ebook img

Otomatik Piyano - Kurt Vonnegut PDF

706 Pages·2018·10.96 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Otomatik Piyano - Kurt Vonnegut

Kurt Vonnegut Jr. Otomatik Piyano Çeviren: İrma Dolanoğlu-Çimen METÎS YAYINLARI 1922'de ABD'de doğdu. II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa'da savaşırken Almanlara esir düştü. Tutuklu olarak bulunduğu Dresden kentinin Müttefikler tarafından bombalanmasına tanık oldu. Geleneksel bombalar kullanılmasına rağmen, Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından fazla ölüme (yaklaşık 120.000 kişi) neden olan bir bombardımandı bu. Vonnegut'ın kişisel tarihinde büyük önem taşıyan bu olay, 1969'da yazdığı Slaughterhouse-Five (Mezbaha No: 5, E Yayınları) romanına konu olmuştur. Dresden bombardımanı, Vonnegut'ın dünyaya karşı aldığı son derece komik ve alaycı, ama aynı zamanda umutsuz, karamsar ve sinik tavrın altında yatan unsur olarak görülebilir. İlk iki romanı olan PlayerPiano (1952, Otomatik Piyano) ve Sirens of Titan (1959, Titan'ın Sirenleri) tamamen bilimkurgu sayılabilir. Daha sonra yazdığı romanlarda bilimkurgu temaları eksik olmamasına ve çoğu romanında boy gösteren kahramanı Kilgore Trout (BK yazarı Theodore Sturgeon'dan esinlenerek yaratılmış bir karakter) bir BK yazarı olmasına rağmen, kendisi, romanlarının BK olarak tanımlanmasına çoğu kez karşı çıkmıştır. Diğer önemli romanları arasında MotherNight (1962, Gece Ana, E Yayınları), Cat's Cradle (1963, Kedi Beşiği, E Yayınları), Breakfast of the Champions (1973, Şampiyonların Kahvaltısı, E Yayınları), Jailbird (1973, Hapishane Kuşu, Altın Kitaplar), Galâpagos (1985) ve Bluebeard( 1987, Mavi Sakal) sayılabilir. Önsöz Bu kitap şimdiki zamanda olanlar hakkında bir kitap değil, olabilecekler hakkında bir kitap. Karakterler, henüz doğmamış veya belki de, kitabın yazıldığı şu anda, bebek olan kişilerden esinlendi. Kitap daha çok müdürler ve mühendisler hakkında. Tarihte şu«noktada, yani M.S. 1952'de, hayatımız ve özgürlüğümüz büyük ölçüde müdür ve mühendislerimizin beceri, hayal gücü ve cesaretine bağlı ve umarım hepimizin hayatta ve özgür kalmasına yardım etmeleri için Tanrı da onlara yardım eder. Ama bu kitap tarihteki başka bir an hakkında, artık hiç savaş olmayan bir zaman ve... llium, New Yo rk, üç kısma bölünmüştür. Kuzeybatıda müdürler, mühendisler, devlet memurları ve birkaç profesyonel kişi yaşar; kuzeydoğuda makineler bulunur; güneyde, Iroquois Nehri'nin karşı yakasındaysa, yerel olarak Yurt adıyla tanınan bölge vardır; halkın çoğunluğu burada yaşar. Iroquois üzerindeki köprü dinamitle havaya uçurulsa, bundan zarar görecek gündelik iş çok azdır, iki yakada da karşıya geçmek için, merak haricinde bir nedeni olan pek insan yoktur. Savaş boyunca, Amerika'daki yüzlerce Ilium'da, müdürler ve mühendisler, savaşmaya gitmiş olan erkek ve kadınları olmaksızın ayakta kalmayı öğrendiler. Savaşı kazanan şey mucizeydi - hemen hemen hiç insan gücü olmaksızın üretim. Nehrin kuzey yakasının diliyle, savaşı kazanan şey know-how'dı. Demokrasi, hayatını know-how'a borçluydu. Savaştan on yıl sonra -erkek ve kadınlar memlekete döndükten sonra, ayaklanmalar bastırıldıktan sonra, antisabotaj yasaları uyarınca binlerce insan hapse atıldıktan sonra- Doktor Paul Proteus ofisinde bir kediyi okşuyordu. Ilium'daki en önemli, en zeki kişiydi ve daha otuz beşinde olmasına rağmen, llium Fabrikası'nın müdürüydü. Uzun boylu, zayıf, sinirli ve esmerdi; koyu çerçeveli gözlükleri uzun yüzünün yumuşak, yakışıklı hatlarını bozuyordu. Şu anda kendini önemli veya zeki hissetmiyordu, uzun zamandır da hissetmemişti. O anki tek tasası, siyah kedinin yeni ortamından memnun olmasıydı. Hatırlayacak kadar yaşlı ve rekabet edemeyecek kadar ihtiyar olanlar, Doktor Proteus'un tıpkı babasının gençliğine benzediğini söylerlerdi sevgiyle — ve kimi çevrelerde hoşnutsuzlukla karışık da olsa genel kanı oydu ki, Paul da örgütte bir gün babası kadar yükselecekti. Babası, Doktor George Prote-us, öldüğü zaman ülkenin ilk Ulusal Sanayi, Ticaret, İletişim, Gıda ve Kaynaklar Müdürü unvanını taşımaktaydı; önem bakımından bu unvana yaklaşan diğer tek unvan Birleşik Dev-leder başkanlığıydı. Proteus genlerinin bir kuşak daha sonraya aktarılması şansına gelince, bu hemen hemen imkânsızdı. Paul'un karısı ve savaş boyunca sekreteri olan Anita kısırdı. Üstelik işin acı veya komik tarafı, ofisteki bir zafer kutlamasının akabinde, kesinlikle hamile olduğunu ilan etmesi üzerine kadınla evlenmişti. "Hoşuna gidiyor mu, kedicik?" Genç Proteus bir proje rulosunu, bundan muhakkak zevk aldığını düşünerek ve merakla kedinin kabarmış sırtında gezdiriyordu. "Hmmmm-aahhh-ne güzel, değil mi?" Kedi o sabah golf sahasının yakınlarında gözüne ilişmiş, fabrikada fare yakalatırım düşüncesiyle tutup getirmişti. Daha bir gece önce, bir fare bir kumanda kablosunun izolasyon tabakasını kemirmiş ve 17, 19 ve 21 numaralı binaların geçici olarak devre dışı kalmasına sebep olmuştu. Paul dahili telefon düğmesine bastı. "Katharine?" "Evet, Doktor Proteus?" "Katharine, konuşmam ne zaman daktilo edilecek?" "Şu anda ediyorum, efendim. On-on beş dakikada hazır olur, söz." Doktor Katharine Finch sekreteriydi ve llium Fabrikasındaki tek kadındı. Aslında bir faydası dokunmaktan çok bir rütbe sembolüydü; ama Paul hastalandığında veya kafasına esip işten erken çıktığında yedek kuvvet olarak işe yarıyordu. Sadece ekâbirlerin, yani fabrika müdürlerinin ve daha büyüklerin sekreterleri vardı. Savaş sırasında müdürler ve mühendisler kâğıt işlerinin büyük bir kısmının -aynı zamanda pek çok alt kademe işlerin- makineler tarafından daha seri, daha randımanla ve daha ucuz bir şekilde yapılabildiğini keşfetmişlerdi. Paul onunla evlendiğinde Anita işten çıkarılmak üzereydi. Mesela şu anda Katharine, feci halde makine-karşıtı bir şekilde Paul'un konuşmasının üzerinde oyalanıyor, bir taraftan yazarken bir taraftan da sözde sevgilisi Doktor Bud Calhoun ile konuşuyordu. Ilium'daki petrol terminalinin müdürü olan Bud sadece tanker ya da boru hattıyla yük geldiği veya gittiği zaman çalışır, bu krizler arasında zamanının çoğunuysa —şu anda olduğu gibi- Katharine'in kulaklarına Georgia aksanıyla tadı sözler akıtarak geçirirdi. Paifi kediyi kucağına alıp bir duvarı boydan boya kaplayan pencereye götürdü. "Orda bir sürü, bir sürü fare var, kedicik," dedi. Kediye artık huzura kavuşmuş eski bir savaş meydanını gösteriyordu. Burada,

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.