ebook img

OCAK 2004 SAYI: 86 2.000.000 TL fkdvdahîl) PDF

36 Pages·2011·5.61 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview OCAK 2004 SAYI: 86 2.000.000 TL fkdvdahîl)

OCAK 2004 SAYI: 86 2.000.000 TL fkdvdahîl) DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu: "Kadınlar şantiyelere alınmasın' • "Hayata Dönüş" operasyonu dördüncü yılını doldurdu • Kadın Araştırma Merkezleri nereye? • Jülide Kural Frida'yla yeniden sahnede Sahibi Kadın Kültür ve iletişim Vakfı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ayşe Düzkan Yayın Yönetmeni Beyhan Demir Görsel Yönetmen Ömer Süvari Adres Abdullah Sokak No:9 Beyoğlu-istanbul Tel-Faks 0 212 249 5959 / 0 212 245 8358 E-Posta [email protected] pazartesidergi@mynet. com Katkıda Bulunanlar Aslıhan Lodi, Ayşen Hadimioğlu, Ayşe Düzkan, Ayşegül Babalık, Ayşegül Oğuz, Cemaliye Volkan, Ceylan, Deniz Demir, Devrim Gökçek, Emek Ergün, Eylem Polat, Evrim Kavuncu, Firdevs Hoşer, Gülfer Akkaya, Handan Koç, Hatice Tekdal, Haziran, Marina Crespin, Mürüvvet Yılmaz, Lale Aykent Tunçman, Nazan Askeran, Necla Akgökçe, Necla Algan, Merhaba, Nermin Yıldırım, Nilgün, Nur Balkanlı, Pınar, Özgen Altaş, Özgün Akduran, Yelda Yücel Koca bir yılı daha devirdik. Hepimizin leri büyük tartışmalarla geride kaldı. canını acıtan, içini hoplatan, kimimizi Kıbrıslı Cemaliye Volkan, seçimleri ve Renk Ayrımı Arda Grafik heyecanlandıran, kimimizi üzen dolu Kıbrıslı kadınları Pazartesi için yazdı. dolu bir yıl. Yılbaşı sayısı hazırlıyor Kadın Araştırmaları Merkezleri ülke- Baskı Mart Matbaacılık Sanatları (212) 321 2300 olmanın başka bir heyecanı varmış mizdeki on dört yıllık bir maziye sahip. Dağıtım Yay-Sat meğer. Şu aralar herkes çıldırmış gibi Merkezlerin Türkiyeli kadınlara, kadın yılbaşı alışverişi yapıyor. Yeni bir yıl kurtuluş hareketine ne getirdiğini, dendiğinde, kadınlara sadece alışveriş akademisyen kadınların görüşleriyle bir- yapma rolü biçiliyor. Halbuki yeni bir likte Necla Akgökçe derledi. Orta say- yıl denince, Medeni Kanun'un falarda tartışılan kadın kurtuluş hareketi ABONE FORMU önümüzdeki yıl nasıl olacağı, Türk Ceza tartışmasına atfen Haziran ve Eylem Pazartesiyi güçlendirmek için daha fazla Kanunu'nun kadınlar aleyhine mad- İstiklal Caddesindeki kadınlara teybi kadına ulaşmaya ihtiyacımız var. delerinin değişip değişmeyeceği, mesela uzatarak sordular: Kadınlar nasıl kurtu- 10 abone bulana bir kitap veriyoruz. "namus" cinayetlerinde indirim mad- lur? Ami Vitale Amerikalı bir fotoğrafçı. Abone olmak istiyorum desinin kaldırılıp kaldırılmayacağını da Ayşegül ve Evrim Ami Vitale'yle hatırlamak gerekmez mi? Ne diyelim fotoğrafta kadın bakışını, kadın foto Adı Soyadı biz kadınların da yeni yıldan birtakım muhabiri olmanın zorluklarını Adres Telefon beklentilerimiz ve taleplerimiz var elbet. konuştular, konuşmakla yetinmeyip E-Posta .„ Dilek ve temennileri yazının sonunda Pazartesi için yazdılar. Greenham Abone Süresi 1 yıl ( )6ay( ) söylemek adettendir ama şimdiden tüm Common on dokuz yıl boyunca Başlangıç Tarihi . kadınlara iyi yıllar. Geçtiğimiz ay Devlet kadınların deyim yerindeyse mesken Su İşleri Genel Müdürü Veysel Eroğlu'- tuttukları bir Amerikan askeri üssü. Barış Türkiye içi nun şantiyelere kadın mühendis alınma- eylemcisi kadınların, çoluk çocuk hep Yıllık 24 milyon, altı aylık 12 milyon masına dair açıklamalarını duyduk. birlikte bir askeri üste nasıl alternatif bir Aboneler için posta çek numarası: 662965 Açıklama iktidar cenahından ara sıra yaşam kurduklarını Emek Ergun çevirip Bağışlarınız için T. iş Bankası Taksim Şubesi Hesap No: 1052 30000 758921 Beyhan Demir ağızdan kaçmışçasına söylenen sonra derledi. Pazartesi'ye abone olmak da geri alınan sözleri ve örtbas edilen isteyen çok sayıda tutuklu var. Dergiye Yurtdışı kürtaj yasaklansın nidalarını hatırlattı. abone olurken bir aboneliği de cezaev- Yıllık 40 Euro 6 aylık 25 Euro Duyduğumuza göre, kendileri İstanbul lerindekilere hediye etmek isterseniz Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday dergiyi arayabilirsiniz. Son olarak iki Döviz Hesabı olacakmış. DSİ'deki sicili kadınlardan sayıdır Kürtçe çeviri konusunda T. İŞ Bankası Taksim Şubesi Hesap No: alacağı oyları azaltır diye belki sözlerini yardımlarını esirgemeyen Kürt 1052 301000 3330429 geri alır ama hepimiz biliyoruz ki bu da Enstitüsüne, başımız her sıkıştığında Beyhan Demir yerli patriyarkanın ayak oyunlarından çektiği fotoğrafları gönderen Fatma Abone ücretini yatırdığınıza dair belgeyi biri. Konuyu kendisi de mühendis olan Koçak'a çok teşekkürler. ve abone formunu bize Ayşen Hadimioğlu yazdı. Kıbrıs seçim- gönderin, biz de her ay Pazartesi'nizi gönderelim. Önümüzdeki ay görüşmek üzere... gündem oryantalizm kadın ve savas Ortadoğu her gün yeni bir gelişmeyle sarsılıyor. Saddam Hüseyin yakalandı naraları atan batılılara öylece bakıyoruz. Hepimizi Saddam Hüseyin'in nezdinde aşağılamak istiyorlar. Onlar için Ortadoğu peçenin arkasına gizlenmiş bir yüzden görünen sürmeli gözler mi sadece? Yoksa o gözlerin de arkasına sakladıkları zengin petrol yatakları ve Mezopotamya'nın köklü mirası mı? Saddam Hüseyin'in şaibeli soruları doğu ise değiştirilmelidir ki sömü- ardında bırakarak yakalanması rülmesi kolay olsun. Cezayir işga- Irak'ta süren işgalin çehresini biraz linde Fransızların önce Cezayirli değiştirdi tabii ki. Yakaladıklarında kadınları değiştirmek, kadınları ev- Saddam'ın kafasında bit ya da ze- den çıkartmak istemeleri ve böyle- hir arıyorlardı belki. Ama var oldu- ce direnişi kırabileceklerini söyle- ğunu iddia ettikleri nükleer silahları meleri çok çarpıcıdır. Ancak batı- hâlâ bulamadıkları da aşikâr. Sad- nın gözden kaçırdığı, nasıl ki doğu- damın yakalanma görüntülerini te- nun "gericiliği" kadın bedeni üze- levizyonlardan ve basından izler- rinden tanımlanıyorsa, batının "ile- ken hepimiz kendimizi kötü hisset- riciliği" de yine aynı kadın bedeni tik. Saddam bir diktatördü, hatta üzerinden tanımlanıyor. O ya da Irak'taki tüm halklara napalm bom- bu gerekçeyle yapılan her işgalden bası atmak dahil her türlü kötülüğü kadınların payına yalnızca yoksul- yapmıştı. Fakat bunca yıl Ortado- luk işsizlik, yıkılmış kentler değil; ğu'daki emperyalist emellerini ger- savaş sürecinde tecavüzler, savaş çekleştirmek için onunla her türlü sonrasında fahişelik, "barış" döne- ittifakı yapanların şimdi Saddam ta- minde ise askeri üslerin yakınların- rafından da olsa suratlarına tükürü- da kurulan genelevlerde çalışmak lerek bir cevabı almış olmaları için düşüyor. çok geç oldu değil mi? Eğer Orta- doğu halkları kendi kaderlerini ta- Yerli oryantalistler yin edecekleri bir varlık oluşturabil- Asıl büyük sorun ise doğulunun da selerdi ve Amerikan emperyalizmi- kendisini batının gözüyle görmeye ne karşı duruşlarını sergileyebilse- başlamış olması. Cumhuriyetin ku- lerdi Ortadoğu bugün bambaşka rulmasıyla birlikte yüzünü batıya bir kaderi yaşardı. dönen Türkiye'nin en önemli mo- Pazartesi'de bir grup kadın bir ara- dernleşme adımları kadınlar üze- ya geldik ve Ortadoğu'yu tartışır- rinden gerçekleşti. Ancak bu ken, batılının görüntülediği Ortado- değişim Türkiye'yi kendi toprağının ğu ve doğu fotoğrafları geldi aklı- gerçeğiyle de yüzleşmek zorunda mıza. Peçelerin arkasına saklanmış yüzlerin sür- da edebiyatın, sinemanın büyük etkisi var. Batı, bıraktı. Bugün hâlâ süren türban tartışmaları meli gözleri, açlık, sefalet içinde mülteci kamp- gerçek olmayan bir doğu ve oryantalizm yaratır- bunun en önemli göstergesidir. Bir yandan ları, turistik yerler, sert bakışlı adamlar... Oryan- ken kendisini de yarattıkları üzerinden tarif edi- batının modern kadını, diğer yandan doğunun talizmin, savaşın olduğu bu dönemde bu fotoğ- yor. Doğu, tüm dünyada, erkek egemen anlayı- geleneksel kadın imajı arasına sıkıştırılan kadın- raflar ışığında bir kez daha tartışılması gerekiyor- şın kadını tarif ettiği şekliyle tarif ediliyor. Duy- lar aslında her iki tarafın erkeklerinin poli- du. gusal, üretken, doğurgan, güçsüz anlaşılamaz ve tikalarına kurban ediliyorlar. Sadece siyasetçiler geleneklerin taşıyıcısı. Doğu sadece batılı erkek değil, kimi yazar ve düşünürler de eserlerinde Batı iyi, doğu değiştirilmeli egemenliğinin erotik ve macera düşlerini besle- oryantalizmi yeniden üretiyorlar. Oryantalizmin Oryantalizmin erkek egemen batının ürünü ol- miyor. Aynı zamanda ucuz işgücü cenneti olma- hegamonik gücü uluslaşma sürecini yaşayan duğu bir gerçek. Batılı bilim insanlarının, araştır- sı, yer altı yerüstü kaynaklarının zenginliği, batı- Kürtler açısından da değerlendirilmesi gereken macılarının, misyonerlerinin, doğu dillerini öğ- nın sömürgeciliğini iyice azdırıyor. Tüm bu olup bir tehlike oluşturuyor. renme, doğunun yaşam biçimini, inanışlarını bitenler, sadece doğuda değil batıda da kadınlar Sonuç olarak, tüm bunlar sadece Türkiye için araştırmaları ve sonuçlarıyla kendini açık eden üzerindeki baskıyı arttırıyor. Emperyalist işgalle- değil tüm Ortadoğu için geçerli. Saddam'ın açık oryantalizmden, kültür sanat alanında var rin yaptırımları çoğunda neden olarak ileri sürü- yakalanması hepimize Abdullah Öcalan'ın edilen hayali doğu yaratılmasında çok önemli len "doğu geridir, erkekleri barbardır, özellikle yakalanmasını hatırlattı. Verilmek istenen mesaj payı olan alttan alta işlenen kapalı oryantalizm kadınları kurtarılmalıdır, özgürleştirilmelidir." her iki durumda da benzerdi. Ne dersiniz? Sad- biçimi daha tehlikeli. Batılı işçilerin, kadınların, Doğu bu nedenlerle aynı kadınlar gibi elde tu- dam Hüseyin yakalandığında izlediğimiz görün- eşcinsellerin, yani batılı ezilenlerin de dahil ol- tulmalı ve yönetilmelidir. Özellikle Müslüman tülerde içimizi burkan şey, oryantalist bakış duğu ortak bir düşünce ve yargı oluşturulmasın- doğu. Batı akıldır, mantıktır, güçtür, değişimdir, açısının bize reva gördüğü normlar mıdır? Û Ayşen Hadimioğlu (aysenh@hotmail. com, aysenh@ttnet. net. tr) eloğlu ne der Kadınlar şantiyede çalışamaz diyen acaba? Veysel Eroğlu, İstanbul Belediye Başkanlığı'na talipmiş! Geçtiğimiz günlerde DSİ (Devlet Su İşleri)'ne üyeli en büyük odası İMO (İnşaat Mühendisleri şantiyelerde istihdam edilmek üzere inşaat mü- Odası) evvelce yapılan açıklamalarının basında hendisi, DHMİ (Devlet Hava Meydanları işlet- yer almadığından bahisle 6174 sayılı Basın mesi)'ne hava kontrolörü adayı, TMO'ya (Top- Açıklamasını yapmıştır, kınayan, uyaran ve ya- rak Mahsulleri Ofisi) muhasebeci ve eksper alı- sadışılığa dur diyen açıklama 4000 kadın üye- mında erkek doğma şartı arandığını ÖSYM'nin nin ve işsiz mühendis kadının çığlığı olmuştur. internet sitesinden öğrenmiştik. Bu konuda duyarlı çabalarını ve öncülüğünü ci, ayrımcı, onur kırıcı ve hakaret eden sözleri 29 Kasım tarihinde Vatan kimsenin göz ardı edeme- nedeniyle İMO Onur Kurulu'na sevk edilmiş, Gazetesi muhabirinin kadın m mm yeceği TMMOB/İMO Ge- Enerji Bakanı ve Personelden Sorumlu Devlet mühendislere cins ayrımcılı- nel Sekreteri inş.Müh. GÜ- Bakanı'ndan randevu alınıp görüşme yapılarak ğı yapıldığı yolundaki soru- LAY KARAKÜÇÜK'e müdahil olunmasına, suna ; DSİ Gn. Md. inş. TMMOB üyesi tüm kadın- 3) Bir bildiri yayınlayarak, Cumhurbaşkanlığı, Müh. Veysel Eroğlu, "Şanti- lar adına bir grup mühendis Başbakanlık, tüm milletvekilleri ile ilgili idari bi- yede 1000 erkek işçi var, ka- tarafından bir ziyaret yapıl- rimlere gönderilmesine, dın narindir, kaçmak için mış tüm kadınlar ve kadın 4) Benzer durumlarda hak arama yollarının yalvarıp yakarır, 'Ayy biz mühendisler adına gösterdi- www.imo.org.tr sitesinde yer almasına, karar yapamayız,' diye ayrılıp