5 Selçuklu Medreselerinden Amasya Halifet Gazı Medresesi ve Vakıfları Doç. Dr. Refet YİNANÇ I- Halifet Gazi Gazi'nin Amasya'da yaptırmış olduğu Medrese ki tabesi" ve vakfiyesi ile kendi adına Türkçeye tercü Mübarizeddin Halifet Gazi, XII. yy başların me edilmiş bir tıp kitabı^, babasının adının Suli da yaşamış Selçuklu emirlerindendir. Adının Da- veya Tuli®, dedesinin adının da Türkânşah olduğu nişmendnâme'ye aksetmesinden onun aslen bir nu ortaya koymaktadır. Halifet Gazi'nin Daniş Danişmendli emiri iken bu hanedanın 1175 — mendli hükümdarlarından Melik Gazi ile silah arka 1178 yıllarında yıkılmasından sonra Selçuklu hiz daşlığı yapmış olması da mümkün değildir. Zira metine geçmiş olduğu hükmüne varılmaktadır.^ Danişmendnâme'de Halifet Gazi'nin, Artuhi' 1. s. Tekındag, izzet Koyuııoglu Kütüphanesinde nin oğlu olduğu ve Harşene Beyi Şattat'ın kızı Ef- bulunan Türkçe yazmalar, TM, XVI, s. 137. rumiye Bânu'dan doğduğu kaydedilir. Destana gö 2. i. Melikoff, La Geste de Meük Danişmend, Paris 1960, 5. 203-455. re^, Danişmend Gazi Sivas'a geldiğinde Artuhi ile 3. Buradaki Harşene ile Amasya kasdedilmektedir. M.ö karşılaşır. Artuhi, Harşene^ Beyi Şattat'ın kızı Ef- tabletlerde kaydedilen (N. Baydur, Kültepe (Kaniş) rumiye'ye^ tutkundur. Fakat babası kızı vermez. ve Kayseri tarihi üzerine araştırmalar, ist. 1970, s. 41-42) Bizans devrinde aynı adı taşıyan temin (eya Danişmend Gazi, Artuhi'yi müslüman ederek gaza letin) merkezi olan ve Memluk kaynaklarında da adı arkadaşı edinir ve onun Efrumiye ile evlenmesini sık sık geçen Harşene Kalesi Kayseri'nin Çukur bu sağlar. Bu izdivaçtan Halifet doğar. Danişmend cağı yakınlarındadır. (Sivas Kesik Köprüsü vakfiyesi. Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi, D. 584, s. 288-290) Gazi ve Artuhi'nin ölümünden sonra Anadolu'ya 4. i. Melikoff (a.g.e., s. 130-131) ve O. Turan (Selçuk gelen Süleyman Şah onların oğulları Melik Gazi ile lular zamanında Türkiye, s. 126-132) Efrumiye'nin Halifet Gazi'yi ordusuna kumandan tayin eder. Malatya hakimi Gabriel'in kızı Morphia olduğunu Melik Gazi ile Halifet Gazi babalarının ölümü üzeri ileri sürerler. 5. O. Turan, 1071 den sonra Anadolu'ya gelerek Noı- ne Rumların (Bizanslıların) eline geçmiş olan yer man reisi Russel ile karşılaşan Artuk Bey'in destanda leri yeniden fethederek kurtarırlar. Melik Gazi'nin Artuhi olduğunu ilen sürer (Selçuklular zamanında Türkiye, s. 51-130). 5. Tekındag ise Halife Alp ile ölümünden sonra da Halifet, onun oğlu Yağıbasan Artuk'un yaşadığı devliler arasında zaman farkını ile gazaya devam eder. Nihayet ele geçirdikleri göz onune aimış- olmalı ki, onun Hısn Keyfa ve Harpuî hükümdarı Artuk oğlu Fahreddin Kaıaaıs- Amasya'da dedesi Şattat'ın kilisesini yıktırıp ye lan (olm. 1175) olabileceği ihtimali üzerinde duı- rine medrese yaptırır. muştu I . (a .g .m . s. 147, n . 10). 6. İ.H. Uzunçarşıli; Kitabeler, I. s. 94: Ş. Tekindağ; Görüldüğü gibi Halifet Gazi, Danişmendnâme a.g.m., s. 139 de Artuhi'nin oğlu olarak gösterilmiştir. Artuhi 7. 5. Tekindağ; a.g.m., s. 134-136. adıyla kastedilen şahıs Artuklu ailesinden bir prens 8. İ.H. Uzunçarşılı; Halifet Alp-Gazi'nin babasının adı nı Suli şeklinde okumuş ve yazmıştır. (Kıtabe- de olsa^ Danişmendname'nin Halifet Gazi ile ilgili ieı 1. s. 94). Başta A. Gabriel olmak üzere (Mo bu haberi gerçekle bağdaşmaz. Çünkü Halifet numents I. s. 58), sanat tarihçileri, i. H. Uzunçarşı- 6 REFET YİNANÇ Melik Gazi 1134'de Yağıbasan da 1164 yılında verildikten sonra Erzumm valiliğine tayin edi ölmüştür.^ Oysa medrese vakfiyesinden Halifet lir. Buradan Gürcülere karşı sefer yapmaya görev Gazi'nin 1225 tarihlerinde sağ olduğu anlaşılmak lendirilir ve bu sefer esnasında şehit düşer."^^ tadır. Bütün bu çelişkili bilgilerle medrese kitabesi Halifet Gazi adına, medrese kitabesi ve vakfi ve vakfiyesinin gerçek kayıtlarının karşılaştırılma yesinden başka Selçuklu devrine ait hiçbir kaynak sından çıkan sonuca göre, Mübarizeddin Halifet ta rastlanmaz. XVI. yy. Osmanlı tarihçilerinden Gazi aslen bir Danişmendli emiri iken bu devletin Ali ve Cenabi ise Halifet Gazi'nin Danişmendli Me yıkılmasından sonra Selçuklu hizmetine girmiştir. lik Muhammed Gazi'nin veziri iken Amasya'da bir Onun 606/1209 yılında Amasya'da bir medrese medrese yaptırdığını, babası İltekin'in de Ahmed yaptırarak vakfetmesi Selçuklu hizmetine geçtik Gazi'nin veziri olduğunu yazarak Danişmendnâ- ten sonra adı geçen şehirde önemli bir görevde me'deki yanlışlığı tekrar ederler.^° bulunduğuna, hatta valilik yapmış olduğuna dela Amasya Tarihi yazarı Hüseyin Hüsameddin de, let eder.^^ Zira Selçuklu devrinde medreseler, sul hiçbir kaynağa dayanmadan Halifet Gazi'nin tanlar ve yakınları ile resmî görevliler tarafından "Alka-evli oymağı reisi Kaniş veya Kunaş'ın oğlu yaptırılmıştır. Muhtemelen 1215 yılında İzzeddin ve I. Kılıç Arslan'ın damadı olan Gödül beyin ahfa Keykâvus'un Sinop fethine katılan Halifet Gazi^'' dından" olduğunu yazar. Ona göre, "Halifet Gazi şehrin ele geçirilmesinden sonra Sahil Muhafaza nin dedesi Türkânşah, Gödül Bey'in oğlu, Kaniş'in Komutanlığına tayin edilmiştir.-^^ 622/1225 yılın de torunudur." Yine ayni müellife göre, "Gödül da daha önce inşa ettirmiş olduğu medreseye vakıf Bey Ankara valisi iken eniştesi Sultan Mes'ud onu serasker nasbedip Selçuklu ordusunun başında lı'nın okuduğu şekli tekrar etmişlerdir. Son yıllar Amasya'ya gönderir ve arkasından da kendisi gide da 5- Tekindağ bu okunuşa itiraz ederek kelimenin rek şehri, Danişmendlilerin elinden alır. Gödül Be Suli değil, Tuli tarzında okunması gerektiğini ileri yin Amasya'da yerleştiği yerde teşekkül eden ma sürmüştür. Ş. Tekindağ, İ.H. Uzunçarşılı'nın kita bedeki Tuli'yi Suli şeklinde yanlış olarak okuduğu halleye daha sonra onun adı verilir. Oğlu Şemsed- nu kaydettiği gibi Halifet Alp-Gazi adına yazılmış din Türkânşah'da Sultan Mes'ud'un oğlu Şahin- olan Hekim Bereket'in eserinde de kelimenin Tuli şah'ın oğlu Sancar'ın emirlerindendir."