TELEVİZYON VE MAGAZİN KÜLTÜRÜ Rıdvan Şentürk* ÖZET Marshall McLuhan, John Fiske, John Hartley, Stuart Hall, John Ellis, Raymond Williams gibi televizyonu kendine özgü bir medyum olarak araştıran teorisyenler çeşitli ve birbirinden farklı yaklaşımlarda bulundular. Fakat bütün çeşitliliğine ve farklılığına rağmen bu teorileri televizyo- nun daha çok araçsal/yapısal, dilsel/metinsel ve çevresel özellikleri üzerine odaklaşan yaklaşımlar olarak ayrıştırmak mümkün gözükmektedir. Bir bütün olarak bakıldığında bu yaklaşımların hiçbi- rinin kendi başına televizyonun ne ve nasıl bir şey olduğu sorusunu yeterince açıklamaya yetmedi- ği görülmektedir. Özellikle televizyonun hem içerik hem de biçimsel özellikleri bakımından gerçek- lik algısını ve toplumsal davranışları nasıl etkilediği ve dönüştürdüğü sorusu gereğince incelen- memiş bir alan olarak gündem oluşturmaya devam etmektedir. Bu çalışma televizyonun bütününe hâkim olan magazinsel yapısı ve sunduğu bilgilendirme biçimleri üzerine odaklanmakta ve böyle- ce söz konusu açığın giderilmesine katkı sağlamaktadır. Anahtar sözcükler: Magazin, eğlence, kültür, iletişim TELEVISION AND MAGAZINE CULTURE ABSTRACT The theorists who make a survey of television as a distinctive medium such as Marshall McLuhan, John Fiske, John Hartley, Stuart Hall, John Ellis, Raymond Williams showed various and different approaches. However, in spite of its all diversity and assortment, it looks possible to categorize these theories as approaches concentrating on particularly instrumental/ structural, linguistic/ textual and environmental characteristic of television. In its entirety, it looks that none of these approaches are not satisfying to have explanation for the question on what and how television. Especially the question on how Television affects and transforms reality perception and social behaviour in terms of content and formal feature continues to have agenda as a matter that has not been properly examined. This study focuses on magazine pattern with authority on entire television and the offered informational pattern and thus has contribution in removing the deficiency. Keywords: Magazine, entertainment, culture, communication soruları etrafında araştırmalarını yoğunlaştıran GİRİŞ McLuhan, araç ile ilettiği mesaj arasındaki ilişkiyi sorgulamıştır. Daha sonra gelen Paul Televizyonu kendine özgü bir medyum olarak Virilio gibi birçok araştırmacı bu yaklaşımı ele alan ve ilk defa bir bütün olarak açıklamayı benimsedi ve makine insan bağıntısı ve medya amaçlayan Marshall McLuhan’ın 1960’lı yıl- araçlarının insanın gerçeklik algısının sınırları- lardaki çalışmalarından günümüze kadar birçok nı nasıl değiştirdiğini ve dönüştürdüğünü sor- araştırmacı televizyonun ne olduğu sorusunu gulamaya devam ederek yeni yaklaşımlar ser- sormaya devam etmektedir. Bu durum hem bir giledi. yandan televizyonun ne kadar karmaşık bir yapı ve etki gücüne sahip olduğunu hem de McLuhan’ın çalışmalarından sonra, 70’li yıl- yaklaşımların televizyonun sadece belirli bir larda John Fiske ve John Hartley, Stuart Hall’in yönüne yöneldiğini ve bütünü kuşatamadığını öncülük ettiği yaklaşımlar çerçevesinde tele- göstermektedir. vizyonun semiyotik yapısının dilsel bir metin Televizyonun bir medyum olarak araçsal/ yapı- olarak nasıl okunabileceği sorusunu yönelttiler. sal özelliklerinin içeriği nasıl belirlediği ve Bu çerçevede Fiske ve Hartley çalışmalarında, algıyı nasıl etkilediği (McLuhan 1965: 247) televizyon programlarını oluşturan öğeler ola- * Yrd. Doç. Dr., İstanbul Ticaret Üniversitesi İletişim Fakültesi Televizyon ve Magazin Kültürü (174-190) rak gördükleri göstergelerin kod çözümlemesi- · İçerik nedir? Nasıl oluşur? ni ve kimlik tespitini mümkün kılacak (Fiske · Medya sahipliği ve kontrolü içeriği nasıl ve Hartley 1978: 16) dilbilimsel ve semiyotik etkiler? kavramsallıkların ne olabileceği sorularını irdelediler. · İçeriği belirleyen ve arka planda bulunan medyatik yapı nedir? Fiske ve Hartley’in beslendiği düşünce gelene- ğine bağlı olan Raymond Williams da, · Medyatik içerik gerçekliği hangi düzeyde McLuhan gibi televizyonun teknolojik özellik- yansıtır? leri ile oluşturduğuna inandığı kültürel forum · Medyatik içerik ile gerçeklik arasında hangi arasındaki ilişkileri irdelemiş, farklı fragmanla- potansiyel ilişkilerden bahsedilebilir? rın ve çeşitli türlerin planlı bir akışı olarak kavradığı televizyon yayınlarının algı biçimleri · İnsanlar içeriği nasıl yorumlarlar? ve kültürel kabulleri nasıl etkilediği ve dönüş- · İçeriğin insanlar üzerindeki etkisi nedir? türdüğünü sorgulamıştır. Televizyonun gücü- nün sosyal iletişim, enformasyon ve eğlence · Medyada temsil edilen içeriğin gerçek içe- medyumu olarak büyüdüğünü söyleyen rikten ayrılarak analiz edilmesi ne kadar Williams (1974: 11), televizyonun toplumsal doğrudur? algı ve tecrübeleri etkiyen özelliğine dikkat · Medya ile izleyici arasındaki enteraktif çekmiş, fakat yeterince incelemek yerine gön- ilişkiler ne hangi düzeyde yönlendirilmiş derme yaptığı magazinsel yapısını daha çok veya serbesttir? yine planlı bir akışa sahip bir metin olarak algılamış ve kendine araştırma konusu yapmış- · Program türleri ve kodlarının belirlenme- tır. sinde bilinç-dışı süreçler mi, yoksa yapım- cının içeriğe ve geçerli değerler sistemine Televizyon hakkında üretilen teorilerin gelişim ilişkin