Küreselleþmenin Ekonomik Yansýmalarý, SSÝÝLLAAHHLLII KKUUVVVVEETTLLEERR Geliþme Yolundaki Ülkeler ve Türkiye DDEERRGGÝÝSSÝÝ Ord. Bnb. N. Soner DEDEOÐLU 4 Ekim 2007 Yýl: 127 Sayý: 394 Sahibi Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Baþkanlýðý Sorumlu Müdür Dr.Dz.Öð.Kd.Alb. S. Ömer ERENOÐLU Yayýn Kurulu 2050'li Yýllarýn Güvenlik Ortamý ve Öð.Alb.Hüseyin ALTINTAÞ Askerî Teknolojilerin Geleceði Uzm. Meliha YÜCEL - Tar.Uzm. Kerime ÞAHÝNER Y. Müh. Alb. Levent KOCABIYIK Düzeltmen 28 Uzm. Selma OTÇU Grafik-TTasarým Ceyhan KURHAN Yönetim Yeri Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Baþkanlýðý Bakanlýklar - ANKARA Tel: (0312) 402 23 14 Faks: (0312) 417 01 32 Mustafa Kemal Paþa'ya Gazilik Unvaný ve e-posta: [email protected] Mareþallik Rütbesinin Verilmesi Tar.Uzm. Alev KESKÝN Yýllýk Abone Bedeli 42 10 YTL Abone Hesap No: 39775219-5004 Ziraat Bankasý Ankara Saraçoðlu Þubesi Abone-ÝÝþlem-TTakip ve Sorunlar Ýçin Svl.Me. Ýlkay SARIKAYA Tel: (0312) 402 23 18-19-20/1211 Tafics: 537 23 18-19-20/1211-1214-1216 Basým Yeri Genelkurmay Basýmevi Bakanlýklar - ANKARA Savaþçý Ruh (II. Bölüm) Tuðg. Ergüder TOPTAÞ Genelkurmay Askerî Tarih ve 46 Stratejik Etüt Baþkanlýðý tarafýndan üç ayda bir yayýmlanýr. Dergimizdeki yazý ve resimlerin her hakký saklýdýr; ancak kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir. Silahlý Kuvvetler Dergisi’nde yayýmlanan makaleler, yazarlarýnýn kiþisel fikirlerini yansýtýr. ISSN: 1300-0063 Avrupa Birliðinin Global Konum Belirleme Sistemine (Gps) Alternatifi: Galileo Uydularla Konum Belirleme Sistemi Doç.Müh.Alb.Muzaffer KAHVECÝ, Türk Silahlý Kuvvetlerinin Dr.Müh.Alb.Halil AKDENÝZ Deðiþim - Dönüþümünde 78 Lojistik Konseptine Bakýþ Hv. Korg. Rasim ARSLAN 88 Türk Ordusuna Yeni Yýldýzlar Katýldý 98 Bilim ve Teknoloji 118 Basýnda Silahlý Kuvvetler 122 Yeni Yayýnlar 126 Okurlarýmýza Son sayýmýzdan bugüne kadar geçen sürede, Türk tarihinin kuþkusuz en önemli olaylarýndan biri olan 30 Aðustos Zafer Bayramý'ný ulusça büyük bir kývançla kutladýk. Türk adýnýn tarihte yer almaya baþladýðý andan itibaren ordu-millet kimliði ile ön plana çýkan Türk ulusu, gerektiðinde kadýn-erkek, genç-yaþlý ayrýmý gözetmeksizin tek vücut olmuþ; ulusal mücadelelerde daima ordusuyla bütünleþmiþtir. Bu bütünleþme ile ordu-millet kavramýnýn anlamýný en yoðun biçimde kazandýðý gün 30 Aðustos Zafer Bayramý'dýr. Yok olmaya mahkum edilmiþ bir devleti yoktan var eden Ulu Önder, bu varoluþ mücadelesinde tek bir güce güvenmiþtir: Türk ulusu! Ýnsan üstü bir çabayla kenetlenen ve mücadele eden ulusumuz tarih sayfalarýnda yer alan adýna yakýþýr biçimde davranarak bu güveni haklý çýkarmýþtýr. Bu zaferlerin kazanýlmasýnda en büyük pay, þüphesiz þehit ve gazilerimizindir. Bir an bile düþünmeden tüm varlýðýný vataný için feda eden bu kahramanlara olan minnetimiz sonsuza dek sürecektir. Türk milletinin en büyük gazisi Baþkomutan Mustafa Kemal'e bu unvan, Sakarya Meydan Muharebesi'nin ardýndan, 19 Eylül 1921 tarihinde, TBMM tarafýndan mareþallik rütbesi ile birlikte verilmiþtir. 2002 yýlýnda alýnan bir kararla 19 Eylül, tüm gazilerimizin günü olarak kutlanmaya baþlanmýþtýr. Türkiye Cumhuriyeti'nin mimarlarý olan, baþta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere tüm þehit ve gazilerimizi minnet ve saygýyla bir kez daha anýyoruz. Askerî zaferlerin ardýndan sýra ülke yönetimini biçimlendirmeye geldiðinde tek bir ilkeyi esas alan ATATÜRK, "Egemenlik kayýtsýz þartsýz milletindir." diyerek halkýn iradesinin yine halkýn elinde olmasýnýn önemini ve gerekliliðini vurgulamýþtýr. Saltanat ve halifelik kaldýrýlarak laik, demokratik bir yönetim biçimi benimsenmiþtir. Ulus iradesinin bireysel kararlara býrakýlamayacaðýný savunan Ulu Önder; halkýn kendi kendini yönetmesinin esas alýnacaðý bir yönetim biçimi olan cumhuriyeti benimserken bireysel hýrslardan ne kadar uzak olduðunu ve Türk ulusuna ne kadar güvendiðini bir kez daha göstermiþtir. Bu yýl 84. yýldönümünü kutlayacaðýmýz cumhuriyetin, ne zor þartlar altýnda kurulduðunu, bu uðurda neler feda edildiðini asla unutmamalýyýz. Bunu, aklýmýzdan çýkarmadýðýmýz sürece olasý iç ve dýþ tehditlerle mücadele etmek çok daha kolay olacaktýr. Ulu Önder ATATÜRK'ün çizdiði yolda emin adýmlarla yürürken þanlý geçmiþimize ve parlak geleceðimize sahip çýkarak laik, demokratik, baðýmsýz Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek koruyacaðýz. Bu sayýmýzda yer alan askerî, sosyo-ekonomik, tarihsel ve bilimsel içerikli makaleleri beðenerek okuyacaðýnýzý umuyoruz. Galip MENDÝ Korgeneral ATASE Baþkaný ** OOrrdd.. BBnnbb.. NN.. SSoonneerr DDEEDDEEOOÐÐLLUU **KKTTBBKK LLoojj.. DDss.. GGrrpp.. BBkkmm.. TTbb.. KK..llýýððýý GÝRÝÞ Belirtilen bu süreçte, Kurtuluþ elde ettiklerinde yanlýþ çözümleri Savaþý ile baðýmsýzlýðýný kazanan halka zorla benimsetmek yolunu Küreselleþme, dünyanýn yaþa- ve ulus-devlet olarak kendisini ka- seçmektedirler. Aydýnlarýn ülke so- dýðý tarým ve endüstri devrimlerin- bul ettiren Türkiye Cumhuriyeti runlarýný çözmek iddiasýyla baþ- den sonra ortaya çýkan üçüncü Devleti’nin küreselleþmenin sun- vurduklarý batýlýlaþma/çaðdaþlaþ- büyük devrim, iletiþim - biliþim duðu ekonomik avantajlardan ya- ma olarak sunulan bu yöntem, devriminin görüntülerinden biridir. rarlanmasý ve Avrupa Birliðine a- Türkiye’nin sorunlarýna ne kýsa ne XXI. yüzyýlýn baþýnda hýzlý bir day üye olmasý gerekçe gösterile- de uzun vadede kalýcý ve gerçek deðiþim sürecinin içine girilmesiy- rek bu yapýsýný deðiþtirmesinin ve çözümler getirmiþtir. le milyonlarca insaný birbirine öngörülen sisteme