ebook img

son gladyo PDF

238 Pages·2012·1.66 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview son gladyo

ALMAN DERİN DEVLETİ’NİN GİZLİ TARİHİ SON GLADYO: KILIÇ FARUK ARSLAN TANITIM Avrupa’da artan ırkçılığın merkezi olan Almanya’da, Gladyo’nun Derin Devleti Kılıç,Alman Gençliği Birliği (BJD) ile yabancı düşmanlığını körüklüyor. Son Gladyo olarak tasfiye edilmeden kalan Kılıç, Ergenekon’ı da yönetir vedaha derindir. Almanya’nın Amerikan çıkarlarına hizmet eden Kılıç’tan kurtulma kararı alması halinde Ergenekon sürecinde olduğu gibi ortaya kirli Alman ve Amerikan bağırsakları dökülecektir. Gurbetçilerimize yönelik işledikleri cinayetler deşifre olan Kılıç’ın Almanya’da BND’nin BKA, GSG9 gibi birimleri ve Neo Nazi Partisi NPD’nin 64 bin üyesi var. Şimdi NPD’nin kapatılması tartışılıyor. Alman Anayasa Mahkemesi, NPD’nin kapatılmasına karşı çıkıyor, çünkü alman Anayasa Koruma Örgütü’nün bunların içinde çok sayıda ajanı var, onların açığa çıkmasından korkuluyor. Derin Almanlar, uzun süredir vakıfları aracılığıyla, Türkiye`nin, etkin, dinsel ve mezhepsel farklılıklarını ele alıyor, bu farklılıkları derinleştirerek ulus devleti zaafa uğratmaya çalışıyorlar. Türkiye`de cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan Kemalizm’in iflas ettiğini ve bu haliyle Avrupa Birliği’ne alamayacaklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Türk ulusunun uyduruk ve yapay olduğunu empoze ediyorlar. Ayrıca Türkiye`deki, yerel yönetimlere işlerlik kazandırıp, federatif sistemi Türkiye`de tanıtmak ve yerleştirmek, ülkemizde yerli köprübaşları oluşturmak için, çaba sarf ediyorlar. Almanya’da 2000’li yıllardan beri derin ve organize işler konuşuluyor. Bu kitapda şu üç soruya yanıt veriliyor: Asıl soru: Türkiye’de Alman vakıfları ve derin devleti Kılıç’ın üç atlısı olan BND, BKA ve GSG9 acaba Türkiye’yi kaosa sokmayı amaç eden Ergenekon soruşturmasının neresinde yer alıyor? Yoksa yer alamıyor mu? İkinci temel soru: Acaba Türkleri hedef alan cinayetler, Alman makamların söylediği gibi gerçekten yasadışı faaliyet gösteren bir çetenin işi mi? Yoksa Alman derin devletinin İslamfobisiyi kullanarak gurbetçilerimizi kovmak için gerçekleştirdiği bir siyasi ve stratejik seri operasyon mu?... Üçüncü ana soru: Tüm NATO ülkelerinde Soğuk Savaş döneminin Gladyoları ortaya çıkarıldığı ve tasfiye edildiği halde Alman derin devleti Kılıç’a neden kimse dokunamıyor? Alman Gladyosu ile Türk Gladyosu Ergenekon arasındaki ilişkileri sorgulamalıyız. Alman Gladyousu ortaya çıktığında Alman ekonomisi krize girecek, politik ortamı allak bullak olacak ve sonuçta Avrupa Birliği en geç 2020 yılında çökecektir… Alman Derin Devleti ve İstihbaratı peşime 2000 yılı başında Ankara’da bir Alman ajan takana kadar ülkemizde ve diaporada yaptıklarından habersizdim. Ben Alman ajan Şermin’i değil, o beni bulmuştu. Bu kitapda okuyacağınız bilgileride ben bulmadım, onlar beni buldu… FARUK ARSLAN Kimdir? 12 Nisan 1969′de Ankara’da doğdu. Alanya nüfusuna bağlı olmakla beraber aslen Çorumludur. 3 yıllık GATA Sağlık Astsubay Hazırlama Okulu’ndan 1986′da mezun oldu. Sağlık Astsubay Sınıf Okulu’dan mezun olmaya 3 ay kala 1987′de ayrıldı. Azerbaycan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdi. Hazar’ın Statüsü konusunda tez yazarak 1997′de ‘Uluslararası Hukukçu’ ünvanını kazandı. Kanada’da Centennial College’den 2008’de ‘Sosyal Toplumcu’ diplomasıyla mezun oldu. Toronto’da York Üniversitesi’nde Sosyoloji alanında yüksek eğitim gördü ve 2011′de mezun oldu. Arslan, Karabağ, Çeçenistan ve Abhazya savaşlarını yakından takip etti. Hazar’ın enerji rezervleri ile ilgili yazdığı 3 binden fazla haber ve makale Türk ve yabancı basında yayımlandı. Azerbaycan Zaman Gazetesi’nde muhabirlik, haber müdürlüğü ve köşe yazarlığı yaptı. CHA Azerbaycan temsilciliğini 3 yıl yürüttü. 2 yıl süresince Türkiye’de yayımlanan Zaman gazetesinde Bakü Mektubu adlı köşeyi yazdı. Azerbaycan’da yayımlanan ilk çocuk gazetesi Tomurcuk’un kurucularından oldu. Zaman gazetesinde 2000 yılı sonuna kadar Ankara’da diplomasi, Yurtdışı Baskılar, dış politika ve enerji muhabirliğini yürüttü. 14 ülkede basılan Zaman’lara yönelik özel araştırma dosyaları hazırladı. Türk dünyası özel muhabirliği yaptı. 2000-2001’de Kanada Zaman gazetesi temsiciliği görevini üstlendi, Toronto muhabiri olarak çalıştı. Kanada Türklerinin posta ile dağılan ücretsiz haber dergisi Sunrise’ı kurdu ve bir yıl boyunca editörlüğünü yürüttü. 1998-2004 periyodunda Ali Alperen mahlasıyla sırasıyla Gündüz, Muhalif, Gelecek Gazetesi, Hür Gelecek gazetelerinde köşe yazdı 2008 ile 2011 arası, kendi ismiyle Milli Ocak haber portalında köşe yazısı yazdı. 2004 yılllarında Metafizik Magazin dergisinde yazıları yayınlandı. 2004’den beri Kanada’da beş bin tirajla yayımlanan Canadatürk’te aralıksız olarak, 2006’dan beri Almanya’da yayımlanan Platform dergisinde köşe yazarlığı yapıyor. 2000’den 2006′ya kadar aralıksız her gün makaleler yazarak, sonsaniye.net gibi çeşitli İnternet medyasında köşe yazılarıyla haberciliğini sürdürdü. Ergenekon örgütünü tüm yönleriyle 2001′den beri sık sık yazan ve ortaya çıkartan ilk gazetecidir. 2005 yılında yazdığı ‘Vadi’nin Şifresi Çözülüyor’ adlı kitabı, eski Ergenekon’dan yeni Ergenekon’a geçilen süreci deşifre ettiği için Ergenekon çetesi tarafından toplatılmıştır. Ergenekon’un karakutusu Tuncay Güney’i ilk defa Toronto’da bulan, röportaj ve haberleriyle 2006 ve 2007 yıllarında meşhur eden isimdir. Ölüm kuyuları ve Asit kuyuları olarak bilinen JİTEM kuyuları, Arslan’ın Karakutu Tuncay Güney kitabında verilen bilgiler savcılık tarafından ihbar ve delil kabul edilerek açılmıştır. Halen Mason Bektaşiler kitabı, ABD, İngiltere ve Türkiye’de üniversitelerde doktora tezi konusu olarak incelenmektedir. Evli ve iki çocuk babası olan Arslan, Kanada ve Türk vatandaşı olarak Kanada’da gazetecilik yaşamını sürdürüyor. Arslan, iyi derecede İngilizce, Almanca ve Azerice biliyor. 4 tanesi İngilizce, 5 tanesi basılmayı bekleyen kitap çalışması ve yayınlanmış 16 eseriyle toplam 21 eseri bulunmaktadır. İngilizce eserlerinden ikisinin Türkçe tercümesi henüz yapılmamıştır. Yayımlanmış Eserleri:  Matrix’in 11 Eylül Kurgusu, Q-Matris Yayınevi, Nisan 2004.  Hazar’ın Kurtlar Vadisi: Petrol İmparatorluğunda Güç Savaşları, Karakutu Yayınları , Nisan 2005, Ağustos 2006.  Net Kırılma: Evenjelik Harbin Kurgusu, Karakutu Yayınları, Nisan 2005.  Petrol Satrancı, Lulu Publisher, Nisan 2006.  Kanada’ya Gelmenin Yolları-Kurtar Bizi Kanada, Lulu Publisher, Haziran 2006.  Mesih’in Hızır’ı Barnaba: Hristiyanlığın Gizli Tarihi, Karakutu Yayınları, Kasım 2006.  Keşmir’de Hz. İsa Efsanesi, Karakutu Yayınları, Aralık 2006.  Vadi’nin Şifresi Çözülüyor,Evreca Yayınevi, Temmuz 2005.  Kurtlar Vadisi Fenomeni, Lulu Publisher, Eylül 2006.  Karakutu Ergenekon’un Karanlık İsmi: Tuncay Güney, Karakutu Yayınları, Kasım 2008.  Mason Bektaşiler, Karakutu Yayınları, Nisan 2009. Mayıs 2010.  Van Gölü Canavarı JİTEM. Lulu Publisher, Mayıs 2011.  Gurbette Aykırı Konuşmalar, 15 Tarihi Röportaj. Lulu Publisher, Haziran 2011.  Türkistan ve Ötesi, Gezdiklerim, Gördüklerim. Lulu Publisher, Temmuz 2011.  Esra’rlı Coşkun Sosyolojik Analizler, Lulu Publisher, Ağustos 2011.  Teşkîlât-ı Ergenekon, Lulu Publisher, Ağustos 2011.  Kanadalı Müslümanlar, Mühtediler, Türkler, Lulu Publisher, Ağustos 2011.  Son Gladyo: Kılıç. İngilizce Eserleri:  September 11 Fiction of Matrix (English), Lulu Publisher, June 2005 and 2011 Edition is worldwide available all bookstores.  Narratives on Canadian Muslims, Reverts, Turks (English) Lulu Publisher, June 2011.  Sociological Writings in the Canadian Perspective (English) Lulu Publisher, June 2011.  Merchant Splitting and Processing Plant Business Plan, (English) Lulu Publisher, June 2011. İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ : Son Gladyo Kılıç ve Gurbetçilerimiz! TAKDİM: Alman Derin Devleti Kılıç, Son Gladyodur! GİRİŞ: Almanya Üzerine Sosyolojik Anekdotlar BİRİNCİ BÖLÜM : Alman ve Amerikan Gladyolarının Türkiye savaşı! İKİNCİ BÖLÜM: Kılıç’ın Mağduru Dr. Necip Hablemitoğlu ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: Alman Derin Devletinin Akıncıları: Alman Vakıfları DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: Almanların Kürt, CHP ve Deniz Feneri İlgisi BEŞİNCİ BÖLÜM: Osmanlı’da Alman Derin Devleti ALTINCI BÖLÜM: Alman Derin Devletinin Baronu: RUDOLF VON SEBOTTENDORFF YEDİNCİ BÖLÜM: Alman İstihbarat Örgütleri ve Naziler’in Gizemli Örgütleri SEKİZİNCİ BÖLÜM: Gehlen Örgütü ve Almanya DOKUZUNCU BÖLÜM Gehlen Sonrası Alman Derin Devleti SON BÖLÜM: ABD Derin Devleti ve Kılıç’ın Yabancı Düşmanlığı KAYNAKLAR ÖNSÖZ Son Gladyo Kılıç ve Gurbetçilerimiz! Şahsen, Alman istihbaratı ile ilk tanışmam Şermin adında gazeteci görünümlü bir ajanları vasıtasıyla olmuştu. Yeni Şafak gazetesinde diplomasi muhabiri olarak çalışıyordu ve Milli Gazete’den bir Türk genci ile Mersin’in Mut ilçesinde daha yeni evlenmişti. Asıl adı Sonja idi. Alman kraliyet ailesi Habsburg’un Bosna Hersek kolundan geliyordu. Anneannesi Habsburg hanedanına gelin olarak gitmişti. Babasının Almanya’da halen bir şatosu, üzüm bahçeleri ve şarap fabrikası vardı. 8 dil biliyordu ve bunlardan 6 tanesini anadili gibi konuşuyordu. Almanca, Türkçe, Boşnakca, İngilizce, Hırvatca ve Sırbcası mükemmeldi. Yahudi Hebrew dilini ve Fransızcayı anlıyordu. Böyle bir muhabire Yeni Şafak’ın verdiği asgari ücret tuhafıma gitmişti. 2000 yılı başında birden en iyi gazeteci arkadaşım oluvermişti. Almanca bilmem nedeniyle bana her geçen gün daha da yakınlaştı. Artık bana ‘dokturcum’ diye hitap ediyordu. Şermin sayesinde Alman istihbaratının Ankara’daki tüm merkezlerine, büyük yatırımlarına, vakıflarına, enstütülerine ve büyükelçiliğine serbestce girdim, çıktım. Almanların Türkiye’deki yatırımlarını reklam eden bir haftalık geziye katıldım. Bursa, Eskişehir ve Kocaeli ayakları çok etkileyiciydi. Bosh’un fabrikasını gezerken, Alman derin devletinin ülkemize ne kadar sağlam girdiğini fark ettim. Almanya’nın Ankara Büyükelçiliği tarafından 2000 yılının Eylül ayının son haftası ve Ekim ayı başında bir grup gazeteci ile birlikte resmen Almanya’ya davet edildim. Tüm bunları ayarlayan, beni kafalayan Şermin idi. Salak rolünde bilgi toplamak hoşuma gidiyordu. Bende zokayı yutmuş bir balık görüntüsü verdim. Almanya hükümetinin resmi davetlisi olarak gittiğim ‘Almanya'da Göç, İltica ve Alman Hukuk Devleti' konulu, bir haftalık Almanya gezisi bana Almanların gücü ve oyunları konusunda aydınlattı. Diğer süper güçler karşısında küçümsediğim Almanların daha derin çalıştığını gözlemledim. Gözüm açıldı. Almanya’nın Berlin kentinde Cem Evi’ni ve PKK’nın açtığı anaokulunu 1 Ekim 2000’de ziyaretimden sonra kafamda bu kitabı yazma fikri oluştu. Alman BND, Adalet ve İçişleri bakanlığının üst düzy bürokratları,politikacıları ve sivil toplum örgütleri ile direct görüşmeler ayarlanmıştı. Yeşillerin liderleri Cladio Roth ve Cem Özdemir’den derin bilgiler aldım. Almanya’nın PKK’yı yönettiğine Hamburg’da Doğu Enstütüsü Müdürü Udo Steinbach’ı ziyaretden sonra kesinlikle anladım. Bu eser, aslında 12 yıl gecikmiş bir kitapdır. Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu’nun Alman istihbaratı tarafından öldürülmesi nedeniyle yazımını sürekli erteledim. Zaten kısa bir yoklamadan sonra basmaya cesaret edecek yayınevi bulamayacağımı kavramıştım. Hemen hepsi, ‘hayatına mı susadın’ diyordu. Şimdi zamanı geldi. Son Almanya Gladyosu Kılıç’ın dağıtılması artık zaruridir. Zaten Avrupa Birliği 2020 yılında çökmeye mahkumdur. Şermin’in Alman ajanı olduğunu bize söyleyen gazeteci ve yazar Fehmi Koru’dur. Peki neden onu Yeni Şafak’ta işe almıştı. Az kalsın kendi ellerimle Şermin’i Zaman gazetesine sokacaktım. Bir saatlik iş mülakat görüşmesinden sonra köşe yazarlarımız Tamer Korkmaz ve İbrahim Öztürk’ün bana ilk sitemi şu oldu: Faruk, nereden buldun bu Alman ajanını? Ben onu değil, o beni bulmuştu. Bu kitapda okuyacağınız bilgileride ben bulmadım, onlar beni buldu… Almanya’nın Türkiye ilgisinin nedenleri oldukca çeşitlidir. Bazı Almanlar, atalarının Anadolu’dan göç ettiğine inanıyor, Cermen ırkının bir zamanlar Fırat ve Dicle nehirleri arasında yaşadığını ileri sürüyorlar. Bu tesbiti, ‘Türkiye Kürtleriyle yakından ilginiyorsunuz da neden İran, Irak ve Suriye Kürtleri ile ilgilenmiyorsunuz?’sorum üzerine Udo Steinbach yapmış ve eklemişti. AB’ye girmek isteyen sizsiniz, size değiştirip dönüştürmeden, Kemalizm’in diktatörlüğünü sona erdirmeden Türkiye’yi içimize alacağımızı mı sanıyordunuz? Doğrusu oldukca açık sözlüydü. Almanya’nın Ankara Büyükelçisinin odasında neden Türkiye’nin etnik haritasının bulunduğunu bile sordum. Muhatabımı epey terlettim. Bizle birlikte olan DSP’nin eski lideri MasumTürker’in kardeşi, o dönemde Nokta Dergisi Ankara temsilcisi olan Turgay Türker şunu söyledi: Helal olsun Faruk! Almanların dersini verdin. Bundan sonra kendine dikkat et, bu adamlar peşini bırakmaz. Bizi verdikleri çok gizli ve derin bilgilerin esiri haline getiriyorlar. Alman derin devletine dersini verecek güçte değiliz, bize tepeden bakıyorlar. Ekonomi kötüye gidince ‘sonradan gelme müslüman göçmenler’ Avrupa’da hedef haline gelmeye başladı. Artan ırkçılığın merkezleri Almanya ve Fransa. 2008’den beri ateşi yükselen ırkçılık, ayrımcılık ve İslamfobi’yi körükleyen saldırılar nedeniyle 90 bin vatandaşımız ülkemize geri döndü. Zaten amaçta Türkleri korkutmak, sindirmek ve Türkiye’ye geri dönmelerini sağlamaktı. Ancak bunlar Almanların gitmesini istediği Türkler değildi. Daha çok “Kaliteli Türkler”, okumuş, meslek sahibi ve diplomalı Türkleri kaçırmayı başardılar! Beyin göçü artık tersine, lehimize çalışıyor. Okumuş çocuklar, hormonlu ırkçılığın ardındaki gizli elleri gördü. NATO çerçevesinde kurulan Gladyo’nun, Alman Derin Devleti’nde karşılığının adı Kılıç’tır, yani Alman Gençliği Birliği (BJD). Dış istihbarata bakan Federal Haber Alma Servisi (BND), Askerî İstihbarat Servisi (MAD) ve iç istihbarata bakan Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın (Verfassungsschutz), artık Alman medyasında süren tartışmaların merkezinde yer alıyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın beş binden fazla çalışanı ve 300 milyon avro bütçesi var ve parlamentoya hesap vermek zorunda. Almanya’da Türklere yönelik Ekim 2011 işlenen 8 Nazi cinayetlerinde çıban patladı. Gurbetçilerimizi hedef alan cinayetler deşifre olunca Alman istihbaratı BND’nin gizli hücre orduları sayılan BJD, BKA ve GSG9, nihayet tartışılmaya başlandı. Hessen Anayasayı Koruma Örgütü’nün ( MİT’in bölge şubesi gibi düşünün) bir elemanının da 6 cinayette olay yerinde olduğu ortaya çıktı. Aramada 88 kişilik ölüm listesi ortaya çıktı. Bonn Başkonsolumuz, çoğu dindar müslüman, sivil toplum örgüt lideri olmak üzere, Türk diasporasının beyin takımı hedefteydi. Nazi cinayetlerin arkasındaki Alman derin devleti, nefret uyandırdı. Sağduyulu, Türkleri seven Almanlar şimdi utanç içinde, nasıl özür dileyeceklerini bilemiyorlar. Yakın dostum Prof. Faruk Şen, 2008 yılında Türkiye’deki Referans gazetesinde yayınlanan “Avrupa’nın yeni Yahudileri-Türkler” yazısı nedeniyle Alman hükümeti tarafından Türk Araştırmaları Merkezi’ndeki görevinden alınmış ve daha sonra Türkiye’ye dönmüştü. Şen halen Türkiye’de bir Alman Üniversitesi kurmak için çalışan TAVAK Vakfı’nın başkanı. Aydın, demokrat bir akademisyendir. Şu görüşleri savunuyor: Türkiye’nin Almanya’daki Türklere karşı yıllardır sürdürdüğü “vurdumduymazlığın” da payı var. Almanya’da yıllardır çok sayıda, 80 kadar MİT mensubu var. Bunların da Türklere yönelik bu cinayetlerin peşine düşüp, sorumluları bulması gerekirdi. Dışişleri de konuyla daha yakından ilgilenmeliydi. Almanya’da beyin takımı Türkler geri dönüyor ama en fakir en alt tabaka ve Alman devlet yardımından, sosyal kasalardan para alarak yaşayan Türkler kalıyor. Onlar dönemiyor. Bu kesim Almanya’daki Türklerin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Bunların yüzde 30’u da işsiz durumda. Bu yoksul kesim arasında Almanlara dönük öfke ve tepki de artıyor. Daha agresif hale gelme ihtimalleri var. Bu da Almanların başına yeni sosyal sorunlar açabilir. Neo Nazilerin özellikle küçük işletme sahipleri ve dönercileri hedef alması da, onların küçük iş sahiplerini korkutup kaçırmak amacını ortaya koyuyor. Ancak Türkler bu tip korkutmalara çok da papuç bırakmıyor. Halen Almanya’da 77 bin Türk küçük işletmeci var. Bunların 15 bin kadarı da Türk dönercileri. Neo Nazilerin hedefine ulaşması zor görünüyor. Neo Nazi Partisi NPD’nin 64 bin üyesi var. Şimdi NPD’nin kapatılması tartışılıyor. Alman Anayasa Mahkemesi, NPD’nin kapatılmasına karşı çıkıyor, çünkü Alman Anayasa Koruma Örgütü’nün bunların içinde çok sayıda ajanı var, onların açığa çıkmasından korkuluyor. Takke düşerse kel gözükecektir! Almanya’nın yoğun Türkiye ilgisi, Ergenekon ile bağlantılarından kaynaklanıyor. Derin Almanlar, uzun süredir vakıfları aracılığıyla, Türkiye`nin, etkin, dinsel ve mezhepsel farklılıklarını ele alıyor, bu farklılıkları derinleştirerek ulus devleti zaafa uğratmaya çalışıyorlar. Türkiye`de cumhuriyetin kuruluş felsefesi olan Kemalizm’in iflas ettiğini ve bu haliyle Avrupa Birliği’ne alamayacaklarını her fırsatta dile getiriyorlar. Türkiye`deki, yerel yönetimlere işlerlik kazandırıp, federatif sistemi Türkiye`de tanıtmak ve yerleştirmek, için çaba sarf ediyorlar. ‘Alevi İslamı’ adında müslümanlıktan soyutlanmış bir Alevi kimliği oluşturma projeleri hızla devam ediyor. Militan Kürtleri siyasileştirip Türkiye’nin başını ağrıtmaktan hoşlanıyorlar. Hatta bazı Almanlar, atalarının Anadolu’dan göç ettiğine inanıyor, Cermen ırkının bir zamanlar Fırat ve Dicle nehirleri arasında yaşadığını ileri sürüyorlar. Almanya gezimde, üst düzey Alman yetkililere Dazlakların arkasında durarak Hitler’in ruhunu hortlatabileceklerini ve Alman hukuk devletini yıkacaklarını Ekim 2000’de net bir dille açıkca söyledim ve kibarca uyardım. Şok olmuşlardı,benden böyle direkt bir tepki beklemiyorlardı. Almanya’ya getirilen Türk gazeteciler yer, içer, eğlenir, doğru düzgün haber bile yazmazdı. Ben ise, Almanların yanlışlarını sorguluyordum. Bu eserde de doğruları arayan araştırmacı bir gazetecinin heyecanını, sezgilerini, bilgilerini, soluklarını bulacaksınız. Son Gladyo olarak tasfiye edilmeden kalan Kılıç, aslında Ergenekon’ı da yöneten paralel güçlerden biridir ve daha derindir. Almanya’nın Amerikan çıkarlarına hizmet eden Kılıç’tan kurtulma kararı alması halinde Ergenekon sürecinde olduğu gibi ortaya kirli Alman ve Amerikan bağırsakları dökülecektir. Almanya Türkiye’nin vazgeçemeyeceği bir ülke, umarız sağduyu galip gelir… Bu kitap, Alman Derin Devleti Kılıç’ı deşifre ederek aslında Almanlara iyilik ediyor… Almanya’da Türkiye gibi normalleşme sürecine girmelidir. Faruk Arslan Toronto, Kanada 26 Aralık 2011 GİRİŞ Alman Derin Devleti Kılıç, Son Gladyodur! Gerçekte Almanların ön ırkı Ren nehrinin doğu tarafına yerleşmiş Cermenler’dir. Saksonlar, Frisler, Franklar, Thürüngenler, Alamanlar ve Bayuvarlar, bu genel anlamda Cermen ırkının belkemiğini oluştururlar. Macarlar, Slavlar ve Keltikler ve de diğer uzaktan boylar Cermenlerle karışarak zamanla Alman dilini ve kültürünü benimseyip Almanlaşmış ve bu etnik yapıda yer edinmişlerdir. 9. ve 10. yüzyıl ortalarında bir millet anlayışı ile birlikte Franklar Krallığı'nı oluşturmuşlardır. Ancak belli başlı Cermen boylarının birleşmesi ile birlikte bir krallık altında Alman milleti oluşmaya başlamıştır. Bu arada kuzeyde Frisler, Franlar, Anglosaksonla, güneyde ise Bayyuvarlar ile Saksonlarla karakteristik ve folklorik yapılara ayrılmışlardır. Batı Roma’nın çöküşü sonucu çeşitli krallıklar ve derebeylikler kurmuşlar ve genelde Frank Krallıkları altında tarihte yerlerini almışlardır. Esas anlamda Cermen soyu ve buna bağlı olarak Alman millet yapısı ise 19. yüzyıl başlarında başlayan milliyetçilik akımı ile oluşmuştur. 1871 yılında ilk Alman İmparatorluğu ile milli devlet oluşturulmuştur. Vatandaşlarına ise "Reichsdeutsche" (İmparatorluk Almanları) denilmiştir. Bu milli sınırlar dışında kalan Alman kökenlilere ise diğer tabir yakıştırılmış, Öz Şıvablar veya Güney Almanları olarak adlandırılmışlardır. Nasyonal Sosyalizm , yani Nazi zamanında ise bunlara topluca "Volksdeutsche" (Halk Almanları) denmiştir. İsviçre vatandaşlarının dilleri Almanca olsa da, onlar Alman milletinden görülmez, sadece Almancayı almış ve özel ilişkiler kuran diğer Avrupalılar olarak bakılır. Anadili Almanca olan yaklaşık 100 milyon insanın ortalama 80 milyonu kendisini Alman olarak görür. Avusturyalılar'ın da büyük bir bölümü Cermen soyundan, yani Alman kökenlidir. İngilizler, Danimarkalılar, Hollandalılar ve Fransızlar Alman değil; ama yine de Cermenik sayılırlar. Avrupa’da Roma döneminin arkasında oluşan Avusturya Habsburg İmparatorluğu boyunduruğunda pek sivrilmeden yaşayan Almanlar, 19. Yüzyıl başına kadar sadece derebeylikler ve Frank Krallıkları kurmuşlardır. Napolyon’un sebep olduğu çalkalanmalar sonucu 19. yüzyılın başında bütün Avrupa'da oluşan milliyetçilikle sivrilmeye başlamışlardır. 1871 de kurulan Alman İmparatorluğu sonucu kendileri de Avrupa'da söz sahibi olmaya başlamışlardır. 1. Dünya Savaşı sonunda İmperatorluk Almanyası yıkılmış ve yerine Prusya ağırlıklı Weimar Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg’un 30 Ocak 1933 tarihinde şansölye olarak atadığı Hitler’in iktidara geçmesiyle sona ermiştir. Onun yerine kendilerini Roma İmparatorluğu'nun varisi olarak group Üçüncü İmparatorluk ilan etmişlerdir. Adolf Hitler'in getirdiği baskıcı rejim ve yenilikler Almanya'yı güçlü bir ülke yapmış, ülkedeki suç oranı ve işsizlik ciddi derecede azalmıştır. 2. Dünya Savaş’ından sonra 3. Reich’de yıkılmış ve

Description:
TANITIM. Avrupa'da artan ırkçılığın merkezi olan Almanya'da, Gladyo'nun Derin Devleti Kılıç,Alman. Gençliği Birliği (BJD) ile yabancı düşmanlığını körüklüyor. Son Gladyo olarak tasfiye edilmeden kalan Kılıç, Ergenekon'ı da yönetir vedaha derindir. Almanya'nın Amerikan ç
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.