psikanalitik motivasyonları mı etkili çizgisinde mutlaka dikkate alınması gereken olmaktadır? bir isim olarak John Ellis karşımıza çıkmakta- dır. Ellis, televizyonun yapısını dilsel bir metin · İçeriğin belirlenmesinde medya endüstrisi değil de kendine özgü estetik bir doku olarak yapısının, ekonomik, ideolojik ve politik algılamış ve bu dokunun en önemli özelliğini güçlerin oynadıklar roller nelerdir? kendini tekrar eden segmanlara bölünmüşlük · İzleyiciler medya içeriklerini hangi farklı ve kesintilerden oluşan bir süreklilik biçiminde biçimlerde yorumlayabilirler ve bu farklar tanımlamıştır (Ellis 1982: 123). Fakat Ellis, her nasıl belirlenmelidir? ne kadar televizyon ile izleyici arasındaki parasosyal ilişkilere, mahrem yakınlığın oluş- Öte yandan televizyonu daha çok dilsel bir ması ve özellikle kadın yüzlerinin fetişleştiril- metin veya doku olarak algılayan düşünürler mesine dikkat çekse de, (Ellis 1982: 143) yine ise öncelikli olarak belirledikleri şu sorular de yakın durduğu Raymond Williams gibi etrafında akıl yürütmektedirler: televizyonun estetik dokusunu semiyotik bir yapı olarak kavramış ve ampirik etkilerine · Her medya aracının kendi içindeki hangi bireysel ve toplumsal açıdan yeterince eğile- değişkenleri nasıl manipüle edilebilir? memiştir. · Her medya aracına özgü dilbilgisel kodların Bütün bu teorik tartışmalar esasen televizyonun kökleri nelerdir, nasıl ortaya çıkarılabilir? ne olduğu sorusuna cevap bulabilmek amacıyla yapılmaktadır. Adı geçen teorisyenlerin görüş- · Ortaya çıkarılan dilbilgisel kod çözümleme- leri incelendiğinde, her birinin televizyon hak- leri, günlük hayattaki yüz yüze görüşmeler- kında sahip olduğu temel kabullerden hareket de kullanılan kodlarla ne derece örtüşmek- ettiği ve sorularını bu yönde oluşturdukları tedir? görülmektedir. Televizyonun ve özellikle içeri- ğinin ne olduğunu anlamaya yönelik olarak · Dilbilgisel manipülasyonların algı, anlayış, yapılan tartışmalar genellikle şu temel sorular duygusal ve davranışsal tepkiler üzerindeki etrafında oluşmaktadır: etkileri nelerdir? 175 Selçuk İletişim, 6, 2, 2010 · Metini oluşturan estetik öğelerin içerik ve yapısını incelemek kadar önem arz etmektedir. algısı üzerinde oynayabileceği roller neler- Bu alanda öne çıkan düşünürler arasında ‘The dir? Disappearance of Childhood (1982)’, ‘Amusing Ourselves to Death: Public Bütün bu sorular etrafında oluşan içeriksel ve Discourse in the Age of Show Business (1985)’ dilbilimsel teorilerin yanında, bir başka yakla- ve ‘The End of Education: Redefining the şım da hem televizyonun kendisini hem de Value of School (1995)’ gibi eserleriyle adını sosyal etkisini çevre şartları içinde sorgulayan duyuran Neil Postman ve ‘No Sence Of Place’ teorik analizler tarafından sergilenmektedir. adlı eseriyle Joshua Meyrowitz’dir. Bu iki Çevresel yaklaşım hem televizyon medyumu- araştırmacıdan Neil Postman televizyonun nun kendini diğer araçlardan farklı kılan karak- kendine özgü gücünü eğlendirici magazinsel teristiğini hem de kendine özgü özellikleriyle özellikleri dolayısıyla oluşturduğunu ve makro toplumsal ilişkiler ve genelde toplumsal yapıda düzeyde toplumsal algıyı ve davranışları etki- yol açtığı değişikliklerin ne ve nasıl oluşabile- lediği kabulünden hareket etmektedir. Meyro- ceğine dair sorular oluşturmaktadır: witz ise aynı kabulden hareketle, bu etkinin birey ve toplum davranışlarında gözlemlenebi- · Televizyonun kullanımı toplumsal ilişkile- lecek ampirik sonuçların neler olabileceğini rin dokusunda ne gibi değişikliklere yol araştırmaktadır. Bu bağlamda eğlence, magazin açmıştır? ve magazinsellik kavramları öne çıkmaktadır. · Televizyon, toplumsal, ekonomik, politik ve kültürel ilişkilerin biçimini, hızını ve ni- 1. AMAÇ VE YÖNTEM teliğini nasıl ve hangi düzeyde etkilemiştir? Neredeyse her şeyin, nesnelerin, ilişkilerin, · Televizyon süreç içerisinde diğer kitle ileti- gerçekliğin ve algının estetize edildiği günü- şim araçlarına hangi düzeyde ve nasıl etki- müzde varlığın ve oluşun kendisinden çok lemektedir? tarzının, nitelikten çok biçimselliğin daha · Televizyon kendine özgü bilgilendirme önemli ve daha geçerli hale geldiği görülmek- biçimleriyle toplumsal hiyerarşide ne gibi tedir. Mağazalarda, galerilerde, şatolarda, fuar- değişikliklere yol açmaktadır? larda, turistik merkezlerde ve şehirlerde, video oyunlarında, dans lokallerinde, diskolarda, · Televizyonun, arkadaşlık ve komşuluk tiyatrolarda, reklâmlarda, sinema kompleksle- ilişkileri ve sınırlarının yeniden yapılanma- rinde, filmlerde, bilgisayarda (internet), sında oynadığı rol nedir? cyberspace ve moda dünyasında rahatlıkla · Televizyon, politik tarzı ve politikacı algı- gözlemlediğimiz bu dönüşüm görsel kültürün sını hangi düzeyde ve nasıl etkilemektedir? yazılı kültüre hâkim olduğunu göstermektedir. Şüphesiz bu dönüşümde en büyük pay televiz- · Televizyonun, cinsel kimliklerin ve arala- yona aittir. Bu çalışma, söz konusu kültürel rındaki ilişkilerin belirlenmesinde oynadığı dönüşümde televizyonun oynadığı rolün önem- rol nedir? li ölçüde gerçekliği, gerçeklik algısını maga- · Televizyonun çocuklar üzerindeki etkisi zinselleştirme ve günlük hayatın tecrübelerini nedir? taklit ederek dönüştürme (re-prezantasyon/ temsil) gücünden kaynaklandığı iddiasını tele- · Televizyonun sosyal davranışlar üzerindeki vizyonun ne olduğu sorusu etrafında