ebook img

Örnek Alınacak Hikayeler 1 - Cervantes PDF

369 Pages·2012·1.59 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Örnek Alınacak Hikayeler 1 - Cervantes

CERVANTES ÖRNEK ALINACAK HİKÂYELER I (Nolelas Ejemplares) Bu eseri Dr. Fehmi NUZA dilimize çevirmiştir. İSTANBUL 1951 - MİLLİ EĞİTİM BASIMEVİ Bu tercümenin her türlü basım ve yayım hakları Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Bakanlığın müsaadesi alınmadıkça bu tercümenin, metni tamamen, kısmen veya değiştirilerek alınamaz. İçindekiler Önsöz Okuyucuya Önsöz Çingene Kızı (La Gitanilla) Cömert Âşık (El Amante Libaral) Köşecik ve Kısacık (Rinconete ve Cortadillo) İngiliz İspanyol Kadını (La Espanola Inglesa) Lisansiye Vidriyera (El Licenciado Vidriera) Kanın Kuvveti (La Fuerza de la Sangre) ÖNSÖZ Miguel de Cervantes Saavedra 1547 senesinde Yeni Castilla'daki Alcala de Henares'te bir "hidalgo", yani köylü asilzade ailesinden doğdu. 1616'dan 1748'e kadar Cervantes'in doğum yeri 1 bilinmiyordu. İspanya'nın yedi şehri Don Quijote'nin meşhur müellifini dünyaya vermiş olmak şerefini paylaşamıyorlardı. 1748'de Alcala de Henares'te San ta Maria kilisesi defterinde vaftiz kaydının bulunma sı, doğum yeri hakkındaki bütün şüpheleri ortadan kaldırdı. Münakaşa o zaman, Cervantes'in doğum yeri ye rine, tahsilini yaptığı yer üzerine başladı. Salamanka üniversitesinde iki yıl kaldığı söylenmekte, hatta Calle de Moros (Kalye de Moros — Araplar Sokağı) daki evi bugün hâlâ ziyaretçilere gösterilmekte ise de, Alcala üniversitesinin o tarihlerde meşhur bir eğitim yeri olduğu ve Cervantes'in ailesinin malî du rumunun da kendisini Salamanka'ya göndermeye mü sait olmadığı düşünülürse, Cervantes'in tahsilini ken di doğduğu şehrin üniversitesinde yapmış olması ak la daha yakın gelir. Ancak bazı Cervantes'ciler ve bilhassa İngiliz araştırıcılarından Fitzmaurice-Kelly, Cervantes'in herhangi bir üniversitede okumuş ol ması ihtimalini bile kabul etmiyor. Kesin olarak bilinen şey Cervantes'in, o zamanın ünlü öğretmenlerinden "Lopez de Hoyos" isimli papazdan gramerle Lâtince ve Yunanca öğrenmiş oldu ğudur. 1568'de Papa tarafından bir teşrifat göreviyle Kral İkinci Felipe'nin sarayına gönderilmiş olan İtalyan kardinali Acquaviva'ya bir münasebetle tak dim edilen Cervantes, İtalya’ya dönüşünde kardinalin yanında "Camarero" — odacı veya mabeyinci — sıfatıyla bulunmuştur. Bir müddet, bu kardinalin hiz metinde kaldıktan sonra, 1570'te İspanyol ordusuna nefer olarak girmiş, kendisini meşhur kaptanlardan don Diego de Urbina'nın bölüğüne vermişlerdir. O zaman büyük bir kısmı İspanya'nın hükmü al tında bulunan İtalya’ya gönderilen Cervantes, asker lik mesleğine candan bağlanmıştı. Hıristiyanlık âle mi Türklerle ebedî harp halindeydi. Cervantes gibi kahraman bir mizaç için "kiliseye ve kralına hiz met etmek" dayanılmaz bir arzuydu. 1570'te Kıbrıs adasının Türklerden geri alınması için yapılan ve başarısız kalan teşebbüse o da katıl mıştı. Bilindiği gibi bu bozgun Hıristiyan âleminde İkinci Sultan Selim'e karşı İspanya, Venedik ve Pa palığın dahil bulunduğu "Mukaddes İttifak"ı doğur muştur. Ve semeresini, Lepanto (İnebahtı) deniz mu harebesinde vermiştir. Don Juan d'Austria'nın komutası altındaki 239 parça gemiden ve 26.000 tayfadan ibaret müttefik donanması, 15 Eylül 1571'de Messina'dan hareketle, 7 Ekim 1571 günü İnebahtı körfezinde Türk donanmasıyla karşılaştı. Cervantes, deniz eri sıfatıyla Marquesa gemisin de hizmet görüyordu. Gayet ciddî araştırmalara da yanarak Cervantes'in hayatını yazmış olan "Martin Fernandez de Navarrete" ye göre İnebahtı muhare besi günü Cervantes hastaydı ve koğuşunda yatıyor du. De Navarrete'nin eserinden aşağıdaki satırları aynen naklediyorum: "Yatağında yatmaktansa dini ve kralı uğruna çarpışarak ölmeyi tercih eden genç askerin ricası üzerine, gemi komutanı emrine 12 asker verdi. Cer vantes bunlarla sancak bordasındaki bir kayıkta mev ki aldı. "Marquesa'nın karşısında Türk sağ kanat filosu komutan gemisi bulunuyordu. Her iki gemi de bü yük bir yararlıkla çarpıştı fakat beş yüz tayfa kay beden Türk gemisi esir edildi. Bu hal ve o aralık bir denbire istikamet değiştiren rüzgâr Türk filosunun bütün sağ kanadını bozguna uğrattı. "Asker arkadaşlarından Mateo de Santisteban'ın ve başkalarının şahadetine göre, karşılarındaki Türk kadırgasına ilk geçenlerden biri Cervantes olmuş ve cesaretle çarpışmıştır." Bu muharebede sol eli sakatlandığından İspan yollar kendisine: "El manco de Lepanto" — İnebahtı çolağı — lâkabını takmışlardır. 1571'den 1575 senesine kadar muhtelif yerlerde askerî vazifeler gördükten sonra 1575 senesi ağusto sunda memleketine dönmek üzere, "El Sol — Güneş" adlı İspanyol kalyonunda seyahat ederken, Türk kor sanı Deli Memi tarafından yakalanarak Cezayir'e gö türüldü. Cezayir’de beş yıl esarette kalan Cervantes'in bir çok defalar kaçmaya teşebbüs etmesi, kendisini Deli Memi'den satın almış olan Cezayir valisi Haşan Pa şa'nın onun hakkında şiddetli hapis tedbirleri alma sını gerektirmiştir. Bununla beraber cesareti, sağlam ahlâkı, neşesi ve arkadaşlarının maneviyatını yük sek tutma hususundaki azmi Türk Paşa'sının takdi rini kazanmıştır. Sahile yaklaşmış olan bir yelken liyle kaçmak üzereyken yakalanan Hıristiyanların bu hareketinden, Cervantes yalnız kendisi mesul oldu ğunda ısrar etmiş ve bu davranışı Hasan Paşa'nın ho şuna gitmiştir. Yine Cervantes'in ifadesine göre Türk valisi hiçbir vakit onun izzetinefsini ve gururunu kı racak bir harekette bulunmamıştır. 1580 senesine kadar Cezayir’de esir kalan Cervantes'i, o yıl valilik müddeti bitmiş olup İstanbul’a dönmek üzere bulunan Hasan Paşa beraberinde alıp götürecekti. Tam o esnada kısmen akrabaları, kıs men dinî ve resmî İspanyol makamları tarafından, tedarik edilen "necat fidyesi" sayesinde kurtularak aynı senenin sonlarına doğru İspanya'ya dönebildi. "Örnek Alınacak Hikâyeler" den birinde: "Kaybolan, hürriyete yeniden kavuşmak kadar dünyada büyük bir bahtiyarlık yoktur" cümlesi, işte o zaman duy muş olduğu derin bir duygunun ifadesidir. İspanya’ya döndükten sonra, Holânda muharebe lerine iştirak ettiği için "Tercio de Flandres — Üçüncü Flandres Alayı" adını alan ve Lope de Figueroa'nın komutası altında bulunan eski alayına girdi. Bu alayla Portekiz seferine gitti. Meşhur İspanyol ti yatro yazarı Lope de Vega da aynı sefere katılmış olanlardandır. Portekiz’in istilâsı kolay oldu. Fakat üssü Azores adalarında bulunan ve kendisine 60 Fransız gemisiy le 6 İngiliz korsan gemisi katılmış olan Portekiz do nanmasını yenmek oldukça zor oldu. 1582 yazında Terceira açıklarında vukua gelen ve İspanyolların parlak bir başarısıyla biten deniz muharebesinde Cervantes "San Mateo" komutan gemisinde hizmet gör dü. Fakat hizmetlerine karşılık terfi edemediği gibi, çok arzu etmiş olduğu şerefli bir ölüme de kavuşa madı. Portekiz’de bulunduğu esnada beraber yaşadığı bir Portekizli kadından bir kız çocuğu dünyaya gel di. Donna İzabella de Saavedra adındaki bu kız, bü tün hayatı boyunca babasının yanında kalmış ve onun ölümünden sonra Madrid'deki Trinitaria rahibe lerinin manastırına girmiştir. 1584'te "Donna Catalina de Palacios Salazar y Vozmediano" adlı bir kızla evlenen Cervantes aynı sene "Galatea" isimli kitabının ilk kısmını yayımla mıştır. Pastoral bir romans olan bu kitabı Cervan tes, edebî bir tecrübeden ziyade o zamanki bir moda ya uyarak, Montemayor'un "Dicma" adlı kitabı tar‐ zında yazmıştır. Manzum olan "Galatea" erkek ve kadın çobanlardan, onların aşklarından, hasretlerin den ve usançlarından bahseder. Konusu bugünkü zevk için yapmacıklı, can sıkıcı ve hatta gülünçtür. Bu nunla beraber zamanında gerek İspanya'da, gerek ya bancı memleketlerde çok ün kazanmış ve okunmuş bir kitaptır. O derece ki, ünlü İspanyol tenkitçilerinden Galvez de Montalvo ve Pedro de Padilla bu kitap yü zünden, Cervantes'i Castilla'nın en büyük şairleri sı rasına koymuşlardır. Kitap, müellifine dostlar ve düşmanlar kazandırmış, fakat maddî bakımdan hiç bir fayda temin edememiştir. Evlendikleri zaman karısı çeyiz olarak yeni aile ocağına bazı menkul ve gayrimenkul mallar getir mişti. Karısının mallarının bulunduğu Esquivias'ta bir müddet yaşadıktan sonra, Cervantes, 1585'te Madrid'de yerleşti. Yanında, karısından ve kızı İzabela'dan başka, dul kız kardeşi Andrea ile bunun se kiz yaşındaki kızı Constanza vardı. Cervantes'in bu evlilikten hiç çocuğu olmamıştır. Karısı kocasının ölümünden sonra daha on yıl kadar yaşamıştır. O zamanlarda edebiyat ciddî bir meslek değildi. Şiir sahasındaysa amatörlük bir hastalık derecesine varmıştı. Bakırcılar, terziler, askerler, gemiciler, hu lâsa herkes şair geçiniyordu. Lope de Vega bunlar dan "Sokak başında 4.000 şair" diye bahsetmiştir. Cervantes, "Parnassus'a Yolculuk" adındaki eserin de onlar hakkına: "Ne idüğü belirsiz 20.000 şair sü rüsü" der. Cervantes henüz çocukken dinlediği ve gördüğü Lope de Rueda namındaki tiyatro sanatkârının tesi ri altında kalmıştı. O tesir daima kendisinde tiyatro piyesleri yazmak hevesini uyandırıyordu. XVI. yüz yılın sonuna doğru, maddi kâr getirmesi itibariyle yeniden bu çeşit tiyatro yazılarına başvurdu. 1585 ile 1588 arasında yirmi ilâ otuz tiyatro piyesi yazdı. Bunlardan bazılarını oynattı. Piyes başına ortalama olarak 800 real kadar bir ücret alıyordu. Bu piyesler den bize kadar gelenlerin içinde en çok bilineni iki tanesidir: "La Numancia" ve "El Trato de Argel." Numantia'nın Romalılar tarafından muhasarası na dair olan "La Numancia", 1808 senesinde Napoleon Bonaparte orduları tarafından kuşatılmış olan Zaragoza'da oynatılmış, hatta Fransızlara teslim ola cak dereceye gelmiş olan bu şehir halkı, bundan he yecana gelerek ümitsiz son bir hamleyle Fransızları püskürtmüştür. "El Trato di Argel" (Cezayir işi) adındaki tiyat ro piyesi Cervantes'in Cezayir'deki esaretine ait bazı safhaları sahneye koyuyor. Bu piyesle müellif başka bir gaye de gütmüştür: Kral İkinci Felipe'yi, kuzey Afrika'yı Türklerden almaya sevk etmek... Fakat bu gayesinde muvaffak olamamıştır. Lope de Vega'nın dramcı sıfatıyla ortaya çıkma sından iki sene evvel Cervantes, sahne eserleri veri yordu. Fakat genç Lope de Vega tiyatro dünyasında her şeyi Cervantes'in elinden alıp götürdü. Bu olayı Cervantes şöyle kabul ediyor: "Kalemi ve komedyaları bir tarafa bıraktım. Bu sahaya bir tabiat hârikası olan Lope de Vega girmiş ve dram tahtına çıkmış bulunuyor." Lope de Vega'nın sahneye hâkim olmasından ev vel Cervantes, senede yazdığı sekiz, on kadar piyes le hayatını oldukça iyi kazanabiliyordu. Fakat bu imkân elinden alınınca, kalemiyle başka sahalarda çalışabilmek ihtimalini de mümkün görmemiş ola cak ki, ailesini Sevilla'ya naklederek burada sivil bir memuriyete girdi. Bundan sonraki yirmi yıl hayatı nın en çetin, fakir yılları olmuştur.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.