ebook img

Soz ve Adalet Sayi 8-9 PDF

120 Pages·2008·2.32 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Soz ve Adalet Sayi 8-9

EDİTÖR’DEN Yıl 1 Sayı 8-9 Eylül/Ekim 2008 Her şeyin bir sonu var. Başlangıcı olan her şeyin bir sonu var. Kavramsal anlamda Fiyatı:7,5 YTL ISSN 1308-044X hayatın, bireysel anlamda her birimizin hayatının bir sonu var. İdeallerimizin, hırslarımızın, arzularımızın bir sonu var. Acılarımızın, sevinçlerimizin, İmtiyaz Sahibi zenginliklerimizin, fakirliklerimizin, gücümüzün, iktidarımızın, güzelliğimizin, Pastel İletişim Rek. adına İdris TUNÇBİLEK yiğitliğimizin, sağlığımızın ve hastalığımızın bir sonu var. Baki olan Allah’tır. Ve Allah’ı memnun eden tek şey de salih amellerimizdir. Onun için ‘Bu gök kubbede Genel Müdür baki olan hoş bir seda imiş.’ sözü söylenegelmiştir. Ne mutlu bu gök kubbede bir İsmail TUNÇBİLEK hoş seda bırakanlara… Genel Yayın Yönetmeni Söz ve Adalet Dergisi, Şubat 2008 tarihinde başladığı yayın hayatını elinizdeki sayı ile R. İhsan ELİAÇIK noktalıyor. ‘Söz bitmedi adelet yaşıyor’ sloganıyla yola çıkan, Söz ve Adalet Dergisi söyleyecek çok sözü olmasına ve adaletten ümidini kesmemesine rağmen ekonomik nedenlerden dolayı yayın hayatına son verdi. Bu dergi için, yazar ve yayıncılar Yayın Koordinatörü olarak ekonomik hiçbir beklentimiz yoktu. Derginin, satışlar ile kendini finanse ve Sorumlu Müdür Mehmet Yaşar SOYALAN edemeyeceğini biliyorduk. Düşünce dergilerinin, ekonomik durumu yerinde olan bir gönüldaş hayırsever tarafından finanse edilmesiyle ancak ayakta kalabileceğinin farkındaydık. Bu nedenle ‘gönüldaş hayırsever’ bir arkadaştan en az bir yıl derginin Yayın Kurulu bütün masraflarının karşılanacağı sözünü almıştık. Zaten dergi çıkarma fikri de R. İhsan ELİAÇIK ondan gelmişti. Ancak abonelerden ve dergi satışlarından elde edilenlerin cüzi de Mehmet Yaşar SOYALAN olsa bir katkı sağlayacağını bekliyorduk. Öyle olmadı. Finansör bulmuştuk ama oda İlhami GÜLER uzun ömürlü çıkmadı. Düşmez-kalkmaz bir Allah özdeyişinde de belirttiği gibi bu Ramazan YILDIRIM arkadaş ekonomik bir darboğaza girdiğini, ‘‘yardım etmekte zorlanacağını’’ ifade Altay ÜNALTAY edince işler değişti. Musa ŞİMŞEKÇAKAN İslam ÖZKAN İsmail DOĞU Kendi imkânlarımızla devam ettirebilir miyiz diye düşündük. Arkadaşın desteği Cumhur KAYGUSUZ sınırlı da olsa devam ediyordu ama derginin hayatını devam ettirebilmesi için ciddi bir ekonomik desteğe ihtiyaç vardı. Reklam ve satış gelirleriyle giderleri karşılayabileceğimizi umuyorduk ancak umduğumuzu bulamadık. Kimileri, Ak Parti davası ile oluşan ekonomik belirsizlik, bazıları da ‘duruşumuz’ nedeniyle Grafik Tasarım reklam veremeyeceklerini belirttiler. Kültür Dergi Dağıtım’a teslim ettiğimiz 400 Kadir AYBEDİR derginin yarısından fazlası iade olarak geri döndü. Satışlar da ancak dağıtım ve iade Web Sayfası Sorumlusu masraflarını karşıladı. Bunun dışında 1000 (bin)in üzerinde dergiyi okuyucuya Şakir ŞAHİN ulaştırıyorduk. Bunlardan sadece 250 kişi civarında okuyucu parasını ödeyerek abone Abone ve Dağıtım olmuştu. Protokol hariç 500(beşyüz)ün üzerinde okuyucuya dergi ulaştığı halde Kadir BAL ücreti dönmedi. ‘Arkadaş bu dergiyi bana niçin gönderiyorsunuz’ veya ‘bundan sonra Tel: 0212 621 24 74 bana dergi göndermeyin’ diyen de olmadı. Belki cevap gelir diye dergi göndermeye e-mail: [email protected] devam ettik. Dergiyi dağıtmak, hazırlayıp bastırmaktan daha maliyetliydi. Ayrıca e-mail:[email protected] bastığımız dergiyi muhatabına ulaştırmak durumundaydık. Ancak posta ve kargo İrtibat ve Yazışma Adresi maliyetleri çok yüksekti. Bu nedenle bir önceki sayıyı postalamakta zorlandık, abone Kıztaşı Cd. Nalbant Demir Sk. 2/4 olmayan bazı adreslere gönderemedik. Sonuçta bu noktaya geldik ve elinizdeki sayı Fatih İSTANBUL ile sizlere veda ediyoruz. Parasını ödeyen abonelerimizin haklarını zayi etmemek için Tel: 0212 621 24 74 Adres kendilerine, İhsan Eliaçık hocanın Nüzul Sırasına Göre Yaşayan Kur’an adlı 50 YTL Merkez:Defterdar Mh. Otakçılar değerindeki Meal-Tesirini bu sayı ile birlikte gönderiyoruz. Haklarını helal etsinler. Cd. No:80 Kat:1 Eyüp İSTANBUL Ücretlerini gönderecek okuyucularımız borçlarını künyede belirtilmiş posta çeki ve Tel: 0212 493 20 72 / 493 20 76 banka hesap numaralarına yatırabilirler. Faks: 0212 493 20 39 Abonelik Şartları Elinizdeki sayıdan da anlaşılacağı gibi size ilmi makaleleriyle ve düşünce yazılarıyla Yurt İçi: 70 YTL (12 Sayı) ve gündem oluşturacağını umduğumuz söyleşilerle, hatırat, gezi ve tartışma Öğretmen / Öğrenci: 60 YTL yazılarıyla dopdolu bir dergi sunduk. Şura Yayınlarının sahibi Selahattin Özer Yurt Dışı: 120 EURO / 200 USD Bey ile yayıncılık ve ‘bizim mahalle’nin hali pürmelâli üzerine yaptığımız söyleşiyi Abone Tel: 0212 493 20 72 beğenerek okuyacağınızı umuyoruz. Abonelik için hesap bilgileri Recep İhsan ELİAÇIK Posta çeki Hesap No: 5671494 Söz ve Adalet Dergisi’nin yayın ve yazar kadrosu olarak birlikte aynı platformda bir Recep İhsan ELİAÇIK arada bulunabilirmiyiz bilemiyorum. En azından bu birlikteliği, internet ortamında İş Bankası Fatih Şubesi sürdürebilir miyiz, arkadaşlar bunun imkânı üzerinde düşünüyorlar. Ancak her yazar Hesap No: 1020-150 8220 arkadaşımız daha önce olduğu gibi çeşitli yayın organlarında ve sanal ortamlarda, Dağıtım: Kültür Dergi Dağıtım ayrıca kitap çalışmalarıyla düşüncelerini açıklamaya devam ediyorlar. Bu arada Baskı: Step Ajans dergiye emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Yayın Türü: Yaygın - Süreli Dergideki yazılardan yazarları Görüşüp konuşmak için ortamlar, imkânlar ve bahaneler çok, yeter ki gönüller sorumludur. Kaynak gösterilerek istesin. Mutlu olun, sağlıcakla kalın. alıntı yapılabilir. www.sozveadalet.com MEHMET YAŞAR SOYALAN e-mail:[email protected] İ ÇİNDEKİLER 47 61 SÖYLEŞİ SÖYLEŞİ Selehaddin Özer: Marjorie Hewitt Suchocki “Bizde Yayıncılık, Bizim Parti İs- “Tanrı Dünyanın Tüm Dinleriyle tanbul Seçimlerini Kazanınca Tam Olarak Birliktedir” Bitti”Söyleşi: Mehmet Yaşar Soyalan Çev: Altay Ünaltay 83 92 HATIRAT SEYEHAT Büyük Oyundaki Türk: Enver Altaylı Şama Gitmek Zaman Tuneline Gir- Sinan Tavukçu mek Gibi Levent Ekin 116 96 KİTAP TARTIŞMA Pozitivizm, Şarkiyatçılık ve Modern ‘‘Mealcilik’’ Tartışmalarına Katkı veya Mahrem Geç Kalmış Bir Cevap Mehmet Yaşar Soyalan İslam Özkan İkbal Günlerinde Dergi Kapatmak R. İhsan Eliaçık / 5 Bir Bunalım Çağında İslami Siyasetin İmka^nı İlhami Güler / 6 Kur’an’daki Bazı Konu ve Kavramlar Üzerine Kısa Değerlendimeler Mehmet Yaşar Soyalan / 11 Diyalektik - Psuedo Hayatlar- Musa Şimşekçakan / 26 Dinin Afyon Yüzü R. İhsan Eliaçık / 32 İslam ve Kadın Ejder Okumuş / 38 Ortak Aklın Aydınlığında Cemal Şakar / 44 Seçkincilik Belâsı -Müslüman’ın yüzü nereye bakar?- Musa Şimşekçakan / 72 Deryayı Ne İçin Geçeceğiz? -II- Mustafa Demir / 75 Yangına Bir Bilet Lütfen Peren Birsaygılı / 113 4 Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008 Son Yazı İ KBAL GÜNLERİNDE DERGİ KAPATMAK Söz ve Adalet Dergisi Şubat okumanın da herhangi bir ücreti vam ederiz, edeceğiz. Sesimiz solu- 2008’de yayın hayatına başladı. olmayacak… ğumuz Allah’ın izni ile kesilemez. Bir yerlerden yine duyarsınız. Se- İşin ehli bir ekiple Türkiye’nin Türkiye’nin kendine özgü şartla- simizi duyurma sorunumuz yok. saklı kalmış özellikle dini tefek- rına baktığımızda, özellikle dini kür birikimini yetkin kalemlerden çevrelerin “ikbal günlerini” ya- Fakat anlaşıldı ki “ikbal günleri” okuyucularına aktardı, aktarıyor- şadığı bir zamanda böyle bir der- bize göre değil. du. ginin yayınına son vermek biraz garip gelebilir. Herkesin heybesini doldurma pe- Türkiye’nin donmuş ve körelmiş şinde koştuğu şu ikbal günlerinde düşünce dünyasına canlılık getir- Öyle ya tanıdıklarımız, tarafımız, bize de Ebuzer olmak düştü.. mek ve açılımlar sağlamak ama- etrafımız habire sınıf atlıyor, ma- cıyla sözü olanlara ve adalete ina- halle değiştiriyor, paraya, zengin- Bunun için bizi mazur görü- nanlara