^ ^ Hüseyin olduğunu kesin olarak ifade etmiştir (a.g.e., s. 135) Ancak Halifet Alp-Gazi'nın medrese vakfiyesinde Hüsameddin Efendi'nin Halifet Gazi'ye ait verdiği de bu ismin Suli şeklinde yazıldığı açıkça görül bu bilgiler hiç bir tarihî kaynakla doğrulanmadığı mektedir, üstelik tarinl metin ve vesikalarda Tuli gibi olayların tarihî seyrine de uymamaktadır. Zira adına rastgelinmemektedir. Buna karşılık Suli kelimesini şahıs adı olarak pek çok yerde görmekte Denişmendlilerin ortadan kaldırılmasından sonra yiz. Kaşgarlı (c. 111., s. 233), Suli kelimesinin bir Amasya Selçukluların eline geçmemiştir. Üstelik şahıs adı olarak kullanıldığını ve memluklara (köle I. Kılıç Arslan (1092-1107) ın damadı olan bir ki lere) verildiğini açıkça yazmaktadır. Bundan başka XIV. yy. da orta Anadolu'da bir devlet kurmuş olan şinin, Danişmendlilerden II. Kılıç Arslan (1155- Moğol emirlerinden Uygur Eretne'nin hatununun 1192) zamanında alındığı muhakkak olan Amasya' Suli paşa adını taşıdığını biliyoruz. (H.Edhem: Kay- nın fethinde bulunması da mümkün değildir. Bu seriyye Şehri, s. 113). Dulkadir Beyliğinin kurucusu Karaca Bey'in oğullarından biri de yine Suli adını ta nunla beraber rfalifet Gazi vakfiyesinin kaydı, Gö şıyordu (R. Yinanç; La Dynastie de Dulghadir, p. dül Bey'in tarihi bir kişi olduğunu doğrulamakta 63). Bütün bu misaller Halifet Alp'in babasının adı dır. Ancak vakfa tahsis edilen bir taşınmazın sınırı nın Suli olması ihtimaline yer vermektedir. 9. M. H. Yinanç; Danişmendliler, İA. dolayısıyla "evlad'ı Gödül mülkü" ifadesiyle adı 10. Ali, Künhü'l Ahbar, üniversite Küt. Nr. 5958, s. 258a kaydedilen Güdül Bey'in Halifet Gazi ile bir sihri Cenabi, Eylemü'z-zahir, Ragıb Paşa küt. Nor. 983, yeti olmadığı anlamı çıkmaktadır. Çünkü Amasya s. 136d. Hezarfen Hüseyin Ef. den naklen P. Casa- nova'cta ayni yanlışlığı tekrar eder (Numismatique Tarihi müellifinin, Gödül Bey soyundan olduğunu des Danichmendites, p. 28-29). belirttiği Halifet Gazi de evladı G.ödül'den olacağı 11. Amasya Tarihi, c. II, s. 323-333. için kendi vakfiyesinde böyle bir ibarenin kullanıl 12. A.g.e., s. 351-360. 13. C. Cahen'in, 606/1209 tarihli Halifet Gazi medrese maması gerekirdi. Bununla beraber Hüseyin Hüsa kitabesinde bulunan Müberizeddin Halifet Alp b. Su meddin Efendi'nin Halifet Gazi'nin bizzat kendisi li kaydını, Alp b. Suli'nin yardımcısı Mübarizeddin ne ait verdiği bilgiler yine başka kaynaklarla Behramşah olarak yorumladığını, Sinop kitabelerin de Amasya beyleri ile birlikte adı kaydedilen Mübari doğrulanmamasına rağmen gerçeğe biraz daha uy zeddin Behramşah'ın da 1215 de Amasya Valiliği gundur. Buna göre, "Halifet Gazi Sinop'u fetheden yaptığı sonucuna vardığını (preottoman Turkey, s. İzzeddin Keykâvus tarafından Karaderîiz sahil mu 241) sanıyoruz. Oysa medrese kitabesi gibi vakfiyede hafaza komutanlığına tayin edilir, Alaaddin Key- de Mübarizeddin, Halifet Alp'in bir diğer adı olarak kaydedilmiştir. kubad zamanında 619/1222 yılında da Amasya 14. Sinop Kitabelerinde Amasya ve Simre beylerinin de valiliğine getirilir. Amasya valisi iken Alaaddin fethe katıldığı görülür. (Ş. ülkütaşır; a.g.mak., s.ll3 Keykubad'ın Mengücekler üzerine yaptığı sefere 124). 15. İbn Bibi'nin Sinop ve havalisinin muhafızlığına tayin katılan Halifet Gazi, Cihanşah'ın hakimiyetine son edildiğini bildirdiği, adını vermediği Serleşkeri (s. 154) Halifet Gazi olmalı. HALİFET GAZİ MEDRESESİ VAKFİYESİ 7 yaptığına göre, yine Amasya valiliğini de yürü miş olan türbenin sokağa bakan ön taraftaki kapı tüyordu. Halifet Gazi 1228 de Mengücek hükümda sı arabeskler, yıldızlar, oyuklu ve çıkıntılı kurslarla rı Davtu-Şah'a karşı Erzincan'a, 1230'da Cihan- tezyin edilmiştir. Türbenin üzerinde zorlukla farke- şah'a karşı Erzurum'a yapılan seferlere katılmış dilen yazılar dekoratif bir süsü andırır. Çok dalılı ve bunların hakimiyetine son verildikten sonra olup temelden kare biçiminde bir mahzenle birle 1232 yılında yapılan Gürcistan seferi esnasında şe şir. Üstte yarım küre şeklinde kubbe ile örtülü se hit düşerek XVIII. yy. müelliflerinden Mustafa kiz köşeli salon yine sekiz köşeli taştan bir pira Vazıf Efendiye göre (Belabilü'r-Rasiyye) "al kapu mitle kaplıdır. Piramidin dış kaplamaları gibi lâh- ta kaplı kürkü ve kılıcı ile" türbesine defnedilmiş- din bulunduğu kısma inen merdivende zamanla sö tir.16 külüp kaybolmuştur. Salonda köşeleri koç başları Halifet Gazi'nin yanına kapılanan Harezm asıl ile bağlı taçlara dayanan melek kanatları ve me- lı Hekim Bereket, İbn Sina'nın el-Kanun fi't-tıp duzlarla süslü 0,90 x 2,15 m. ebadında bir sanduka adlı eserinden faydalanarak yazmış olduğu Luba- bulunur. Bu, Gotik devri abidelerini hatırlatan bir bu'n-Nuhab adlı tıb kitabını onun emri üzerine sanat ve zevkle yontulmuş bir mezardır. Üzerinde Tuhfe-i Mubarizi adı ile farsçaya, sonra da türkçe- dalgalı bir elbise giymiş son uykusunu uyuyan bir ye çevirmiştir.^^ Halifet Gazı için "Kitab-ı Hulasa kadının kraliçeler gibi yatışı canlandırılmıştır. Bu der llm-i tıb" adında ayrı bir eser daha yazmış olan özelliklerinden dolayı sandukanın Romalılar Hekim Bereket, burada XIII. yy. başında Anado devrinden kalmış olduğu ileri sürülmektedir.^^ lu'da yapılan sporları ve faziletlerini anlatmıştır.ı ^ Türbe günümüze kadar ayakta kalmıştır. XVIII. yy.ın ilk yarısında yazılmış olan bu eserle Zamanla tabii afetlerden hasar gören medrese rin türkçe olmaları Türk Edebiyatı bakımından son ve türbe vakfın mütevvellileri tarafından tamir edil derece dikkat çekicidir. Çünkü ilim alenande, Türk miş, fakat 1602 yılında çıkan yangın ve 1647 de Edebiyatının Anadolu'da ancak XIII. yy.