili bir özel sayı çıkarmış Konya kültürü ile ilgilendiğim olmamıza rağmen her iki değeri- 30 yılı aşkın bir zamandan beri bu mizle ilgili olarak 75. Vefat yıl- değerlerimizi unutturmamaya dönümlerinde ikisi için bir özel gayret ettim. “Konya Âlimleri ve sayı daha çıkarmayı uygun bul- Velileri” ile “Konya Kültürüne dum. Bu özel sayıda daha çok çev- Hizmet Edenler” isimli kitapla- relerinin onlarla ilgili görüş ve ha- rımda onların hayatlarına yer ver- tıralarına yer vereceğiz. diğim gibi vefat yıldönümlerinde Mehmet Ferit Bey’in “Konya de Akademik Sayfalar’da yazılar ve Rehberi” adlı eseri konusunda yazdım. tek kaynaktır. Eser çıktığı zaman Topçuzade Mehmet Arif Bey’i ağır tenkitlere uğramış, adeta yer- 1942 yılının Şubat ayının ikisinde den yere vurulmuştur. Onun ese- kaybettik. Bu acı kayıp dolayısıyla rinin değeri günümüzde daha iyi M. Ferit Uğur, Konya dergisinde anlaşılmaktadır. Eğer bu eser ol- onunla ilgili bir yazı neşretmişti.(1) masaydı, kaybettiğimiz şairlerimi- Hemen bir ay sonra 1942 zin hayatları ve Konya kültürü ile Mart’ının üçünde de M. Ferit ilgili tespitler yok olup gidecekti. Uğur vefat etti. Anmalarda sıfırlı 75. vefat yıldönümlerinde her ve beşli yıllar son derece önemli- iki değerimizi de rahmet ve min- netle anıyor, kabirleri cennet ol- sun diyoruz. (1) Bütün kaynaklarda ve kabir taşında Mehmet Arif Bey’in 2 Şubat 1942 tarihinde vefat ettiği yazı- Ferit Bey, Konya Belediye Baş- lıdır. M. Ferit Uğur’un bu yazısı Konya dergisinin kanı Burhanzade Seyit Mehmet Kânunusani(Ocak) 39. Sayısında neşredilmişti. Bu son çalışmamızda vefat tarihi ile vefatı müna- Rıza Efendi’nin kızı Hacı Naciye sebetiyle yazılan yazı arasındaki terslik dikkatimizi çekti. Ocak sayısından sonra şubat bundan sonra Hanım (1895-1956) ile evlenmiş, da mart sayısı neşredilmiştir. Üstad M. Ferit Uğur 3 Dr. Fethi Ferit (1912-1970), Mu- Mart’ta vefat etmiş, Konya dergisinin mart sayısın- da Ferit Uğur’la ilgili yazılar yazılmıştır. Bu duruma zaffer ve Melahat (Binal) isimli ço- göre Konya dergisinin Ocak ve Şubat sayıları ge- cikerek çıkarken Mart sayısının fazla gecikmeden cukları olmuştur. çıktığı anlaşılmaktadır. Araştırmalarımız sırasında zaman zaman böyle yanlışlık ve tersliklerle karşı- M. Arif ve M. Ferit Uğur gibi laşıyoruz. Mesela Konya müftülerimizden Abdul- değerlerimizin unutulmaması di- lah Ulubay Hoca’nın kabir taşındaki vefat tarihinin yanlış olduğunu kızı Kübra Hanım bana söylemişti. leğiyle... Bunu da okuyucularımızın dikkatine sunuyoruz. Merhaba Akademik Sayfalar | 1 MART 2017 66 DÂHİ BİR MÜNEVVERİMİZ: MEHMET ARİF BEY S. Melik KAYA Ş eyhü’l-Muharririn Mehmet aldı. Başaralızade İbrahim Hak- Ali Uz’un kurucusu olduğu kı Efendi’nin de hat derslerine ka- Akademik Sayfalar, yirmi yıla tılarak sülüs, ta’lik ve nesih yazılar yakın bir süredir hem şehrimizin yazdı. Babası Topçuzade İsmail hem de ülkemizin tarih ve kültürü- Hakkı Efendi ve kardeşi Saatçi Ali ne not düştüğü gibi unutulmaya yüz Galip Efendi’ler de iyi birer hattat tutmuş değerlerimizi de topluma ve şairdiler.(1) hatırlatmak görevini üstlenmiştir. Mehmet Arif Bey, genç yaşına Topçuzade Mehmet Arif Bey rağmen hat sanatında o kadar ma- de kültür coğrafyamızda yetişen, hirdi ki, Alâeddin Camii’nin 1889 topluma hatırlatılmasında ciddi fay- yılındaki tamiri sırasında, duvarlar- dalar bulunan bir değerimizdir. Fo- daki sülüs yazılar ona yazdırıldı.(2) tografik zekâsı, sanattaki mahareti 1891 yılında Abdullah Atıf Bey ve derin ilmî bilgisiyle ender rastla- ile birlikte hat ve nakış öğrenmek nan bir münevverdir. için İstanbul’a gittiyse de, Fatih 1870 yılında şehrimizin Şems-i Medresesi müderrisi Arif Efen- Tebrizî Mahallesi’nde doğan Meh- di’nin nasihatiyle ilme yöneldi. Fa- met Arif Bey, ilk tahsilini ve hıfzını Uzun Hafız Mehmet Efendi’de (1) Ahmet Çelik, “Topçuzade Mehmet Arif Bey”, Aka- tamamladıktan sonra, Rüştiye Mek- demik Sayfalar, Konya, 2014, c.14, 29/453. (2) İbrahim Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile tebi’ne devam ederek şahadetname Konya Tarihi, Konya, 1964, s. 306. Mehmet Arif Bey’in Alaeddin Camii duvarına yazdığı sülüs yazı. Merhaba Akademik Sayfalar | 67 1 MART 2017 Darüşşafaka Lisesi’nin İstanbul’daki tarihi binası. tih Medresesi’nde İslami İlimlerden rilmiş, ardından da Cemiyet-i İslâ- icazet alan Mehmet Arif, Darülfü- miyye Başkanlığı’na seçilmiştir. nun İlahiyat şubesinden de pekiyi Cemiyet-i İslâmiyye(4) Başkanı dereceyle mezun oldu. bulunduğu sırada, onun dehasını Kısa sürede dersiâmlık payesine gözler önüne seren bir olay anlatılır: ulaştı, saraya da müderris oldu. İs- “Cemiyet-i İslâmiyye’de bir top- tanbul’da; Darüşşafaka’da, Kuleli lantı yapılır. Bu toplantıda Rum Pat- Askeri İdadisi’nde, Nişantaşı ve Ga- riği de, kapitülasyonlarla ilgili bir lata Sultanilerinde Arapça ve Farsça konuşma yapar, fakat kimse bir şey hocalığı yaptı. Çeşitli dergi ve gaze- anlamaz. Arif Bey bir bahane ile bu telerde şiir ve makaleleri neşredildi. toplantıyı erteler. Bu bir hafta içeri- Beyanü’l-Hak dergisinde, Rama- sinde Rumcayı öğrendiği gibi, Rum zan ayının bitimi münasebetiyle ya- kamusunu da ezberler. İkinci top- yınlanan bir şiirini sizlerle paylaş- lantıda Arif Bey, Rumca bir konuş- mak istiyoruz: ma yapar ve Patriğe cevap verir.”