ebook img

Pir Sultan Abdal PDF

114 Pages·1969·1.89 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Pir Sultan Abdal

■ 'fi - f S PİR SULTÂN w....t .....y *~~ r" w •% ■ VARLIK YAYIN /■ T T -Hr” " :: . VARLIK YAYINLARI -''S.?'; v ■ TÜRK KLÂSİKLERİ ; IS PİR S U L T A N A B D A L H A Y A T I S A N A T I ESERLER İ Hazırlayan: ABDÜLBAKİ GÖLMNARLI ,j„u gibi, n Üçüncü Basılış re yÜKse’en hıristiyanl. / V ia yoğrulmuştu. Rumç' \ / büyük ve bilgin, sûjs \ jy'âtr. îanılan bir dildi. ı Moğol akını, ^.kınına sebep olmu ’o Anadolu’da }* VARLIK YA Y IN E V İ Ankara Caddesi. İstanbul TÜRK KLASİKLERİ : 13 Bu kitabın ilk baskısı ocak 1953’te, ikinci baskısı temmuz 1963’te yapılmıgtır. Varlık Yayınlan, mı yi 1503 İni n DI >Uİ’(I;ı Mim I timimi' vl'ndr hııullmiştir A^tınluu, IUUU HAYATI VB SANATI Pir Sultan’dan önce ? Selçukoğulları devrinde, Anadolu’da büyük bir dinî müsa­ maha vardı. Sünniliğin, yani Muhammet Peygamber’den son­ ra ona inananlardan ileri gelenlerin seçtiği halifeleri meşin Bayan ve onların ittifakını doğru bulan müslüman telâkisinin ucgitli yollariyle î’tizâl [ayrılanlar] mezhebi gibi ön plânda akla önem veren yol ve giîliğe, yani Peygamberin soyuna ta­ raftar olan ve sahabenin [Peygamber zamanında ona inanan­ ların] ittifakını kabul etmeyen, müslümanlığa dayanan çeşit­ li tarikatler, ülkede haşır neşir halindeydi. Bu tarikatlerin çoğu, bâtını bir karakter taşımakta, yani din hükümlerinin, dünya düzeni için konduğu, dinin içyüzünü bilenin, bu hü­ kümlerle mukayyet olmıyacağı esasını kabul etmekteydi. Sek çukluların, Orta Asya’yla ve Bizans’la münasebetleri, bu mü­ samahanın mühim sebeplerindendi. Bizans’a kaçan hattâ ora­ da hıristiyanlığı kabul eden müslümanlar ve Selçuk prens­ leri bulunduğu gibi, müslümanlığa giren ve mühim hizmetle­ re yükselen hıristiyanlar da vardı. Yunan felsefesi, tasavvuf­ la yoğrulmuştu. Rumca, Mevlâna ve oğlu Sultan Veled gibi büyüjSc ve bilgin, sufiler tarafından bilinen ve bazan da kul­ lanılan bir dildi. Moğol akını, Orta Asya’dan birçok sûfinin Anadolu’ya akmına sebep olmuştu. Böylece Orta Asya’daki fikir hareket­ leriyle Anadolu’da yerleşmiş fikir uzlaşmada, yeni yeni teza­ hürler meydana gelmedeydi. Bu arada XIII. yüzyılın ilk ya­ rısında, Anadolu’da, Bâtınî - gil Türk ve Tür-kmenlerin, hü­ kümeti el» geçirmek isteyen ilk ve umumî isyanları meyda­ na gelmiş, devlet, “Babalılar” denen ve Doğudan gelmiş olan Baba llyas’m halifesi Baba İshak’a tâbi olup onu bir peygam­ ber sayan bu taifenin isyanını pek güç bastırabilmişti. B« isyan sonucunda artakalan Babalılar.. Kırşehir köylerinden Su- îucakarahöyük’ü yurd edinen Hacı Bektaş’m çevresinde toplan­ PI R SULTAN 4 mışlardı. Böylece çok sonra ve çeşitli bâtınî tarikatleri tem­ sil ederek kurulan Bektaşîliğin nüvesi meydana gelmişti. ★ XV. yüzyılda îran Azerbeycan’mda, Erdebll’de yerleşen ve Kalenderi yoluyla Halveti tarikatini birleştirerek Safavîye ve Erdebîliye adlı bir tarikat kuran Şeyh Safiyeddin İshak’m oğ­ lu Musa Sadraddin’in oğlu ve halifesi Alâeddin Ali, bir ara­ lık Bursa’da ekmek satarak geçindiği için Somuncu Baba adiyle tanınan Kayserili Şeyh Hâmid’i Velî vasıtasiyle bu ta­ rikat! Anadolu’ya sokmuş, Hâmid’i Velî’nin halifesi Hacı Bay­ ram, Erdebîliye yoluyla Nakş-bendi tarikatini birleştirerek Bayrâmîliği kurmuştu. Hacı Bayram’dan sonra halifelerinden Ak Şemsettin, Bayrâmîliği sünnî bir karakterde yürütürken öbür halifesi Emîr Sikkîni, tekke, hususî giyim, zikr vesaire gibi tarikat kayıtlarım bırakmış ve Bayramî Melâmîliğini kurmuştu. Bu yol, âdeta Sünnî ve zahitçe tasavvufa bir reak­ siyon mahiyetini taşımaktaydı. XV. yüzyılda yine bâtınî tesirlerle Osmanoğulları salta­ natına karşı ayaklanan Sımavna Kadısı oğlu Bedreddin öldürülüp başındakiler dağıtıldıktan sonra, Bedreddin’e uyan­ ların bir kısmı, Erdebil sûfileriyle birleşmişti. Alâeddin Ali’­ nin torunu ve Şeyh-i Şâh İbrahim’in oğlu Şeyh Cüneyd daha II. Murat zamanında Anadolu’ya gelmiş, bâtınî zümreler ara­ sında inançlarını yaymaya ve Safavî devleti kurulmadan Şah Safî oğullarının propagandasını yapmaya başlamıştı. II. Mu­ rat'tan, Anadolu’da yerleşmesine müsaade istemiş.- fakat bir tahtta iki padişah olmaz denip müsaade edilmeyince, Konya'­ ya gitmiş, orada tutunamamış. Halep’e, Haleb’ten Trabzon’a, oradan da Doğu illerine gidip Uzun Hasan’ın kızkardeşini al­ ınış ve yine Erdebil’i merkez edinip Şamahı beyine kargı yap­ tığı bir baskında öldürülmüştü. Erdebil sûfileri, Cüneydden sonra oğlu Haydar’a uymuş­ lardı. Bu sıralarda Tokat’ta birisi çıkmış, başına toplananlar, bu adama Şeyh Cüneyd demişlerdi. Tutulan ve Seyh Cüneyd olmadığı anlaşılan bu zat, koyverilmişti. Adı Celâl olan ve Mehdinin, yani Muhammed soyundan olup dünyaya adaleti yayacak olan on ikinci imamın yakında geleceğini ilân, eden 5 P İ R S U L T A N bu adama uyanlara Celâlîler dendi ve bu tarihten sonra hü­ kümet aleyhine kalkanlara ve Sünnî inançlara aykırı bir inan­ ca sahip olup hükümet tarafından takip edilenlere Ce’âlî den­ meye başladı. Sonradan bu söz, isyan eden herkese söylendi ve Celâlîler sözü, âsiler, eşkıya anlamını aldı. İsmail Safavı’nin babası Şeyh Haydar da, Semahı beyiy­ le savaşırken öldürüldü ve Erdebil sûfîleri, Haydar’m oğlu İsmail'e uydular. Bu zümre, Sah İsmail'in saltanatından çok önce Anado­ lu’da çoğalmıştı. Birbirlerini görünce selâm yerine “Sah” di­ yorlar, hacca gitmiyorlar, Erdebil’e gidip Şah Safî’yi ve Şah Safî ocağının mümessilini Ziyaret etmeyi hac sayıyor­ lar, itiraz edenlere “Biz diriye varırız, ölüye varmayız” diyor­ lardı. Hükümet, bunlar hakkında sıkı bir tenkil hareketine girişmiş, hattâ II. Beyazid zamanında Erdebil sûfîlerinin bir kısmı, Kümeliye tehcir edilmişti. İran’da Şiî bir hükümet kuran Şah İsmail, İran’da bu mezhebin teşvikçisi tanınmış., fakat Anadolu’ya gönderdiği halifeler, onu bir Mehdî, bir İmam, yani müslüman dininin meşru reisi tanıtmışlardı. Böylece XV. yüzyıldan itibaren Ana­ dolu’daki bâtınî zümreler ve bilhassa kendilerini Sûfîler, Sâ- fîyan.^Süfî sürekleri, Alevî, diye anan, halk tarafından da Kızılbaş denen zümreyle Bektaşiler ve mistik bir İktisadî te­ şekkül olan Fütüvvet ehli, İran Safevî şahını meşru bir met- bu tanımışlar, zaman zaman İran’dan gelen halifeler, bu İnancı kuvvetlendirmiş, hükümetin, Yavuz zamanında olduğu gibi toplu ve lcealn tenkiline, diğer zamanlardaki çeşitli ta­ kiplere raftnıon Anadolu’da, hattâ Rumeli’de Alevî-Bektaşiler arasındaki bu İran bağlılığı, Safevî devletinin son zamanla­ rına kadar ve tabiî gittikçe ilk hızını kaybederek devam et­ miş, Safevî devletinin çöküşünden sonra da bir hâtıra ola­ rak kalmıştır. Pir Sultan Abdal’ın hayatı : Alevîler tarafından yedi büyük şairin biri sayılan (1) Pîr Sultan Abdal; (1) öbürleri, Nesimî, Hatâyı (Şah İsmail), Fuzulî, Kuî Himmet, Yeminî ve Virânî’dir. P t R S U L T A N 8 Magrıptan çıkar görünü görünü Kimse bilmez evliyânm sırrım Koca Haydar şâh-ı cihan torunu Ali nesli güzel imam geliyor dörtlüğünde de belirttiği gibi, Şeyh Haydar’m torunu ve gah İsmail’in oğlu gah Tahmasb zamanında yaşamıştır. Tahmasb 1524-1576’da saltanat sürdüğünden, Pir Sultan’m ölümü de bu yıllar arasındadır. Hayatı hakkında bilgimiz pek azdır. Yalnız birçok şiirle­ rinden çıkardığımız tek sonuç, onun, Safevîler adına ve Os- manoğulları aleyhine bir isyan tertip ederek mağlûp olması ve Hızır Paşa adlı bir Osmanlı veziri tarafından Sivas’ta as» tınlmasıdır. Pir Sultan Abdal’ın destim damanda İsmim Koca Haydar Aslım Yemen’de Garib başa bir hal gelse zamanda Orda her kişinin dostu bulunmaz ★ Pir Suit an’t m Haydar şunda Çok keramet var insanda O cihanda bu cihanda Ali’ye saydılar bizi * Pir Sultan’ım Haydar heman Dağlan bürüdü duman İşte İncil işte Kur’an Seçebilirsen gel beri gibi dörtlüklerinden, admın Haydar olduğunu ve soyunun Ye- men'den gelmiş bulunduğunu öğreniyoruz. Adının Haydar ok duğunda şüphe yoktur. Ancak soyunun Yemen’li oluşu, o devirlere ait bir geleneğin ifadesinden başka bir şey olmasa gerek. Pîr Sultan ocağı, yani Pîr Sultan soyundan gelen Ale- 7 PÎR SULTAN viler, Alevîler arasında hâlâ vardır ve bunlar, Seyyidliklerl- nl, yani Muhammed Peygamberin soyuna mensup bulunduk­ larını iddia ederlar. Pîr Sultan’a izafe edilen bazı şiirlerde de, bu iddia vardır. Seyyidlik, Alevüerde ve bütün §iî mezheple­ rinde, hattâ Sünnilerde, hürmeti ve nüfuzu meydana getiren ve arttıran bir nesnedir. Bu yüzden eskiden birçok büyükler, ululuklarını biraı daha ululamak ve nüfuzlarını sınırsız bir hale getirmek için inanarak, inanmayarak bu iddiayı gütmüş­ lerdir. Hattâ eskilerden îran şahlarının soyuna, yahut Türk hakanlarının nesline mensup olduğunu iddia edenler bile çık­ mıştır. Bazan da herhangi bir büyüğün, böyle tanınmış bir Boydan geldiği iddiası, onun ölümünden çok sonra ve onun yerine geçenler, ona dayananlar, daha doğrusu onun adiyle nüfuz ve kudret kazanıp geçinenler tarafından meydana atıl­ mıştır. Pîr Sultan’m tertiplediği isyan hareketinin safhalarını, onun birçok şiirlerinden öğrenmekteyiz. Meselâ: Yetmiş üç er idik girdik bu yola Yalbırdak kılıçlar hep aldık ele İman Kur’an nasib olsa bir kula K'idretten okunur onun Yâsin’i dörtlüğünden onun bu harekete, yetmiş üç kişiyle başladığı­ nı öğrenebiliriz. Hadin canlar bir oldtım Yezide lıamle kılalım Buseyn’in kanın alalım Tevekkeltû taâllah şiiriyle: Muhammed MehdVnin hak sancağım Çekelim bakalım, nicolsa olsun Teber çekip münkirlerin kanmt Dökelim bakalım, nicolsa olsun P î İt SULTAN 8 MahlUk deccal oldu insan haaşrı Asla bilen yoktur haym şeri Teber çekip şu mağradan dışart Çıkalım bakalım, nicolsa olsun Müminleri bir katara dizelim öilruh güruh şu âlemi gezelim Münkirlerin sarayını bozalım Yıkalım bakahm nicolsa olsun şiirinin, harekete başlanacağı zamanlarda söylendiği meydan­ dadır. Hattâ ikinci şiirden anlıyoruz ki, önce bir mağarada gizlenmişlerdir. Hazret-i Ali’nin devri yürüye Ali kim olduğu bilinmelidir Alay alay gelen gaziler ile İmamların öcü alınmalıdır. şiiriyse Pîr Sultan’m dileğini bildiren şiirlerdendir. Pîr Sultan’ım der şâhım var Bızır Paşa’da Ahım var Benim bir tek Allahım var Saha padişaha değil dörtlüğüyle biten, ve: Yürü bire Bızır Paşa Senin de çarkın kırılır Güvendiğin padişahın O da bir gün devrilir dört’üğüyle başlayan şiirlerse Pîr Sultan’m tutulmasından ve hapse atılmasından sonra söylediği şiirlerdendir. Kitabımızdaki I., II. ve III. şiirlerin de hapishanede ya­ zıldığı meydandadır. Nihayet IV. şiir geleneğe göre asılmaya

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.