git- ği tavır kutlanmıştır. Bu ara- verilmiştir. Siteye uğramanızı salık veririm. mek ister. Haa bu işi yapa- da İMO Yönetim Kuru- İMO' nun bu ilerici, demokrat, aydın tavrı cak kadınlar yok mudur? lu'nun oybirliği ile aldığı etkisini göstermiş, kadın mühendisler de iş baş- Vardır, bir bakıma kadın- kararın da TMMOB'a bağlı vurusu yapabilmişlerdir. Şu anda Veysel Eroğlu' lıktan uzaklaşmıştır, erkek- diğer odalara örnek olması nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi Bşk. Adayı leşmiştir," diyerek yasa tanı- temennisinde bulunulmuş- olarak birinci sıraya konduğunu duydum. İstan- mazlığa saygısızlık ve haka- tur. bul nüfusunun yarısı kadın. Bu kadar kadınla ^ygLmo reti de eklemiştir. Kamu- Veysel Eroğlu, İMO üyesi birlikte çalışması kendisini nasıl etkileyecek oyundan gelen tepkiler üze- olduğundan, üyesi olduğu dersiniz? rine DSİ Basın Müşavirliği'nden yapılan açıkla- örgütün kurallarını da ihlal ettiği için; İMO Yö- Veysel Eroğlu'nun başı kadar elmas matkap- mada da aynı düşünce desteklenmiştir. netim Kurulu konuyu 16 Aralık 2003'de günde- ları un ufak dağıtan yer katmanlarını yorum- Demokrasi ve çağdaşlık terkedilirken kadın- mine alarak, 664 No'lu kararında; lamak, rasyonel düşünmek, ahlaklı olmak, ları çalışma yaşamından uzaklaştırmak, toplum- 1) Anayasanın 10. maddesi, İş Kanununun 5. parayı pulu rantı terslemek, işçiyle insan insana sal yaşamdaki rollerini kısıtlayarak politik ve yö- ve BM' in Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılı- ilişki kurmak, dağlarda çobanlara yol, iz, mem- netsel tercihlerini erkeklerden yana kullanmak; ğın Önlenmesi Sözleşmesi'nin 11. maddelerine, ba sormak, ahırları, yosunlu ağaç kabuklarını, çağdışı, geri, tüm ataerkil kafaların ilk icraatları ve Uluslararası Çalışma Örgütü mevzuatına ay- ters akan dereleri pusulasız okumak ve göçerin olmaktadır. Sevindirici tavır, 4000 kadın üyesi kırı olarak cinsiyet ayrımcılığı yapıldığından yü- önünde utançtan başını eğmek için sadece in- olan ilerici bir meslek odasından gelmiştir rütmenin durdurulması için İMO tarafından İda- sanı solumak, insanı içinde taşımak ve belki de 5 Aralık 2003 tarihinde TMMOB (Türkiye ri Mahkemede dava açılmasına, mutlaka kadın olmak, gereklidir, şarttır desem... Mühendis Mimar Odaları Biri iği/nin 60.000 2) Veysel Eroğlu; kadın meslektaşlarını inciti- bu eloğlu ne der acaba? Ayşen Hadimioğlu Jeoloji mühendisi. 1969/1991 yılları arasında İLLER BANKASI' nda çalışıp emekli oldu. Şantiyelerde ve arazide mühendis olarak çalıştı. TMMOB'nin insan Hakları Komisyonu'nda yaptığı bu yılki VAN/ Dalbastı Köyü fotoğrafı da devam eden arazi tetkiklerinden en yenisi. Ayşen Hadımoğlu kendisini, "Ben kadınım, vatandaşım, feministim ve otuz iki ve yirmi sekiz yaşında iki kadın evladım var," diyerek tanımlıyor. TMMOBlnsâ'n Haı (sağdan ikinci şapkalı) Eylem Polat Şantiyedeki en değerli soru pedin var mı? Birsen Özsoy, otuz beş yaşında, dokuz yıldır mimar, beş yıldır şantiyelerde çalışan bir kadın olarak kadınların şantiyelerde daha iyi çalıştığını ve aslında sorunların şantiyelerin erkeklere göre tasarlanmış olmasından kaynaklandığını düşünüyor. Kaç yıldır bu sektörde çalışıyorsun? se eve gelirken kadın görebiliyorum, ak- Dokuz yıldır mimarım ama beş yıldır şam kadın arkadaşlarımla görüşüyorum şantiyede çalışıyorum. Önce proje mimarı yani daha normal bir hayatın içerisinde- olarak çalışmaya başladım. Sonra İş Banka- yim. Onların da dilleri değişti. Mesela bir sı şantiyesinde çalışmaya başladım, tabii o keresinde beni toplantıdan çıkardılar, be- çok kolay bir şantiyeydi. İstanbul'da, şehrin nim yanımda küfredemedikleri için rica ortasında, bir sürü kadının çalıştığı, ofisleri edip, "Siz biraz sonra gelir misiniz," dedi- olan, yani şantiye zorluklarının yaşandığı ler ve beni çıkardılar. Bir süre sonra, "Buy- bir yer değildi. Zaten çalışan kadınların da run," deyip aldılar. çoğu ofis çalışanıydı. Öyle sahada dolaşan pek fazla kadın yoktu. Şantiyelerde çalışmayı seviyor musun? Çok seviyorum. Müzik gibi çekiç, keski Seni zorlayan bir şantiyede çalıştın mı? sesleri gelir ve her bloktan ayrı bir türkü Mesela Gölcük benim için asıl şantiye sesi gelir. Arapça, Kürtçe, Türkçe türküler yeriydi. Deprem sonrası, işyerlerini kaybe- söylenir. Her dilden türkü söylenirken ara- denlere kalıcı işyerleri yapılan bir şantiyede da seramikçilerin tıkır tıkır seramiği oturt- çalışıyordum. Oradaki tek kadındım. ma sesleri gelir. Şantiyeyi de o sesleri de bu üretimi de görmeyi seviyorum. Şantiyede kadın olmanın zorlukları neler? Pedin var mı sorusunun ne kadar değerli bir soru olduğunu DSİ Genel Müdürü Veysel Eroğlu'nun, "Kadınlar narindir, şanti- orada anladım. Pedin var mı diyemiyorsun, mesela tuvalete gi- yelerde çalışamaz, dozer kullanamaz," sözlerine ne diyorsun? diyorsun ve tek kadın olduğun için senin için ayrı bir tuvalet Esefle kınıyorum. Şantiyede çalışmak kaba bir iş değil zaten. yapılmamış, orası erkeklerin dünyası ve her şey onlara göre dü- Dozeri kullanan bir dozer operatörü vardır ve bu dozeri kullan- zenlenmiş. Şantiyede kadın olmasının bir sürü avantajı da var. mak da bir güç gerektirmez. Bir dozer operatörü yapabilir. Do- Kadınlar daha toparlayıcı oluyor, hele ince işler şantiyesinde zer operatörlüğü eğitimini bir kadın alırsa kadın yapar. Bir kadın özellikle kadınların daha iyi ürünler çıkardığına aslında onlar da amele gelse çalışsa, şantiye bunu bir süre sonra kaldırır. Belki tanık. Ama ayrı bir hayat kurmaları lazım, en azından bir kadın ben orada en sözü dinlenen teknik eleman olarak çalıştığım için tuvaleti yapmaları lazım ya da özellikle şehir dışı şantiyelerinde hiç personelin tümü tarafından sözümün dinlenmemesi zorlu- gecede orada kalındığı için evler tutulur. Kadın da çalıştırılıyor- ğunu yaşamadım. Çünkü öğrenciyken hep şu söylenirdi, 'şanti- sa kadınlar için de bir yatakhane hazırlanması gerekir. Böyle yede kadınların erkekler kadar sözünü dinlemezler,' onlara er- şeyleri de canları yapmak istemiyor. Mesela ben Gölcük'e gitti- keklikleri yüzünden zor gelir, yani bir kadının onlara yap deme- ğimde erkeklerle aynı tuvaleti kullanmak zorundaydım ve girişi- si, niye yanlış yaptın demesi zor gelir ve seni dinlemezler yok ne çıkışına dikkat edilir, çöp tenekesine attığın ped için dikkat sayarlar denirdi ama bunların hiçbirini yaşamadım ben. O ne- edersin. Ben oradan ayrılmadan üç ay önce bir kadın arkadaş denle bir kadın, amele olarak da çalışsa, yani fiziksel olarak gü- geldi. Onunla iki ay çalışmışızdır ama on yıldır tanıdığım kadın cü yetse ona da alışırlar diye düşünüyorum. Sadece şu olabilir arkadaşlarımdan daha çok şeyini biliyorumdur. O kadar susamı- tacize uğrayabilir, hani benim orada tacize uğramam onun üstü şız ki bir kadının yüzünü görmeye, kadın sesi duymaya. bir teknik eleman olduğum için söz konusu değil. Erkeklerle iletişimin nasıl? Peki şantiyelerde daha fazla kadın çalışsa daha iyi olur mu? İlk başta değil ama bir süre sonra sana alışıyorlar. Örneğin Kesinlikle daha iyi olur. Bir kere imalatın kalitesi yükselir, ta- üslupları değişiyor çünkü özellikle şantiye çalışanı erkekler da- bii mimarlar genellikle ince işlere baktıkları için söylüyorum ha da felaketler, dilleri çok daha kaba, birbirlerine merhaba de- ama ben kaba şantiyeye de mimarların bakması gerektiğini dü- yişlerinde bile küfür var ve içlerine bir kadın geldiğinde dilleri şünüyorum. Bir kadının ayrıntıya verdiği derin önem, ki inşaat tutuluyor. Çünkü küfretmeden konuşamıyor adam, küfretmeden hep ayrıntılarla kaliteyi yitiriyor ya da yükseltiyor. Kadınlardaki günaydın diyemiyor. Ama bir süre sonra küfürsüz konuşmaya ayrıntı saplantısından dolayı çok daha kaliteli imalat çıktığını başladılar, 'ya kusura bakma,' demeler azaldı. düşünüyorum. Gebze'de iki bölge var; benim bölgem ve bir er- keğin baktığı bölge-benim bölgem diye söylemiyorum kadın Gölcük'ten sonra Gebze'deki şantiyede durum nasıl? olduğum için söylüyorum- kesinlikle daha kaliteli imalat çıkıyor. Elli teknik personel, sekiz yüz kadar da işçi arasında yine tek Mesela bir kadının kurduğu ilişkiler de daha iyi. Kimseye bağı- kadınım. Gölcük'te yine şanslıydım bir kadın gelmişti. Gerçi ge- rıp çağırmıyorum, niye yapmadın etmedin demiyorum. Yani in- ce burada kalmadığım için tek kadın olmanın zorluğunu pek sani bir ilişki kuruyorum. Belki fiili olarak onların üstüyüm ama çekmiyorum. Çünkü Gölcük'te gece de orada kalıyordum ve öyle davranmıyorum, hissettirmiyorum. Arkadaş gibi olduk. konuşacak bir kadın yoktu. Lojman çok yakın olduğu için mini- Yani tanıklıklarımdan dolayı da biliyorum, kadınların kaliteyi büse binip kadın görme şansım bile yoktu. Ama şimdi hiç değil- yükselteceğine inanıyorum. Cemaliye Volkan Kıbrıs kadınlar ve secimler r Dünyanın çözümlenemeyen kangrenleşmiş Kadınların özgürce söz, yetki ve sorunlarının başında gelen Kıbrıs Sorunu'nun bu noktaya gelmesindeki en önemli etkenlerin ba- yönetme erkini elde edeceği şında dünyamızda geçerli olan siyasal ekonomik barış dolu bir dünya istiyoruz. ve sosyal politikaların erkek egemen ideolojiye göre yönlendirilmesi ve bu ideolojinin özünün Kıbrıs'ta barış engellenmesin... kapitalizmle özdeşleşmesidir. Kapitalizmin geliş- mesini ve insanlığın insan olmaktan kaynakla- nan tüm insanca özelliklerini ezip geçmesini baskı altına alan Yeni Dünya Düzeni insanlık ta- nin demokrasiyi savunan barış, çözüm ve AB'ye rihi boyunca aktif mücadeleler sonucunda elde giriş yanlısı siyasal partilerde ve sivil toplum ör- edilmiş birçok sosyal ve ekonomik kazanımı ye- gütlerindeki etkinliği kadınların siyasette kadın nileşme ve çağdaşlaşma kisvesi altında yok et- bilinci ile yer almasını, siyasal parti politikalarını mektedir. Bu bağlamda Kıbrıs Sorununa şöyle belirleyen karar mekanizmalarında etkin ol- bir dokunursak 1950'li yıllardan itibaren sürekli masını engellemektedir. Geçmiş seçimlerde ol- çatışmalarla yüz yüze kalan Kıbrıslılar,1974 yı- duğu gibi bu seçimlerde de siyasal partilerdeki lındaki askeri harekattan sonra askeri üslerde ko- kadın adaylar görüntü olarak yerlerini almışlar- nuşlanmış askerlerin ve silahların gölgesinde ye- dır. Bu adayların barış yanlısı bir siyasi parti lid- niden sıcak çatışmaya dönüşebilecek ateşkes ko- eri tarafından basına tanıtılırken kullandığı söz- şullarında yaşamlarını sürdürmektedirler. Ama cükleri gülümseyerek karşılayan kadın adayların ne yazık ki bu askeri üslerin, askerlerin ve silah- kadın bilinci ile siyaset yapmaktan çok uzakta ların gölgesindeki yaşam Kıbrıslı Rumlara eko- olduğu da ortadadır. Yazımı bu sözcükleri siz- nomik, sosyal, siyasal alanda gelişme sağlarken, lere aktararak sonlandırıyorum. Kıbrıslı Türklere dünyadan izolasyon, ekonomik, "Kadın mutfağından çıkarak siyaset mutfağın- sosyal, siyasal olarak gerileme, sanal demokrasi, da da yerini almıştır". yoksullaşma, kimliksizleştirme ve asimilasyonu Kadınların özgürce söz, yetki ve yönetme er- dayatmıştır. İşte yıllarca baskı altında tutulan kini elde edeceği barış dolu bir dünya özlemiy- Kıbrıslı Türklerin onurlu baş kaldırışı ile 14 Ara- le. KIBRIS'TA BARIŞ ENGELLENMEMELİDİR! lık 2003 seçimlerinden elde edilen sonuçlar. Bü- tün baskı ve dayatmalara karşın Kıbrıslı Türkler barış, çözüm ve Avrupa Birliği'ne birleşik Kıbrıs olarak katılabilmek için 1 Mayıs 2004 tarihinden önce soruna çözüm bulunması gerektiğinin bi- linci ile iradesini ortaya koymuştur. Seçim so- nuçları her ne kadar bir çok farklı perspektifle yorumlansa da Kıbrıslı Türkler artık siyasal belir- 1955 Kıbrıs Lefkoşa doğumlu. İlk ve orta sizlikten, izolasyondan, rehine olarak tutulmak- öğrenimini Lefkoşa'da tamamladıktan son- tan, özgürlüklerinin kısıtlanmasından bıktıklarını ra yüksek öğrenimini Ege Üniversitesi Kim- açıkça gündeme getirmişlerdir. m ya Fakültesi'nde yaptı. Çalışma yaşamına öğretmen olarak başlayıp kamu görevlisi Kadınlar ve Seçim Sonuçları olarak devam etti. Türkiye Ortadoğu Am- Kıbrıslı Türklerin 1999 yılından beri yollarda, me İdaresi Enstitüsü'nde "Kamu Yönetimi" sokaklarda yürüttüğü aktif mücadelede kadınla- konusunda yüksek lisans yaptı. Yirmi bir rın ve gençlerin katkısı çok büyük önem taşı- yıllık çalışma yaşamının on yılı "Kıbrıs Türk maktadır. 2003 yılında yapılan dört büyük mi- Devlet Çalışanları Sendikası" yönetiminde tingde barış ve çözüm istencini ortaya koyan ka- görev yaparak geçirdi. Sendikal yaşamının tılımcıların çoğunluğunun kadın ve gençlerden son dört yılını genel sekreter ve başkanlık oluşması, ülkemizdeki kadın hareketinin cılızlı- yaparak tamamladı. 2003 yılında sendikal ğına karşın toplumsal uyanışa damgasını vur- mücadele bayrağını devrederek siyasal ya- muştur. Bunu gözlemleyen siyasal partiler, kadın şama katıldı. Daha sonra iki toplumlu ör- adaylara kadrolarında yer vermekle birlikte, ka- gütlenme çalışmalarına yoğunluk verdi. rar mekanizmalarında kadın bilinci olan kadın- Halen "Sınır Ötesine Uzanan Eller" (Hands ların yer almasını sağlayamadıkları, bunun ya- Across Divide) ve "Metamorfos" kadın nında kadınların gerçek anlamda siyasette yer grubunun kurucu üyesi. Türk ve Rum almasını pek de onaylamadıkları için kadın mil- kadınların ortak örgütlenmesi olan bu letvekili adayları bu seçimlerde de başarı sağla- oluşumlara katılmaya devam ediyor. yamamışlardır. Kısacası erkek egemen ideoloji- Kıbrıs, Militarizm \mmiı ve •L Kadın •• I •• w •• Özgürlüğü Cemaliye Volkan 6-7 Aralık 2003 tarihinde istanbul Kadın Platformu'nun Bilgi Üniversitesi'nde düzenlediği "Savaş Dünyasında Kadına Yönelik Şiddet" sempozyumunda "Kıbrıs'ta Gelinen Durum, Militarizm ve Kadın Özgürlüğü" başlıklı bir bildiri sundu. "Kendimi birey olarak algılamaya başladığım bakış açısını temel alan çalışmalar yürütmekte- kes tarafından bilinmektedir. Eğer bu seçimler- günden beri savaş koşullarında yaşamaktayım. dirler. 2003 yılının Nisan ayına kadar görüşte si- den çözüm ve barış güçleri başarılı bir sonuç Bu bağlamda militarizmin, silahlanmanın insan vil yöneticilerden izin alınarak (perde arkasında alırsa Kıbrıs Sorununun çözümü için olumlu bir yaşamına özellikle birey olduğunun farkında Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığının denetimin- adım atılmış olacaktır. Bu seçimlerin sonucunu olan kadınların yaşamına olumsuz etkilerini ya- de verilen izinlerle) yürütülebilen çalışmalar sı- etkileyecek olan, kadınların ve gençlerin oyları- şayan, bu olumsuzluklarla karşılaştığı oranda nır kapılarının açılması ile daha rahat yürütüle- dır. Çünkü kadınlar emek vererek yetiştirdikleri direnci ve başkaldırışı artan bir kadın olarak bu bilmektedir. Özellikle kuzeyden güneye ortak çocuklarının, işsizlik ve adanın geleceğinin be- sempozyuma çağrılı olmaktan onur duymakta- çalışmalar yapmak için geçen ka- lirsizliği nedeniyle göç yollarına düş- yım. "Kıbrıs Sorununun" çözümsüzlüğünden do- dınlar, yönetenler tarafından ka- mesini istememektedirler. Yapılan an- layı yaşanan siyasal gelişmeler Türkiye'deki ya- muoyuna verilen açıklamalarda ketlerin açıklanan sonuçları barış, de- şayan her bireyi yakından ilgilendirmektedir. Bu sözlü olarak taciz edilmektedir- mokrasi, çözüm bağlamında seçim ça- bağlamda konuya ilgi duymanız beni sevindir- ler. Toplumsal yapı içerisindeki lışmalarını yürüten partilerin oy oranla- miştir. Savaş Bölgesinde, sıcak çatışma ortamla- konumlarının toplum tarafından rının yükseleceğini göstermektedir. rında yaşayan kadınların sorunları ile ilgili ola- şüpheyle karşılanması için her Savaş koşullarında kadınların karşı kar- rak görüş alışverişinde bulunmak için bir grup türlü şiddetle karşı karşıya kal- şıya kaldığı her türlü şiddeti; tecavüz- duyarlı kadının geçen yıl adamıza gelerek biz- maktadırlar. Ataerkil bir toplum den, seyahat özgürlüğünün kısıtlanma- lerle iletişim kurmasının Kıbrıs'taki Kadın Hare- yapısında böylesine çalışmaların sına, sınır kapılarından geçişin izne ketine bir ivme kazandırdığı inancındayım. Bu içinde yer alabilecek kadın sayısı- bağlı olduğu dönemlerde yapılan sor- bağlamda Kıbrıs Sorununda gelinen son noktayı nın ne kadar az olacağı gözö- gulamalardan, izlenmeye kadar özel- iyi anlayabilmek, Kıbrıs Türklerinin dünya ile nüne alınırsa, zor ko- likle Kıbrıslı Türk kadınlar yoğunlukla yeniden barışmak, kendi kimlik ve kültürleri ile şullar altında yaşamaktadırlar. Şimdi adada 1974 yı- adada yaşamlarını sürdürebilmek için başlattık- lından beri süren ateşkes koşullarında yaşan- ları barış, demokratikleşme, sivilleşme, maktadır. İki taraf arasında bir antlaşma yoktur. çalışmaların çözüm kavgası sürmektedir. Bu haklı Bu koşullar altında kadınlar karşılaştıkları şidde- yaygınlaşması mücadele yükselerek sürdükçe mi- ti dile getirip tartışmaktan da çekinmektedirler. oldukça zorlaş- litarizmin korkunç baskıları da art- Sonuç olarak; maktadır. Son maktadır. Kıbrıslılar son kırk beş zamanlarda or- Kıbrıs'ta kadınlar yüz yüze kaldıkları her türlü yıldır militarizmin açık baskısı al- tak kaygılarını dile engele, şiddete, ayırımcılığa karşı onurlu müca- tında ezilmelerine karşın Kıbrıs getirerek paylaşmak olana- delelerini yürütmeye kararlıdırlar. Çünkü: Türkleri bu baskıları daha da yoğun ğını yakalayan Türk ve Rum ka- - Geleceğin belirsizliğinden bıkmışlardır. yaşamaktadırlar." dınların ortak kaygısının, oğullarını - Oğullarının elde silah sınırları beklemesini, en Kıbrıs'ta gelinen son durum ve kadın özgürlüğü askere göndermek olduğu ortaya çık- verimli yaşlarında askere gitmesini istememek "Kıbrıs Ada'sında özgür, bağımsız, demokratik mıştır. Savaşların getirdiği acıları derinden yaşa- tedirler. yapılanmanın sağlıklı bir zeminde gelişmesinin yan kadınlar adaya barış gelmesini, askerliğin - Adanın her iki tarafında sürdürülen askeri tat- olanaksız göründüğü bölgemizde, kadın özgür- kalkmasını, silahlanmaya son verilmesini cılız bikatların çevreyi kirletmesini, Nikiforos \e To- lüğünden söz etmek oldukça zor görünmekte- seslerle de olsa dile getirmeye başlamışlardır. ros tatbikatlarının her yıl tekrarlanmasını isteme- dir. Erkek egemen bir yapılanmanın getirdiği sa- Militarizmin baskısının çok yoğun hissedildiği mektedirler. Çünkü tatbikatlarda kullan lan - vaş, çatışma, ateşkes koşullarında yaşanan ada- adada siyasal yaşamda politikasını dil, din, cins, lahlar ve bombalar toprağı, havayı ve den z et da kadının karar mekanizmalarında yer alması köken ayırımcılığına dayandıran gerici partilerin kirleterek doğayı bozmakta, kanser hastal ar ve geleceğe dönük çalışmalar yapması oldukça etkisinde de kalan kadınların barış taleplerini nın artmasında etkin olmaktadır. zordur. Bütün bu olumsuz koşullara karşın son dile getirmeleri oldukça zor olmaktadır. - Silahlanmaya ayrılan bütçenin eğitim \e r ıfttd yıllarda iki toplumun kadınları, aralarına Latin, Kıbrıs'ın kuzeyinde 14 Aralık seçimlerinin Kıbrıs hizmetlerinde kullanılarak kaliteli \ iv-- • ıh- Maronit ve Ermeni kadınlarını da alarak kadın halkı için önemli bir dönüm noktası olduğu her- larında yaşamayı talep etmekted ırlc" savaş dünyasında kadına yönelik şiddet Evlerde, sokaklarda, savaşlarda, hapishanelerde, işyerlerinde... yöntemler farklı olsa da ortak olan tek şey kadına uygulanan şiddet. Hele gelenek- lerin egemenliği yanı sıra yeni liberal kültürün yaygınlaştığı, kadına yönelik ayrımcılığın had safhada olduğu, savaşın, militarizmin tüm yaşama nüfuz ettiği, yeni sömürgelikle daha da yoksullaştırman biz Ortadoğulu kadınlar şiddete • m giderek daha fazla maruz kalıyoruz. Dayak, taciz, baskı, tecavüz, eve kapatılma, psikolojik şiddet, c w - İi I yoksulluk ve daha niceleri. ' . İstanbul Kadın Platformu (İKP), saydığımız, tüm Kadınların dünyanın çeşitli ülkelerinde nasıl bir unutmamalıyız çünkü militarizm kadınlık ve er- şiddetleri görünür kılmayı amaçlayan Savaş kadın dayanışma ağı oluşturduğunu ve şiddete keklik rollerini belirliyor dedi. Sultan Seçik işe, Dünyasında Kadına Yönelik Şiddet Sempozyu- karşı seslerini hep birlikte nasıl yükselttiklerini savaşta, gözaltında kadınlara tecavüz edenlerin mu'nu 6- 7 Aralık 2003 tarihlerinde gerçekleş- anlattı. korunmaması ve tecavüze uğrayan tutukluların tirdi. Türk ve Kürt kadınlarının yanı sıra Filis- serbest kalması talebini dile getirdi. tin'den, İtalya'dan, Kıbrıs'tan, İngiltere ve iran'- Tecavüz sadece penisin vajinaya zorla girmesi dan gelen kadınların deneyim ve düşüncelerini değildir Karma yapılarda kadın bakış açısı anlattıkları sempozyumda tartışılanları özetle Francoise Hampson tecavüz tanımının çok dar oluşturulmalıdır aktarmak istedik. olduğunu, tecavüzün yalnızca penisin zorla va- Handan Çağlayan, karma yapılarda örgütlenen jinaya girmesi olmadığını, anal, oral ve çeşitli kadınları çok zorlukların beklediğini, oralarda Eviçi emeğin yok sayılması, kadınları da cisimlerle zor kullanılarak yapılan tüm saldırıla- kadın bakış açısı nasıl yaratılabilir sorusunun görünmez kılar rın tecavüz olduğunu - sayılması gerektiğini mutlaka sorulmasının önemini vurgularken, kar- Nurcan Kaya, uluslararası hukukta kadının in- söyledi. Ayrıca psikolojik raporların ve bağımsız ma yapılarda herhangi bir görev almadan önce san haklarının başlı başına ayrı bir yeri olması hekim raporlarının da geçerli olması gerektiğini kadın alanında çalışma yapmanın gerekliliğini ve kadına yönelik şidde- vurguladı. ve asıl olanın bağımsız kadın hareketi olduğunu ti engelleyecek yasaların Handan Coşkun Diyar- söyledi. hızla yapılıp hayata geç- SAVAŞ DÜNYASİNDA bakır'da savaş, göç, fa- Çoğunu bu sayfalara sığdıramadığımız sempoz- mesinin önemini vurgu- ili meçhuller, işsizlik gi- yumu yaklaşık 250 kadın izledi. KADINA YÖNELİK ŞİDDET ladı. Meral Apak ise evi- bi nedenlerle çok kü- Çok önemli yirmi dört başlık, altı oturum, çok çi emeğin yok sayılması- çük yaştaki kadınların sayıda konuşmacı ve izleyici kadınları gerçek- nın kadınları yaşamda bile bedenlerini satmak ten yalnızca izleyici kılan çok kısa tartışma da görünmez kıldığını, zorunda kaldıklarını ak- dakikaları. Dia gösterisi, açılış konuşması, bu nedenle evlerin ka- tardı. Bölgedeki ekono- aralar, halay. Tümü için on üç saatimiz vardı. dınların hapishaneleri mik sorunların biran Derinlemesine tartışılamadı. Konuşmaların ve haline geldiğini belirtir- önce çözülmesi gerekti- tartışmaların çoğunda feminizme dair tek bir ken, bu hapishanelerde ğini, ilgililerin çeşitli kelime geçmediği gibi kadınların kurtuluşunun ensestin ve koca tecavüzünün, dayak ve işken- konulara gösterdikleri ilgiyi kadın sorunlarını sınıf ve sosyalizm mücadelesiyle mümkün cenin de görünmez olduğunu söyledi. Konuk- görme ve çözme konusunda göstermediklerini, olacağı çokça söylendi. Halbuki konuşmalardan lardan Filistinli intezar Ghreri; yasalarda kadın- kadınların sağlıksız ortamlarda kısırlaştırıldığını anladığımız, sorun yalnızca kapitalist sistem lara yönelik ayrımcılıkla ilgili çalışmalar yapar- söyledi. değil, asıl olarak erkek egemenliğiydi. Kapitaliz- ken ikinci intifada sürecindeki İsrail saldırıları min sonlanmasıyla da bitmeyecek başka pek ve intifadanın örgütlenme süreci nedeniyle iki Hayatlarımız askeri değerlerle biçimleniyor çok faktör vardı. Toplantının sonunda izleyici yıl kadın toplantılarını bile yapamadıklarını, Yaşanan genel şiddetin kadınların yaşadıkları bir kadının feminizmin, sorunların anlaşılması şimdi yeniden kadınlara yönelik ayrımcılıkla il- anlaşılmadan ve çözülmeden ortadan kalkma- ve çözülmesiyle ilgili yanıtları olduğunu söy- gili faaliyetlere başladıklarını anlattı. yacağını, Türkiye'nin çok uzun süredir milita- lemesi içimizi biraz ferahlattıysa da hem top- İtalyan Nadia Gervoni Küresel Kadın Ağı, Siyah- rizmle şekillendirilmiş bir ülke olduğunu, milita- lantılar esnasında, hem de sempozyum lı Kadınlar ve barış mücadelesiyle ilgili dene- rizmin yalnızca ordu üzerinden açıklanamaya- broşüründe feminizmden söz edilmemesi biz yimlerini aktarırken her türlü şiddet ortamının cağını söyleyen Ayşe Gül Altınay, siyasetin, ha- feministlerin nasıl bir dönemeçte olduğumuza kadınların aleyhine olduğunu söyledi. Siyahlı yatlarımızın askeri değerlerle biçimlendiğini dair sorularımızı çoğalttı. Haziran öööööff aman diyiim! Fatih Altaylı sevgili gazetesi Hürriyet'te bir gazeteci kadına yapılandan utandığını söylerken daha önce Eren Keskin'e ettiği lafları hatırlamadı herhalde. Demek ki Fatih Bey'in uçucu hafızasını tazelemek yine bize düşüyor... O gün, yani Hürriyet Gazetesi çalışanlarının bir esefle kınamıştı olayı. Bu muydu ahlak, bu atmıştı golü... Kolay ele geçmiyordur herhalde meslektaşlarını haber yapma gereği gördükleri muydu gazetecilik. Okuyucularda kızmıştı, böyle fırsatlar. Belki kendisinin haberi yok, ama gün gazetesini açanlar, özelikle de kadınlar, dik- Hürriyet geri adım atmış, haberi internet sitesin- aslında yaptığı o kadına tecavüz etmek kadar katsizlik yaptıkları zaman başlarına gelebilecek den çekerek yerine konuyla ilgili okur mektup- yaralayıcıydı. Çünkü o kadın yine bedenine felaketlerle ilgili iyi bir ders aldı. İşini yapmaya larını yayınlamıştı. Sabah Gazetesi çalışanları, zorla el konulmuş gibi hissedecekti. Tüm erkek çalışan gazeteci kadın eğilmiş, pantolonundan "basın emekçisi" sorumluluğuyla rakip gazete- iş arkadaşları onun iç çamaşırını merak ediyor- görünen iç çamaşırına dikkat etmemiş, fotoğraf- nin başına gelen bu olayı tüm ayrıntılarıyla an- muş, onun falsosunu kolluyormuş korkusuyla lanmış, ismi de, çalıştığı televizyon kanalının latmıştı. Fotoğrafı ve kadının ismini de yayınla- yaşayacaktı. Öyleydi de zaten, bu zamana ka- adı da verilerek haber yapılmıştı. Zaten elinin yarak tabii. dar anlamadıysa bu fotoğrafçının suçu değildi. ojesiyle erkek işine bulaşmış, bir de üstüne üst- Zaten Hürriyet'in ilk hikâyesi değil bu. Daha O görevini yapmıştı. Hem arkadaşlarına anlata- lük başarılı olup, zor bir röportaj yapmış, ama önce de, kadına gözaltında taciz ve tecavüz ya- cak fiyakalı bir hikâyesi de olmuştu. Kim bilir, donuna dikkat etmemişti. Bu kadardı bunların pıldığını iddia etme gafletinde bulunan Eren belki şimdi, trafik kazası geçirmiş bir kadının kadınlığı. Hatta kullanmıştı o bunu, bilerek gös- Keskin hakkında Fatih Altaylı, "Sen tecavüz gör- bacaklarını fotoğraflarını çekmeye çalışıyordu. termişti iç çamaşırını. "Dişiliğiyle" başarılı olma- memişsin, bu kadını gördüğüm yerde taciz et- Ya da belki bir otobüste bir kadını taciz ediyor- yı denemişti ama yağma yoktu. mezsem şerefsizim," demişti radyo programın- du. Dünya acımasızdı, enayiliğin lüzumu yoktu. Her şeyi hak etmişti, bakkalına, komşularına, da. Fatih Altaylı sevgili gazetesi Hürriyet'te ga- Biz kadınlar çok dikkat etmeliydik, bu ailesine, iş arkadaşlarına rezil olmayı, baygınlık zeteci kadına yapılandan utandığını söylerken acımasız dünyada aman ha, oturmayı kalkmayı geçirmeyi, o fotoğrafçıya telif kazandırmayı, her Eren Keskin'e ettiği lafları hatırlamadı herhalde. bilmemiz lazımdı. Aslında biz biliyorduk, dikkat şeyi... Bir kadın "iş kazası" yapamazdı. Üzül- Yine usta gazeteci, misyon sahibi insan Ertuğrul etmek yetmez, "ölçülü teşhir" en iyisiydi. Erkek- meye de hakkı yoktu, dünyayı mutfak zannedi- Üzkök, 405 askerin bir Kürt kadına tecavüz da- lerin izin verdiği ölçüde bedenimiz bizimdi yordu bu kadınlar, dikkat etmezsen başını ezer- vasıyla ilgili, "Ordu böyle suçlanamaz," diye tabii. Ama sınırı aşarsak, yok hayır, affedilmez lerdi erkekler, etik metik dinlemezlerdi. Becere- yazmıştı köşesinde, "Üç-beş kişinin yaptığı teca- bir hataydı bu. Herkesin hakkı vardı bedenimiz- meyeceklere hiç bulaşmasalardı. vüz büyütülüyor," diye buyurmuştu. de, babamızın, ağabeyimizin, iş arkadaşımızın. Ertesi gün, bir başka gazete, Sabah Gazetesi, Ve o fotoğrafı çeken adam. Tam doksandan Hürriyet bir kez daha bize iyi bir ders verdi. iltifat mı taciz mi... iltifat mı taciz mi Firdevs iktidar ilişkileri en can alıcı şekilde devlet kurumlarında yaşanır. MEB ikti im," cevabını alınca günlerce saçını başını yolmuştu da saçını yolduğu dar ilişkilerinin en hissedildildiği yerlerdendedir. Kültür, eğitimle ile kalmıştı. Bu olaydan birşey çıkmadı elbette ki, yetmedi bu vatan- aktarıldığından olsa gerek. Kamu çalışanı olmak zor, kadın kamu çalı- daş daha sonra bir ilçenin öğretmen evi müdürü oldu. Benzer şanı olmak iki kat zor. Yıllarca müdür kadın öğretmen -ki iktidarın so- bir durumu KESK Kadın mutlanması müdürün kendisidir- arasındaki ilişkilerle ilgili yüzler- Sekreterliği'nin basın açıklamasından öğrendik. İlgili sendika- ce hikaye vardır. Özellikle kadın çalışanların müdürler dan öğrendiğimize göre ortada somut bir sey yok. Fakat o/el- tarafından ayrımcılığa uğraması, psikolojik şiddet, fiziksel şiddet likle Eğitim-Sen'li kadınlara dolaylı yollardan kendir sürek i le, tacizle ilgili öyküler Milli Eğitim camiasında hissetiren iltifat adı altında taciz veya cinsiyet ayrımı ılığı u\ yıllardır dolaşmakta. Ne yazık ki bu öyküleri kamunun gulanmakta. Böylesi durumlarda en zor olan kadınlar uğ- bilgisine sunmak o kadar kolay değil. Yıllar önce veli- radıkları tacizi yüksek sesle dile getirme konusunda kna sini taciz eden bir öğretmeni şikayet etmekiçin müdür- etmektir. Kocaları, sevgilileri, çocukları, aileler nin I - lüğe giden bir kadın arkadaşım şube müdüründen rina gelenleri duymalarını istemezler. Korlar',?' haklı ol» "Tamam hoca hanım biz de tasvip etmiyoruz böyle şey- rak olarak çünkü onlara sahip çıkan çok az kişi \ard • t - leri ama biz bir aileyiz, bunu kendi aramızda hailede yakınları dahil olmak üzere, ya "acaba" derişe . haber Nilgün Yurdalan yeni tecrit hücreleri 19 Aralık operasyonunda cezaevinde olan Bülent Özdemir, "Bizler o dört gün boyunca katliamı durdurmak için dışarıdaki insanların sokaklara döküleceklerini sanmıştık. Ama öyle olmadı," diyor. Tutukluların operasyondaki durumlarını daha iyi anlatan başka bir cümle var mı acaba? 19 Aralık 2000'de tabutluk olarak ta Birlikte muhalefet edilmeli bilinen F Tipi hücrelere karşı ölüm Several Demir ise "F tipi cezaevlerinin orucu yapan kadın ve erkek tutuklula- patenti Avrupa ve ABD'den alınmıştır. ra karşı Türkiye'nin yirmi hapishane- Cezaevleri ucuz emek cennetidir. Mic- sinde aynı anda başlatılan "hayata dö- rosoft Firması üretiminin çoğunu ora- nüş"operasyonunda ve sonrasında 107 lardan karşılıyor. F tipleri için gereken kişi yaşamını yitirdi, yüzlerce mahpus paranın çoğu devlet tarafından karşı- ağır hasta ve sakat kaldı. "Operas- lanmıyor. Adalet Bakanlığı'na ayrılan yondan sonra F Tipi cezaevlerine pay bu cezaevlerini açmaya yetmez. şevklere başlandı. O gün bugündür Para devletten gelmiyorsa nereden ge- bir, üç ve dört kişilik F Tipi ile yaşama liyor? sorusunu sormak gerekiyor. Üç koşulları F Tipi hapishanelerden çok kişilik hücrelerin işkence olduğunu, daha kötü olan, kamuoyunun deneti- zaten mahpusun hakları yoktur, uyma- minden saklanan D Tipi hapishanelere sı gereken yükümlülükler vardır" diyen şevkler sürdürülüyor. Üstelik üç yıl bo- Several Demir, "Demokratik izleme yunca Adli Tıp Kurumu'nun iyileşmez kurulları oluşturulmalı, tek tip elbise, raporları ile vvemicke korshakoff'a ya- zorla çalıştırma, çalışma esnasında ko- ni organik bir akıl hastalığı olan ve bir nuşma yasağı, zorunlu eğitim olmama- yıl içinde düzelme görülmüyorsa ömür lıdır. "Operasyon"un bir sonucu da ko- boyu süren hastalığa yakalanan tahliye nuya duyarlı insanların birlikte davran- olan ya da cezalan kaldırılan insanlar masını engellemek oldu. Kurumlar yine Adli Tıp Kurumu'nun iyileştikleri- arasında, muhalefetin birlikte nasıl ya- ne dair raporlarıyla yeniden tutuklan- pılacağının artık tartışılması gerekiyor," maya başladı. Devlet kadınları F tiple- dedi. rine sevk etmeyeceğini söyledi ama Ölüm oruçları vicdanlara sesleniyor kadın tutukevlerini F Tipi cezaevlerine Kendisi de ölüm oruçları sırasında tu- dönüştürdü. F tiplerinde kadınlara yö- tuklu olan Avukat Fazıl Ahmet Tamer, nelik cinsel saldırıların artabilir. Cinsel ölüm oruçlarınınvicdanlara seslenen taciz ve tecavüz zaten çok zor dile ge- bir eylem olduğunu, vicdanlar sustu- tirilebilirken tecrit, dayanışmayı, pay- ğunda ya da susturulduğunda etkili laşmayı da yok edecektir. olamadığını, operasyondan sonra gö- F tipi ve D tipi cezaevleri kapansın türüldükleri üç kişilik hücrelerde daha İnsan Haklan Derneği İstanbul Şubesi, çok insana ihtiyacı olduğunu belirte- Adli Tıp Kurumu'na iyileşmeleri müm- rek, "O hücrelerde yaşamadan bunun kün olmayan hastalara hangi neden- ne demek olduğu anlaşılmıyor mu lerle ve nasıl İyileşti raporu verebildik- acaba?"sorusunu sordu. lerini soran ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e ses- Bizleri daha da duyarsızlaştıran bir dönem ya- TAYAD'lı Bülent Özdemir ölüm oruçları sıra- lendikleri basın açıklamasında, Ümraniye, Bay- şıyoruz sında hapishanede vurularak ağır yaralanmış. rampaşa, Bartın, Bursa, Burdur ve Elektrik Mühendisleri Odası'nda yapılan toplan- Tecritin tüm insani duyguları öldürmeye yönelik Amasya cezaevlerinde kalan çok sayıda mah- tıda Şebnem Korur Fincancı, "Çok hızlı ve biz- olduğunu, silahlarının, toplarının olmadığını iki pusun F ve D Tipi cezaevlerine naklini protesto leri daha da duyarsızlaştıran dönemleri yaşıyo- ateş arasında kaldıklarını söyleyen Özdemir, ederek, tüm cezaevlerinin kamuoyunun deneti- ruz. Hem Türkiye'de hem dünyanın diğer yerle- "Bizler o dört gün boyunca katliamı durdurmak mine açılması, ilgili çevrelerle ortak bir çalış- rinde devletler cezaevleri sorunlarıyla ilgilenmi- için dışarıdaki insanların sokaklara dökülecekle- mayla yeni bir infaz yasası oluşturulana kadar yor. Ama insan yaşamını bozan yerler olan ce- rini sanmıştık. Ama öyle olmadı. Tecrit yalnızca tecrit esaslı F ve D Tipi cezaevlerinin kapatılma- zaevlerinin sorunlarıyla hekimler ilgileniyor. Ce- içeride değil, aynı zamanda dışarıda da var," sını talep etti. zaevleri sorunları hekimlerin öncelikli görevleri dedi. arasındadır. Hücrelerde çok az sayıda insanla 19 Aralık 2000 günü yirmi cezaevinde aynı an- yirmi dört saat ve yıllarca birarada olmak yaşam da düzenlenen "hayata dönüş" baskınının dör- için gerekli çeşitliliği yok ediyor. F Tipleri insan düncü yılında Çağdaş Hukukçular Derneği İst. yaşamının sürdürülmesin mümkün olmadığı Şubesi, yaşananların tüm yönleriyle değerlendi- yerlerdir. Tutuklular da kadınlar ve çocuklar gibi rildiği bir panel düzenledi. Panele Adli Tıp Uz- en kolay zarar görenlerdir. Adli tıp Kurumunun manı Şebnem Korur Fincancı, Avukat Several korshakoff hastaları için verdiği iyileşemez ve Demir, Avukat Fazıl Ahmet Tamer,Tutuklu Aile- iyileşebilir raporlarının çelişkisi ortaya çıkarıl- leri Yardımlaşma Derneği(TAYAD) adına Bülent malıdır," dedi. Özdemir katıldı.

Description:
selerdi ve Amerikan emperyalizmi-ne karşı duruşlarını sergileyebilse- Batı iyi, doğu değiştirilmel i Oryantalizmin erkek egemen batının ürünü ol-
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.