(5) Bir hafta içerisinde yeni bir dil “Bir vakt-i meserretin ân-ı hulûlüdür öğrenip, hem de o dilde diplomatik Müjde, sıyâmın işte nişan-ı kabûlüdür bir konuşma yapmak imkânsız olsa Mü’min sürûr-ı îd ile lebrîz-i ibtihâc gerektir. Fakat Mehmet Arif Bey fo- Lehv u lu’b ile kesb-i neşâta yok ihtiyâc tografik zekâsı, mahareti ve engin Ey Hâlık-ı zemîn ü semâ Rabb-i Zü’l-celâl tecrübesi sayesinde adeta imkânsızı Sen ümmet-i Muhammed’e gösterme hiç melâl başarmıştır. Her türlü mes’adetle mübeşşer kıl anları Mehmet Arif Bey, Arapça, Fars- Geçsin kemâl-i izz ile devr ü zamanları”(3) ça, İngilizce, Fransızca dillerini de iyi derecede bilmektedir. Ayrıca bu Mehmet Arif Bey, bilgisi, beceri- durum onun, çağının çok ilerisinde si, dehası ve şairliğiyle bütün İstan- bir münevver olduğunun işaretidir. bul tarafından tanınınca Evkaf Ne- zareti Yayın Müdürlüğü’ne geti- (4) Cemiyet-i Tedrisiye-i İslamiye Osmanlı döneminde müslümanların kurduğu ilk eğitim öğretim derneği- dir. Darüşşafaka ve Valide mektebi gibi daha birçok okul bu dernek tarafından kurulmuştur. (3) Mehmet Arif, “Veda’-ı Ramazan”, Beyanu’l-Hak, 30 (5)M. Ali Uz, Konya Alimleri ve Velileri, Konya, 2013, Ramazan 1326 [26 Ekim 1908], 4/63-64. s. 440-441. Merhaba Akademik Sayfalar | 1 MART 2017 68 Zira o yıllarda İngilizce evrensel dil olarak kabul edilmiyor, hem dünya- da hem de Osmanlı aydınları arasın- da Fransızca daha çok konuşuluyor- du. Cemiyet-i İslâmiyye’nin başkanı olduğu dönemlerde bu özelliğiyle de fark yaratmış, birçok yabancı din adamı ile rahatlıkla iletişime geç- miştir. Önceleri tasavvufa karşı olan Mehmet Arif Bey, Fatih Türbedarı Âmiş Efendi ile tanıştıktan sonra ta- savvuf yoluna süluk etmiştir. İstan- bul’daki Kara Baba Dergâhı’nda vefatına kadar tasavvufi sohbetler veren son dönem sûfîlerinden Ah- met Sadık Yivlik’in anlattığına göre; Mehmet Arif Bey, bir gün met- hini çok işittiği Fatih Türbeda- Ahmet Âmiş Efendi (1807-1920) rı Âmiş Efendi’yi ziyaret etmeye karar vermiş. Ziyarete gittiğinde Âmiş Efendi kendisini buyur etmiş, Ahmet Sadık Efendi bir başka bir sandalyeye oturtmuş. Sohbete sohbetinde ise Arif Bey’in kendisine başlayan Âmiş Efendi, tevhide ve nasıl sahip çıktığını ve nasıl tasav- vahdet-i vücuda dair öyle mevzuu- vufa yönlendirdiğini anlatmıştır. lar anlatmış ki, Arif Bey anlatılanları Ahmet Sadık Efendi yetim ve öksüz idrak edememiş. Hatta mollalığın bir çocuk olarak Darüşşafaka’da tesiri ve gayreti ile “Sen nasıl şeriata okurken çok haşarı bir talebeymiş. aykırı konuşursun” diyerek öfke ve Bütün öğretmenlerini ve hatta Ab- hiddetle oturduğu sandalyeyi kapıp dulhakim Arvasi’nin müridi olan Âmiş Efendi’ye hücum etmiş. Âmiş Muallim Rıfkı Bey’i dahi çileden Efendi’nin tepkisiz kalması ve “Za- çıkaran Yivlik, okuldan atılmak üze- manı gelince sen de anlarsın.” sözü re iken okul kütüphanesinin müdü- üzerine Arif Bey sandalyeyi elinden rü olan Arif Bey kendisinin sorum- düşürerek bayılmış. Kendine geldi- luluğunu üstlenmiş. Arif Bey, Yiv- ğinde, Âmiş Efendi bir baba şefkati lik’i önce Abdulhakim Arvasi’ye tes- ile saçlarını okşamakta; “Arif, evla- lim etmek niyetiyle Eyüp Kaşgari dım, yeter artık kalk. Kalk evladım” Dergâhı’na götürür, ancak zuhurat demekte imiş. O anda Arif Bey’in bu niyetin gerçekleşmemesi yönün- içindeki öfke, yerini muhabbete bı- de olunca bu defa onu alıp Tahir rakmış. Zaman içinde önce Âmiş Ağa Dergâhı’na getirerek Ali Beh- Efendi’ye, onun vefatından sonra çet Efendi’ye teslim eder. Ahmet da halifesi Kayserili Mehmet Tev- Sadık Yivlik, bu vesileliği dolayısıyla fik Efendi’ye intisap edip tasavvuf ömür boyu Arif Bey’e hayır duada yoluna girmiş.(6) bulunduğunu söylemiştir.(7) (7) M. Nedim Tan, “Topçuzâde Mehmed Ârif Bey’in (6) Yetkin İlker Jandar, “Kamil Mürşid Nasıl Bulunur, Ankāu muğrib, el-İnsânü’l-kâmil ve Miftâhu’l-vü- Vasfı Nelerdir?”, http://www.dunyabizim.com, cûdi’l-eşher’den Yaptığı Tercümeler”, Tasavvuf Der- E.T.[07.01.2017]. gisi, İstanbul, 2014, 33/156. Merhaba Akademik Sayfalar | 69 1 MART 2017 Mehmet Akif Ersoy (1873-1936) Elmalılı Hamdi Yazır (1878-1942) 1918’de İstanbul’un işgal edil- Mezarlığı’na defnedilmiştir. (9) mesi sebebiyle kısa bir dönem Kon- M. Ferit Uğur, Arif Bey’in vefa- ya’ya dönerek burada İnhisarlar tı münasebetiyle yazdığı yazıda Dairesi Muhakemat Müdürlü- onun şahsiyetinden şöyle bahseder: ğü’nde bulunmuş, Ankara hüküme- “Kırk elli sene evvel bizzat şahit ol- tinin teşekkülüyle birlikte önce duğu vak’alar ile işittiği hikâyeleri nok- Şer’iyye Vekâleti’nde sonra Diya- sansız, kusursuz nakledebiliyordu. net Riyaseti’nde sicil ve memurin Meclisinden sıkılmak hatıra gelmezdi. müdürlüğü vazifesine atanmıştır. Onun meclisi daima neşeli, safalı bir Bu dönemde Mehmet Akif Ersoy sohbet meclisi idi. Hocamızda taklit (1873-1936) ve Elmalılı Hamdi kabiliyeti de fazla olduğundan icabın- Yazır (1878-1942) ile birlikte bir da bir milletten birinin sözlerini, sesle- tefsir komisyonunda görev aldıysa rini, tavır ve edalarını aynen canlandı- da, Mehmet Akif’in Mısır’a gidişiyle rabiliyordu. Bununla beraber vakar bu tefsir yarım kalmıştır. Diyanet sahibi idi. Olur olmaz yerde oturmaz, İşleri Müşavere Kurulu Azası iken her davete icabet etmez ve herkesle bütün görevlerinden istifa ederek senli benli konuşmazdı. Haysiyetine, tekrar İstanbul’a gelmiş, Darüşşafa- şerefine halel verecek en ufak söz ve ka Lisesi’nde kütüphane müdürlüğü hareketten münfail olur ve derhal kar- görevini üstlenmiştir. 1935 sonra- şılığını verirdi. Efkârının hududu ge- sında Konya’ya dönerek Şerafeddin nişti. Ham sofulara ve riyakâr vaizlere Camii ile Kapı Camii’nde vaazlar vermiştir.(8) Arif Bey hiç evlenmemiş olup, 1 (9) Mehmet Arif Bey’in kabir taşında ölüm tarihi Şubat 1942’de vefat ederek Musalla 02.02.1942 olarak gösterilmişse de kaynaklarda onun 01.02.1942 tarihli Pazar günü vefat ettiği zikredilmektedir. Gerçekten de 01.02.1942 tarihi Pazar gününe tesadüf ettiğinden ve en yakın arka- daşları vefat tarihi olarak 1 Şubat’ı işaret ettiğinden, (8)M. Nedim Tan, a.g.m., Tasavvuf Dergisi, İstanbul, kabir taşında gösterilen tarih onun cenazesinin def- 2014, 33/153. nedildiği tarih olmalıdır. Merhaba Akademik Sayfalar | 1 MART 2017 70 çok kızardı.”(10) Tanınmış edebiyatçılarımızdan Muvaffak Sami Onat da Mehmet Arif Bey’in çok iyi Arapça ve Farsça bildiğini bunların yanında İngilizce- ye de vakıf olduğunu belirttikten sonra onunla ilgili iki hatırasını şöy- le nakleder. “Bir gün kendisine “Hads” kelime- sinin bazen hadis bazen de hades gibi kullanıldığını acaba hangisinin doğru olduğunu sormuştum. Tam 50 dakika bilâfasıla hads –intuition- kelimesini. Muvaffak Sami Onat (1919-1986) Bütün iştikakları ve bütün kullanma şekilleriyle birlikte izah etti. Bu arada lerini söyleyerek, mukabil ve müteka- sekiz muhtelif şiir okuyarak metinler bil tenkitlere işaret ederek sureyi şerh dâhilinde dahi bu kelimenin istimal ve tefsir etti. Sonunda ise bize söyledi- tarzını gösterdiğini ve 30 kadar müş- ği cümleler şu oldu. “Bu yaptığım tefsir tak kelime yazdığını hatırlarım.” 9-10 kademe daha derinleştirilerek Muvaffak Sami Onat’ın ikinci yapılabilir. Benim sizlere yaptığım hatırası da şöyledir. izah birinci kademedir. Üçüncü kade- “Ciddi ve pek vakur olmakla bera- meden izaha benim selahiyet ve kudre- ber ince ve zarif nükteler, kinayeler ve tim yetişmez. İkinci dereceden izah târizler dahi yapardı. Son derece kibar- için ise sizin bir parça karbonat alma- dı, söyleyeceği hakikatleri bile belki kı- nız lazımdır.” Muhterem hocamız bu rılan bulunur diye tatlı bir remizle ifa- suretle, biraz daha derinleşirsem siz deye çalışırdı. Bir gece bir arkadaşın anlayamaz ve hazmedemezsiniz de- evinde toplanmış, üstaddan (Mara- memiş karbonata ihtiyaç hâsıl olur cel Bahreyn)(11) suresinin tefsirini diye remzî bir ifade kullanmıştı.”(12) rica etmiştik. Büyük bir tevazu ve Mehmet Arif Bey ve muasırları- memnuniyetle ricamızı kabul etti ve nın hayatlarına, azimlerine, bilgi ve hiç sıkmayan, bilakis sürükleyen bir birikimlerine baktığımız vakit o dö- eda ile bir buçuk saat kadar söyledi. nemin çok farklı bir dönem olduğu- Şark ve Garp din adamlarının ve filo- nu idrak ediyoruz. Gençlerin med- zoflarının aynı mevzu üzerindeki fikir- rese tahsili yanında, idadi ve öğret- men okullarında çok iyi yetiştiğini, beyinlere yalnızca bilgi pompalan- (10) M. Ferit Uğur, “Muallim Mehmet Arif”, KONYA, mayıp, öğrenme metodu, tecessüs Kânunusani 1942, 39/63-64. (11) Yazarın, “Maracel Bahreyn” suresi olarak ifade ve muhakeme becerisi aşılandığını ettiği sure, Kur’an-ı Kerim’in 55. suresi olan “Er- Rahman” suresidir. Maracel Bahreyn kelimelerinin da anlıyoruz. geçtiği ayet surenin 19. ayetidir. 