Siyasal Liderlik ve Süleyman Demirel Örneği Analiz ve Değerlendirme Çalışması Hasan KARABAKKAL İÇİNDEKİLER ÇALIŞMANIN İNGİLİZCE ÖZETİ .................................................................................................................2 GİRİŞ ........................................................................................................................................................3 Lider ve Liderlik Kavramlarının Değerlendirilmesi ................................................................................3 Siyasal Liderlik ve Süleyman Demirel’in Liderlik Anlayışı .....................................................................4 SÜLEYMAN DEMİREL’İN SİYASET ÖNCESİ YAŞAMI ...................................................................................6 Demirel’in Ailesi ve Aile Hayatı ............................................................................................................6 Demirel’in Çocukluk Yılları ...................................................................................................................7 Demirel’in Okul Yılları ..........................................................................................................................9 Başbakanlığa Giden Yolda Demirel ................................................................................................... 10 DSİ Deneyimi ve Demirel’in Ön Plana Çıkması ................................................................................. 10 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi ve Demirel ................................................................................. 11 SÜLEYMAN DEMİREL’İN SİYASİ SERÜVENİ ............................................................................................ 11 Demirel’in Adalet Partisi’nde Siyasete Başlaması ............................................................................. 11 Krizli Yıllar ve Demirel’in Liderlik Özellikleri ...................................................................................... 12 Bülent Ecevit’in CHP’nin Başına Gelişi ve Demirel’in Söylemlerindeki Değişim ............................... 14 12 Eylül Askeri Darbesi ve Süleyman Demirel ................................................................................... 14 DEMİREL’İN SİYASAL LİDERLİĞİNİN TEMEL DAYANAKLARI ................................................................... 15 Demirel’in Söylemlerindeki Vurgu: Sessiz Milyonların Sesi Olma ..................................................... 16 Demirel’in Söylemlerindeki Vurgu: Milli İrade ve Sandığa Saygı ...................................................... 18 SONUÇ .................................................................................................................................................. 19 Hasan Karabakkal ABSTRACK of the Study In this study, the PhD dissertation of Aysegul Komsuoglu, which was finished in Istanbul University under the supervision of Prof. Toktamış Ateş, was investigated with respect to the concepts and paradigms of “Interpersonal Dynamics in Organizations” doctorate level lecture at Marmara University, Organizational Behavior Program. Suleyman Demirel had been a high bureaucrat for 10 years, a prime minister for 12 years and a president for 7 years in 91-year-old Turkish Republic. He was an important political witness for 29 years in 50-year old Turkey at that time. For that reason, I thought that the life Süleyman Demirel, his understanding of leadership and the social dynamics that had an influence on his discourse in the politics are worth of investigation. The Author (Komsuoglu) started her work with the descriptions of the concepts of leader and leadership, which was followed by the main bases of Demirel’s leadership. Besides, she tried to comprehend the reasons for long-lasting leadership of Süleyman Demirel, despite the military interventions and political instability in Turkey. Since the scope of original study was limited until Demirel’s presidency period, my analysis of study was limited to that process, as well. I want to underline that this study contributed to my understanding of the evolution of Turkish politics from 1960 to 2000s and Demirel’s leadership style. Source: Komşuoğlu, Aysegül, (2003), Siyasal Liderlik ve Süleyman Demirel Örneği, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Doktora Programı. Hasan KARABAKKAL 2 Hasan Karabakkal Siyasal Liderlik ve Süleyman Demirel Örneği Analiz ve Değerlendirme Çalışması GİRİŞ Bu çalışmada Ayşegül Komsuoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’nde Prof. Dr. Toktamış Ateş’in danışmanlığında gerçekleştirdiği doktora tezi, “Örgütlerde Kişilerarası Dinamikler” doktora dersi kapsamında incelenmiştir. 91 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin 50 yılında 10 sene yüksek idarecilik, 12 sene başbakanlık ve 7 sene cumhurbaşkanlığı yapmış Süleyman Demirel’in hayatı, liderlik anlayışı ve bu anlayışa etki eden toplumsal olaylar değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında yazar lider ve liderlik kavramlarını ele almış ve Süleyman Demirel’in liderliğinin temel dayanaklarına değinmeye çalışmıştır. Ayrıca, 1960 ila 1980’li yıllarda kendi deyimiyle ‘sessiz milyonların sesi’ olan Süleyman Demirel’in birçok müdahale ve kesintiye rağmen uzun yıllar devam eden liderliğinin nedenleri anlaşılmaya çalışılmıştır. Çalışma, Demirel’in cumhurbaşkanlığı dönemine kadarki süreyle sınırlandırıldığından değerlendirme de aynı şekilde bu süreyle sınırlı tutulmuştur. Lider ve Liderlik Kavramlarının Değerlendirilmesi Yazar, çalışmanın başında lider ve liderlik kavramlarını tanımlamaya çalışmıştır. Yazara göre lider ve liderlik, tanımlanması zor olan birer kavramdır. Bu zorluk farklı alan ve kişilere göre farklılık gösterse de ortak nokta liderin tek başına var olamayacağıdır. Ancak, yazar çalışmada bir kişinin lider olabilmesini, belli insanların hayatında rol oynayabilmesine, onları motive edebilmesine, belli bir inancın sembolü olabilmesine ve grup için birleştirici bir rol üstlenebilmesine bağlamıştır. Bu noktada, Ronald’ın (2000)1 liderlikte altını çizdiği açıklamadan faydalanılmıştır. Ronald, lideri “kendi takipçilerini motive edebilen, hedefleri uğruna mücadele edebilmeleri için esin kaynağı olabilen, grubun bütünlüğünü koruyabilen, belirli düzeyde otoriteyi sağlayabilen, kendine duyulan bağlılığı yaptırım sonucu değil duygusal bağ ile koruyabilen, topluluğun inançlarını temsil edebilen ve onların haklarını koruduğuna inandıran insan” şeklinde tanımlamıştır. Ronald’ın yaklaşımıyla liderin, diğer insanlardan farklı olma, güçlü iletişim becerisine sahip olma ve engeller karşısında yılmama gibi özellikleri barındırması gerektiği ileri sürülebilir. Çalışmada yazar lider ve liderlik kavramlarını açıkladıktan sonra liderlik özelliklerine değinmiştir. Liderin özelikleri açıklanırken Karslı’nın (1997)2 yaklaşımından yararlanılmış ve Büyük Selçuklu Devleti’nde Sultan Alp Arslan ve oğlu Sultan Melikşah’a vezirlik etmiş ve devleti düzenleyen anlamına karşılık gelen Nizamülmülk’ün değerlendirmesini örnek göstermiştir. 1 Ronald A. Heifet, Leadership without Easy Answer, Cambridge, Harvard University Press, 2000, s.14. 