oluşturu- etkisi nedir? lan tartışmaların gündemine taşımayı amaçla- · Televizyonun kültürel gelişmeler üzerinde- maktadır. ki etkisi nedir? Bu bağlamda çalışma, öncelikle Neil Postman, · Televizyonun, ideolojik söylemler, politik Joshua Meyrowitz ve diğer televizyon teorileri yapılar ve bireysel ve toplumsal özgürleşme alanında kendini kabul ettirmiş araştırmacıların veya özgürlüğün kısıtlanması süreçleri üze- televizyonun magazinsel yapısı, toplumsal rindeki etkisi nedir? gerçeklik algısını etkileme gücü üzerine sergi- Televizyonun çevresel özellikleri ve etkilerini ledikleri yaklaşımları karşılaştırarak incelemek sorgulama, şüphesiz en az araçsal ve dilsel ve öne çıkan görüş ve tespitler ışığında, tele- 176 Televizyon ve Magazin Kültürü (174-190) vizyonun bütününe hâkim olan magazinsel gerçekliğin yeniden algıya metin ve daha çok yapının birey ve toplumun gerçeklik algısı görsel düzeyde estetize edilmiş gerçekleşme üzerindeki etkisinin önemli pratik sonuçlarının biçimi ve hayat tarzı olarak sunulması anlamı- neler olabileceğini ortaya koymak ve tartışma- na gelmektedir. Tespit edilmiş yaşanmış olay- ya sunmayı yöntem olarak benimsemektedir. ların, bireysel veya toplumsal etkinliklerin estetize edilerek toplumsal algıya sunulmaları, 2. TARİHSEL SÜREÇ konuların esasen seçilmiş ve magazin dergisi- nin algı ve gerçeklik kriterlerine uygun biçimde Magazin sözcüğü, köken itibariyle Arapça’daki formatlanmaları dolayısıyla gerçekleşmelerin ‘depo, silah deposu’ anlamına gelen ‘mahzen’ ve hem bireysel hem de toplumsal tecrübelerin sözcüğünden üretilerek Avrupa dillerine yer- hep belirli bir biçime ve tarza sahip olduğu leşmiş bir kavramdır. Arapça ‘depo’ anlamın- yanılsamasını meydana getirmektedir. Özellik- dan da anlaşılabileceği gibi, aynı veya farklı le popüler magazinlerin daha çok ‘lifestyle/ türden malzemelerin bir arada bulunduğu me- hayat tarzı’ dergisi olarak adlandırılması ger- kân anlamına gelmektedir. çeğin kendinden çok gerçekleşme tarzını vur- gulayan ve ideal gerçekleşme tarzı olarak Almanca ve İngilizce’de dergi, Amerikan İngi- estetize eden magazin kültürüne uygun düş- lizce’sinde aynı zamandalifestyle anlamında da mektedir. Günlük gerçekliği estetize ve stilize kullanılan magazin, genellikle birden fazla ederek toplumsal algıya sunma amacıyla 1883 konuları içeren ve değişik düzeylerde işleyen yılında Amerika’da çıkarılan magazinin Life bir yayın formatıdır. adını taşıması ve içeriği bu tespitleri pekiştir- mektedir. Genel ilgi alanlarını yönelen bir 2.1. Magazin Dergileri eğlence dergisi olan Life konu edindiği gerçek- Magazin dergileri, Time, Stern ve Spiegel gibi likleri stilize ederken bolca resim kullanmış, haber ağırlıklı olanından, erotik, ekonomi, güldürücü fıkralara, toplumsal olayların ve edebiyat, politika, mimari, otomobil, müzik, tiyatro ve sinema filmi gibi sanat ürünlerini seyahat, gençlik, sanat, ticaret ağırlıklı olan yorumlayan görüşlere yer vermiştir. 1936 yılı- türlere varıncaya kadar çok çeşitli olabilmekte- na kadar sürekli daha sonra kısa devrelerle dir. Fakat hepsinin ortak özelliği aralarındaki 2000’li yıllara kadar çıkmaya devam eden Life mantıksal bağıntıya özen göstermeksizin çeşitli magazini yaklaşık 50 yıl boyunca 10 milyonu ve birbirinden farklı konulara yer vermeleri ve aşkın satış oranlarıyla toplumsal gerçeklik görsel anlatımı önemsemeleridir. Tek bir konu- algısının estetize ve stilize edilmesinde, bir ya ağırlık veren magazin dergilerinde bile, başka deyişle magazinleşmesinde önemli bir farklı konulara önem verilmese bile, konu rol oynamıştır. çeşitlendirilmekte, aralarında nedensellik bağı Almanya’da 1924 yılında Amerikan dergilerini bulunmayan farklı olaylar ve alt konu başlıkları taklit ederek yayınlanmaya başlanan das Ma- etrafında işlenmektedir. Magazin dergilerinin gazin dergisi gerçeklik algısının magazinsel- ortak özelliklerinden biri de, periyodik olarak leşmesinin toplumun demokratikleşmesi veya çıkmaları, genellikle reklam, abonelik ve satış tek-tipleşmesi konusunda ne gibi etkileri olabi- fiyatı ile kendilerini finanse etmeleridir. leceğine dair ipuçları verebilecek başka bir İlk defa 1731 yılında Londra’da yayınlanan örnek teşkil etmektedir. 1941 yılında, savaşın The Genleman’s Magazine adlı dergi, genel stratejik hedeflerine uymadığı için yayınına son ilgiye yönelen ilk magazin örneği olarak kabul verilen das Magazin dergisi, geriye doğru ba- edilmektedir. Yine belirli aralıklarla yayını kıldığında günümüz için, Hitler döneminin 1739’dan günümüze kadar sürdüren The Scots faşist ideolojisinin kültür ve hayat tarzı ile ilgili Magazine ve 1734 den itibaren yayınlanmaya bütün konuları nasıl işgal etmeyi başardığına başlayan Lloyd’s List tarihin ilk magazin dergi- dair belge niteliği taşımaktadır. leri arasında bulunmaktadır. 2.2. Televizyon ve Magazin Programları: Magazin dergilerinin çok çeşitli toplumsal ve bireysel yaşama alanlarına yönelmesi ve seçi- Önceleri radyoda yayınlanılan, daha sonra len olay veya içerikleri kendilerine özgü bi- televizyon tarafından üstlenilen ve geliştirilen çimde sunmaları, esasen bireysel ve toplumsal magazin programları, genellikle belirli bir 177 Selçuk İletişim, 6, 2, 2010 konuya ağırlık veren ve aynı konuyu kendi göstermektedir (Boddy 1987: 347). Boddy içerisinde segmanlara bölerek çeşitlendiren William, 1940’lı yıllarda Amerika’da beslenme programlardır. Magazin programları, tıpkı ve çamaşır tozu alanında üretim yapan büyük magazin dergilerinde olduğu gibi, müzikten, firmaların ajans ve film şirketleri aracılığı ile sağlığa, haber niteliği taşıyan olaylardan, sos- bizzat kendilerinin radyo ve televizyon prog- yete dünyasına ve erotiğe kadar birçok alanı ramları ürettiklerini, fakat bu durumun 50’li kapsayabilmektedir. Genellikle stüdyoda çeki- yılların başından itibaren değiştiğini, ABC, len ve görüntülerle beslenebilen talk-show CBS ve NBC televizyon kanallarının reklâm formatında da sunulabilen magazin programla- üretimi üzerindeki kontrolü ele geçirmek ve rının en önemli özelliklerinden biri eğlendirici reklâm müşterileri için tekel oluşturmaya yöne- olması ve kolay, hızlıca tüketilebilir bilgilen- lik stratejiler geliştirdiklerini söylemektedir. dirme biçimlerini benimsemesidir. Her ne ka- Meyrowitz’in de işaret ettiği gibi geliştirilen bu dar televizyonda yayınlanan magazin program- stratejiler arasında en dikkat çekici olan, rek- ları belirli bir konuya ağırlık verseler de, eğ- lâmların bütünüyle planlanmış olan yayın akı- lendiricik özelliklerini ön plana çıkarmaları, şına ölçülü biçimde yerleştirilmesi ve özellikle konuyu çeşitlendirme ve işleme biçimleri itiba- pembe dizilerin içinde belirli zaman dilimle- riyle televizyon yayınlarının bütünün karakte- rinde tekrar edilmesi gerektiği düşüncesiydi. ristik özellikleriyle örtüşmektedir. Fakat çeşitli Bu düşünceyi gerçekleştirmek üzere önce ‘ma- program türlerini, segmanları ve içerikleri gazin planlaması’ olarak adlandırılan bir prog- aralarında mantıksal bir bağıntı olmaksızın ram akışı düzenlendi. Bu düzenlemede akışın sunması bakımından televizyon magazin dergi- merkezine reklâm blokları alındı ve programlar lerinin yapısı ve tarzıyla daha çok uygunluk arz reklâmlar esas alınarak serpiştirildi (Meyrowitz etmektedir. 1987: 63). Söz konusu ‘magazin planlaması’nı yapan ve böylece öne çıkan isimlerden biri Nitekim magazin ve diziler televizyonda en olan Pat Weaver, ticari başarıyı hedefleyen fazla kullanılan program formatlarıdır. Tele- reklâm ağırlıklı televizyon kanallarının prog- vizyon programlarının gelişim sürecine bakıl- ram ve reklâmlarının popüler, ucuz, eğlendirici dığında bu formatların diğerleri arasında gide- ve öncelikle kısa süreli olması gerektiğini sa- rek ağırlık kazandıkları ve televizyonun prog- vundu. 1935’li yıllarda ticari kanalların başarılı ram dinamiklerini oluşturan karakterini belirle- olabilmeleri için arka planda kalarak eğlence dikleri gözlemlenmektedir. Öyle ki televizyon sunması gerektiğini iddia eden David Sarnoff yayıncılığının gelişim süreci içinde programlar gibi Pat Weaver de, eğlence programlarının gittikçe magazinleşirken, magazin programları seyirciyi tatmin edebilmeleri için yüksek bir da bu gelişmeye paralel olarak formatlarını öykü ve senaryo değerinin olmasının gerekme- diziselleştirdiler. diğini ileri sürüyordu (Boddy 1987: 349, 356). Dizisel magazin formatının etkisi, daha çok Bu girişimler ve uygulamalar sonucunda tele- program içeriklerine dikkat eden televizyon vizyon programları eğlendiricilik, kısa süreli- izleyicisinin bilinç-dışı tarafından algılanmak- lik, ucuzluk ve popülerlik ilkeleri çerçevesinde tadır. Dizisel magazin formatının ucu açık magazin formatına uyarlandılar. Ayrıca aynı biçimi köken itibariyle ticari amaçlı Amerikan yıllarda televizyon programlarının merkeze kanallarında reklâm filmlerinin çerçevesini alınan reklâm blokları etrafında düzenlenmesi belirleyen tasarımlara uzanmaktadır. Bu tasa- dolayısıyla, seyirciye sunulan programlar kü- rım daha sonra 1950’li yıllarda İngiltere’deki çük parçacıklara bölündü ve sonuç itibariyle BBC ve Almanya’daki NDR gibi Avrupa’daki televizyon yayının kendisi eklektik biçimde bazı kanallar tarafından ciddi haber programla- yapılandırılmış oldu. rının sunum biçimi olarak benimsenmiş ve yaygınlaşmıştır. Nitekim 1970’li yıllara gelindiğinde, Peter Christian Hall’in eleştirel bir biçimde işaret Amerikalı medya tarihçisi Boddy William, ettiği gibi, diğerlerinin yanında magazin prog- magazin programlarının oluşmasının sebebi ramları her ne kadar bütün bir medyum olarak olarak medya şirketlerinin belirli sponsorlar televizyonun pazarlanması görevini üstlenseler adına yapılan programlarla kavga etmesini de, söz konusu eklektik yapı dolayısıyla tele- 178 Televizyon ve Magazin Kültürü (174-190) vizyonun tamamı tek ve büyük bir magazin yen bir süreklilik arz ettiği için de bir hakikat programı gibi işlev görmeye başladı. Zira gü- değeri ifade etmekten daha çok çelişkisizlik nümüzün televizyonculuk anlayışında her prog- anlamına gelmektedir. Televizyon birbirinden ram aralarında doğrudan bir bağlantı olmayan bağımsız, ne içerik, ne kontekst, ne de uyandır- diğer programlardan oluşan bir bütünlüğün dığı duygu bakımından, önceki ve sonrakilerle içinde yer almakta, her program bir sonrakine hiçbir bağlantısı olmayan olaylar üretmektedir. daha eğlendirici bir imkân sunulacağı vaadiyle Bu durumun, izleyicinin televizyona keyfine bağlanmaktadır (Hall 1979: 305). göre kendi istediği bir zamanda ilgi göstermesi veya göstermemesinden kaynaklandığını ileri 3. TELEVİZYONUN MAGAZİNSEL süren Postman, televizyon yayınlarının izleyi- DOKUSU VE BİÇİMLERİ cinin bu tavrına uygun biçimde yapılandırıldı- ğını, öyle ki başlangıcı ve sonu belirlenmiş Televizyonda yayın akışının reklâm odaklı ve olaylar olarak işlev görecek kısa süreli segman- magazinsel bir biçimde düzenlenmesi program- ların diğerlerinden bağımsız ve bağlantısız lara belirli işlevler yüklemektedir. Yayın akışı- biçimde kendi başına durabildiklerini ifade nın magazinsel bir biçimde formatlanması etmektedir (Postman 1985: 124). Bu yapı sade- dolayısıyla yayın akışında bulunan her şey ce magazin programlarında değil, haber prog- birbirine bağlanabilmektedir. Bu paket olarak ramlarında da gözlenmektedir: “Televizyonda sunulan ve öğeleri arasında tutarlı bir bağıntı bize gösterilen haberler sadece parçalanmış olmayan magazinsel gösterim biçimi adeta değil, aynı zamanda bağlamsız, sonuçsuz, de- günlük pratiklerimizi yeniden üreten bir maki- ğer yüklü olmayan ve dolayısıyla ciddiyetten ne gibi işlev görmekte ve ürünlerin sergilendiği yoksundur, yani sırf eğlenceye yarayan haber- magazin dünyasına, alışveriş merkezlerine ve lerdir” (Postman 1985: 124). süper marketlere uygun düşmektedir. Bu bağ- lamda magazin dergilerine benzer biçimde Bu eleştirinin bütün magazin programlarına yapılanan magazin programları televizyonun uygulanabileceğini kestirebilmek pek zor ol- omurgasını oluşturmaktadır. mayacaktır. Önemli olan burada, magazin programlarındaki bu ‘ve şimdi’ mantığı ile Televizyonun dokusunu oluşturan magazin kurulan yapının, televizyona içkin olan arz- modeli birçok araştırmacı tarafından ele alın- talep yapısına uygun olarak nasıl mikro düzey- mış ve eleştirilmiştir. Magazin programlarında de diğer programlara uygulandığını görebil- sunulan bölümlerin kısa süreli oluşu ve bunun mektir. Magazin programlarında sunulan seg- televizyon yayınlarının bütününe hızla yayıl- manlar günümüzde dört dakika veya biraz daha ması eleştirilere maruz kalmıştır. Programlarda kısa sürelerden oluşmaktadır. Fakat öte yandan sunulan magazin bölümlerinin kısa oluşu ve ele haber programlarında, reklâmlarda ve kliplerde aldıkları konuları ayrıntıya girmeksizin işleme- sunulan segmanlar çok daha kısa sürmektedir. leri enformasyonlar arasındaki farkların orta- Postman konuya ilişkin olarak, televizyonun dan kalkmasına ve konuların tekdüzeleşmesine izleyicilerden bir programdan veya segmandan yol açmaktadır. Magazin programlarında sunu- diğerine geçerken ayı düşünceleri veya duygu- lan bir haber veya enformasyon hemen diğerine ları muhafaza etmesini pek nadiren talep ettiği- yüklenmekte ve böylece haberin veya enfor- ni ifade etmektedir (Postman 1985: 124). masyonun kendi başına taşıdığı değeri düşür- mektedir. Yayının sonunda her şey televizyo- Özellikle Amerika’da 50’li yıllardan itibaren nun eş değerde bölünmüş ve uçuşup giden reklâma odaklanmaya başlayan televizyonun küçük parçacıklarına dönüşmektedir. magazinleşmesiyle birlikte içerik ve format Medya eleştirmeni Neil Postman magazin arasındaki çatışma günümüze değin artarak programları, haber ve reklâmlarda gözlemlenen devam etmiş ve bu durum genel eğilime ters bu formatın etkisinin esasen televizyonun bü- düşen iddialı programlar yapmayı güçleştirmiş- tünü için geçerli olduğunu düşünmektedir. Neil tir. Nitekim geçen süre içinde kültürel ve poli- Postman’a göre televizyon, sürekli olarak ken- tik konuları işleyen programlar kendi farklarını dini tekrar eden ‘ve şimdi’ mantığı ila kurulan ortaya koymakta zorlandılar ve televizyonun program yapılarından beslenmektedir. Televiz- bütününün magazinsel yapısı içinde eğlence yonun temel kabulü tutarlılık değil, süreksizlik programı olarak algılanma tehlikesiyle yüzleş- ve bu süreksizlik bağlamsız bağlamlarla ilerle- tiler. 179 Selçuk İletişim, 6, 2, 2010 Aynı gelişim çizgisi Türk televizyon kanalla- Zielinski’ye göre günümüzde televizyonun klip rında da gözlenmektedir. Özelikle günümüzde estetiğine uygun programlarının görüntü yüze- magazin programları küçük parçacıklara bö- yinde ayrıca hızlı ve yavaş zaman çekimleri, lünmüş ve heterojen yapısıyla yayınların bütü- akıp giden ve üst üste yüklenen resimler, kısa nünün paradigmasını oluşturmaktadır. Türki- sürelere bölünmüş zaman birimleri ve öznellik ye’de yayın yapan kanalların büyük bir bölümü kazandırılan fantastik ve masalsı nesneler bir bu eğilime uyum sağlamış görünmektedir. Bu arada bulunmaktadır (Siegfried 1989: 230). uyumun en önemli göstergelerinden biri de, eğlence segmanlarıyla enformasyon segmanla- Televizyonun magazinsel yapısına hakim olan rının sürekli artan bir oranda iç içe geçmesidir. klip estetiğinin izleyici ile hızla akıp giden Örneğin ana haber programlarında bile artık görüntüler arasındaki mesafeyi kaldırdığına eğlence bölümü oluşturulmakta, canlı müzik işaret eden Norbert Bolz ise bu durumu göz ile dinletilmekte veya ‘talk-show’ yapılabilmekte- resimlerin doğrudan çarpışması olarak tasvir dir. Bazı kanallarda ise ekonomik ve politik etmektedir. Bolz, reklâmlarla başlayan sonra konularda günün önemli olaylarının aktarıldığı magazin programları, haberler, müzik ve poli- haber programlarında magazin olaylarına da tik kliplere yayılarak televizyonun bütününe yer verilmekte ve bunlar aynı format içinde hâkim olan bu stilize edilmiş görüntü akışının kaynaştırılmaktadır. Yine aynı şekilde bilinen eleştiri için gerekli olan mesafeyi kaldırdığını magazin ve ‘talk-show’ programlarının dışında ve mesafesi olmayan bir estetik oluşturduğunu sunulan bazı tarihi konuların irdelendiği tartış- vurgulamaktadır (Bolz 1990: 95). ma programlarına magazin dünyasının ünlü fakat konuyla ilgisi olmayan isimleri de davet Magazin programlarının kendilerine özgü yapı- edilmekte, böylece tartışma konusunun gerek- sının politik klipler ve programlar tarafından tirdiği bilimsel ciddiyet ve nitelik yerine benimsenmesi magazin formatının nasıl bir magaziner bir atmosfer oluşturmak suretiyle hızla televizyona hâkim olduğunu göstermek- izlenme oranının artırılmasına çalışılmaktadır. tedir. Müzik klipleri ve reklâm spotları tarzında yapılanan bu programlarda erotik çıplak beden- Politik klipler tarzında ve magazinsel televiz- lerden tanklara, kurşunla parçalanmış bir yüz- yon estetiğine uygun olarak gerçekleştirilen den çılgın eğlence görüntülerine kadar her şey eğlenceli enformasyon programları keyfilikleri bir arada gösterilebilmektedir. Siber-punk ve hızlı akışları dolayısıyla haberlerin anlamını estetiği olarak adlandırılabilecek bu tarz özel- buharlaştırmakta, kalıcı kılmaktan çok, aynı likle reklam ve müzik klip estetiği ile yetişen akış hızıyla eskitilmektedir. Müzik kliplerine gençliğin hoşuna gitmektedir. Fakat bu durum kaynaklandığı aşikâr olan bu akışın günümü- aynı zamanda televizyonun hayatın açık kamu- zün televizyon estetiğinde bir tür atraksiyon sal alanlarından kişiye özel olması gereken montajına yol açtığını düşünen Siegfried mahrem alanlarına kadar her köşesine nasıl Zielinski, müzik klipleri dolayısıyla şimdiye uzandığını ve etkidiğini de göstermektedir. kadarki görsel kültürün dekonstrüksiyonunun yapıldığını ileri sürmektedir. Zielinski bu sözde 4. EĞLENCE MAKİNESİNE DÖNÜŞÜM dekonstrüksiyon aracılığı ile geçmişin ve şim- SÜRECİNDE ÖZEL KANALLAR dinin çok çeşitli olaylarına ait görsel ve işitsel malzemelerin görüntü yüzeyinde kolajlandığını Avrupa ve Amerika’da olduğu gibi Türkiye’de ve bireysel hareketliliğin sağlanması amacıyla de televizyon yayın hayatına ülke değerlerine kullanıldığını ifade etmektedir (Siegfried 1989: sahip çıkma ve geliştirme amacıyla kültürel bir 227-229). forum olma iddiasıyla başladı. Amerika ve Avrupa’da 50’li yıllardan itibaren geniş bir Zielinski, televizyon programlarının tıpkı mü- izleyici kitlesine hitap etmeye başlayan tele- zik kliplerinde olduğu gibi sürekli artan bir vizyon Türkiye’de ise Türkiye Radyo Televiz- oranda fragmanlara bölündüğüne ve geçmişin yon Kurumu (TRT) bünyesinde olmak üzere sürrealist, dadaist, kübist ve ekspresyonist ancak 1 Mayıs 1964 yılında yayına başlamıştır. resim öğelerinin zamanın aktüel modasına uygun dekor öğeleriyle aynı gösterim yüzeyin- Resmi veya yarı resmi devlet kurumları olarak de birbirine karıştırıldığına dikkat çekmektedir. yayına başlayan bu kanallar, üstlendikleri gö- 180 Televizyon ve Magazin Kültürü (174-190) rev ve sorumluluklar gereği halkın kültür ve sonraki, özelikle 2000’li yıllardan itibaren bu bilgi düzeyini artırmak amacına uygun düşen eğilim, izleyici ve bazı sivil kuruluşların tepkisi kurumsal kimliklerini oluşturdular ve sahip dolayısıyla ‘biri bizi gözetliyor’ gibi daha çok oldukları ilkeler doğrultusunda programlar duygusal ilişkileri konu edinen yarışma, şov yayınlamaya çalıştılar. Fakat Avrupa’da programları ve dizilere yöneldi. Günümüzün en 1980’li, Türkiye’de 1990’lı yıllardan sonra çok izlenen özel kanallarında heyecan verici yayın hayatına katılan özel televizyon kanalla- sansasyonel ve eğlendirici programlar ön plan- rının kendilerini kısa süre içinde izleyiciye da yer almaktadır. kabul ettirmeleriyle birlikte, kültür ve bilgi Özel ticari kanalların yayına başlamasıyla düzeyini artırmayı amaçlayan kanallar ayrış- birlikte Türk televizyonunda eğlence program- maya, izlenme oranı ve reklâm gelirleri en az ları büyük oranda artmış bulunmaktadır. Oyun olan kanallar olarak arka planda kalmaya baş- ve yarışma şovları, ucuz diziler, eğlendirici ladılar. Teknolojik gelişmelerin sunduğu im- enformasyon ve magazin programları özellikle kânlarla birlikte uydular üzerinden yayın yapan ticari kanalların günlük yayın akışını belirle- ticari kanalların sayısında, yayın kapsama ala- mektedir. Ünlü sinema ve medya yıldızlarının nında ve program çeşitliliğinde büyük artış katıldığı tartışma programları ve bazı (Mehmet oldu. Bu dönüşümle birlikte ticari amaçlı tele- Ali Erbil’le Elli Sarışın ve Çarkı Felek gibi) vizyon kanalları sürekli olarak daha geniş ve yarışma şovları izleyiciyi sadece eğlendirmekle farklı izleyici kitlelerine ulaşabilmek ve onları kalmamakta, aynı zamanda erotik dikizleme kendilerine bağlayabilmek için sundukları iştahına da hitap etmektedir. programların yapısını değiştirdiler. Bu değişim sonrasında resmi kanallar, izleyici kitlesinin Özel kanalların izlenme oranlarıyla birlikte sayısını ve çeşitliliğini artırabilmek için nere- reklâm gelirlerini artırma başarısı göstermele- deyse her aracı meşru kabul eden özel ticari rinden dolayı devlet tarafından desteklenen amaçlı kanallarla rekabet etmek zorunda kaldı- TRT’nin kanallarında da bu gelişmeye ayak lar. Böylece, ticari amaçlı kanalların izleyici uyduracak biçim ve içerik değişikliklerine oranlarını sürekli artırmalarıyla birlikte kültürel gidilmiş, daha çok eğlence programlarına ve bir forum olma iddiasıyla yayına başlayan dizilere yer verilmeye başlanmıştır. Bu geliş- resmi kanalların benimsediği ‘doğru, iyi ve meler televizyonun genel olarak eğlence maki- güzel’in medyumu olma ilkelerinin yerine, nesine dönüşmekte olduğuna dair tahmin ve kaliteli ve güzel ürünlerin medyumu olma yargıları pekiştirmektedir. anlayışı hâkim olmaya başladı. 5. EĞLENCE KÜLTÜRÜ VE İzleyici oranlarını artırmak için girişilen reka- BİLGİLENME BİÇİMLERİ bet dolayısıyla televizyon kanalları arasında iki farklı tavır gelişti: Resmi olan veya kendisini John Fiske ve Tony Bennett gibi Neil Postman kültür kanalı olarak adlandıran televizyonlar, da 80’li yılların ortalarından itibaren televiz- bedeli ne olursa olsun toplumun iyiliğini amaç- yondaki bu magazinleşme sürecini tasvir ettiler layan programlar tasarladıkları iddiasıyla meş- ve eleştirdiler. Bu eleştirmenler televizyonun ruluk kazanmaya çalıştılar. Öte yandan kendi- sürekli artan bir oranda yüksek kültür olarak lerini reklâmlar yolu ile finanse eden özel ticari tanımlanan düşünce ve yaşayış biçimlerinin kanallar ise, bedeli ne olursa olsun sürekli daha temsil edildikleri çevrelere pek girmeyen ve geniş bir izleyici kitlesine hitap etmek için her girmek istemeyen kitlelere hitap ettiğini gördü- yolu zorunda kaldılar. Sonuç itibariyle özel ler ve bu tespitten hareketle televizyonun yapı- kanallar, sansasyonel programlarla geniş kitle- sını analiz etmeye çalıştılar. lere ulaşma amacına yönelik yayın politikaları oluşturmaya başladılar. Ticari kaygılarla oluş- Daha önce Williams’ın da işaret ettiği gibi, turulan bu anlayış gereğince bir yayının prog- savaş, felaket ve cinayet gibi ciddi içerikleri ram olma niteliği izleyici oranlarının ölçülme- bile eğlenceli bir biçimde sunmaları dolayısıyla siyle belirlenmeye başlandı. Özel kanalların eğlenceye dönüştüren televizyon programları büyük bölümünün yayın akışında heyecan eğlence makinesine benzemektedir. Bu durum, uyandırıcı şiddet, felaket ve erotik içerikli program yapımcılarının böyle olmasını istedik- programlar öncelik kazanmaya başladılar. Daha leri için değil, daha çok televizyonun yayın 181 Selçuk İletişim, 6, 2, 2010 akışının yapısından dolayı gerçekleşmektedir. Postman bu yaklaşımıyla öncelikle doğrudan Bu arada eğlenceli enformasyon ve reality-tv eğlenceyi amaçlamayan, daha çok haberler, programları ciddi konuları kasıtlı olarak eğlen- magazin ve belgesel programları gibi izleyiciye ceye dönüştürseler de, Williams daha önce bu enformasyon sunduğunu iddia eden söylem yapıyı ‘akış/flow’ olarak karakterize etmiş, biçimleri kastedilmektedir. Enformasyon ve farklı türlerin, reklâmların ve fragmanların bilgilendirme, Postman’a göre, elektronik birbirine karışması ve karşılıklı etkileşiminden medya ve kendine özgü sunum biçimleri tara- yeni bir televizyon metni oluştuğunu ifade fından transforme edilmekte, geleneksel anlam- etmişti. Yayınların akışını sadece televizyona ları değiştirilmektedir. özgü bir tecrübe olarak tanımlayan Williams, bu tecrübeyi iki oyunu, iki gazeteyi, iki veya üç Televizyonun kendine özgü epistemolojik magazini okumaya, değişiklik olsun diye aynı yapısı, daha önceki haberleşmede kullanılan günde bir şov, bir konferans ve bir futbol maçı telgraf ve basılı medyadaki fotoğrafın işlevini seyretmeye benzetmişti (Williams 1974: 95). öylesine değiştirdi ki, esasen çok büyük önem Fiske ise birbirinden kopuk zaman ve mekân ifade eden olaylar bile televizyonda, kendi biçimlerinin saf resim akışı olarak tanımladığı içinde parçalara bölünmüş ve metin olarak bu akışın, bilinç-dışının süreçlerine daha yakın çözülmüş belgelere ve tespitlere dönüşmekte- duran ‘televizyon/uzağı seyretme’nin kültürel dir. Öte yandan esasen hiçbir ilgiyi hak etme- tecrübesi aracılığıyla yapılandırıldığını ileri yen olaylar çok önemliymiş gibi sunulmakta- sürmüştü (Fiske 1987: 93–99). dır. Günlük gerçekliğin sıradan veya sıra dışı önemli olayları kitlelere yayılma derecesine Bu eleştirmenler arasında Neil Postman sadece göre medyatik ve sanal olaylara dönüşmekte- izlenme oranları yüksek olan programların dir. Bu duruma, 80’li ve 90’lı yıllarda istikrarlı içeriklerini değil, aynı zamanda, McLuhan ve bir biçimde yayınlanması dolayısıyla izleyici Williams’ın programların biçimsel yanını irde- tarafından ilgi duyulan ve büyük bir olaymış leyen yaklaşımlarına uygun biçimde, program- gibi algılanan, fakat daha sonra unutulan tenis ların yapısını konu edinen tezler ileri sürmüş- oyunları örnek olarak verilebilir. tür. Postman kitabı “Televizyon, Öldüren Eğ- lence” adlı kitabında temel yaklaşım olarak, Postman kitabında Amerikan televizyonunun televizyonun nasıl enformasyonları tasarımla- haber programlarını ele almakta ve sunum dığı, aktardığı ve televizyon programlarının biçimleri itibariyle reklâmlarla benzer bir este- yaşama biçimleri üzerinde hangi muhtemel tiğe sahip olduklarını vurgulamaktadır. etkilerinin olabileceği sorularını yöneltmekte- Postman aynı zamanda ‘Electronic Church’ dir. Bu temel soruları yöneltirken Postman, gibi dini programlar ve ‘Sesame Street’ gibi televizyon reklâmını bütün programların para- pedagojik yayınlarına şov ticaretinin ölçüleri- digmasını oluşturan bir yapı olarak ele almak- nin hâkim olduğuna ve bu yayınların esasen tadır. Postman’ın bu bakış açısı, günümüzde televizyonun eğlence işletmesinin otantik bir programların çoğunun ticarileşmesi dolayısıyla unsuru olduklarına işaret etmektedir. tasdik edilmiş bulunmaktadır. Postman, televizyonun dünya ile aramızda Ayrıca Postman, program yapısının etkisi üze- sürekli bir bağlantı kurduğunu ve bunu yüzün- rine çıkarsamalar yapmakta ve Raymond deki hiçbir şeyden etkilenmeyen tebessümle Williams gibi, programların formel gücü saye- gerçekleştirdiğini söyleyerek, (Postman, 1985: sinde algılarımızı biçimlendirdiğini kabul et- 110) okuyucuda adeta dış realiteden bağlantısı- mektedir. Nitekim daha önce de işaret edildiği nı koparmış psikotik kişilerin yüzündeki an- gibi, televizyon ekranında her şey konunun lamsız tebessümle ilgili çağrışımlar uyandır- gerektirdiği ciddiyetten yoksun kılınmakta ve mak istemektedir: bir eğlence olarak sunulmaktadır. İçinde bulu- “Sorun, televizyonun bize eğlendirici ko- nulan şov çağında eğlence, tecrübelerin ve nuları sunması değil, bütün konuların eğ- medyatik temsillerin her türlü gösterim biçimi- lence olarak sunulmasıdır ve bu da bam- nin pek doğal çerçevesini oluşturmaktadır. başka bir sorun oluşturmaktadır. 182 Televizyon ve Magazin Kültürü (174-190) Başka bir şekilde ifade edersek: Eğlence, dışındaki iletişimi hangi düzeyde etkileyebilir televizyondaki her türlü söylemin üst- ve medyatik gerçeklik konstrüksiyonları ve ideolojisidir. Neyin gösterildiğinin veya yaşama biçimi tasarımları hangi dereceye kadar hangi bakış açısının yansıtıldığının hiçbir algılayıcıların yaşama ve davranış biçimlerine önemi yoktur; her şeyin üstünde tutulan müdahale edebilirler? varsayım, hepsinin bizim eğlenmemiz ve haz almamız gözetilerek sunulmasıdır” Postman, reklâm kültürünün medyumun bütü- (Postman 1985: 110). nüne hâkim olduğunu iddia etmektedir. Postman reklâm spotlarını ‘televizyon episte- Postman, çok tartışılan eğlencenin, televizyon- molojisi’nin basit bir mecazı olarak ele almak- daki her türlü söylemin üst-ideolojisi olduğu tadır. Reklâm spotlarının en önemli bileşenleri tezinin yanında ayrıca medya teorisine başka olarak, dilsel ifadenin zayıflatılması, algılayıcı- bir bakış açısı daha kazandırmıştır: Televizyon nın fantezilerine, rüyalarına, korkularına ve epistemolojisi. Epistemoloji kavramının böyle arzularına hitap eden duygusal etkinlik, hızlı televizyona özgü biçimde kullanılması şüphe- montaj, dram ve müzikle oluşturulan şov tica- siz medya ve medya algılayıcıları arasındaki reti estetiği ve her şeyden önce izleyiciye so- iletişim açısından yeni tartışmaları da berabe- runların hızlı bir biçimde çözülebileceğini rinde getirecektir. Postman televizyona norm telkin eden davranış modeli günlük iletişimin koyucu bir güç atfetmekte, izleyiciyi de doğru- parametresini oluşturmaktadır. dan etki altında kalan pasif algılayıcılar olarak görmektedir: Zira Postman’a göre “Televizyo- Gerçekten de televizyonun diğer diziler, eğlen- nun dünyayı bize sahneleme biçimi, dünyanın celi şovlar, spor ve haber gibi programlarıyla gerçekte nasıl göründüğüne dair bir model reklâm estetiği arasında benzerlikler bulunmak- oluşturmuştur” (Postman 1985: 116). Televiz- tadır. Amerika ve Avrupa’da ve tabii Türki- yonu yeni epistemolojinin kumanda merkezi ye’de de politikacıların reklâm araçlarıyla olarak gören Postman, kimsenin televizyonsuz çalıştıkları, reklâm spotları biçiminde sunulan yaşayamayacağı, eğitim sistemi ve dahası hal- politik mesajların, bilgilendirici söylemlerin ve kın kavrayış biçiminin tamamen televizyonun anlatımların yerine ikame edildiği görülmekte- yönelimleriyle belirlendiği bir dönemde yaşa- dir. Fakat yine de, her ne kadar Postman gibi, dığımızı düşünmektedir (Postman 1985: 101). televizyon kültürünün toplumsal her alanda mevcut ve belirleyici olduğunu söylemek Postman’a göre televizyonun kendine özgü mümkünse de, reklâmların da esasen yüklendi- söyleminin eğlendiricilik vasfı çoktan politika, ği ve muhatabına aktardığı temsil (represen- din, ekonomi, eğitim ve hukuk gibi önemli tation) anlayışının, televizyondan önce de var toplumsal alanlarda kendini kabul ettirmiş olduğunu görmek gerekmektedir. O’Sullivan’ın bulunmaktadır. Televizyonla birlikte, da ifade ettiği gibi temsil, gösterge sistemleri Postman’a göre ‘görüş değerlendirme çağı’ içinde anlam üreten sosyal bir süreçtir ve her yerini ‘şov ticareti çağı’na bırakmıştır: yerde, konuşma, yazı, basım, video ve filmde görülebilmektedir: “Örneğin cinselliğin temsil “Amerikalılar mahkeme salonlarında, okul biçimlerini arıyorsanız, onları farklı medyatik sıralarında, çalışma odalarında, yönetim ku- araçlarla ve çeşitli söylemler içinde organize rulu salonlarında, kiliselerde, hatta uçaklar- edilmiş ve belirli kurallara bağlanmış temsiller da artık birbirleriyle konuşmamakta, aksine olarak keşfedebilirsiniz. Cinsellik pornografide birbirleriyle eğlenmektedirler. Karşılıklı olduğu gibi, reklâmda, sinemada, edebiyatta, olarak alıp verdikleri artık, fikirler değil, konuşmada dillendirilen çeşitli söylemlerde ve imajlardır. Bundan böyle önermelerle değil, hukuk ve eğitim pratiklerini düzenleyen resmi iyi görüntüler, şöhretler ve reklâmlarla tar- ve otoriter söylemlerde de temsil edilmektedir” tışmaktadırlar” (Postman 1985: 116). (O’Sullivan ve ark. 1983: 199) Neil Postman’ın bu yaklaşımları medya ve Fakat televizyon, reklâm ve magazin kültürü iletişim teorileri açısından ciddiye alınması ile birlikte toplumun, daha önce sansürleyerek gereken şu temel soruyu gündeme getirmekte- kabul ettiği cinsellik konuları da dâhil temsil dir: Televizyon mesajları dolayısıyla medyanın edilen neredeyse her şeye karşı yüksek düzeyde 183
Description: