A g a t h a C h r i s t i e N o e l K e k i n i n G i z e m i Altın Kitaplar Yayınevi Tarama: Kitappiri Düzenleme: ORXXAN Giriş Bu kitap eğer bir mönü olsaydı "Şefin Seçimi" olarak adlandırılabilirdi. Bu durumda şef de ben oluyorum. Kitapta iki ana mönü bulunmaktadır: Noel Kekinin{1} Gizemi ve Şamar Oğlanı; antre olarak, İkinci Gong, Yirmi Dört Karakuş ve Düş, bir de tatlı Sarı Süsen. Şamar Oğlanı Hercule Poirot'nun özel seçimi olarak da tanımlanabilir. Bu onun mesleğinin en iyisi olduğuna karar verdiği olaydır. Sarı Süsen olayının sonucundan ise hep mutluluk duymuştur. Noel Kekinin Gizemi'ne gelince; hoşgörünüze sığınarak bunun benim özel seçimim olduğunu belirtmeliyim, bu öykü bana bir şekilde çocukluğumun Noellerini anımsatıyor. Babamın ölümünden sonra annemle birlikte Noelleri İngiltere'nin kuzeyinde eniştemin evinde geçirirdik. Anımsıyorum da bir çocuk için ne muhteşem Noellerdi onlar. Abney Hall, benim için her şeydi! Bahçe fıskıyeli havuzundan akan sularıyla muhteşemdi ve ana giriş yolunun alt kısmında ise bir tünel vardı. Noel kutlamaları daima olağanüstü olurdu. Narin, zayıf bir çocuktum, çelimsiz görünüyordum, ama aslında son derece sağlıklı ve iştahlıydım. Ailemdeki diğer çocuklarla ve arkadaşlarımla Noel günü en fazla kimin yiyeceği konusunda adeta yarışırdık. Son derece lezzetli bir istiridye çorbası ve limon kabuğu rendesiyle pişirilmiş kalkanbalığının ardından ya kızarmış hindi ya da fırında hindi. Oğlanlarla birlikte tüm yemeklerden iki porsiyon alırdım. Ve ana yemeği izleyen mürdüm erikli Noel Keki, karamelli turta, türüf ve her türden tatlı. Öğleden sonra boyunca sürekli kek yerdik. Ne kendimizi kötü hissederdik ne de hastalanırdık. On bir yaşında ve obur olmak ne güzeldi. Sabah yatakta içi şekerleme dolu "çoraplarla" uyanmak, kilise, Noel ilahileri, Noel yemeği, armağanlar ve sonuçta Noel ağacının aydınlatılması! İleri yaşlarımda bile orada geçirdiğim olağanüstü Noelleri hiç unutmadım. Ev sahiplerimizin bize gösterdikleri nezaket ve konukseverliklerine hâlâ derin bir minnet duyarım. Bu kitabı Abney Hall'da geçirdiğim Noellerin, orada gördüğüm nezaket ve konukseverliğin anısına adıyorum. Tüm okurlarıma sevdikleriyle birlikte mutlu bir yaşam diliyorum. Agatha Christie Noel Kekinin Gizemi Hercule Poirot, "Gerçekten çok özür dilerim ama," dedi. Sözü yarıda kesildi. Ama öyle kabaca değil. Sevecen, tatlı dilli, becerikli, çelişkiye düşüren ya da sinirlendiren değil, ikna etmeye yönelik bir söz kesmeydi bu. "Lütfen hemen reddetmeyin, Mösyö Poirot. Bu çok önemli bir devlet meselesi. İşbirliğiniz en üst makamlarca takdirle karşılanacaktır." "Çok naziksiniz," diyen Poirot eliyle itiraz ettiğini belirten bir işaret yaptı. "Ama gerçekten de isteğinize olumlu yanıt veremeyeceğim. Yılın bu mevsiminde..." Bay Jesmond yeniden sözünü kesti. "Noel zamanı," dedi yumuşak, ikna edici bir tonda. "İngiltere'de taşrada eski geleneklere uygun bir Noel kutlaması." Hercule Poirot ürperdi. Yılın o mevsiminde İngiltere'nin kırsal bölgelerinin düşüncesi bile ona hiç çekici gelmiyordu. Bay Jesmond ısrar etti. "Güzel, eski geleneklere uygun bir Noel partisi!" "Ben... ben İngiliz değilim," dedi Hercule Poirot. "Benim ülkemde Noel çocuklar içindir. Bizim asıl kutladığımız yeni yıldır." Bay Jesmond, "Ah," dedi. "İngiltere'de ise Noel çok özel, önemli bir olaydır ve Kings Lacey'de bu kutlamaları en iyi şekilde yaşayacağınızı garanti ederim. Kings Lacey gerçekten muhteşem bir malikâne, inanın bana. Hatta bir bölümü on dördüncü yüzyıldan kalma." Poirot yeniden ürperdi. On dördüncü yüzyıldan kalma bir İngiliz malikânesinin düşüncesi bile içinin endişeyle dolmasına yetmişti. Mutlulukla, beğeniyle modern döşenmiş lüks dairesine, kaloriferlerine, her tür hava akımının olumsuz etkisini dışarıda bırakmaya yönelik en son teknoloji ürünü teçhizata baktı. "Kışın," dedi kararlılıkla. "Londra'nın dışına çıkmam." "Bunun ne denli ciddi bir durum olduğunu kavrayamadığınızı sanıyorum Mösyö Poirot," diyen Bay Jesmond, kendisine eşlik eden diğer adama bir göz attıktan sonra yeniden Poirot'ya döndü. Diğer adam o ana kadar sıradan, "Nasılsınız?" gibi birkaç nezaket sözcüğünün