İktisat İşletme ve Finans 29 (300) 2011 : 9-44 www.iif.com.tr doi: 10.3848/iif.2011.300.2850 Yoksullukla mücadelede yerleşim yeri yaklaşımı: iki aşamalı yoksulluk formülü Metin Toprak* 8 Mayıs 2010 tarihinde alındı; 22 Kasım 2010 tarihinde revize edildi; 28 Aralık 2010 tarihinde kabul edildi. Özet Yoksulluk sorunu, tanımı, boyutları ve mücadele stratejileri itibariyle başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası örgütlerin öncülüğünde büyük ölçüde standart hale gelmiş bir olgudur. Ne var ki, yoksullukla mücadelede bir ülkedeki bölgeler ve hatta yerleşim yerleri itibariyle ayırdedici özelliklerin sistematik tespiti uygulamanın başarısında önemli bir etken olmaktadır. Bu çalışmada, yoksullukla mücadele için genelde esas alınan birey/hane bazlı yoksulluk analizi ve puanlamasından önce ilk aşama olarak yerleşim birimi yaklaşımı esas alınarak; çeşitli parametreler itibariyle Türkiye’deki il ve ilçeler puanlandırılarak sıralama yapılmış, Hükümetin belirlediği periyodik bir tutarın dağıtımını, yerleşim yerlerinin göreli yoksunlukları esas alınarak etkin, eşitlikçi, hesap verebilir, şeffaf ve dinamik olarak mümkün kılacak bir formül geliştirilmiş; yerleşim yeri itibariyle belirlenen tutarın birey/hane bazında ikinci aşamada dağıtımına imkân verecek aşamaya gelinmiş olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Yerleşim yeri yoksulluk açığı transferi, yoksulluk ölçümü, Türkiye yoksullukla mücadele stratejisi JEL Sınıflaması: I32, I38, R11. Abstract. Settlement area approach to the struggle against poverty: Two step formula for poverty In the field of poverty studies, the works of the UN and other international organizations have standardized this phenomenon in terms of definition, dimensions and struggle strategies. However, distinctive peculiarities of settlement areas such as provinces and towns have critical role for the success of implementations. In this paper, a ranking approach composed of some parameters is developed and considered as the first stage before scoring individuals/households. This new formula would distribute the periodical amount determined by central government more efficiently. The corporate governance principles would be benchmarks to evaluate the outcome. The second stage is a scoring formula in terms of individuals/households and would be more efficient after settlement area scoring formula is developed here. Keywords: Settlement area poverty gap transfer, poverty measurement, Turkish poverty strategy. JEL Classification: I32, I38, R11. *EskişehirOsmangaziÜniversitesi , İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi, Meşelik Kampüsü 26480 Eskişehir. [email protected] 2011© Her hakkı saklıdır. All rights reserved. İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 Giriş Yoksulluk, bir toplumun beşeri, ekonomik ve doğal kaynakları itibariyle sahip olduğu potansiyelin gerçekleşme düzeyini gösteren bir performans öl- çütü olarak alınabilir. Yoksulluk insan onurunu zedeleyici bir olgu olmasının yanısıra, toplumsal barışı zedeleyici yapısal bir sorundur. Dolayısıyla, ulusal ve uluslararası ölçekte, sistemik ve sistematik çözümler konusunda yoğun çalışmalar yürütülmektedir. Nitekim Birleşmiş Milletler’in 2000 yılında ka- bul ettiği Bin Yıl Hedeflerinin yanısıra Avrupa Birliği de 2010 yılını “Avrupa Yoksullukla Mücadele ve Sosyal Dışlanma Yılı” olarak ilan etmiştir. Yine, Avrupa Komisyonu 3 Mart 2010 tarihinde “Avrupa 2020 Stratejisi”ni yayım- lamış1 ve bu stratejide, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde izlenecek 7 temel politika alanının yedinci inisiyatifi olarak “Yoksulluğa Karşı Avrupa Platformu”nun oluşturulmasını öngörmüştür (European Commission, 2010). Yoksullukla mücadelede uluslararası yüksek düzeydeki farkındalık ve çalışmalar, Türkiye’de son yıllarda giderek daha fazla yansıma bulmaktadır. Bu makale, AB düzeyinde öncelikli bir sorun alanı olarak ele alınan yok- sullukla mücadelenin, ülkemizde sistematik bir yaklaşımla ele alınması yö- nündeki çabaların bir parçası olarak yürütülen bir projeye dayanmaktadır. Bu çalışmada geliştirilen yaklaşım, TÜİK’in NUTS-1, NUTS-2 veya NUTS-3 bölgeleme sistemine uyarlanabileceği gibi, ülke düzeyinde uygulanmaya da imkân verdiği için; Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısına yakın özelliklere sahip ülkeler bakımından da referans alınabilecek bir model önermektedir. 1.Yoksulluk ve yoksullukla mücadele: Sorun ve kapsam Bu makalenin dayandığı araştırma projesi, merkezi hükümetin yoksul- lukla mücadele uygulamalarının ve yönteminin geliştirilmeye ihtiyaç duy- duğu savına dayanmaktadır. Bu sav, yoksulluğun ölçeği ve boyutları, tahsis edilen kaynak miktarı ve bu kaynağın kullanım mekanizması, izlenen yön- temin felsefi ardalanı, uygulayıcı organizasyonlardaki kurumsal yönetim il- keleri birlikte değerlendirilerek temellendirilmiştir. Yoksullukla mücadelede, yüksek derecede etkin bir kaynak tahsis mekanizmasının oluşturulamaması temel sorunu oluşturmaktadır. Bu çalışma, yoksullukla mücadelede bugün hâlihazırda yürürlükte olan uygulamaları sistematize ederek aşamalandırıp; merkezi yönetimin, yerleşim birimlerine etkin kaynak transferi (lump sum) yapmasını sağlayacak etkin, şeffaf, hesap verebilir bir mekanizma kurulmasını amaçlamaktadır. Bu ilk aşamayı takip eden ikinci aşamada ise, ilgili yerleşim yerindeki uygulayıcı bi- 1 Sosyal dışlanma, politika belirleyicilerinin gündemine görece yeni gelmiş bir konudur. Bu yöndeki alan araştır- maları da nispeten yeni sayılabilir. Sosyal dışlanmanın ölçümü konusunda yararlı bir çalışma olarak Chakravarty ve D’Ambrosio (2006) zikredilebilir. Bir ülkenin farklı yerleşim yerleri arasındaki gelişmişlik farkının gelişimini inceleyen bir araştırma için bkz. Osberg ve Xu (1999). 10 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 rimin (vakıf) yardımları hane/kişi bazında dağıtırken, izleyeceği mekanizma oluşturulacaktır. Böylelikle, ilk aşama, yoksul birim bazındaki yerel özellik- ler ve ihtiyaçlar konusuna girmeden bu yöndeki inisiyatifi yerel uygulayıcıya (vakıf) bırakarak genel bir uygulama (tahsis) yaparken; ikinci aşama yoksul kesimin yerel farklılıklarını esas alarak mikro bazda tahsisleri yürütecektir. Dolayısıyla, bu ilk aşamada, hane ya da kişi bazında yoksulluk skorları belir- lenmemektedir. Bunun yerine, yerleşim yeri bazında nispi yoksunluklara göre sıralama yapılmakta ve tahsisler bu ölçüte göre belirlenmektedir. Yerleşim yerlerinin göreli durumlarına göre bir global transfer tutarının belirlenmesi ve ikinci aşamada birey/hane bazında puanlama yaklaşımıyla (refah açığı) trans- ferin yapılması literatürde yeni bir anlayışa işaret etmektedir. Her bir bölge, il veya ilçenin yerel özellikleri nedeniyle, nispi de olsa inisiyatifin vakıf yö- netimine bırakılmasının yerel özerklik bakımından tercih edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Araştırmanın sorunsalı, aşağıdaki konular üzerine inşa edilmiştir.3 • Türkiye’de yoksulluğun boyutları ve düzeyi, • Yoksulluğun, bölgesel veya sınıfsal farklılıkları, • Yoksullukla mücadelede dayanılan felsefi bakışaçısı, • Yoksullukla mücadeleye aktarılan kaynakların etkin kullanımı, • Yoksullukla mücadelede yegâne büyük organizasyon olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları ile bunlara transferi ger- çekleştiren koordinatör ve finansör kurum olan Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğünün (SYDGM) çalış- malarının etkin, hızlı, şeffaf ve hesap verebilir olup olmadığı. Bu makalenin dayandığı proje ile, “Yerleşim Yeri Gelişmişlik Açığı Transferi”ni (Settlement Area Development Gap Transfer) hesaplayan ge- nelleştirilmiş bir formülün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Aşağıda, yoksulluk ilk olarak konu, kapsam, amaç bağlamında ele alın- makta; ikinci olarak, yoksulluk tanımları ve yoksullukla mücadele stratejileri tartışılmakta; üçüncü olarak Türkiye’de yoksullukla mücadele uygulamaları değerlendirilmektedir. Periyodik pay hesaplamalarında kullanılan mevcut formülün etkinliği ve yeni formüle yönelik analiz ve değerlendirmelerden sonra, yeni formü- lün bilimsel notasyonu verilmektedir. Ardalan çalışmaları olarak, Türkiye’de yoksulluğun özellikleri ana hatlarıyla incelenmektedir. Sonuç kısmında ise eski ve yeni formüller kısaca değerlendirilmekte ve bu aşamadan sonrası için ipuçları verilmektedir. 3 Bu konuda ayrıntılı bir çalışma olarak Şengül, (2003) belirtilebilir. 11 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 1.1.Yoksullukla mücadelede başlıca stratejiler ve tartışmalar Aşağıda, yoksullukla mücadelede izlenen yaklaşımlara yönelik yapılan değerlendirme, bu çalışmada geliştirilen formülasyondan ziyade, birey/hane bazlı yoksulluk formülünün geliştirilmesi bağlamına daha uygun düşmekte- dir. Ulusal düzeyde merkezi transferlere dayalı yerleşim yeri bazlı puanlama formülüne yönelik bir literatür henüz oluşmadığı için, dolaylı da olsa ilgisin- den dolayı aşağıdaki değerlendirmelere yer verilmiştir. Birleşmiş Milletler Eylül 2000’de, Birleşmiş Milletler Bin Yıl Deklaras- yonunu kabul etmiş ve 2015 yılını hedef olarak ilan etmiştir. Bin Yıl He- deflerinin ilki “Aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması” olarak belir- lenmiştir. Yoksulluğu kısa dönemde hafifletmede, uzun dönemde ise ortadan kaldırmaya yönelik iki temel stratejiden söz etmek mümkündür: Bretton Wo- ods kurumlarının öngördüğü yaklaşım daha ziyade kısa vadeli bir perspektife sahipken, Birleşmiş Milletlerin yaklaşımı uzun dönemli bir vizyona sahiptir. İnsani gelişmeyi esas alan uzun vadeli strateji, esas olarak Amartya Sen’in yapabilirlik yaklaşımına (capability approach) dayanmaktadır (Walker ve Unterhalter, 2007). Bu yaklaşım, kişi başına düşen gelirin yanı sıra eğitim ve sağlık gibi temel altyapıyı da esas almaktadır. Özetle, daha ziyade Dünya Bankası ve IMF’nin benimsediği parasalcı (refahçı) yaklaşım, ekonomik re- fah veya yaşam standardına odaklanır ve geleneksel iktisat yaklaşımına daya- lıdır. Refahçı olmayan yaklaşım ise temel ihtiyaçlar yaklaşımı ve yapabilirlik yaklaşımı olarak iki şekilde formüle edilmekte ve daha ziyade BM tarafından benimsenmektedir (Duclos, 2002; Rodrik, 2002). Yoksulluğun boyutlarını tespit etmede geliştirilen yaklaşımlar dört grup altında toplanmaktadır: para- salcı yaklaşım, yapabilirlik yaklaşımı, sosyal dışlanma yaklaşımı ve katılımcı yaklaşım (Laderchi, Saith ve Stewart, 2003; Eren ve Bahar, 2004; Kabaş 2010). Bu çalışmada geliştirilen formülasyonda her bir yaklaşımda ifadesini bulan değişkenlerin kullanılmasına dikkat edilmiştir. Özellikle sosyo-ekono- mik gelişmişlik endeksi ile İçişleri Bakanlığının geliştirdiği kategorinin ya- pabilirlik ve sosyal dışlanma bakımından kabul edilebilir göstergeler olduğu düşünülmektedir. SYDGM uygulamalarının formülde referans alınması ise, katılımcı yaklaşımı dikkate almayı amaçlamaktadır. Sözkonusu dört yaklaşı- ma kısaca değinilecek ve analiz birimi, referanslar, karşılaştırılabilirlik, veri bulunma durumu, ölçme ve değerlendirme bakımından bir değerlendirme ya- pılacaktır. Sonuç olarak, parasalcı yaklaşım, parasal gelirin artırılmasını öngörür- ken; yapabilirlik yaklaşımı, eğitim, sağlık ve beslenme başta olmak üzere insan kabiliyetlerini geliştiren daha geniş bir alandaki mekanizmaların işletil- mesini gerektirmektedir. Her iki yaklaşımın da özünde birey temelli olduğu 4 Parasalcı ve yapabilirlik yaklaşımlarının birbirinin eksiğini tamamlayacak şekilde birlikte kullanımını öneren bir çalışma için bkz. Bourguignon ve Chakravarty (2002). 12 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 söylenebilir. Sosyal dışlanma ve katılımcı yaklaşımlarda ise grup özellikleri ana odağı oluşturmaktadır (Laderchi, Saith ve Stewart, 2003). Kuşkusuz, yoksullukla mücadelede belirlenen hedeflerin yoksulluk ölçüm teknikleri bakımından önemli ölçüde belirleyici olacağı açıktır. Bu makale- de, yoksulluğun yanısıra, eşitsizliği de esas alarak yerleşim yeri bazında bir transfer (lump sum) hesaplaması amaçlanmaktadır. Bu nedenle, eşitsizlik de en az yoksulluk kadar önemli hale gelmektedir. Yoksulluktan bağımsız olarak, bölgeler arasında veya kişiler arasındaki eşitsizlikleri gidermek veya en aza indirmek kendi başına bir politika amacı olabilmektedir (Giorgi ve Crescenzi, 2001; Foster ve Sen, 1997). Yerleşim yeri itibariyle yapılan sınıflama göreli- liği esas almakta ve yoksulluk derecesini dolaylı olarak içermektedir. Birim bazında hesaplanan Foster, Greer ve Thorbecke (FGT) yoksulluk endeksini çağrıştıran bir hesaplama, burada yerleşim yeri bazında yapılmaktadır. Yoksul sayısı, önceden belirlenmiş tüketim ihtiyaçlarına ulaşamayan ki- şileri gösterirken; eşitsizlik yaşam düzeyleri arasındaki orantısızlıkla ilişkili olup, zenginlerin yoksullara göre ne kadar fazla şeye sahip olduklarını ifade eder. Tipik olarak, yoksulluk ve eşitsizliğin ölçülmesi, hanehalkının büyüklü- ğü ve yaşam maliyetindeki farklılıklara göre düzeltilmiş hanehalkı harcama veya geliri dikkate alınarak yapılır. Yoksulluk ölçümlerinde ve tanımlarında bazı ölçütlerin referans alınma- sı gerekmektedir: İlk olarak anlaşılabilir ve kolay tanımlanabilir, sağduyuya uygun, amaca uygun, teknik olarak güçlü, işlevsel olarak uygulanabilir ve tekrarlanabilir olması gerekir. Son olarak, ekonomik büyümeyi yoksulluk bakışaçısından tanımlayan bir tartışmaya da değinmek gerekir. Yoksul yanlısı büyüme (pro-poor growth) ola- rak literatüre giren kavramı IMF de desteklemekte ve ülkelerle yaptığı anlaş- malarda bu noktaya dikkat etmektedir. Yoksul yanlısı büyüme, yoksul kesim gelirinin yoksul olmayan kesimin gelirine göre daha yüksek oranda artmasını öngörmektedir. Bu kavramı, yoksulluğu azaltan büyüme olarak tanımlayan yazarlar da sözkonusudur (Ravallion ve Shaohua, 2003; Dikmen 2004). Yoksulluk ve yoksunluk birlikte ele alındığında, cari gelir ve yaşam stan- dartları bakımından bir değerlendirme gerekmektedir. Buna göre hem yaşam standardı hem de gelir bakımından dezavantajlı durumda bulunan kesim “yoksulun da yoksulu” olarak nitelenmektedir. Yoksullar eğer yaşam tar- zı bakımından yoksul olmayıp sadece gelir bakımından yoksulsa veya gelir bakımından yoksul olmayıp, yaşam tarzı bakımından yoksulsa; bu durumda yoksunluktan söz edilebilmektedir (Şekil 1.1; Perry, 2002) 13 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 Analitik Çerçeve arı rtl Sadece gelir yoksulu Yoksul olmayan a d %.... %.... n a m st a 2 3 Ya 1 4 Asgari Yosulların en yoksulu kabul (Hem gelir hem yaam tarzı edilebilir bakımından yoksul olanlar) Yaam tarzı yoksulu yaam standardı %... %.... eiği Cari gelir Düük gelir eiği ekil 1.1. Yoksulluk ve yoksunluk Şekil 1.1. Yoksulluk ve yoksunluk Türkiye, gelişmiş ülkeler arasında yer almadığı için, hâlihazırda Birleş- miş Milletler Kalkınma Ajansı (UNDP), Türkiye için HPI-2 endeksi hesap- lamamaktadır. Dolayısıyla, gelişmiş ülkeler için yoksunluk, gelişmekte olan ülkeler için ise yoksulluk hesaplamaları literatürde ve uygulamada yerleşiklik kazanmış görünmektedir (Tablo 1.1). Tablo 1.1. Türkiye’nin yoksulluk görünümü Dönem Değer HDI sırası (Bütün ülkeler içinde) 2009 79 Đnsani gelime endeksi 2007 0,806 Beklenen yaam süresi 2007 71,7 Đnsani yoksulluk endeksi (HPI1 sırası) 2007 40 Yetikin okuryazar olmama oranı (15 ya ve üstünün yüzdesi) 19992007 11,3 Sağlıklı suya eriemeyen nüfus oranı 2006 3 Günlük 1,25$'ın altında gelirle yaayan nüfus oranı (%) 20002007 2,7 Günlük 2$'ın altında gelirle yaayan nüfus oranı (%) 20002007 9 Ulusal yoksulluk sınırının altında yaayan nüfus oranı (%) 20002006 27 Uzun dönemli isizlik oranı (%) 2007 3,1 Gini endeksi 19922007 0,38 Sağlıklı yaam beklentisi (yıl) 2007 67 Kaynak: http://hdr.undp.org/en/statistics/data/ (Eriim: 30.04.2010). 14 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 Türkiye’de yoksulluğa yönelik çalışmaların nispeten yakın bir tarihi geçmişe sahiptir. Yapılan çalışmalarda ana tema, dünyadaki yaklaşıma pa- ralel olarak gıda ve gıda dışı yoksulluk düzeyini tespite yönelik olmaktadır. Bununla birlikte, politika belirleyicilere ışık tutacak makro ekonomik pers- pektifle yapılan çalışmalar da hayli dikkat çekicidir (Özcan ve Ayata 2002; Ozcan ve Ozcan 2003; Özcan 2003; Dayıoğlu, Hoşgör ve Levent 2005; Braithwaite ve Aran-Kazanci 2008). Yoksullukla ilgili temel veri kaynağı ise Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yapılan saha çalışmalarıdır. TÜİK’in yanısıra çeşitli uluslararası organizasyonlar adına yapılan çalışmalar da mev- cuttur. Bu çalışmada yerleşim yeri itibariyle formül geliştirilmesi amaçlandı- ğı için, yukarıdaki çalışmalara sadece bibliyografya kısmında yer verilmiştir. 2.Türkiye’de yoksullukla mücadelede merkezi yönetimin yeri Merkezi hükümetin yoksullukla mücadelede çatı kuruluşu Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğüdür (SYDGM). Bu ku- ruluşun yanısıra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Özürlüler İdaresi Başkanlığı, Kızılay, belediyeler, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası sivil toplum kuru- luşları da yoksullukla mücadele alanında faaliyet göstermektedir. SYDGM’nin yıllık transfer tutarı 1 milyar ABD doları civarındadır (SYDGM, 2009: 75). Türkiye’nin bu düzeydeki bir geliri yoksullukla mücadelede etkin kullanı- mını artırma amacıyla SYDGM çeşitli projeler yürütmektedir. Adrese dayalı nüfus kayıt sistemiyle birçok kamu kurumu üzerinden online sorgulama sis- temi 2009 yılında yürürlüğe girmiş ve çeşitli ödüller almış potansiyeli yüksek bir uygulamadır. SYDGM, proje destekleri ile aile (barınma, gıda, yakacak), eğitim, özel (aşevi, afet), özürlü, sağlık yardımlarından oluşmaktadır. 2.1.Nüfus, yerleşim yeri ve vakıf sayıları: Bölgesel dağılım Türkiye geleneksel olarak yedi coğrafi bölgede toplanmaktadır. İl ve ilçe- lerin sosyoekonomik gelişmişlik durumlarına göre oldukça farklı yeni kate- gorileştirmeler yapılmasına rağmen, coğrafi bölgeleme birçok bakımdan refe- rans olarak kullanılmaya devam etmektedir. SYDGM’nin vakıflar üzerinden dağıttığı kaynaklara yönelik değerlendirmelerde coğrafi bölgeleme oldukça öne çıkmaktadır. Marmara bölgesi nüfusun yüzde 29,4’üne, vakıfların yüz- de 16,3’üne ve toplam illerin de sayısal olarak yüzde 13,6’sına sahiptir. Batı Karadeniz, Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgeleri yerleşim yeri başına en düşük nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerdir. Diğer bir deyişle, Marmara ve Akdeniz bölgeleri il ve ilçe sayısı dikkate alındığında, diğer bölgelere oranla daha yüksek nüfus yoğunluklarına sahiptir. Her il ve ilçe merkezinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı bulunduğu için, nüfusla ilişkilendirilmiş il ve ilçe sayıları önem kazanmaktadır (Tablo 2.1). 15 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 Tablo 2.1. Nüfus, yerleşim yeri ve vakıf sayısı: Bölgesel dağılım Tablo 2.1. Nüfus, Yerleim Yeri ve Vakıf Sayısı: Bölgesel Dağılım Milyon Bölge nüfusu Yerleim yeri Yerleim yeri Đl Đl Nüfus baına Nüfus Nüfus (milyon kii, (vakıf) sayısı (vakıf) oranı sayısı oranı yerleim yeri oranı (%) baına il 2008) (adet) (%) (adet) (%) sayısı sayısı Marmara 21,0 29,4 159 16,3 11 13,6 0,5 7,6 Ege 9,4 13,1 132 13,6 8 9,9 0,9 14,1 Akdeniz 9,1 12,7 103 10,6 8 9,9 0,9 11,4 Đç Anadolu 11,5 16,0 176 18,1 13 16,0 1,1 15,4 KaradenizBatı 2,2 3,0 62 6,4 7 8,6 3,2 28,4 KaradenizDoğu 5,3 7,4 133 13,7 11 13,6 2,1 25,1 Doğu Anadolu 6,2 8,6 133 13,7 15 18,5 2,4 21,5 Güneydoğu 6,9 9,7 75 7,7 8 9,9 1,2 10,8 Toplam 71,5 100,0 973 100,0 81 100,0 1,1 13,6 Kaynak: TÜĐK, SYDGM. Tablo 2.1. Nüfus, Yerleim Yeri ve Vakıf Sayısı: Bölgesel Dağılım 2.2. Yoksullukla mücadele stratejileri ışığında SYDGM Milyon Bölge nüfusu Yerleim yeri Yerleim yeri Đl Đl Nüfus baına uygulamaları Nüfus Nüfus (milyon kii, (vakıf) sayısı (vakıf) oranı sayısı oranı yerleim yeri oranı (%) baına il Sosyal yardım200la8)ş ma ve dayanışm(aade tv) akıfların(ı%n) gene(la doetl)a ra(k% )g elirlerinin sayısı sayısı taMmarammaraı nı SYDGM21’,0n in akta29r,ı4m ları olu1ş59tu rmaktad1ı6r,.3 Ancak1,1 başt1a3 ,6İ stan0b,5u l ol- 7,6 m Eagke üzere az sayı9d,4a ki yerle13ş,i1m yerind13e2 hibe ve b1a3ğ,6ı şlara d8 ayalı9 ,g9 elirle0,r9 söz- 14,1 TAabklod e2n.2iz. Sosyal Yardımla9m,a1 ve Dayanı1m2a,7 V akıfları Har1c0a3m aları (Yardım1 B0i,l6g i Bankası,8 2 009) 9,9 0,9 11,4 koĐçn Au nsaduo lou lmSağalkık tadı1rS1.o, 5sB yaul gelYi1art6lı,re0ımr i n bEoğyituim1t7 u6, bazGıı dva ak1ı8fl,1a Prdroaje, S13Y DToGp1l6Ma,m0 ’nin1 ,t1r ans- 15,4 fTeKurtaairrn a(TdeeL n)h iziçB3 a.3it0ıh 5t.1i8y0a ç1 224d,.26u 9y3.u10r2m a2y533,a0.9 c85a k1 8d3ü.73z5e.68y25 0d e3 6o7l.5a6b9.0il0m06 ,4e2 k00t.e64d7i.3r8.9 7 S 8Y80D.280G,46.5 M06 ’ni3n,2 veri 28,4 tOaKrbaanar (an%dıe) nniız Dooluğuş 0t,u38r du5ğ,3u 1Y4,1a7r dım7,40 ,B03i lgi Ba210n3,83k7 ası (Y4B1,7B61 3), 7s iste22m,810i1 s özk113o0,06n, 0u0s u 2v,1a kıf- 25,1 Doğu Anadolu 6,2 8,6 133 13,7 15 18,5 2,4 21,5 l aGrüınne yvdoeğrui tabanına6 ,9i şledikle9r,7i yardımla75r ının kayıt7l,a7r ını gös8 term9e,9k tedir1., 2Y ok- 10,8 Toplam 71,5 100,0 973 100,0 81 100,0 1,1 13,6 s ulluğu kısa vadede hafifletmeye yönelik harcamaların (sağlık, sosyal, gıda) Kaynak: TÜĐK, SYDGM. YBB’deki oranı yüzde 56 iken; eğitim, proje ve yatırımların payı yüzde 44 civarındadır. Bu çerçevede, Türkiye’deki yaklaşımın hem kısa vadeli ve uzun v adeli perspektifleri birlikte uygulamaya geçirdiği söylenebilir (Tablo 2.2). Tab lo 2.2. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları harcamaları ( Yardım Bilgi Bankası, 2009) Tablo 2.2. Sosyal Yardımlama ve Dayanıma Vakıfları Harcamaları (Yardım Bilgi Bankası, 2009) Sağlık Sosyal Yatırım Eğitim Gıda Proje Toplam Tutar (TL) 3.305.180 124.693.102 253.985 183.735.850 367.569.000 200.647.389 880.204.506 Oran (%) 0,38 14,17 0,03 20,87 41,76 22,80 100,00 SYDGM, vakıflara parasal transferleri aylık periyodik pay tahsisatıyla y apmaktadır. Vakıfların, kasa-banka mevcutlarının aylık periyodik hak edişle- r inin üç katını bulması veya finansal raporlarını SYDGM’ye zamanında sun- mamaları durumlarında ilgili ay için periyodik pay transferleri yapılmamak- t a dır. Yapılmayan periyodik pay transferi, ilgili vakfın müktesebi olmaktan ç ıkmaktadır. Bu nedenle, bir yıl içinde vakıfların hak ettikleri tutarlar ile fiilen y apılan aktarımlar arasındaki farkın düzeyi, sözkonusu vakfın performansı için iyi bir göstergedir. SYDGM aktarımlarından başkaca gelirleri bulunan va- kıflar için elbette performans göstergesi olarak farklı kriterlerin geliştirilmesi g erekmektedir. 2009 yılında vakıflara transfer edilen toplam içinde p1e riyodik 16 1 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 pay oranı yüzde 28,1 oranındadır. Hesaplanan transfer tutarının ancak yüzde 70’i transfer edildiği için, bu oran nispi olarak düşük çıkmaktadır. Transfer edilmeyen periyodik nakit, vakıf başvuruları doğrultusunda farklı kalemler- de transfer edilmektedir. Eğitim ve aile destek ödemeleri, vakıflarca yapılan transferlerde diğer iki ana başlıca ödeme kalemini oluşturmaktadır (SYDGM, 2009: 75). 3.Periyodik pay aktarımı Periyodik pay aktarımı, SYDGM’nin SYD Vakıflarına aylık bazda trans- fer ettiği ve “vatandaşların bürokratik süreçlere takılmadan hızlı bir şekilde” yararlanabildiği bir kaynaktır. Türkiye’de SYDGM muhtaç durumdaki çeşitli toplum kesimlerine yönelik sosyal yardım politikalarını tanzim etmenin ya- nısıra, insan kaynaklarının kapasitesini geliştirecek örgün eğitim ve sağlık ile yaygın ve mesleki eğitim sertifika programları gibi uygulamalara da önemli miktarda kaynak aktarımında bulunmaktadır. SYDGM bu kaynağı aylık olarak vakıflara aktarmakta, vakıflar da yok- sulluk müracaatları doğrultusunda ihtiyaç sahiplerine ödemede bulunmak- tadır. İhtiyaç sahiplerine yapılan ödemeye esas teşkil edecek formülasyon, periyodik pay hesabına esas teşkil edecek formülasyondan sonra uygulanacak birey veya hane odaklı bir düzenlemedir. Son yıllardaki sağlık reformu, sosyal güvenlik reformu ile sosyal yar- dım uygulamaları, sosyal devlet anlayışının temel dayanakları olarak somut- laşmaktadır. Sosyal yardım uygulamalarının dayandığı formülasyonda yıllar içinde güncellemeler yapılmış; ancak formülün yeni bir anlayışla, daha geniş bir çerçevede daha şeffaf, hesap verebilir, denetlenebilir, nesnel, en iyi uygu- lamalar arasında olmaya aday, ulusal ve uluslararası düzeyde açıklama gücü yüksek olacak bir yaklaşımla yeniden düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıştır. Türkiye’deki başta kentleşmeden ekonomik gelişme odaklarından kaynakla- nan nüfus hareketleri, adrese dayalı nüfus kayıt sistemi ve kayıtdışı ekono- mideki gelişmeler nedeniyle, birçok yerleşim yeri periyodik paylarında artış talep etmekte, bir kısım vakıflar ise kendilerine tahsis edilen payın çok azını transfer etmektedir. Gözleme dayalı tespitler, başvurular ve mevcut formülde referans alınan değişkenlere yönelik değerlendirmeler ile yeni değişkenlerin dikkate alınması yönündeki kanaatler periyodik pay formülünün güncellen- mesini gerekli kılmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki 5263 Sayılı Kanun uyarınca SYDGM, (i)Yoksulluk ve sosyal yardım konularında araştırma ve eğitim faaliyetleri yapmak, yaptırmak ve bu konuda çalışmalar yapan kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve ortak çalış- malar yapmak, (ii) Üniversite ve benzeri akademik kuruluşlarla işbirliği için- de sosyal yardımlaşma ve dayanışma ile ilgili bilgi ortamları oluşturmak, bu 17 İktisat İşletme ve Finans 26 (300) Mart / March 2011 kuruluşlarla ortak çalışmalar yapmak ile yetkili kılınmıştır. SYDGM de kuru- luş kanunundan aldığı yetkiyle, bu çalışmanın dayandığı proje de dâhil olmak üzere, uygulamalarını birçok projeye dayalı olarak rasyonalize etmektedir. 3.1.Mevcut formülün yapısı ve yeni formül ihtiyacı Eski periyodik pay formülünde iki değişken dikkate alınmıştır: toplam nüfus ve il gelirinin Türkiye milli geliri içindeki payı. TÜİK ve DPT her iki gösterge konusundaki kaygıları nedeniyle sürekli olarak metodolojiyi iyileş- tirme çabası içindedir. Nitekim adrese dayalı nüfus kayıt sistemi, yerleşim yerleri itibariyle nüfusta önemli dalgalanmalara işaret etmektedir. Aynı şekil- de, TÜİK 2010’un ilk çeyreğinde il bazında milli gelir rakamlarını açıklama- yı planlamaktadır. Dolayısıyla, mevcut periyodik pay formülünün dayandığı her iki gösterge de ciddi bir gözden geçirmeye ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de yerleşim birimlerinin gelişmişlik düzeylerinin tespitinde merkezi hükümet farklı ölçütler kullanabilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, Türkiye İstatistik Kurumu ve Hazine Müsteşarlığı kendi öncelikleri doğrultusunda birbiriyle büyük ölçüde örtüşen; ancak önemli farklılıklar da gösterebilen ölçütler kümesi geliştirebil- mekte ve buna göre bir sıralama yapabilmektedir. Periyodik pay aktarım formülünün geliştirilmesinde yukarıda sayılan ku- rumların ölçütleri analiz edilmiş ve bileşik yeni bir formül geliştirilmiştir. Bu yeni formülün temel özelliği hesap verebilir, şeffaf, anlaşılması kolay, güncellenebilir bir yapıda olmasıdır. İl ve ilçe düzeyinde yapılan istatistikî bir değişken seti elde edilmiştir. İstatistikî analizler makalenin sonunda bir bölüm olarak verilmiştir. Yerleşim yerlerine transfer edilecek periyodik tutarlar hesaplanırken, mevcut formüldeki sözkonusu iki değişken formülde ayrı ayrı ağırlıklandı- rılmayıp birbiriyle ilişkilendirilmiş ve daha sonra da, coğrafi ayırıma göre (Doğu ve Güneydoğu vakıfları için yüzde 50 daha yüksek) bir hesaplama ya- pılmıştır. Ne var ki, bu formüle göre yapılan hesaplamalarda bugün hesaplan- makta olan tutarlara ulaşmak vakıfların bazıları için mümkün olamamaktadır. Uygulanmakta olan formülde il gelirleri düzeylerine göre 10 farklı kategoride derlenmiştir. Dolayısıyla, gerçekte birbirinden farklı gelir düzeylerine sahip bazı illerin aynı kategoride değerlendirilmesi bu kategorileştirme nedeniyle sözkonusu olmuştur. Yerleşim yerinin Türkiye milli geliri içindeki payı kate- gorilere ayrılırken, kişi başına düşen milli gelir dikkate alınmamış, o yerleşim yerinin toplam hâsılat düzeyi esas alınmıştır. Bu nedenle, örneğin İstanbul Adalar’a ilişkin milli gelir kategorisi 10 iken, İstanbul Gaziosmanpaşa’ya ait kategori değeri 5’tir. Aynı şekilde Hakkâri Çukurca’ya ait kategori 10 iken, Kocaeli Kandıra’ya ait kategori 10’dur. Bu da, kişi başına düşen milli gelir bakımından birbirinden hayli farklı sosyoekonomik gelişmişlik düzeylerine 18