19. ve 20. ayet-i kerimelerin anlamı ise şöyledir. “O iki denizi salıver- Günümüzde aynı eğitim seviyesi miştir, birbirine kavuşurlar. Aralarında bir engel var- ve kalitesini devam ettiremememi- dır, birbirine tecavüz etmezler.” Ayet-i kerimelerin muhtelif tefsirlerde farklı izahları yapılmıştır. “Mara- zin üzüntüsüyle, M. Arif Bey’i hayır- cel Bahreyn” iki denizin birleştiği yer anlamındadır. Aynı anlamda Kur’an-ı Kerim’de, bir de Mecmaü’l la yâd ediyor, kendisine bir kez daha Bahreyn tabiri kullanılmaktadır. Kehf suresinde Allah’tan rahmet diliyoruz. Hızır ile Musa’nın Mecmaü’l Bahreyn’de buluştu- ğundan bahsedilir. Bu ayeti kerimeden mülhem olarak Şems ile Mevlana’nın buluştukları yere de “Mecmaü’l Bahreyn” denilmiştir. Alâeddin Cadde- (12) Muvaffak Sami Onat, “ Muallim Mehmet Arif ve si’nde İş Bankası’nın karşısında bir yer “Mecmaü’l muallim Mehmet Ferit’e dair birkaç hatıra..”, Konya, Bahreyn” olarak bir fanusla işaretlenmiştir. Mart 1942, 41/23-24. Merhaba Akademik Sayfalar | 71 1 MART 2017 İKTİBAS Ahmet ÇELİK MEZBEHA-İ AHLAKİYELER Topçuzade Mehmet Arif YAHUT KAHVEHANELER* Bey Evet, filhakika bizde bu gün (önemli hayat kaynakları) için vu- her biri bir mezbaha-ı ahla- kubulan musademat ve muhareba- kiyeden başka bir şey olama- tın derece-i tahribiyesine yaklaşa- yan kahvehanelere fevcan fevç cak kadar nazarlarda tecessüm (akın akın) girip çıkanlardan birço- eder. ğunun canı yanmış, hanümanı Ahlakı İslamiye ve insaniyemiz- mahv olmuş şule-i ailesi (aile ışığı) deki “hiççiyye” en büyük bir misal söndürülmüş nihayet kahvehane- olan bu şeyler, diyaneten muhake- lere ahlakı fazileyi İslamiye (üstün me edilirse, hükümeti ilmanı, na- İslam ahlakı) ve necabeti insaniye zar hakkında ne derecelerde itham (asil insanlık) ayak basmayacak bir eder. hale gelince, mealiy-i islamiye, ne- Asr-ı hazırı medeniyette (günü- cabeti insaniyeye bedel, dinen, ak- müzde) kahvehaneler, birer ticaret- len, memnu’ ve melun (yasak ve la- hane şeklinde bulunduğu için bi’t- netli) olan kumarlar, oyunlar, he- tabi ser-baz olur. zeyanlar bi’l-mecburiye kaim ol- Haydi, girip oturmakta şer’an maya başlamıştır. bir mahzur tasavvur edilmesin ki Kumar ve işret (içki) gibi biri bu gün bir çok cihetlerle mecburi- servet ve samanın (mal ve paranın) yet derecesinde bir melufiyeti diğeri, akıl gibi bir ihsan-ı hüdanın umumiye (genel kabul) vardır. Fa- (Allah’ın hediyesi) düşmanı bi-ama- kat şu Devr-i Meşrutiyette’de mi nı olan belalar, ta evail-i islam’da 600 seneden beri kendi hizmet- (İslam’ın ilk yıllarında) evvelen ted- karlıklarından başka bir şeyi olma- ricen iki ayetle tenbih (uyarı) ve dığımız halde mahza uluvü cena- derece-i salisede hazreti Ömer ra- bından, hamiyyet-i diniyyesinden zıyallahu anh efendimizin “Alla- dolayı bizleri liyakatlı, liyakatsız hümme lena fil hamri şafiyan” du- bila-hisap vela-azab kanıyla canıy- ayı isabet-peymanesi sebebi nuzu- la, malıyla besleye besleye nihayet lü gibi olarak bu ayetle tamamen velinimetliğin fevkine (üstüne) çı- men (yasak) ve tahrim (haram) bu- karan, en sonra envai hakaret ve yurulmuştur. mezalimlere tahammül ile çolu- İşret ile kumardan hiçte farkı ğun, çocuğunun nafakaı yevmiye- olmayan oyunların tahribat-ı ahla- sinde (günlük kazancından) bize kiye ve ifsadı terbiye-i insaniye yü- verip kendilerini aç-açık kalmaya zünden sebep oldukları fezayıh mahkum eden bu fukaranın para- (kötülükler) ve cinayat şöyle bir na- larını böyle kumarlarda vesaire zıra-i im’an (derin bakış) ile bakılsa, oyunlarda ve tavla başlarında ter menabiı muhimme-i hayatiye tertiplemek suretiyle hem dinimi- * Mehmed Arif, “Mezbeha-i Ahlakiyeler Yahut Kahvehaneler”, Beyanülhak, 26 Kanunısani 1324 (8 Şubat 1909), cilt: I, sayı: 19, sayfa: 433-435, İstanbul. Merhaba Akademik Sayfalar | 1 MART 2017 72 Mezbeha-i Ahlâkiyeler yahut Kahvehaneler, Beyanü’l-Hak Dergisi. 8 Şubat 1909. zi hem ahlakımızı hem de o fuka- (İslami kanunlarımıza), Avrupalı- rayı mahv edeceğiz? ların kendi adat (gelenek) ve ahla- Biz daha ne zaman kendimizi kına göre tanzim edilen kanunları- unutup da milletin saadet ve sela- nı ne vakte kadar tercih edip dura- metini düşüneceğiz? cağız? Ne zaman millet bize bir maaş Dini mubin-i Muhammedi- teklif ettiğinde ihtiyacat-ı zaruri- ye’nin rayihasını (kokusunu) bile yei beytiyye (gerekli ev ihtiyaçları- istişmam etmeyen (koklamayan) nı) ve zatıyemizden maadasını ve her türlü medeniyeti, terakkiyi (başkasını) beytü’l-mal-i müslimi- (gelişmeyi) garptan (Batıdan) bek- ne (hazineye) red ve iade edeceğiz? leyen ehl-i dalalin (sapkınların) ak- val-i sahifelerine (söz sayfalarına) Ne vakit iktisad-ı şer’iyeye has- halen hakikat (gerçek) nazarıyla be’d-diyane kendimiz mükellef mı bakıp duracağız? (sorumlu) tanıyacağız? Sorarım bu cuhalay-ı dünya Ey ümmeti Muhammed! Kanu- (dünya cahilleri) ki mülk (devlet) nu ilahi olup ekmeliyette hiçbir ka- ve milletimizin bütün ihtiyacatını nuna nispet kabul etmeyen ve me- tekeffül eden (karşılayan) kavanin- deniyet ve saadeti umumiye-i be- i şeriyemizde hangi madde eksik- şeriyeyi taht-ı ziman ve tekellüfü- tir? Şeriatımızda İslamların, in- ne almış olan kavanin-i şeriyemize sanların Allah’ına, beni nevine, Merhaba Akademik Sayfalar | 73 1 MART 2017 hayvanata, hatta faideli ağaçlara diyorlar ki “fısk, mutlak tarik-i iti- varıncaya kadar, siyanetleriyle mü- dalden çıkmak manasınadır.” de- kellef oldukları hukuk-u şahsiye ve mektedir. medeniyetlerini gördüler veya işit- Fısk, içinde ciheti şer’iyece ver- tiler mi? diği tafsilatında üç derece irae (gö- İşte bu “her şeyi bilirim” diyen rüş) tarif ediyorlar, bunlardan iki- ve hakikatte cehaletin canlanıp da sini bırakıp üçüncü mertebeyi söy- ayakta gezen numuneleri (örnek- leyelim ki o da: “fusuk irtikab ettiği leri), bu fırının mukallidleri (taklit- masiyetin hürmetini asla endişe çileri) bu hürriyet iadesinde bulu- etmeyerek onu tahsin etmektir nan şehavat-ı hayvaniye ve ef’al-i (iyi görmektir).” dedikten sonra efrencibe (yabancı fiilerin) esirleri, aşağı tarafta “fe iza şarefe haze’l- riyakâr körler değil midir ki bu ma- makam ve tahtiu hattahu hala’a sum, pek memleketlerimize Avru- rıbkate’l-imanı min unukıhi ve pa’nın oyun taburlarını işret (içki), leyse’l-küfri fe neuzu billah” ibare- kumar alaylarını ahlak-ı rezile fır- siyle de hükmü şeriyesini beyan ve kalarını (rezil ahlak gruplarını), es- tavzih (açıklama) buyurmuşlardır. bab-ı mahvve inkıraz (yıkım) or- Bunun Türkçesi: “Fasık, bu üçüncü dularını, pişdarlıkla ta’yibe ederek dereceye gelip de hudud-u şeriyeyi bu günden bi’l-istifade meydan-ı atlatınca hablü metini imanı ger- zuhura (ortalığa) çıkanlar ve efkar- den inkıyadından çıkarmış ve liba- ı müteaffinelerine, efkar-ı umumi- sı küfrü telbis etmiş (küfür elbise- ye (kamuoyu) süsü verenler? İşte sini) olur. Bu halden Cenab-ı Hak- bunlar emin olmalıdırlar ki şer’il- ka sığınırız.” demektir. lah (Allah’ın kanunu) ve din-i hak, Bu gün bir oyun oynayıp ta ne- her vakit ali (yüce) ve bunlara galip ticeyi kazananlardan kim var ki o ve muzafferdir. Bunlar her vakit halini tahsin (iyi) etmesin. Hatta mahkur ve münhezimdir. Dini ol- etrafındakiler onu “bravo” takdir- mayanlarda hüsn-ü ahlak (iyi ah- leriyle takdir ederek o fiile o hisse lak) ve hüsn-ü ahlakı olmayanlar- iştirak etmesin ve bir takım ye- da, bulunduğu millete hayır ede- minlerle çok güzel bir şey yaptığını cek fikir ve niyet katiyyen arama- kendisine beyan etmesin? malıdır. Meşahir-i evliyaullahtan Şeyh Balada tadatedilen (sayılan) fu- Abdullah el-Ensari hazretlerinin suk (günah) ve maasi (isyanlar) “Nesayih ve Münacat” ismindeki Müslüman olanlara katiyyen risale-i aliye-i ahlakiyesinde: “Ey memnu (yasak) olduğundan ken- derviş, sabahleyin kalktığında ay- dini mümin tanıyanların bu la’vbi- naya bak, eğer yüzün güzelse fena yattan (lüzumsuz şeylerden) katiy- işleri irtikâp etme. Ve eğer çirkinse yen feragatları lazımdır. iki fenalığı bir yerde cem etme.” de- (Müfessir Kadı) Beyzavi mer- mektedir. humun sure-i Bakara’da (26. ayet- Madem ki bu gün kahvehaneler te): de icabında vakit geçirmek mecbu- ri gibi olmuştur, hiç olmazsa bu- lunduğumuz yerleri şerefli bir hale “ ve ma yuzillu bihi ille’l-fasi- getirmek için mevaniı musahabe- kun” ayet-i celilesinde fıskın ma- timizi, ahval-i dahiliye ve hariciye- nayı lugaviyesini beyan ederken : mizin aldığı ve alacağı işkali müza- “el fisku hüve’l-huruci ani’l-kasdi” kereye tahsis etsek gazetelerdeki Merhaba Akademik Sayfalar | 1 MART 2017 74

Description:
diğim gibi vefat yıldönümlerinde de Akademik Sayfalar'da yazılar yazdım. Topçuzade Mehmet Arif Bey'i. 1942 yılının Şubat ayının ikisinde kaybettik.
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.