2 Mehmet Durdu Karslı, “Stratejik Liderlik Becerileri”, 21.yy.’da Liderlik Sempozyumu Bildiriler Kitabı, İstanbul, Deniz Harb Okulu Yayınları, 1997, 263-271. 3 Hasan Karabakkal Karslı (1997) bir kişinin lider olarak değerlendirilebilmesi için o kişinin sorumlu olduğu grup veya bireylerin gereksinimlerini anlama, grup kaynaklarını iyi bilme ve kullanma, iletişim, planlama, grup düzeyini kontrol etme, değerlendirme, örnek olma, liderliği paylaşma, danışmanlık, grubu temsil etme ve etkili öğretim becerileri gibi becerileri taşımasının gerektiğini ifade etmiştir. Dünyaya yön vermiş liderlerin hayatlarına değinen yazar, etkili hitabet, bireyler arası ilişkileri düzenleme, medya ile iyi ilişki kurma ve sabırlı olma gibi niteliklere de işaret etmiştir. Nizamülk 3 ise (2000) ünlü eseri Siyasetname ’de lideri ülkesini iyi yöneten, halkının iyiliğini gözeten, halkı dinleyen, dinle ilişkisi iyi olan, adaletli, ordunun ve halkın durumundan haberdar olan, devlet işlerini beraber yürüttüğü kişilerle yakın arkadaş olan, yönetim hiyerarşisini koruyan ve karar almada aceleci davranmayıp etrafına danışan kişi olarak tanımlamıştır. Siyasal Liderlik ve Süleyman Demirel’in Liderlik Anlayışı Çalışmada yazar lider ve liderlik özellikleri kısmından sonra siyasi liderlik kavramı hakkında değerlendirmede bulunmuştur. Siyasi liderlik kavramı ele alınırken kişiliğin, sahip olunan rollerin, alınan görevlerin, değer yargılarının ve ortamın önemli olduğu belirtilmiştir. Liderin ortaya çıkışından liderliği belirleyen özelliklere kadarki süreçte kişilikten çok koşulların ön planda olduğu ifade edilmiş, bu koşulların belli liderlik özelliklerini daha tercih edilir kıldığı belirtilmiştir. Örneğin, işsizlik sorunu olan bir ülkede beklenilen liderlik tarzı ve özellikleri ile savaş durumunda olan bir ülkenin liderinden beklenilen özelliklerin farklılığı örnek gösterilmiştir. Başka bir deyişle, siyasi liderlikte kesintisiz tek bir görüşün temsilcisi olma idealinin gerçekçi olmayacağı ifade edilirken, toplumun bir parçası olan liderin davranışlarında iç ve dış siyasal dengelerin, toplumda değişen menfaat, değer ve ahlak algılarının etkili olabileceği dile getirilmiştir. Ayrıca, çalışmada yazar siyasi liderliğin, bir terfi gibi değerlendirilmeyeceğini, siyasal liderin ilişkide olduğu ağın önemli olduğunu ve siyasi liderin güce sahip olduktan sonra kendisini destekleyen grubun çıkarlarını dikkate alması gerektiğinin altını çizmiştir. Çalışmada siyasal liderlik kavramının çerçevelenmesinden sonra Süleyman Demirel’in liderlik anlayışı tanımlanmaya çalışılmıştır. Demirel ile yapılan söyleşiden alıntıların yapıldığı bu bölümde önderlik, yönlendirme ve yön verme, sabırlı ve metanetli olma, tükenmeme ve halkla iletişim kurabilme kavramlarının altı çizilmiş ve bunların birer sanat ve yetenek olduğu ifade edilmiştir. 1962’de Adalet Partisi (AP) Isparta delegesi olarak başlayıp, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı makamlarına uzanan siyasi yolculuğunda Demirel, siyasi liderlik anlayışını şu şekilde tanımlamıştır: 3 Nizamülmülk, Siyasetname, İstanbul, Timaş Yayınları, 2000. 4 Hasan Karabakkal “Bir amaç, bir dava, bir vizyonun gerçekleşmesini sağlamak amacıyla insanların davranışlarını etkileyerek onları bu değerler peşinde sürükleyebilmek ve bu süreçte bu sürecin unsurlarını değerlendirebilmek ve değiştirebilmektir.” Liderin, hitap ettiği kitle ile bütünleşmesi gerektiğini belirten Demirel, siyasal liderin ne istediğini iyi bilmesi gerektiğini ve engeller karşısında yoluna devam edebilecek güçte olması gerektiğini dile getirmiştir. Bunun içinse siyasette liderliği hedefleyen kişinin makama değil, belli bir