ebook img

R. Tamer Pekdinçer- Hakan Ertem PDF

43 Pages·2015·7.17 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview R. Tamer Pekdinçer- Hakan Ertem

MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ HUKUK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ C. 20 S. 3 Y. 2014 FİKRİ MÜLKİYET HUKUKU ALANI İÇİNDE AMBALAJ TASARIMLARDA İLTİBASIN DEĞERLENDİRİLEBİLMESİNE YÖNELİK YÖNTEM VE KRİTERLERİN SAPTANMASI İÇİN ÖNERİLER Yrd. Doç. Dr. Remzi Tamer PEKDİNÇER * Yrd. Doç. Dr. Hakan ERTEM ** Bu çalışma; Marmara Üniversitesi BABKO SOS-B-310510-0200 numaralı “Fikri Mülkiyet Hukuku Alanı İçinde Ambalaj Tasarımlarında İltibasın De- ğerlendirilebilmesi İçin Yöntem ve Kriterlerin Saptanması” başlıklı çalışma kapsamında yapılmıştır. ÖZET Fikri mülkiyet alanında önemli bir hukuki sorun olarak karşımıza çıkan karıştırılma ihtimali (iltibas), hukuk ve tasarım disiplinleri tarafından ortak- laşa ele alınıp incelenmesi gereken bir olgudur. Bu çalışmada, “karıştırılma ihtimali” ile ilgili değerlendirme sadece ambalaj tasarımlarının ele alınması suretiyle sınırlandırılmıştır. Bu konuda Yüksek Mahkeme’nin görüşü, karıştırılma ihtimalinin belir- lenmesinde “orta düzeydeki tüketici” nin dikkate alınması yönündedir. Ancak bu projemizin başarılı olması durumunda diğer karıştırılma ihtimalle- ri ile ilgili olan maddelerde de esas aldığımız yöntem (TTKm.55/1/a.41 ve 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında KHKm.7/b ve m.8/b gibi) rahat- * Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ** Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü Öğre- tim Üyesi 1 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK), m.55/1/a.4 hükmüne göre, “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyet ve işleri ile karıştırılmaya yol aça- cak yöntemlere başvurulması haksız rekabet halidir. Bu anlamda “karıştırılma” öncelikle mal ya da iş ürünlerinin dış görünüşleri itibarıyla yanıltmayı, kandırmayı, yanlış algılan- maya neden olmayı ifade eder(Maddenin genel gerekçesi). 304 MÜHF – HAD, C. 20, S. 3 lıkla uygulanabilecektir. Karıştırılma ihtimali üzerine yapılan çalışma amba- laj tasarımında orta düzeydeki tüketicinin iltibas’a (yanılgı, karıştırma, al- danma vb) yer olmadan ambalajları ayırt etmesi ve iltibasın saptanabilmesi için yöntem ve önerileri ile bunların hukuksal düzlemdeki ilişkileri araştır- manın temelini oluşturmaktadır. Bu anlamda araştırma sonucunda ulaşmak istediğimiz sonuç, karıştırılma ihtimalinde “Orta düzeydeki tüketici veya halk tarafından” gibi belirsiz, bilimsel olmayan ve subjektif bir ölçütün yeri- ne ölçülebilir (nesnel) “objektif “ değerlendirme biçimlerinin yer almasını sağlayabilmektir2. ABSTRACT Likelihood of confusion, which is a significant problem in intellectual property law, is a fact that has to be collectively considered and analyzed by law and design disciplines. We would particularly emphasize that, in this study, our research for likelihood of confusion is limited only to packaging design. The Supreme Court’s opinion on determining likelihood of confusion is to take “intermediate consumer” into consideration. However, with the potential success of our project, it can easily be applied to other likelihood of confusion situations (like TCC a.55/1/a.43 and Decree Law no. 556 on Protection of Trademarks a.7/b and a.8/b). Likelihood of confusion in packaging design is the basis of research for methods and suggestions to enable the intermediate consumer to distinguish the packages without confusion (misimpression, mistake, deception etc.) and to be able to determine likelihood of confusion. The outcome that we want to achieve with this research is, to enable measurable, objective evaluation methods in likelihood of confusion instead of a vague, non-scientific and subjective 2 Uygulamada mahkemeler, bu ölçütün (Orta düzeydeki tüketici ve Halkı esas alan) belir- lenmesinde bilirkişilerden faydalanmaktadır. Ancak bilirkişilerin ne gibi kriterleri temel alarak orta düzeydeki tüketici veya halkın karıştırılma ihtimalini belirlediği ise anlaşıla- mamaktadır. 3 According to a.55/1/a.4 of the Turkish Commercial Code no. 6102 which became effective on 1 July 2012, it is unfair competition to cause likelihood of confusion with other goods, products, activities or works. In this sense, “confusion” means misleading, deceiving and causing misperception by the look of goods or products. (Article’s gene- ral ground). Yrd. Doç. Dr. Remzi Tamer Pekdinçer - Yrd. Doç. Dr. Hakan Ertem 305 Fikri Mülkiyet Hukuku Alanı İçinde Ambalaj Tasarımlarda İltibasın Değerlendirilebilmesine Yönelik Yöntem ve Kriterlerin Saptanması İçin Öneriler concept of “intermediate consumer or public”.4 For this purpose, in this research it is aimed to determine whether it is possible or not to use eye tracking systems to detect distinctiveness on design and it is also aimed to provide a basis for the further methods on this subject. 1. ÇALIŞMANIN AMACI Bu çalışmanın temel amacı; Fikri mülkiyet hukukunda önemli bir hukuk sorunu olarak karşımıza çıkan “KARIŞTIRILMA İHTİMALİ (İLTİ- BAS)” kavramının hukuk ve tasarım disiplinleri tarafından ortaklaşa ele alınıp incelenmesi gerektiğine ilişkin saptamadır5. Bu konuda ülkemizde Yargıtay’ın kriteri “orta düzeyde tüketicidir6“. Tasarımlarda orta düzeydeki tüketicinin iltibas’a (yanılgı, karıştırma, aldan- ma vb) yer olmadan nesne ve formların ayırt etmesi ve iltibasın saptanabil- mesi için yöntem ve önerileri ile bunların hukuksal düzlemdeki ilişkileri çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Ortalama tüketicinin benzerlik kavramı içinde, nesne ve formlar üzerindeki seçici algı alanlarının belirlenmesine 4 In practice, courts receive opinions from experts to determine the criteria for “intermediate consumer and public”. However, it is not definite which criteria these experts use to define intermediate consumer or public. 5 İltibas, sözlük anlamı itibariyle; “birbirine benzeyen şeyleri şaşırıp birbirine karıştırmak”, “başka şeye benzetilmekten doğan şüphe ve tereddüt” anlamına gelir. Hukuki açıdan ise, “tanıtım aracının vasat tüketicinin gözünde yarattığı (aldanmaya yol açabilecek) benzerlik” olarak tanımlanmaktadır. YEĞİN, Abdullah; BADILLI, Abdulkadir; İSMAİL, Hekimoğlu; ÇALIM, İlham: “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lûgat”, İstanbul 1995, s.432; BAYAR, Kerim Can: “Kubbealtı Lûgatı - Misalli Büyük Türkçe Sözlük”, C.2, İstanbul 2005, s.1391; ODMAN BOZTOSUN, Ayşe: “Haksız Rekabet Hukukunda Emeğin Ko- runması İlkesinin Yargıtay Kararları Işığında Değerlendirilmesi”, Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu / Bildiriler-Tartışmalar, S.XXI, Ankara 2005, s.218 6 Ortalama tüketici konsepti, bir Avrupa Adalet Divanı davasının son adımında, “tüketici- nin reklâm ve ticari uygulamaların arkasındaki mesajı eleştirel ve izanlı bir şekilde analiz edebilmesinin yanı sıra duyarlı, dikkatli ve ihtiyatlı biri olması” şeklinde hukuki olarak tasvir edilmesinden başka bir şey değildir. Gut Springenheide’den beri, AAD yanıltıcı bilgiye karşı tüketiciyi koruma üzerine Topluluk Yönetmeliğine ve içtihat hukukuna atıfta bulunarak, belirli bir tanıtım beyanının tüketiciyi yanıltmaya yönelik olup olmadığına ka- rar vermek için, ulusal mahkemenin oldukça iyi bilgilenmiş, oldukça dikkatli ve ihtiyatlı olan ortalama tüketicinin farz edilen beklentilerini dikkate almasının gerekliliğine karar vermektedir. Buna göre the A.G. Fennelly in Estée Lauder şöyle demiştir:”tüketicilerin ürünlerin kalitesi ve fiyatı konusunda kendilerini bilgilendirecekleri ve akıllı seçimler ya- pacakları kabul edilir. Daha Geniş Bilgi İçin Bkz. İNCARDONA, Rossella/PANCİBO, Cristina: The Average Consumer, The Unfair Commercial Practices Directive, And The Cognitive Revolutions, J.Consum Policy (2007) 30:21-38,s.21 vd. 306 MÜHF – HAD, C. 20, S. 3 yönelik yöntemlerin irdelenmesi, tespit edilerek önerilmesidir. Tasarım kav- ramında algılamaya etki eden renk, biçim, doku gibi “temel tasarı” öğeleri- nin algılama ve kavramaya etkisi ile diğer konuların irdelenmesi konularında hukuk ve tasarım dallarında kesişim alanlarının tespiti bu çalışmanın doğal süreçlerinden biri olarak belirlenmiştir. Halen tasarım hukukumuzda “bilirkişilik” sistemi olarak yürütülmekte olan “ayırt edicilik” kriterlerinin rasyonel, ölçülebilen objektif kriterlere dönüşmesi pek çok yönden hukuk sistemimiz için önem arz etmektedir. İncelenen farklı ürün ve nesneler üzerinde, “seçici algı”nın dolayısı ile ayırt edilebilmek için gerekli değerlendirme alanlarının tespitinde “göz izleme” yöntemlerinin kullanılması ve bunlarla ilgili olarak tespit anlamın- da başarı oranının ve bu süreçteki diğer bilgilerin araştırılması amaçlan- maktadır. Bir başka ifade ile; çalışmanın amacı, bu yönden iltibas (benzerlik) kri- terlerinin subjektif (kişiye göre/bilirkişiye göre değişken) olmaktan çıkarıp objektif/ölçülebilir biçime getirilmesini sağlamak amacıyla “göz izleme” yöntemlerinin kullanım yeri, başarısı ve kalitesinin incelenmesidir. 2. TEORİK İNCELEME 2.1. HUKUKİ BAĞLAMDA KARIŞTIRILMA İHTİMALİ Genel olarak karıştırılma ihtimali, Fikri Mülkiyet Hukukunun özellikle de haksız rekabet ve marka hukukunun en temel ve tartışmalı kavramların- dan birisidir. Gerçektende haksız rekabet ve marka hukuku alanındaki uyuşmazlıkla- rın büyük bir çoğunluğunda “KARIŞTIRILMA İHTİMALİ” karşımıza çık- maktadır. Türk Ticaret Kanunu m.54 vd. hükümlerinde düzenlenen haksız rekabet hükümleri dışında özellikle;  Bir markanın tescil başvurusuna 556 Sayılı KHK m.7/b veya m.8/b uyarınca yapılan itirazlar üzerine TPE kararlarına karşı açılan iptal davalarında,  Marka hakkına tecavüz nedeniyle açılan davalarda, (m.9/b ve m.61) Yrd. Doç. Dr. Remzi Tamer Pekdinçer - Yrd. Doç. Dr. Hakan Ertem 307 Fikri Mülkiyet Hukuku Alanı İçinde Ambalaj Tasarımlarda İltibasın Değerlendirilebilmesine Yönelik Yöntem ve Kriterlerin Saptanması İçin Öneriler  Marka tescilinin gerçekleşmesi ihtimalinde ise, m.42/a ve b bendine dayalı olarak açılan hükümsüzlük davalarında, karıştırılma ihtimali esas alınmaktadır7. Belirtilen davaların hepsinde karıştırılma ihtimali ön plana çıkarak, uyuşmazlığın giderilmesinde belirleyici temel unsurdur8. Karıştırılma ihtimali kavramının tanımını şu şekilde yapmamız müm- kündür; Bir mal veya hizmetin alıcısının, yani genel anlamda halkın almayı tasarladığı, bildiği veya duyduğu bir mal veya hizmeti aldığı zannı ile başka bir işletmenin aynı veya benzer malını veya hizmetini alma ihtima- li(tehlikesi) ile karşı karşıya olmasıdır. Karıştırılma ihtimali, nispi red nedeni olarak 556 Sayılı KHK’nin m.8/1-b bendinde, marka hakkına tecavüz hali olarak ise 556 Sayılı KHK’nin m 9/1-b” bendinde ele alınmaktadır. 7 MarkKHK, iltibas kavramına ‘işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtima- li’nin de dahil olduğunu belirterek, kavramı TTK ve MarkK’na nazaran genişletmiştir. MarkKHK’daki “karıştırılma ihtimali”nde halkın bu iki işaret arasında herhangi bir sebep- le bağlantı kurması yeterli görülmüştür. Alıcılar iki işaret arasındaki benzerlik sebebiyle, bu işaretleri taşıyan mal veya hizmetlerin tanıdıkları veya güvendikleri bir işletme veya iş- letmeler topluluğu ile bağlantılı olan bir diğer işletmenin ürünü olduğu yanılgısına düşü- yorlarsa, “bağlantı olduğu ihtimali” söz konusudur. Burada alıcılar mal veya hizmetin farklı bir işletmeye ait olduğunu bilmekte ancak işletmeler arasında ekonomik veya orga- nik bir bağlantı olduğu zannına kapılmaktadırlar. ‘Bağlantı ihtimali’ kavramının ‘iltibas tehlikesi’ kavramı içerisinde bir alt kavram olarak mı, yoksa ondan ayrı bağımsız bir kav- ram olarak mı ele alınacağı hususunda doktrinde farklı görüşler7 ileri sürülmüşse de, ha- kim görüş MarkKHK m.9/I b hükmü ile getirilen ‘bağlantı ihtimali’nin, bağımsız bir ölçüt olmayıp iltibasın belirlenmesinde göz önüne alınacak unsurlardan biri olduğunu kabul et- mektedir. Bu suretle iltibas çıtası aşağıya çekilmiştir. FRANKO, Nisim: “İltibas Sebe- biyle Haksız Rekabet”, Prof. Dr. Mahmut Tevfik Birsel’e Armağan, İzmir 2001, s.118. 8 Türk Hukuk Doktrininde Karıştırılma İhtimali İnceleyen çok sayıda eser bulunmaktadır. Projemiz kapsamı dikkate alındığında bu değerli eserlerdeki teorik tartışmalara girmeden sadece belirtmemizin daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Zira bütün eserlerde aşağıda dik- kate aldığımız temel prensipler esas alınmıştır. EPÇELİ, Sevgi: Marka Hukukunda Karış- tırılma İhtimali, İstanbul 2006; KÜÇÜKALİ, Canan; Marka Hukukunda Karıştırma Teh- likesi, Ankara 2009; CENGİZ, Dilek: Türk Hukukunda İktibas Veya İltibas Suretiyle Marka Hakkına Tecavüz, İstanbul 2005; KAYA, Arslan: Marka Hukuku, İstanbul 2006; ÇOLAK, Uğur; Türk Marka Hukuku, 2. Baskı, İstanbul 2014; ÇOLAK, Uğur: Marka Hukukunda Karıştırma İhtimali İncelemesi, Marka Hukukunda Güncel Gelişmeler Sem- pozyumu (18.05.2013), İstanbul Barosu Yayınları, Şubat 2014,s.24; YASAMAN, Hamdi; Marka Hukuku, İstanbul 2004; UZUNALLI, Sevilay: Avrupa Birliği’ne Uyum Sürecinde Markanın Köken Ayırt Etme İşlevi İle Bağlantılı Kavramların Yorumu, İstanbul 2008; ARKAN, Sabih: Marka Hukuku, C.I, Ankara 1997; KARAHAN Sami/SULUK, Ca- hit/SARAÇ, Tahir/NAL, Temel; Fikri Mülkiyet Hukukunun Esasları, 3.Baskı, Ankara 2011; KARAHAN, Sami; Marka Hukukunda Hükümsüzlük Davaları, Konya 2012. 308 MÜHF – HAD, C. 20, S. 3 KHKnin m.8/1-b bendine göre, “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvu- rusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa” bu baş- vuru itiraz üzerine reddedilir. KHK nın m. 42/1-b hükmü uyarınca bu bende aykırılık bir hükümsüzlük nedeni olarak kabul edilmektedir. KHKnin 9/1-b maddesini göre ise, “Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli mar- kanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hiz- metleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka ara- sında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması” marka hakkına tecavüz olarak nitelendirilmektedir. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemelerinde, “karıştırılma ihtimali”nin değerlendirilmesi için hemen hemen her uyuşmazlıkta bilirkişi incelemesi yapılmaktadır9. Yüksek Mahkemenin böyle bir inceleme yapılmadan verilen kararları bozduğuna sıkça rastlanılmaktadır. Ancak buradaki asıl sorunlardan birisi de bilirkişi heyetinin oluşumuna ilişkindir. Zira ilgili sektörden temsilcinin de bilirkişi heyetinde yer alması zorun- lu tutulmaktadır. Üzülerek belirtmek isteriz ki, bugüne kadar bilirkişi olarak görev yaptığımız uyuşmazlıkların büyük bir çoğunluğunda sektör temsilcisi- nin en ufak katkısı olmamıştır. Bu sorunun çözümlenmesi önem arz etmek- tedir. Kanaatimizce Ticaret Odalarına veya Meslek Birliklerine, bu alanda daha ciddi ve belli ölçüde sorumluluk yükleyecek etkin bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. Karıştırılma ihtimali, “bir markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle, alıcı zihninde gerek emtiaların (veya hizmetlerin), gerekse müte- şebbisin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırılması ve böylece bunla- rın aynı yerden piyasaya sürüldüklerinin düşündürülmesi, bu yönde çağrı- şımlar yaptırılması”dır. Nitekim 2008/95 sayılı direktifin önsözünde de bu 9 Alıcıların benzer markaları karıştırıp karıştırmadıklarının saptanması teknik bilgi ve top- lumsal araştırma gerektiren bir konudur. Bu nedenle mahkemeler bu hususta bilirkişi ince- lemesine başvurmalıdır. Yüksek Mahkemenin yerleşik kararları da bu yöndedir (CEN- GİZ, Dilek: Türk Hukukunda İktibas ve İltibas Suretiyle Marka Hakkına Tecavüz, İstan- bul 1995, s.33-34 ve özellikle dipnot 55). Yrd. Doç. Dr. Remzi Tamer Pekdinçer - Yrd. Doç. Dr. Hakan Ertem 309 Fikri Mülkiyet Hukuku Alanı İçinde Ambalaj Tasarımlarda İltibasın Değerlendirilebilmesine Yönelik Yöntem ve Kriterlerin Saptanması İçin Öneriler hususun markanın köken gösterme fonksiyonu ile ilgili olduğu belirtilmiştir. Buna göre, bir mal ve/veya hizmetin potansiyel alıcıları, tüketicileri arasın- da, iki ayrı işletmeye ait mal veya hizmetin aynı işletmeden kaynaklandığı ya da bu mal veya hizmetlerin farklı işletmelere ait olduğu fark edilse bile, markalar ya da işletmeler arasında bir bağlantının bulunduğu yönünde bir algının ortaya çıkması ihtimali halinde karıştırma ihtimalinin varlığından söz edilmektedir. Avrupa Adalet Divanı’(ECJ) nın kararlarında ise karıştırılma ihtimali, “Halkın, söz konusu mal ve/veya hizmetlerin aynıya da bağlantılı işletmeler- den geldiğini düşünme tehlikesidir” şeklinde tanımlanmaktadır. Karıştırılma ihtimali kavramına, 01.01.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda(TTK) da yer verilmiştir (m.55/b.4). 6762 Sayılı Eski Ticaret Kanunun’nda (ETK) “İltibas” olarak yer alan dü- zenlemeye paralel olarak yapılan yeni düzenlemede, “Karıştırılma İhtimali” ibaresinin tercihinin bilinçli olarak 556 Sayılı KHK ile uyum içerisinde olunması amacıyla tercih edildiği özellikle vurgulanmıştır. Gerekçe de karıştırılma ibaresinin basit ancak kapsamı geniş bir ifa- de olduğu belirtilmiştir. Buna göre karıştırılma, yanıltmayı, kandırmayı ve yanlış algılattırmayı kapsar. Madde Karıştırılma ibaresinin, dış görü- nüş (Tanıtım, Takdim-Görsellik); duyuruş (Ses yönünden benzerlik) bağla- mında düzenlemiştir. Görüleceği üzere gerek marka tescil başvurusu sırasında TPE tarafın- dan, gerekse hükümsüzlük ve marka hakkına tecavüze dayalı tespit, men, ref ve tazminat davalarında mahkemelerce hep karıştırılma ihtimali tartışılmak- tadır. Hem markaların, hem de mal ve/veya hizmetlerin aynı olması duru- munda marka haklarının ihlali tartışılmaz olarak kabul edilmektedir. Marka- lar aynı mal veya hizmetler benzer, ya da mal veya hizmetler aynı, markalar benzer ise ihlalin mevcut olup olmadığı karıştırılma ihtimalinin ölçüsüne bağlıdır. Karıştırılma ihtimalinden söz edilebilmesi için öncelikle tescil baş- vurusuna konu ya da tescil edilmiş marka ile daha önce tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı ya da benzer olması gerekmektedir. Şayet bu mal veya hizmetler aynı ya da benzer ise, bu kez markaların aynı ya da benzer olup olmadıklarının incelenmesi gerekecektir. Burada, 310 MÜHF – HAD, C. 20, S. 3 KHKnin 7/1-b maddesinden farklı olarak mal ve hizmet bakımından aynılık ile markaların aynılığı söz konusu olmayıp, markalar ve sınıflar arasında benzerlik söz konusudur. Karıştırılma ihtimali hem markalar bakımından, hem de sınıflar bakı- mından benzerliği gerektirdiğinden, iki markanın tescil edildikleri, tescil başvurusunda bulunulduğu ya da kullanıldığı mal ve/veya hizmet sınıfları ne kadar birbirine benzer ise, karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmaması için, markaların da o oranda birbirinden farklı olması gerekecektir. Bu nedenle karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı mahkeme tarafından incele- nirken önce mal veya hizmetlerin karşılaştırılması yapılmalıdır. Mal ve/ veya hizmetler arasında ayniyet ya da benzerlik varsa, markaların aynı ya da ben- zer olup olmadıkları bu belirlemeden sonra yapılacaktır. Markaların arasında sözcük, harf karakteri, şekil, grafik, renk gibi unsurlardan birisinin de ufak bile de olsa bir fark var ise markaların benzerliğinden dolayısıyla “karıştı- rılma ihtimalinden” söz edilecektir. Karıştırılma ihtimalinin varlığının incelemesinde, belirtilen her bir un- sura tek tek değil, bir bütün olarak her iki markanın bıraktığı genel izlenime, bir diğer ifade ile markaların bütün olarak bıraktığı etkiye dikkat edilecektir. Markalarda tanımlayıcı (tasviri) nitelikte unsurlar var ise bu unsurlar değer- lendirme dışı bırakılacaktır. Örneğin “Pınar Su” ve “Hayat Su” markaların- daki “SU” sözcükleri, markanın ait olduğu mal ve/veya hizmetler bakımın- dan tanımlayıcıdır. Dolayısıyla iki marka arasında bu sözcükler ortak olsa bile sonuca etkili değildir. Karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde “markanın ayırt edicilik gücü” de önem arz etmektedir. Buna göre ayırt ediciliği zayıf olan markalar bakımından karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti daha az olacaktır. Buna karşılık ayırt edicilik gücü yüksek olan markalarda karıştırılma ihtimali daha kolay bir şekilde ortaya çıkabilecektir. (Zayıf marka-Kuvvetli marka) Örne- ğin Perakendecilik sektöründe faaliyet gösteren MAXİ marketleri var iken aynı hizmet sınıfında bir başka firmanın Mini TANSAŞ, Midi TANSAŞ ve MAXİ TANSAŞ markalarını alması durumunda kuvvetli marka TANSAŞ iken zayıf marka MAXİ ibaresi olduğundan herhangi bir karıştırılma ihtimali söz konusu olmayacaktır. Karıştırılma ihtimali tek boyutlu bir hukuki kavram değildir. “Markanın bir bütün olarak bıraktığı intiba (bütünsel intiba)” dikkate alınmalıdır. Yrd. Doç. Dr. Remzi Tamer Pekdinçer - Yrd. Doç. Dr. Hakan Ertem 311 Fikri Mülkiyet Hukuku Alanı İçinde Ambalaj Tasarımlarda İltibasın Değerlendirilebilmesine Yönelik Yöntem ve Kriterlerin Saptanması İçin Öneriler Bu husus Topluluk Marka Tüzüğü’nde de belirtilmektedir. Buna göre, iki marka arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı incelenir- ken, bıraktıkları genel intibaa’ya göre;  Markaların benzer olup olmadığı,  Şayet dayanılan marka tanınmış marka değil ise, markaların tescilli oldukları mal ve/veya hizmet sınıflarının aynı ya da benzer olup ol- madığı,  Markalar veya işletmeler arasında bağlantı ihtimalinin söz konusu olup olmadığı gibi hususlar incelenerek değerlendirme yapılmaktadır. Bu şekilde inceleme yapılırken, markanın toplumda ne kadar tanındığı, markaların ayırt edici unsurlarının ne olduğu, markayı taşıyan mal ve/veya hizmetin hitap ettiği tüketici kitlesinin kimler olduğu, bu kitlenin satın alma sürecinde göstermeleri beklenen dikkat ve algılama düzeyinin ne olduğu, mal ve/veya hizmetin niteliğinin ve fiyatının ne olduğu, markanın ne kadar özgün, ayırt edici ya da tanımlayıcı olduğu gibi hususlarda dikkate alınmalıdır. Ayrıca yargı organları tarafından karıştırılma ihtimali olup olmadığı tar- tışılırken, değerlendirmenin nasıl yapıldığı, hangi kriterlerin ne şekilde göze- tildiği de açıklanmalıdır. 2.2. KARIŞTIRILMA İHTİMALİNİN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ İki veya daha fazla işaret arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olup olmadığı, tek boyutlu bir inceleme ile değerlendirilemeyecektir. Bu konuda çok boyutlu ve her somut olayın özelliklerine göre değerlendirilme yapılması gerekmektedir. İnceleme yapılması esnasında, bütünsel değerlendirmenin dışında en az 3 hususun birlikte dikkate alınması gerekmektedir. Bütünsel değerlendirmenin önemi ve nasıl yapılacağını yukarıda belir- tilmişti. Burada ortalama dikkat ve algılama yeteneğine sahip bir tüketiciye de vurgu yapmamız gerekiyor. Ortalama bir tüketici markayı bir bütün ola- rak algılayacaktır. Bütünsel değerlendirme gereği olarak, markaların unsurları bölünerek, ayrı ayrı değerlendirme yapılması mümkün değildir. Bu değerlendirme

Description:
confusion (misimpression, mistake, deception etc.) and to be olarak kişiye özel algılama özelliklerinin de olduğu kabul edilmelidir. Algı- lanması
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.