ın ikinci meydana gelen deprem sonucu özellikle medrese yarısında ilk ürünlerini verdiği görüşü hakimdi. iyice harap olmuştur. Müderris Hasan Efendi'nin Medrese vakfiyesi Halifet Gazi'nin, mütevelli yıkılan kısımlarını ahşabla yaptırdığı medrese, olarak tayin ettiği Şücaeddin Tekvur Sinan adında 1888 de de Amasya müftüsü Hacı Osman Hilmi oğlu ile Celaleddin Muhammed adında bir toru Efendi tarafından yeniden inşa edilmiştir.^'^ I. nunun olduğunu haber verir. 1268 yılı başlarında Dünya savaşından sonra tekrar yıkılan medresenin (evail-i Cemaziyel-evvel 768) yenilenen vakfiyede bugün sadece kapının bulunduğu, ön cephe duvarı de^^ Halifet Gazi soyundan Emir Ali ile oğlu Şü ayakta'kalmıştır. caeddin Süleyman ve torunu Alaaddin Ali'nin adla Ill —M e d e r e s e n i n Vakıfları rı kaydedilmekte ve ailenin, Emir-zade unvanı ile 1. Gücmid ( ^X;_ff£?)köyü. tanındığı anlaşılmaktadır. Vakfiyeyi yenileyen Vakfiyede köyün sınırını Aştağul adıyla kay Alâaddin Ali'nin dedesi Emir Ali, Halifet Gazi'nin dedilen akar suyun oluşturduğu belirtilmektedir. torunu olan Celaleddin Muhammed'in oğludur. AştaguUYeşilırmak'ın kolu Çekerek ırmağına katı II— Halifet Gazi Medresesi: lan Aştavul deresinden başka bir akarsu olamaz. Derenin kenarında ayni adı taşıyan köy, Çorum'un Amasya'da Şamice mahallesinde bulunan Ortaköy ilçesine bağlıdır. O halde vakıf köy, Orta- medrese, kitabesinin kaydına göre 606/1209 yılın da yaptırılmıştır.^° Taş ve tuğla karışımı yapının 16! s. Tekindağ: a.g.Vn., s. 138. 17. izzet Koyunogtu Kütüphanesinde bulunan ve Ş. Te caddeye bakan ön tarafı kısmen muhafaza edilmiş kindağ taıafındaıı tanıtılan (TM. XVI) eseiın bıı nus- olup iki sütunlu bir kemer serisini ihtiva eder. Sü nasi da Paris Bib. Nat. (Ms. Turc. Nr. 171) de mevcuttur. tunlar 1,50 m. yükseklikteki taştan temeller 18. 5. Tel<indağ, a.g.m. s. 134—136. üzerine oturan tuğladan yapılmış kemer ayaklarına . J. V.G.M. Arsıvı, D. 510, s. 40. dayanır. Yapıda, özellikiç duvar-ayakları ve giriş 20. İ.H. Uzunçarsılı; Kitabeler, 1. s. 94. kapısının silmeii kirişlerinde antik devrinden kal ma taşlar kullanılmıştır. Mimari usulü ve ön cephe tezyinatının arkaik karakteri, yapıda bizans dev rinden kalma bir abidenin kalıntılarının kulla nıldığı, veya abidenin medreseye dönüştürüldüğü intibaını verdiğinden, sanat tarihçilerinde kitabe 21. A. Gabriel; Monuments Turcs d'Anatolie, II., s. 58 nin sonradan konmuş olduğu şüphesini uyandır 22. İ.H. Uzunçarşıh; Kitabeler I. s. 94-95: A. Gabriel; a.g.e., s. 57-58. Sanat değeri ve tezyinatı ıçm bk. mıştır.^^ O. Aslanapa; Turk Sanatı II, s. 122 ve S. Mülayim; Anadolu'da Geometrik Tezyinatın Gelişmesi (Dok Medresenin yanında Halifet Gazi'nin türbesi tora Tezi), ist., 1978, s. 12-17. bulunur. Diğer Selçuklu türbeleri tipinde bina edil 23. Amasya Tarihi, c. I., s. 284-285. 8 REFET YİNANÇ köy ilçesinin sınırları içinde Aştavul köyü yakının 5. Amasya'da Subaşı Köprüsü yakınında bir da bulunuyordu. Osmanlı devrinde Geldiklan- bağ ve arazi. âbâd'a bağlı bir mezraa olan Gücmid, XVI. yy.da 6. Halifet Gazi Medresesi yanında bir bahçe. yine Halifet Gazi madresesine vakıf kaydedilmiş- 7. Amasya'da Kertos (eT^ly-^ ) mahalle tir.^^ sinde bir ev ve ahır. Vakıf köye sınır olarak kaydedilen Mandras ( ej-'t'oa-ö ), Endikdos ((JT^^J^^JJ! ). Beda- 8. Amasya'da şehrin surları içinde Meydan nos ((j—^<LXJ ) köylerinin adları görüldüğü gibi Kapısı'nda tamamı beş sehim olan hamamın bir türkçe değildir. XIII. yy. başlarında yörede henüz sehimi. gayri müslimlerin de meskun olduğu anlaşılıyor. 9. Amasya'da manifaturacılar (bezzaz) çar şısında bir dükkân. 2. Uzunoba (Koru) köyü. 10. Amasya'da çarşı içindeki hanın yarısı. Amasya'nın Suluova ilçesine bağlı ayni adı ta 11. Amasya'da saraçlar çarşısında bir dükkân şıyan köydür. XVI. yy.da divanisi timar yazılan köyün malikânesi, yine Halifet Gazi medresesine 12. Turhal'da bir hamam. vakıf kaydedilmiştir.^^ IV—M edresenin Y ö n e t i mi ve Vakıf köyün sınır köyleri: Öğretim Yüzbegi: Vakfiyede Musursa ( M^>-û ) a- dıyla da kaydedilen bu köy Suluoıva ilçesine bağlı Halifet Gazi, medrese vakfının yönetimine oğ Yüzbeyi köyüdür. Osmanlı devrinde malikanesi Ha lu Şücaeddin Tekvur-Sinan'ı tayin etmiş, ikinci lifet Gazi Medrese vakfına ilave edilmiştir. olarak onun oğlu Celaleddin Muhammed'i daha sonra da bu sonuncunun baba bir kardeşlerinden Hıfad (Halifet): Halifet Gazi'nin adını taşıyan birisini ve böylece kendi neslini kadınlar hariç ol bu köy Osmanlı devrinde Medrese vakfına katıl mak kaydı ile tevliyet için şart kılmıştır. Vâkıf, mıştır.^' Vakfiyenin kaydına göre Suluova ilçesi vakfın imarı ile medresenin onarım ve bakımından yakınında olması gereken Halifet köyü bugün yok sonra mahsul ve icarlardan elde edilen gelirin 1/5 tur. Ancak Ezinepazar'a bağlı bir köy Halifeli adını ini mütevelliye tahsis etmiştir. Vakıf gelirinin nak taşımaktadır. di karşılığı sabit kalamayacağından Medresenin Moramil: Amasya'nın merkez ilçesine bağlı tahsisatı gibi, mütevellinin aidatını da para ile tes- Bağlarüstü köyüdür. XVI. yy.da malikânesi ve diva bit etmek mümkün değildir. Bununla beraber bu nisi Firuz Ağa vakfı olarak kaydedilmiştir.^® vakfiyede olduğu gibi Selçuklu devri vakfiyelerinin Hakala: Suluova ilçesine bağlı bugünkü Yol- çoğunda mütevelliye gelirin 1/5'inin verildiği görü- pınar köyüdür. lür.'^ Karaağaç: Suluova İlçesine bağlı bugün de ay Medresede öğretimin hanefı mezhebine gö nı adı taşıyan köydür. re yapılması ve müderrisler ile öğrencilerin de ha- 3. Tamamı 26 sehim olan Candar (Üyük) nefi mezhebinden olması şartı konmuştur. Bilindi mezraasının 16 sehimi. ği gibi Nizamu'l Mülk'ün temelini attığı ilk Selçuk lu medresesi Sünniliğin, Şii-Batıni cereyanlara karşı Suluova ilçesine bağlı yeni adı Ayrancı olan köydür. XVI. yy.da Argoma (Suluova) nahiyesi 24. Amasya Tahrir Defteri, Tapu ve Kad. G.M. Arşivi, ne^^ bağlı bir köy olan Üyük'ün malikânesi yine Nr. 25, s. 111b; Defter-i Evkaf-ı Rum, Ayni Arşiv, medreseye vakıf, divaniisi timar kaydedilmiştir^". Nr. 583, s. 83a. Vakfiyede Üyük köyüne sınır olarak kaydedi 25. Amasya Defteri, s. 46a. 26. Amasya Defteri, s. 42b. len Ağar köyü XVI. yy.da kamu vakfı olup tasarru 27. Amasya Defteri, s. 35a. fu Ali Fakih adında birisine verilmiştir.