ebook img

Nazi İmparatorluğu: Doğuşu, Yükselişi ve Çöküşü - Cilt II PDF

566 Pages·1968·15.967 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Nazi İmparatorluğu: Doğuşu, Yükselişi ve Çöküşü - Cilt II

n İMPARATORLUĞU DOĞUŞU-YÜKSELİSİ -ÇÖKÜŞÜ WILLIAM LSHIRER AGAOGLU YAYINEVİ Bu kitap Garanti Matbaasında dizildi ve basıldı. Hamit Kırma ve Cilt Evinde hazırlandı. Kapak : Ersal Kavi Kapak baskı’ San Organizasyon Ağaoğlu Yayınevi İstanbul Ekim 1968 Copyright: Ağaoğlu Yayınevi Kot: Birinci ciltte olduğu gibi bu ciltte de rastladı­ ğınız metin aralarındaki numaraların karşılı­ ğı açıklayıcı notlar, Endeks ile birlikte kita­ bın üçüncü cildinim sonuna konulmuştur. Yayınevi Wİ1J JAH SHtBER NAZİ İMPARATORLUĞU Doğuşu, Yükselişi ve Çöküşü CİLT: u TÜrkçesi : RA.SİH CURAN AĞACIMI YAYINEVİ XIII ÇEKOSLOVAKYA ORTADAN KALKIYOR Münih anlaşmasına imzasını attığından on gün sonra —daha ,vH{)etland'm barışçı yollarla işgali tamamlanmamışken— Adolf Mitler OKW Başkanı General Keitel’e çok gizli ve acele bir me- n;ı j gönderdi. «1. Bohemya ve Moravya’daki Çek mukavemetinin tümünü kır­ mak için bugünkü durumda ne kadar takviyeye ihtiyaç vardır? 2. Yeni kuvvetlerin gurupları ması ya da harekete geçirilmesi için ne kadar zaman lâzımdır? 3. Eğer hu hareket tasarlanan terhis ve dönüş tedbirlerinden son­ ra uygulanacak olursa aynı amaç için ne kadar zamana ihtiyaç olacak­ ım? i. 1 Ekimdeki hazırlık durumunu sağlamak İçin ne kadar 2amana ihtiyaç vardır?* (1) Keitel, 3 Ekimde Führer’in sorularına ayrıntılı bir telgraf­ la cevap verdi : Çok zamana ve çok takviyeye ihtiyaç yoktu. Zaten Südet bölgesinde, üçü zırhlı ve dördü motorize olmak 073 F : 43 üzere yirmi dört tümen bulunuyordu. Keitel şöyle diyordu : “Çek mukavemetinin bugün göstermekte olduğu güçsüzlük kar­ gısında ORW harekâta takviyesiz olarak bağlanabileceğine inanmaktadır.” (2) Böylelikle durumdan emin olan Hitler on gün sonra askerî gefine düşüncelerini bildirdi. «ÇOK GİZLİ Berlin, 21 Ekim 193S Silâhlı kuvvetlerin gelecekteki görevleri ve hu görevlerden doğacak savaş durumu ile ilgili hazırlıklar, ilerde tarafımdan verilecek bir emir­ le tesbit edilmiş olacaktır. Bu emir verilinceye kadar silâhlı kuvvetler her zaman için aşağıda­ ki ihtimallere karşı hazır bulunmalıdırlar: 1. Alman sınırlarında güvenliğin sağlanması 2. Çekoslovakya’nın geri kalan kısmının tasfiyesi 3. Memel bölgesinin İşgali.» Memel, Baltık denizi kıyısında kırk bin kadar nüfuslu bir limandı; Versailles’dan sonra Almanlar tarafından Litvanya’ya bırakılmıştı. Litvanya, Avusturya ve Çekoslovakya’dan daha güçsüz ve daha küçük olduğundan Wehrmacht için şehrin ele geçirilmesi işten bile değildi. Nitekim, Hitler de verdiği bu emir­ de yalnızca Memelin “ilhakından” söz etmişti. Çekoslovakya’ya gelince : «Çeklerin Almanya'ya karşı düşman bir politika izlemesi halinde Çe­ koslovakya’nın geri kalan kısırımı herhangi bir zamanda ortadan kal­ dırmak mümkün olabilmelidir. Bu ihtimale karşı silâhlı kuvvetlerin yapacaktan hazırlıklar “Yeşii” hazırlıklarından daha az olacaktır: ama plânlanmış olan seferberlik ted­ birlerinden vazgeçilmiş bulunulduğuna göre, daha yüksek bir hazırlık du­ rumunu da garanti altına almalıdır. Bu amaç için tesbit edilmiş olan örgüt, savaş düzeni ve hazırlık durumu, barış zamanında, Çekoslovak­ ya’yı bütün örgütü direnme imkânlarından yoksun bırakacak bir sürpriz saldırısına göre düzenlenmelidir. Amaç, Bohemya ile Moravya'nın sürat­ le işgali ve Slovakya'mn ayrılmasıdır.» (3) Slovakya, elbetteki siyasî yoldan ayrılabilir ve Alman as- 674 korlerinin kullanılmasını gereksiz kılabilirdi. Alman Dış işleri Hakimliği bu işle görevlendirildi. Ribbentrop’la yardımcıları, Ekimin ilk günlerinde Macar basınını Slovakya’dan toprak is­ temeye zorladılar. Ama iştahlarının artması için Almanların kışkırtmasına pek de ihtiyaç duymayan Macarlar, Slovakya’- ııııı alınmasından söz etmeye başlar başlamaz, Alman Dış işlen Hakanlığı onlan hemen susturdu. Bu topraklara uygulanacak başka plânları vardı Almanların. Prag hükümeti, Münih’ten aonra Slovakya’ya geniş bir muhtariyet tanımıştı. Alman Dış İşleri Bakanlığı bu duruma bir süre için “göz yumulmasını” öğütlemiştı. Ama Dış işleri Bakanlığı Siyasî Daire Müdürü Dr. Emst Woermann, 7 Ekim tarihli muhtırasında, Almanların iz­ leyecekleri politikayı şöyle özetliyordu : “Bağımsız bir Slovak- ya yapıca güçsüz olacak ve Almanya’nın doğuya nüfuz edip orada yerleşme ihtiyacı bakımından çok elverişli durumda bulu­ nacaktır” (4) Nazi Alnıanyasmın bir dönüm noktasına daha gelinmişti. Hitler, Alman olmayan bir ülkeyi ilk olarak istilâ etmek üze­ reydi. Son altı haftadan beri, gerek özel ve gerek genel konuş­ malarında Chamberlain’e Sudetland'm Avrupa’daki son toprak biteği olduğunu söyleyip durmuştu. İngiliz Başbakanı, Hitler’in düzlerini ciddiye alacak kadar budalaydı ama Alman diktatörü­ nün de o zamana kadar Alman sınırları dışında kalan toprak­ lardaki Almanları yuttuktan sonra artık duracağına boşuna inanmıyordu. Führer Nazi Almanyasmda bir tek Çek isteme­ diğini kaç kere söylememiş miydi? EavgamJda ve sayısız söy­ levlerinde, Almanya’nın, kuvvetli olmak için saf-kan olması ve dolayısıyla içine yabancı halkları, özellikle Slavları almaması gerektiğini boyuna tekrarlayıp durmamış mıydı? Evet tekrar­ lamıştı. Ama aynı zamanda —herhalde Londra’da unutulmuş olacak— Kavgam’m birçok şişirilmiş sayfalarında Almanya'nın geleceğinin, doğudaki Lcbenstramn’âa. (hayat alanında) bu­ lunduğunu da söylemişti. Bu alanlarda bin yıldan çok bir za­ mandanken Slavlar yaşıyorlardı. C75 KIRIK CAM HAFTASI Mazi Almanyası 1938 sonbaharında bir dönüm noktasına daha vardı. Bu dönüm noktası r sonradan parti çevrelerinde “Kırık Cam Haftası’’ diye adlandırılan süre içinde oldu. 7 Kasımda, Herschel Grynszpan adında on yedi yaşındaki bir Alman Yahudi göçmeni, Paris’teki Alman elçiliğinin üçün­ cü sekreteri Ernst vom Rath’ı tabancayla ağır surette yarala­ dı. Gencin babası, birkaç gün önce kapalı vagonlar içinde Po­ lonya’ya sürülmüş on binlerce Yahudi arasındaydı. Genç, hem bunun hem de genel olarak Nazi Almanyasında Yahudilere ya­ pılanların intikamını almak istemiş ve bu niyetle Alman elçisi Kont Johannes von Welczeck’i Öldürmek üzere Alman elçiliği­ ne gitmişti. Ama önüne üçüncü sekreter Çıkmış, ne istediğini sormuştu. O da tabancasını sekreterin üzerine boşaltmıştı. Rath’ın ölümü garip bir olaydı: Rath, Nazilere karşı olduğu için Gestapo’nun sürekli takibi altındaydı. Ve ne gariptir ki Rath, ülkesini yönetenlerin, Yahudilere karşı yaptıkları sapıklıkları hiçbir zaman benimsememişti. 9-10 Kasım gecesi, başlarında Hitler’le Goering olmak üze­ re parti kodamanlan, Münih’teki Birahane Darbesinin yıldö­ nümünü kutladıktan hemen sonra, Nazi Almanyasında o güne kadar yapılan kıyımların (katliamların) en korkuncu başladı. Dr. Goebbels’e ve denetimi altındaki basma göre bu kıyım, Paris’teki cinayet haberi üzerine Alman halkının “kendiliğin­ den” giriştiği bir gösteriden ibaretti. Ama savaştan sonra ele geçen belgelerden bunun ne kadar “kendiliğinden” olduğu an­ laşıldı (5). Savaş-öncesi Nazi dönemiyle ilgili gizli evrakın en aydınlatıcı —ve en korkunç— belgeleridir bunlar. Parti başyargıcı Binbaşı Walther Buch’un verdiği gizli ra­ pora göre Dr. Goebbels, 9 Kasım günü akşamüstü, geceleyin “kendiliğinden gösteriler... örgütlenmesi ve uygulanması’’ için emirler verdi. Ancak kıyımı asıl örgütleyen, S.S.’de Himmler’- 676 don sonra gelen Gizli Servis {S.D.) ile Gestaponuıı yöneticisi otuz dört yaşındaki fesatçı Reinhard Hcydrich’di. O gece te- lokHİc verdiği emirler, ele geçen Alman belgeleri arasındadır. 10 Kasım gecesi saat 1.20’de bütün devlet polisi ve S.D. merkez karakollarına acele bir teleks gönderdi ve “gösteriler örgütlenmesini konuşmak üzere” parti ve S.S. liderlerinin top­ lanmasını emretti. «a. Yalnızca Alman hayatı ya da malı için bir tehlike Olmayacak tedbirler alınacaktır. (Örneğin, ancak çevreleri İçin bir tehlike olmadığı takdirde sinagoglar yakılacaktır.) (*) b. Yahudilerin iş yerleri ve evleri tahrip edilebilir ama yağma edi­ lemez. c. Polis yapılacak gösterileri önle m iyece k tir, d. Başta zengin olanlar gelmek üzere mevcut hapisanelerin alabi­ leceği kadar çok sayıda Yahudi yakalanacaktır... Yakalandıkları zaman hemen uygun dtişsn toplama kamplarına, elden geldiği kadar kısa bir zamanda konulmalarını sağlamak üzere, kamplarla temasa geçilecektir.» önce bütün Almanya’yı bir dehşet kapladı. Sinagoglarla Yahudilerin evleri ve dükkânları alevler içinde yanıyor, yangın­ dan kaçıp canını kurtarmak isteyen çoluk-çocuk, kadın-erkek Yahudilerin bir kısmı tabancayla ya da başka yollarla öldürü­ lüyorlardı. Ertesi gün, 11 Kasım’da Heydrich, Goering’e ilk giz­ li raporunu verdi: ' «Yahudilerin dükkânlarının ve evlerinİD ne dereceye kadar tahrip edilmiş olduğu henüz sayı İle tesbit edilemez... 815 dükkânın yağma edil­ miş, 171 evin de ateşe verilmiş ya da tahrip edilmiş olması yalnızca kun­ dak konulan yerlerden elde edilen fiili hasarın bir kısmını gösterir... 119 sinagog ateşe verilmiş ve aynca 79’u tamamiyle tahrip olunmuş­ tur... 20.000 Yahudi yakalanmıştır... 36 ölüm olayı bildirilmiştir; ağır ya­ ralılar da 36 kişidir, öldürülenler ya da yakalananlar Yataudidir...» O gece öldürülen Yahudilerin, ilk verilen sayılardan birkaç kat fazla olduğu sonradan anlaşıldı. Heydrich ilk raporundan (*) Aslında da parantez vardır. 677 bir gün sonra, yağma edilen dükkân sayısının 7.500 olduğunu bildirdi. Kız kaçırma olayları da vardı. Binbaşı Buch’un parti mahkemesi, yine kendi raporlarından anlaşıldığına göre, bu gibi olayları adam öldürme olaylarından daha büyük suç sayı­ yordu. Çünkü Nuremberg ırk kanunları Yahudi olmayanlarla Yahudi'ler arasında cinsel ilişkileri yasaklamıştı. Bu gibi suç­ lular partiden atılıyor, sivil mahkemelere veriliyordu. Binbaşı Buciı’a göre, suçlan Yahudileri öldürmekten ibaret olanlar ce- zalandırdamazlardı, çünkü bu gibi kimseler yalnızca aldıkları emri yerine getirmişlerdi. Bu noktada Binbaşı çok açık konuşu­ yordu. "Kabul edilsin edilmesin, son ferdine kadar bütün halk 9 Kasım gibi siyasî hareketlerin parti tarafından örgütlendiği, ııi ve yönetildiğini anlamaktadır.” (*) Paris’te Rath’m öldürülmesi yüzünden mâsum Alman Ya­ hudilerinin başlarına gelen felâketler yalnızca cinayet, kundak­ çılık, çapulculuktan ibaret değildi. Tahrip edilen malların be­ dellerini de ödemek zorunda bırakıldılar. Sigortaların Ödemesi gereken ücretlere devlet elkoydu. Ayrıca, Goering’in deyimiyle, Yahudilerin yaptıkları ‘‘menfur cinayetler, vb.” için toptan bir milyar mark ceza ödemek zorunda bırakıldılar. Bu karar 12 Kasım'da kabine üyeleriyle yüksek rütbeli subayların, şişko Feld-mareşalin başkanlığında yaptıkları gülünç bir toplantıda alındı. Bu toplantıya ait steno ile tutulmuş ufak bir kayıt var. Alman sigorta şirketlerinin çoğu, tahrip edilmiş Dinaların (Yahudi dükkânlarının bulunduğu binaların çoğunun sahipleri (*) Binbaşı Bueh’ım raporu Nazi Almanyasındakl adalet anlayışı­ nın çok İyi bir örneğidir: "Aşağıdaki Yahudi öldürme olayları İçin İşlem yapılamaz ya da yapanlara ufak cezalar verilir.” Sonra Buch bir sürü “olaylar” anlatıyor, ölenlerin, ve öldürülenlerin adlarını veriyor. «Parti üyesi Fruehling, Ağustosta; suçu karıkoca Goldberg’leri ve Yahudi Si- nasohn’u tabancayla öldürmek... Parti üyelerinden Behrlng, Wİlli, Heike, Josef; suçlan Yahudi RosenbaunTu, Yahudi kadım Zvvienicki’yl Öldür­ mek... Parti üyelerinden Schmidt, Heinrich, Meekler ve Ernst; suçlan Yahudi Itsoffer’i suda boğmak...» vb. 678 Y;ılııı<li olmayan kimselerdi) ve hasara uğrayan eşyaların si- ir la bedellerini ödedikleri takdirde iflâs edeceklerdi. Sigor- ııı şu kelleri adına konuşmak üzere çağırılmış olan Her r Hil- n'ml'ııı (îoering’e bildirdiğine göre, yalnız kırılmış olan camla- ı m bedelleri beş milyon mark (1,250,000 dolar) tutuyordu. Ye* ıd bıkılacak camların çoğu döviz karşılığında dışardan getîr- Jilecekti. Almanya’da ise döviz azdı, Lırçok alanda olduğu gibi Alman ekonomisi alanında da antiği astık kestiği kestik olan Goering, “Bu böyle sürüp gide­ mez!’’ diye bağırdı. “Bütün bunları daha fazla sürdüremeyiz. İmkânsız!’-' Heydrich’e dönerek şöyle bağırdı: “Bu kadar mal tahrip edeceğinize ikiyüz Yahudi öldürseydiniz daha iyi eder­ diniz!” t*) Hcydrich durumunu kurtarmak için “Otuz beş kişi öldür­ dük ya!” dedi. Steno ile yazılmış olan ve on bin kelime tutan kayıttabi konuşmaların tamamı yukarıdaki kadar ciddi değildir. Goering :ie Goobbels, Yahudilere daha ne kadar ve nasıl eziyet edebi­ li Teklerini şakalaşarak konuşurlar. Propaganda Bakam, Ya- Iindilere sinagog yıkıntılarını temizletmeyi ileri sürer; sina­ gogların yerleri park yapılmalıdır, der. Yahudilerin her yerden atılmasını ister; okullara, tiyatrolara, sinemalara, yazlıklara, halka mahsus kıyılara, parklara, hattâ Alman ormanlarına bi* le sokulmamalı, der. Trenlerde Yahudiler için özel vagonların ve kompartımanların bulundurulmasını, ancak Âriler oturduk­ tan sonra onlara yer verilmesini söyler. Goering güler. “Eğer tren fazla kalabalık olursa Yahudiyi kompartımandan atar, aptesaneye kapatırız,” der. Goebbels, büyük bir ciddilikle, Yahudilerin ormanlara gir­ mesinin yasaklanmasını isteyince Goering şu cevabı verir: ("■) Nuremberg- mahkemesinde Yargıç Jackson, Goering’e böyle bir şey söyleyip söylemediğini sorduğu zaman Goering şu cevabı verdi : “Evet, kızgın ve sinirli bir zamanımda söylemişimdir... ciddiye alınmamalı.” (6) 6T9

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.