ebook img

Savrulan Dünyada Aile Sempozyumu PDF

156 Pages·2015·1.35 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Savrulan Dünyada Aile Sempozyumu

SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU (SORUNLAR-‹MKÂNLAR-ÇÖZÜMLER) ‹STANBUL, KASIM 2012 TAKDİM SAVRULAN DÜNYADA AİLE SEMPOZYUMU (SORUNLAR - İMKÂNLAR –ÇÖZÜMLER) Başta Aile yapımız olmak üzere Kültür ve Medeniyetimizin tüm değerlerine saldı- rı dışarıdan, farklı bir yaşam tarzından, seküler dünyadan gelmektedir. Bu sal- dırılar niçin etkili olabilmektedir? Etkili olmasında bizim payımız var mıdır? Millet SEKAM Yayınları: 3 olarak, ülke olarak nerede hata yapmaktayız? Bilim ve teknolojide bulunduğumuz durumdan memnun muyuz? Millet olarak, ülke olarak genelde dert yanmakta, yaşadığımız meseleler için hep başkalarını suçlamaktayız. Oysa asıl yapmamız gereken iş, kültür ve medeniyetimizi; Grafik Tasarım tepkisellikten ve antitez olmaktan çıkarmak, kendi tezlerini ve projelerini üretmesini PROJESANAT sağlamak, insanlığın gündemine kendi tezlerini sokmak, insanlığı huzura kavuştu- Tanıtım ve Organizyon racak çözümler sunmak olmalıdır, Bunu için sağlam, güvenilir bilgi ve belgeye ve 0 212 640 20 90 bunlara dayanarak üretilen projelere İhtiyaç vardır. Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Araştırmalar Merkezi (SEKAM) böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur. Sosyal Ekonomik ve Baskı Kültürel Araştırmalar Merkezi (SEKAM), saha araştırmaları, alan araştırmaları, vaka Çalış Ofset analizleri ve teorik derinlikli ilmi araştırmalar yaparak, bu görevi yerine getirmeye Davutpaşa Cad. No:8 Topkapı - İstanbul çalışmaktadır. Tel: 0 212 482 11 04 SEKAM, Ülkemizin, Medeniyet havzamızın ve insanlığın temel sorunlarını; ba- ğımsız bir bakışla tespit edip fotoğrafını çekmeyi ilke edinmiştir. Bağımsız bir yak- © SEKAM Yayınları, 2012 laşımla tespit edilen sorunlara, kendi kültür ve medeniyetimizin temel değerleri, Bu yayının tüm hakları saklıdır. Yayının hiçbir bölümü SEKAM ( Sosyal ve Ekonomik ana frekansları, esas alınarak çözüm önerilerinde bulunmaktadır. Ancak bu, araş- Araştırmalar Tic. ve Paz. Ltd. Şti.)’nin izni olmaksızın, elektronik veya mekanik ortamda tırmanın dışında ve uzantısında mutlaka yapılması gereken ayrı bir çalışma olarak (fotokopi, kayıt veya bilgi depolama vb.) çoğaltılamaz. ele alınmaktadır. Çözümler, kendi kültür ve medeniyetimiz açısından elde edilmeye çalışılırken, tüm insanlığın birikiminden yararlanmak da esastır. Böylelikle, günü kurtaran anlık çözümler yerine, kalıcı, uzun vadeli çözümler üretilebilecek ve poli- tikalar belirlenebilecektir İskenderpaşa Mah. Yeşil Tekke Sok. No:4 34091 Fatih - İSTANBUL Türkiye’nin günü birlik çözüm arayışlarından kurtulması gerektiğine inanmakta- Tel: 0 212 635 42 52 Fax: 0 212 534 88 88 yız. Günü birlik çözüm ara yışlarının, bu ülkeyi her seferinde getirdiği nokta bellidir. www.sekam.org.tr • [email protected] O nedenle zor, meşakkatli ve bedel isteyen çözümler için, halkın katkısı, fedakârlığı 3 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU TAKD‹M istenmelidir. Halkın aktif desteği olmadan, siyasetin, tek başına sorunları çözüme yerleşim merkezinin niteliği, çocuk sahibi olup olmama, evliliğin anlamı, yapılan kavuşturması mümkün değildir. evlilik sayısı, evlenme biçimi, evl ilikten memnuniyet düzeyi, evlilik yaşı, eşten mem- SEKAM, ele aldığı araştırma projelerini, hayata geçirirken, alışılmışın dışında ayrı nuniyet düzeyi, eşle iletişim düzeyi ve sıklığı, internet kullanma sıklığı, dini bilgi bir politika izlemektedir. Araştırma projeleri ile ilgili çalışma, 9 aşamadan oluşmak- düzeyi, dini bilgiyi edinme biçimi, aileye yüklenen anlam, namusa yüklenen anlam, tadır: TV izleme sıklığı faktörlerine bağlı olarak incelenmiştir. 1. Aşama: Konunun ve Araştırma Grubunun Tespiti. Bu çerçeve esas alınarak ‘Savrulan Dünyada Aile’ sempozyumu, beş oturum ve 2 2. Aşama: Araştırma Grubu tarafından soruların hazırlanması. gün olarak düzenlenmiştir: 3. Aşama: Soruların Genişletilmiş SEKAM istişare heyetince( Farklı yaş, cinsiyet, 1.Oturum: Aileye İlişkin Problemler Ve Tespitler eğitim, meslek) tartışılıp son şeklinin verilmesi. 2. Oturum: Dinlerde Aile 4. Aşama: Uygulamanın yapılması, Verilerin işlenmesi. 3. Oturum: Birey Ve Aile 5. Aşama: Sonuçların, bulguların SEKAM ailesi dediğimiz İç kamuoyu (Genişle- 4. Oturum: Ailenin Geleceği tilmiş İstişare Heyeti) tarafından tartışılması. 5. Oturum: Değerlendirme Ve Sonuç Bildirgesi 6. Aşama: Araştırma sonuçlarının, bulgularının dış kamuoyu dediğimiz toplum- la paylaşılması, Araştırmaya ilişkin kitapların ilgili kurum ve kuruluşlara, ay- Her bir oturumda dört tebliğ sunulmuştur. Üç tebliğ, sahipleri tarafından yazılı dınlara, yazarlara, kanaat önderlerine, radyo ve TV’lara gönderilmesi. olarak verilmediği için Sempozyum kitabında yer almamıştır. 7. Aşama: Araştırma konusu kapsamında meseleyi topluma mal etmek için Ana- Ailenin özelliklerinden biri, hem değişimin bir aracı olması, hem de değişime dolu sathında konferans ve paneller düzenlenmesi. karşı en şid detli direnen bir kurum olmasıdır. Osmanlı’nın son yüzyılı ile Cumhuri- 8. Aşama: Araştırma konusu kapsamında, çalışma yapan bilim adamı ve aydınla- yet dönemi aileyi dönüşüm aracı olarak görmüş ve kullanmıştır. Bu Türkiye’deki aile rın iştirak edeceği bir sempozyum düzenleyerek farklı görüşlerin toplanması. ile ilgili yaşanan krizin temel nedenlerinden biridir. Sempozyumun en önemli tespit- 9. Aşama: Özeleştiri ve değerlendirme yapılarak eksikliklerin giderilmesi, yeni lerinden biri de, bu konu ile ilgilidir. Aile başlangıçta, roman ve hikâyeler üzerinden projelerin, konferans ve panellerin, öz eleştiri ve değerlendirme sonuçlara dönüştürülmeye çalışılmıştır. Sonra romanın yanı sıra, medya, film, dizi, internet, göre yapılandırılması. turizm, moda ve müzik birer dönüşüm aracı olarak kullanılmıştır. Türkiye’nin, batılılaşma serüveni ile ülkeye, Batı kültür ve medeniyetinin değer- SEKAM tarafından düzenlenen “Savrulan Dünyada Aile” sempozyumu, SEKAM’ın lerini kabul ettirmede aileyi, toplumsal değişimin bir aracı olarak kullanmasının, proje yönetiminin sekizinci aşamasıdır. Bu Sempozyumda, hem yaptığımız çalışma- bugün yaşanan krizde payı fazladır. Batı kültür ve medeniyet değerlerinin, eğitim nın sonuçları, hem de farklı bilim adamlarının, düşünürlerin ve araştırmacıların ai- aracılığıyla bu ülke insanına kabul ettirilmek istenmesi; aynı kalp ve ruhta iki farklı leye ilişkin düşünce ve çözüm önerileri tartışılmıştır. değer sisteminin var olmasına sebebiyet vermiştir. Bu da, ailenin sahip olup savun- Sempozyumun muhtevası, başta SEKAM’ın yaptığı aile araştırması olmak üzere, duğu kendi kült ür ve medeniyetinin değerleri ile aileye dayatılan yabancı değerlerin Kadın ve Aileden sorumlu bakanlığın yaptığı aile araştırmaları da göz önüne alınarak çatışmasını ortaya çıkarmıştır. Bunun sonucu da toplumsal şizofreni dediğimiz bir belirlenmiştir. Araştırmaların kapsamları, büyük oranda örtüştüğünden, SEKAM’ın durumdur. Özellikle yet işen genç nesiller, okulla aile arasında, değer çatışmasının araştırması referans alınmıştır. kurbanları olmuşlardır. Bu durum daha sonra kurdukları aile yapılarında etkisini SEKAM’ın yaptığı aile araştırması ile toplumsal yapı, evlilik, nikâh, eşe ilişkin göstermiştir. Sempozyumda bu konuya dikkat çekilmiştir. tutum ve tavır lar, namus, cinsellik, boşanma, şiddet, anne-baba çocuk ilişkisi, anne- Medeniyet değiştirme çabaları doğrultusunda, sosyal boyut göz önüne alınmadan babaların çocuk yetiştirme tutumları, çocuklarla iletişim, medya ve boş zamanları yapı lan plansız ve programsız sanayileşme, kentleşme, göç, nüfusun belli yerlerde değerlendirme alt alanlarında Türkiye’nin aile fotoğrafı çekilmiştir. Bu alt alanların yoğunlaşması, aile açısından yığınla problemi beraberinde getirmiştir. Ekonomik her biri; bölge, cins iyet, yaş, eğitim düzeyi, medeni durum, aylık gelir düzeyi, ailenin krizler, işsizlik, yoksull uk, kent hayatında daha da korumasız vaziyette bulunan ai- kendisini hissettiği sosyo-ekonomik düzey, meslek, evlilik süresi, doğulan yerleşim leyi olumsuz yönde etkilemiştir. Evliliğe ilginin azalmasına, gayrı meşru nikâhsız merkezinin niteliği, en çok yaşanan yerleşim merkezinin niteliği, şu anda yaşanan birlikteliklerin artmasına sebebiyet verm iştir. Kadının iş hayatında fıtratına uygun 4 5 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU TAKD‹M olmayan iş kolları ve ortamlarda çalışması, do ğurganlık hızının düşmesi ve neslin Sempozyumda Aile yapısı farklı dinler açısından ele alınmıştır. Ayrıca Osmanlı yaşlanması sorununu ortaya çıkarmıştır. Türkiye şu an olayın bu boyutuyla ilgili cid- aile yapısı değerlendirilmiştir. Bu noktada yapılan önemli tespitlerden biri de Ailenin di bir tehlike ile karşı karşıya olmamakla beraber, tedbir alınmadığı takdirde, mevcut fıtrat merkezli olarak yeniden inşa edilmesi olmuştur. Aile reisliğinin yeniden inşası, ivme geleceğin tehlikeli olabileceğini göstermektedir. anne ve babaların eve dönmesi, öncelikli olarak iyi bir anne, baba olmayı hedefleme- Sempozyumda dikkat çekilen konulardan birisi de, küreselleşmenin etkileri ol- leri yapılan önemli tespitler arasındadır. muştur. Küreselleşme adı altında estirilen rüzgârın, tüm yerli değerlere bir saldırı Gerek Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün yaptığı boyutunda olması, toplumsallaşma yerine bireyselleşmeyi teşvik etmesi, tüketim yayın larda, gerek Aile Şuraları’nda yapılan tartışma ve alınan kararlarda ve gerekse kültürünü savunmas ı, sabit kalıcı hiçbir değer kabul etmeyip, her şeyi haz ve tü- akade misyenlerin yaptığı araştırmalarda ve SEKAM olarak yaptığımız araştırmada ketim kültürü üzerine oturtmas ı, ciddi bir tehlike olarak ülkemizdeki aile yapısını aile yapısının iyiye gitmediği ifade edilmektedir. Kötüye gidişin ana sebebi olarak bireysel, ailevi ve toplumsal değerlerde çözülme ve çürüme olması gösterilmektedir. tehdit etmektedir. Her şeyi eşyalaştırma, alınır satılır meta durumuna indirgeme, Sempozyumda sunulan tebliğler üzerinde yapılan tartışmalarda, benzer bir mutaba- toplumsal değerlerde çözülmeye sebep olmaktadır. Hayatın maddileştirilmesi, evli- kat ortaya çıkmıştır. liğin sadece haz ve madde üzerine inşa edilmes i ile aile bireyleri arasında birbirine Öyleyse ailede meydana gelen çözülmeyi durdurmanın yolu, hayatın ve eğitim tahammül azalmaktadır. Birbirinin kahrını çekme duygusu zayıflamaktadır. Sabır ol- sisteminin, kendi kültür ve meden iyetimizin değerlerine göre tanzim edilmesi, haz mayan bir yerde bir müddet sonra sevgi, saygı ve sada kat da olmamaktadır. Tek ebe- ve tüketim kültürüne karşı mücadele edilm esi, internetin olumsuz etkilerinin gide- veynli ailelerin artması ile psikolojik ruhsal dünyaları yıkılmış çocuk ların, geleceğin rilmesi ve başta medya olmak üzere tüm kurum ve kuruluşların, sivil toplum örgüt- Türkiye’sinde çok ciddi bir sorun olacağı gözden ırak tutulmamalıdır. lerinin olumlu istikamette bileşke kuvvet oluşturacak tarzd a desteğinin sağlanması Aile yapısına bizim kültür ve medeniyetimizin yüklediği kutsallık, batılılaşma ve halkın sürece seyirci olarak değil icracı olarak dahil edilmesi ile mümkün olabi- serüven i ile maddileştirilince; nikâhın sağladığı kutsiyet anlamsızlaşmaya başlamış lecektir. ve hazzı esas alan nikâhsız birliktelikler artmaya başlamıştır. Bu da gayrı meşru ço- Davetimize icabet edip gelen kıymetli dostlara, tebliğ sunarak katkıda bulunan cuk sorununu be raberinde getirmektedir. bilim insanı, araştırmacı, düşünürlere ve bu güzel organizasyonu, canla başla çalışa- Anayasanın 41. Maddesi çerçevesinde Devlet, aileyi korumakla sorumlu tutul- rak gerçekleştiren Gürsel Ulukır’ın şahsında organizasyon ekibine ve Sempozyumda muştur. Ancak devlet, uzun yıllar bu maddeyi nüfus planlaması, çocuk sayısını azalt- sunulan tebliğlerin kitaplaşması için her türlü gayret ve fedakârlığı gösteren İlhan ma, için araç olarak kullanmıştır. Şimdi de, çocuk sayısını artırmak için uğraşmakta- Gündoğdu, Aşkın Özcan ve Elif Yaman’a ve diğer emeği geçenlere teşekkürü bir borç dır. Aile de kriz baş gösterince, aileyi korumak amacıyla Kadın ve Aileden Sorumlu biliriz. Devlet Bakanlığı adı ile bir devlet bakanlığı ve onun bünyesinde de Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Daha sonrasında Kadın ve aile sosyal politikalar bakanlığı kurulmuştur. Aileyi korumakla ilgili yasal mevzuat Prof. Dr. Burhanettin CAN yol boyu değiştirilerek 6284 sayılı yasa ile en son şeklini almıştır. SEKAM Yönetim Kurulu Başkanı Sempozyumda yapılan önemli tespitlerden biri de, mevcut yasal mevzuatın ai- leyi korumaktan ziyade çözmeye katkı sağlayacağı şeklindedir. AB uyum yasaları çerçevesinde hazırlanan yasalar, toplumsal yapı ve dinamiklerle uyuşmamaktadır. Bu gerçek, kanun yapıcılar tarafından göz önüne alınmamıştır. Ayrıca aileyi tahrip eden ana faktörler, içerden ziyade dışarıdadır. Mevcut yasal mevzuat aileye dışarıdan yapılan saldırılara karşı aileyi korumamaktadır. Mevcut yasal mevzuat, aileyi sadece aile içi şiddete karşı, hukuk ekseninde korumayı hedeflemiştir. Ruhundan, özünden koparılmış böylesi bir yasal mevzuatın, aileyi koruyup korumadığı bu güne kadar yapılan uygulama sonuçları göz önüne alınarak araştırılmalıdır. 6 7 İÇİNDEKİLER TAKDİM ....................................................................................................................3 SEMPOZYUM AÇILIŞ KONUŞMASI ...........................................................................13 Prof. Dr. Burhanettin CAN PROTOKOL KONUŞMALARI Yasemin ÇOBAN.................................................................................................29 Şükrü ALKAN ......................................................................................................31 Prof. Dr. Mustafa SAMASTI ................................................................................33 Bülent YILDIRIM .................................................................................................35 Av. Necati CEYLAN .............................................................................................37 Av. Muharrem BALCI .........................................................................................39 Prof. Dr. Hüseyin YILDIRIM .................................................................................41 Prof. Dr. Mustafa AYKAÇ ...................................................................................43 Prof. Dr. İhsan GÜNAYDIN .................................................................................45 1.OTURUM: PROBLEM VE TESPİTLER SEKAM ARAŞTIRMASI BAĞLAMINDA TÜRKİYE’DE AİLE YAPISI VE PROBLEMLERİ ...................................................49 Prof. Dr. Celalettin VATANDAŞ ASAGEM ARAŞTIRMALARI BAĞLAMINDA AİLENİN GİDİŞATI, SORUNLARI VE ÖNLEMLER ..............................................103 Doç. Dr. Ayşen GÜRCAN SEKÜLERLEŞME BAĞLAMINDA AİLE VE KADIN .............................................113 Doç. Dr. Mustafa TEKİN 9 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU TAKD‹M 2.OTURUM: DİNLERDE AİLE MÜSLÜMAN TOPLUMLARDA AİLE DEĞERLERİ VE ÇOCUK ............................129 Doç. Dr. Kadir CANATAN FITRAT EKSENİNDE AİLENİN YENİDEN İNŞASI ..............................................147 Prof. Dr. Burhanettin CAN 3.OTURUM: BİREY VE AİLE MODERN ÇAĞDA AİLENİN DÖNÜŞÜMÜ ...........................................................171 Prof.Dr. Kemal SAYAR, Klinik psikolog Feyza BAĞLAN İSLAM’DA AİLE .................................................................................................179 Prof. Dr. YaşarDÜZENLİ TÜRKİYE’DE AİLE YAŞAM DÖNEMLERİ VE ÖZELLİKLERİ ...............................187 Doç. Dr. Şuayıp ÖZDEMİR Prof. Dr. Ömer TORLAK Prof. Dr. Celalettin VATANDAŞ BATILILAŞMA SÜRECİNDE OSMANLI AİLESİNİN DEĞİŞİMİ -Romanlar Üzerinden Bir İnceleme- .............................................................227 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE Seyhan YAMAN 4.OTURUM: AİLENİN GELECEĞİ YÜRÜRLÜKTEKİ AİLE HUKUKU VE AİLENİN GELECEĞİ ..................................251 Av. Osman ÇITLAK SEVGİ ve ERDEM TOPLUMU İÇİN TEMEL EĞİTİM MODELİ “HER ANNE BİR OKUL” ...................................................................................265 Necla KOYTAK AİLENİN GELECEĞİ ..........................................................................................279 Prof. Dr. Mustafa AYDIN YENİR BİR SOSYAL DÜNYA İÇİN; EVE DÖNÜŞ ...............................................289 Abdurrahman ARSLAN SAVRULAN DÜNYADA AİLE (SONUÇ BİLDİRGESİ) ..............................................305 10 11 SEMPOZYUM AÇILIŞ KONUŞMASI Prof. Dr. Burhanettin Can Sayın milletvekilleri Sayın rektörler ve dekanlar, belediye başkanları, müftüler Saygıdeğer bilim insanları, kanaat önderleri, sivil toplum ve cemaat liderleri, Kıymetli basın mensupları Davetimize duyarlılık göstererek icabet eden saygı değer hanımefendi ve beyefen- diler. Hepinize katılımınızdan dolayı SEKAM(Sosyal, ekonomik araştırma merkezi) adına teşekkür eder saygılarımızı ve şükranlarımızı sunarım. Fransız ihtilali öncesinde, Fransa’da yaygın bir açlık ve yoksulluk hüküm sür- mektedir. Böyle bir dönemde ava çıkan kral, yolunun üzerinde köylülerin taşıdığı bir cenaze ile karşılaşır. Kral köylülere köylünün neden dolayı öldüğünü sorar. Köylüler, açlıktan öldü diye cevap verir. Kral aldırmaz ve avına devam eder. Olayı duyan tarih- çi, Halkının açlıktan öldüğüne aldırmayıp avına devam eden bir krallığın varlığının sonuna geldiğini düşünerek yazdığı kitaba bir dip notu düşer: “Gerçekte o tabutta açlıktan ölen bir köylü değil, Fransız krallığı taşınmaktaydı.” 2005 yılında Almanya’da çok katlı bir apartmanın kapısı binanın kapıcısının poli- se başvurması sonucu polis kontrolünde çilingir tarafından açılır. Bir grup polis evin içerisine girdiklerinde 75 yaşlarındaki bir karı kocanın yerde ölü cesetleri ile yüz yüze gelirler. Etrafı araştıran polis, masanın üzerinde bir notu alır ve okur. İntihar eden çift, intihar etmeden önce geriye bir mektup bırakmışlardır. Mektuptaki ifa- deler, insanın kanını donduracak mahiyettedir: “Üç aydır kapıcıdan başka kimse kapımızı çalmadı, Üç aydır kapıcıdan başka hiç kimse ile konuşmadık. Böyle bir dünyada yaşanmaz.” Mektup, seküler-laik dünyanın inşa ettiği bir hayat tarzına, bir kültür ve medeniyete isyanın ifadesi idi. 13 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU AÇILIfi KONUfiMASI Gerçekte o dairede intihar eden, sadece iki yaşlı insan değildi; orada, intihar “ İki yüzyıldır sürüp giden toplumsal bir kurum olan akrabalığın çöküşü, yirmin- eden sekülerleşmiş insanlık, seküler kültür ve medeniyet ve seküler bir aile ci yüzyılın ikinci yarısında hızlandı. yapısı intihar etmişti. Evlilik ve doğumlar azaldı, boşanmalar hızla artıyor. Amerika Birleşik Uzayın derinliklerinden milyonlarca ışık yılı uzaktan işaretleri alan seküler-laik Devletleri’nde üç çocuktan biri, İskandinavya’da ise çocukların yarısı evlilik dışı do- batı insanı, Avrupa’nın göbeğindeki bu yaşlı ve yalnız insanların feryadını duymadı, ğuyor. Sonuç olarak kurumlara olan güven, 40 yıllık derin bir çöküş sürecine girdi... duyamadı. Böylece yirminci yüzyıl ortalarında endüstri toplumuna egemen olan toplumsal Mars’a robot indirip oradan sinyal ve fotoğraflar alan seküler-laik bir dünya, değerlerde Büyük Çözülme’yi doğurdular...”(3) AB’nin göbeğindeki bu feryadı niçin duyamadı? Sekülerleşmiş insanlık bu çığlığı duyamazdı; Çünkü haz ve tüketime köle olmuş seküler insanın,“kazanmakta olduk- Özet olarak Büyük çözülme, Büyük Savrulma olarak adlandırılan bu dönemde larından dolayı, kalplerinin üzerini pas tutmuştur.”(Kuran-ı Kerim, 83Mutaffifin 14). insanlık şu tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır: 19. asrın materyalist ve seküler anlayışı, sanayileşme ile birlikte kadim kültürlere ve • Güven kaybı: Kişilere, kurumlara, devlete yerleşik tüm değerlere savaş açmış, toplumsal bağları çözerek toplumu birey haline • Beşeri ilişkilerde kopma getirip yalnızlaştırmıştır: • Akrabalık bağlarının kaybolması “Fukuyama: “Bu tür(Bireyci) toplumlar için beliren tehlike, insanların ken- • Kadının haz metaı haline indirgenmesi dilerini ansızın yalnız bulmalarıdır; herkesle iletişim kurmakta, ahbaplık et- mekte özgür olsalar da samimi topluluklar içindeki insanlarla bağ kurabilme- • Ailede dağılma leri için gerekli olan ahlâksal taahhütlere girebilme yetenekleri yoktur...” (1). • Evliliğe karşı çıkma İşte 75 yaşlarında ki karı kocayı, intihara götüren bu felsefi yaklaşımdır, bu zihni- • Nikaha karşı çıkma yettir. Bu yaklaşımla, İnsanın içindeki canavar uyandırılmış, tamahkârlık, aç gözlü- • Çocuğa karşı çıkma lük, doymazlık ve aymazlık sınır tanımaz bir şekil almıştır. Bireyselleşen ve yalnızla- • Gayrı meşru çocuk sayısında patlama şan insan, kurdu olan şeytana teslim edilmiştir: • Cinsel sapkınlıkların yaygınlaşması “Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm:”…İnsanın kurdu şeytandır. Onu yalnız • Suç oranlarında patlama yakaladı mı yer.”(2). • İntiharlar Bu savaşın sonucunda, tüm sanayileşmiş ülkelerin toplumsal sermayesinde, • Şiddetin yaygınlaşması ciddi bir çürüme meydana gelmiştir: • Madde bağımlılığının yaygınlaşması “Fukuyama: Bireysel seçebilme özgürlüğünü artırmak için kendini, norm- • Yaşlıların huzur evlerine terk edilmesi ları ve kuralları tepe taklak etmeye adamış bir toplum, giderek daha fazla kar- • Mahalle ve komşu kültürünün kalkması gaşaya kapılacak, parçalanacak, izole olacak, ortak amaçlarını ve görevlerini • Zengin fakir ayrışmasında uçurum gerçekleştiremez hale gelecektir. Gelinen nokta, Sekülerleşmiş-laikleşmiş insanlığın, kendi eliyle kazandıklarını Teknolojik gelişmesinde “sınır yok” ilkesini benimseyen bir toplum, kişi- tatmasından başka bir şey değildi: sel davranışlara ve buna bağlı olarak suç artışına, dağılan ailelere, çocuklarına “İnsanların kendi ellerinin kazandığı dolayısıyla, karada ve denizde fesad karşı sorumluluklarını yerine getiremeyen ana-babalara, birbirini umursama- ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye (Allah) onlara yapmakta olduklarının bir yan komşulara, toplumsal yaşamın dışına atılmış vatandaşlara da “sınır yok” kısmını kendilerine taddırmaktadır.”(30 Rum Süresi 41). demektedir. ... Bütün bunlar birçok doğulu ve batılı aydın, ilim insanı ve düşünürler tarafından Dürüstlük, vefakârlık, sözünü tutmak gibi erdemler artık etik değerler ola- rak itibar görmüyorlar; onların Dolar ölçütüyle somut değerleri var, ortak bir görülmüş, teşhis edilmiş ve seslendirilmiştir. Baudrillard, süreci çok daha acı bir sona ulaşmak isteyen gruplar tarafından kullanılarak onlara yardımcı oluyor- şekilde tasvir etmektedir: lar.”(3) “Baudrillard: “New York’ta kentin topaç gibi fırıl fırıl dönmesi öylesine şid- Fukuyama’ya göre, bu zihniyetin sonucu, tüm sanayileşmiş ülkelerde aile çök- detli, merkezkaç gücü de öylesine büyük ki, iki kişi olarak birlikte yaşamayı, müş ve toplum tefessuh etmiştir: bir kişinin yaşamını paylaşmayı düşünmek insanüstü bir şey. 14 15 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU AÇILIfi KONUfiMASI Burası, içine hayvanların cinslerini tufandan kurtarmak için ikişer ikişer Boşananların %40 ‘ı ilk 5 yılda boşanıyor. bindikleri Nuh’un gemisi karşıtı bir gemi. Boşananların %90 Kent merkezlerinde yaşıyor. Burada şaşılası ikinci Nuh’un gemisine herkes, erkek ya da kadın tek başına binmiş; her akşam son “parti” için hayatta kalanları bulmak o erkek ya da ka- Varan-2: dına düşüyor. “Anne: Melahat Semiz, Üvey baba: Murat Topal Nuh tufanında cinslerini korumak için hayvanlar, gemiye eşleri ile binme Yer: Gemlik- Kayhan mahallesi basiretini, iradesini göstermişlerdir. Tarih: Nisan 2005 Bugünkü dünyada oluşturulmak istenen bireysel bir toplumda; “ikinci Suçlu: 6 yaşında Emirhan Nuh’un gemisine” nesillerini kurtarma fedakârlığını göstermeyecek tarzda, Suç: Sabah kahvaltısında bütün yumurtaları yemek parçalanmış aileler olarak, birey olarak binme isteği, tehlikenin büyüklüğünü Ceza: Döverek ölüm ortaya koymuyor mu?”(4). Üvey Baba: “Cesedi parçalayıp çöpe atarım ya da zeytinliklere gömerim, kayboldu Niçin bu feryatlar duyulmuyor ya da duyulamıyor? Belki de; “Allah, onların deriz”. kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir; gözlerinin üzerine de perdeler çekmiş- Anne ise: “Cesedi bavula koyup (183 km uzakta) Balıkesir’e götürür orada göme- tir” (2 Bakara 7) Dolayısıyla; “Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, göz- riz.” der leri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar gafil Bu olay, gazetelerde ciddi bir şekilde yer almadı. Yorumcular yorum yapmadı. olanlardır.” ( 7 Araf 179) Türkiye nereye gidiyor diye sorulmadı. İnsan hakları, hayvan hakları savunucu- Medya, internet, müzik ve film sektörü, kozmetik sanayi, turizm sektörü, moda ları ayağa kalkmadı. akımları ve seküler eğitim çürümeyi hızlandırıcı etki yapmaktadır. Zehir ya altın kase “Diri diri toprağa gömülen kızın hesabının sorulacağına” (81 Tekvir 8-9) iman içerisinde ya da serumla insanlığa sunulmaktadır. Yapıp ettiklerinden dolayı, “Kalp- eden Müslümanlar, sesini çıkarmadı. Ne oluyor demedi? leri katılaşmış ve şeytan onlara yapmakta olduklarını çekici (süslü) göstermiştir.”(6 Türkiye sağırlaştı. Vakayı adiyeden kabul edildi ve unutuldu. Enam 43). Allah da “İğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmıştır.” (9 Tevbe 125). Varan-3 2011: Kayseri, Şırnak, İstanbul, Bursa da Parçalanmış çocuk cesetleri bulundu ve Teknolojide, bilişim, iletişim, ulaşım alanlarında meydana gelen baş döndürücü 2000 çocuk hala kayıp değişimler, adeta dünyayı bir köy haline getirmiştir. Eskiden sanayileşmiş ülkelerde meydana gelen fikri, toplumsal değişimler, hareketler, 20-30 yıllık bir faz farkı ile Varan-4 ülkemizde etkisini gösterirken; şimdi neredeyse anında etkisini göstermeye başla- Yer: Ankara mıştır. Dolayısıyla, yukarıda ifade edilen tüm hastalıklar, anında ülkemizde etkisini Zaman: 2010 göstermektedir. Suçlu: Aileden Sorumlu Bakan: Aliye Kavaf Şeyh Sadi: “Kuş bakışı bakmak güzeldir, fakat kuş gibi bakmamak şartıyla.” der. Suçu: “Eşcinsellik hastalıktır.” demiş olması, Bu gerçeği göz önüne alarak, beş olgu üzerinden Türkiye ile ilgili bir ufuk turu yap- Ceza: Susturma ve siyaseten linç makta fayda vardır: Türkiye sağırlaştı, olanları duymadı ve görmedi. Varan-1: Türkiye’de; Varan-5 Fuhuş yaşı: 12, Yer: İstanbul Boğazı Uyuşturucu Yaşı: 12 Zaman: 2010 Alkol ve sigara kullanma yaşı: 12 Olay: Denize uçan bir otomobil 2009 yılı: Evlenenler: 591 742, Boşananlar: 114 162 Kurtarma Operasyonu: 10 dakika. Herkes seyrediyor. Kıyıda genç bir bayan, de- 16 17 SAVRULAN DÜNYADA A‹LE SEMPOZYUMU AÇILIfi KONUfiMASI nize düşen otomobilin kurtarılması için bağırıyor. Olayı seyreden erkeklerden hiçbir “Oğlumu sarayınıza gönderiyorum. Size, semavî menşe’den gelen atları her tepki gelmeyince, Genç bayan denize atlıyor ve yan yatmış otomobile doğru yürüyor. yıl takdim edecektir. Sabah akşam emrinizi bekleyeceğim. Sonra erkekler denize atlayıp otomobildekileri kurtarıyorlar. Genç bayan denizden Fakat elbiselerimizin önlerini açmağa, dalgalanan saç örgülerimizi çözmeğe, çıkıp oturma bankına bıraktığı çantasını aldığında cep telefonun çalındığını görüyor. dilimizi değiştirmeğe ve sizin kanunlarınızı kabul etmeğe gelince; örf ve adetle- Soru: “Yalova’dan Balıkesir’e Giden Bavulda Emirhan’ın cansız bedeni mi vardı rimiz çok eski olduğu için, onları bozmağa cesaret edemedim. Bütün milletimiz Yoksa Türkiye’mi”? Bunlar; Tesadüf mü? Doğal mı? İhmal mi? İhanet mi? Tamahkârlık, de, aynı kalbe sahiptir” (8). egoizm mi? Yoksa Ne? Bunlar, bir hastalığın dışa vurumu; depremin öncül dalgaları- Bugün millete karşı yürütülen savaşın iki boyutu vardır: dır. Kimlik Kaybına uğrayan bir ülkenin, kaderidir. • Toplumsal dejenerasyon Rauf Denktaş: “Suç bizde gençlere dini ve milli değerleri öğretmedik” der- • Toplumsal tetanos yani duyarsızlaşma.. ken; eski Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, ‘Gençlik, düşmanın beşinci kol Toplumun her kesimi ve her yaş grubu hedef tahtasındadır. Savaşın odağında da faaliyetinin boy hedefi haline gelmiştir’ demektedir (5). İlginç ve garip değimli? aile yapımız vardır. Seküler-laik batı, kendi aile yapısını muhafaza edemeyince, bi- Çözüm makamında, olanlar sadece dert yanmaktadır. Buna karşılık Batı, bu ülkenin zim aile yapımızı tahrip etmeye çalışmaktadır. değerlerinin tarumar olması için bütün gücüyle saldırmaktadır: Aile Yapımızı Bekleyen Tehlikeler: “Fransız Cumhurbaşkanı Jacques Chirac,2004: “ Türkiye’nin değerlerini, Aile yapımızı bekleyen tehlikeleri, ailenin içinden ve dışından gelenler şeklinde yaşam tarzını, kurallarını derinden değiştirmesi gerekmektedir. Bizim paylaştı- iki sınıfa ayırabiliriz: ğımız tüm değerleri ve kuralları benimsemesi ve bunun için Türkiye’nin kayda • Ailenin Dışından gelen tehlikeler: değer çabalar göstermesi gerekmektedir.”(6) Boşanmanın Övülmesi o “Bülent Güven, (Sosyal Demokrat Alman- Türk Forumu Başkanı, Hamburg Nikâhsız Birliktelik o Eyaleti Yönetim Kurulu Üyesi, Siyaset Bilimci): Kültür projeleri için ayrılan Eşcinsel evlilik o fonlar, Türkiye’de köklü bir değer değişimini amaçlıyor. Yerli dizi diye takdim Zinanın meşru kabul edilmesi o edilen dizi filmlere bile fon ayırabiliyorlar. Kitaplar, dergiler yani yayınevleri ve Evlilik Dışı Çocuk edinme o STK’lar üzerinden yürütülen sosyal projeler ise herkesin malumu. Evlilik öncesi cinsel beraberlik o Bütün bunlar batılı değerlerin meşrulaştırılması için... Tek ebeveynli aile o (Yerli Diziler) Etkileme gücü çok yüksek yapımlar bunlar. Mesela en basitin- Sperm bankası o den eş cinselliğin halkın nazarında normal sayılmasını sağlamak için daha iyi Taşıyıcı annelik o bir imkan aklınıza geliyor mu? Çocuğun külfet olarak görülmesi o Dikkat ederseniz bu tür yapımlarda bir eşcinsel karaktere yer verilmişse o Geç evlenme o mutlaka iyilik abidesi bir kişilik olarak çıkar karşımıza.”(7) • Ailenin İçinden Gelen Tehlikeler 20 Mart 2007’de, Bilgi Üniversitesinde İlk Eşcinsel Kulüp kurulmuş; 25 Mart Aile içi iletişim sıkıntısı, o 2007 ise ‘Dünya bankasından 5 bin dolarlık bir destek alarak eşcinselliğin yaygın- Eşlerin sorunları birlikte konuşamaması o laştırılarak meşru gösterilmesi faaliyetlerine başlamıştır.’ Demek ki her yıl ayrı bir Çocuklarla iletişim sorunları o konu ele alınarak diziler ve TV programlar aracılığıyla toplumsal değerler, örf- Ekonomik sebepler, Gelir-harcama dengesizliği o ler, adetler, gelenek ve görenekler yıpratılıp gözden düşürülmeye çalışılması Eve, eşe ve çocuklara ilgisizlik o bir tesadüf değildir, küresel bir projedir. Planlı, stratejili bir saldırı vardır. Sorumsuzluk o Tarih boyu, sömürgeci zihniyete sahip tüm güçler, gerek küresel gerekse bölgesel Cinsel sorunlar o bazda aynı politikayı benimseyip uygulamışlardır. Çinlilere yenilmiş olan Türk Ha- Sevgi ve saygı kaybı o kanı İşbara Han’ın Çin imparatoruna yazdığı Mektup, bu noktada milletçe çok daha Sabır kaybı, tahammülsüzlük o duyarlı olmamızı gerektirmektedir: Sadakat kaybı o 18 19

Description:
7- Kökce, H., Söyleşi, Gerçek Hayat, 15-21Ekim 2004, Sayı 2004-42(208) s: . yani kamil noktaya doğru giderken, diğerinde ise nefsani ve şeytani
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.