davaya talip olması gerektiğini belirtmiştir. Bu noktada sabırlı ve metanetli olmayla tükenmemenin altını çizen Demirel bunu şu şekilde ifade etmiştir: “Siyaset çok güzel bir şeydir. Tatlıdır, ama sabır ister, metanet ister. Olayların altında kalmamayı gerektirir. Tükenmemek ister, çünkü kişiyi çok çabuk tüketir siyaset. Sabrını da tüketir, sağlığını da tüketir, maddi varlığını da tüketir. Kişinin en çok dikkat edeceği şey tükenmemektir. Gün olur bugün sizi sıkan meseleler, muayyen bir süre sonra o kadar önemli meseleler olmayabilir. Önemini kaybeder. Binaenaleyh, hiçbir şeye lüzumundan fazla ağırlık vermemek lazımdır.” Çalışmada Demirel, sabırlı ve metanetli olma ve tükenmemenin yanında liderin zamanı ve koşulları da iyi değerlendirmesi gerektiğini ifade etmiştir. Siyasetle uğraşan insanların doğru anlaşılamamaktan sıkıntıya düşebildiklerini, onun için de hadiseleri çok kere tarihe bıraktığını söylemiştir. Demirel ayrıca, siyasi liderin temsil ettiği halkla birebir iletişim kurmanın da önemini dile getirmiştir. Örneğin, özellikle liderliğinin ilk yıllarında TV ve internetin olmadığı dönemde birçok kişiyle görüşmüş, mektuplaşmış ve haberleşmiştir. Böylelikle kendisine destek veren kitle, “içlerinden biri” olarak gördükleri Demirel ile iletişim kurmaktan gurur duymuştur. Halkla kurulan iletişim ayrıca siyasete müdahale edilen dönemlerde halkın kendisine desteğini artırmış ve onların gözünde sembol olarak görülmesini güçlendirmiştir. Robert Zajonc’un öne sürdüğü Salt Maruz Kalma Etkisi (Mere Exposure Effect) kavramı bu noktada Demirel’in hikâyesine örnek verilebilir. Robert Zajonc’e göre çok basit düzeyde bile olsa, belli bir obje ya da kişiye sürekli maruz kalma ve onu görme, insanların o objeye veya kişiye karşı tutumunu olumluya doğru çeker.4 Demirel’in halkla iletişim kurma noktasında katıldığı yurt gezileri, radyo programları, yaptığı kahvehane ziyaretleri ve mitingler kendisine karşı olumlu bir izlenim oluşmasında önemli bir etkiye sahiptir değerlendirmesi yapılabilir. Son olarak, yazar Demirel’in liderlik anlayışında millete küsmeme ve mücadele etme özelliklerinin altını çizmiştir. Örneğin Demirel, siyasetin içinde düş kırıklıklarının olabileceğini, böyle durumlarda insanlardan kopmamak ve onlara küsmemek gerektiğini söylemiştir. Bundan dolayı da Demirel; siyasetin başlı başına bir sanat olduğunu, okulu ve kitabı olmadığını, zamanla öğrenileceğini ve bunda kişinin şahsi kabiliyetlerinin de etkili olduğunu ifade etmiştir. 4 Robert Zajonc , Current Directions in Psychological Science, Mere Exposure: A Gateway to the Subliminal, Blackwell Publishers, 2001. 5 Hasan Karabakkal Siyasette mücadele etmenin önemini ise kişinin ortaya koyduğu ve onu tatmin edecek hedeflerin olup olmadığı ve onlara ulaşmak için mücadele edip etmediği ile tanımlamıştır. SÜLEYMAN DEMİREL’İN SİYASET ÖNCESİ YAŞAMI Yazar, Süleyman Demirel’in siyaset öncesi yaşamı kısmında Demirel’in kişiliğinde ve siyaset anlayışında etkili olabilecek kişi ve olayları ele almıştır. Bundan dolayı çalışmada babası, annesi, aile yaşantısı, çocukluk yılları, ilk-orta-lise ve üniversite yıllarında öne çıkan olayları değerlendirilmiştir. Demirel’in Ailesi ve Aile Hayatı Süleyman Demirel 1 Kasım 1924 tarihinde Isparta İslamköy’de çiftçilikte uğraşan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir. Babası Hacı Yahya Demirel, köyün sorunlarıyla ilgilenen, arabulucu, herkes tarafından saygı gören bir kişi olarak anılmaktadır. Yazar, Baba Demirel’in Osmanlı son dönemi savaşları ve kurtuluş savaşında yer aldığını, farklı bölgeleri görme şansı olduğunu ve bundan dolayı dönemine göre ufku geniş bir insan olduğunu ifade etmiştir. Baba Demirel, aynı zamanda İslamköy’de 1955 – 1963 yılları arasında belediye başkanlığı da yapar. Yazar, Demirel’in dünya görüşünde ve siyaset anlayışında anne ve babasının etkili olduğunu ifade etmiştir. Kendisiyle yapılan röportajda Demirel babasını “sağlamcı, bütün ihtimalleri düşünen ve en kötüsüne göre tedbir alan” şeklinde tanımlarken aynı konuşmada annesini ise “mütevekkil, mütedeyyin, çalışkan, yorulmak bilmeyen, yaptığı işi mutlaka bitiren, hiç tükenmeyen bir Anadolu kadınıydı” şeklinde tasvir etmiştir. Örneğin Demirel, kendisiyle yapılan mülakatta ailesini tanımlarken şöyle demiştir: Biz mesut bir Anadolu ailesiydik. Hayatı ciddiye almış, hayat mücadelesini hiçbir zaman şikâyet konusu yapmamış, bu mücadelenin altında ezilmemiş, gerçekçi, çalışmayı şiar edinmiş, lüksü, israfı, şatafat ve tantanayı değil, kendi işinde gücünde olmayı, tevazuu, iyi kalpliliği, yardımseverliği hiç elden bırakmamış, kimsenin malında mülkünde göz olmamış, hakka hukuka riayetkâr, toplumdan rahatsız olmamış, toplumu rahatsız etmemiş bir aileydik. Biz mütevazı bir Anadolu köylü ailesiydik. Demirel ailesini tanımlarken hayat mücadelesindeki zorlukları şikâyet konusu yapmayan, çalışkan, yardımsever, toplumdan rahatsız olmayan ve toplumu rahatsız etmeyen mütevazı bir Anadolu köylü ailesi tanımını öne çıkarmıştır. Bu noktada ailesinde öne çıkan bu özelliklerin belki de Demirel’in siyasi hayatında öne çıkan halktan şikâyet etmeme, zorluklarla mücadele etme ve sabırla çalışma gibi kavramların nüvesini oluşturduğu öne sürülebilir. Nitekim psikologlar, kişiliğin ve dünya görüşünün şekillenmesinde çocukluk dönemi deneyimleri ve ailenin etkili olduğunu ifade etmişlerdirr. Gelişim psikologları, ailenin toplumların ve kültürlerin oluşmasındaki en küçük ama en etkin köşe taşlarından birisi olduğunu öne sürerler, çünkü kültürel birikimin bireylere aktarılması ve kişiliğin şekillenmesinde ailede edinilen deneyimlerin etkisi büyüktür. 6 Hasan Karabakkal Örneğin Rus psikolog Vygotski, psiko-sosyal gelişim kuramında kültürel ve sosyal dokunun öğrenmedeki etkileri üzerinde durmuş, çocukların bilişsel gelişiminde içinde bulundukları sosyal çevrenin önemine değinmiştir. Vygotski’ye göre öğrenme önce sosyal seviyede, yani insanlar arasında olur, daha sonra bireysel seviyeye geçer, yani içselleştirilir. Dolayısıyla Vygotski’ye göre çocuklar çevresindeki kişilerden ve sosyal dünyalarından öğrenmeye başlar. Ayrıca yetişkinlerin çocukların bilişsel ve dilsel gelişimlerinde önemli bir yeri vardır. Dolayısıyla çocuk bu dönemde çevresindeki yetişkinler tarafından desteklenir ve iyi bir rol modele sahip olursa gelişimi daha olumlu olabilir.5 Benzer şekilde, ünlü gelişim psikoloğu Bronfenbrenner6 geliştirdiği sistem teorisinde davranışları açıklamada bireylerin ait oldukları sosyal kurum ve çevreler arasındaki ilişkilerin ve bu ilişkilerin davranış ve kişilik üzerindeki etkisinin önemine değinmiştir. Örneğin, Bronfenbrenner’in teorisinde mikrosistemde birey; ev, okul ve iş ortamı gibi çevrelerden etkilenir. Mezosistemde, mikrosistemler arasındaki ilişkinin bireyler üzerindeki etkileri üzerinde durulur. Ekzosistem, bireyin fiziksel olarak bulunmadığı ancak onun gelişimini etkileyen ortamlar bütünü olarak kabul edilir. Son olarak, makrosistem ise bir toplum içinde yer alan gelenekler, görenekler, kültür, devlet, hükümet gibi üst yapı kurumlarıdır. Bu teorilerden yola çıkarak Demirel ile anılan kişilik özelliklerinin oluşmasında anne-babasının ve aile içindeki deneyimlerinin oldukça etkili olduğu söylenebilir. Demirel’in Çocukluk Yılları Yazar, Demirel’in kişiliğinin ve mesleki kimliğinin oluşmasında 1930 ve 1940 yıllar Türkiye’sinde yaşanan olayların önemli bir etkisinin olduğunu ifade etmektedir. Yazarın bu savı, 1930 ve 1940 yıllar Türkiye’sinin Demirel’in kişiliğinin ve mesleki kimliğinin oluşmasında ve de siyaset algısında önemli etkisinin olduğunu belirtmektedir. Örneğin, bölgedeki sulama sorunu, kıtlık ve kuraklık Demirel’in sulamanın önemini görmesini sağlamıştır. İlaveten çiftçilik; sabrı, mücadeleyi ve ümidini korumayı öğretmiştir. Demirel o dönemi tanımlarken şöyle demiştir: “Köylülük yetişme tarzımın bir parçası… Biz ekeriz aylarca bekleriz. Ektiğimiz ağustosun ortasında hasata gelir. Çukurova’da daha erkendir, biz 10 ay bekleriz. Demek ki ertesi gün netice almak gibi bir derdimiz yoktur. Bırakıp bir yere gitmeyiz.” 5 Mustafa Ergün, “Vygotsky’nin Yeniden Değerlendirilmesi” Afyon Karahisar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 2,2006. 269-292. 6 Urie Bronfenbrenner, The ecology of human development : experiments by nature and design. Cambridge, Mass.: Harvard University Press, 1979. 7 Hasan Karabakkal Yazar çalışmasında ayrıca Demirel’in siyasete uzak olmayan bir ortamda yetişmiş olmasının da halkın sorunlarını fark edebilmesinde etkisi olduğunu ifade etmiştir. Örneğin Demirel, çocukluğunda şahit olduğu Sakine Teyze’nin maddi imkânsızlığının 65 Yaş kanunu (65 aylığı) konusunda kendisine ilham verdiğini ifade etmiştir. Bireyi ve davranışlarını anlamak, o bireyin kültürel ve değerler dünyasını fark edebilmek ve bunların aile, arkadaş gibi yakın çevresiyle etkileşimi esnasında nasıl anlam bulduğunu kavramak önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin Postmodern anlayışta insanların kendilerine özgü bir hayat hikâyelerinin olduğuna inanılır ve davranışların bu hikâye içindeki rollere bağlı olarak anlam kazandığı düşünülür. Dolayısıyla bu anlayışa göre, kişinin davranışları hakkında ancak kültürel dünyası referans alınarak değerlendirmede bulunulabilir7. Kültür ve deneyimlerin kişiliğin açıklanmasında da etkisi vardır. Örneğin Adler, bireylerin kendilerine özgü yanlarının ve yaşam tarzlarının bulunduğunu ve bu özelliklerin, içinde bulunulan kültür ve toplum vasıtasıyla şekillendiğini belirtmiştir. Böylelikle Adler, bir bireyin sağlıklı olarak değerlendirilebilmesini bireyin hem kendisine faydalı olmasına, hem de içinde bulunduğu topluma yararlı işler yapmasına bağlar. Benzer şekilde, Horney ise geliştirdiği ilişkisel kuramla (Relational Theory) insan davranış ve kişiliklerinin şekillenmesinde özellikle yakın çevresinin ve içinde bulunduğu sosyal çevrenin önemine değinmiştir. 8 Süleyman Demirel’in hayatı ve çocukluk yıllara incelendiğinde postmodern psikoloji yaklaşımının ve kişilik kurumlarının öne sürdüğü durumların ortaya çıkmış olduğu ileri sürülebilir. Örneğin Demirel’in kendine özgü bir hayatı vardır ve davranışları ancak içinde bulunduğu kültüre göre anlam kazanır. Adler’in öne sürdüğü sağlıklı birey kavramı, yani bireyin hem kendisine faydalı olması, hem de içinde bulunduğu topluma yararlı işler yapması, Demirel’de kendini bulmuştur şeklinde yorumlanabilir. Benzer şekilde, Horney’nin de dile getirdiği üzere Demirel’in kişiliğinde, seçimlerinde ve değerlerinde aile hayatı, çocukluk yılları, okul ve üniversite yılları gibi yakın çevresinin ve içinde bulunduğu sosyal çevre ile etkileşiminin izlerini görmek mümkündür. 7 Steinar Kvale, Psychology and postmodernism. London ; Newbury Park, Calif : Sage Publications, 1992. 8 Cloninger’in kitabından derlenmiştir. Bknz: Susan C. Cloninger, Theories of personality: Understading Persons. New Jersey: Pearson Prentice Hall, 2004. 8
Description: