ebook img

Pis Maymun - Carl Hiaasen PDF

380 Pages·2014·1.5 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Pis Maymun - Carl Hiaasen

Carl Hiaasen Doğma büyüme Florida sakini Carl Hiaasen (1953) çoğu çoksatar seviyesine ulaşmış on sekiz roman ve dört kurgu-dışı kitap yazmıştır. Ayrıca Miami Herald gazetesinde haftalık bir sütunu vardır. Pis Maymun Carl Hiaasen Özgün Künye Bad Monkey Copyright © Carl Hiaasen 2013 AYLAK KİTAP © Her hakkı mahfuzdur. Çeviren: Algan Sezgintüredi Yayına Hazırlayan: G. Mine Olgun Görsel Yönetmen: Berat Pekmezci Grafik Tasarım: Aylak Kitap 1. Baskı, Ocak 2014 Aylak Kitap: 35 ISBN: 978-605-5691-95-0 AYLAK KİTAP Caferağa Mh. Nailbey Sk. Umut İşhanı No: 15 Daire: 8 Kadıköy / İstanbul Tel: 0 216 345 40 69 (pbx) Faks: 0 216 345 40 68 Baskı Deniz Ofset: Gümüşsuyu Cad. Odin İş Merkezi B Blok/403 Topkapı-İstanbul Tel: 0212 613 30 06 Sertifika No: 25001 www.aylakkitap.com [email protected] PİS MAYMUN CARL HIAASEN Çeviren: Algan Sezgintüredi Bu eser kurmacadır. İsim ve karakterlerin hepsi uydurmadır. Anlatılan olayların çoğu hayalîdir ancak ölü balık dümeni, Miami’de yaşanmış gerçek bir skandaldan alınmıştır. Aynı şekilde, lokanta müfettişlerinin berbat görevleri de gerçeğe uygun yansıtılmıştır. Bir 1 Temmuz’un en sıcak günü, Key West’in çarşaf düzü sularında James Mayberry adlı bir turistin oltasına bir insan kolu takıldı. Karısı hızla koşup küpeşteden aşağı sarkarak kahvaltıda yediği ne varsa denize boşalttı. James Maybe rry tayfaya, “Daha ne bakıyorsun!” diye bağırdı. “Alsana şunu oltamdan!” Oğlan işe girişti; nafile kıvırıp büktü ama zoka ta kemiğe saplanmıştı. Sonunda kaptan, köprüsünden indi, çürüyen uzvu bir kargaburunla kancadan kurtarıp buzla dolu güverte kutusuna yerleştirdi. Bunun üzerine James Mayberry, “Haydi, buyur!” dedi, “tuttuğumuz balıkları nereye koyacağız şimdi?” “Sen bir tane tutmayı becer, yer buluruz.” pek gergin bir sabah geçirmişti. James Mayberry, talimatları bir türlü kavrayamadığından üç büyük balığı kaçırmıştı. Okyanusta balık tutmak, memleketteki gölde sazan yakalamaktan çok farklıydı. “Birilerini aramamız gerekmiyor mu?” dedi kaptana. “Gerekiyor.” Kıllı kol iyice şişmiş, rengi patlıcan moruna dönmüştü. Koptuğu omuz hizasından, kemiğin sapsarı ucu fırlamıştı; çevresindeki etler paramparça ve kansızdı. “Vay, şuna bakın!” dedi tayfa. “Neye?” dedi James Mayberry. “Parmağına!” Kurbanın eli, dimdik duran orta parmağı hariç, sıkılı bir yumruktu. “İşe bak,” dedi tayfa. “Bize hareket çekiyor!” Kaptan, oğlana kancaya yeniden yem takmasını söyledi. “Daha önce burada görmüş müydünüz böyle bir şey?” dedi James Mayberry. “Doğru söyle ama!” “Sen gidip hanımla ilgilensen…” “Dırdırı bitmez şimdi. Louisa bu sabah tren turuna katılmak istemişti. Balığa gelmek istememişti.” “E, evlat,” dedi kaptan, “müşterilerimize unutulmaz hatıralar kazandırmak görevimiz.” Kaptan köprüye tırmandı, telsizle Sahil Güvenlik üssünü arayıp nahoş buluntunun GPS koordinatlarını bildirdi. Sahil Güvenlik başka yere gitmemelerini ve başka beden parçası görebilme ihtimaline karşı sudan gözlerini ayırmamalarını söyledi. “Balık tutuyoruz burada!” dedi kaptan. “Tutma demedik,” dedi Sahil Güvenlik görevlisi. “Gözünü açık tut dedik.” Louisa Mayberry, sakinleştikten sonra kocasına derhal Key West’e dönmek istediğini belirtti. “Yapma, aşkım ya! Ne güzel bir sabah, baksana!” James Mayberry limana, hele tekneyi tutmak için binliği toslamışken eli boş çıkmak istemiyordu hiç. “Balayımızın ilk gününde başımıza gelene bak! Tiksinmedin mi sen de?” James Mayberry buzla dolu kutunun kapağını kaldırdı. “Her hafta CSI seyrediyorsun; aynı şey işte.” Kadın yüzünü ekşitti ama kafasını çevirmedi. Kolun hiç de bile gerçek görünmediğini söyledi. James Mayberry adeta alınmışçasına, “Gerçek canım,” dedi. “Kokla bak.” Denizden sahte kol tutmak, eşe dosta anlatacak kadar havalı bir hikaye değildi. Oysa sahici kol demek, Madison’da her tür arkadaştan tebrik almak demekti. Louisa Mayberry gözlerini koldan ayıramıyordu. “Ne olmuş acaba?” dedi. Kocası, engin bilgi sahibiymişçesine, “Kaplan köpekbalığı,” dedi. “Elindeki nikah yüzüğü mü? Ne acı.” “Balık vurdu!” diye seslendi genç tayfa. “Kim alacak?” 2 James Mayberry karısını “mücadele koltuğuna” oturttu; tayfa olta kamışını yuvasına yerleştirdi. Louisa Mayberry’nin kolları, nazenin yapısına karşın, Salı geceleri katıldığı Bikram Yogası dersleri yüzünden epey kuvvetliydi. Her türlü yardımı reddederek altı kiloluk bir ton, balığını gururla güverteye aldı ve balık debelenirken, muzafferane çığlıklar attı. Mayberry karısını ilk defa bu kadar heyecanlı görüyordu. “Al şunu!” diye haykırarak iPhone’unu tayfaya uzattı. “Resim çek hemen!” “Dur, dur!” dedi James Mayberry. “İkimizi birlikte çek.” Louisa kocasının poz verişine bakarak, “Yok artık, Jimmy,” dedi. Kaptan aşağı baktığında yeni evli çifti kıç yatırmasında yan yana, tayfaya poz verirken gördü. Neon mavisi güneş gözlükleri, geniş siperlikli kepleri ve bolca güneş kremi sürülmüş burunları birbirlerine pek uygundu. Louisa Mayberry gümüş tonun kuyruğunu neşeyle tutarken, tayfanın eldivenlerini giymiş James Mayberry bir eliyle balığın kafasını dengelerken diğeriyle gökyüzünü gösteriyordu. Kaptan sigarasından derin bir nefes çekip dümene dönerek, “Cenneti buldular mübarek,” diye söylendi. Telefon çalmaya devam ediyordu ama Yancy açmadı. Plastik bahçe sandalyesine oturmuş, rom içiyordu. Yan komşudan en sinir bozucusundan elektrikli testere cazırtıları ve çivi tabancası takırtıları geliyordu. Ortalarda hiç 3 görünmeyen sahibi eve, Big Pine Key ruhuyla taban tabana zıt, kocaman bir ilave yaptırıyor ve Yancy’nin günbatımı manzarasına iyiden iyiye müdahale ediyordu. Yancy, çatısı tamamlanır tamamlanmaz evi ateşe verme hayalleri kuruyordu. Bahçe girişinde bir arabanın durduğunu duydu ama kalkmadı. Gelen, meslektaşı polis dedektifi Rogelio Burton’dı. “Ne açmıyorsun telefonu yahu?” dedi Burton. “Şu rezalete bir bak… Mozole dikiyor sanki herif!” Burton yanına oturdu. “Sonny seni yola göndermek istiyor.” “Miami’ye mi?” “Aynen.” “Almayayım.” Yancy çitin arkasındaki inşaata bakıyordu hâlâ. “Evin yüksekliği on üç metre. Bizzat ölçtüm. Belediye azami on metreye izin veriyor.” “Keys oğlum burası. Kurallar enayiler için burada.” “Eskiden geyikler ta buraya kadar gelip çalı falan yerlerdi.” Yancy arkadaşına içki teklif etti. Beriki kabul etmedi. “Andrew,” dedi Burton, “adam sana seçenek sunmuyor. Ne diyorsa yap işte.” “Açığa alınmıştım, unuttuysan.” 4 “Maaşlı alındığını hatırlıyorum. Barbancourt mu o?” “Son şişem. Sonny’ye söyle, Miami’den başka her yer uyar.”

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.