ebook img

Su ve Düşler PDF

220 Pages·2006·5.165 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Su ve Düşler

SU VE DÜŞLER Maddenin İmgelemi Üzerine Deneme Gaston Bachelard 27 Temmuz 1884'te Bar-sur-Aube'da doğdu. Ortaöğrenimini Bar-sur-Aube'da tamamladı. 1903-1905 yılları arasında Remiremont'ta Posta ve Telgraf İdaresi'nde, 1907-1913 yıllan arasında Paris'te Posta ve Telgraf İdaresi'nde çalıştı. 1912 yılında Matematik Bilimleri'nde yükseköğrenim diplomasını aldı. Ekim 1919'da ortaöğretim kadrosunda yer aldı, 1922 yılın­ da felsefe, 1927 yılında da Sorbonne'da edebiyat doktoru ünva- nmı aldı. 1930 yılında Dijon Edebiyat Fakültesi'nde felsefe pro­ fesörlüğüne başladı. 1940 yılında ise on dört yıl boyunca profe­ sör olarak yer alacağı Sorbonne Bilim Felsefesi ve Tarihi Kürsü- sü'ne girdi. Bilim Tarihi Enstitüsü yöneticiliği yapması da aym yıllara rastlar. 1951 yılında Légion d'honneur nişanı ile ödüllen­ dirildi. 16 Ekim 1962'de öldü. BaşlıcaVapıtlan: Le Nouvel Esprit Scientifique (1934), La Dialecti­ que de la durée (1936). L'Expérience de l'espace dans la physique con­ temporaine (1937), La formation de l'esprit scientifique (1938), Con­ tribution à une psychanalyse de la connaissance objective (1938), La psychanalyse du feu (1938; Ateşin Psikanalizi, Bağlam Yay., 2000), Lautréamont (1940), La Philosophie du Non (1940; Yok Felsefesi, YKY, 1995), L'Eau et les Rêves. Essai sur l’imagination de la matière (1942), L'Air et les Songes. Essai sur l'imagination du mo­ uvement (1943), La Terre et les Rêveries du repos. Essai sur les ima­ ges de l'intimité (1948), L'Activité rationaliste de la physique con­ temporaine (1951), Le Matérialisme rationnel (1953), La Poétique de l'espace (1957; Mekânın Poetikası, Kesit, 1996), La Poétique de la rêverie (1960), La Flamme d’une chandelle (1961), Le Droit de rêver (1970), ölümünden sonra yayımlanmış bir derleme. Olcay Kunal 1972'de İstanbul'da doğdu. St. Michel Fransız Li­ sesi ve İstanbul Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölü- mü'nden mezun oldu. Başlıca çevirileri: Boris Vian, Derilerinizi Yüzeceğim (Mitos Yay., 1992), Ve Bütün Çirkinler öldürülecek (Mi­ tos Yay., 1993), Kızlar Farktna Varmıyor (Mitos Yay., 1993); Gas­ ton Leroux, Operadaki Hayalet (Mitos Yay., 1998); Alain Tourai- ne, Demokrasi Nedir? (YKY, 1997), Birlikte Yaşayabilecek miyiz? (YKY, 2000); Michèle Desbordes, İstek (Tavanarası Yay., 2002); Viktor Şklovski, Hayvanat Bahçesi (YKY, 2004). GASTON BACHELARD SU VE DÜŞLER Maddenin İmgelemi Üzerine Deneme ÇEVİREN: OLCAY KUNAL ODO İSTANBUL Yapı Kredi Yayınlan - 2320 Cogito -145 Su ve Düşler - Maddenin İmgelemi Üzerine Deneme / Gaston Bachelard Özgün Adı: L'eau et les rêves - essai sur l'imagination de la matièrç Çeviren: Olcay Kunal Kitap Editörü: Orçun Turkay Düzelti: İncilay Yılmazyurt Kapak Tasannu: Nahide Dikel - Elif Rifat Baskı: Şerik Matbaası Marmara Sanayi Sitesi M Blok No: 291 İkitelli/İstanbul Çeviriye Temel Alınan Baskı: José Corti, 1993 YKY'dc 1. Baskı: İstanbul, Mart 2006 ISBN 975-08-1070-8 © Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş., 2004 © Librairie José Corti, Paris, 1942 Bütün yayın haklan saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında yayıncının yazıh izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık Ticaret ve Sanayi A.Ş. Yapı Kredi Kültür Merkezi İstiklal Caddesi No. 285 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: (0 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 0723 http://www.yapikrediyayinlari.com e-posta: ykkultur®ykykuİtur.com.tr İnternet satış adresi: http://yky.ostore.com.tr www.teleweb.com.tr İÇİNDEKİLER GİRİŞ • 7 BİRİNCİ BÖLÜM Berrak Sular, İlkbahar Suları ve Akan Sular. Narsisizmin Nesnel Koşulları. Aşk Suları. • 28 İKİNCİ BÖLÜM Derin Sular, Durgun Sular, Ölü Sular. Edgar Poe'nun Hayalindeki "Ağır Su". • 56 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Kharon Kompleksi. Ophelia Kompleksi. • 84 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Birleşik Sular. • 108 BEŞİNCİ BÖLÜM Analık Suyu ve Dişil Su. • 130 ALTINCI BÖLÜM Arılık ve Arınma. Suyun Ahlakı. • 150 YEDİNCİ BÖLÜM Tatlı Suyun Üstünlüğü. • 168 SEKİZİNCİ BÖLÜM Şiddetli Su. • 176 SONUÇ Suyun Sözü. • 206 ANILAN ADLAR DİZİNİ • 217 Giriş îmgelem ve Madde "Yardım edelim Ejderhaya, gözünün önündeki sis perdesini dağıtsın." MALLARMÉ, Divagations, s. 352. / Aklımızın imgeleyici güçleri iki çok farklı eksen üzerinde gelişir. Kimileri yenilik karşısmda gösterirler kendilerini; renklilik, çeşitlilik, beklenmedik olaydır takıldıkları. Bu güçlerin harekete geçirdikleri imgelemin betimleyecek bir ilkbaharı her zaman vardır. Doğada, bizden uzakta hanidir yaşayan bu güçler çiçek­ ler üretirler. Öteki imgeleyici güçler varlığın temelini eşelerler; varlığın içinde hem ilk olanı hem de sonsuz olanı bulmaya çalışırlar. Mevsime ve tarihe hükmederler. Doğada, bizde ve bizim dışı­ mızda tohumlar üretirler; biçimin bir tözün içine gömüldüğü, biçimin içsel olduğu tohumlar üretirler. Bir ağızda felsefi olarak ifade edilecek olursa, iki imgelem ayırt edilebilir: biçimsel nedene yaşam veren bir imgelem ve maddesel nedene yaşam veren bir imgelem; ya da daha kısa bir deyişle, biçimsel imgelem ve maddesel imgelem. Kısaltılmış bir bi­ çimde ifade edilen bu son kavramlar aslında şürsel yaratımın bütüncül bir felsefi incelemesinde kaçınılmaz gibi görünürler. 8 Su ve Düşler Yapıtın sözün çeşitliliğine, ışığın değişken yaşamına sahip ol­ ması için duygusal bir nedenin, kalpten doğan bir nedenin bi­ çimsel bir nedene dönüşmesi gerekir. Ama imgelem ruhbilimle- rince alabildiğine sıkça dile getirilen biçimin imgeleri dışında, maddenin imgeleri, maddenin doğrudan imgeleri vardır - göste­ receğiz bunu. Görüş adlandırır onları, ama el tanır. Devingen bir haz tutar, yoğurur, hafifleştirir onları. Maddenin bu imgele­ ri tözsel olarak, içsel olarak, biçimlerden uzaklaşarak, gelip ge­ çici biçimlerden, boş imgelerden, yüzeylerin geleceğinden ko­ parak düşlenir. Bunların bir ağırlığı vardır, bir kalptir bunlar. Kuşkusuz iki imgeleyici gücün işbirliği yaptığı yapıtlar da vardır. Hatta ikisini bütünüyle birbirinden ayırmak olanaksız­ dır. En devingen, en dönüştürücü, bütünüyle biçimlere en fazla teslim olmuş hayal bile bir ağırlığı, bir yoğunluğu, bir yavaşlı­ ğı, bir tohumlanmayı muhafaza eder içinde. Buna karşılık, maddenin katı kalıcılığını ve güzel tekdüzeliğini bulmak için yeterince derinlemesine biçimde varlığın tohumuna inen her şi­ irsel yapıl, gücünü tözsel bir nedenin uyanık eyleminden alan her şiirsel yapıt yine de çiçeklenmeli, siislenmelidir. Okuru ilk bakışında baştan çıkarmak için biçimsel güzelliğin bolluklarını bir araya toplamalıdır. Bu baştan çıkarma gereksinimi nedeniyle imgelem en ge­ nel çerçevede hazzın -ya da en azından bir haz duygusunun- biçimlerin ve renklerin anlamına, değişkelerin ve dönüşümle­ rin anlamına, yüzeyin gelecekteki bir halinin anlamına yöneldi­ ği yerde iş görür. Derinliği, tözsel içi, hacmi bırakır. Bu yapıtta işte bu büyüyen maddesel güçlerin iç imgelemi­ ne dikkatimizi yoğunlaştırmak istiyoruz. Yalnızca sanat düş­ manı bir felsefeci girişebilir böyle ağır bir işe: güzelliğin bütün eklerini çıkartıp atmak, kendini gösteren imgelerin arkasında gizlenen imgeleri bulmaya çabalamak, imgeleyici gücün kökü­ ne dek gitmek. Maddenin özünde karanlık bir bitki örtüsü biter; madde­ nin karanlığında kara çiçekler çiçek açar. Yumuşaklıkları ve ko­ kularının formülü önceden mevcuttur onlarda. Giriş 9 II Maddenin güzelliği kavramı üzerinde düşünmeye başladı­ ğımızda maddesel neden'in estetik felsefedeki yetersizliği çıktı hemen karşımıza. Özellikle maddenin bireyselleştirici gücü ha­ fife alınıyormuş gibi geldi bize. Neden birey kavramı hep biçim kavramına bağlanır ki? Maddenin derinliğinde, en küçük bö­ lümlerinde bile bir bütünlük olduğunu gösteren bir bireysellik yok mudur? Derinlik perspektifinde düşünüldüğünde bir mad­ de kesin olarak biçimlerle ilişkisini kesebilen ilkedir. Biçimsel bir etkinliğin basit açığı değildir. Her tür biçim bozukluğuna, her tür parçalanmaya karşın, kendisi olarak kalır. Zaten mad­ deye iki anlamda değer yüklenir: derinleşme anlamında ve ge­ lişme anlammda. Derinleşme anlamında dipsiz bir kuyu gibi, bir gizem gibi belirir. Gelişme anlamında tükenmek bilmez bir güç gibi, bir mucize gibi belirir. İki durumda da bir maddenin düşünülmesi açık bir imgelemi geliştirir. Bütün bir insan imgelemi öğretisi ancak biçimler doğru maddelerine bağlanarak incelendiğinde tasarlanabilir. İşte o za­ man imgenin toprak ve gökyüzüne, töz ve biçime gereksinim duyan bir bitki olduğu fark edilir. İnsanların buldukları imge­ ler ağır ağır, zar zor evrim gösterir, Jacques Bousquet'nin şu de­ rin gözleminde anlaşıldığı gibi: "Yeni bir nitelik bitkiye ne ka­ dar çok çalışmaya mal oluyorsa, bir imge de insanlığa o kadar çalışmaya mal olur." Denenmiş birçok imge yaşam bulamamış­ tır çünkü basit birer biçimsel oyun olmaktan öteye geçememiş­ lerdir, çünkü süslemeleri gereken maddeye tam olarak uyarla- namamışlardır. Bu yüzden, felsefi bir imgelem öğretisinin her şeyden önce maddesel nedenselliğin biçimsel nedenselliğe olan bağını ince­ lemesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sorun, heykeltıraşın önüne çıktığı gibi ozanın da önüne çıkar. Şiirsel imgeler de birer mad­ dedir. 10 Su ve Düşler III Bu sorunu daha önce ele almıştık. Ateşin Ruhçözümleme- s/'nde1, farklı imgelem türlerini geleneksel felsefeleri ve antik- çağ evrenbilimlerini esinlemiş maddesel unsurlar'm göstergesiy­ le belirlemeyi önermiştik. Gerçekten de, imgelemin egemenli­ ğinde, çeşitli maddesel imgelemleri, ateşe, havaya, suya ya da toprağa bağlanıyor olmalarına göre sınıflandıran bir dört unsur ı/asası'nm getirilebileceğine inanıyoruz. Her tür şiirselliğin, id­ dia ettiğimiz gibi, -olabildiğince- maddesel özlü birtakım bile­ şenler alması gerektiği doğruysa, yine temel maddesel unsur­ larla yapılan bu sınıflandırmadır şiirsel ruhlara en yakın gele­ cek olan. Bir hayalin bir yazılı yapıt doğuracak denli kalıcı bir biçimde devam etmesi için, salt bir kaçış anı olmaması için, madde'sini bulması gerekir, maddesel bir unsurun ona kendi özünü, kendi kuralını, kendine özgü şiirselliğini vermesi gere­ kir. İlk felsefelerin bu yolda sıklıkla kesin bir seçime gitmiş ol­ maları da boşuna değildir. Biçimsel ilkelerini dört temel unsur­ dan biriyle bağdaştırmışlardır, böylelikle bu temel unsurlar da birer felsefi mizaç belirtileri haline gelmiştir. Bu felsefi dizgeler­ de bilimsel düşünce bir maddesel hayalle başlar, dingin ve dai­ mi bilgelik tözsel bir kalıcılık içinde köklenir. Ayrıca bu yalın ve etkili felsefeler içlerinde hâlâ birtakım inandırıcı kaynakları muhafaza edebiliyorlarsa, bunun nedeni, onları incelerken bir­ takım bütünüyle doğal, imgeleyici güçler buluyor olmamızdır. Hep aynıdır: Felsefi düzende ancak temel hayaller dile getirile­ rek, düşüncelere düş girişleri verilerek inandırıcı olunur. Düşler, dört temel unsura açık düşünceler ve bilinçli imgeler­ den daha çok bağımlıdır. Dört maddesel unsur öğretisini dört or- gansal mizaca bağlamış birçok deneme vardır. Sözgelimi eski ya­ zar Lessius Uzun Yaşama Sanatı adlı yapıtında (Fr. baskısı s. 54) şöyle yazar: "Safra etkisindeki kimselerin rüyaları ateşle, yangın­ la, savaşla, katliamla doludur; melankoli etkisinde olanlarınki gö­ mülmelerle, mezarlarla, korkunçluklarla, kaçışlarla, çukurlarla, her tür hüzün verici şeyle doludur; sümük etkisinde olanlarınki 1 Le psychanalyse du feu. Türkçedc Ateşin Tinçöziimlemesi (Öteki Yayınevi, 1995) ve Ateşin Psikanalizi (Bağlam Yayınları, 1995) adlarıyla yayımlanmıştı (ed.n.).

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.