ÖZGÜRLÜĞÜN İSLAMİ YOLU Ori ji nal adı: Islam without Extremes: A Muslim Case for Liberty © Mustafa Akyol, 2011 Ya zan: Mustafa Akyol İngilizce as lın dan çe vi ren: Ömer Baldık Türkçe ya yın hak la rı: © Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. Bu ki ta bın Türkçe ya yın hak la rı Akcalı Te lif Hak la rı Ajan sı ara cı lı ğıy la sa tın alın mış tır. Dijital yayın tarihi: Aralık 2013 / ISBN 978-605-09-1791-8 Ka pak ta sa rı mı: Yavuz Korkut Doğan Egmont Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. A.Ş. 19 Mayıs Cad. Golden Plaza No. 1 Kat 10, 34360 Şişli - İSTANBUL Tel. (212) 373 77 00 / Faks (212) 355 83 16 www.dogankitap.com.tr / [email protected] / [email protected] Özgürlüğün İslami Yolu Mustafa Akyol Çeviren: Ömer Baldık Bana mükemmel bir aile oldukları için kendilerine ebediyyen minnettar olduğum sevgili annem ve babam Tülin ve Taha Akyol’a... Ümmet-i Osmaniye hürriyeti ister; fakat o cevherin bir âtâ-yı ilâhî [ilahi lütuf] olduğunu unutur da şunun bunun inayetinden isterse, hem şanına muhil hem menfaatine muzırr olur. Namık Kemal, Hürriyet, 8 Mart 1869 Türkçe baskıya önsöz Bu kitabın orijinali, bir Amerikan yayınevinde (W.W. Norton) basılmak üzere İngilizce olarak yazılmıştı. Elinizdeki baskı ise, o İngilizce metnin Türkçeye çevrilmesiyle ortaya çıktı. Bunu vurgulamaya iki açıdan gerek görüyorum. İlki, tercüme bir metnin, ne kadar iyi çevrilmiş ve “tashih” edilmiş olursa olsun, orijinalindeki duruluğa yüzde yüz ulaşmasının zorluğudur. Gerçi ben bu sorunu en aza indirgemek için metnin bana gelen tercümesi üzerinde epey uğraştım, bazı cümleleri tümüyle baştan yazdım. Yine de dikkatli bir okuyucu bazı ifadelerde tercüme edilmişlikten kaynaklanan bir dolambaçlılık hissedebilir. Bunun için şimdiden hoşgörünüze sığınıyorum. Vurgulamak istediğim ikinci nokta, daha da önemli: Bu kitabın bir Amerikan yayınevi için yazılmış olması demek, çoğunluğu Müslüman olmayan bir okuyucu kitlesine hitaben ve onların zihinlerindeki muhtemel sorular düşünülerek yazılmış olması demektir. Bir başka deyişle, kitap, 21. yüzyılda Batı toplumlarındaki İslam algısının bilinciyle yazılmış ve, tek meselesi bu algı olmasa da, bunu da karşılamaya çalışmıştır. Türk okurun pek de gündeminde olamayan “mürtedin (dinden çıkanın) katli”, “Beni Kureyze kabilesi erkeklerinin topluca idamı” veya “kadın sünneti” gibi meselelerin kitapta ele alınmasının bir sebebi budur. Çünkü Türk okurun pek gündeminde olmayan bu meseleler, Batı’daki İslam-karşıtı dalganın (“İslamofobi”nin) önde gelen istismar konularıdır. Bununla birlikte, kitapta Batılı zihne verilen mesajların sadece “savunma” amaçlı olmadığını, eleştiri unsurları taşıdığını da belirtmem gerekir. Bilhassa modern Batı’nın Müslüman dünya üzerindeki emperyalist siyasetlerinin bu dünyadaki “özgürlük açığı”nda önemli bir vebal taşıdığını anlatan Yedinci Bölüm, bu açıdan dikkate alınabilir. Ancak bu kitabın sadece bir “İslamofobi-savar” olduğu da zannedilmemeli. Aksine, Özgürlüğün İslami Yolu’nu yazmaktaki birincil amacım, kısmen Türkiye de dahil olmak üzere, Müslüman toplumların hemen hepsinde var olan özgürlük açığının kapatılmasına bir katkı sağlamaktı. Bunu da, söz konusu açığın, çoğunlukla sanıldığının aksine, İslam tarafından üretilmediğini, Ortadoğu toplumlarındaki kültürel, siyasi, ekonomik ve coğrafi şartlardan türediğini anlatarak yapmaya çalıştım. Ancak bu dini-olmayan kaynaklardan doğan otoriterliğin dinin yorumlanış biçimlerini de etkilediğini, böylece otoriter İslam yorumları geliştiğini teslim ettim. Dahası, bu yorumlara karşı, İslam’ın ilahi özünde ve İslam geleneği içinde var olduğunu düşündüğüm özgürlükçü temelleri vurguladım. Mutlaka altını çizmem gereken bir nokta, tüm bunları “akademik” kaynaklara dayandırdığım, yani bir “dini otorite” olma iddiasında asla bulunmadığımdır. Zaten aksi de komik olur, had bilmezlik anlamına gelir. Çünkü ben ne “İslam âlimi”yim, ne de öyle bir iddiam var. Sadece İslam’ın modern çağda karşılaştığı problemler üzerine kafa yormaya çalışan sıradan bir Müslümanım. Dolayısıyla bu kitapta savunduğum görüşleri, kendi “içtihad”ım olarak değil, bu konularda görüş bildirmiş geleneksel âlim veya modern ilahiyatçılara atıfta bulunarak savunuyorum. Örneğin klasik fıkıhtaki “mürtedin katli” hükmünün aslında “siyasi isyan”a baktığını, buna karşılık bireysel vicdani kararla din değiştirmenin suç sayılmaması gerektiğini savunan çok sayıda Sünni ve Şii otorite var; ben de onlara yaslanıyorum. Kitapta, bu gibi spesifik şer’i hükümleri tartışmanın yanı sıra, daha genel bir “otoriter dindarlık” eleştirisi de yapıyorum ki, umarım bu eleştiri Türkiye’deki bazı tartışmalara katkı sağlar. Kimi zaman “mahalle baskısı”, kimi zaman “devlet eliyle muhafazakârlaştırma” diye tanımlanan bir endişe kaynağı var Türkiye’de. Bu, bazen laikçi kesimin paranoyalarından kaynaklansa da, bazen bir realiteye de karşılık gelebiliyor. Buna karşı, dayatılan dindarlığın dindarlık değil ikiyüzlülük ürettiğini, gerçek dindarlığın ancak özgürlük zemininde yeşerebileceğini savunuyorum. “Günah işleme özgürlüğü” denen kavramı bu mantıkla ileri sürüyorum: Günahtan kaçınmak, bireylerin özgür tercihleriyle gerçekleşmeli ki, insanların rızasını değil Allah’ın rızasını amaçlasın. Evvela özgürlük olmalı ki, sahici dindarlık gelişebilsin. Kitabın, aynı zamanda resmi ideolojiye alternatif bir Osmanlı ve Türkiye tarihi okuması sunduğunu da belirteyim. Buradaki bazı yorumlar, Kemalist okurlara pek sevimli gelmeyebilir. Ama öte yandan kitaptaki diğer bazı görüşler de otoriter İslamcı zihinlerce fazla “liberal” bulunabilir. Yani, bir anlamda, kitabın “ne o yana, ne bu yana yaranması” mümkün. Ama zaten amacım kitabı onu okuyan herkese mutlaka sevdirmek olmadığı gibi, iki zıt otoriterlikten alacağım eleştiriler bana “doğru yolda” olduğumun işaretleri gibi görünecektir. Buna karşılık, tüm yapıcı eleştirilere açık olduğumu vurgulamak isterim. Üzerinde yazdığım konularda mutlaka en doğruyu bildiğimi iddia etmiyor, sadece doğru bildiğim şeyi anlatmaya çalışıyorum. En doğrusunu her zaman bilen sadece Allah olduğu gibi, başka beşeri zihinler de elbette benden daha isabetli düşünebilir, daha doğrusunu gösterebilirler. İstanbul, Mayıs 2013 İngilizce baskı için teşekkürler Bu kitabın çıkmasında teşekkür etmem gereken birçok kişi var – ve buradaki isimler, onlardan sadece bazıları. İlk olarak, binlerce kilometre ötede yaşıyor olmasına rağmen yıllar önce beni Amerika’da İslam konusunda bir şeyler yazmaya teşvik eden Prof. Phillip E. Johnson’a teşekkür ederim. Ayrıca, Jay Richards ve Claire Berlinski’ye ilk adımları atmama yardımcı oldukları, Walter Russell Mead’e ise yolumu daha fazla açtığı için teşekkür ediyorum. Yazar arkadaşım Mark Scheel’e de, bana yaptığı alicenap yardımlar için teşekkür ederim. Ayrıca menecerim Jeff Gerecke’e ve W.W. Norton’daki editörlerim Maria Guarnaschelli, Melanie Tortoroli ve Kathy Brandes’e çıkardıkları muazzam iş için teşekkür ediyorum. Onlar sadece dilimi daha akıcı hale getirmediler, aynı zamanda kitabı daha ilgi uyandırıcı ve okunur kılan birçok öneri ve eleştiride bulundular. İSAM’daki araştırmalarım sırasında yaptığı yardımlar için Nuri Tınaz’a ve Washington’daki Kongre Kütüphanesi yetkililerine de teşekkür ederim. Ayrıca, zamanlarını ayırıp taslak metinleri okuyan ve faydalı yorumlar yapan Bruce Chapman, İskender Öksüz, Linda Whetstone, Morgaan Sinclair, Alper Bilgili ve Bilal Sambur’a teşekkür ederim. Bu kitaptaki bazı önemli fikirlerin ilham kaynağı olan sevgili babam Taha Akyol’un desteği ise hiçbir değerle ölçülemez. Sevgili annem Tülin Akyol’un ve kendisinden daha iyi
Description: