ebook img

Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek1 PDF

12 Pages·2014·2.26 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek1

Planlama 2014;24(1):42-53 doi: 10.5505/planlama.2014.11939 ARAŞTIRMA / ARTICLE Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek1 Revisiting “Displacement” Through New Forms of Gentrification Beril Sönmez Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir Bölge Planlama Anabilim Dalı, İstanbul ÖZ ABSTRACT Bu çalışma, öncelikle soylulaştırma kavramının zaman içindeki The last three decades has witnessed a proliferation of discourses evrimi ve değişen anlamlarına değinerek, merkezi ve yerel yöne- produced by central and local governments on “economic growth timlerin “ekonomik gelişme ve büyüme” söylemi üzerinden ulusal and urban development”, all of which are embodied in projects ve ulusaşırı sermayeyle işbirliğine girerek kent mekanını yeniden developed by public-private sector cooperation, and which serve düzenlemeye dair hayata geçirdiği projelerin soylulaştırma kavra- as the major tool to reorder and reproduce cities through new mıyla birlikte düşünülmesinin önemine odaklanmaktadır. Kentsel ways of capital accumulation. With reference to the evolution and dönüşüm adı altında dolaşıma sokulan ve kent merkezinde dar changing meanings of gentrification, this study aims to discuss the gelirli kesimlerin yaşam alanlarını veya gecekondu mahallerini yık- frameworks in which these projects are to be considered as new mak suretiyle yerlerine sıfırdan inşa edilen veya boş ve atıl kalmış forms of gentrification rather than as “urban regeneration proj- kent toprağı üzerine “yeni inşa edilen” projeler bir yandan kent ects”. Offering residential or multi-functional uses for middle- or mekanının giderek daha varlıklı kesimler için yeniden üretilmesi upper-middle classes, these projects often pop up in neighbor- anlamına gelirken bir yandan da bir yerinden etme ve mülksüz- hoods of low-income inhabitants, and mostly involve the demoli- leştirme döngüsü tesis etmektedir. Bu anlamda, çalışmanın ikinci tion of existing social housing or squatter settlements, thus causing kısmında, soylulaştırmanın yeni biçimlerini anlarken, “yeni inşa severe forms of displacement and dispossession among former in- yoluyla soylulaştırma” kavramıyla sürecin tanımlayıcı bir öğesi habitants. In this sense, it is necessary to create an overview of the olan “yerinden edilme” süreçleri birlikte ele alınmıştır. Makale- concept and forms of displacement generated by new-built gentrifi- nin temel hedeflerinden biri de, neoliberal kentsel stratejilerin cation and the methodological questions in studying it. As a means sistematik bir sonucu olan yerinden edilme süreçlerinin irde- to grasping the global geography of gentrification in its multiple lenmesinde karşılaştırmalı bir perspektifin benimsenmesine ve forms and consequences, a new perspective of comparative urban- yeni yöntem arayışlarının önemine vurgu yapmaktır. Bugün hem ism and a place-based approach is indispensable. This study empha- küresel ölçekte işleyen mekan siyasetini tartışabilmek hem de sizes the need to re-conceptualize both gentrification and displace- bunun yerel düzeyde çeşitlenen işleyiş biçimleri ve sonuçlarına ment with reference to their various manifestations in different bakabilmek açısından kent çalışmaları alanında “yeni inşa yoluyla urban geographies, and thus offers a theoretical outline to frame soylulaştırma”nın ve “yerinden edilme”nin farklı coğrafyalardaki displacement as a systematic result of gentrification, which, in its tezahürlerine odaklanmak kaçınılmazdır. new forms, operates as today’s major neoliberal urban strategy. Anahtar sözcükler: Karşılaştırmalı perspektif; kentsel dönüşüm; soylulaştır- Key words: Comparative perspective; new-built gentrification; gentrifica- ma; yeni inşa yoluyla soylulaştırma; yerinden edilme. tion; new-built gentrification; urban regeneration. 1 Bu çalışma, Yıldız Teknik Üniversitesi Şehir Planlama doktora programı kapsamında açılan “Soylulaştırma ve Kent” dersi için hazırlanan çalışmanın geliştirilmiş halidir. Geliş tarihi Received: 28.01.2014 Kabul tarihi Accepted: 18.10.2014 İletişim Correspondence: Beril Sönmez. e-posta e-mail: [email protected] Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek 43 GİRİŞ evrimi ve değişen anlamlarına kısaca değinerek, kentsel dö- nüşüm adı altında dolaşıma sokulan ve kent merkezinde dar 1990’lardan itibaren kentsel stratejiler ekonomik gelişme gelirli kesimlerin yaşam alanları veya gecekondu mahalleri yı- ve büyümenin temel kaynaklarından biri olarak görülmeye kılmak kaydıyla, yerlerine sıfırdan inşa edilen yapıların veya boş başlanmış, buna paralel olarak da, ulusal ve yerel ölçeklerde ve atıl kalmış kent toprağı üzerine yeni inşa edilen projelerin üretilen kentsel politikalar, giderek artan bir şekilde girişim- soylulaştırmanın yeni bir biçimi olarak değerlendirilip değer- ci bir yönetim anlayışıyla belirlenir hale gelmiştir. Bu durum, lendirilemeyeceğini tartışmayı amaçlamaktadır. küre düzeyinde hem Londra, Mumbai, Berlin, Meksiko, İstan- bul, Şanghay, New York, VanCouver gibi metropollerde, hem Çalışmanın ikinci kısmında ise, soylulaştırmanın yeni biçim- kırsal alanlarda hem de görece daha küçük kent ve kasaba- lerini anlarken, sürecin tanımlayıcı bir öğesi olan “yerinden larda olmak üzere topyekün bir dönüşüm şeklinde kendini edilme” olgusuna odaklanılmıştır. Zira eleştirel perspektifle ve göstermektedir. Çeşitli ölçeklerde bir yandan fiziksel mekana yeni yöntem arayışlarıyla “yerinden edilme” kavramını, tartış- yeniden şekil verilirken, farklı coğrafyalarda yeni siyasi, sos- maların odağına tekrar oturtmak günümüzün mekan siyasetini yal, kültürel yapılanmalar ortaya çıkmakta ve sosyo-mekansal çözümleyebilmek ve bunun farklı coğrafyalarda, yere özgü bi- dönüşümler söz konusu olmaktadır. Öncelikli hedefini kent çimde nasıl pratikler ve ilişkiler üzerinden işlediğini kavrayabil- mekanı olarak seçen bu anlayış, neoliberal kent politikaları mek açısından çok önemlidir. Bu çalışma bir saha çalışmasına olarak tanımlanmakta ve yeni bir sermaye birikim rejimine de dayanmamakla bereaber, temel olarak soylulaştırma ve onun işaret etmektedir. yeni biçimlerinin beraberinde getirdiği yerinden etme ve mülk- süzleştirmeyi ele almaya dair kuramsal bir çerçeve sunmayı Kentlerin pazarlanması, yerel ve uluslararası sermayenin yatı- hedeflemektedir. Bunu yaparken, hem Londra’da hem de bu rımları için hazır hale getirilmesi, kent merkezlerinin turizm alandaki literatürde şimdiye dek görece sınırlı yer teşkil eden için bir çekim alanı olacak şekilde yeniden düzenlenmesi gibi Mumbai’de yapılmış çalışmalara değinerek bu süreçlerin bo- uygulamalarla kent merkezleri ağırlıklı olarak orta ve üst sı- yutları ve sonuçları itibarıyla keskinleşen biçimleri örneklen- nıfların yaşam ve tüketim alanlarına dönüştürülürken, alt ge- dirilecektir. Küresel düzeyde yaygınlaştığı gözlemlenen böylesi lir grupları, sanayide veya hizmetlerde düşük ücretlerle ve bir olguyu araştırmaya ve kavramsallaştırmaya dair literatürde kötü koşullar altında çalışan işçi kesimi, kayıtdışı ekonominin son dönemde ortaya çıkan tartışmalara atıfla soylulaştırma ve işgücünü oluşturan kesim, göçmen ve sığınmacılar da kentin yerinden edilme ilişkisini çalışmaya dair yöntemsel sorulara ve merkezinden uzaklaştırılmakta ve bu süreçlerde etkin ve be- küresel bir soylulaştırma coğrafyasından bahsederken karşı- lirleyici rolü büyük bir hızla merkezi ve yerel yönetimler üst- laştırmalı bir bakış açısına duyulan ihtiyaca vurgu yapılacaktır. lenmektedirler. SOYLULAŞTIRMA OLGUSU VE TANIMININ Böyle bir kent tahayyülü, resmî söylemde “kentlerde sürekli DÖNÜŞÜMÜ: “YENİ İNŞA YOLUYLA ekonomik büyüme”, “yapılı çevre ve yaşam koşullarının iyileş- SOYLULAŞTIRMA”YI SOYLULAŞTIRMANIN tirilmesi”, “kültür endüstrisi ve turizm açısından başat kentler EVRİMİ İÇERİSİNDE KONUMLANDIRMAK arasına girmek”, “sürdürülebilir kent anlayışını benimsemek”, “(Soylulaştırma) ...çok dinamik bir süreç, onu fazlasıyla kısıtlayıcı “yaşanabilir bir kent yaratmak” olarak ifade bulmakta ve ken- tanımlara indirgemek mümkün değil, aksine bu olgunun üzerine ta- dini böyle meşrulaştırmaktadır. Merkezi ve yerel yönetimler nımsal bir düzen giydirmek, gelişmekte olan bu süreci anlamamızı de, kimi zaman mega projeleri kente davet ederek, kimi zaman sınırlandırma riskini taşıyacağından, birbirinden tamamen bağımsız yasal yönetsel süreçleri yeniden düzenleyip özel sektörün belli gibi görünen süreçler arasındaki bağlantıları anlamaya ve bu yeni- alanlara yatırımını teşvik ederek, kimi zaman konut politikaları- den yapılanmaya eklemlenen ve geniş bir skalaya yayılan süreçleri nı ve toplu konut idarelerinin işleyişini değiştirerek, kimi zaman göz önünde bulundurmaya çalışmalıyız.” (Smith, 1986: 3)2 yeni yerleşim alanlarına yıkımlar yoluyla yer açarak, kimi zaman da dolaylı yollardan yani ulaşım, çevre ve altyapı düzenlemele- Soylulaştırma literatürünün oluşmasında çok önemli bir yere rini iyileştirip bir kısım konut stokunu büyük inşaat firmaları sahip olan Neil Smith, 70’lerde başlayan soylulaştırma çalışma- yoluyla yenileyip kentsel arazi ve gayrimenkul fiyatlarının artışı- larından yaklaşık 15 yıl sonra, soylulaştırma olgusunun çeşit- na zemin hazırlayarak kendilerini göstermekte, neoliberal kent lenmeye başladığını dile getirerek, kuramsal çerçevenin de bu politikalarının mimarı olarak öne çıkmaktadırlar. yönde genişletilmesine, kentte farklı girişimlerin de soylulaş- tırma kavramıyla düşünülmesine bir kapı açmaktadır. Yukarıda tarif edilen ve devlet müdahalesiyle gelişen bu süreç- ler, “kent mekanının giderek daha varlıklı kesimler için yeni- Yine de Smith, 1982’deki çalışmasında “geleneksel den üretilmesi” anlamına geldiğinden ve alt sınıfların yerinden soylulaştırma”yla, “yeniden geliştirme” (redevelopment) kav- edilmesi ve mülksüzleştirilmesiyle sonuçlandığından, küresel ramlarını birbirinden ayrı tutmaya devam ediyordu. Soylu- kentsel stratejiler ve neo-liberal kent politikaları gibi kavram- laştırmayla kastettiği şeyin, orta sınıfların ya da profesyonel larla tarif edilmelerinin ötesinde, soylulaştırma kavramıyla bir- likte düşünülmeye de muhtaçtır. 2 N. Smith (1986). “Gentrification, the Frontier, and the Restructuring of Urban Space”, Gentrification of the City içinde, Smith N. , Williams P. (yay.haz.), Allen Bu çalışma, öncelikle soylulaştırma kavramının zaman içindeki & Unwin: London, s. 3. 44 PLANLAMA geliştiricilerin işçi sınıfı konut alanlarını ev alarak rehabilite et- olgusu, sistematikleşmiş ve doğrudan bir kamu politikası ha- meleri olduğunu, yeniden geliştirmenin ise, daha önce gelişti- line gelmiştir. rilmiş alanlar üzerine yeni inşa edilen yapıları nitelemek üzere kullanıldığına dikkati çekiyordu.3 Burada Smith, soylulaştırma Jason Hackworth 2002’de yayımlanan “Ekonomik Durgunluk kavramını ortaya atan Ruth Glass’ın tanımına oldukça sadık Dönemi Sonrası New York’ta Soylulaştırma”7 isimli makale- kalmış görünmektedir. sinde soylulaştırmanın evrimini 3 dalga halinde açıklamaktadır. Bu açıklamalar New York temel alınarak yapılması açısından Glass 1964’te Londra’nın merkezinde yeni bir kentsel olgu kısmî bir açıklayıcılığa sahip olsa da, sürecin gelişiminin takibin- tespit etmişti. Londra’nın işçi sınıfı mahallelerinin üst ve orta de bir izlek oluşturabilmektedir. Hackworth, 1950-1973 arası sınıflar tarafından bir bir istila edildiğini, bir düşüş dönemi ya- dönemi ilk dalga soylulaştırma olarak isimlendirmiş, tek tek ve şayarak mütevazı işçi sınıfı konutları olarak kullanılmakta olan dağınık şekilde gerçekleşen, özellikle merkez kentlerde varlı- Viktorya dönemi evlerinin, orta sınıflarca satın alınarak şık ve ğını gösteren bir olgu olarak tarif etmiştir. Devlet bu süreçte pahalı konutlara dönüştürüldüğünü tarif ediyordu. Soylulaştır- bir yandan belli bölgelerde dönüşümü desteklerken, bir yan- ma olarak tanımladığı bu sürecin, bir mahallede başladıktan dan da spekülatif kira artışlarına engel olacak koruyucu yasalar sonra hızla yayıldığını ve eski sahipler yerlerinden edilip, ma- oluşturmuştur. 1974-1988 yılları arasında soylulaştırma ikinci hallenin sosyal karakteri tamamen değişene kadar da sürdüğü- bir dalga olarak, yerleşmiş ve kendini göstermeye başlamış, nü dile getiriyordu.4 coğrafi olarak kısmen yaygınlaşmış ve daha çok sermayenin elinde şekillenen bir sürece dönüşmüştür. Zira bu dönemde Ruth Glass’ın bu tespiti ve kavramsallaştırmasının bugün de devlet mekanizması ağırlıklı olarak “laissez-faire” politikaları önemini koruduğuna değinen Tom Slater, Ruth Glass’ın her izlemektedir. Hackworth’e göre, 5 yıllık bir geçiş dönemini ta- zaman güçlü bir kentsel sosyal adalet duygusu olduğunu, söy- kiben 1993’ten sonra hem sermayenin ölçeğinin büyüdüğü ve lediklerinde o zaman haklı olduğu kadar bugün de haklı çıktı- devletin doğrudan girişimci rolü üstlendiği, hem de soylulaştır- ğını, hatta bugünün soylulaştırma yazınında sosyal adalet vur- manın coğrafi olarak küre düzeyinde yaygınlaştığı ve de muha- gusunun zayıfladığını ileri sürer. Neoliberal rekabetçi büyüme lif hareketlerin daha şiddetle bastırıldığı bir döneme girilmiştir. söyleminin kullandığı yeniden geliştirme, yeniden canlandırma, Devlet sürecin her aşamasında etkili olmasına karşın, özellikle yenileme, dönüşüm, yeniden yapılandırma gibi kavramlarla, bu üçüncü dalganın “devlet eliyle soylulaştırma” olarak kav- üretilen sosyal eşitsizliğin, yerinden edilmelerin ve konut hak- ramsallaştırılmasının sebebi ise, soylulaştırma sürecinde alanı kı ihlallerinin üzerinin örtüldüğünü belirterek, Ruth Glass’ın tespit eden, dönüşümü sistematik olarak tasarlayan ve yasal, tanımının önemine ve kapsayıcılığına vurgu yapar.5 ekonomik, fiziki ve siyasi koşulları hazırlayan temel aktörün devlet olmasıdır. 1960’ların ortasında Londra’da tespit edilen ve sonrasında Klasik Soylulaştırma olarak da tanımlanan ilk dalga soylulaş- Neil Smith bu sürecin takibini 1964’te Ruth Glass’ın tanımladı- tırma süreçlerinin ortak bir tanımı kesin olarak yapılamasa da, ğı soylulaştırma ile, onun bugünkü tezahürünü karşılaştırarak Lees, Slater ve Wyly 2008 tarihili Soylulaştırma isimli kitapla- yapmakta ve aralarındaki temel farklara da vurgu yapmaktadır. rında, klasik soylulaştırmanın tanımı için şu özellikleri sırala- Glass’ın tanımıyla, 1960’larda sıradan halkla bir arada bulun- maktadırlar: maktan çekinmeyen profesyonel sınıflar için “tuhaf” bir etkin- lik ve konut piyasasındaki marjinal bir gariplik olarak ortaya 1. Yatırımdan mahrum kalan alanlardaki tarihi konut stoku- çıkan soylulaştırma, 20. yüzyılın sonunda kentsel politikaların nun rehabilite edilmesi temel hedeflerinden birisi haline gelmiştir. 1960’lardaki anah- 2. Alandaki sahiplik örüntüsünün kiracılıktan ev sahipliğine tar aktörler mahalleye taşınan orta ve üst-orta sınıf iken, bu- doğru kayması gün temel aktörler hükümet, şirketler ve hükümet-şirket or- 3. Emlak fiyatlarının yükselişi taklıklarıdır. İlk dönemlerde soylulaştırma, konut piyasasında 4. Alanda yaşayan işçi sınıfı nüfusun, yeni gelen orta sınıf nüfus ortaya çıkan planlanmamış ve gelişi güzel bir süreçken, artık tarafından yerinden edilmesi yani mülkiyetin el değiştirme- tutkuyla ve titizlikle planlanan, sistemleştirilen bir süreç hali- si6 ne gelmiştir. 1960’larda sadece konuta yönelik bir süreç gibi başladıysa da, bugün çok daha geniş çaplı ve çok boyutlu pro- Her ne kadar Glass’ın tanımı önemini korusa da, bugün karşı jeleri kapsayan bir olgu olarak şekillenmiştir. Soylulaştırma ilk karşıya olunan kenti dönüştürme projelerinin bu ilk dönem olarak, önemli kapitalist kentlerde teşhis edilen, oldukça yerel soylulaştırma süreçlerinden farklarının tespit edilmesi önem- bir gerçeklik iken, bugün fiilen küresel bir olgudur ve coğrafi lidir. Son 50 yılda, soylulaştırmanın evrimi içerisinde olgunun olarak yaygınlaşarak, küre düzeyinde daha önce mevcut olan ölçek ve çeşitliliği hızla değişmiş, en önemlisi de, soylulaştırma “kentsel hiyerarşi”yi bir anlamda alt-üst etmiştir. Küresel ola- rak ortaya çıkan soylulaştırma deneyimleri, farklı ekonomik ve 3 N. Smith (1982). “Gentrification and 5 Tom Slater (2009). “Missing Marcu- kültürel yapılanmaları olan coğrafyalarda gelişmekte, ulusal ve Uneven Development”, Economic se: On Gentrification and Displace- Geography, 68, s. 139. ment”, City, 13:2-3, s. 293. küresel siyasal ekonomilere farklı şekillerde bağlanmaktadır. 4 Ruth Glass (1964). “London: Aspects 6 L. Lees, T. Slater, E. Wyly (2008). of Change”, Gentrification içinde, “The Birth of Gentrification”, Gent- Lees, L., Slater, T. , Wyly, E. (yay. rification içinde, Routledge: New- 7 Jason Hackworth (2002). “Postrecession Gentrification in New York City”, haz.), Routledge: NewYork, s. 7. York, s. 5. Urban Affairs Review, 37 (6), s. 815-843. Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek 45 Ancak Smith’e göre en önemli ortak nokta, soylulaştırmanın sürecinin dönemlendirilmesi ve dalgalar üzerinden okunabilir çağdaş şehirciliğin en önemli boyutu olarak sunulması ve daha olmasına atıfla, “yeni inşa yoluyla soylulaşma”nın, bir üçüncü da önemlisi, her şekliyle, işçi sınıfının kent merkezinden ya da dalga soylulaştırma biçimi olduğunu ileri sürmektedirler. Lees kentin “değerli” alanlarından uzaklaştırılması anlamına gelme- ve Davidson’a göre, artık devletin müdahalesi ve küresel ser- sidir.8 mayenin girişiyle yeni bir veçhe kazanan soylulaştırma, 90’lı yılların ortalarından itibaren hem coğrafi olarak hem de aktör- Elbette bu türden bir dönüşümün yakın geçmişteki yol harita- leri bakımından farklılaşarak bir mutasyon geçirmiştir.11 Bunun sını çıkarmanın bir önemi de, son dönemde kentlerde gerçek- sonucunda da, üretilen fiziksel mekan, sosyal doku ve kültürel leştirilen dev projelerin hiçbir zaman bireysel girişimlerle veya örüntü de farklılaşmıştır. küçük ölçekli bir yatırımcı tarafından hayata geçirilemeyecek kadar ölçek olarak büyük, yarattığı sosyal ve fizilsel dönüşüm Coğrafi bakımdan, soylulaştırma, öncelikle başladığı Batı ülke- bakımından ani ve hızlı olduğunu göstermektir. Dolayısıyla, bu leriyle sınırlı kalmamış, farklı kıtaların çeşitli bölgelerinde ken- türden büyük kapsamlı projeler “işçi sınıfını kentten hem me- dini göstermeye başlamıştır. Ayrıca sadece kent merkezlerin- cazi hem de doğrudan anlamıyla silmek”te çok daha büyük rol de yayılmakla kalmamış, kent banliyölerinde ve kırsal alanlarda oynamaktadır.9 Bu anlamda da, önce mahalle sonra da kent da çeşitlenerek ortaya çıkmıştır. Özellikle “Kırsal Alanlarda ölçeğinde gerçekleşen bu süreçler, “yaşanabilir ve sürdürü- Soylulaştırma” (Rural Gentrification) kavramıyla yeni bir lite- lebilir kent”in kimler için üretilip kimleri dışladığının resmini ratür ve çalışma alanı doğmuştur. Smith’in yeni küresel kent çizmektedir. stratejisi olarak işaret ettiği soylulaştırma, her yerde benzer- likler gösteren, neredeyse kitlesel olarak üretilen, tüketilen ve Soylulaştırma olgusu 40-50 yıllık bir süreçte böylesi temel pazarlanan bir döngüye dönüşmüş durumdadır.12 farklar göstererek çeşitlenir ve dönüşürken, son yıllarda, dev emlak şirketleri ve geliştirici firmalarca inşa edilen, tasarım Aktörleri bakımından da dönüşen soylulaştırma süreçleri, ge- değeri taşıyan ve elit bir tüketime sunulan yüksek apartman leneksel/klasik soylulaştırma, devlet eliyle soylulaştırma, tica- bloklarından veya alçak lüks konutlardan oluşan bu yeni inşa ri soylulaştırma, tekrar soylulaştırma/süper soylulaştırma ve alanları da, en az tek tek restore edilen tarihi apartmanla- yeni inşa yoluyla soylulaştırma olarak çeşitlenmiştir.13 Bu farklı rın oluşturduğu sokak/mahalle profilleri kadar, soylulaştırılmış türlerin kısaca tanımını vermeden önce vurgulamak gerekir ki, kent coğrafyasının bir parçası haline gelmektedir. Lees ve Davidson’ın bu kategorizasyonu farklılıkların tespitine hizmet etmesi bakımından önemli olsa da, farklı isimlendiril- O halde, soylulaştırma literatürü içinde görece yakın tarih- miş her bir soylulaştırma türü aslında yer yer iç içe geçen, te ortaya çıkan ve Loretta Lees ve Mark Davidson’ın 2005’te birbirini etkileyen süreçler olarak düşünülmelidir ve her kate- Londra Nehir Kıyısı Dönüşüm Projesi’ni ele aldıkları maka- gorizasyon gibi genellemelere başvurması bakımından bir tür lelerinde ortaya attıkları “yeni inşa yoluyla soylulaştırma” indirgemecilikle malûldür. kavramını ele alarak, kavramın yukarıda sözü edilen dönüşüm içerisinde ne(re)ye tekabül ettiğini ve hangi boyutlarıyla soylu- Geleneksel soylulaştırma, orta sınıfların bireysel olarak kendi laştırma olarak tanımlanabileceğini tartışmak anlamlı olacaktır. kullanımları için daire ve bina alarak yenilemeleriyle ilerleyen, sonuçları itibarıyla o alanda bir burjuvalaşma sürecini başlatan ve eski sakinlerin teker teker ve zaman içinde yer değiştir- YENİ İNŞA YOLUYLA SOYLULAŞTIRMA melerine ya da yerinden edilmelerine yol açan bir süreçtir. NEDİR? 1960’larda başladığı söylenen bu süreç günümüzde de varlığını korumaktadır. Devlet eliyle soylulaştırma merkezi ve yerel yö- Soylulaştırmanın tanımına ve ortaya çıkış sebeplerine dair sü- netimlerin, geliştirdikleri politikalarla etkin şekilde soylulaştır- regiden tartışmalarda tam bir fikir birliğine varılmamış olmakla mayı destekledikleri hatta belli alanlarda doğrudan başlattıkla- beraber, klasik soylulaştırma bir yandan devam ederken, günü- rı bir süreci tanımlamaktadır. Bu süreçte devletin girişimci gibi müzde, aktörleri farklı olmak kaydıyla kentlerde daha bütün- geliştirici-üretici firmalarla ortaklılar üzerinden çalıştığı dikkati lüklü bir yeniden inşa süreci baskın hale gelmiştir. Bu yeniden çekmektedir. Ticari soylulaştırma bazen tek tek bireysel adım- inşa sürecinde, kent merkezlerine kondurulan yeni konut ve larla bazen de devlet eliyle geliştirilen büyük projeler yoluyla konut-ticari işlevli yapılar, özellikle kent merkezinin “orta sı- bir alanın konut dışı işlevlerin ağırlıkta olduğu bir biçimde dö- nıflarca sömürgeleştirilmesi” üzerinden düşünüldüğünde eski nüştürülmesini ifade etmektedir. Turizm ve ticari odaklı pro- soylulaştırma pratikleriyle önemli paralellikler taşımaktadır.10 jeler buna örnek teşkil edebilir. Tekrar soylulaştırma, sadece yatırım mahrumu olan alanların değil, daha önce birinci soylu- Lees ve Davidson, yukarıda kısaca sözü edilen, soylulaştırma laştırma süreçleriyle orta sınıfların yerleşmiş olduğu alanların yeni bir projeyle dönüşüme açılarak, tekrar yatırım döngüsüne 8 Neil Smith (2002). “Yeni Küresellik, research”, International Journal of sokulmasıdır. Bu süreç, soylulaştırmanın günümüzde sadace Yeni Şehircilik: Küresel Kentsel Stra- Urban and Regional Research 32, s. dar gelir gruplarının değil, orta gelir gruplarının da yerinden teji Olarak Soylulaştırma”, Planlama, 199. 2006/2, s. 20-21. 10 L. Lees & M. Davidson (2005). “New- edilmesiyle sonuçlanan bir sürece dönüştüğünü göstermek- 9 Loic Wacquant (2008). “Relocating Build Gentrification and London’s Ri- gentrification: the working class, sci- verside Renaissance”, Environment ence and the state in recent urban and Planning A, 37, s. 1165-1190. 11 İbid, s. 1167. 12 İbid. 13 İbid. s. 1168. 46 PLANLAMA tedir. Yeni inşa yoluyla soylulaştırma kavramı ise devlet eliyle yerinden edilmektedir. Ayrıca süreç içinde, dolaylı yerinden soylulaştırmanın hakim olduğu bir dönemde ortaya çıkan, top- etme, dışlayıcı yerinden etme, sosyo-kültürel yerinden etme lu konut idaresi gibi kamu kurumlarının ürettiği ya da kamu- kavramlarıyla okunabilecek çok boyutlu ve daha ince irdelen- özel şirket ortaklıklarıyla üretilen projelerdir. Temel olarak iki mesi gereken bir sosyal adaletsizlik de kendini göstermek- tür yeni inşa modelinden söz edilebilir: Birincisi, daha önceki tedir.15 işlevini kaybetmesi vesilesiyle atıl hale gelmiş alanlar veya kent merkezinde boş kalmış alanlarda gerçekleşen projeler. İkincisi Bu tartışmada dikkat çekici olan klasik soylulaştırmayla günü- ise, kentin değerli bölgelerinde bulunan ve hali hazırda düşük müzde hakim olan sürecin farklarının tespiti konusunda her iki kira bedelli konut stoku görevi gören alanlarda, mevcut ko- kanat da hemfikirdir. Ancak ayrışma, bu farkların soylulaştırma nutlar yıkılarak, yerine konut veya konut ve ticari karma işlevli tanımının içinde görülüp görülemeyeceğinde yatmaktadır. Bu yeni binaların inşa edilmesi. tartışmada, Lambert ve Boddy bu farklara rağmen soylulaş- tırma kavramına başvurulmasının kavramın analitik özelliğini Bu noktada, klasik soylulaştırma ile yeni inşa yoluyla soylu- yitirmesine yol açacağını zira süreçler arasında bir ayrıştırma laştırma arasında bir yandan büyük farklar bir yandan da bü- yapmaya engel olacağını iddia etmiştir. Lees ve Davidson ise yük benzerlikler olduğu ileri sürülerek, bu yeni uygulamaları bütün farklarına rağmen yeni yapıların inşa edilmesiyle ortaya kavramsallaştırmak için soylulaştırma kavramının kullanılıp çıkan dönüşümlerin dört kriter nedeniyle soylulaştırma olarak kullanılamayacağı üzerine bir tartışma doğmuştur. Klasik/ okunması gerektiğini ileri sürer: Geleneksel soylulaştırma ile yeni inşa yoluyla gerçekleşen dönüşümlerin ihtiva ettiği farklar nedeniyle ikinci süreç için 1. Sermayenin alana yeniden yatırımı de soylulaştırma kavramının kullanılmasının sorunlu olduğu- 2. Alanın yüksek gelir gruplarınca istila edilmesi sonucu sosyal nu öne süren Lambert ve Boddy (2002), argümanlarını sü- bir “iyileşme” gözlemlenmesi reçler arasındaki temel ayrımlara dayandırmaktadır: Sürecin 3. Yapılı çevrenin hızlı bir şekilde ve ciddi ölçüde değişmesi aktörleri, ortaya çıkan yapılı çevre, işleyen sosyo-mekansal 4. Düşük gelir gruplarının doğrudan ya da dolaylı olarak yerin- dinamikler, sermayenin konumlanışı, dağılımı ve işleyişi farklar den edilmeleri16 arz etmekte, ayrıca klasik anlamda bir yerinden edilme süreci işlememektedir. Lees ve Davidson ise, bu farkları tek tek ele Klasik soylulaştırmayla bu tür son dalga süreçlerin farklılıkla- alarak neden soylulaştırma olarak okunabileceğini tartışmak- rını tespit etmek, sürecin gelişimini izlemekte çok önemli bir tadır:14 Dönüşüm aktörleri bakımından bireysel kararlarla yer teşkil etmektedir. Bu farklılıklar, soylulaşmanın evrimi içi- değil, devlet eliyle ve özel firmalar ortaklığıyla geliştirilse de, ne yerleştirilerek kavramla bağları kurulursa, özellikle dışlama sonuçta orta sınıflar kent merkezlerini giderek artan şekilde ve yerinden etme süreçlerini tetiklemesine yapılan vurguyla, işgal etmektedir. Ortaya çıkan yapılı çevre, yenilenmiş eski “kentsel dönüşüm” gibi kavramların silmeye çalıştıkları sınıf- ve tarihî konutlar yerine yeni inşa edilmiş konutlar olsa dahi, sal, sosyal, kültürel ve siyasi boyutları görünür hale gelecektir. esas itibarıyla orta sınıf yaşam ve tüketimine hitap eden bir Soylulaştırma kavramının kullanılması politik bir konumlanışa yapılı çevre üretilmektedir. Alana gelen orta sınıfın profili ilk tekabül etmesi açısından da çok değerlidir.17 Resmi söylemin, soylulaştırıcılara göre farklılık arz ediyor ve bunun mekanda soylulaştırma kavramını kullanmaktan kaçtığı ölçüde, bu alan- kuruluşu da ona bağlı olarak değişiyorsa da, yeni inşa edilen da üretilen yazında ve eylemlerde bu kavramla “oynayarak” yapılar yoluyla sermaye önce geliştiriciler sonra da tüketiciler ilerlemek, sürecin tetiklediği dışlanma, yerinden edilme, yok- tarafından yeniden o alana yatırılmakta ve düşük gelir grupları sunlaştırma ve mülksüzleştirme biçimlerini sürekli olarak gün- bu yatırımdan eşit şekilde faydalanamamaktadır. Aynı zaman- demde tutmak anlamında siyasi bir misyon üstlenebilir. da, sermayenin konumlanışı, dağılımı ve işleyişi bakımından küçük ölçekli bireysel sermayenin kullanım amaçlı ve dağınık Shaw’a göre de, kent merkezinin sosyal yeniden yapılandırıl- hareketi yerine, büyük sermayenin yatırım ve kâr amacı gü- masını tek bir bütünlüklü süreç olarak ele almak anlamlıdır derek dar bir alana sermaye yatırması söz konusudur. Ancak, çünkü ister bir orta sınıf ev sahibi olsun, ister geliştirici bir sonuçları bakımından klasik soylulaştırma ile benzeşmekte şirket, ister duyarlı bir restorasyon olsun ister yeni yapılmış hatta daha ciddi boyutlara ulaşabilmektedir. Son olarak da, yüksek katlı apartman blokları, bunların sonuçları yerinden yeni inşa yoluyla gerçekleşen dönüşümlerin ağırlıklı olarak edilenler için hep aynıdır. Aynı zamanda, kent merkezinin sos- boş ve atıl kalmış eski sanayi alanlarında gerçekleştiğini, dola- yal ve kültürel çeşitliliğine vurdukları darbe de öyle.18 yısıyla klasik anlamda orada yaşayan eski sakinlerin yerinden edilmesi gibi bir sonucu olmadığını iddia eden Lambert ve Öte yandan, sonuçları açısından yukarıda sözü edilen benzer- Boddy’ye cevaben, Lees ve Davidson yerinden edilme kavra- likleri taşıması çok belirleyiciyse de, yeni inşa yoluyla soylulaş- mının çok daha geniş ve derinlikli olarak ele alınması gerek- tırmanın klasik soylulaştırmadan daha geç bir dönemde farklı tiğini ileri sürerler. Yeni inşa yoluyla soylulaştırmaya düşük aktörler yoluyla ortaya çıkışının önemli etkileri de saptana- kira bedelli konut stoklarının yıkılarak yeni bina inşa edilmesi bilmektedir. Klasik/geleneksel soylulaştırma süreçleri kentin yoluyla gerçekleşen süreçler de dahil edildiğinde, hem söz konusu alanda hem de komşu alanlarda düşük gelir grupları 15 İbid. 18 K. Shaw (2002).”Culture, Economics 16 İbid.. and Evolution in Gentrification”, Just 14 İbid. s. 1169-1170. 17 İbid, s. 1187. Policy, 28, s.45 Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek 47 birden fazla bölgesinde aynı anda gerçekleşen, bir orta sınıf Yerinden edilme kavramının bu çalışma içindeki kullanımı ge- bireysel hareketi olarak, daha çok tarihi bir konut stoku olan nel hatlarıyla Chester Hartman’ın 1982’de yaptığı tanıma da- ve bununla beraber bir tür heterojen yaşamın mümkün olabil- yanmaktadır. Hartman Yerinden Edilme: Nasıl Mücadele Etmeli? mesi sebebiyle de öncü soylulaştırıcılara cazip gelen alanlarda isimli çalışmasında kavramı “bir yerde yaşamanın, o hane hal- gerçekleşmekteydi /gerçekleşmektedir. Böylece, bu alanlarda kının kendi iç dinamikleri dışında gerçekleşen süreçler sebe- orta sınıfın gelişiyle bir orta sınıf “habitus”unun mevcut bina biyle, artık imkansız, tehlikeli ya da maddi olarak karşılanamaz stoku içinde şekillenmesi de söz konusudur. Ancak yeni inşa hale gelmesi durumu”23 olarak tanımlar. Böyle bir tanım hem yoluyla soylulaştırma, sürecin coğrafyasını kentte daha da ge- klasik soylulaştırma hem de soylulaştırmanın yeni biçimlerinin nişletip soylulaştırmayı bazen daha “riskli” alanlara bazen kent yol açtığı yerinden etme süreçlerini kapsamaktadır. merkezinde kalan son alt gelir grubu mahallelerine bazen de kentin daha uç bölgelerine kadar itmektedir. Devlet öncülü- Yeni inşa yoluyla soylulaştırma büyük ölçüde “yıkıp yeniden ğünde büyük çaplı kentsel projelere girilmesi, kentte bireysel yapma” şeklinde ilerlerken, bu genellikle gecekondu alanla- olarak orta sınıfın girmediği/giremediği veya sermayenin dev- rının veya düşük gelir grubunun yaşadığı alanların “temizlen- let desteği görmeden girme riskini almayacağı alanlara hem mesi” olarak ortaya çıkmakta, alanda yaşayanların doğrudan yerinden edilmeleri ve o alanın tamamen kent coğrafyasından sermaye akışı sağlamış, hem de sınıfsal, etnik ya da dini olarak ve hafızasından silinmesi söz konusu olmaktadır. Bu türden marjinalize edilmiş kesimlerin kentteki varoluşları bir anlamda doğrudan yerinden edilmelerin yanında, kent merkezinde boş yeniden tanzim edilip düzenlenmiş, belli alanlara sıkıştırılmış veya terk edilmiş, atıl kalmış, işlevini sürdürememiş alanlar- veya silinmiş olur.19 da, yani doğrudan konut alanı olmayan alanlarda gelişen yeni inşa yoluyla soylulaştırma süreçlerinde ise özellikle çevre ma- Bu karşılaştırmada amaçlanan klasik soylulaştırmanın daha ma- hallelerde yerinden edilmenin dolaylı olarak gerçekleştiği gö- sum bir süreç olduğunu iddia etmek değil, aksine bu şekilde rülmektedir. Dolaylı yerinden edilme söz konusu olduğunda, başlamış bir sürecin büyük sermaye ve devlet desteğini arka- bunu doğuran en etkili dinamik emlak değerlerindeki artışın sına alarak, nasıl daha agresif bir hal aldığını gösterebilmektir. giderek yayılması ve çevre mahalleleri de etkiler hale gelmesi- SOYLULAŞTIRMANIN YENİ BİÇİMLERİ VE dir. Soylulaştırmaya dair eleştirel perspektifin en önemli ayak- larından birini oluşturan yerinden edilmenin çeşitli boyutlarıyla “YERİNDEN EDİLME”Yİ İLİŞKİLENDİRMEK irdelenmesine yeniden ihtiyaç vardır. Zira soylulaştırma günü- “Hemen hemen her çalışma alanının merkezinde, onun varlığını müzün öne çıkan kent politikası halini aldıkça, büyük sermaye tanımlayan ve yaşamına devam etmesini sağlayan asli bir temeli ve devlet kurumları süreçte baş aktör haline geldikçe, sadece vardır. Soylulaştırma alanı için de ‘yerinden edilme’ işte böyle bir projelerin değil, yerinden edilme ve mülksüzleştirmenin de temeli teşkil etmektedir. Yerinden edilme, yani yoksul kesim ve boyutları ve coğrafyası genişlemektedir. Bu da soylulaştırma işçi sınıfının, üzerinde sosyal ve tarihsel olarak meşru haklarının tartışmalarına sosyal adalet perspektifiyle bakma gerekliliğini bulunduğu mekanlardan ve yerlerden zor kullanılarak mahrum beraberinde getirmektedir.24 bırakılmaları soylulaştırmayı oluşturan ve tanımlayan ve de me- Soylulaştırma ve yerinden edilme arasındaki ilişki ve bunun kanın orta sınıflar ve elit kesimler için yeniden inşasına eşlik eden adalet kavramıyla ilişkilendirilmesi daima temel bir çatışmanın süreçtir.”20 ve politik bölünmenin konusu olmuştur. Devlet müdahalesinin daima en aza indirgenmesini, piyasayı özel girişimler arasındaki “Yerinden etme soylulaştırmanın özüdür, amacıdır; istenmeyen bir rekabetin belirlemesi gerektiğini savunan liberal ekonomik gö- yan etkisi değil.”21 rüş, soylulaştırma ve yerinden edilmeyi, kentteki konut paza- rının piyasa koşullarına uyum sağlamak üzere sürekli değişmek Soylulaştırma, sınıfsal ve/veya etnik, dini, ırksal olarak kent zorunda oluşunun, yer yer üzücü ama önüne geçilemez bir merkezinin yeniden inşa edilmesi ve düzenlenmesi anlamına sonucu olduğunu savunur. Bu görüş, konut piyasası müdahale- gelmektedir. Başka bir deyişle, merkezi homojenleştirirken, siz bir rekabet alanına dönüşürse, her kesimin ihtiyacına göre metropolitan alanda yeni bir sosyo-mekansal ayrışma tesis konut üretilecek bir dengeye oturacağını iddia eder. Soylulaş- etmektedir. Bunu yaparken de, büyük çapta yerinden edilme tırmanın da kentlerin önüne geçilemez dönüşümünün minör süreçleri yaşanmaktadır Örneğin, 2008 yılında Pekin’de ger- bir sonucu olduğunu öne süren bu görüşün bir devamı, aynı çekleşen Olimpiyat Oyunları’na hazırlık aşamasında, kent bir zamanda kentte soylulaştırmanın tetiklediği yerinden edilme- anlamda yeniden tanzim edilirken, 1.25 milyon kişi yerinden nin de istatistiksel olarak kanıtlanamayacak kadar zayıf oldu- edilmiştir.22 ğunu iddia eden görüşü oluşturmaktadır.25 19 L. Lees & M. Davidson (2010). “New- legde: London, s. 317. Buna karşın, yerinden edilmenin, evsizlik gibi başka adaletsiz Built Gentrification: Its Histories, 21 http://www.rc21.org/conferences/ Trajectories, and Critical Geographi- berlin2013/8.php (Ziyaret tarihi es”, Population, Space and Place , 16, 12.01.2013) 23 C. Hartman, D. Keating, R. LeGates ment”, City, 13:2-3, s. 292-311. s. 403. 22 L. Lees, T. Slater, E. Wyly (2010). (1982). Displacement: How to Fight 25 L. Lees, T. Slater, E. Wyly (2010). 20 L. Lees, T. Slater, E. Wyly (2010). “Gentrification and Displacement: it?, Berkeley: CA: National Housing “Gentrification and Displacement: “Gentrification and Displacement: Introduction to Part Four”, The Law Project, s. 3. Introduction to Part Four”, The Introduction to Part Four”, The Gentrification Reader içinde, Rout- 24 T. Slater (2010). “Missing Marcuse: Gentrification Reader içinde, Rout- Gentrification Reader içinde, Rout- legde: London, s. 319. On Gentrification and Displace- legde: London, s. 317. 48 PLANLAMA sosyal durumlarla birlikte, temel bir insan ihtiyacının metalaş- sorulardan birisi de yerinden edilme süreçlerini araştırmanın tırılmasının sistematik bir sonucu olduğu görüşü de diğer güç- önündeki engellerdir. Bu sebeple, aşağıda son dönemde orta- lü kanatı oluşturmaktadır. Konut, ev, cemaat ya da mahallenin ya çıkan yöntemsel tartışmaların ana hatları bir altbaşlık halin- sadece bir mal ya da hizmet gibi düşünülerek, kâr ve birikim de ele alınmıştır. Yerinden edilme kavramının soylulaştırmayla odaklı kurgulanmasına karşı çıkarak, bireysel ve toplumsal iyi- ilişkisi çerçevesinde sorgulanmasında araştırma yöntemleri nin üretilebilmesi için bunların temel haklar olarak kurgulan- üzerine düşünmenin temel bir izlek teşkil etmesi ve yerinden masına vurgu yapar. Dolayısıyla, bu görüşün bir uzantısı olarak edilmenin çok katmanlı bir süreç olarak tarihselleştirilmesi ve da, soylulaştırmanın eşitsizlik ve adaletsizlik üreten mekaniz- mekansallaştırılması çok önemlidir. masının en ciddi, son derece yaygın ve sistematik çıktısının YERİNDEN EDİLMEYİ ÇALIŞMAK: YÖNTEM yerinden edilme olduğunu ısrarla ortaya koyar.26 ÜZERİNE Bir yandan soylulaştırma yazını içinde, yerinden edilme sü- Yerinden edilme üzerine önemli çalışmalar yapan Rowland reçlerinin neoliberal söylem içerisinde doğallaştırılması, ka- Atkinson, soylulaştırmanın yerinden edilme üzerine etkile- çınılmaz bir süreç olarak tariflenmesi veya soylulaştırmanın rini araştırmanın zorluğunu vurgulamak üzere, ve yöntemsel kendisinin kamu yararı ürettiğine dair tartışmaların geniş yer sorunlara dikkati çekebilmek için durumu “görünmez olanı bulması, diğer yandan da bu süreçlerin ağır sonuçlarını ortaya ölçmek” olarak tanımlamıştır.30 Son dönemde küre düzeyinde koymaya yönelik çalışma ve araştırmaların artması ve çeşit- ciddi olarak yaygınlaşan soylulaştırma süreçlerinin ağır sonuç- lenmesi söz konusudur. Yeni inşa yoluyla soylulaştırma olarak larını daha iyi ortaya koyabilmek, aynı zamanda farklı coğrafya- kavramsallaştırabileceğimiz süreçler, Ananya Roy’un dikkat lardaki çeşitliliğini de gösterebilmek için yollar aranmasının bir çektiği üzere söylemsel olarak yasal olmayan konut stokunu sonucu olarak, örneğin 2013 yılının Ağustos ayında, Berlin’de, yıkıp yeni alanlar inşa ederek konut alanlarının yasallaştırılması Humboldt Üniversitesi Şehir ve Bölge Sosyolojisi Bölümü bir ve mülkiyet haklarının güçlendirilmesi şeklinde dile getirilir- konferans düzenlemiştir. Bu konferansta yerinden edilmenin ken, bu uygulamaların özellikle Küresel Güney27 ülkelerindeki araştırılabilmesi için olası yeni yöntemler ve yeni bakış açılarını gecekondu sakinleri üzerinde ciddi yıkıcı etkileri olmaktadır.28 araştırmak ve farklı yaklaşımları bir araya toplamak hedeflen- Formel konut piyasasına dahil olmak ve belli hakları kazanmak miştir.31 bir güvence potansiyeli oluştururken enformel gecekondu- lardan formel, yasal olarak tanınan konutlara geçiş belli bir Yerinden edilmenin araştırılmasını, ölçülmesini ve sorgulan- düzenli geliri söz konusu olmayanlar için tam bir yaşamsal masını zora sokan bir takım yöntemsel engellerden söz etmek tehdit oluşturmaktadır. Zira düzenli olarak kira, aylık giderler mümkündür. Özellikle bu yöntemsel engelleri tespit etmenin ve masraflar/faturaların olduğu bir sisteme geçiş, bu bedelleri ve bunları çoklu bakış açılarını zorlayarak aşmanın alana en ödeyemeyenler için kısa sürede yasal olarak onların olan ko- önemli katkısı, son dönemde soylulaştırma kent politikası nutlardan çıkış veya bunların mecburi satışı anlamına gelmek- olarak devlet kurumlarınca benimsendikçe ve ulusaşırı serma- tedir. İstanbul Sulukule örneğinde yaşanlarla paralellikler ba- yeyle eklemlendikçe, bu alanda üretilen yazında eleştirel pers- rındıran bu süreçler, Sulukuleliler için de enformelden formele pektifin giderek yok olmasına doğru ilerleyen sürecin önünü geçişle, birbirini izleyen bir zorunlu yer değiştirme zincirini kesmek ve soylulaştırmanın hangi kesimler için kazanç hangi başlatmıştı. Aynı zamanda yanyana yaşamaktan gelen, güçlü kesimler içinse yaşamsal düzeyde kayıplara yol açabildiğini gös- cemaat duygusunun ve destek mekanizmalarının da kaybıyla, termek olacaktır. bu sürecin Sulukulelerin büyük bir bölümünü öncesine göre daha ağır koşullarda yaşamaya mecbur ettiği söylenebilir.29 Loretta Lees, Tom Slater ve Elvin Wyly32 soylulaştırma ve ye- rinden edilme süreçlerinin izini sürmenin önündeki ilk engeli, Soylulaştırma ve yerinden edilmenin nasıl ele alındığı ve buna sürecin kendisinin, yerel düzeyde, kendi izlerini silen bir sü- bağlı geliştirilen yaklaşımlar genellikle yukarıda tarif edilen iki reç olduğunu vurgulamaktadırlar. Aynı zamanda ulusal düzey- kutuplu bir tartışma zeminine oturmaktadır. Ancak bunun de yapılan istatistiksel çalışmaların ise, sadece soylulaştırılan ötesinde bu alanda yapılacak çalışmaların önündeki en önemli alanlarda değil, genel bir rastgele örneklem üzerinden yer de- ğiştirme süreçlerini incelediğini, buradan da spesifik verilere 26 İbid, s. 137. The_Use_of_the_Concept_Global_ ulaşılmasının çok güç olduğunu dile getirirler. Bağımsız araş- 27 Küresel Kuzey-Küresel Güney ayrımı, South_in_Social_Science_and_Hu- tırmacıların ise, yerinden edilmeyi takip edecek istatistiksel dünya siyasetinin temel mimarisini manities sonuçlar elde edebilmek için bu alanlardaki çalışmalarına çok çizmek üzere kullanılan “Birinci- 28 A. Roy (2005). “Urban Informality: İkinci-Üçüncü Dünya” veya “Geliş- Towards an Epistemology of Plan- erken bir dönemde, yerinden edilme gerçekleşmeden başla- miş-Gelişmekte Olan-Az Gelişmiş ning”, Journal of the American Plan- mış olmaları gerekir. Ya da çalışmanın soylulaştırılan alanda Ümlakseınledra”n aysroımnrlaa rıknuınll asnoırlmunasyaal labşatışrlıal-- ning Association, 71 (2), s. 147-158. değil, yerinden edilenlerin yeni yerleşim alanlarında, daha nite- 29 Sulukule ilgili çalışmalar ve daha ay- nan yeni bir tarifleme biçimi olarak düşünülebilir. Ancak sürekli olarak rıntılı bilgi için bkz. T. İslam, B. Sa- yeni hiyerarşiler ve bölünmüşlükler kızlıoğlu (2014). “The Making of and 30 R. Atkinson (2000). “Measuring 12.01.2013) ortaya çıktığından yeni küresel dü- Resistance to State-Led Gentrificati- Gentrification and Displacement in 32 L. Lees, T. Slater, E. Wyly (2010). zen ve egemenlik ağlarını Doğu-Batı on in Istanbul, Turkey”, Global Gent- Greater London”, Urban Studies, 37, “Gentrification and Displacement: veya Kuzey-Güney gibi çizgiler ve rifications içinde, Lees, L. , Shin, H. s. 149-166. Introduction to Part Four”, The karşıtlıklarla anlamak güçleşmektedir. B. , Lopez, E. (yay. haz.), Polity Press: 31 http://www.rc21.org/conferences/ Gentrification Reader içinde, Rout- https://www.academia.edu/7917466/ London. berlin2013/8.php (Ziyaret tarihi legde: London, s. 318-19. Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek 49 liksel çalışmalarla sürdürülmesi gerekmektedir. Bunun zorluğu yutlandırıldığında, temelde doğrudan ve dolaylı olmak üzere ise, yerinden edilenlerin kentin değişik alanlarına savruluyor iki şekilde ele alınabilecek bu sürecin, gerçekleştiği noktadan olmalarının etkisiyle izlerin takibinin güçleşmesidir. Ancak çok daha geniş bir alanda etkili olduğu ve mekanı terk ediş Türkiye’de de örneklerinin görüldüğü gibi, devlet kurumları anının hem öncesinde hem de sonrasında ciddi sonuçlar do- yerinden edilenleri belli bir konut alanına yönlendiriyorsa, ye- ğurduğu görülecektir. rinden edilenlere ulaşmak kısmen kolaylaşmaktadır. Fakat bir- çok örnek göstermektedir ki, yerinden edilen kesimin sadece Yerinden edilmenin çeşitlerine dair 1985’te yaptığı ayrımda belli bir kısmı bu yeni konut alanlarına yerleşmekte, yerleşen- Marcuse, 4 farklı yerinden edilmeden söz eder36 ancak bun- lerin de büyük bir kısmı kısa sürede taşınmak zorunda kalmak- lar yine birbirinden kesin çizgilerle ayrıştırılabilir olmadığı gibi, tadır. Dolayısıyla elde edilen veriler genellikle parçalı olmakta, birbirini etkileyen veya aynı anda işlemekte olan süreçler ola- yerinden edilmenin bütünlüklü bir resmini çıkarmakta yer yer rak da düşünülmelidir. Doğrudan ve son kullanıcının yerinden eksik kalmaktadır. edilmesi, daha çok konutun/mahallenin fiziksel şartlarının ar- tık yaşamaya müsait olmadığı durumlarla, ya da kira artışı gibi İkinci bir yöntemsel engel ise, sosyal gerçekliğin istatistik ve- ekonomik sebeplerle gerçekleşmektedir. Yine doğrudan ama riler ile çeliştiği durumların ortaya çıkmasıdır. Örneğin, veriler zincirleme yerinden edilmede ise, sadece son kullanıcının de- toplanırken soru genellikle “hane sahibine”, yani kontratta ya ğil, ondan öncekilerin de peşpeşe yerinden edilmeye maruz da tapuda adı geçen kişiye sorulduğundan, alandan çıktıktan kalması söz konusudur. Dışlayıcı yerinden edilme olarak ta- sonra, başka bir akraba, arkadaş ya da aile yanına yerleşen, ya nımladığı süreçte, mevcut konut/mahalle sakinleri alanda yaşa- da sokakta yaşamaya başlayan kesim toplanan verilerde kesin- nan soylulaştırma nedeniyle artık orada yaşamanın giderlerini likle temsil edilememektedir. Sürecin tetiklediği yeni yoksun- karşılayamaz hale gelerek alanı terk etmek durumudan kalırlar. luk durumlarıyla mücadele etme biçimleri çok çeşitli olabildi- Son olarak, yerinden edilme baskısı kavramıyla, soylulaştırma ğinden, bu çeşitlilik de verilere yansımamaktadır. süreci içerisinde alt gelir gruplarının mülksüzleştirilmesini kast etmektedir. Özellikle yeni inşa yoluyla soylulaştırma sırasında Üçüncü olarak da, hanehalkları çok çeşitli vesilerle ve bazen projenin yapılmaya başlanacağı ana kadar geçen sürede dahi, de birkaç sebebin bir araya gelişiyle konut/mahalle değiştirdik- yıkılması öngörülen alanda yaşayanlar veya inşaatın yapılacağı leri için bunun içerisinde soylulaştırmanın yerinin saptanması alanın çevresinde yaşamakta olanlar yerinden edilme baskısı güç olabilmektedir.33 Ev arkadaşı taşındığı için konut değiştir- altında yaşamaya başlarlar. Bunun kendisi yerinden edilmenin mekte olan bir kişi, aradan geçen kısa bir zamanda o bölgede tek bir an olarak düşünülemeyeceğinin göstergesidir.37 kira bedelleri çok yükseldiği için başka bir mahalleye taşını- yorsa, burada hem kişisel bir sebep hem de soylulaştırmanın Yeni inşa yoluyla soylulaştırma ve yerinden edilme kavramla- etkisiyle artan emlak değerlerinin rolü vardır. Ancak sorulara rını birlikte düşünürken, fiziksel mekanın terk edilmesinin o verilen yanıtlarda, kişiler soylulaştırma projelerine doğrudan kişilerin kimlik ve aidiyet duygularında ve varoluş biçimlerin- değinmemiş olabilmektedirler. Bu noktada, niceliksel yerine, de de mecburi bir dönüşüme sebebiyet verdiği göz önünde niteliksel yöntemlerle ve uzun soluklu araştırmalar yürütül- bulundurmalıdır. Yerinden edilmeyi fiziksel mekanın terkine mesinin gerekliliği yine kendini göstermektedir. Bunun yapıla- indirgemek neo-liberal anlayışın mekansal bir meta olarak ta- bilmesinin önünde de finansal ve siyasi engeller kendini gös- riflediği konut/mahalle anlayışının bir devamı olarak görülebilir. terebilmektedir. Yerinden edilmeyi mekansal değil yer-temelli olarak tasavvur ettiğimizde orada birikmiş ve sürdürülen duygusal, sosyal, Her ne kadar, niteliksel yöntemler, asla niceliksel yöntemler sembolik bağlar da kendini göstermeye başlar. Bu anlamda, kadar geniş bir örneklemle çalışamasa da, niteliksel yöntemler mekanı fiziksel olarak terk etmeyen/edemeyen kesimler için kullanmanın alana en önemli faydalarından biri de, yerinden bile, hem yaşadıkları mahalle hem de onu kuran ilişkiler ve edilmenin daha geniş, incelikli, karmaşık ve çelişkiler barındı- pratikler değiştiği için sosyo-mekansal bağların zayıflaması, ya- ran bir süreç olduğunun görünür kılınması olacaktır. Lees ve bancılık hissi, yer duygusunun kaybı, ötekileştirilme gibi psiko- Davidson, yerinden edilmenin mekansal ve zamansal olarak sosyal bir yerinden edilmeden söz edilebilir.38 değişkenlik gösteren, yer-temelli ve karmaşık bir süreç olarak değil de, bir mahalle sakinin orayı terk ediş anına indirgenen Yerinden edilmenin çeşitli türlerinden ve boyutlarından söz ve sonuçları genellikle tek boylutlu olarak ele alınan bir süreç ederken dahi, daha çok sınıf-temelli ve madur ettiği kesimler olarak kurgulanmasındaki temel yanlışa dikkat çekmişlerdir.34 üzerinde tek tip bir etkisi olan bir süreç olarak düşünülmesi Marcuse’nin de dile getirdiği gibi, “yerinden edilme, herhangi söz konusudur. Ağırlıklı olarak Batı kaynaklı olarak üretilen bir anda, gerçekten yerinden edilenlerden çok daha geniş bir kitleyi etkilemektedir.”35 36 P. Marcuse (1985). “Gentrification, Displacement”, Journal of Economic Abandonment and Displacement: and Social Geography, 105:2, s. 206- Yerinden edilme hem mekansal hem de zamansal olarak bo- Connections, Causes and Policy 220. Responses in New York”, Journal of 38 L. Lees, M. Davidson (2010). “New- Urban and Contemporary Law, 28, s. 33 İbid. es”, Population, Space and Place, 16, 195-240. Build Gentrification: Its Histories, 34 L. Lees, M. Davidson (2010). “New- s. 400. 37 B. Sakızlıoğlu (2014). “Inserting Tem- Trajectories and Critical Geographi- Build Gentrification: Its Histories, 35 İbid. s. 408. porality into the Analysis of Displa- es”, Population, Space and Place, 16, Trajectories and Critical Geographi- cement: Living Under the Threat of s. 395-411. 50 PLANLAMA literatürde yerinden edilmenin de neo-liberal politikalar gibi sının ötesine geçmektir.43 Bunun yolu da, karşılaştırmalı bir tek yönlü işleyediği ve yerinden edilenlerin benzer şekiller- yaklaşımla soylulaştırma ve yerinden edilme kavramlarının ye- de mülksüzleştirilmesi ve yoksunlaştırılmasıyla sonuçlandığı niden tanımlanmasını mümkün kılacak şekilde farklı küresel gibi bir genelleştirici bakış hakimdir. Oysa, farklı kentlerde bağlamlardaki örnekleri ilişkilendirmekten geçmektedir. ya da farklı projelerde yerinden edilenlerin sınıfsal, etnik, dini ve toplumsal cinsiyete dayalı farklılıkları süreci sadece şekil- Londra ve Mumbai kentleri üzerine yakın tarihte yapılan çalış- lendirmekle kalmaz aynı zamanda süreçte yeniden kurulur malar, yeni inşa yoluyla soylulaştırmanın yerinden edilme sü- ve şekillenir. Ve kentsel sermaye birikim rejimi de böyle bir reçleriyle ilişkisini karşılaştırmalı bir şekilde örneklemektedir. çeşitlenmiş yerinden etme mekanizması üzerinden ilerlerken Davidson ve Lees, Londra’daki iki farklı dönüşüm projesinin yerinden edilenler de süreci çeşitli şekillerde deneyimlerler.39 yeni inşa yoluyla yoluyla soylulaştırma kavramıyla okunabilece- ğini söyleyerek yol açtıkları yerinden edilme süreçlerini farklı FARKLI COĞRAFYALARDAKİ ÖRNEKLERE boyutlarıyla ele almışlardır.44 Avrupa’nın en geniş sosyal konut BAKIŞ: KARŞILAŞTIRMALI BİR YAKLAŞIMA alanı olan Londra Southwark sosyal konutları 2005 yılında Be- DOĞRU lediye Meclisi’nin kararıyla, iyileştirme ve restorasyonun çok yüksek fiyatlara mal olacağı gerekçesiyle, yıkılıp yeniden yapıl- “Yeni İnşa Yoluyla Soylulaştırma”nın 90’lardan itibaren ortaya maya başlanmıştır. Projede 3200 yeni özel konut ve 2000 adet çıkan örneklerini küresel bir perspektifle ele almak bir ta- de sosyal konut öngörülmüştür. Bu rakamlar % 40’lık sosyal rafıyla farklı coğrafyalarda gerçekleşen bu süreçlerin ortak konutu zorunlu tutan yasaya uygunluk arz etse de, vaat edilen noktalarını tespit edebilmek, küre düzeyinde işleyen neo- sosyal konutların o sayıda üretilmemesiyle ilgili soylulaştırma liberal kent politikalarının farklı yerlerde nasıl kurulduğunu karşıtı muhalefet hareketleri de süreç içinde kendini göster- ve işlediğini görebilmek açısından, diğer tarafıyla da tek tek meye başlamıştır. Davidson ve Lees’e göre, projede asıl amaç, örneklerde o yere özgü olanı görünür kılabilmek, dolayısıyla çoğu iyi durumda olsa da, o alandaki konutların büyük çoğun- da karşılaştırmalı bir bakış geliştirebilmek açısından değerli ve luğunu yıkarak yerine 2.4 milyar Sterlin değerinde, ayrıcalıklı gereklidir.40 bir orta sınıf projesi inşa etmekti. Burada kamu, konut üreti- mini bir tür yatırım ve birikim aracı olarak yeniden tanımlamış Günümüzde hızla yaygınlaşan ve daha geniş kitleleri etkile- olmaktadır. Egemen sermaye birikim biçiminin, konutu zaten yen yerinden edilme olgusunun özellikle Küresel Güney ül- değişim değeri üzerinden tanımlamakta olduğu bir dönem- kelerinde hayata geçirilen mega soylulaştırmaya bağlı, mega de, kamu kuruluşları da bunu destekler hatta önünü açar bir yerinden etme süreçlerine evrildiği, ve Batı’daki örneklerine konum almaktadır. Bu da, yeni inşa yoluyla soylulaştırmanın nazaran daha ciddi boyutlarda maduriyetler, mülksüzleştirme üçüncü dalga veya devlet eliyle soylulaştırmanın bir biçimi döngüleri ve ayrıştırma ve dışlama mekanizmaları yarattığı olarak Londra’da kendini nasıl gösterdiğinin bir örneğini teşkil göze çarpmaktadır. Andrew Harris tam da bu durumu sapta- etmektedir. Proje vaat ettiği sosyal konutları inşa etse dahi, mak üzere, New York ve Londra gibi kentlerde soylulaştırma kiracıların %20’sini doğrudan, geriye kalan sakinleri ise, dolaylı baskısıyla ortaya çıkan yerinden edilme korkusu ve olgusunun olarak yani, geride bıraktıklarından tamamen başka, yeni orta Mumbai’nin konut piyasasında iyiden iyiye egemen olmaya sınıfın yaşam ve tüketim alışkanlıklarının belirleyici olduğu bir başladığını dile getirmiş, Appadurai (2000)’e atıfla Londra’nın cemaat hayatına girmeye zorlayarak “yerinden edecektir”.45 toplam nüfusundan fazla sayıda insanın Mumbai’de gecekon- du ve sokaklarda yaşadığını belirtmiştir.41 2008 tarihli çalış- Yukarıdaki örnekte mevcut sosyal konutların yıkılarak, yerine masında Neil Smith, soylulaştırmanın Şanghay ve Mumbai’de, yenilerinin inşa edilmesi söz konusuyken, yine Londra’da Ne- Avrupa, Kuzey Amerika ve Avusturalya’nın post-endüstriyel hir Kıyısı Yenileme Projesi kapsamında toplam üç mahallede, şehirlerinden çok daha yoğun ve kitlesel bir ölçekte gerçek- Brentford, Wandsworth ve Thamesmead’de çoğu eski sanayi, leştiğini yazmıştır.42 Burada yakın zamana kadar ağırlıklı olarak depo, tershane alanları üzerine inşa edilen yüksek yoğunluklu Batı kentlerine odaklanan soylulaştırma çalışmalarını Batı-dışı yapılarla alanda toplam 2100 adet yeni konut üretilmiştir. Bu coğrafyaları da kapsayacak şekilde genişletmenin önemi or- konutlara yerleşenlerle birlikte bölgenin nüfusu %60 artarken, taya çıkmaktadır. Soylulaştırmanın yeni biçimleriyle yerinden bu artışı sağlayan yeni gelen kesimin %80’i üst orta sınıfa men- edilme kavramını tekrar ele almanın gerektirdiği boyutlardan suptur. Ancak burada yerinden edilme derken sadece istatistik biri de Batı-dışı coğrafyalarda gerçekleşen dönüşümlerin Ba- verilere bakılarak, alanı terk eden düşük gelir grupları ile alana tı’dakilerin bir yansıması veya karbon kopyası olarak okunma- yeni gelen yüksek gelir gruplarını karşılaştırmak yeterli olmaz. “Yerinden edilme”yi daha karmaşık, çok boyutlu ve incelikli 39 S. Doshi (2012). “The Politics of the kavramsallaştırmayı da avrupamer- bir süreç olarak okumak gerekir. Bu projeler sadece yeni inşa Evicted: Redevelopment, Subjectivity kezci olmaktan kurtaracaktır. edilen bu blokların hemen çevresindeki mahallelerde emlak and Difference in Mumbai’s Slum 41 A. Harris (2008). “From London to Frontier”, Antipode, 45:4, s. 844-865. Mumbai and Back Again: Gentrifica- 40 Bu noktada, farklı yerlerden örnek- tion and Public Policy in Comparati- 43 L. Lees (2012). “Ideologies of Gent- 44 L. Lees, M. Davidson (2010). “New- lerde devlet ve sermayenin rolleri ve Perspective”, Urban Studies, 45, rification and the Right to the City”, Build Gentrification: Its Histories, incelenirken, literatürde üçüncü dal- s.2423. Requalifying the Built Environment: Trajectories and Critical Geographi- ga soylulaştırma olarak tarif edilen 42 N. Smith (2008). “On the Eviction of Challenges and Responses içinde, es”, Population, Space and Place, 16, dönüşümün hangi yönleriyle önceki Critical Perspectives”, International Lawrence, R. J., Turgut, H. , Kellett, dönemlerden farklılaştığını göstere- Journal of :Urban and Regional Rese- P. (yay. haz.), Hogrefe Publishing: s. 395-411. bilmek soylulaştırma dalgalarına dair arch, 32 (1), s. 196. Cambridge, s. 87-88. 45 İbid., s. 403. Soylulaştırmanın Yeni Biçimleriyle Yerinden Edilmeyi Yeniden Düşünmek 51 değerlerinin yükselmesiyle mekansal yerinden edilmeye yol bulunduran kesimin de alandan “temizlenmesi” söz konusu ol- açmamış, aynı zamanda, yer-temelli yerinden edilmenin de muştur. Mumbai’de kent mekanı soylulaştırma yoluyla sınıfsal tetikleyicisi olmuştur. Soylulaştırma olgusunun, gerçekleştiği olarak temizlenip yeniden tanzim edilirken, kamu kurumları alanda ve çevresinde “ev”, “mahalle”, “cemaat” algısına da bü- arazi geliştiricileri denetlemek yerine firmalarla işbirliğine gi- yük zarar verdiği gözden kaçırılmamalıdır. Gitmek durumunda rerek bu ekonomik ve sosyal yeniden yapılandırmanın öncüsü bırakılanlar için olduğu kadar kalma “şansı” verilenlerin de ne olarak kent yoksullarını yasal haklarından mahrum bırakmış, tür bir yerinden edilme, yer duygusu kaybı yaşadıkları, daya- sınırlı şekilde yararlanmalarına imkan vermiş veya spekülatif nışma bağlarının zayıflamasının yanı sıra, duygusal ve psikolojik değer artışlarının yarattığı baskıyla mülklerin satışına ve alanın olarak nasıl etkilendikleri ancak niteliksel araştırma yöntem- terkine zorlamıştır. Bunun sonucunda da, çok daha büyük öl- leri sonucunda ve uzun vadeli çalışmalarla görünür olabilmek- çekli bir doğrudan ve dolaylı yerinden edilme ve mülksüzleş- tedir.46 Tam da bu noktada, yerinden edilme kavramının çalışıl- tirme yaşanmıştır. masında yönteme dair sorgulamalar ve yeni arayışlara ihtiyaç kendini göstermektedir. Yukarıda söz edilen projede 1990’ların sonu 2000’lerin başın- da ağrılıklı olarak eski sanayi alanları ve çevresine inşa edilen Özellikle Küresel Kuzey ülkelerinin kentlerinde gerçekleşen yeni yapılarla gerçekleşen bir soylulaştırma söz konusuyken, soylulaştırma biçimleri, Küresel Güney’le kıyaslandığında hem nüfusunun %55’inin gecekondu alanlarında yaşadığı bir kent söylemsel olarak projelerin nasıl sunulduğu ve meşrulaştırıldı- olan Mumbai’de, gecekondu alanlarının yıkılarak yerine yeni ğı, hem de uygulanış biçimleri ve doğurduğu sonuçlar açısından konut ve ticari işlevli yapıların inşa edilmesi, yani yeni inşa yo- farklılık göstermektedir. Küresel Kuzey ülkelerinde hâlâ “refah luyla soylulaştırma süreçlerinin son 10 yıl içerisinde özellikle devletinin sosyal politikalarının kalıntıları”nın görülebildiğin- kamu-özel şirket ortaklıkları ile hızla arttığını da vurgulamak den bahseden Lees, soylulaştırmanın sonuçlarının görece daha gerekir. Bu süreçlerde, eski sakinlerin çok az bir kesimi aynı hafif olabileceğinden bahseder.47 bölgeye yerleştirilmekte, çok büyük çoğunluğu ise kent çe- perinde, eski yaşam alanlarından ve iş olanaklarından uzak Anderw Harris Bankside ve Mumbai Lower Parel bölgelerin- alanlara kaydırılmaktadır. Burada yeni birikim biçimlerinin hem de yeni inşa yoluyla geliştirilen projeleri mercek altına alarak, ekonomik hem de siyasi ve sosyal boyutu olan bir düzenle- Londra ve Mumbai’de son dönem gelişen soylulaştırma süreç- me mekanizmasıyla şekillendirildiği ortadadır.49 1995 sonrası lerindeki ortaklık ve farklılıkları ayıklamaya çalışmış, buradan işlemeye başlayan Gecekondu Rehabilitasyon Programı çer- da karşılaştırmalı bir analiz çıkarmıştır.48 Küresel sermayenin çevesinde mevcut gecekondu alanlarının yıkılarak yerlerine kente gelişi, merkezi ve yerel yönetimlerin yasal yönetsel yeni yüksek katlı binaların dikilmesiyle Mumbai’de düzenli kararlar ve planlama kararlarıyla dönüşümü desteklemeleri- aralıklarla dev gecekondu alanları dönüştürülmektedir. Bu sü- nin dışında, Bankside ile karşılaştırıldığında Mumbai Lower reçte gerçekleşen yerinden edilmeleri sadece sınıf temelli bir Parel’deki süreçler daha ciddi bir emlak spekülasyonu yarat- mülksüzleştirme olarak okumak yerine, “farklılaşmış yerinden mış ve daha ciddi boyutlarda sosyo-mekansal eşitsizliğin üre- edilmeler”le gerçekleşen50 çok vektörlü bir süreç olarak bak- tilmesini beraberinde getirmiştir. Alanı terk etmek zorunda mak ve sınıf, toplumsal cinsiyet, dini ve etnik aidiyetler ve si- bırakılan işçi sınıfı, yeni küresel iş bölümünün bir sonucu yasi konumlanmaların kesişiminde çatışma ve uzlaşılar yoluyla olarak merdivanaltı tekstil imalat atölyelerinin kent çeperine sürekli olarak yeniden inşa edilen sosyo-mekansal pratikleri itilmesinin de etkisiyle, kent çeperindeki gecekondu alanları- görünür kılmak gereklidir. na taşınmak durumunda kalmıştır. 1991-2001 yılları arasında Hindistan’ın toplam nüfusu 2 milyon artarken, aynı dönemde Her iki kenttede yeniden inşa yoluyla ortaya çıkan soylulaş- bu alanda daha önce görülmemiş bir nüfus kaybı tespit edil- tırma süreçlerinden örneklerle yerinden edilme ve mülksüz- miştir. Bankside’da ise planlanan alanda sosyal konutların da leştirmenin temel bir olgu olarak dünyanın iki farklı büyük bulunması sebebiyle yerinden edilme görece daha hafif göz- kentinde kendini gösterdiği ve dar gelirli kesimlerin farklı lenmiş ancak projeye komşu mahallelerde, özellikle de yeni düzeylerde hem fiziksel hem de sosyal, kültürel ve sembo- inşa edilen yüksek ve lüks apartman bloklarına yönetici ve lik olarak yerinden edilmeye maruz kaldıkları gösterilmiştir. profesyonel yeni orta sınıfın yerleşmesiyle eski sakinler için Bu örneklerde soylulaştırmanın devlet-özel sektör desteğiyle dolaylı bir yerinden edilme süreci söz konusu olmuştur. mutasyona uğrayarak, ilk dalga soylulaştırmanın yarattığı sos- yo-mekansal dönüşüme göre daha hızlı, geniş çaplı ve sonuçla- Lower Parel’de atölyelerin lüks konut ve ticari işlevli yapıla- rı bakımından daha radikal bir ayrışma ve dışlanmaya yol açtığı ra dönüştürülmesi ve işçi konutlarının yıkılarak yeni binaların saptanmıştır. Öte yandan, her iki kente dair derlenen çalışma- inşa edilmesiyle gerçekleşen dönüşümle beraber, alanda mev- larda, etnografik saha çalışmaları, derinlemesine görüşmeler cut olan sokak satıcılığı gibi enformel ticaret ve bunu elinde ve gözlemlerin niceliksel bir çalışmanın yerinden edilmeye dair göstermekte yetersiz kalacağı dinamikleri ortaya koymada ha- 46 İbid, s. 408. Cambridge, s. 87. yati önem taşıdığını tespit etmek gerekir. Buna bağlı olarak da, 47 L. Lees (2012). “Ideologies of Gent- 48 A. Harris (2008). “From London to her iki kentin, her projenin ve etkilenen kesimlerin kendine rification and the Right to the City”, Mumbai and Back Again: Gentrificati- Requalifying the Built Environment: Challenges and Responses içinde, on and Public Policy in Comparative 49 S. Doshi (2012). “The Politics of the Frontier”, Antipode, 45:4, s. 844- Lawrence, R. J., Turgut, H. , Kellett, Perspective”, Urban Studies, 45, s. Evicted: Redevelopment, Subjectivity 865. P. (yay. haz.), Hogrefe Publishing: 2407-2428. and Difference in Mumbai’s Slum 50 İbid.

Description:
ve ulusaşırı sermayeyle işbirliğine girerek kent mekanını yeniden .. sum bir süreç olduğunu iddia etmek değil, aksine bu şekilde başlamış bir sürecin
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.