^-^ Ağar 28. Amasya Defteri, s. 143a. köyü gibi sınır köyleri olarak kaydedilen Yuda, Ba- 29. Argoma Selçuklu devrinde de nahiye merkezidir, bk. i. Kayaoğlu; Tunumtay Vakfiyesi, VD. XII. s. 105. sani, Bacul, Gılbeyan, Kargılar ve Kılavuz adlarını 30. Amasya Defteri, s. 45a. taşıyan köylere bugün Amasya yöresinde rastlan 31. Amasya Defteri, s. 34b. maz. 32. Amasya Defteri, s. 44b. 33. Yer adlarının tesbiti için içişleri Bakanlığının yaym- 4. Kanu ( ) köyü yakınında bir arazi ladığı Köylerimiz (1928, 1933, 1968) ve Türkiye'de IVIeskun Yerler Kılavuzu adlı kitaplarla 1/25.000 öl XVI. yy.da Argoma nahiyesine bağlı olan Ka çekli haritalardan yararlanılmıştır. nu köyünün malikânesi Yörgüç Paşa imaretine va 34. Oğulbey Vakfiyesi, V.G.M. Arşivi, D. 15, s. 193. O. Turan; Mübarizeddin Ertokuş Vakfiyesi, (Belle kıf kaydedilmiştir.^^ Meskun yerlerle ilgili yayın ten, Sayı 24, s. 424); i. Kaya ogıu. Rahat oğlu Vakfi larda bu köye rastlanmaz. yesi, VD. XIII, s. 1-29. HALİFET GAZİ MEDRESESİ VAKFİYESİ 9 müdafaasını yapmıştır. Anadolu'ya gelen Selçuklu dar bilinmeyen bazı abidelerin adlarını kaydetmek lar da çoğunlukla Hanefi mezhebinde bulundukları te ve şehre ait toponomik bilgiler vermektedir. Bir için Sünni mezhepler arasında fark gözetmemişler kısmı Danişmendliler zamanında yapılmış olan ve dir. Ancak medreselerde müderrislerin hanefi olma Amasya'nın en eski abideleri olarak niteleyebile sına ihtimam göstermişler, fakat öğrenciler için ceğimiz bu abideler, aşağıda görüldüğü gibi tesbit ayırım yapmamışlardır. Nitekim Altun-Aba medre edilmektedir. sesi vakfiyesinden öğrencilerin hanefi ve şafii mez hebinden olabileceği^^, Karatay vakfiyesinde de 1. Halifet Gazi Ham: Vakfiye, Halifet Gazi' nin Amasya'da çarşı içinde Meydan Kapısı yakı dört Sünni mezhebden öğrencinin medresede öğre nında ayrıca bir han yaptırmış olduğunu haber ver nim yapabileceği belirtilmiştir.'^ mektedir. Vakfiye, medresede öğretilen bilimlerden sa dece furu ve usul'ü kaydetmektedir. Bu sebeple 2. Yağıbasan Haııt: Tokat ve Niksar'da birer müsbet bilimlerin okunup okunmadığı bilinme medrese ve cami, Sivas'ta bir medrese, bir hangâh mektedir. Öğretim kadrosu bir müderris ve bir yaptırmış olan Danişmendli hükümdarı Yağıbasan, muid (yardımcı) dan ibaret olan medresesinin altı Halifet Gazi vakfiyesine göre Amasya'da da bir han sı ilk sınıfta, altısı ileri sınıfta bulunan 12 öğrenci yaptırmıştır. mevcudu vardır. Vakıf gelirinden müderrise yıllık 3. Halifet Gazi Hamamı: Vakfiyenin kaydın 300 mud buğday, 1200 gümüş dirhem, muid'e de dan Halifet Gazi'nin Amasya'da meydan kapısın yıllık 240 gümüş dirhem ücret tahsis edilmiştir.^'' da gelirinin 1/5'ini Medrese'sine vakfettiği bir de Öğrencilere (fakihlere) ise yıllık 90 dirhem tahsisat hamam yaptırmış olduğu anlaşılmaktadır. ayrılmış olup, bu meblağın, ileri sınıfta olan altı /. R}dvan Hamamı: Saraçlar çarşısında. Ha öğrenciye 10'ar, diğer altı öğrenciye de 5'er dir san mescidi yakınında olduğu belirtilen hamamın hem olmak üzere taksim edilmesi şart koşulmuş sahibi Emir-i ahur Rıdvan'ın kimliği hakkında kay tur. naklarda, bilgiye rastlanmaz. Alâaddin Keykubad V- V a k f i y e yi Onaylayan tahta geçtiğinde Emir-i ahur olan Zeyneddin Ba- Kadı ve Şahitleri şara 1223 yılında diğer emirlerle birlikte sultan ta rafından öldürülmüştür. Bundan sonra 623/1225 Vakfiyeyi Kayseri Kadısı Reyli Ahmet, Ser- yılına doğru Emir-i ahur olarak Esededdin Ayaz'ın asfad ( <_>Li—J/—" ) b. Ahmed onaylamıştır. Adı adına rastlanır.^° Vakfiyede adı geçen Rıdvan bu geçen kadı Sivas Darü'ş-şifa'sı vakfiyesini de onay tarihler arasında Emir-i ahur'luk görevine getirilmiş lamıştır. Babasının adı Darü'ş-şifa vakfiyesinde Se- olabilir; aksi halde onun Danişmendliler zamanın rasuad şeklinde okunmaktadır. Amasya'da yapılan da Emir-i ahurluk yapmış bir kimse olduğunu ka vakfın Kayseri kadısı tarafından tesbit ve tescili bul etmek gerekir. nin yapılarak onaylanmasını izah etmek oldukça güçtür. Halifet Gazi vakfı ya kendi Kayseri'de iken 5. Lala Mescidi: Lalalık yapmış emirlerden yapmıştır, yahut da adli idare bakımından vak birisi tarafından yaptırılmış olduğu anlaşılıyorsa fiyenin Kayseri kadılığmca onaylanması gerekiyor da hangi tarihte ve hangi Lala tarafından yaptırıl du. Şahitlere gelince bunlardan İbrahim b. Tuli b. dığını bilemiyoruz. Belkide Danişmendliler dev Türkanşah'm, Halifet Alp-Gazi'nin amcazedesi ol rinde yaptırılmıştır. Selçuklu emirlerinden Lala duğu anlaşılıyor. Diğer beş şahit maruf kimseler unvanını taşıyan Çankırı Darü'ş-şifa'sı banisi Fer- değildir. ruh Lala ile Alâaddin Keykubad ve II. Gıyaseddin Vakfiye 1367 yılında Halifet Alp-Gazi soyun Keyhüsrev devri devlet adamlarından, İçel bölgesi dan gelen ve Emirzade adıyla tanınan aile tarafın ne adı verilen, Kamereddin Lalayı tanıyorsak da dan yenilenmiştir.38 1448 yılında da bir dava ko bunların söz konusu mescidin banisi olduğunu söy nusu olmuş ve o zaman Amasya kadısı bulunan lemek mümkün değildir. Abdurrahman b. Muhammed Musluhi^^ tarafından 6. Hasan Mescidi: Mescidin banisi olduğu hükme bağlanıp tekrar yürürlüğe konmuştur. Vak şüphesiz olan Hasan'ın kimliği hakkında bir bilgi- fiyenin bugün mevcut olan sureti 1448 de adı 35. o. Turan; Şemseddın Altun-aba Vakfiyesi, Belleten geçen Amasya kadısının kararından çıkan nüsha sayı 42, s. 202. dır. Vakfiyenin sonundaki şahitler listesi ise XV. 36. O. Turan; Celaleddin Karatay ve Vakıfları, Belleten, yy. a aittir. sayı 45, s. 74. VI- V a k f i y e ye Göre XIII.yy. 37. XIV. yy. başlarında Anadolu'da 1 dırlıem 3.086 gı.- da A m a s y a ' n ın dır. Anadolu mudu 1 Mısır ırdebıne eşit olup, 1 ir- deb 69,5 kg. dır. (W. Hınz; islamisch Marse und T o p o n o m i si Gewicbete, s. 5 , 46). Vakfiye, gelirleri Medrese'ye tahsis edilen ta 38. V.G.M. Arşivi, D. 610, s. 40. şınmazların sınırlarının tesbit ve tescili dolayısıyla 39. Abdurratıman Muslühi 1426 dan 1456 ya kadar 30 yıl Amasya kadılığı yapmıştır. (Amasya Tarihi, c. Ill, 1225 yılında Amasya'da varolan fakat şimdiye ka s. 202, 224). 10 REFET YİNANÇ ye sahip değiliz. Ancak Hüseyin Hüsameddin Efen di Danişmendli Yağıbasan'm emirlerinden Hüsa- (Tercüme) müddevle Hasan'ın Amasya'da bir mescit yaptırdı- ğmı Öz nahiyesindeki Hasan Alanı çiftliğini bu mescide, vakfettiğini yazar.**^ Ancak Hüseyin Hü- Bu vakfiye ilâvesiz ve noksansız olarak aslın sameddin'in verdiği bu bilgiyi, herhangi bir dan nakledilmiştir. Bunu, şânı yüce Allah'a muh kaynağa dayanmadığı için ihtiyatla karşılamak ge taç Amasya kadısı Hacı İbrahim yazmıştır. Allah rekir. onu affetsin. 7. Hangah: Halifet Gazi medresesi yanında olduğu belirtilen bu hangah muhtemelen Daniş- Mamur ola çün Kâbe-i Beyt-i del İbrahim mendliler zamanında yaptırılmıştır. 8. Köprüler: Vakfiye Amasya'da Subaşı Yardım edici odur. adını taşıyan bir köprü ile Kertos ( ) İlavesiz ve noksansız aslına uyğun olarak adında bir mahalleyi kaydeder. Evliya Çelebi nakledilen bu yazıyı Amasya kadısı Abdurrahman Amasya köprülerinden Maydanos, Serkis ve Alçak b. Muhammed Muslihi —yüce Allah her ikisini de Köprü'lerin adlarını verir ve şehirde 48 islam, 5 bağışlasın- haram ayı muharremin sonunda hicri hirıstiyan mahallesinin bulunduğunu yazar sekiz yüz elli iki (852) yılında yazdı. Amasya tahrir defterinde'*^ XVI. yy. sonlarında Yardım edici odur. şehrin 51 mahallesi olduğu görülür. XVIII. yy. da Amasya kadısı mevlâ, âlim ve mağfur Mevlâ- şehrin geliştiği ve yeni iki mahallenin kurulduğu nâ Abdurrahman b. Muhammed Muslihi -toprağı anlaşılmaktadır. bol olsun- tarafından aslından nakledilen bu yazı 9. Çarşılar: Vakfiyenin manifaturacılar ve yı adı geçen nâkil Amasya kadısının oğlu fakir saraçlar çarşıları kaydından, diğer Selçuklu şehir Muhammed Muslihi yazdı. Yüce Allah onları af lerinde olduğu gibi Amasya'da da ayni işi yapan fetsin. esnaf ve sanatkarların ayni çarşıda toplandıklarını Bu yazıda adı geçen şâhitlerin şehâdeti ile adı öğreniyoruz. geçen vâkıfın kendisine nisbet edilenlerin hepsini 10. Şehir Surları: Amasya surları Hellenistik ikrâr ettiği katımda sabit, gerçek ve şer'i olarak devrinden kalmadır. Alâaddin Keykubad zamanın süsut buldu. Vakfı yapan kişiden vakfın yerlerini, da tamir edilmiştir.*" Evliye Çelebi surların Mey masraflarını ve şartlarını sorduktan ve yüce Allah'a dan, Maydanos, Serkiz ve Karanlık adlarını taşıyan istiâre ettikten sonra vakfiyenin doğruluğuna hük dört kapısı olduğunu yazar.**^ Meydan kapısı vak mettim. Yanımdaki şahitleri, âdil kimseleri bu fiyede de kaydedildiğine göre kapılara Danişmend- büküme şâhit kıldım. Bunu rabbinin rahmetine liler veya Selçuklular zamanında türkçe adları ve muhtâç olan Ahmed bin Serâsfâd ( oU»—i/—-) rilmiştir. bin Ahmed el-Râzi yüce Allah'a hamd ve Peygam- ber'e selâm ederek yazdı. VII- Osmanlı İmparatorluğu Noksan sıfatlardan münezzeh, mahlukata ben Devrinde Halifet Gazi zemeyen canlı, ebedi ve kaim olan, bâki kalan, Medresesi Vakıfları"*^ kâinatın varisi, her şeye can veren ve hâkim olan Köyün Adı Köyün Adı Allah'a hamd olsun. Sıfatlarında mahlukata ben- Yüzbegi Temurağıl zemeyişindeki hikmetini eksik çıkarıcı hiç bir şey Karaman Halifet söz konusu olamaz (hikmetinden sual olunmaz). Harmanağıl Mahmurlu O (Tanrı) hareket edenin hareketlerini ve duranın Öyük Gücemid da duruşlarını bilendir. O, kötü işle uğraşan ve Uzunoba Halifet Gâzi Medresesi Vakfiyesi 10. i .H. Uzunçarsılı; Kitabeler, I., s. 62 . 1 1. Amasya Tarihi, c. II, s. 320-321. Vakfiyenin Arapça metni Vakıflar Genel 42. Seyahatname, c. II, s. 185. Müdürlüğü Arşivi'nde, Defler 610, s. 3 7-39'da kayıtlıdır. Deftere 1916 yılında kaydedilen 43. Amasya Defteri, Tapu ve Kadastro Gen. Ma. Arşivi, Nr. 26. vakfiyenin başında kayıt ve istinsah notunda 'Amasya'da kain Halifet Gazi Vakfının işbu 44. M.H. Yinanç ; Amasya, i A. suret i vakfiyesi şuray-ı evkafın Haziran 332 45. Seyahatname, c. II, s. 187. tarihli kararına tevfikan 30 Şevval 334 tari 46. Amasya Def., Tapu ve Kadastro Gn. Md. Arşivi, Nr. hinde sudur-u irâde-i âliyye mu'cibince kay- 26, s. 42a, 43a, 45a, 46a-b, 111b; Def. Ev. Rum, dotunmuştur" yazılıdır. Ayni Arşiv, s. 78a, 81a, 8 3a. HALİFET GAZİ MEDRESESİ VAKFİYESİ günah işleyen asinin tövbesini kabul eder. Yemi yenin sonunda adları bulunan şahitler) yukarıda ninden dönenleri, iyilerin ve kötülerin günahiarmı adı geçen hakim (Abdurrahman Muslihi) huzurun affeder. Çiftçinin toprağa attığı tohumu çoğalt da ve vilayet mahallindeki hüküm meclisinde şer'i tığı gibi çoğaltmak için sadakaları kabul eder. İyi olarak açılmış dava sonunda şer'an mütecaviz sayı işler yapan mü'minleri onlara güzel mükâfatlar var lan kişilerin inkârından sonra şahitlik ettiler. Ha dır diye müjdeler. Onlar (o mükâfatlarla) ebedi ola kim, şahitlere teşekkür ettikten sonra adil ve tez rak kalacaklar. İlk yedi âyet (fatiha suresi) veya kiye ehlinden bir kısmını topladı. Bunlar, Allah'ın ilahi söylendikçe ona devamlı hamd ederim. rahmet ve rızasına erişen büyük emir Mübarizüd- Devamlı nimetlerine şeriat kaideleri zikredildik- <iin Halifet Alp b. Suli b. Türkânşah'ın bu vakfı çe şükreder onun ikinci, üçüncü ve diğer ortağı ol adı geçen şahitlerin nezdinde aklen ve bedenen madığına, yaratıcılık ve uluhiyette tek olduğunu sağlıklı olarak altı yüz yirmi iki (622) yılında (ba birlerim. Büyücülerin şerrinden korunan Ummi ğış ve sadaka olarak) ikrar ettiğine, hükmünün ge peygamber Muhammed'e salat ederim. Allah'ın çerliliğine ve emrinin cevazına şahit kılındılar. Va salat ve selamı onun, ashabinin. Sam, Ham ve kıf, bu yazıda ayrıntılı ve açık olarak mevzileri tah Yasef neslinden gelenler devam ettikçe, üzerine dit edilen müşterek ve ayrılmış, mütevvellisi tayin olsun. Sonra akıllı ve anlayışlı kimsenin en büyük edilen, mevkuflardan her birisine ayrılan masraf amacı, faziletli ve olgun kimsenin hedeflerine taal miktarı belirtilen, şartları ve harcanacağı yerleri luk eden en mühim mesele, insanın kendisi için ka anılan aşağıda zikri gelecek yerlerin hepsini ebe- zanabileceği en hayırlı kazanç dünya ve ahiret diyyen sadaka habs ve vakfetti. Allah'ın rızasını mutluluğudur. Mutluluk ise, iyi işlerin neticesi kazanmak, sevabını çoğaltmayı talep etmek, öbür olup, onu yapan kimsenin ölümünden sonra da ke dünyada halinin iyi olmasını sağlamak, hesap silmez. Bunlardan birisi cahilin kılavuzu olan fay ve diriliş gününde (kıyamette) üstünlük ve kurtuluş dalı ilimdir; bir diğeri kendisine hayır duada bulu için şiddetli ceza ve azabdan kurtulmak, Allah'ın nan evladdır ki, babasına tanrı katında en şerefli insanları ak ve karaya boyadığı günde yüzünün ak durağı vermesi için dua eder; bir diğeri de ihtiyacı çıkması, insan oğlunun dünyada verdiklerinin kar nı bildiren veya gizleyen ihtiyaç sahipleri için şılığını almayı beklediği, hiç kimsenin kimseye yapılan geçerli sadakadır. Bu, gelmiş ve gelecek in faydası olmadığı, tek hüküm verenin Allah oldu san oğullarının efendisi ve hayırlısının sözünün ma ğu, ruhların ve meleklerin bir safta dizildiği, söz nasıdır. İnsan oğlu ölürse üç şeyi yapanlar hariç lerinde doğru olanlar hariç rahman'ın izin verdik diğerlerinin amel defteri kapanır. Kendisinde bu lerinden başka kimsenin konuşamadığı, kâfirin faziletleri bulundurup bunlar vasıtasıyla yüce Al keşke toprak olaydım dediği, Allah'ın ihsanda bu lah'ın rıza ve rahmetine ulaşanlara, dünya hayatın lunanların bağışlarını boşa çıkarmadığı ve sadaka da elindeki nimetlerin gölgesinin yakında kaybo verenleri mükâfatlandırdığı günde sadakasının göl lacağını ve mutluluk semasındaki yıldızının ba gesinde olmak için vâkıf bu vakfı yaptı. Şahitler tacağını bilenlere, dünyada iken ölümü gelmeden böylece şahitliklerini yapıp söylediklerinin doğru önce ahireti için tedarikli davranıp azığını alanlara luğu, kanaati adı geçen hakimde hasıl olup hasmın ve hasret duyacağı gün için tedarikli olup pişman dört şahit getirememesi ve dinlenenleri yaralayıcı lıkları ile günahlarını yıkayanlara ne mutlu. Allah' bir delil ortaya koyamaması ve aczini itiraf etme m salat ve selamı peygamberlerin sonuncusu olan sinden sonra şahitliklerini kabul etti. Sonra yetkili Muhammed'e ailesine ve ashabına olsun; yardım birisi hakimden vakfiyenin doğruluğuna hüküm ve Allah'tandır. rilmesini ve gereğinin yapılmasını istedi. Hakim Al lah'a istiarede bulundu. Bu istiareyi kendisine yar Esirgeyen ve bağışlayan Tanrı'nın adıyla. dımcı ve hidayet vesilesi kıldı. Bu konuda düşündü Bu zikredilenler fakir kul - Allah'ın rahmet ve ve fikri gücünü harcadı. Müctehitlerden bazılarına rızası onun üzerine olsun - Kayseri, yöresi ve ona —Allah onların hepsinden razı olsun— tabi olarak bağlı yerler hakimi Ahmed b. Serasfad ( jli—1^-^) bu ebedi vakfiyenin doğruluğu, gereği ve görülen b. Ahmed Razinezdinde hür müslüman insanlar masrafları hakkındaki hükme kendi içtihat ve görü olan adil, iyiliği, diyaneti, doğruluğu ve emaneti şünü eda etti. Sonunda aşağıda bütün ayrıntıları bilen; yalandan, kapalı sözlerden kaçınan, zina ve görülecek olan vakfın doğruluğuna, gereğine, mas hiyanetten korunan diğer ricalin şehadetleri ile raflarına ve şartlarına hükmetti. Bu vakfın hakkın subut buldu. Bu şahitler; Sinaneddin Savcı b. Bad- daki hüküm ve kazasına orada bulunan adil şahitle gif" ( t>- Abdullah ve Bedreddin İbrahim ri efendimiz Muhammed'in —Allah'ın salat ve se b. Suli b. Türkânşalı ve Zahiriddin Hurşid b. İb lâmı ona olsun— 622 hicret yılının cemâziye'I- rahim b. Musa ve Necmeddin Ebu'l feth b. Emir evvel ayının ilk on günü içinde şahit gösterdi. Adı Han ve Bedreddin Salih b. Hacı Çarık b. İlyas ve geçen vâkıf Mübarizüddin Halifet Alp b. Suli b. Hurremşah b. Ömer b. Ali'dir. Bu şahitler (Vakfi Türkânşah'ın istekli ve dürüst bir niyetle ebedi ve 12 REFET YİNANÇ sadaka olarak vakfettiklerinin cümlesinden mevkuf 3. Hangah (tekke) vakfı, olup sadaka ve tahsis ettiği yerler şunlardır: ^ 4. Emir Şücaeddin Tekvur ( ^^ ) Sinan Amasya köylerinden biri olan Gücmid (j-i^^ ) mülküne kadar uzanır. ^ köyünün tamamı; dört hudutla çevrili olup; Amasya şehrinde Kertos ( ^_rl>-ir^ ) mahal 1. Mandırak [t^^^jS^^ ) cihetine uzanır ve lesinde bulunan birbirine bitişik ev ve ahırın tama tamamı çayırda son bulur. mı; bu ikisi dört hudutla çevrili olup: 2. Endikdos ) diye bilinen köyün 1. İmamü'l-Alem müderris Bedreddin İbra arazisi hududuna, him b. Halil ve Şücaeddin Güç-aba ( \J\ ^ ^) 3. Bedonos( K J ~ ~ ' ^ V^ ) köyü arazisine, mülklerine, 4. Aştakul ( Jyi\jLİ-\ ) diye maruf büyük 2. Hüseyin mülküne, nehre kadar uzanır. 3. ve 4. yola kadar uzanır. Amasya şehri yöresinden Koru ( <_^y^ ) Amasya şehrinde sur içinde Meydan Kapısı yani Uzunoba diye maruf tamamı 26 sehim^ üzerinde bulunan aslı beş sehim olan hamamın bir olan mezraanın 16 müşterek sehimi; tamamı dört sehimi; dört hudutla çevrili olup: hudutla çevrili olup: 1. Şehir suruna, 1. Ercük ( ı_i3^>^l ) köprüsü yolu, Hıfad 2. Sinaneddin Musa mülküne kadar uzanır^ ( t_>liJ> ) yani Halifet köyü nehrinden Şeceret Amasya da çarşıda bulunan Han'ın yarısı; dört ül-Gubeyre'ye yani Karaağaç'a ve Hıfad (Halifet) hudutla çevrili olup: köyü nehrine ve Bayram ağılına akan nehir koluna, Üç hududu üç yola, 2. Bayram ağılından Musursa ( ^ J i ^^ ) 4. Oruç ( ) mülküne uzanır. yani Yüzbegi köyü yolu üzerindeki su kuyusuna, Adı geçen şehirde bez çarşısında bir dükkan; 3. Alişir ( ^c_^ ) ağılı diye maruf hudutları: büyük vadiye, 1. Cemal mülkü, 4. Murumil (ıle>-?/^ ) köyü arazisine ve Ercük 2. Lala Mescidi vakfı, köprüsüne kadar uzanır. 3. Melik Yağı-Basan Hanı, Candar yani Öyük Candar diye maruf aslı 26 4. Yol ile çevrilidir. sehim olan mezraanın 16 müşterek sehiminin ta Hazain (ayakkabıcılar) çarşısında bir dükkân; mamı; dört hudutla çevrili olup: hudutlarından: 1. Kargılar köyü arazisi hududundan Yuda 1. Emir Şücaeddin Tekvur Sinan mülkü, { ) köyü ve Yasani ( ) 2. Emir-i ahur diye bilinen Rıdvan'ın hama köyü hududuna ve Ab-ı Buzurk ( cJJ^^j^^.\ ) mı, diye maruf suya, 3. Hasan Mescidi vakfı, 2. Ağar( ) köyü arazisine, 4. Yol ile çevrilidir. 3. Gılbeyan ( O W ^^ ) köyü hududuna, Turhal'da bir hamam; hudutları: 4; Bacul ( cJyr^ ) köyü hududuna ve bura 1. Şahinşah ( aV_-OJili- ) mülkü. J)y^^Xs dan Kılavuz ( ) l^öyü hududuna kadar Üç hududu yol ile çevrilidir. uzanır. Vakıf, büyük emir Mübarizüddin Halifet Alp Amasya köylerinden biri olan Ganu ( ) b. Süli b. Türkânşah yukarıda açıklandığı üzere adı köyü arazisine bitişik arazinin tamamı; dört hudut geçen yer ve mevzileri, parçaları ve müşterekleri ile la çevrili olup: doğru şer'i ve kat'i bir şekilde tamamen Allah'ın 1. Kürt ( ->jr^ ) bağına, kutsal yeri olarak ebedi, sürekli ve daimi olarak 2. Güc Arslan (ıj^-'/I^^S") bağına, vakfetti. Çağların ve zamanın geçmesi onu değişti 3. Adı geçen köyün arazisine, remez. Üzerinden ne kadar çok zaman geçerse o 4. Yola kadar uzanır. kadar yeniler ve pekiştirir. Üzerinden ne kadar va Amasya dışında Subaşı (jiL^) köprüsü yakı kit geçerse onu ebedileştirir ve değişmez kılar. nına bitişik bağ ve arazinin tamamı; bu ikisi dört Adı geçen vâkıf —Allah ona rahmet eylesin— hudutla çevrili olup, bu vakıflardan hasıl olan gelir hasılat kâr ve icar ların ilk önce vakfın imarına, şeklinin kalmasına, 1. Güc çocukları mülküne, binalarının ıslahına, toprağın sürülüp ekilmesine, 2. Ekmekçi Muhammed mülküne, bozulanın tamirine, yıkılanın bina edilmesine ve 3. Ömer mülküne, adı geçen vâkıfın - Allah ona rahmet eylesin - 4. Yola kadar uzanır. Amasya şehrinde inşa ettirdiği meşhur medresenin Vakıfın Amasya şehrinde inşa ettirdiği bilinen imar ve İslahına harcanmasını şart koştu. Vakfın medreseye bitişik bahçenin tamamı; gelirlerinden beşte birini mütevelli için tayin etti. 1. Medrese, Füru ve usulde Ebu Hanife Numan b. Sabit al- 2. Gödül ( cJ^jJ ) çocukları mülkü. Kufi'nin mezhebi hanefiliğe göre ders veren, öğre- HALİFET GAZİ MEDRESESİ VAKFİYESİ 13 ten, irşad ve anlatan ve Ebu Hanife'nin -Allah polenlerden başka kimseye malın ve-oğullanıl ondan razı olsun- fıkhına göre fıkıh dersleri veren fayda verme>eceği giin-^ mücrimlerin yü/lerinck'p, bu medresenin mijderrisine her yıl 1200 halis gij- tanındığı, ayak ve perçemlerinden tutularak müş dirhem (yarısı 600 dirhemdir) ve Amasya'da hesaba çekildiği, ölçünün konulduğu, divanın ku cari mud üzerinden 300 mud buğdayı her kim rulduğu' "insanın kardeşi, anası, babası, karısı ve olursa olsun, bu medresenin müderrisinin geçimi çocuklarından kaçtığı, herkesin kendi derdine düş için zikri geçen dirhem ve buğdaydan tahsis etti. tüğü gün"-* dağların atılmış panuık gibi olduğu, Fer'i ve asli konularda hanefi mezhebine müntesib Kıtmir ve Nakir'den dolayı Allah'ın cezalandırdı şer'i öğretim ve öğrencileri irşad için ders vermek ğı ve zalimin az veya çok hesaba çekildiği gün, yü te devam gösteren adı geçen müderrise zikredilen ce Allah diyor ki -O en doğru söyleyendir— "zer- tahsisat helal ve hoş olsun. Allah'ın yaratıklarından le kadar hayır yapan ve zerre kadar şer yapan hiç. kimsenin müderrise tahsis edilen meblağı az • mun karşılığını görür."- veya çok noksanlaştırmaya hakkı yoktur. Vâkıf -Allah ona rahmet eylesin- bilindiği gibi medre Bu vakfı tağyir, tebdil, tahrif ve ibtal etmeye seler muidlerinden dersi tekrarlayan ve ifade eden yönelecek kimse (muarız) ölüm korkusunu ve sar hanefi mezhebinden olan muide her yıl 240 halis hoşluğunu, kabri ve onun karanlığını, lahid ve gümüş dirhem (yarısı 120 dirhem) tayin etti. 12 fa- onun vahşetini, sorgu ve sual meleklerinin heybet- kih için hanefi olmaları şartı ile her sene 90 dir ve şiddetini onların sorgulama sırasında korkusu hem (yansı 45 dirhem) ve bu fahihlerden altı fakih nu, onlarla karşılıklı konuşmanın sertliğini, insan için her birine 10 ar dirhemden 60 dirhem tahsis ların âlemlerin Rabbi için kıyam edeceği, "gi/li etti. liklerin kalktığı gün"" ve örtülerin yırtıldığı giııı \e mücrimin o günün azabından korunmak için Hüum evkafın işlerinde, herhangi bir şekilde oğullarını, babasını, kardeşini, kendisini barındıran ııhin vermede, ziraat, icar ve diğer muameleleri bütün ailesini ve yer yüzUndekilerin hepsini feda et \apmakta tayin edilen miktarı, evkaftan hasıl olan se dahi korunamayacağı günü hatırlasın. Mücrimin geliri adı geçen yerlere sarfetmekte oğlu Emir Şü kaçındığı o ateş öyle bir kordur ki, insanın derisini caeddin Tekvur Sinan'ı sahih, şer'i ve kesin bir bi yakar. çimde mütevelli ve nazır olarak görevlendirmiştir. Mütevelliliğe Şücaeddin Tekvur Sinan'ın ölümün Bu vakfın mütevellisi büyük emir Şücaeddin den sonra —hayatta iken değil— onun arzu ettiği, Tekvur Sinan b. Halifet Alp evkafın mütevelliliği kadınlar hariç, erkek çocuklarının nesilden nesile ni ve nazırlığını, evkafın imaretinin yaşatılmasını, en iyisini görevlendirme yetkisi verdi. Hayatta ıslahına gayret edilmesini, şeklinin muhafaza edil olduğu sürece mütevellilik ve nazırlık adı geçen mesini, harap olması ve yıkılması halinde onun Emir Şücaeddin Tekvur Sinan'ın uhdesinde kala şimdiki haline iade edilmesini, imarından artan va cak, evkafı ve diğer şeyleri kendisi veya kim olur kıf hasılatının fazlasının zikredilen yerlere sarfedil- sa olsun itimat ettiği ve güvendiği bir kimse idare mesini, genellikle bu konuda vakfın şartlarına uy edecek. Adı geçen Şücaeddin Tekvur Sinan yüce masını oğlu ve ciğerparesi, erkek çocuklarının en Allah'ın rahmetine kavuşursa evkafın velayet ve iyisi olan Celâleddin Muhammed b. Emir Şüca nazırlığına Şücaeddin'in hayatta iken tayin ettiği eddin Tekvur Sinan'a şer'i sahih ve lüzumlu bir gö erkek çocuklarının kuşaktan kuşağa en iyisi ba rev olarak devretti. Celâleddin Tekvur Sinan ancak kacaktır. babası Emir Şücaeddin Tekvur Sinan'ın ölümünden Bu geçerli sadaka (vakıf) maksadına uygun ve Allah'ın rahmetine kavuşmasından sonra bu e.v- şartları ile mahfuz, masrafları harcanacak yerlere kafın mütevellisi, nazırı, kayyumu ve müstakil gö yapılması, Allah'ın haram kıldığı yerlerden olarak revlisi olacaktır. Bizzat kendisi veya naiblerinden dokunulmazlığı ile Allah yer yüzüne ve üzerindeki ve güvendiği kimselerden ve bu konuda hiç bir ça lere varis oluncaya kadar ebedi olarak hedeflerine bayı esirgemeyen ve hiçbir hak sahibinin hakkını uygun bir biçimde devam edecektir. Allah varis yemeyen kimse tevliyet edecek. Her ne şekil ve se lerin en hayırlısıdır. beple olursa olsun buna Şücaeddin'in çocukların Allah'ın yaratıklarından hiç bir azgın sultan, dan hiçbiri itiraz edemeyecektir. Celâleddin Mu- lıileci zalim bir vali, kadı veya fakih, fasit tevil, yal- hammed'den sonra mütevelli, onun tayin edeceği, ılı/lı yalanlar ve süslü sözlerle bu vakfiyeyi değiştir baba bir kardeşlerinden, en iyisi olacak ve mütevel mek için gayret sarfetmeye hakkı yoktur. Kim bu lilik onun ölümünden sonra bu kardeşe verilecek nu yapar ve yapmaya azmeder veya ebediliğini tir. Evkafın mütevelli ve nâzın zikredilen tertip bozmaya niyet ederse Allah ona yeter ve yapmış üzere Şücaeddin Tekvur Sinan'ın erkek çocukları olduğu bu kötü işin cezasını ve karşılığını verir. olacaktır. Onlardan ilk mütevelli Celâleddin Mu Zalimin ellerini ısırdığı, "Allah'a temiz bir kalble hammed olacak, sonra onun tayin edeceği 14 REFETYİNANÇ kwıi*#<riııden en iyisi, bft ikincinin de SİBmindeR Omm (vakfiyenin) sübut bulduğuna görünüş sonra möteveNiKk keza diğer ikincinin kalanlarına ve muhteva bakımından Kemal b. Hacı İbrahim el Muttafika şahitlik eder. intOcal w isnat dirilecektir. Onlardan hiç kimse kafanayıncaya dek bu şekiMe devam edecek, onlar Onun (vakfiyenin) subut bulduğuna görünüş ' da mdfp takdirde adı geçen evkafm mütevellilik ve muhteva bakımından Muhammed Çelebi b. ve nazırlık görevi Şikaeddin Tekvur Sinan'ın ço Haydar Beğ el-Cündi şahitlik eder. Omm (vakfiyenin) siX>ut bulduğuna görünüş cuklarının çocuklarından, kadınlar hariç, en iyisi ve muhteva bakımından Şeydi Ahmed b. Bahşa- ne intikal edecektir. Erkek çocuklarından hiç kim yış Fakih el-Kasevi şahitlik eder. se kabnadığı takdirde bu e^fm nazr ve ımitevel- tisi hakimm o vakit Amasya'da mOsKimanlar arasın İçindekine görünüş ve muhteva bakımından Muhammed b. Cüneyd şahitlik eder. dan tayin edeceği bir kimse olacak. Şikaeddin'in çocuklarından biri ve onun çocuklarının çocukla Onun (vakfiyenin) sübut bulduğuna görünüş rından veya torunlarının torunlarından ve neslin ve muhteva bakımından Amasyalı Hatib şahitlik den her kim mütevelli olursa evkafın imarından, eder. yıriurda zikredilen masraflardan artan gelir, kira Onun (vakfiyenin) sübut bulduğuna görünüş ve kâr fazlasını kendi işlerine ve geçimine sakınnu- ve muhteva bakımından Ebu Yusuf b. Emir Ah <Jan, çekinmeden ve engel olunmaksızın sarfede- med el-Hafiz şahitlik eder. cektir. Bu konuda o, dünya ve ahirette herhangi bir Onun (vakfiyenin) sübut bulduğuna görünüş sorumluluk ve kınanma dunımuna düşmez. Vâkıf, ve muhteva bakımından Hafız Tahir b. Muhammed mütevelli olacak kişiye mütevellilik ve nazırlığın şahitlik eder. hakkını vermesini, evkafın maslahat ve koruma İçindekine görünüş ve muhteva bakımından görevlerini gözeterek tasarruf etmesini, evkafın ge İlyas b. Yakub-Mutufika şahitlik eder. lirinin artırılnusı için son gayretini sarfederek bij- Ona (vakfiyeye) görünüş ve muhteva bakımın tün tedbirlere başvurmasını, evkafın muhafazasın dan Şah Paşa b. Salih-Kasavi şahitlik eder. da ve ona yönelecek zarar ve ziyandan korumakta kendisinden önce ecdadı ve atalarının yaptığı gibi 1. Matinde dirhem olarak yazılmıştır. ckidi bir gayret sarfetmesini şart koştu. 2. Diğer İki hududu belirtilmemiştir. 3. Kur'an; Sure 26, âyet 88-89. Medrese yıkılır -Allah korusun- imari ve eski 4. Kur'an; Sure 80. âyet 34-37. haline iadesi çeşitli engeller yüzünden zorlaşırsa, 5. Kur'an;Sure 99, âyet 7-8. imaret ve ıslahından sonra bu evkaftan elde edilen 6. Kur'an;Sure 86, âyet 9. gelir Muhammed -Allah'ın salat ve selamı ona ol sun— ümmetinden fakirlere ve miskinlere sarfedii- sin. Bu mevkuf olan sadakanın sonuncusudur. Vak fın gelir, kâr ve icarından ekle edilen hasılat önce medreseyi şimdiki duruma getirmek mümkün olur sa, buna sarfedilsin. Sonra, tamirden artan hasılat zikri geçen yerlere harcansın. Bütün bunlarda vâkı fın —Allah ona acısın- şartlarına uyulur. Hükmü geçerli ve caiz olan müslümanların ha kimlerinden birinin hükmü ile bu vakfiyenin sıhha ti ve hükmü birleşti. Şer'an sorusu geçerli olan ha kim bunu bana sorduktan sonra adil şahitlerin hazır bulunduğu bir celsede yukarda zikredilen ta rihte kazası ve hülcmüne şahit kıldı. Allah'a ve onun birliğine hamd olsun. Onun hayırlı yaratığı Muhammed'e aile ve ashabına salat olsun; Bu nüshanın görünüş ve muhteva yönünden as lına uygun olduğuna Muhammed b. Abdurrahman Muslihi şahitlik eder. Allah onlan bağışlasın. Bu nüshanın görünüş ve muhteva yönünden as lına uygun olduğuna alim Bayezid b. Şeyh İma- dü'l-Kasevi şahitlik eder. Allah onları bağışlasın.
Description: