TÜRK KIZILAYI TARİH DİZİSİ Türk Kızılayı, Türk Halkının dünyaya uzattığı merhamet eli olarak yak- laşık bir buçuk asırdır ulvi bir görevi büyük bir özveri ile yerine getirmekte- dir. Kurulduğu 1868 yılından bu yana halkımızın ve özellikle yakın coğrafi komşularımızın başına gelen her türlü felâkette görev alan ve tarihe tanıklık eden Türk Kızılayı, maalesef bu tanıklığını ilgililere ve yeni nesillere taşıya- cak çalışmaları ihmal etmiştir. Elbetteki yapılan her türlü yardım çalışmasının yazışmaları Türk Kızılayı arşivlerindeki yerlerini almıştır. Ancak, bu çalışmaları arşivlerden kurtarmak ve yardımlaşma duygusunun cisimleşmiş hali olan Türk Kızılayı’nın anlata- cak eserleri haline getirmek bizler için tarihi bir görev olmuştur. Bu görevi yerine getirebilmek amacıyla bir çalışma başlatılmıştır. Türk Kızılayı Kitaplığı olarak adlandırılan bu çalışmada ilk olarak Kızılayımızın tarihine ışık tutacak belgelerin kitaplaştırılması hedeflenmiştir. Zaman için- de ise güncel çalışmalar kitaplaştırılacaktır. Türk Kızılayı, tarihi tanıklığıyla dünün daha iyi anlaşılmasına, bugünün bu bilgiler ışığında değerlendirilme- sine ve geleceği planlarken ulusumuzun geçirdiği acılı sürecin bilinmesinde büyük yararlar görmektedir. Türk Kızılayı Kitaplığı serisinin oluşumuna fikirleri ve emekleriyle destek veren herkese teşekkürü bir borç biliriz. Padişah'ın Himayesinde OSMANLI KIZILAY CEMİYETİ 1911-1913 YILLIĞI Hazırlayanlar • Yrd. Doç. Dr. Ahmet Zeki İZGÖER Msc. Ramazan TUĞ Koordinatörler Belgin Duruyürek Şahin Cengiz Kapak Fotoğrafı Osmanlı Kızılay Cemiyeti Genel Merkezi Binası önünde Hasta ve Yaralı Arabası Yapım • Rıhtım Ajans & Yayınevi www.rihtimajans.com Baskı ve Cilt • Özel Matbaası (0312) 230 66 03 ISBN 978-605-5599-14-0 © Türk Kızılayı Yayınları 2013 Bu kitabın yayım hakları saklıdır. Yayıncıdan izin alınmadan kısmen veya tamamen çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. 1. Baskı, Ankara, Aralık 2013, 1.000 Adet TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİ Ataç-1 Sokak Nu: 32 Yenişehir/Ankara • T: +90 312 430 23 00 F: +90 312 430 01 75 • http://www.kizilay.org.tr [email protected] Padişah’ın Himayesinde OSMANLI KIZILAY CEMİYETİ 1911-1913 YILLIĞI Hazırlayanlar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Zeki İZGÖER Msc. Ramazan TUĞ Ankara 2013 SUNUŞ Osmanlı Devleti, 19. Yüzyılın ortalarından itibaren devletin idari yapısı, ta- rihi ve coğrafyası ile ilgili “sâlnâmeler” yani günümüz Türkçesiyle “yıllıklar” hazırlatmıştır. Daha sonra bu gelenek yayılmış, kişisel ve kurumsal yıllıklar da hazırlanmıştır. Bir kısmı günümüze kadar ulaşan bu eserler, tarihe ışık tuttukları gibi çok önemli bilgileri de günümüze ulaştırmışlardır. Hilâl-i Ahmer adıyla Osmanlı’da faaliyet gösteren ve günümüze miras kalan Türk Kızılayı’nın, 1911 – 1913 dönemini kapsayan yıllığı da bizlere kalan önemli bir mirastır. Her ne kadar ismi “yıllık” olsa da elinizde tuttuğunuz eserin sayfaları birer anahtardır. Çevirdiğiniz her sayfa, kilidinin içerisinde dönen bir anahtar misali yeni kapıları açar. O kapıların ardında, yüce insani değerlerin nesneleşmiş hâli olan Kızılay ve Kızılaycılar sizi beklemektedir. Sadece Hilâl-i Ahmer’in ya da günümüzdeki adıyla Türk Kızılayı’nın değil, O’nun bağlı olduğu uluslararası insani yapının detayları ve felsefesi de bu say- falarda gizlidir. Bu özelliği ile “Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti Sâlnâmesi” uluslararası bir eser niteliğindedir. Bu eser, Dünyada iyilik hareketinin han- gi şartlarda doğduğu ve nasıl günümüze ulaştığının anlaşılmasına da rehber olacaktır. Bizler bugün, böyle bir geçmişin izlerini taşımanın haklı gururunu yaşıyoruz. O izler, bu iyilik çınarının gövdesinden hiç silinmesin diye çabalıyoruz. İnsan acısını dindirmenin, ihtiyaç sahibinin onurunu korumanın, dünyanın nere- sinde bir mazlum varsa yarasını sarmanın, gözyaşını silmenin mücadelesini veriyoruz. Gücümüzü insanlıktan, gücümüzü tarihimizden alıyoruz. Bugün de yıllıklarımız var. Ülkemizin ve dünyanın dört köşesinde, geceleri- ni gündüzlerine katarak hizmet eden Kızılaycıların yazdığı insanlık destanı, yıllıklarımızdaki yerini alıyor. Ancak, bugünkü çabaları doğru anlamak için de elinizdeki eseri okumak ve anlamak gerekir. İlgi ve keyifle okuyacağınıza inandığım, tarihe ışık tutan bu önemli eserin hazırlanmasına katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunarım. Ahmet Lütfi AKAR Türk Kızılayı Genel Başkanı V ÖNSÖZ Hilâl-i Ahmer Sâlnâmesi, Osmanlı Devleti’nin son dönemini inceleyen araştır- macıların en sıklıkla başvurdukları ana kaynaklardan birisidir. Çünkü bugün Kızılay olarak tanıdığımız Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti; hastanelerin kurulması ve sağlık hizmetleri, aşhanelerin açılması, muhacirlerin taşınması ve yerleştirilmesi, temel ihtiyaç malzemelerinin üretilmesi ve dağıtımı, hem- şirelik eğitimi gibi birbirinden çok farklı faaliyetleri birlikte yürütmüştür. Cemiyetin faaliyetleri tarihimizin değişik yönlerini kapsadığından, Sâlnâme de tarihin farklı alanlarıyla ilgilenen geniş bir araştırmacı gurubuna hitap etmektedir. Bu sebepledir ki, Hilâl-i Ahmer Sâlnâmesi’nin sayın Ahmet Zeki İzgöer ve Ramazan Tuğ tarafından Latin harflerine çevrilmesi ve ayrıca da metnin günümüz okurunun kolayca anlayabileceği bir dil ile sadeleştirilmesi büyük bir hizmet olmuştur. Böylece, yalnızca Osmanlıca bilen araştırıcılar değil, yakın tarihimizle ilgilenen öğrenciler, öğretmenler ve tarih meraklıları da kolayca ve doğru bilgi edinebileceklerdir. Uluslararası cemiyetin (Kızılhaç) de bir parçası olmakla birlikte, meşru ve ulusal bir cemiyet olarak Osmanlı Hilâl-i Ahmer yönetiminin özgür hare- ket edebilmesi günümüzde de örnek alınacak bir yapılanma içinde olduğu- nu gösterir. Hükümet tarafından tasdik edilmiş iç tüzüğünün ve denetimi- nin yanı sıra, Sâlnâme’de isimleriyle takdim edilen hanedan mensuplarının onursal üyeliklerinin, Cemiyetin saygınlığı kadar meşruluğu konusunda da katkısı olduğu anlaşılır. Yine, Askeriye ile yakın temas halinde çalışan Ce- miyet yönetiminin aynı zamanda birçok kararlar alıp yürütmesi, yöneticilerin önde gelenlerinin Darülfünun Tıp Fakültesi muallimleri olması gibi hususlar Cemiyet’in yardım hizmetlerinin kurumlar üstü bir önem taşıdığının delili- dir. Elinizdeki kitap, böyle bir Cemiyetin daha yakından ve kolayca tanınma- sına da hizmet etmiş olacaktır. Cemiyet’in kuruluş aşamaları, kurucuları, yönetmelikleri, bağış sahiple- ri, Cemiyet’te hizmet edenler, yurt içinden ve dışından ilişkide bulunulan diğer cemiyetler gibi hususlar hakkında Sâlnâme’de verilen bilgiler, Hilâl-i Ahmer’in Osmanlı toplumunda sosyal ve siyasî hayatın gelişmesindeki ön- cülüğüne de ışık tutar. Cemiyet üyeleri; kurucu üyeler, çalışan üyeler ve yar- dımcı üyeler adlarıyla üç kısma ayrılıp erkek ve kadın Osmanlılardan oluş- tuğu gibi siyasî, içtimaî, iktisadî ve ilmî heyetlerle diğer Osmanlı cemiyetleri de toplu olarak cemiyete katılabilirdi. Cemiyetin, “Fukaraperver Cemiyeti”, “Himaye-i Etfal Cemiyeti”, “Veremle Mücadele Cemiyeti” gibi diğer sosyal yardım cemiyetlerinin yanı sıra, yurt dışındaki Kızılhaç ve Kızılay’larla da yakın teması vardı. Özellikle, Müslüman Hint ve Mısır Hilâl-i Ahmer’le- VI rinin savaş zamanında vermiş oldukları büyük desteğin hikâyesini de bu ki- tapta bulacaksınız. Sâlnâme, yakın tarihimizin acılı günlerinde, özellikle de Trablusgarp ve Balkan Savaşları sırasında verilen büyük mücadelenin askerî cephesinin yanı sıra sağlık ve sosyal yardım hizmetlerinin önemini ilk kay- naktan yansıtır. Cemiyetin başlıca amacı, savaş zamanlarında ordu hasta ve yaralılarının te- davilerine yardım etmek olduğundan, Cemiyet, kara ve deniz askerlerinin yardımcı sağlık heyeti anlamına da geliyordu. Bunun için orduyla işbirliği içinde sağlık heyetleri oluşturulur; sabit ve seyyar hastaneler kurulur ve yö- netilirdi. Meselâ, dönemin pek zor malî ve ulaşım şartlarına rağmen Trab- lusgarp Savaşı’nda Cemiyet mensuplarının fedakârca gerçekleştirdiği sağlık hizmetleri Sâlnâme’de anlatılmaktadır. Yaralıları taşımak ve tedavi etmek için karada seyyar hastaneler ile sefer hastaneleri, yardım heyetleri, sıhhiye trenleri, denizde de nakliye ve hastane gemileri hazırlama ve tedarik etme gö- revlerini üstlenen Cemiyet’in bu gibi faaliyetlerini ayrıntılarıyla Sâlnâme’den izlemek mümkündür. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti aynı zamanda Osmanlı hanımlarının topluma açı- lan kapısı olmuştur. Hanım üyelerin Cemiyet’e bağış toplamasıyla başlayan faaliyetlerinin alanı giderek genişlemişti. Sâlnâme’den öğrendiğimize göre, yüz kurucu kadın üyeden yedisinin hanedan mensubu olması, devlet ileri ge- lenlerinin ve askerî erkânın eşleri, kızları ve kardeşlerinin Cemiyet’e üye olup Cemiyet’te hizmet vermesi Osmanlı kadınlarının toplum hayatına girmele- rini de teşvik etmişti. Cemiyet, başlattığı hemşirelik eğitimiyle de hanımla- rın meslek edinmesine katkıda bulunmuştu. Nitekim Trablusgarp ve Balkan Savaşları sırasında en büyük sıkıntı hastanelere hastabakıcı temininde çekil- mişti. Bu sebepledir ki, mükemmel görev yapabilecek bilgi ve beceri sahibi hastabakıcıların yetiştirilmesi Cemiyet’in ana hedefleri içindeydi. Eğitilmiş hemşireye olan büyük ihtiyacı gören Hilâl-i Ahmer Cemiyeti yöneticileri, gönüllü hastabakıcılık kurslarıyla hanımlar arasında hastabakıcılık mesleğine ilgi uyandırmıştı. Osmanlı hanımlarının sağlık ve sosyal yardım hizmetine katılmalarının tarihî bir kesitini de yine elinizdeki kitaptan izleyebilirsiniz. Cemiyetin aynı zamanda toplumun ve resmî kurumların ihtiyaçlarını kar- şılayacak bir takım üretim faaliyetlerini başarıyla yürütmesi Kızılay tarihini okuyan herkesi derinden etkileyen ve şaşırtan bir diğer husustur. Yokluk ve savaş zamanında kullanılmak üzere ucuz gıda ve araç-gereç temini, tarım fa- aliyetlerine girişilmesi, ambarlar kurularak gerekli malzemenin depolanması VII ve imalathaneler kurularak ürünlerin çok ucuza elde edilmesi gibi faaliyetler, Cemiyet’in aynı zamanda bir üretim merkezi ve bir işletme olarak yapılan- dığına da dikkat çeker. Nitekim Balkan Savaşıyla birlikte felâketler birbirini izlemiş ve Balkanlar’dan Anadolu’ya can havliyle kaçarak göç eden on binler- ce Türk ve Müslüman muhacirin ve savaş yaralısının İstanbul’a ve Anadolu’ya gelmesiyle birlikte başta kolera olmak üzere salgın hastalıklar da baş göster- mişti. Topraklarını, evlerini, mal varlıklarını kaybeden Rumeli halkının can korkusuyla Anadolu’ya sığınmalarıyla; sağlık, beslenme, barınma, temizlik gibi acil sorunlar da beraberinde gelmişti. Camiler, mescitler dolmuş; bin- lerce muhacir hayvanları ve arabalarıyla sokakta kalmıştı. Balkan Savaşının kaybıyla birlikte hasta, yaralı, yorgun ve perişan ordu birlikleri de Anadolu’ya yönelince hüküm süren fakirlik ve yokluk artmıştı. Cemiyet’in, muhacirlerin iskânı ve temel ihtiyaçlarının karşılanması, sağlık hizmetlerinin ve iaşelerinin düzenli bir biçimde görülmesi, yöneticilerin uzak görüşlülüğü ve mükemmel teşkilâtçılığı ile gerçekleşmişti. Sâlnâme, verilen hizmetin tafsilâtlı dökümle- rini de okuyucuya sunmaktadır. Kızılay’ın imkânları ihtiyacı olan herkese açıktır. Şubeleri ve komisyonları aracılığıyla yurt içinden ve dışından bağış toplayan Cemiyet’in ambarların- dan, imalathanelerinden ve görevlilerinden birçok şahıs ve kurum istifade et- miştir. Osmanlı Hilâl-i Ahmer Sâlnâmesi, Osmanlı Kızılay Cemiyeti’nin 1911- 1913 Yıllığı olarak birkaç yıl içinde ne denli yoğun, kapsamlı bir hizmetin ve- rildiğinin ispatıdır. Tarihimizin en acılı ve fakat en övünç verici kesitlerinden birine yakından ve kolayca ulaşmamızı sağlayan sayın Ahmet Zeki İzgöer’e ve Ramazan Tuğ’a teşekkür, böyle önemli bir eserin yayınına verdikleri des- tek ve katkılardan ötürü de başta Türk Kızılayı Arşiv Bölümü ve Kurumsal İletişim Bölümüne şükran borçluyum. Prof. Dr. Nil SARI VIII İÇİNDEKİLER Sunuş V Önsöz VI İçindekiler IX Kısaltmalar X PADİŞAH’IN HİMAYESİNDE OSMANLI KIZILAY CEMİYETİ 1911-1913 YILLIĞI 1 İçindekiler 2 TAHT-I HİMÂYE-İ HAZRET-İ MÜLÛKÂNEDE OSMANLI HİLÂL-İ AHMER CEMİYETİ 1329-1331 SÂLNÂMESİ 291 İçindekiler 293 EKLER 593 I. Belgeler 594 II. Fotoğraf Altyazıları 712 KAYNAKÇA 716 IX
Description: