ebook img

Psikanaliz ve Din PDF

112 Pages·1990·2.335 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Psikanaliz ve Din

ERICH FROMM PSİKANALİZ VE DİN Erich Fromm □ PSİKANALİZ VE DİN KABALCI YAYINLARI : 4 inceleme Kitapları 2 Kapak düzeni: Sait Maden ■ Kapak filmleri: Ebru Grafik ■ Kapak baskısı: Çetin Ofset ■ Dlzgl-Baskı: Tuba Matbaası ■ Cilt: Esra Miicelllthanesl Erich Fromm PSİKANALİZ VE DİN Çeviren: ŞÜKRÜ ALPAGUT k KABALCI VmriNEVİ İstanbul Yazan: Erich Fromm ■ Yapıtın Özgün Adı: Psychoanalysis and Religlon ■ Türkçe Birinci Basım: Ocak 1990 Erlch FROMM Alman asıllı ABD’li psikanalist, toplum filozofu ve yazar Dr. Erlch Fromm, 23 Mart 1900vde Frankfurt-am-Main’de doğdu; 18 Mart 1980'de Tlclno'da (Muralto, İsviçre) öldü. 1922'de, Heidelberg Clniversltesl’nde doktora öğrenimini tamamladı; ayrıca, Münih ve Berlin’de ruhçözürnleme eğîtîml gördü. Hitler yönetiminin Ya- hudller ve aydınlar özerindeki baskıları nedeniyle 1934’te ABD’ye yerleşti. New York Cfty’de özel çalışmalar yapmasının yanı sıra ABD’dekl çeşitli üniversitelerde ve Meksika Ulusal Özerk Önl- versltesrnde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Freud ve Marx’ın görüşlerini bağdaştırmaya çalışan Fromm. bireyle toplum arasındaki lilşklye ve insanın kendisini gerçekleş­ tirmesi sorununa özel bir önem verdi. Meslek yaşamının henüz başlarındayken. İnsan güdülenmeslnln içgüdüsel temellere da­ yandığı konusunda Freud'un ortaya attığı görüşe karşı çıktı. Marx'a yakınlaşarak, toplumsal karakteri İçgüdülerin değil, daha çok kültürel eğitimin belirleyip biçimlendirdiğini savundu. Top­ lumun yarattığı gereksinmeler ve arzular kadar, biyolojik dürtü­ lerin engellenmesinin de nevrotik çatışmalara neden olabileceği* rri öne sürdü. Her türlü totaliter eğilime ve yabancılaşmaya karşı çıkan Fromm, ekonomik verim ve tüketim yönelimine seçenek olarak, «insancı planlama» dediği bir ahlak anlayışı geliştirdi. Çok üretken bîr yazar olan Dr. Frlmm'un yapıtları, arala­ rında Türkçe’nin de bulunduğu birçok dile çevrilmiştir. Bu yapıt­ ların başlıcatarı şunlardır; özgürlükten Kaçış (Escape From Freedom; 1941), Kendini Savunan İnsan (Man forHImself; 1947), Sağlıklı Toplum (The Sane Soclety; 1955), Sevme Sanatı (The Art of Lovlng; 1956), Yeni Bir İnsan, Yeni Bir Toplum (Beyond the Chalns of tlluston; 1962), Sevginin ve Şiddetin Kaynağı (The Heart of Man; 1964), Umut Devrimi (The Revolııtlon of Hope; 1968), İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (The Anatomy of Human Destructlveness; 1973), Sahip Olmak mı, Olmak mı (To Have or To Bo; 1976). ÖNSÖZ Bu kitap, ahlâk psikolojisine ilişkin bir inceleme olan Kendini Savunan însan’da dile getirdiğim görüşlerin de­ vamı sayılabilir. Ahlak (etik) ve din, birbiriyle çok yakın­ dan ilişkilidir; bu nedenle de bazı yönlerden çakışmaları doğaldır. Ne var ki, Kendini Savunan İnsan’da bütün ağır­ lığı ahlak konusuna verdiğim halde, bu kitapta din soru­ nuna eğilmeye çalıştım. Burada açıkladığım görüşler, hiçbir anlamda, «psika­ naliz» in temsilcisi olma iddiası taşımamaktadır. Din ada­ mı gibi davranan psikanalistler (ruhçözümlemeciler) ol­ duğu gibi, dine ilgi duymayı, çözüme kavuşturulmamış duygusal çatışmaların bir belirtisi sayan psikanalistler de vardır. Bu kitapta benim takındığım tutum ise, her iki grup­ tan da farklıdır; benim tutumum, olsa olsa, üçüncü bir psi­ kanalist grubunun düşünce tarzım temsil eder. Getirdiği birçok öneriyle bu kitabın biçimlenmesine bü­ yük emeği geçen, daha da önemlisi, araştırıcı ve parlak ze­ kasıyla benim kişisel gelişmeme ve dolayh olarak da din hakkmdaki düşüncelerime büyük katkıda bulunan kanma burada teşekkürü bir borç bilirim. E. Fromrn ÖNSÖZ II On altı yıl önce yayımlanmış bir kitabına yeni bir önsöz yazmak durumunda kalan banim gibi bir yazarın kendi kendine soracağı ilk soru, artık yanlış olduğuna inandığı temel noktalar varsa bunları düzeltmek isteyip istemeyece­ ğidir Aradan geçen yıllar boyunca, benim düşüncelerim de sürekli bir değişme ve öyle umuyorum ki, gelişme süreci içinde olmuştur; bu nedenle, kitabı yeniden okuduğumda, düzeltmek isteyebileceğim birçok yargıyla karşılaşmaya kendimi epey hazırlamıştım. Ama ne şaşırtıcıdır ki, temel noktalarda değişiklik yapma gereğini hiç duymadım ve ki­ tabın olduğu gibi yeniden basılmasını kabul ettim. Yazarın kendi kendisine sormak isteyeceği ikinci soru, yıllarca önce yazdıklarını genişletmesinin gerekli olup oU madiğidir. Bu sorunun yanıtı, elbette ki «evet»tir. Metin içerisinde, dinsel düşünce kavramı ile bu kavramın ardın­ da yatan insan deneyimini birbirinden ayırmanın önemini vurgulamıştım. Ne var ki, düşünce kavramı ne olursa ol­ sun, «dinsel deneyim» denilebilecek olguyu yeterince tanım- lamamıştım. Kitabı bugün yazmış olsaydım, «Dinsel Deneyi­ min Bazı Türleri» başlıklı bölümü genişlettirdim. Bunu yap- manın yeri burası değil; ama değinmek istediğim bir nokta var: «iman sahibi* olsunlar ya da olmasınlar, dinsel kim­ likli kişiler için, yaşam bir sorundur; bu dünyaya gelmiş olmak, insanın çözüm bulması gereken bir sorun oluşturur. Öyleyse, bu kişilerin yaşamındaki en önemli görev, bu soru­ na bir çözüm bulmaktır; ama bulunacak çözüm, yalnızca düşüncede kalmamalı, onların bütün varlıklarını, yaşama biçimlerini de kapsamalıdır. Dinsel kimlikli kişinin gözün­ de, yaşam, yiyip içmekten, hayatta kalmaktan, gününü gün etmekten ve kişisel ahlâk ölçütlerine uygun olarak olayla- 10 PSİKANALİZ VE DlN ra katılmaktan başka bir anlam taşıması gerekmeyen «ve­ rilmiş» bir şey değildir. Dinsel kimlikli kişi, yaşamı baştan başa kuşatan derin varoluşsal ikilemleri duyumsar; özgür nma belirlenmiş, ayrı ama birleşik, bilgi yüklü ama derin­ lemesine bilgisiz olmanın yol açtığı ikilemlerdir bunlar. Du­ yumsadığı yalıtılmışlık nedeniyle acı çeker. fiu çelişkilerin çözüme kavuşturulamayacağını bile bile, bunlar en uygun çözümü bulma yönünde çaba gösterir; yaşamındaki bütün hedefleri, bu temel amacın hizmetine koşar. Aslına bakı­ lırsa, hazcı ve ahlaksal insan ile «dinsel» insan arasındaki fark buradadır. Dinsel deneyimin niteliğiyle ilgili düşünceler üretmeye kendimi kaptırmak istemiyorum; çünkü ortaya atacağım dü­ şünceler doğru olsa bile, bu çerçevede ister istemez yeter- siz kalacaktır. Bunun yerine, bu sorunun günümüzde özel­ likle güncellik kazanmasına yol açacakmış gibi görünen bir olguya işaret etmek istiyorum. Sözünü ettiğim olgu, Katolik ve Protestan kiliselerde yaşanmakta olan insancıl yenilen­ me sürecidir. Papa Johannes XXUVün büyük ivme kazan­ dırdığı bu hareket, yalnızca Katolikler'le Protestanlar ara­ sında değil, tanrıcı ve tanrısız insancılar (hümanistler) ara­ sında da yeni bir diyaloğun başlamasını sağlamıştır. Bu di­ yalog süreci, tarafların kendi tanrıcı ya da tanrısız düşün­ ce kavramlarından vazgeçmelerini gerektirmemektedir. Tam tersine, bu süreç, tarafların, insanın bilinçli olarak düşün­ düklerinin dışında bir başka boyutun, yani insanın hisset­ tiklerinin de var olduğunu kabul ettikleri anlamına gel­ mektedir. Bu içsel deneyimi sözcüklerle anlatıma kavuştur­ mak pek mümkün değilse de, böyle bir deneyim geçirmiş elanlart düşünce kavramlarını farklı olmasından kaynak­ lanan ayrılıklardan daha çok ortak noktaya sahip olduk­ larını bilirler, Teilhard de Chardin# Hans Küng ve Kari Rahner gibi kişiler, gelişmekte olan bu insancılığın temsilcilerinin yal­ nızca birkaçıdır. Aynı gelişme, Protestanlık içinde daha da köklü bir biçimde meydana gelmiştir. Sözünü ettiğim tu­

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.