sayfalarını açtı, açıyordu. liğe kavuşuyor. “Eskiden olsa ney- nüz… se, herkesin heybesini doldurduğu Henüz 8. sayı olmasına rağmen şu ikbal günlerinde altı üstü bir Yıllık abone olup daha dört sa- birbirinden ilginç, uzun süreli, dergiyi de mi çıkaramıyorsunuz” yılık alacağı kalanlara, elinizdeki derinden okumalarla ufuk açıcı diyebilirsiniz… son sayı ile birlikte alacaklarına fikir atmosferi oluşturma yolunda mahsuben “Yaşayan Kur’an” ilerledi, ilerliyordu… Maalesef öyle… meal-tefsiri gönderilecektir. Fakat Söz ve Adalet Dergisi’nin Çünkü bizim heybemiz yok! Bunu böylece kabul edip hakkı- matbu basımına son verme kararı nızı helal ediniz. Bulabildiğimiz almış bulunuyoruz. Eğer heybemiz olsaydı iş kolaydı başkaca bir imkan yoktu. ama yok. “Neden” derseniz, malum ekono- Dergiye borcu kalanlar da istiyor- mik kriz. Başkaca bir nedeni yok. Biz ancak birisi finans desteği ve- larsa verilen hesap numaralarına rirse dergi çıkarabiliriz. Derginin borçlarını yatırabilirler. İstemi- Derginin yayını bundan böyle finans işlerine de karışmayız. Fikir yorlarsa o da bizden yana helal eğer şartlarını oluşturabilirsek in- adamlarını toplar, birlikte yazarız. olsun. ternet üzerinden devam edecek. Sadece yazar, fikirlerimizi serde- deriz. Heybeyle işimiz olmaz. Allah’a emanet olunuz… Yani elinizdeki sayı son sayı olu- yor. Bundan böyle şayet olursa Böylesi bir tutumun Türkiye’de ne matbaada basılarak dağıtılan bir kadar geçerli olduğunu ise takdir- dergi değil; sadece internet üze- lerinize bırakıyorum. rinden yayınına devam eden bir R. İhsan Eliaçık dergi olacak. Tabi dergiyi oradan Biz yine bir yerlerde yazmaya de- Genel Yayın Yönetmeni. Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008 5 Makaleler B İR BUNALIM ÇAĞINDA ^ İSLAMİ SİYASETİN İMKANI İlhami GÜLER [email protected] 1.Kutsal Kubbenin Çöküşü Veya Çölün Genişlemesi Son dört yüzyıldır Kıta Avrupa’sı ve Kuzey Amerika’da işlenen üst-kültür sistemi, kültür zihniyeti, hayat-tarzı (medeniyet), daha önce Yunanda ve İmanı olmayanın ameli Romada aktüelleşen, çiçeklenen prototipin, ruhun yeni bir açılımıdır. Walter Schubart buna ‘Kahramanlık’ veya ‘Prometheusculuk’ çağları ismi- olmaz. İman ‘etme’den ni verir (1). P. A Sorokin ise ‘Duyumcul’ kültür-medeniyet nitelemesini amel edilemiyor. Ölü iti- kullanır (2). Heidegger bu bakış açısını Varlık Felsefesi, Güç İstemi Meta- kad ile amele kalkışınca, fiziği ve Hiççilik olarak niteler (3). Erich Fromm “Sahip Olmak” kavramı mücahitler kolayca mü- ile nitelediği bu prototipin kahramanlarının amacını “fethetmek, yenmek, teahhit oluyor; Tasavvuf, gasp ve işgal; bireysel yaşamın temel niteliklerini ise ün, şöhret ve güçlü olmak” olarak tanımlar (4). Alasdair Mac Intyre bu dönemi ahlaki açıdan tasarrufa dönüşüyor; bir “Teleolojik” ahlakın terk edilmesi ve “Duygucu”ahlak teorilerinin egemen- lokma bir hırka, bir villa, liği dönemi olarak niteler (5). Peter Berger, süreci, Kutsal Kubbenin Çökü- bir mazdaya dönüşüyor. şü (6), Nietzsche ise “Tanrının ölümü” veya “Çölün Genişlemesi” olarak Kalburla su taşınmıyor. ifade eder (7). Siyaset, eğer Monoteist- 2. Çölde Siyaset İslami (düşünsel-Mesihçi) üst-kültür sisteminin Prometheusculuk, Kahramanlık, Hiççilik, Duyumculuk ve Duyguculuk temel öncülleri/mukad- çağlarında gerçeklik, hakikat duyu organlarıyla algılanabilir nitelikte mad- di olduğu için, tatmin edilmesi gereken ihtiyaçlar ve ulaşılması gereken demleri olan Tevhid, Tek- hedefler de bedeni, dünyevi ve fizikseldir (haz ve keyf). Sınırsız bencillik lif ve Mead üçlüsünden ve radikal hedonizm veya diğer deyimle sınırsız üretim ve sınırsız tüke- “Teklif”in açılımı, pratiği tim, ekonominin temel ilkeleridir (8). Birey, birincil gerçekliktir; toplum, (şeriat) ise; Tevhid ve kendisini oluşturan bireylerin bir toplamı ve türev bir olgudur. Siyasal ön- Mead’a inanmadan bu ger- derlik, fiziksel ya da parasal güç bakımından yetkin olan kimselerdedir. Totaliter yahut liberal formları içinde laik bir yönetim biçimi esastır. Mev- çekleşemez. cut imkânların arzular yönünde zorlanması anlamındaki dışsal özgürlük esastır. Vazgeçilmez bireysek hak (çıkar, yetki) ve özgürlükler (serbestlik) tanımlanmış ve bunların peşine düşülmüştür. Bu politik felsefenin etik nitelemesi “Makyavelizm”dir. Erich Fromm, bunun tarihsel politik içerik- lendirilmesini şöyle niteler:” İçimize dikkatle bakacak, çevremizdeki insan- 6 Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008 Bir Bunalım Çağında İslami Siyasetin İmkanı ların ve liderlerimizin davranışlarını inceleyecek olursak, Çevremizdeki insanların ve liderlerimi- iyi, güzel ve değerlinin neler olduğu konusundaki görüş- lerimizin o eski Yunan ve Germen kahramanlarıyla tıpa- zin davranışlarını inceleyecek olursak, tıp benzediğini görebiliriz. Avrupa ve Kuzey Amerika’nın iyi, güzel ve değerlinin neler olduğu tarihi- Hıristiyanlık dini kabul edilmiş olmasına rağmen- konusundaki görüşlerimizin o eski Yu- zorbalıkların, fetihlerin ve açgözlülüklerin tarihidir. En nan ve Germen kahramanlarıyla tıpatıp yüce değerlerimiz, diğerlerinden güçlü olmak, başkaları- nı boyunduruk altına almak ve onları sömürmek olarak benzediğini görebiliriz. Avrupa ve Kuzey sıralamak mümkündür… Batı tarihinin, fetih, sömürü, Amerika’nın tarihi - Hıristiyanlık dini şiddet, baskı ve halkların ezilmesinin tarihi olduğunun kabul edilmiş olmasına rağmen- zor- kanıtları saymakla bitmez. Bundan istisna edilecek bir balıkların, fetihlerin ve açgözlülüklerin dönem, bir ırk ya da bir sınıf bulmak mümkün değildir. tarihidir. En yüce değerlerimiz, diğerle- Hatta bu zorbalık/iş çoğu kez bir ırkın tümden ortadan kaldırılmasına dek vardırılmak istenmiştir. İşte dinsel rinden güçlü olmak, başkalarını boyun- giysiye bürünmüş haçlı seferleri; işte Amerik’daki Kızıl- duruk altına almak ve onları sömürmek derililerin yok edilmesi (9). Biz bunlara kolonyalizmi, iki olarak sıralamak mümkündür… Batı dünya savaşını ve giderek derinleşen Kuzey-Güney ayrış- tarihinin, fetih, sömürü, şiddet, baskı ve masını ekleyebiliriz. halkların ezilmesinin tarihi olduğunun 3. Düşünsel/Mesihçi Üst-Kültür Sistemi kanıtları saymakla bitmez. Ortaçağlarda egemen olmuş ve Batıda Hıristiyanlık, olarak verilebilir. Yönetim biçimi Yahudi ve Hıristiyan Akdeniz çevresinde ise İslam olarak nitelenen üst-kültür egemenliklerinde tam teokratik, İslam çağlarında ise sistemi, zihniyeti nihai hakikatin aşkın bir Tanrı olduğu- dinsel fakat teokratik olmayan bir tarzdır. Örgütlü din- nu kabul eder. Schubart bu tipe “Mesihçi”, Sorokin ise sel yapılar tarihi süreç içinde bireylerin özgürlüğünü bü- “Düşünsel” ismini verir. “Mesihçi insan tipi kendi içinde yük ölçüde yok etmiş olmasına rağmen, dinlerin kurucu hissettiği uyumu çevresinde yeniden kurmak ister. Dün- asırlarında ve birçok teolojik yorumda bireyin özgürlüğü yayı olduğu gibi kabul etmez. Kahramanlık insanı gibi toplumsal sorumlulukla dengelenmiştir. o da bu dünyayı değiştirmek ister; ama, kendi benlik iradesi ya da benlik doyumu için değil; Tanrı tarafında 5. İslam ve Siyaset kendisine verilmiş ödevi yerine getirmek için değiştir- mek ister.”(10). Bu çağlar, Aristo’nun ortaya koyduğu ve İbrahimi monoteist dinin son versiyonu olan İslam ile Musevilik, Hıristiyanlık ve İslam tarafından kendi değer- siyaset arasında diyalektik bir ilişki vardır. İslam, kuru- leriyle çelişik görülmeden işlenen “teleolojik” ahlak çağ- cu büyük önerme, mukaddem öncüller olarak siyaset, larıdır (11). Aristo’nun bireysel, toplumsal (polis) ve me- ekonomi, bilim, güzel sanatlar, felsefe vs. alanları ideo- lojik, maddi ve davranışsal olarak kurar. Bu bağlamda tafizik implikasyonları olan “Mutluluk ahlakı”, Tanrının Tevhid, Teklif, Mead İslami büyük üst-kültür sisteminin mutlak buyrukları ile birleştirilerek sonuna tecil edilmiş kurucu önermeleridir. Siayaset ise bu öncüllerin (dinin) bir “uhrevi” mutluluk-bedbahtlık (cennet-cehennem) pratize edilmesi ve korunmasıdır. Metafizik düzlemde eklenmiştir. Bu ahlakın amacı, hem maddi dünyayı hem baş çelişki “iman ve küfür”; politik düzlemde baş çelişki de manevi dünyayı kontrol edip dönüştürmeye çalış- ise “adalet ve zulüm”dür. Karl Schmitt’in söylediği gibi, maktır. Bireysel ve toplumsal çıkarlar aynı değerin iki siyasal kavramını belirleyen temel kavram ikilisi “dost ve yönünü oluşturur. Birbiriyle ahenkli ve denktirler. düşman”dır (11). Sorun, dost ve düşman kavramlarının içeriğinin ne ile doldurulacağıdır. Irk, din, ekonomi ve 4. Mesihçi/Düşünsel Çağlarda Siyaset toprak (vatan) çok yaygın dolgu malzemeleridir. İslam bu kavram çiftini-diğer unsurları inkar etmeden- ahlak Bu çağlarda siyasi önderlik fiziksel güç ve para değil, (adalet-zulüm) ile doldurur:”Düşman belleme, karşı çık- daha ziyade manevi değerler bakımından önde gelen ma ve cihad, ancak, insanları baskı altına alan ve yeryü- kimselerdir. Hz. Musa, Hz. Davut, Hz.Süleyman, Hz. zünde gaddarca davranarak her türlü haksızlığı yapanlara Muhammed, Hz. Ömer, Ömer bin Abdü’l - Aziz, Kili- karşı meşrudur…” ( Kur’an,42/42) ” “Zalimlerden baş- se, Kanuni, Fatih, Humeyni, Aliye İzzet Begoviç örnek kasına karşı düşmanlık yoktur” (Kur’an, 2/193). Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008 7 Bir Bunalım Çağında İslami Siyasetin İmkanı tam ve amansız bir gayret anlamına gelir. İslam camide, Mazlumun dini sorulmaz. Müslüman savaş meydanında olduğu gibi pazarda, okulda ve meclis olmanın şartı iman; birlik (toplum) ol- salonlarında mevcuttur. Bütün bu alanlar İslami değer- manın ve bir arada yaşamanın birincil leri açıklar ve yorumlar. Bu bağlamda “Devlet” yalnızca dinin bir yansıması ve şeffaf bir aracıdır; yoksa dinin on- şartı ise sadaket veya ahde vefa anlamın- tolojik bir uzantısı veya parçası değildir (13). da ahlaktır (ümmet). Siyaset, insanların kendilerini tanımladıkları bir mekânın İbni Teymiye, kendi başına iktidar (riyaset) talebini oluşturulmasıdır. İnsanlar kim oldukları- (diktatörlük/totalitarizm) “Firavunluk”; kendi başına mal biriktirmeyi (sınırsız büyüme) ise “Karunluk” ola- nı, ne olmak durumunda olduklarını, ne rak niteler. Bazı insanların da ekonomik ve siyasi gücü olmak istediklerini, kim ve ne olamaya- dine/imana zarar verir endişesiyle taleb etmediklerini be- caklarını, kim ve ne olabileceklerini siya- lirterek, bunların nezdinde dinin zillet ve acıma mahalli setle karara bağlarlar. Karl Schmitt şöyle olduğunu söyler. Özetle, yalnız dine yönelip, dinin ge- diyor:” Dost düşman ayrımı ortadan kal- rektirdiği iktidar, mal ve cihadı terk eden de, dini bırakıp iktidar, mal ve savaşa yönelen de yanlış yoldadır. İslam karsa, siyasal yaşam da ortadan kalkar. ise İktidarı ve malı Allah’a yaklaşma amacıyla talep et- mek ve Onun yolunda kullanmaktır. Dinin de dünyanın da düzeni buradadır. (14) Mazlumun dini sorulmaz. Müslüman olmanın şartı iman; birlik (toplum) olmanın ve bir arada yaşamanın bi- 6. Firavunluğun (Siyaset) Karunlukta (Ekonomi) rincil şartı ise sadaket veya ahde vefa anlamında ahlaktır Gizlenmesi Olarak Küresel Liberal Kapitalizm (ümmet). Siyaset, insanların kendilerini tanımladıkları bir mekânın oluşturulmasıdır. İnsanlar kim olduklarını, Ego-cogitonun rehberliğinde Tanrıya başkaldırıp onu ne olmak durumunda olduklarını, ne olmak istedikleri- öldürerek duyu üstünü tümden yok edip onun yerine ni, kim ve ne olamayacaklarını, kim ve ne olabilecekle- oturan insan, MacIntyre’ın tesbit ettiği gibi, teleolojik rini siyasetle karara bağlarlar. Karl Schmitt şöyle diyor:” ahlak yerine kişiye/duygulara dayanan ahlak teorilerini Dost düşman ayrımı ortadan kalkarsa, siyasal yaşam da ikame etmeye çalıştı. Levinas’ın vurguladığı gibi artık ortadan kalkar. Siyaseten varolan hiçbir halk bu türden özgürlük, “kendisi için” insanın ötekinden sorumsuz yemin dolu beyanlarla kaderini tayin eden dost düşman olarak istediğini yapabilmesiydi.. (15). Bu bağlamda ayrımından kaçamaz. Eğer halkın bir kısmı, artık hiç- ekonomi de Fromm’un dediği gibi sınırsız egoizm ve ra- bir düşman tanımadığını ilan ederse, duruma göre bu dikal hedonizme dayandı. Liberal-kapitalizmin yüksel- halk kesimi düşman safına geçmiş ve ona yardım ediyor diği metafizik-ahlaki arkaplan böyle bir zemindir. demektir. Ama bu halde bile dost-düşman ayırımı or- tadan kalkmış değildir. Eğer halk, toplum dost-düşman Liberal bireyciliğe göre toplum, sadece her bireyin kendi ayırımını yapamıyorsa ya da yapmak istemiyorsa, o anda seçimi olan “iyi” yaşam tasarımının peşinde koştuğu bir siyasal açıdan varlığı sona erer. Bir halkın düşmanının arenadır. Politik kurumlar, kendi kendini belirlemiş ey- kim olduğunu, kime karşı savaşıp savaşmayacağını bir lemi olanaklı kılacak asayiş düzenini sağlamak için var- yabancı belirliyorsa, artık siyaseten özgür bir halktan söz dır. İktidar ve yasa, bu birbirine rakip insani iyi yaşam edilemez ve bu halk başka bir siyasi sisteme tabi kılın- tasarımları konusunda nötrdür, iktidarın görevi yasaya mıştır (12). itaati sağlamaktır. Herhangi bir ahlaki anlayışı topluma aşılamak, empoze etmek devletin görevi değildir. Siyasl Geleneksel İslami teolojide İslam’ın siyasal boyutu Liberal bireyciliğin gücü, çoğulcu hale gelmiş modern “Emr-i bil ma’ruf ve nahye anil-munker” buyruğu ile toplumda devletin gerçekten ahlaki bir vaaz konumuna temellendirilmiştir. Fazlurrahman’ın dediği gibi, siyasi uygun olmayışından gelir. aksiyon, İslam’ın ve onun kamu hayatını düzenleyen değerlerinin bir bölümü, açıklaması ve gerekli bir ara- Liberalizmin siyasi ve iktisadi alanlarda birey, özgürlük cıdır. Ümmetin görevi, dünyayı yeniden düzenlemek ve ve ahlaka vurgu yapması, 18.yüzyıl aydınlanmasına ha- yolsuzlukların kökünü kazıyarak ahlaki sosyo-politik bir kim olan ilerlemeci tarih anlayışına dayanır. Buna göre düzen kurmaktır. Bu bağlamda “cihad”, Allah yolunda ilerleme, her şeyden önce insanın entelektüel ve ahlaki 8 Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008 Bir Bunalım Çağında İslami Siyasetin İmkanı mükemmelleşmesi yoluyla gerçekleşmektedir, fanatizm- den ruhsal özgürlük ve rüşde, dogmadan eleştiriye, batıl Eğer halk, toplum dost-düşman ayırımı- inançtan aydınlanmaya, karanlıktan ışığa doğru bir iler- nı yapamıyorsa ya da yapmak istemiyor- leme söz konusudur. Hegel’in diyalektik basamakları, A. sa, o anda siyasal açıdan varlığı sona erer. Comte’un Üç Hal konumu bunu ifade eder. Oysa bu- gün biz bu ilerleme fikriyatının metafizik bir mit olduğu- Bir halkın düşmanının kim olduğunu, nu biliyoruz. Teolojiden metafiziğe, metafizikten bilime kime karşı savaşıp savaşmayacağını bir ve ahlakiliğe, oradan da ekonomiye geçiş, aynı zamanda yabancı belirliyorsa, artık siyaseten özgür merkez olmaktan çıkan alanların süregiden nötrleşmeleri bir halktan söz edilemez ve bu halk baş- anlamına gelir. 16.yüzyılın ümitsiz teolojik tartışma ve ka bir siyasi sisteme tabi kılınmıştır kavgalarından sonra “tarafsız” bir alan arayışı ön plana çıkmıştır. Tanrının kendisi dahi 18. yüzyılda teoloji ara- cılığı ile dünyadan dışlanmış, gerçek yaşamın kavga ve örgütsel- siyasal bir başkaldırıyla değiştirilebilir. Ekono- çelişkileri karşısında tarafsız bir mevki haline gelmiştir. mi, tapınılacak tarafsız bir ilah değildir. 19. yüzyılın si- yasal diktatörlükleri kadar zorba ve siyasaldır. Değişen Duygucu etik coşku ile materyalist ekonomik nesnellik, şey sadece, liberalizmin hayatın bütünlüğünü, siyaset, her tipik liberalist söylemde birleşerek ‘siyasal’a siyasal ekonomi, din, bilim, sanat vs. şeklinde parçalaması ve olmayan yeni bir yüz verir. Böylece siyasal anlamdaki bunların arkasındaki gerçek ideolojik-politik despotlu- savaş (kavga) rekabete/tartışmaya, devlet topluma, in- ğu gizlemeyi başarmasıdır. ”Artık yalnızca idamlardan, sanlığa; halk, kamuoyuna, tüketiciye; iktidar medya ve yaptırımlardan, tedip seferlerinden (ABD nin son yirmi şirketlerin hegemonyasına dönüşür. Liberal söylemin en yılda dünyanın değişik yerlerinde giriştiği ‘operesyon’lar tartışılmaz dogmalarından biri de üretim, tüketim, fiyat hatırlansın İG) pasifleştirmelerden, sözleşmelerin ko- oluşumu ve piyasanın ahlaktan, dinden, estetikten ve si- runmasından, uluslar arası polisten (interpol), barışın yasaldan bağımsız özerk alanlar olduğudur. Siyasal olan korunması amacıyla alınan tedbirlerden bahsediliyor. artık ahlak, hukuk ve ekonominin düzen/kurallarına Karşımızda adı artık düşman olmamakla birlikte barışı bağlanmıştır. Oysa gerçekte siyasal varoluşu soyut dü- bozan sıfatıyla onu hukuk dışı ve insanlık düşmanı ilan zenler ve norm dizileri yönetmez. Siyasal varoluşla insan- edebilirsiniz (ABD’nin ‘Şeytan üçgeni’ nitelemesi). Eko- ları ve kurumları yöneten daima başka gerçek insanlar ve nomik iktidarın korunması ya da genişletilmesi adına kurumlardır. Özetle “normun” egemenliği aslında siyasal yürütülen bir “savaş”, propaganda yardımıyla bir “Haçlı bir egemenliktir. “Hukuk devleti” aslında egemenlerin seferine” veya “insanlığın son savaşına” dönüştürülebil- hukukudur (16). Modern toplumlarda “Değişim” kavra- mektedir. Etik ve ekonominin oluşturduğu sentez bunu mının olumlu/pozitif bir anlama sahip olması böylesine gerektirir. bir insan/tarih metafiziğine sahiptir. Etik ve ekonomi ilişkisi -liberal kapitalizmde- şaşırtıcı Liberalizm, devlet ve siyaseti şiddet ve haydutlukla özdeş- bir sistematiğe ve tutarlılığa sahip olsa da, bu sözüm ona leştirirken, kendini ekonomik olarak ahlak ve özgürlükle “apolitik” ya da “anti-politik” sistem, ya mevcut dost- aynileştirmiştir. Aynı şekilde değişim sürekli iyi, adil ve düşman ayırımına hizmet eder ya da yeni dost-düşman barış ile özdeşleştirilerek kaba, zorba ve cani olarak nite- guruplaşmalar yaratmıştır. Sonuçta bu haliyle de “si- lenen siyasetin karşısına konuşlandırılmıştır. Oysa etik yasal” olanın sonuçlarından kaçamaz. Avrupa’da “Din anlamda siyasetin haydutluğa dönüşme imkânı, ekono- Savaşları”nın yerini, 19. yüzyılın yarı kültürel (nasyona- minin sömürü ve hileye dönüşme imkânından daha farklı list) – gerçekte ise ekonomik-kaynaklı ulusal savaşlar, ni- değildir. İnsanlar üzerinde kurulan ekonomik temelli bir hayetinde de salt ekonomik savaşlar almıştır (17). Bugün egemenlik karşısında apolitik davranarak sorumluluktan bu savaşı uluslar arası şirketler,’Küreselleşme’ adı altıda kaçınmak korkunç bir aldatmacadır. yürütüyorlar. Uluslar arası anlaşmalara dayanan uluslararası kapita- 7.Sonuç: lizm, sürekli kuzeyin zengin ülkeleri lehine işlediği ortada iken; bu durumu, kendiliğinden işleyen “nötr” bir süreç Nietzsche’nin yüzyıl önce söylediği gibi çöl genişleyerek olarak göstermeye çalışmak kuzeyin siyasal tilkiliğidir. bugün bütün dünyayı kaplamış durumdadır. Çöl, şid- Bu durum, ancak ‘Dünya sosyal ekonomik formu’ gibi detli zuhurundan dolayı özünü gizlemiştir. Teknoloji, Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008 9 Bir Bunalım Çağında İslami Siyasetin İmkanı ile konuşmak gerekiyor. İslam’ın baş metafizik çelişkisi İbni Teymiye, kendi başına iktidar (ri- olan iman ve küfr’ü gündeme getirmek gerekiyor. Sonra yaset) talebini (diktatörlük/totalitarizm) da çölde ‘yeşil’ vahalar oluşturmak (iman-amel). Siyasal “Firavunluk”; kendi başına mal biriktir- aksiyon, bir “amel” olarak, imana bağlıdır. meyi (sınırsız büyüme) ise “Karunluk” İmanı olmayanın ameli olmaz. İman ‘etme’den amel edi- olarak niteler. Bazı insanların da ekono- lemiyor. Ölü itikadile amele kalkışınca, mücahitler ko- mik ve siyasi gücü dine/imana zarar verir layca müteahhit oluyor; Tasavvuf, tasarrufa dönüşüyor; endişesiyle taleb etmediklerini belirterek, bir lokma bir hırka, bir villa, bir mazdaya dönüşüyor. bunların nezdinde dinin zillet ve acıma Kalburla su taşınmıyor. Siyaset, eğer Monoteist-İslami (düşünsel-Mesihçi) üst-kültür sisteminin temel öncül- mahalli olduğunu söyler. Özetle, yalnız leri/mukaddemleri olan Tevhid, Teklif ve Mead üçlü- dine yönelip, dinin gerektirdiği iktidar, sünden “Teklif”in açılımı, pratiği (şeriat) ise; Tevhid ve mal ve cihadı terk eden de, dini bırakıp Mead’a inanmadan bu gerçekleşemez. Gerçekleşirse, po- iktidar, mal ve savaşa yönelen de yan- litik “dava” adalet ve merhamet davası olmaktan çıkarak, salt ekonomik büyüme ve kişi başına düşen milli hasılayı lış yoldadır. İslam ise İktidarı ve malı arttırma (İbn Teymiye’nin deyimiyle ‘cemu’l mal’, yani Allah’a yaklaşma amacıyla talep etmek ve Karunluk-Ekonomi) davasına dönüşüyor. Onun yolunda kullanmaktır. Dinin de dünyanın da düzeni buradadır. Bu öncelik, teori-pratik ayrımının handikapına düşerek “teori”yi önceleme niyetinde değildir. İslami politikayı bir “praksis” olarak, mevcut paradigma ve pratik içinde Heidegger’in dediği gibi Prometheuscu Varlık metafi- bir “iz”, bir ‘yol’ açma olarak ikisinin birbirine diyalektik ziğinin maddi, mücessem hale gelerek insanı çepeçevre bağlılığını ifade eder. Allah’ın doğru yol (Hidayet) gös- kuşatmasına; ekonomi de insanın yegâne yaşam amacına termesi, insanın hasbi/muhasibi (kritik) ameline bağlıdır; dönüşmüştür. İhtiyaçların sınırsız olduğu metafizik dog- “Salih amel” ise, ancak doğru imandan çıkar (innellezine ması, sınırsız üretim, sınırsız-tüketim anlayışını liberal- amenu ve amilussalihat). Tanrının inayeti ve yardımı da kapitalizmin temel mottosu yapmıştır. Estetik tecrübe ikisinden sonra gelir. Tıpkı Hz. Muhammed’in hayatın- ise bu yaşam tarzının en yüce (dinsel) katıdır. Bu ya- da olduğu gibi. şam tarzı, dünyanın ekolojik-iklim dengesini bozduğu gibi,dünyanın diğer yarısında (Güneyde) açlık sorununu yaratmıştır. “Yetkiyi ele geçirenler (küresel kapitalizm) BİBLİYOGRAFYA yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekin ve nesli yok etmeğe koyulurlar”(2/205) 1. Sorokin, P. Aleksandrovic, Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri. çev: M. Tunçay. Ank 1972,117 Son yıllarda, aslında ‘Hayali Cemaat’ olan modern 2. 2. Sorokina.g.e,174 3. Heidegger, Martin, Nietzsche’nin Tanrı Öldü Sözü. çev: L.Özşar. ‘Ulusculuk’ kimliğinin krize girmesiyle, yeni kimlik ve Bursa.2001,55-56 aidiyet arayışı saikleriyle dine yeniden dönüş olayı, ger- 4. Fromm, Erich, Sahip Olmak Ya da Olmak. çev: A. Arıkan. İst 1990, çek anlamda Tanrı tutulmasının bittiği, Tanrının (ima- 200 5. MacIntyre, Alasdair, Erdem Peşinde. çev: M. Özcan. İst 2001, 85 nın) tekrar dirildiği veya geri geldiği anlamına gelmiyor. 6. Berger,Peter. Dinin Sosyal Gerçekliği. Çev:A. Coşkun İst 1993, 159 Geri gelen “Tanrının İntikamı” (Fundamentalizm). Gü- 7. Nietzsche, Frederich, Böyle Buyurdu Zerdüşt çev: T. Oflazoğlu İst nümüzdeki dinler hakkındaki tartışmalar, dinlerin özü 1997, 358 olan Tanrı (iman) ve takva (adalet-merhamet) üzerine 8. Fromm, Sahip Olmak, 25 9. Fromm, a.g.e, 201 teolojik/etik tartışmalar/arayışlar değildir. Hele ahiret 10. Sorokin, Bir Bunalım Çağında Toplum Felsefeleri, 117 (eskatoloji) bütünüyle unutulmuş ve gözden çıkarıl- 11. Schimitt,Carl, Siyasal Kavramı, çev:E. Göztepe İst 2006, 14 mıştır. Temel sorun, “Varlığın unutulması” (Heideg- 12. Schmitt, a.g.e, 70 13. Fazlulrahman, “İslam ve Siyasi Aksiyon: Dinin Hizmetindeki Siyaset ger) değil; Tanrı’nın unutulması (Kur’an)dir. Böyle bir “ çev:K. Güleçyüz. İslamda Siyaset Düşüncesi, İst 1995, içinde 8-9 metafizik zemin üzerinde İslami siyaset yapmak, kum 14. İbni Teymiyye, Mecmeu’l-Fatava. Kahira. 1997, cilt: 28, s.392-395 üzerinde yapı yapmak kadar zordur. Önce Küfrün (çö- 15. Levinas, Emmanuel, “Hakikat ve Adalet” çev:Ö. Gözel, Tezkire. 16. Sayı:38-39(2004)s.188 lün, nankörlüğün, istiğnanın, unutmanın, tutulmanın, 16. Schmitt, Siyasal Kavramı,92-93 mebdenin, meadın) üzerine yeniden, yeni bir üslup (dil) 17. Schmitt,a.g.e.98-99 10 Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008

Description:
Yıl 1 / Sayı 8-9 / Eylül/Ekim 2008. Son Yazı. Söz ve Adalet Dergisi Şubat. 2008'de yayın hayatına başladı. İşin ehli bir ekiple Türkiye'nin saklı kalmış
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.