ebook img

Peygamberimizin Hayatı - Salih Suruç PDF

1200 Pages·2002·3.71 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Peygamberimizin Hayatı - Salih Suruç

Peygamber Efendimizin Hayatı 1. Mekke Devri 2. Medine Devri 1. Efendimizin Dünyaya Gelişine Kadar Olan Hadiseler Efendimizin Pak Nesebleri Efendimizin Meşhur Dedeleri Abdullah Fil Vakası 2. Efendimizin Dünyaya Gelişi ve Çocukluğu Efendimizin Dünyaya Teşrifi Efendimizin Sütanneye Verilmesi Efendimiz Sadoğulları Yurdunda Efendimizin Annesine Getirilmesi ve Annesinin Vefatı Efendimiz Dedesi Abdulmuttalib'in Yanında 3. Efendimizin 12 Yaşından 38 Yaşına Kadar Olan Hayatı Amcasıyla Şam'a Gidişi Hz. Haticeyle Evlenmesi Zeyd Bin Harise'yi Azad Etmesi ve Hz.Ali'yi Yanına Alması Kabe'nin Yeniden İmarı 4. Risaletinden Önce İnsanlığın ve Dünyanın Durumu İnsanlığın ve Dünyanın Durumu Arabistan'nın Durumu Kuss B.Saide Efendimizi Haber Veriyor Efendimize Peygamberlik Vazifesinin Verilmesi 5. İlk Müslümanlar ve Maruz Kaldıkları İşkenceler Hz.Hatice, Hz. Ebubekir ve Hz.Ali'nin Müslüman Oluşu Gizli Davetin Hız Kazanması ve Hz.Bilal'a Yapılan İşkenceler Hz.Osman,Talha B.Ubeydullah, Halid B.Sad İslam'a Girmeleri Sad B.Ebi Vakkas, Ebu Zerr-i Gıfari, Habbab B. Eret'in İslam'a Girmeleri 6. Aleni Davet Efendimizin Peygamberliğini Açıklaması Efendimize Hakaret ve Eziyetler Müşriklerin Ebu Talib'e Şikayetleri ve Yeni İstekleri Hz. Hamza ve Hz. Ömer'in İslam'a Girmeleri Habeşistan'a Hicret Şakkı Kamer Mucizesi Boykot Hüzün Yılı Hz. Aişe İle Nişanlanması ve Hz. Sevdeyle Evlenmesi Taif'e Gidişleri Ve Mekke'ye Geri Dönüşleri İsra ve Miraç Mucizesi Medineli İlk Müslümanlar ve Akabe Biatları Medine'ye Hicret'in Başlaması Ve Hz. Ömer'in Hicreti 7. Efendimizin Medine'ye Hicreti Efendimizin Hicreti Efendimizin Medine'ye Gelişi Mekke Devrinin Hülasası Efendimizin Pak Nesebleri Cenâbı Hakk, insanlığın babası Hz. Adem'i yaratmıştı. Başını kaldırıp bakan Âdem (a.s.), Arşı Âlâ'da muazzam bir nurla bir isim yazılı gördü: "Ahmed." Merak edip sordu: "Yâ RabbiL Bu nur nedir?" Allah Teâlâ buyurdu: "Bu, senin zürriyetinden bir peygamberin nurudur ki, onun ismi göklerde Ahmed ve yerlerde Muhammed'dir. Eğer o olmasaydı, seni yaratmazdım!"1 îmanımızla kabul ettiğimiz bu muazzam gerçeği, milyarlar sene sonra gelen gelen o nurun sahibi de, bütün açıklığıyla ifade buyurmuşlardır. Bir gün ashabtan Abdullah b. Câbir (r.a.), "Yâ Resûlallah!.." dedi, "Bana, Allah'ın, her şeyden evvel yarattığı şey nedir, söyler misin?" Şu cevabı verdiler: "Her şeyden evvel senin Peygamberinin nurunu, Kendi nurundan yarattı. Nur, Allah'ın kudretiyle dilediği gibi gezerdi. O zaman ne Levh, ne kalem, ne Cennet, ne Cehennem, ne melek, ne semâ, ne arz, ne güneş, ne ay, ne insan ve ne de cin vardı."2 Semâyı bütün haşmetiyle aydınlatan nur, sonra ilk olarak Hz. Adem'in alnında parladı. Sonra peygamberden peygambere geçerek Hz. İbrahim'e (a.s.) kadar geldi. Ondan da oğlu Hz. İsmail'e intikal etti."Peygamberlerin Babası" olarak anılan Hz. İbrahim'in iki oğlu vardı: İshak ve İsmail (a.s.). O, oğlu İshak'ın neslinden birçok peygamberin geleceğini Cenabı Hakk'ın ilhamıyla bilmişti. Ancak, çok sevdiği Hacer'den dünyaya gelen oğlu İsmail'in (a.s.) neslinden peygamber gelip gelmeyeceği meçhuli idi. Bununla birlikte, âhirzamanda büyük bir peygamberin gönderileceğini de biliyordu. Bu sebeple de, Son Peygamber'in, çok sevdiği oğlu İsmail'in neslinden gelmesini şiddetle arzu ediyordu. İlk banisi Hz. Âdem olan yeryüzünün ilk mabedi Kabe, uzun zamanın geçmesiyle yıkılmış, âdeta yerle bir olmuştu. Hz. İbrahim, bu mukaddes binanın tekrar inşası için Cenâbı Hakk'tan emir aldı ve oğlu İsmail'le birlikte derhâl çalışmaya koyuldu. Kabe'nin inşası tamamlanınca, baba oğul ellerini dergâhı İlâhî'ye açarak şöyle yalvardılar: "Ey Rabbimiz!.. Neslimizden gelen Müslüman ümmet içinden bir peygamber gönder; ki o, onlara âyetlerini okusun, Kitab'ı ve hükümlerini öğretsin, onları günahlardan temizlesin!"3 İşte, Cenâbı Hakk, yapılan bu samimî duayı cevapsız bırakmadı ve Hz. İsmail'in neslinden, Peygamberlerin Reisi Hz. Muhammed'i (s.a.v.) göndererek kabul etti. Bu gerçeği bizzat Kâinatın Efendisi, "Ben, babam İbrahim'in duasıyım."4 diyerek ifade buyurmuşlardır. Hz. İsmail'in evlâd ve torunları gittikçe çoğaldı ve Arap Yarımadasının her tarafına dağıldı. İçlerinden Adnan Oğulları, onlar içinden Mudar Oğulları ve onlar içinden de Kureyş Kabilesi diğerlerinden üstün ve farklı oldu. Kureyş Kabîlesi içinde ise, Haşîmîler kolu, hepsinden daha çok fazilet ve şeref buldu. Bu gerçeği de bizzat kendileri şu şekilde ifade buyurmuşlardır: "Allah, İbrahim Oğullarından İsmail'i, İsmail Oğullarından Kinane Oğullarını, Kinane Oğullarından da Kureyş'i, Kureyş'ten de Benî Haşîm'i, Benî Haşîm'den de beni seçmiştir."5 Bütün kaynakların ittifakla belirttikleri, Kâinatın Efendisinin 20. dedesine kadar uzanan neseb silsilesi şöyledir: "Muhammed (s.a.v.), Abdullah, Abdûlmuttâlib (asıl ismi Şeybe), Haşîm, Abdi Menaf [Muğîre], Kusay, Kilab, Mürre, Kâb, Lüeyy, Galib, Fihr, Mâlik, Nadr, Kinane, Huzeyme, Müdrike [Amir], İlyas, Mudar, Nizar, Maad, Adnan."6 İşte, Fahri Kâinat Efendimizin büyük dedeleri, bu zâtlardı. Her birinin zürriyeti çoğalmış ve her biri pek çok cemaatin reisi, birçok kabîle ve aşiretin dedesi ve babası olmuşlardır. Ancak, ne vakit birinin iki oğlu olsa veya bir kabîle iki kola ayrılsa, Sevgili Peygamberimizin soyu en şerefli ve en hayırlı olan tarafta bulunur ve her asırda onun büyük dedesi kim ise yüzünde parlayan müstesna nurdan bilinirdi. Yirminci Dededen Sonraki Neseb Çizgisi Neseb âlimlerince, Peygamber Efendimizin 20. dedesi olan Adnan'ın, Hz. İbrahim'in neslinden olduğu ittifakla kabul edilmektedir. Adnan ile İbrahim (a.s.) arasında uzun bir zaman mesafesi vardır. Bir kısım neseb âlimleri arada 40 batın [göbek] bulunduğunu belirtirler.7 Buna binâen, aradaki zaman biriminin ne kadar uzun olduğunu az çok tasavvur etmek mümkündür. Bu sebeple, Resûli Ekrem Efendimizin 20. dedesi Adnan'dan Hz. İbrahim'e kadar olan ikinci kademe neseb silsilesi, basamak basamak tesbit edilememiştir. Bazı neseb âlimleri yedi, bazısı da dokuz göbekte Hz. İsmail'e Peygamber Efendimizin nesebini vardırmışlardır. Haliyle bu, arada birçok basamağın atlandığını ortaya koyar. Adnan 'dan Hz. İbrahim 'e kadar Bazı âlimler, Peygamber Efendimizin, Adnan'dan Hz. İbrahim'e vardırdıkları ikinci kademe neseb silsilesini şöyle sıralarlar: Adnan Udd (veya Udad) Mukavvim Nah ur (veya Sarih) Teyrah Ya'ruh Yeşcub Nabit İsmail (a.s.) İbrahim (a.s.)8 Ayrıca, İbni İshak, bundan sonra da Resûli Ekrem Efendimizin neseb silsilesini tâ Âdem'e (a.s.) kadar götürür.9 Ancak, belirtelim ki, diğer kaynaklar bu silsile üzerinde ittifak etmiş değillerdir. 2 Kastalanî, Mevahibû'lLedünniye, c. 1, s. 6. Kastalanî, A.g.e., c. 1, s. 7. 3 Bakara, 129. 4 ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 175; Taberî, Tarih, c. 2, s. 128. 5 Ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 20; Müslim, Sahih, c. 7, s. 58. 6 İbni Hişam, Sîre, c. 1, s. 13; ibni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 5556; Belâzurî, Ensabû'lEşraf, c. 1, s. 12 v.d.; Taberî, Tarih, c. 2, s. 172180. 7 Mevlânâ Şiblî, Asrı Saadet, c. 1, s. 119. 8 Ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 2; libni Sa'd, Tabakat, c. 1, s. 56. 9 ibni Hişam, Sîre, c. 1, s. 24. Efendimizin Meşhur Dedeleri Şüphesiz, Kâinatın Efendisinin nurunu alnında İlâhî bir emanet olarak taşıyan atalarının tamamı hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. Atalarından en çok bilgi sahibi olduklarımız ise, ona zaman bakımından en yakın olanlarıdır. Burada onların hayat ve şahsiyetlerine kısa bir göz atmak yerinde olacaktır. KUSAY Peygamber Efendimizin, asıl ismi Zeyd olan dördüncü kuşaktaki dedesi Kusay, mühim bir şahsiyetti. Kendisinin sâdece Zühre adında erkek kardeşi vardı. Hz. Âdem'den beri devam edip gelen Nur-u Ahmedî'yi alnında taşıma şerefi, bu iki kardeşten Kusay'a ihsan edilmişti. Büyük oğul olduğu için, ailenin reisliği vazifesi de kendisine verilmişti. Küçüklüğünden beri kabiliyetiyle dikkatleri üzerinde toplayan Kusay, büyüyünce Mekke'nin ileri gelen şahsiyetlerinden biri oldu. Teşkilâtçılığı, idareciliği, adaletli kararlan ile kısa zamanda Mekke halkı arasında büyük bir itimat kazandı. Bu sebeple Mekke'nin idaresi ona verildi. Mekke'yi ilk defa mahallelere o böldü; her kabîleyi, kendilerine ayırdığı mahallelere o yerleştirdi. Mekke'nin en mühim işleri onun evinde görüşülüp karara bağlanırdı. Kabe'nin perdedarlığı, hacıların su ihtiyacının karşılanması, onların ağırlanması, savaşa giderken bayrak dikme ve Mekke Meclisini idare etmek gibi mühim işler, ona emanet edilmişti. Kabe'nin karşısında ve kapısı Kabe'ye bakan ilk ev, onun için inşa edilmişti. Bu ev, Mekke'nin bir nevi hükümet binası veya içinde Mekke Şehir Devletinin her türlü iş ve meselelerinin görüşüldüğü bir parlamento idi.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.