ebook img

Şeytanı Uyandırma - John Verdon PDF

609 Pages·2012·2.76 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Şeytanı Uyandırma - John Verdon

ŞEYTANI UYANDIRMA John Verdón KORİDOR YAYINCILIK - 207 YAYINEVİ SERTİFİKA NO: 16229 MATBAA SERTİFİKA NO: 16318 Şeytanı Uyandırma John Verdon Özgün Adı: Let the Devil Sleep © 2012 John Verdon © Bu kitabın Türkiye‘deki yayın hakları Koridor Yayıncılık’a ai�r. Yayıncının izni olmaksızın çoğal�lamaz, kaynak gösterilmek sure�yle alın� yapılabilir. Yayın yönetmeni: Erdem Boz Editör: Zübeyde Abat Çeviren: Ender Nail Kapak uygulama ve sayfa tasarımı: Tuğçe Ekmekçi Baskı ve cilt: Oktay Matbaacılık, İstanbul OKTAY MATBAACILIK Davutpaşa Kışla Cad. Kale İş Merkezi C Blok No: 55 - 56Topkapı - Zey�nburnu Cilt: Umut Matbaacılık, İstanbul 1. baskı: Koridor Yayıncılık, İstanbul 2012 KORİDOR YAYINCILIK Maltepe Mah. Davutpaşa Cad. MB iş Merkezi No: 14 Kat: 1 D: 1 Zey�nburnu / İstanbul Tel.: 0212 - 544 41 41 / 544 66 68 / 544 66 69 Faks.: 0212-544 66 70 E-posta: [email protected] www.koridoryayincilik.com.tr Genel Dağı�m: YELPAZE DAĞITIM Tel.: 0212 544 46 46 / 544 32 02 - 03 Faks: 0212 544 87 86 E-posta: [email protected] ŞEYTANI UYANDIRMA John Verdon Çeviren: Ender Nail Naomi’ye Giriş Kadın durdurulmalıydı. İmalar işe yaramamıştı. Tatlı dille yapılan ikazlar dikkate alınmamıştı. Daha sert girişimlerde bulunulmalı, çarpıcı, yanlış anlaşılması imkansız bir şey yapılmalı, böylece durum net biçimde açıklanmalıydı. Açıklamanın tam istenildiği biçimde anlaşılması hayati derecede önemliydi. Kuşkuya, sorulara yer bırakılmamalıydı. Polisin, medyanın ve bu acemi işgüzarın mesajı mutlaka anlamaları, önemini kavramaları sağlanmalıydı. Önündeki sarı deftere düşünceli bir tavırla bakıp ardından yazmaya koyuldu. Derhal tasarladığınız projenizden vazgeçmeniz gerek. Yapmayı planladığınız şeye karşı hoşgörüyle yaklaşılması imkansız. Projeniz dünyanın en zarar verici insanlarını yüceltmektedir. Suçluları göklere çıkartmak suretiyle benim adaleti sağlama çabalarım alaya alınmaktadır. Utanç verici aşağılık kişiler bu projeyle hak etmedikleri sempatiyi kazanmaktadırlar. Buna izin verilemez. Buna izin vermeyeceğim. Başarıya ulaşmamın sağladığı huzurla on yıldır uyuyordum. Dünyaya verdiğim mesajın, sağladığım adaletin huzuruyla doluydum. Beni yeniden harekete geçmeye zorlama. Bedeli çok ağır olur. Yazdıklarını yeniden okudu. Sonra başını yavaşça iki yana salladı. Üslubu beğenmedi. Sayfayı yırtıp sandalyesinin yanındaki kağıt parçalayıcıya yerleştirdi. Sonra da boş sayfaya yeniden yazmaya koyuldu: Yaptığın işe son ver. Derhal vazgeç. Aksi takdirde yeniden kan dökülecek. Hem de çok daha fazla. Seni uyarıyorum. Huzurumu bozma. Bu daha iyi olmuştu. Ama yine de istediği gibi değildi. Üzerinde çalışması gerekiyordu. Söylemek istediğini biraz daha netleştirip, üslubu sertleştirmeliydi. Kuşkuya yer bırakmadan. Kusursuz hale getirerek. Ve bunun için çok az zamanı vardı. Birinci Kısım Cinayet Yetimleri 1 .Bölüm Bahar Kapılar açıktı. Dave Gurney durduğu kahvaltı masasının yanından baktığında kalan son kar birikintilerini görebiliyordu. Buzulları andıran kar birikintileri iyice küçülmüş, çevrelerini kuşatan ağaçların arasında yer yer göze çarpar olmuşlardı. Eriyen karlarla yeniden ortaya çıkan toprak mis gibi kokuyor, yazdan kalan yabani otların büyük çiftlik evinin mutfağına kadar yaklaştığı daha net biçimde görülüyordu. Doğanın uyanışının kokusu eskiden üzerinde mucizevi bir etki yaratırdı. Ama şimdi neredeyse hiç etkilenmedi. Hatta hoşuna bile gitmemişti. Güzeldi elbette ama önemsizdi. “Dışarı çıkmalısın,” diye seslendi Madeleine mısır gevreği kasesini lavaboda yıkarken. “Dışarı, güneşe çıksana. Hava harika.” “Evet, görüyorum,” dedi ama kıpırdamadı. “Kahveni dışarıda iç,” dedi karısı kaseyi kuruması için evye-ye koyarken. “Güneşten de faydalanırsın hem.” “Hmm.” Başını anlamsızca sallayarak elindeki fincandan bir yudum aldı. “Bu her zamanki kahve mi?” “Neden? Kötü mü?” “Kötü demedim ki.” “Evet, aynı kahve.” Gurney iç çekti. “Galiba grip olacağım. Birkaç gündür hiçbir şeyden tat alamıyorum.” Madeleine ellerini evyenin kenarına yaslayıp ona bakarak, “Daha fazla dışarı çıkman gerek,” dedi. “Uğraşacak bir şeyler bulmalısın kendine.” “Doğru.” “Ben ciddiyim. Bütün zamanını evde dört duvar arasında geçirmemelisin. Hasta olursun. Zaten oluyorsun da. Elbette hiçbir şeyin tadı eskisi gibi olmaz. Connie Clark’ı aradın mı?” “Arayacağım.” “Ne zaman?” “Aramak istediğimde.” Bu isteğin yakın zamanda geleceğini de sanmıyordu. Son günlerde hep böyleydi. Aslında altı aydan beri böyleydi. Son derece tuhaf bir cinayet vakası olan Jillian Perry cinayetinin çözülme aşamasında yaralanınca sanki normal yaşamdan elini eteğini bütünüyle çekmişti. Günlük vazifelerini, planlamalarını, insanlarla ilişkilerini, telefon görüşmelerini, her türden sorumluluklarını bir kenara bırakmış gibiydi. Geldiği noktada ajandasında bir sonraki sayfanın boş olması en çok tercih ettiği şeylerin başında gelir olmuştu. Ne bir randevu ne de söz veriyordu. Bu içine kapanıklığı da özgürlükle eşdeğer görüyordu. Diğer yandan bu ruh halinin hiç de iyi olmadığını görebilecek bir tarafsızlığa da sahipti. Çünkü böylesi bir özgürlükle huzur bulamayacağının bilincindeydi. Bu baskın ruh hali huzur vermek bir tarafa, tahammül etmeyi bile son derece zorlaştırıyordu.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.