dışında konuşmalara hiç katılmamıştı. Orada öylesine oturmuş, koyu kahverengi yüzünde son derece sıkıntılı bir ifadeyle cilalı ayakkabılarına bakıyordu. Genç bir adamdı, yirmi üç yaşından fazla olamazdı ve derin bir üzüntü içinde olduğu açıkça görülüyordu. Hercule Poirot, "Evet evet," dedi. "Tabii ki konu çok ciddi. Bunu anlıyorum. Ekselanslarına en içten duygularımı belirtmek isterim." Bay Jesmond, "Bu son derece nazik bir durum," diye belirtti. Poirot bakışlarını genç adamdan yaşlı adama yöneltti. Eğer biri Bay Jesmond'u tek bir sözcükle tanımlayacak olsa bu kuşkusuz, "sağduyu" olurdu. Jesmond tam anlamıyla sağduyulu biriydi. Usta bir terzinin elinden çıkma göze çarpmayan sade giysileri, rahatsız etmeyen monotonluktaki tınısıyla eğitimli sesi, şakaklarında ağarmaya başlayan açık kahve saçları hep bu görünümü destekliyordu. Hercule Poirot yaşamı boyunca kendini yalnızca bir tek değil, bir düzine, hepsi de ergeç aynı ifadeyi... "Bu çok nazik bir durum..." kullanan Bay Jesmond tanımış gibi hissediyordu. "Biliyorsunuz polis de son derece ketum olabilir," dedi. Bay Jesmond kararlı bir şekilde başını salladı. "Polise gitmemiz olanaksız," dedi. "Bu durumda onu kurtarmak... yani istediğimiz şeyi geri alabilmek için yasal anlamda birçok işlem yapmak gerekecek. Bizimse bu konudaki kanıtlarımız o kadar az ki. Kuşkularımız var, ama kanıtımız yok." Poirot yeniden, "Sizi anladığımdan emin olmak istiyorum," dedi. Ama iki konuğunun anlaşılmış olmakla yetineceklerini düşünmekte yanılıyordu. Onların beklediği anlayış değil yardımdı. Bay Jesmond tekrar İngiliz Noellerini övmeye başladı. "Sizin de bildiğiniz gibi bu artık geçmişte kalan bir gelenek," dedi. "Eski geleneksel İngiliz Noel kutlamaları. Günümüzde artık Noeller otellerde, tatilde kutlanıyor. Ama masa başında tüm ailenin, çocukların bir araya geldiği, armağan ve şekerlemelerle dolu çoraplarıyla, Noel ağacıyla, hindisiyle, mürdüm erikli keki ve kurabiyeleriyle, Noel pazarlarıyla tipik bir İngiliz Noel'i! Ayrıca pencerenin dışında da bir kardan adam..." Hercule Poirot hemen araya girdi. Her şeyin tam ve doğru olmasından yanaydı. "Kardan adam yapmak için öncelikle kar olması gerekir," dedi ciddi bir ifadeyle. "Ve karı önceden sipariş etmek ise olanaksızdır, İngiliz Noel'i için bile olsa!" Bay Jesmond, "Bugün meteorolojide çalışan bir dostumla konuştum," diye belirtti. "Bana çok büyük bir olasılıkla Noel'de orada kar olacağını söyledi." Bu o anda söylenebilecek belki de en yanlış şeydi. Hercule Poirot bir kez daha, ama bu defa öncesinden daha şiddetli ürperdi. "Hem kırsal kesim hem kar!" dedi. "Bu benim açımdan kabul edilemez, berbat bir durum. Üstelik büyük, soğuk, taş bir malikânede." "Pek de öyle denemez. Son on yılda çok şey değişti. Fueloil'li merkezi ısıtma sistemi gibi." "Yani Kings Lacey'de merkezi kalorifer sistemi mi var?" diye soran Poirot, belki de ilk kez çelişkiye düşmüş gibi görünüyordu. Bay Jesmond hemen bu fırsatı değerlendirdi. "Evet, kesinlikle," dedi ve ekledi. "Ayrıca merkezi sıcak su sistemi ve bütün yatak odalarında radyatör de var. Şundan emin olun Mösyö Poirot, kış aylarında Kings Lacey kadar rahat bir yer olamaz. Hatta orayı fazla sıcak bile bulabilirsiniz." "Bu inanılır gibi değil!" Jesmond hemen konuyu değiştirdi, deneyimleri ona ikna konusunda ustalıkla davranmayı öğretmişti. Önemli bir sır açıklarcasına, "İçinde bulunduğumuz durumun güçlüğünü hiç kuşkusuz anlıyorsunuzdur," dedi. Hercule Poirot başıyla onayladı. Durum gerçekten de hiç iç açıcı değildi. Zengin ve önemli bir Asya ülkesinin kralının tek oğlu, genç bir veliaht birkaç hafta önce Londra'ya gelmişti. Ülkesi huzursuz, çatışmaların olduğu bir dönemden geçmekteydi. Her ne kadar ülke halkı yaşam stilinde Doğu geleneklerinden kopmamakta direnen hükümdarlarına bağlı olsalar da genç veliahta karşı genel bir güvensizlik havası hâkimdi. Davranışları Batı özentisi olarak nitelendiriliyor ve hoş görülmüyordu. Yine de kısa bir süre önce genç veliaht nişanlandı. Kendi kanından biriyle evlenecekti. Kız her ne kadar Cambridge'te eğitim görmüş olsa da ülkesindeyken Batı âdetlerinin etkisinde kalmadığını gösterecek kadar
Description: