ebook img

Osmanlı İmparatorluğu (2 Cilt) - Joseph von Hammer PDF

1446 Pages·2014·5.51 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Osmanlı İmparatorluğu (2 Cilt) - Joseph von Hammer

J. VON HAMMER OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ I. CİLT Yayın No: 31 Tarih: 05 Osmanlı İmparatorluğu Tarihi-1 / J. Von Hammer Genel Yayın Yönetmeni / Ahmet İzci Yayın Kurulu / Doç. Dr. Mustafa Gencer Doç.Dr. Dündar Alikılıç Yrd.Doç. Dr. Abdüllatif Armağan Gaye Yavuzcan İrfan Bülbül Editör / Uzm. Mustafa Güçlükol, Bilge Bozkurt, İrfan Bülbül Transkripsiyon / A. Basad Kocaoğlu İç Tasarım / Adem Şenel Kapak / Yunus Karaaslan Baskı-Cilt / Kurtiş Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Maltepe Mah. Listros Yolu Fatih Sanayi Sitesi No: 12/74-75-76 Topkapı - İstanbul Tel : 0212 613 68 94 Faks: 0212 613 68 96 5. Baskı / Eyül 2011 İstanbul, Eylül 2011 ISBN: 978-9944-978-32-3 TK-ISBN: 978-9944-978-31-6 T. C. Kültür Bakanlığı Sertifika No:14111 © İlgi Kültür Sanat Yayıncılık 2011 İlgi Kültür Sanat Yayıncılık Çatalçeşme Sokak. No: 27/7 Cağaloğlu / İSTANBUL Tel: 0212 526 39 75 Belgegeçer: 0212 526 39 76 www.ilgiyayinevi.com [email protected] J. VON HAMMER OSMANLI İMPARATORLUĞU TARİHİ I. CİLT ilgi kültür sanat önsöz Osmanlı İmparatorluğu, Roma ile birlikte dünya tarihinde görülen en büyük devlet olma rekorunu elinde tutmaktadır. Osmanlılar, İslâmî değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmışlar, bu değerlerle örtüşen milli törelerini de korumasını bilmişlerdir. Genlerinde var olan ve inançları ile pekişen adalet ve insanlık duygusu ile hakimiyet alanlarına giren her yerde adaletin sağlanmasını birinci görev bilmişler; bu ideal ile “cihana nizam verme” ülküsünün takipçisi olmuşlardır. Osmanlı Devleti, yetiştirdiği büyük ve dahî padişahlar, devlet bilim ve sanat adamları sayesinde, Türk tarihinin, İslam tarihinin; hatta insanlık tarihinin en görkemli halkasını oluşturmuş, birçok açıdan insanlığın yüz akı olmuştur. Osmanlı, inanç, kültür ve uygarlıkların beşiğinde; dünya coğrafyasının en stratejik bölgesinde doğmuş, büyümüş ve gelişmiştir. Yaşadığı çağda, kendi egemenlik alanındaki ulusların, her türlü inanç ve yaşayışlarının koruyucusu olmuştur. 624 senelik hayatında adalet ve hoşgörünün temsilcisi olarak tarihteki şerefli yerini almıştır. Kişiler yaşadıkça bilgi, beceri ve görgüleri artar, tecrübe sahibi olurlar. Milletler de böyledir. Tarih genel anlamda insanlığın zaman içindeki serüvenini anlatır. Bu nedenle, sadece aydınlar için değil; kültür dağarcığını zenginleştirmek isteyen herkes, özellikle her iyi yurttaş, bağlı bulunduğu devletinin, içinde yaşadığı toplumun geçmişteki hayat hikâyesini öğrenmeli ,bunun için de tarih okumalıdır. Milli şuur kişilerin kendi devlet ve milletinin geçmiş yıllardaki savaş ve barışlarını, inişli–çıkışlı yıllarını, teknik ve iktisadi alanlardaki ilerleme ve gerilemelerini; kültür, sanat, mimari ve edebiyattaki başarılı ve kalıcı eserler veren şahsiyetlerini, hüküm sahibi olanlarının yeteneklerini, zaferleri ve yenilgilerini, örgüt yapısını, ekonomik düzenini, inanç sistemini öğrenmekle oluşur. Bundan dolayıdır ki tarih okumak, özellikle kendi tarihini okumak ve öğrenmek her vatandaş için bir hak olmaktan çok bir görevdir. Bir milletin fertleri, kendi tarihlerini kendi kaynaklarından okuyarak tarih bilgilerini doğru temellendirmelidirler ki diğer tarihçilerin yazdıklarını okurken karşılaştırma yaparak sentez yapabilsinler. Çeşitli dillerde yazılmış Osmanlı tarihlerinin en büyük ve en itibarlısı, Avusturyalı tarihçi Baron Joseph Von Hammer Purgstall’in yazdığı ve “Geschichte des Osmanischen Reiches” adıyla Almanca kaleme aldığı eseridir. Hammer, bu eserini 10 cilt olarak yazmış ve 1827 – 1832 yılları arasında beş yılda tamamlamıştır. Hammer, eserini hazırlarken çektiği zorlukları şöyle anlatır: “Özellikle, şimdi Osmanlı tarihlerinin kaynaklarını tedârik etmek kolay değilse de imkân dâiresine girmiştir. Bu güne kadar şu kaynakların azlığı ve dağınıklığı, daha ziyade onlardan alıntılardaki zorluk Avrupa tarihçilerine büyük sıkıntı doğurmuştu; bu o kadar doğrudur ki, ünlü İngiliz müsteşriki Vilyam Cons bile Osmanlı tarihinden bahseden Türkçe, Arapça, Farsça iki yüz eserden ancak on ikisini görebilmiştir; İstanbul umûmî kütüphanelerinde dahî tarihî eserlerin pek küçük bir kısmı mevcut olduğu bilinince, o zorluğun sebebi anlaşılır. Tasavvur ettiğim kitaba (Osmanlı Tarihi) gerekli malzemeleri toplamak için otuz sene sarf etmek lazım geldi. Yorgunluk ve meşakkatlerle dolu otuz sene ki bu müddette Osmanlı târihinin en meçhul kaynaklarını bulmak, satın almak ve alınması imkansız olan hallerde hiç olmazsa, onlardan istifade etmek için hiçbir fedâkârlıktan kaçınmadım. İstanbul’da birinci ve ikinci ikametim ve Şark’da seyahatim esnasında kütüphaneleri ve kitap müzayedelerini hiç durmamacasına ziyaret ettim. Ondan sonra, İstanbul, Bağdat, Haleb, Kahire ile yazışmalarımla en kıymetli eserleri aradım, buldum. Lakin araştırmalarım bununla sınırlı kalmamıştır; Almanya’da Viyana, Berlin, Dresden; İngiltere’de Kambriç, Oksford; Paris’te Kral kütüphanesi, Napoli’de Burboniko müzesi; Roma’da Vatikan; Barberini Marya–Suprâ–Minerva; Bolonya’da o kadar zengin olan Marsigli kütüphanelerini ziyaret ettim. Maaşımdan başka bir kaynak ve gelirim olmadığı, hiçbir Avrupa akademisinin, Asya cemiyetinin, servet sahiplerinden ve büyüklerden hiçbir kimsenin yardımları görülmediği halde, otuz senelik gayret ve araştırmalardan sonra, Osmanlı tarihi için Avrupa ve Asya kütüphanelerinin hiçbirinde bulunamayacak aslî maddeleri tedârik etmeye muvaffak oldum.” “Osmanlı Tarihi” isimli bu değerli eserin yazarı Hammer; Alman asıllıdır, şarkiyatçıdır, dolayısı ile kendisi taraftır. Buna rağmen olabildiği kadar objektiftir, aslında kendisinden bu kadardan fazlasını beklemeye pek hakkımız da yoktur. Bu eser, 1835–1842 yıllarında 18 cilt olarak Fransızca’ya, bizzat müellifinin gözetimi altında çevrilmiştir. Dilimize; “Devlet–i Osmaniye Tarihi” adıyla, geniş kültürü, Arapça ve Fransızca’ya vukufu ile bilinen, Mekteb-i Sultanî’de Türk Edebiyatı okutmuş, Maliye Mektupçuluğu ve Maliye Bakanlığı da yapmış olan Mehmed Ata Bey (1856-1919), Fransızca’dan çevirmiştir. Bu tercüme, eski harflerle birkaç matbaada basılmıştır. Osmanlı tarihi için önemli bir çalışma olan bu eser, bugüne kadar yapılan çalışmalardan da yararlanılarak ve üslubu bozmayacak titiz bir sadeleştirme ameliyesiyle Vatan okurlarının istifadesine sunulmuştur. Gazetelerimizin bu tür değerli ve kalıcı kültürel ürünlerle, okurlarının bilgi dünyasına katkı sunmaları önemlidir. Bu anlamda, Vatan gazetesini kutluyor, bu tür çalışma ve kampanyaların devam etmesini diliyoruz. İz bırakacak bir çalışma yaptıysak ne mutlu….. sunuş XIV. yüzyılın başlarında bir uç beyliği olarak faaliyet göstermeye başlayan Osmanlıların, kısa bir süre içerisinde Avrupa’nın güçlü krallarına ve imparatorlarına karşı önemli başarılar kazanan güçlü bir siyasi güç haline dönüşmesi, daima ilgi çeken bir konu olmuştur. Elbette ki bu hususta, özellikle kısa bir zamanda elde edilen başarıların bir takım tesadüfi olaylara bağlı olduğu düşüncesi taşıyanlar olmuşsa da Osmanlıların sistemli bir şekilde tatbik ettikleri politikalar neticesinde başarılar elde ettikleri bir vakıadır. Buna göre Osmanlıların dönemin güçlü devletleri arasında yer almasında, kuruluş sahfasından itibaren titizlikle uyguladıkları siyasi yaklaşımlar ve fetih politikasının ciddi katkısının olduğu görülmektedir. Osmanlılar, sadece çağın bir gereğidir diye fetihlerde bulunmamışlardı. Stratejik düşünce esas alınarak, sistemli bir şekilde hareket edilir, ele geçirilecek yerlerden ne gibi kazançların olabileceği iyice araştırıldıktan sonra, fetih düşünülmeye başlanırdı. Bu anlayış doğrultusunda fetihler, iki safhada gerçekleştirilmiştir: İlk safha, daha ziyade bir ön hazırlık ya da bir nevi alıştırma devresi olşmuştur. Alınması düşünülen yerler üzerinde genel bir hakimiyet kurulur, bölge halkı ile doğrudan irtibata geçilir ve Osmanlı yönetimi benimsetilmeye çalışılırdı. Mevcut idareyle de iyi ilişkiler tesisine gayret edilir ve himaye altında oldukları onlara kabul ettirilirdi. Netice itibariyle bu ilk safhada Osmanlılar, yerel yönetimle bir nevi müttefiklik ilişkisi kurarlardı. Osmanlı ancak böylelikle bir genel hakimiyet tesisinden sonra, kesin hakimiyeti sağlamak üzere ikinci safhaya geçebilirdi. Fetih siyasetinin bu merhalesinde ise genel hakimiyet kurulmuş bölgenin arazi tahrirleri yapılarak nüfus ve gelir durumları tespit edilirdi. Devletin temel unsurlarından timar sisteminin uygulanmasıyla da bölgenin doğrudan kontrolü gerçekleştirilirdi. Böylelikle elde edilen topraklarda doğrudan doğruya Osmanlı idaresi hakim kılınır ve bu sistem sayesinde en kalabalık yerleşim merkezlerinden, en tenha köylere kadar yayılan bir ağ ile bölge rahatlıkla kontrol edilirdi. Tahrirler neticesinde hazırlanan resmi kayıtlarla, fetih tamamlanmış olur, bundan sonra orası, İnalcık’ın da ifade ettiği üzere, hakiki manada bir Osmanlı Memleketi olarak kabul edilirdi. Koruyan-Korunan Osmanlı, fetih siyasetinin ilk basamağında, civardaki beyler ve tekfurlarla bir tür müttefiklik ilişkisi tesis ederdi. İttifaklık kurulan devlet veya beylik, maddi açıdan desteklendiği gibi, muhtemel bir düşman saldırısı karşısında korunmaya da alınırdı. Düşman tehlikesiyle karşı karşıya kalanların Osmanlılardan yardım talebinde bulunmaları üzerine hemen harekete geçilirdi. Başlangıçta eşit şartlarda oluşturulan ittifaklık, bu yardım ricaları ile mahiyetini kaybederek, koruyan-korunan yani bir tür himaye ilişkisine dönerdi. Tabii ki bu durumun neticesi olarak Osmanlı, himayesi altındaki beylikler ve devletler üzerinde daha baskın bir pozisyona sahip olduğundan, ilgili devletlerin veya beyliklerin zaman zaman iç işlerine dahi Osmanlı Sultanı’nın verdiği karar doğrultusunda müdahil olurdu. Nitekim Orhan Bey zamamında Bizans’taki taht mücadelesinde, Süleyman Paşa’nın yaptığı yardımlar sayesinde Kantekuzeonus’un tahta çıktığı görülmektedir. Osmanlı himayesindeki beyliklerin ve devletlerin hamilerine karşı bir takım mükellefiyetleri de olurdu. Öncelikli olarak oğullarından bir veya birkaçını, Osmanlı sarayına gönderirlerdi. Osmanlıların savaşa girme durumlarında askeri yardımda bulunurlar ve yılda belirli miktarda vergi öderlerdi. Fetih siyasetinin ilk safhası ile ilgili olarak belirtilmesi

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.