uygun bir þek- Küreselleþmenin Tanýmý baðlayan bilgisayarlar, internet ve le dönüþtürmesinin gerekliliðini iletiþim alanýnda devrim yaratmýþ; Dünya ekonomisi, özellikle i- dile getirenler göze çarpmaktadýr. küreselleþme olgusu birçok alan- çinde yaþadýðýmýz son çeyrek yüz- Bu noktada belirtilmesi gerekir yýl içerisinde hýzla “küreselleþme” da mesafeleri, sýnýrlarý anlamsýz ki, iki yüzyýla yaklaþan batýlýlaþ- sürecine girmiþtir. Küreselleþme, i- kýlmýþ, dünya küresel bir köy hâli- ma/modernleþme tarihimiz, “çö- letiþim ve insani etkileþimin dünya ne gelmiþtir. zümleri gibi sorunlarý da dýþ kay- ölçeðinde hýzla yayýlmasýyla birlik- Yaþanan bu geliþmeler sonu- naklý bir toplum yapýsý” ortaya te uluslar arasýndaki coðrafi sýnýr- cunda ulusal mali piyasalarýn ara- koymaktadýr. Günlük sorunlar larýn önemini yitirmeye baþlamasý larýndaki sýnýrlarýn çoðu ortadan karþýsýnda bunalan insanýmýz, sonucunda insani gündem ve ilgi- kalkmak suretiyle küresel bir ser- kendisine sunulan bu dýþ kaynaklý lerin dünyalaþmasý sürecidir. Bu maye piyasasý oluþmaya baþlamýþ, sorunlarý önce benimsemek duru- süreci tahrik eden etkenlerin ö- uluslararasý alanda yeni aktörlerin munda kalmakta ardýndan da bu- nemli bir kýsmý yeni ortaya çýkmýþ ve çok uluslu þirketlerin sayýsýnda na ait çözümleri öðrenmek zorun- olmakla beraber, önceden beri var inanýlmaz derecede artýþlar mey- da býrakýlmaktadýr. Yaþanan bu olan bir grup etken de yenilerde dana gelmiþtir. etkili hâle gelmeye baþlamýþ ve “sorun-çözüm dairesi” içerisine hep birlikte insani varoluþun sos- Geliþmiþ ülkeler, teknolojilerin giren aydýnlar; düþünme ve araþ- yal, kültürel ve iktisadi yönlerine saðladýklarý yenilikleri az geliþmiþ týrma güçlerini kaybetmekte ger- ulus aþýrý bir nitelik kazandýr- ve geliþmekte olan ülkelerin kon- çek hayatýn ve tarihin bu yapay mýþlardýr. Ayrýca, küreselleþ- trol edilmesinde önemli bir unsur sorun ve çözümlerin dýþýnda ken- menin etkisi toplumlarýn olarak kullanmýþlar ve kullanmaya di çizgisinde ilerlemesi karþýsýnda bu sürecin bilincine devam etmektedirler. Bundan do- sorumlu aramakta ve genellikle varmalarýyla birlikte layý ise artýk XXI. yüzyýlda gücün, milletimizi suçlamayý tercih et- daha da art- bilgiyi ve teknolojiyi en iyi kullana- mektedirler. Bu tip aydýn yönetici- maktadýr. nýn elinde olacaðý açýktýr. ler, uygulamaya dönük imkânlar Silahlý Kuvvetler Dergisi, Ekim 2007, Sayý 394 5 Küreselleþmenin Sosyo-Ekonomik Yansýmalarý, Geliþme Yolundaki Ülkeler ve Türkiye Küreselleþme, esasta sadece e- gü kalýplar, günümüzde bütün konomik bir olgu deðildir. Küre- millî kalýplarý zorlamakta ve deðiþi- selleþmenin kültürel, siyasi, sos- mi, kendi biçimine uygun þekil- yal, hukuki ve uluslararasý boyut- lendirmektedir. Bu deðiþimde larý da vardýr. Kültürel faktörü dýþ- kimse kimseye bildiðimiz anlamda layarak sadece ekonomik verilerle baský yapmamaktadýr; sadece in- san psikolojisinin en güçlüye ben- izah edilecek bir küreselleþme ek- zeme, ondan ayrýlmama eðilimi sik kalacaktýr. Eðitim sisteminden bu deðiþimde rol oynamaktadýr. yaþama ve davranýþ biçimine, bes- lenmeden müzik ve eðlence biçi- Küreselleþme ile birlikte, geliþ- mine, giyim kuþamdan hayatý al- miþ, geliþmekte olan ve az geliþ- gýlama anlayýþýna kadar birçok a- miþ ülkeler arasýnda iþ birliði landa ABD ve Batý deðerlerine öz- imkânlarý geniþlemiþtir. Ülkeler a- rasýnda ticaret sýnýrlarýnýn ö- nündeki engel- ler giderek azal- maya ve orta- dan kalkmaya baþlamýþ, ulus- lararasý ticaret hacmi geniþle- Dünyada uluslararasý ticaret miþ, geliþmiþ ül- hareketlerindeki deðiþim trendi iz- kelerden geliþ- lendiðinde 1987 ile 2007 arasýn- mekte olan ül- daki dönemde, küreselleþme eðili- kelere yüksek minin arttýðý gözlemlenmektedir. teknoloji trans- Ancak bu artýþ, yüksek gelirli ülke- feri artmýþ, ulus- lerde daha belirgin bir durum arz lararasý finans piyasalarý geliþmiþ, etmektedir. Düþük gelirli ülkelerde ülkeler arasýnda iþ gücü akýmý hýz- toplam ihracat ve ithalat hacmi- lanmýþ, yabancý sermaye akýþýnda nin GSYÝH (Gayri Safi Yurt Ýçi önemli geliþmeler yaþanmýþtýr. Ýþte Hasýla)’ye oraný, 1987 yýlýnda %7 bu iliþkiler, “küresel ekonomik en- iken bu oran 1997 yýlýnda %8,4’e tegrasyon” adý verilen bir olguyu yükselmiþ, 2007 baþlarýnda ise gündeme getirmiþtir. Küresel eko- %9,6 oranýna ulaþmýþtýr. Oysa bu nomik entegras- yon, kýsaca, ülkeler oranlar yüksek gelirli ülkelerde arasýnda mal, ser- 1987 yýlýnda % 27,4, 1997 yýlýnda maye ve emek ha- %38,7 ve 2007 yýlýnda ise % 49,3 reketlerinin artmasý olarak gerçekleþmiþtir. Tüm dünya ve ülkelerin ekono- ülkelerinde ise 1987 yýlýnda %20 mik iþ birliði alanla- olan bu oran, 1997 yýlýnda rýnýn geniþlemesi o- %29,6’ya ve 2007 baþýnda larak tanýmlanabilir. %38,2’ye yükselmiþtir. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Ekim 2007, Sayý 394 6 Tablo-11: Ülke gruplarýnýn dýþ ticaret hacminin dünya GSMH’sine oraný Geliþmiþ, Geliþmekte Olan ve En Az Geliþmiþ Ekonomilerin Yýllar (%) Dünya Ekonomisindeki Yerleri Ülke gruplarý 1987 1997 2007 Ekonomik alanda küreselleþ- Düþük gelirli ülkeler 7 8,4 9,6 menin baþlangýcý 1800’lü yýllara dayanmaktadýr. 1800’lü yýllarýn Yüksek gelirli ülkeler 27,4 38,7 49,3 baþlarýndan itibaren keþif ve icat- Tüm dünya ülkeleri 20 29,6 38,2 lardaki artýþ sonucu ulaþtýrma ve Kaynak :Dünya Bankasý Raporlarý (1988, 1997, 2006) haberleþmede ulaþýlan yeni bo- yutlar sermayenin küreselleþmesi Benzer bir eðilim, uluslararasý Ancak küreselleþmenin evren- hareketlerini baþlatmýþtýr. Birinci sermaye hareketleri için de söz sel anlamda eþitlik, refah, barýþ ve Dünya Savaþý’nýn baþlamasý ile e- konusudur. Doðrudan yabancý özgürlük ortamý yaratarak sýnýrsýz konomide küreselleþme durakla- sermaye yatýrýmlarýnýn GSYÝH’ye bir dünya ortaya çýkaracaðý konu- ma dönemine girmiþ, Ýkinci Dün- oraný, tüm dünyada son yýlda ö- sunda ciddi endiþeler dile getiril- ya Savaþý ve Soðuk Savaþ dönem- nemli bir artýþ göstermiþtir. Tüm dünya ülkelerinde doðrudan ya- mektedir. Küreselleþmenin, bölge lerinde de duraklama dönemi de- bancý sermaye yatýrýmlarýnýn ve ülke sýnýrlarýnýn önemini tama- vam etmiþtir. Ekonomide küresel- GSYÝH’ye oraný, 1987 yýlýnda men ortadan kaldýrdýðýný söyle- leþme 1970’li yýllarýn baþlarýndan %1,5 iken bu oran 1997 yýlýnda mek güçtür. Bir bütün olarak ülke- itibaren tekrar gündeme gelmeye % 2,5’e ve 2007 yýlý baþýnda baþlamýþ, 1980’li yýllarýn baþlarýn- leri ve insanlarý birbirlerinden ayý- % 3,4 oranýna yükselmiþtir.1 Orta da ise ABD’de muhafazakârlarýn ran fiziki engellerin ortadan kalk- gelirli ülkelerde -bunlar, geliþmek- “piyasa ekonomisini devlet müda- masýna karþýn küreselleþme, gü- te olan ülkeler olarak da adlandý- halelerinden arýndýrma hareketle- ney ülkelerinden ziyade kuzey ül- rýlabilir- doðrudan yabancý serma- ri” ile hýz kazanmaya baþlamýþtýr. ye oranýnda çok ciddi bir artýþ ol- kelerinde daha belirgin olarak ABD’de baþkan Reagan dönemin- duðu dikkat çekmektedir. gerçekleþmiþtir. de “daha serbest bir dünya eko- nomisi oluþturmak” amacýyla yeni politikalar üretilmeye baþlanmýþtýr. 1989 yýlýnda Berlin Duvarý’nýn çökmesiyle ABD hâkimiyetinde tek kutuplu dünya düzeni oluþ- turma çabalarý sonucu sermaye- nin küreselleþmesi hareketleri az geliþmiþ, geliþmekte olan ve geliþ- miþ ülkelerin yani tüm dünyanýn gündemine “yeni ekonomik dü- zen” adý altýnda yerleþmeye baþla- mýþtýr. Yaþanan bu geliþmeler so- nucunda ulusal mali piyasalarýn a- ralarýndaki sýnýrlarýn çoðu ortadan kalkmak suretiyle bir sermaye pi- 1 Financial Times, 15 Temmuz 1997. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Ekim 2007, Sayý 394 7 Küreselleþmenin Sosyo-Ekonomik Yansýmalarý, Geliþme Yolundaki Ülkeler ve Türkiye yasasý oluþmaya baþlamýþ, ulusla- etkisiyle borçlarýný ödeyemez du- rarasý alanda yeni aktörlerin ve ruma düþtükleri gözlenmektedir. çok uluslu þirketlerin sayýsýnda i- Elde edilen veriler, küreselleþme nanýlmaz derecede artýþlar mey- ile gelinen nokta konusunda bazý dana gelmiþtir. sonuçlara ulaþmak için yeterli ol- maktadýr. Dünya Bankasý’nýn 1990 yýlý itibarýyla açýkladýðý rakamlarýn yer aldýðý Tablo-2 incelendiðinde; tüm dünya nüfusunun sadece %15,5’lik bölümünü oluþturan, ABD liderliðindeki geliþmiþ ülkele- rin dünya gelirlerinin (GSYÝH) %73,2’sine, dünya toplam ihraca- týnýn ise 80,2’sine sahip olmalarý, buna karþýlýk dünya nüfusunun %84,5’lik bölümünü oluþturan az geliþmiþ ve geliþmekte olan ülkele- rin dünya gelirlerinin ancak geçen 16 yýllýk süre sonunda ge- %26,8’ine, tüm dünyada yapýlan liþmiþ ülkelerin dünya nüfusu için- toplam ihracatýn ise %19,8’ine sa- deki oranlarý %15,5 seviyesinden hip olmalarý oldukça ilginç bir du- %14,1 seviyesine gerilerken dün- rum olarak ortaya çýkmaktadýr.2 ya gelirleri içindeki paylarý Dünya Bankasýnýn 1997 yýlý %80,7’ye, dünya ihracatý içindeki Sermayenin küreselleþmesi ko- verilerinin yer aldýðý Tablo-2 ince- paylarý ise %85,9’a yükselmiþtir. nusunda hýzlý geliþmelerin yaþan- lendiðinde ise küreselleþmenin Buna karþýlýk az geliþmiþ ve geliþ- dýðý bu dönemlerde, az geliþmiþ ve daha çarpýcý bir boyutunu gözle- mekte olan ülkelerin dünya nüfu- geliþmekte olan ülkelerin ekono- me imkâný elde edilmektedir. su içindeki oranlarý %84,5 oranýn- milerinde yaþanan olumsuzluklarýn 1990 yýlýndan 2006 yýlýna kadar dan %85,9’a yükselirken tüm Tablo-22: Ülkelerin yýllara göre gelir daðýlýmlarý Yýllar Ülkeler Toplam nüfus (%) Toplam GSYÝH (%) Toplam ihracat (%) Geliþmiþ ülkeler 15,5 73,2 80,2 1990 Geliþmekte olan ve az geliþmiþ ülkeler 84,5 26,8 19,8 Geliþmiþ ülkeler 14,1 80,7 85,9 2006 Geliþmekte olan ve az geliþmiþ ülkeler 85,9 19,3 14,1 Kaynak : Dünya Bankasý Raporu, 2006. 2 Dünya Bankasý Raporu, 1990. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Ekim 2007, Sayý 394 8 dünya gelirleri içindeki paylarý eklendiðinde eski dünya düzeni- tikçe çevredeki ülkelerle aralarýn- %19,3’e, dünya ihracatý içindeki nin temel ayaðý olan ideolojik daki fark daha da açýlmaktadýr. paylarý ise %14,1’e düþmüþtür.3 kamplaþma son bulmuþ, Doðu Sanayileþmiþ ülkeler imalat sana- Bloðu tarih sahnesinden silinmiþ- yisinden hizmet sanayisine geçer- Eski Dünya Ekonomik Düzeni- tir. Zaten, 1985’te, M. Gorbachev ken terk ettikleri dallarý çevredeki nin Yýkýlýþý iktidarýnda Sovyetler kendini yeni- ülkelere yönlendirmektedirler. 30 Ýkinci Dünya Savaþý sonundan lemek için yola çýktýðýnda, zaten yýl sonra sanayileþmiþ ülkelerde i- 1970’li yýllarýn baþýna kadar dün- kamplaþmanýn sona erdiði görül- malat sanayisinde çalýþanlarýn ya ekonomisinin çizgisi savaþ son- mektedir. Bu açýdan, belki de geçiþ %10’u geçmeyeceði tahmin edil- rasý koþullarýn, kurumlaþmalarýn dönemini 1980’li yýllarýn sonuna mektedir.4 Az geliþmiþ ülkelerin ve Soðuk Savaþ’ýn kamplaþmasý- kadar uzatmak, yeni ekonomik üretimlerine olan gereksinim a- nýn etkisinde olmuþtur. 1970’li yýl- düzeni bundan ötede düþünmek zaldýkça diðer bir deyiþle ham lar geçiþ dönemini simgelemiþtir. daha gerçekçi sayýlacaktýr. madde merkezdeki sanayi üretimi 1980’li yýllarýn baþýndan itibaren, için önemini kaybettikçe bu ülke- Yeni Dünya Düzenine Geçiþ geçiþ döneminin sonucunda be- lerin ihracatlarý azalacaktýr. Hâkim lirginlik kazanan “yeni ekonomik Teknolojinin geliþmesi ile ula- bölgelerin piyasa kapýlarý bu ülke- düzen” devreye girmiþtir. þým ve iletiþim alanlarýnda oluþan lere yavaþ yavaþ kapanýrken birbir- geliþmeler küreselleþme olgusu- Yeni düzen, eski düzenden çok leri ile olan ticaretleri artacaktýr. nun hayatýmýza girmesini zorunlu farklýdýr. 1970’li yýllarýn baþýndan Çok fakir ülkelerin gözden çýkarýl- hâle getirmiþtir. Zamanla küresel- 1980’li yýllarýn baþýna kadar süren masý ve ekonomik fýrsat eþitliði gi- leþme olgusu birçok alanda oldu- yeni ekonomik düzene geçiþ, yeni bi kavramlar artýk geliþmekte olan ðu gibi ekonomik alanda da dev- teknoloji devriminin devreye gir- ülkeleri bile ilgilendirmemektedir. letlerin politikalarýna yön verecek mesinden, dünya ekonomisinde Küreselleþme sürecinde sorunlar bir boyut kazanmýþtýr. Bu anlamda rekabet gücü yükselen yeni ülkele- da küreselleþmiþtir. Yoksulluk, göç- uluslararasý düzenin yapý taþlarý ye- rin ve bölgelerin ortaya çýkmasýna; ler, uyuþturucu, çevre, silahlanma rinden oynamýþ ve baþta devletler Bretton Woods’un istikrarlý finans hep iç içe geçmiþ durumdadýr. olmak üzere uluslararasý kuru- piyasalarýnýn yerini dalgalý kurlara luþlar bu yeni küresel dünya i- býrakmasýndan borç krizlerinin çin yapý taþlarýnýn yeniden o- 1970’li yýllarýn sonundan itibaren turtulmasý için kollarý sývamýþ- patlamaya baþlamasýna kadar sü- lardýr. rüp gitmiþtir. 1980’li yýllarýn baþýn- Yeni ekonomik düzen ara- dan itibaren ABD öncülüðünde yýþlarý: Dünyada yeni düzen baþlatýlan tam serbest piyasa eko- arayýþlarý, Avrupa, Japonya nomisine geçiþ, geliþmekte olan ve ABD gibi ayrýcalýklý bölge- ve aðýr dýþ borçlu ülkelerde yay- ler dýþýnda kalan yerleri marji- gýnlaþtýrýlýrken teknolojik devrim, nal bir konuma itmektedir. bunu yaþamayan Doðu Bloðu’nu Ayrýcalýklý bölgeler giderek çoktan geri kalmaya mahkûm et- sanayi ötesi bir topluma git- miþti; devrimin askerî boyutu da 3 Dünya Bankasý Raporlarý, 1997, 2006. 4 Avrupa Komisyonu, Ekonomik Tahminler Raporu, 2004. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Ekim 2007, Sayý 394 9 Küreselleþmenin Sosyo-Ekonomik Yansýmalarý, Geliþme Yolundaki Ülkeler ve Türkiye Yeni dünya ekonomik düzeni- Burada da kendi aralarýnda büyük Yeni dünya ekonomik ne geçiþ ve ortaya çýkan eðilim- dayanýþma görülmektedir. Sanki düzeninin doðuþ nedenleri: Yeni ler: Dünyada yeni siyasal düzenin karþýtlýk bir kuzey - güney ya da ekonomik düzeni yaratan temel nasýl yürüyeceði aþaðý yukarý belli merkez - çevre çekiþmesinde bu- neden 1960’lý yýllarýn sonu ile olmuþtur. Hiç olmazsa 2000 yýlýna lunuyor gibi ortaya bir tablo çýk- 1970’li yýllarýn baþýndan itibaren kadar dünyanýn tek “süper gücü” maktadýr. ileri sanayi ülkelerinde sermaye- kalan ABD, Birleþmiþ Milletleri Dünyada oluþan yeni ekonomik nin kâr haddinin düþmeye baþla- kendi siyasal hedeflerinin “meþru- düzen ise bundan farklý bir görüntü masýdýr. Buna, bazý ek siyasal - e- iyet aracý” olarak kullanmýþ; eþitler sergilemektedir. Merkez - çevre,ku- konomik olaylarýn Batý’nýn gücü- arasýnda ikinci derecede güçler zey - güney karþýtlýðý burada da nü sorgular niteliði eklenmelidir: (Almanya, Japonya, Fransa, Ýngil- mevcuttur. Ne var ki, “merkez”in Biri, ABD’nin Vietnam’daki baþa- tere, Rusya) ABD’ye karþý çýkma- kendi içindeki çekiþme - çatýþma rýsýzlýðýdýr; bir diðeri 1973 ve mýþtýr. Ne var ki bunlar arada ken- hiç de ihmal edilir gibi deðildir. 1979 - 1980’deki birinci ve ikinci di küçük manevralarýný yürütür- Hatta yeni ekonomik düzenin te- petrol krizlerinde OPEC’in baþarý- ken, ABD’de bunlar karþýsýnda melde, aralarýndaki rekabet eþitliði- sýdýr; nihayet, Japonya’nýn ve As- sessiz kalmýþtýr. ni düzenlemeye dönük olduðu da- ya Kaplanlarýnýn sanayi ve ihracat Dünyanýn “merkez”indeki bü- hi savunulabilir. Ne var ki “çevre”yi alanýndaki devlet destekli baþarý- yüklü küçüklü güçler arasýnda si- kendi ihtiyaçlarýna koþut biçimde larýdýr. Hepsi sonuçta kâr haddini yasal planda sürtüþme pek olaca- deðiþtirmeye gelindiðinde yine kü- etkiliyor olsa da ciddi siyasal bo- ða benzememektedir. Güçleri bir- çüklü büyüklü, “merkez”de yer a- yut da içermektedirler. Kârlýlýktaki leþtirmede “yapýþtýrýcý” iþlevi üstle- lan bütün güçler iþ birliðini aksat- deðiþmeler kapitalizmin olaðan nen “ortak düþman” ise 1990 ön- mamaktadýrlar. konjonktürel iniþ çýkýþlarýndan i- cesi dünyadan çok farklýdýr. “Ko- Tek kutuplu yeni düzende, barettir. münizm tehdidi” yerini þimdilik, “çevre” ülkelerinin eski iþlevlerini “Ýslami köktencilik” akýmýna býrak- Böyle olsa da kâr hadlerinin di- kaybetmeleri, “merkez” açýsýndan mýþ gözükmektedir. Tabi, bir be vurduðu 1979 - 1982 arasý yýl- eski önemlerini yitirmeleri, bunlar diðer ortak düþman, lar, yeni dünya düzeni denilen için artýk eski kolaylýkla- üçüncü dünya ülkele- programýn yürürlüðe sokulmasýy- rýn yok olduðuna iþa- rinden “merkez”e la eþ anlýlýk gösterir. 1970’li yýllarýn ret etmektedir. Bu doðru önlene- baþýndan itibaren yürürlüðe gir- sav, Türkiye için meyen göç meye baþlayan yeni teknoloji dev- olgusudur. de geçerlidir. rimi, önlem paketinin bir boyutu- nu oluþturur. Kapital yoðunluðu, yüksek yeni teknoloji, kâr haddini yükseltme olanaðý vermektedir. Olayýn kurumsal boyutu ise bir yandan çevre ülkelere, ileri sanayi ülkelerinde sermayenin kâr had- dini artýracak programlarýn uy- gulatýlmasýdýr; bir yandan “merkez”in içinde rekabet ko- þullarýnýn eþitlenmesidir. Prog- ramý uygulatmanýn ikinci a- Silahlý Kuvvetler Dergisi, Ekim 2007, Sayý 394 10
Description: