Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ ARAŞTIRMA VE İNCELEME RESEARCH Nâsıruddin El-Beyzâvî ve Osmanlı Kelâ m Geleneğindeki Yeri Naser Addin Al- Baidawi and His Place on Ottoman Theology Tradition Mustafa AYKAÇa ÖZET İslâmî ilim dallarının tamamına yakını hakkında eserler yazan el-Beyzâvî güçlü bir ilmî şahsiyettir. Özellikle Tefsir ve kelâm alanlarında verdiği eserler İslâm coğrafyasında çok etkili aMEB Taşköprü Anadolu İmam Hatip Lisesi, olmuş, yüzyıllarca kendinden söz ettirmiştir. Osmanlı padişahlarının el-Beyzâvî Tefsiri okumak D in Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni, için “huzur dersleri” adı verilen ve üst düzey devlet adamlarının katıldığı dînî sohbetler düzenle- Kastamonu diğini yine onun kelâm kitaplarını n uzun yıllar Osmanlı medreselerinde okutulduğunu biliyoruz. Biz de bu çalışmamızda, kelâm kitapları Tavâli’u’l-Envâr ve Misbâhu’l-Ervâh çerçevesinde el- Geliş Tarihi/Received: 27.06.2016 Beyzâvî’nin eserlerinin Osmanlı kelâm geleneğindeki yerini araştıracağız. Kabul Tarihi/Accepted: 29.06.2016 Y azışma Adresi/Correspondence: Anahtar Kelimeler: el-Beyzâvî; Tavâli’u’l-Envâr; Medrese; Osmanlı Mustafa AYKAÇ MEB Taşköprü Anadolu İmam Hatip Lisesi, D in Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni, ABSTRACT al-Baidawi who made reviews about all of the Islamic branches, is a strong scientific Kastamonu, personality. His studies that about commantary and Islamic theology have been effected on Islam- T ÜRKİYE/TURKEY ic geography. We know that The Ottoman sultans had organized religious conversations which [email protected] based on his commantary book and are called as “Peace lessons” and important state men partici- pated in these lessons. And we also know his theological books had been studied in Ottoman madrasahs for long years. In this s tudy we have tried to examine place of his theological books, Tavâli’u’l-Envâr and Misbâhu’l-Ervâh on the Ottoman theology tradition. Key Words: al-Baidawi; Tavâli’ al-A nvâr; Madrasah; Ottoman Journal of Islamic Research 2016;27(3):388-403 1. EL-BEYZÂVÎ’NIN HAYATI VE YAŞADIĞI DÖNEMDE SIYASÎ DURUM T âceddin es-Sübkî’nin, künyesini Abdullah bin Muhammed bin Ali Ebû’l-Hayr el-Kâdî Nâsıruddin el-Beyzâvî1 şeklinde zikrettiği el- Beyzâvî’nin, doğum tarihi bilinmemektedir. Vefat tarihi hakkında ise farklı bilgiler mevcuttur. Ancak bunlardan H.685 senesi genel kabul görmüş, el-Beyzâvî’nin üzerinde yapılan çalışmalarda genellikle bu tarih benimsenmiştir. Ölüm tarihi olarak H.685 yılı kabul edilerek, 100 yıl yaşadığı düşünülse, el-Beyzâvî’nin H. 585-685 yılları arasında yaşa- dığını söylenebilir. Bu zaman aralığının milâdî karşılığının, 1186-1286 yıllarıdır. 1 Taceddin es-Sübkî, Tabakâtu’ş-Şâfiiyyeti’l-Kübrâ, Tah: Abdulfettah Muhammed el-Huluv, Mahmud Muham- Copyright © 2016 by İslâmî Araştırmalar med et-Tanâhî, Dâru İhyâu Kütübi’l-Arabî, Bask yy ts. C. VIII, s. 157. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 388 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ el-Beyzâvî’nin yaşadığı bu yıllar siyasi açıdan disini Şiraz kadı’l-kudâtı yapmıştı. el-Beyzâvî’nin İslâm ülkelerinde büyük karışıklıkların yaşandığı dedesi Muhammed de aynı şekilde bu makamda bir dönemdir. Bu devirde İslâm’ın kültür merkezi görev yapmıştır. İlerleyen yıllarda ataları gibi ay- durumunda bulunan önemli yerleşim bölgeleri nı görevi ifa edecek olan el-Beyzâvî, kendisine Moğolların işgaline uğramıştır. el-Beyzâvî’nin ya- bir akîde kitabı yazdığını dedesinin, ilk öğretme- şadığı Fars ülkesinin Şiraz şehri, Oğuzların ni olduğunu bildirmektedir.3 İlk derslerini dede- Üçoklar boyuna mensup Salgur veya Salur boyu sinden alsa da, Ğâyetü’l-Kusvâ adlı eserinin mu- tarafından kurulan bir devletin hâkimiyetinde kaddimesinden zamanın önemli âlimlerinden idi. Miladi 1147-1284 yılları arasında hüküm sü- olan babası Ömer b. Muhammed’den çeşitli fen ren Salgurluların başta bulunan hükümdarı için bilimlerini, fıkhı, fıkıh usulünü, mantık ve felse- “atabeg” ünvanı kullanıldığı için tarihte “Salgur feyi öğrendiğini biliyoruz. Şeyh Muhammed bin Atabegleri” olarak anılmışlardır. Moğol istilasının Muhammed el-Kütahtâî de onun ikinci hocası İslâm coğrafyasını yakıp yıktığı bir dönemde, olarak zikredilir. Doğum ve ölüm tarihleri bilin- Salgurlu Atabeglerinin Moğollarla iyi geçinme- meyen Muhammed bin Muhammed el- sinden dolayı, İran bölgesinin korunaklı bir yer Kütahtâî’nin, zamanın Moğol sultanı Hülâgü’nün olması Şiraz ve civarını âlimlerce tercih edilen oğlu Ahmet Ağâ’ya yakın isimlerden olduğu, Sul- bir yer haline getirmiştir.2 Bu şartlarda el- tan Ahmet Ağa’nın kendisinden etkilendiği ve Beyzâvî, birçok Ehl-i Sünnet âliminden ders ala- cuma geceleri zikir ve ziyaret için yanına geldiği rak kendini geliştirmiş, anayurdundan ayrılma- el-Beyzâvî tarafından zikredilmektedir.4 Müelli- dan kendini yetiştirme imkânı bulmuştur. fimiz Muhammed el-Kütahtâî’den çok etkilene- cek ve ünlü tefsiri Envâru’t-Tenzil ve Esrâru’t- Bölgeye Salgur atabeglerinin hâkim olduğu Te’vîl’ini bu hocasının isteği üzerine yazacaktır. yıllarda doğmuş ve ölmüş olan el-Beyzâvî’nin el-Beyzâvî vefat ettiğinde de bu hocasının kabri- hayatının çoğunun geçtiği yer olan Şiraz, nin yanına defnedilmiştir.5 Salgurluların başkentliğini yapmış bir şehirdir. İran’ın Fars bölgesine Salgurlu Atabeyliği kurarak 2. İLMÎ ŞAHSİYETİ hâkim olan Üçoklar, zaman zaman Moğolların İbadete düşkün, salih, zâhid ve şafiî bir ilim ada- ve Harezmşahların güdümünde olmuşlardır. mı olan el-Beyzâvî, İslâmî ilim dallarında yetkin Salgurlulardan İkinci Sa’d’ın kızı Abiş Hâtun’un bir şahsiyetti. Kemaleddin el-Meraği6, H.685/M.1286 senesinde (el-Beyzâvî ile aynı yıl) Abdurrahman b. Ahmed el-İsfehanî7, Ahmed b. ölmesiyle Salgurlular bu bölgede hâkimiyeti kay- Abdurrahmân el-Mevsılî8, Ahmed b. Hasan betmiş ve bölge, resmen Moğol idaresi altına Fahruddin el-Cârberdî9, Ebû Abdullah Muham- girmiştir. Salgurlu Fars Atabegliği, doğrudan Mo- med b. İsmail ez-Zencânî10, Zeynuddin el- ğol hâkimiyeti altına girdiği bu tarihe kadar 138 yıl hâkimiyetlerini sürdürmüşlerdir. Bu durum- da, el-Beyzâvî’nin 100 yıl yaşadığı varsayılsa bile, 3Nâsıruddin Abdullah b. Ömer el-Beyzâvî, Ğayetü’l-Kusvâ fi Dirâyeti'l- Fetva, Tah: Ali Muhyiddin Ali Karadâğî, Beyrut 2008, C. I, ss. 64-65. hayatının tamamının bölgeye Salgurluların hâ- 4el-Beyzâvî, Ğayetü’l-Kusvâ, C. I, s. 79. kim olduğu bir dönemde geçtiğini söyleyebilir. 5Ebu’l-Fidâ İsmail İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, Tah: Riyaz Abdulhamit, Muhammed Hassan Abîd, Şam 2010, C. XV, s. 523; Çocukluğu Şiraz’ın Beyzâ kasabasında geçen Taşköprîzade, Miftâhu’s-Saade, C. II, s. 92; Kâtip Çelebi, Mustafa b. Ab- dullah Hacı Halife, Keşfü’z-Zünûn an Esâmi’il-Kütübi ve’l-Fünûn, Dâiretü el-Beyzâvî’nin babası, o zamanki Şiraz atabegi İhyai’t-Türâsi’l-Arabî, Beyrut ts, C. I, ss. 187-188. 6el-Beyzâvî, Kitâbu Misbâhu’l-Ervâh fî Usuli’d-Dîn, Tah: Saîd Fûdi, Ebubekir bin Sa’d’a yakın kimselerden olup, ken- Dâru’r-Râzî, Bsk yy 2007, s. 29. (Muhakkikin Önsözünden) 7 Muhammed Zuhaylî, el-Kâdî el-Beyzâvî, Şam 1999, s. 47. 8el-Beyzâvî, Misbâhu’l-Ervâh, s. 29. 2Yusuf Şevki Yavuz, “Beyzâvî” TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), İstanbul 9Muhammed Zuhaylî, el-Kâdî el-Beyzâvî, s. 46. 1992, C. VI, s. 100. 10el-Beyzâvî, Misbâhu’l-Ervâh s. 33-35. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 389 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ Henkî11, tanınmış öğrencilerindendir. Bu öğren- Basit isimli eserinin özeti şeklindeki Şâfiî fıkhına cilerden el-Cârberdî ve el-Henkî meşhur Eş’arî dair bir eserdir.15 kelâmcısı el-Îcî’nin hocalarıdır.12 el-Beyzâvî, yet- 5- Minhâcu’l-Vusul ilâ İlmi’l-Usul: el- kin bir âlim olup tefsir usulü, tefsir, fıkıh usulü, Beyzâvî’nin bir mukaddime ile yedi bölümden fıkıh, Arapça, mantık konularında eserler vermiş- müteşekkil olan fıkıh usulü kitabıdır. Üzerine tir.13 Eserlerini şu şekilde sıralayabiliriz: birçok şerh yazılmıştır.16 1- Envâru’t-Tenzil ve Esrâru’t-Te’vîl: Bu eser 6- Nizamu't-Tevârîh: el-Beyzâvî’nin tarih ki- onun en meşhur eseri olan tefsiridir. Râgıb tabıdır. İlk insandan M.1275 yılına kadar olan sü- el-İsfehânî'nin el-Müfredât isimli eseri, ez- rede yaşayan peygamberleri ve halifeleri, Emevî, Zemahşerî’nin el-Keşşaf isimli eseri ve Fahreddin Abbasi, Samanoğulları, Saffarîler, Gazneliler, Sel- er-Râzî’nin Mefâtihu'l-Ğayb isimli eseri onun bu çuklular, Salgurlu Atabegliği ve Moğollar dönem- tefsirini hazırlarken faydalandığı eserlerdir. el- leri ile ilgili önemli olayları anlattığı bir eserdir.17 Beyzâvî’nin yazdığı bu tefsir, mezkur eserlerin 7- Lübbü’l-Elbâb fî İlmi’l-İ’rab: Bu eser, Os- önemli yanlarını içerdiği için değer kazanmış, İs- man bin Ömer bin Ebû Bekr İbni Hacib’in (H.Ö. lâm ilim hayatında kabul görmüş, yıllarca medre- 646) nahiv konusunda yazdığı el-Kâfiye’sinin selerde okutulmuştur. Osmanlı Devleti zamanın- özeti mahiyetindedir. da da devlet adamlarının katıldığı meclislerde bu 8. Risale fî Ta’rifati’l-Ulûm ve Mevzûcâtihâ: tefsiri okuma esasına dayanan ve “huzur dersleri” İlimlerin tariflerinin yapıldığı ve bazı ilmî konu- denilen toplantılar düzenlenmiştir.14 larının açıklandığı risale şeklinde bir eserdir. 2- Tavâli’u’l-Envâr min Matâli’i’l-Enzâr: el- 9. Müntehe'l-Münâ bi Şerhi Esmâillahi'l- Beyzâvî’nin ikinci önemli eseri olup kelâm ilmine Hüsnâ: Giriş ve iki bölümden müteşekkil olan ve dairdir. Eser bir mukaddime ile üç bölümden içinde Allah’ın zât ve sıfatlarının açıklandığı bir meydana gelmektedir. Eserin mukaddimesinde eserdir. kelâma ait temel prensipler, ele alınmıştır. Birinci 10. Tuhfetu’l-Ebrâr Şerhu Mesâbîhi’s-Sünne: bölümde mümkinât, ikinci bölümde ilâhiyat ve Müellifimizin, Ferra el-Begavî‘nin (H.Ö.516) üçüncü bölümde de nübüvvet ve meâd ile ilgili Mesâbihu’s-Sünne adlı hadis kitabının şerhi nite- konular ele alınmıştır. liğinde olan eseridir. 3- Misbâhu'l-Ervâh fî Usûli’d-Dîn: el- 11. Havâssu’l-Kur’an: Bu eser, el-Beyzâvî’ye Beyzâvî’nin kelâm ilmine dair yazdığı Tavâli’u’l- nispet edilen, ancak eserlerini zikreden kaynak- Envâr min Matâli’i’l-Enzâr isimli eserinin özeti larda adına rastlanmayan bir eserdir.18 şeklinde olan bir kelam kitabıdır. Medrese öğren- cilerine yönelik olarak hazırlanmıştır. Kaynaklarda el-Beyzâvî’ye nispet edildiği halde günümüze kadar ulaşmayan eserleri de 4- Ğâyetu’l-Kusvâ fî Dirâyet’'l-Fetva: el- mevcut olup bu eserleri şöyle sıralayabiliriz: el- Gazâlî’ye ait olan el-Vasîtu’l-Muhît bi Aktâri’l- Îzah fî Usûliddin19, Şerhu Matâli’i’l-Envâr20, 11Taşköprîzade, Miftâhu’s-Saade ve Misbâhu’s-Siyade, Beyrut 1985, C. I, s. 15 Kâtip Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, C. II, s. 1192; ed-Davûdî, Tabakâtu’l- 195. (Taşköprîzâde bu âlimin künyesini “Hebkî” olarak zikretmektedir.) Müfessirîn, C. I, s. 248. 12Taşköprîzade, Miftâhu’s-Saade, C. I, s. 195. 16 Kâtip Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, C. II, s. 1878; ed-Davûdî, Tabakâtu’l- 13Şemseddin Muhammed ed-Davûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, Daru’l- Müfessirîn, C. I, s. 248. Kütübi’l-İlmiyye, Beyrut ts, C. I. s. 248; Taceddin es-Sübkî, Tabakâtu’ş- 17 Kâtip Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, C. II, 1959; Muhammed Zuhaylî, el-Kâdî Şâfiiyyeti’l-Kübrâ, Tah: Abdulfettah Muhammed el-Huluv, Mahmud el-Beyzâvî, s. 164. Muhammed et-Tanâhî, Dâru İhyâu Kütübi’l-Arabî, Bask yy ts, C. VIII, s. 18 Yusuf Şevki Yavuz, “Beyzâvî”, DİA, VI, s. 102. 157. 19 Muhammed Zuhaylî, el-Kâdî Beyzâvî, s. 150. 14Ebu’l-Ûlâ Mardin, Huzur Dersleri, İstanbul, 1951, s. 13. 20ed-Davûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, C. I, s. 248. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 390 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ Mirsâdu’l-Efham ila Mebâdi’i’l-Ahkâm21, Şerhu’l- kültürleri tanıma gayesiyle bir merkezin kurul- Minhâc22, Şerhu Mukaddimeti İbni Hâcib23, masına gerek görülmüştür. Bu sebeplere bağlı Ta’lîk alâ Muhtasarı İbni Hâcib, Şerhu’l-Mahsul olarak Antik Yunan ilmî ve felsefî eserleri Arap- min İlmi’l-Usûl24, Şerhu Müntehâbi’l-Mahsul fi’l- ça’ya çevrilmeye başlanmıştır.29 Sonraları Beytü’l- Usûl25, Muhtasar fi’l-Hey’e, Şerhu’l-Fusul li’t- Hikme yerine kurulan Tercüme ve Telif Okulu Tûsî, Şerhu’l-Kâfiye26, Şerhu’t-Tenbîh27 ve et- ise, onuncu asrın başlarına kadar faaliyette bu- Tezhib ve’l-Ahlâk.28 lunmuş, yerine kurulan Dâru’l-İlimlerse bekle- nen etkiyi gösterememiştir. Selçuklular devrinde 3. OSMANLI ÖNCESİ EĞİTİM-ÖĞRETİM medreselerin kurulması, eğitim alanında yapılan FAALİYETLERİ en büyük yenilik olmuştur.30 Müslümanların Medine’ye gelir gelmez bir mes- Selçuklulardan önce Karahanlı hükümdarı cit bina ederek bu mescidin uygun yerlerine eği- Buğra Hân’ın Buhâra’da, Tamgâç Buğra Karahan tim amaçlı odalar açmaları, İslâm’ın eğitim adına İbrahim’in Semerkand’da, Gazneli Mahmud’un attıkları ilk adım sayılabilir. İslâm dünyasında Gazne’de, kardeşi Sebüktekîn’in de Nişâbur’da eğitim mekânları suffe diye isimlendirilen bu birer medrese inşa ettirdiği bilinmektedir. Onun- dersliklerin kurulmasından itibaren eğitim me- cu asırda Ebu Ali Hüseynî’nin Nişâbur’da kurdu- kânları gelişerek kendine ait müfredatı, belli ho- ğu ve bin öğrencinin hadis eğitimi aldığı “el- caları olan eğitim kurumları haline gelecektir. Medresetü’l-Ehliyye” denilen hususî medrese gi- Müfredat bakımından önceki dönemlerde naklî bi, farklı devletlerde devlet adamları ve zengin ilimler eğitimi ön plana çıkarken, Abbasiler za- ilim adamları tarafından birçok medrese kurul- manında yapılan tercüme faaliyetleri neticesinde duğu bilinmektedir. Selçuklular devri medresele- felsefî metinler, Müslüman düşünce dünyasına rinin diğerlerinden farkı ise, devlet eliyle kurul- giriş yapmış, böylece aklî ilimler de, bu müfredat maları, bir sisteme sahip olmaları, öğrenci ve ho- içinde kendine yer bulmuştur. calarının geniş imkânlara sahip olmalarıdır.31 İslam dünyasında ilk sistemli ilmî atılım, M.1066 yılında Kündürî’nin yerine Selçuklu Beytü’l-Hikme’nin kurulmasıdır. Beytü’l- veziri olan Nizamülmülk tarafından, başta Bağdat Hikme’nin Abbasi halifelerinden Me’mun döne- olmak üzere birçok yerde medreseler açılmış, minde H.215-M.830 tarihinde Bağdat’ta kuruldu- bunlar Nizamiye Medreseleri olarak anılmıştır. ğu kabul edilmektedir. İslâm’ın farklı bölgelere Devlet ve hükümdarlar tarafından maddi manevi yayılarak Antik Yunan, İran, Hint ve diğer kül- her alanda desteklenen Nizâmiye Medreselerinin, türlerle temasa geçilmesi sonucu farklı fikirlerle gerek eğitim, gerek teşkilat bakımından çağdaşı karşılaşılması Beytü’l-Hikme’nin kuruluş sebebi- olduğu diğer eğitim kurumlarından çok ileride ni teşkil etmiştir. Yabancı kültürler karşısında, olduğu bilinmektedir. Nizamiye Medreselerinin Müslümanların kendi inançlarını savunma ve İs- ders programlarında, İslâmi ilimlerle birlikte, lâm’ın üstünlüğünü göstermenin yanı sıra, farklı müspet ilimler de vardı. Felsefe, tarih, astronomi, tıp ve matematik gibi pozitif ilimler, burada dînî 21 Kâtip Çelebi, Keşfü’z-Zünûn, C. II, s. 1655. 22ed-Davûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, C. I, s. 248. 23ed-Davûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, C. I, s. 248. 24 İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihaye, C. XV, s. 523. 29Ali Öngül, “Selçuklularda Eğitim Faaliyetleri ve Yetişen İlim Adamlarına 25ed-Davûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, C. I, s. 248; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n- Genel Bir Bakış”, Celal Bayar Ün. SBE Dergisi, Manisa 2003, C. I, S. 2, s. Nihâye, C. XV, s. 523. 67; Mahmut Kaya, “Beytülhikme”, TDV İslâm Ansiklopedisi (DİA), 26ed-Davûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, C. I, s. 248; İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n- İstanbul 1992, C. VI, s. 88. Nihâye, C. XV, s. 523. 30Ali Öngül, “Selçuklularda Eğitim Faaliyetleri ve Yetişen İlim Adamlarına 27 İbni Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, C. XV, s. 523. Genel Bir Bakış”, s. 67. 28el-Beyzâvî, Ğayetü’l-Kusvâ, C. I, s. 114; Y. Şevki Yavuz, “Beyzâvî”, DİA, 31Mehmet Köroğlu, Nizamiye Medreselerinin İcra Ettiği Fonksiyon ve VI, s. 102. Etkilediği Coğrafya, (Yüksek Lisans Tezi) Manisa 2006, ss. 34-40. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 391 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ ilimlerle beraber öğretiliyordu. Medreselerin ge- 4. OSMANLI DÖNEMİ EĞİTİM-ÖĞRETİM lir kaynağı olması için adanan vakıflar, Selçuklu- FAALİYETLERİ lar zamanındaki bu eğitim birimlerinin sağlıklı Nizâmiye Medreseleri ile başlayan eğitim öğretim işlemesinin başlıca sebepleri olmuştur. Selçuklu faaliyetlerinin, Osmanlı medreselerinde zirve medreselerinde kurulan vakıf sistemi sayesinde noktasına ulaştığını söyleyebiliriz. İlk dönem öğrenciler ve hocalar maddi bir sıkıntı yaşama- Osmanlı medreselerinin vakfiyelerinin yazılış üs- mıştır.32 Nizamiye Medreselerinin orjinalliği de lup ve formatlarına bakıldığında, Selçuklu ve İl- sahip olduğu bu vakıflar sebebiyledir. Vakıflar hanlı medrese vakfiyelerine benzediği görülmek- sayesinde devamlı bir maddi gelire sahip olan bu tedir. Bu da Osmanlı medreselerinin, İslâm med- medreseler, ilmî ve idarî özerklikleriyle birlikte, rese geleneğinin bir devamı olduğunu göstermek- bir de maddî özerkliğe sahip olmuş oluyordu. Ni- tedir. Dolayısıyla, Osmanlı medrese geleneği, zamiye Medreseleri bu özellikleri sebebiyle, İs- Nizâmiye Medrese geleneğine dayanmaktadır. lâm dünyasının ilk medresesi olmasa bile, getir- Osmanlı medreselerinin ilk müderrisleri de, bu dikleri bu muhteşem sistemle, gerçek anlamda ilk geleneklere bağlı ilmî ortamda yetişen ilim adam- medrese olarak kendini kabul ettirmiştir.33 larıdır.35 Osmanlılar döneminde de temel eğitim Akîde bakımından Hanefî/Mâturîdî geleneğe yuvaları medreseler olup Medreseler geçirdikleri bağlı olan Selçukluların, sadece Şâfiî/Eş’arî evrelere göre dört aşamada ele alınır: geleneğe bağlı olan Nizamiye Medresesi 1. Kuruluşundan Semâniye Medreselerine açmadığını da belirtmemiz gerekir. Bağdat Kadar Olan Dönem (M.1331-1471): İlk Osmanlı Nizamiye Medresesinden önce, Tuğrul Bey medresesi H.731-M.1330 yılında Orhan Bey tara- tarafından Nişabur’da açılan ve ilk Selçuklu fından, İznik’te yaptırılmıştır. İlk müderrisi ise medresesi olarak kabul edilen medrese, bir Hanefî Dâvud-u Kayserî olmuştur. Orhan Bey, Bursa’yı medresesi idi. Sultan Alparslan tarafından ele geçirince, bir medrese de buraya inşa edilmiş- Nişabur’da bir hanefî medresesi açıldığı tir. Daha sonraki yıllarda İznik, Bursa ve Edir- bilinmektedir. Sultan Alparslan’ın vezirlerinden ne’de yeni medreseler kurulmuştur.36 Bu dönem- olan Ebu Sa’d el-Müstevfî’nin Ebu Hanife’nin de Çandarlı Hayrettin Paşa tarafından ilk defa türbesini yenileyerek, hemen yanına hanefî eğitim hadis öğrenimini sağlamak için, İznik’te Dâru’l- veren ve Ebu Hanife Medresesi olarak bilinen bir Hadis Medresesi açılmıştır.37 Böylece, ilmî seya- medrese yaptırdığı bilinmektedir. Melikşah hatlerle yapılan hadis öğrenimi faaliyetleri, dev- tarafından İsfehan’da yaptırılan medrese, Bağdat’ta let eliyle bir kurum bünyesinde toplanarak sis- Melikşah’ın veziri Tâcülmülk tarafından yaptırılan temleştirilmiş olmaktadır. medrese, Suriye Selçuklu Hükümdarı Tutuş 2. Fatih Dönemi Semâniye Medreselerinden, tarafından Bağdat’ta yaptırılan medrese, Kûfe’de Kânûnî Dönemi Süleymaniye Medreselerine Ka- hac emiri Kutlug b. Beytekin tarafından yaptırılan dar Olan Dönem (M.1471-1557): Fatih, eski med- medrese, Ebu Amr en-Nesevî’nin, Harezm’de rese sistemine Semâniye ve Tetimme medresele- yaptırdığı medrese hanefî geleneğe uygun eğitim rini ekleyerek, eğitim kalitesini artırmıştır. İstan- veren medreseler arasında sayılabilir.34 bul’daki sekiz kilise fetihten sonra Fatih tarafın- 35Osman Demirci, “Osmanlı Medreselerinde Kelâm Öğretimi (İznik, Bursa, 32Ziya Kazıcı, İslâm Müesseseleri Tarihi, İstanbul 1991, s. 220. Edirne, İstanbul)” Basılmamış Doktora Tezi, Marmara Ün, S.B.E, İstanbul 33Ziya Kazıcı, İslâm Müesseseleri Tarihi, s. 221. 2012, s. 23. 34Abdurrahman Acar, “Selçuklu Medreseleriye İslâm Kültür ve 36İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, Ankara Medeniyetine Kazandırdıkları”, Uluslararası Türk Dünyasının İslâmiyete 2014, ss. 3-5. Katkıları Sempozyumu (31 Mayıs - 1 Haziran 2007), Isparta 2007, s. 354. 37Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, İstanbul 1984, ss.12-13. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 392 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ dan medreseye çevirmiş ve başına ellişer akçe 4. Medreselerin Islahatından, Kaldırılışına yevmiye ile çalışan müderrisler atamıştır. Bu Kadar Olan Dönem (M.1913-1924): XVIII. yüzyıl- medreseler medreseye dönüştürülen sekiz kilise- da Osmanlı Devleti’nde yapılan ıslahat hareketleri ye nispetle “Sahn-ı Semân veya Semâniye Medre- askeri karakterli olup, devletin yeni mektepler seleri” şeklinde isimlendirilmiştir. Fatih dönemi açmasıyla medreseler kendi kaderine terk edilmiş- medreselerinin en yüksek eğitimin verildiği med- tir.41 Yapılan ıslahat faaliyetleri sonucu Dârü’l- reseler bu medreseler olmuştur. Semâniye medre- Hilâfetil’l-Âliye ismiyle kurulan medreselerin mü- selerinin arka tarafında ve bunlara nispeten daha derrislik sistemi, idare şekli, müfredâtı ve öğrenci- küçük olan medreseler kurulmuştur. “Mûsıla-i lerinin nitelikleri ile ilgili yenilikler getirilmiştir. Sahn” veya “Tetimme” adı verilen bu medreseler Bu dönemde Dârü’l-Hilâfetil’l-Âliye ismiyle anılan derece bakımından orta derecedeki öğrencilerin İstanbul’daki Medreselerin tahsil süresi 12 yıl ola- eğitim aldığı ve Sahn-ı Semân medreselerine öğ- rak düzenlenmiş olup hazırlık kısmı haricinde Tâlî renci yetiştiren medreseler olmuştur. Kısm-ı Evvel, Tâlî Kısm-ı Sânî, Âlî Kısım olmak üzere üç bölümden oluşmaktaydı.42 Fatih dönemi medreselerini Sahn-ı Seman ve Tetimme medreselerinin kurulması sonrasında Uzun yıllar İslâm dünyasına eğitim öğretim düşükten yükseğe Hâşiye-i Tecrîd Medreseleri, vererek hizmet eden medreseler, Osmanlı Medre- Miftah Medreseleri, Telvîh Medreseleri, Hâriç selerini kapatan 3 Mart 1924 tarihli Tevhîd-i Medreseleri, Mûsıla-i Sahn Medreseleri, Sahn-ı Tedrîsat Kanunu ile eğitim hayatından çekilmiştir. Semân Medreseleri38 şeklinde sıralayabiliriz 5. OSMANLI DÖNEMI KELÂM ÖĞRETİMİNDE 3. Kânûnî Dönemi Süleymâniye Medresele- EL-BEYZÂVÎ’NIN YERİ rinden, Medreselerde Yapılan Islahatlara Kadar Olan Dönem (M.1557-1913: Fâtih tarafından ku- Nizamiye Medreseleri, Anadolu medreseleri için rulan Semâniye Medreselerinde tıp ve matematik bir örnek olmuş, bu medreselerin eğitim sistemi gibi pozitif ilimlerin eğitimini verecek medrese- Osmanlı medreselerine de aktarılmıştır. Hanefi- ler yoktu. Bu ihtiyaçtan dolayı, Kânûnî tarafın- Mâturîdî îtikad anlayışını benimseyen Osmanlı dan mevcut medreselere ilaveten tıp ve matema- ilim geleneğinin rey taraftarı olması, medresele- tik eğitimi veren medreseler kurulmuş, bunlarla rin kelâm ilmine çok yoğun yer vermesini sağla- birlikte bir tane de Dârü’l-Hadis Medresesi açıl- mıştır. En yoğun kelâm eğitimi ise Fatih dönemi mıştır. Kânûnî döneminde Süleymâniye Medre- medreselerinde verilmiştir. Medreselerin ilk sı- selerinin yapılmasıyla, Osmanlı Medreseleri dü- nıflarında akâid dersleri şerhleriyle birlikte oku- şük olandan yüksek olana Hâşiye-i Tecrîd Medre- tulmuştur. Osmanlı hükümdarı Fatih Sultan seleri, Miftah Medreseleri, Telvîh Medreseleri, Mehmed Han, İslâm tarihinde bir ilk olarak, bir Hâriç Medreseleri, Dâhil Medreseleri, Sahn-ı nizamname yayınlayarak medreselerde okutula- Semân Medreseleri, Süleymaniye Medreseleri, cak kelâm kitaplarını dahi belirlemiştir. Bu ni- Altmışlı Medreseler, Süleymâniye Dârü’l-Hadisi39 zamnameye giren kelâm, Osmanlı medreselerinin şekilde sıralanmaktaydı. en temel derslerinden biri olmuştur. Ders kitabı XVII. ve XIX. yüzyıllarda medreseler, çeşit- olarak da, felsefe ile birleştirilmiş olan lenerek, on iki çeşide ulaşmıştır.40 Müteahhirûn dönemi Eş’ârî kelâm kitapları ter- cih edilmiştir. Osmanlı medreselerinde kelâm, en 38İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı, Ankara 2014, ss. 5-12. 39Cahid Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı medreseleri, İstanbul 2005, 41Cahid Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı medreseleri, C. I, s. 76. C. I, s. 74. 42Osman Demirci, “Osmanlı Medreselerinde Kelâm Öğretimi (İznik, Bursa, 40Cahid Baltacı, XV-XVI. Yüzyıllarda Osmanlı medreseleri, C. I, ss. 73-75. Edirne, İstanbul)”, s. 41. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 393 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ son Hariç Elli Akçeli medreseler programında Tavâli’u’l-Envâr ve onun özeti olan Misbâhu’l- bulunmuş daha üst medreselerde ise, kelâm ders Ervâh etrafında araştırılacaktır. Bu eserlerden programına alınmamıştır.43 Devletin ve toplumun Misbâhu’l-Ervâh, el-Beyzâvî tarafından eğitime devamı, rey taraftarı Sünnî İslâm düşüncesinin yeni başlayan öğrenciler için hazırlanmış bir eser korunmasıyla ilişkili görülmüş, bu sebeple kelâm, olup hangi medreselerde hangi şartlarda okutul- Osmanlı medreselerinin en temel dersi olarak duğuna dair bir bilgi tespit edemedik. Ancak kabul edilmiştir. Tavâli’u’l-Envâr’ın medreselerde okutulduğuna dair kesin bilgilere sahibiz. Osmanlı Medreselerinin kelâmî geleneğini, Eş’arî kelâm âlimleri olan Fahreddin er-Râzî İlk dönem medreselerinde hadis alanında (H.Ö.606-M.Ö.1210), Sadeddin et-Teftazâni el-Buhari’nin Sahih’i, tefsir alanında ez- (H.Ö.793-M.Ö.1390) ve Seyyid Şerif el-Cürcânî Zemahşeri’nin Keşşaf’ı, el-Beyzâvî’nin Envaru’t- (H.Ö.815-M.Ö.1413) belirlemiştir. Daha çok Tenzil adlı eseri okutulmuştur. Fıkıh alanında müteahhirûn dönemi Eş’arî kelâm kitapları med- Kudûrî’nin Muhtasar’ı, Siraceddin Muhammed reselerde okutulmuş, el-Gazzâlî, başta ilimlerin Secavend’in Ferâiz’i, Ali b. Ebubekir el- tasnifi olmak üzere Osmanlı âlimlerini birçok Mergınânî’nin el-Hidâye’si, Burhânü’ş-Şerîa açıdan etkilemiştir. Seyyid Şerif el-Cürcânî ve et- Mahmud’un el-Vikâye’si, okutulmuştur. Akâid Teftazânî medreseye yön veren en önemli alnında el-Îcî ve Ömer en-Nesefî’nin Akâid’i, müteahhirûn dönemi kelâmcıları olup, bu iki Ahmed b. Cafer el-Hanefî’nin Akâidü’t-Tahâvî’si, âlime ait birçok eser, medresede ders kitabı ola- fıkıh usûlü alanında et-Teftazâni’nin Telvih’i, rak okutulmuştur. Müteahhirûn dönemi kelâm Celaleddin Ömer bin Ahmed el-Habbâzî’nin anlayışı, kelâmın meşrûiyetinin sorgulanmasına Muğnî’si, İbni Hacib’in Müntehâ’sı, Abdullah b. yol açarak, felsefi yönü olmayan bir kelâm ilmi Ahmed el-Hasefî’nin Menâru’l-Envâr’ı okutul- talep edilerek, felsefe öğrenmenin gereksiz oldu- muştur. Kelâm alanında ise bir Şii kelâm eseri ğu da söylenecektir.44 olan et-Tûsî’nin Tecrîdu’l-Kelâm’ı,46 Eş’arî ekolü kelâmî eserleri olan el-Beyzâvî’nin Tavâli’u’l- Öncelikle el-Beyzâvî’nin, Osmanlı’nın tüm Envâr’ı ve el-Îcî’nin el-Mevâkıf’ı okutulmuştur.47 zamanlarında üzerinde en çok durulan belki de en önemli eserinin, Kâdı Tefsiri diye meşhur olan Kelâm öğretimi açısından Fatih döneminde Envâru’t-Tenzil olduğunu söylememiz gerekir. açılan Tetimme ve Semâniye Medreselerinin Öyle ki, padişah ve ileri gelen devlet adamlarının ulaştığı ilmî seviyeye sonraki dönemlerde ulaşı- katıldığı “huzur dersleri” denilen münazaralı lamamıştır. Fatih Sultan Mehmed’in felsefî ve ak- sohbetlerin amacı, sırf el-Beyzâvî’nin Envâru’t- lî ilimlere olan merakı, medreselerin müfredatına Tenzil’ini okumaktı.45 Birçok kelâmî meseleyi da yansımıştır. Bu dönemde medrese tarihinde tefsirinde açık açık tartışsa da, bu eseri üzerine ilk defa kelâm kitaplarının okutulması kanunla doyurucu çalışmalar yapılması sebebiyle çalış- belirlenmiştir. Buna göre kelâm, Dâhil Medrese- mamızın konusu müellifimizin kelâmî görüşleri- lere kadar her seviyedeki medreselerde farklı ki- ni, kelâm kitapları çerçevesinde araştırmak oldu- taplardan okunacaktır. Bu dönemde kelâm eğiti- ğundan tefsiri ile ilgili konulara girmiyoruz. Do- mi o kadar yayılmıştır ki, Yirmili Medreseler layısı ile müellifimizin Osmanlı kelâm geleneği Seyid Şerf el-Cürcânî’nin Hâşiye-i Tecrîd kitabı- üzerindeki etkileri önemli bir kelâm kitabı olan nın ismine izafeten “Tecrid Medreseleri” diye 43Osman Demirci, “Medrese Geleneğinde Akâid ve Kelâm İlmi”, Kelâm Araştırmaları Dergisi, yıl. 2013, C. XI, S. 1, s. 255. 46 Bu eser Tecrîdu’l-Kelâm ismiyle meşhur olmuş olup Tecridu’l-İtikâd 44Osman Demirci, “Medrese Geleneğinde Akâid ve Kelâm İlmi”, s. 257. veya Tecrîdu’l-Akâid isimleri ile de anılır. 45Ebu’l-Ûlâ Mardin, Huzur Dersleri, s. 13. 47Mustafa Bilge, İlk Osmanlı Medreseleri, s. 43-55. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 394 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ anılır olmuştur. Taşköprizâde’nin otobiyografi- nuna dayanmaksızın, medrese müfredatının dışın- sinden edindiğimiz bilgiye göre, yine bu medre- da kalmıştır. Tam olarak hangi medresede okutul- selerde, el-İsfehânî’nin Tavâli’ şerhi, Nasîruddin duğu tespit edilemeyen et-Teftazânî’nin Şerhu’l- et-Tûsî’nin Tecridu’l-Kelâm’ı Seyid Şerif’in bu Akâid’i, Celâleddin ed-Devvânî’nin “Celâl” olarak eserlere yaptığı hâşiyeleri ile beraber okutulmuş, bilinen Şerhu’l-Akâidi’l-Adûdiyye’si ve Hayâlî bu kitapların okutulmasına Otuzlu Medreselerde Ahmed Efendi’nin “Hayâlî” diye bilinen Hayâlî de devam edilmiştir. Taşköprizâde, müderrislik Hâşiyesi medreselerde okutulmuştur.50 yaparken Yirmi akçeli medreselerde kelâm Osmanlı medreselerinde okutulan kelâm ki- derslerinde Hâşiye-i Tecrid’in baştan “umûr-u tapları, Kânûnî’den önce ve Kânûnî’den sonra âmme”ye kadar olan bölümünü okuttuğunu, Mif- okutulanlar şeklinde temelde ikiye ayrılabilir. tah Medresesinde yine Haşiye-i Tecrid’in “umûr- Klasik dönem medreseleri olarak isimlendirile- u âmme” bahsinden “vücûbu’l-imkân” bahsine bilecek Kânûnî’den önceki medreselerde, kadar olan kısmını okuttuğunu, kırk akçeli med- müteahhirûn dönemi Eş’arî kelâmcılarının eser- resede Şerh-i Mevâkıf’ın “vücûbu’l-imkân” konu- leri olan Tavâl’iu’l-Envâr, el-Mevâkıf, Şerhu’l- sundan “araz” konusuna kadar olan bölümünü Mevâkıf, Şerhu’l-Makâsıd gibi eserlerin yanı sıra, okuttuğunu, Elli Akçeli Hariç Medresesinde yine Şiî olan et-Tûsî’nin Tecrîdu’l-Kelâm’ı, Seyyid Şe- Şerh-i Mevâkıf’ın “İlahiyat” bahsini okuttuğunu, rif el-Cürcânî’nin bu eser üzerine yazdığı Hâşiye- Atmış Akçeli Medresede de yine şerh-i Mevâkıf’ı i Tecrîd’i gibi kitaplar okutulmuştur. Kânûnî son- okuttuğunu söylemektedir.48 rası Osmanlı medreselerinde okutulmaya devam Bu bilgiler bize, bir taraftan dönemin medre- eden kelâm kitapları ise daha kısa, basit ve felsefî se eğitiminde kelâm eğitiminin ağırlığına dair konulardan mümkün olduğunca uzak duran Mol- ipuçları verirken diğer taraftan mezhep taassu- la Celâl, Şerhu’l-Akâid, Hayâlî gibi eserler olmuş- bunun olmadığını göstermektedir. Çünkü, Os- tur. Bu eserlerin okutulmasında da belli bir stan- manlılar her ne kadar Hanefî-Mâturîdî geleneği dart bulunmamaktadır. benimsese de bu dönemde yukarıda da görüldüğü 26 Şubat 1910 yılında yayınlanan Medâris-i üzere, Eş’arî, hatta Şiî kelâm kitapları medrese- İlmiye Nizamnamesi ile düzenlenen programda lerde yaygın olarak okutulmuştur. kelâm öğretimi, ancak medreselerin yedinci ve Tetimme Medreselerinde el-Beyzâvî’nin sekizinci yıllarında kendine yer bulabilmiştir. Tavâli’u’l-Envâr’ı, el-İsfehânî’nin şerhiyle birlikte Buna göre, medresenin yedinci yılında sadece okutulmuş Kırklı Medreselerde et-Teftazânî’nin Şerhu’l-Akâid, sekizinci yılında da yine Şerhu’l- Şerhu’l-Akâid’i yine Kırklı ve Hariç Ellili Medre- Akâid bu sefer Hayâlî şerhiyle okutulacaktır. 1 selerde Şerhu’l-Mevâkıf okutulmuştur. Bu kitap- Ekim 1914 yılında yayınlanan “Islah-ı Medâris lara ek olarak Şerhu’l-Mevâkıf kadar olmasa da, Nizâmnâmesi” ile de bütün medreseler “Darü’l- et-Teftazânî’nin Şerhu’l-Makâsıd’ı ile II. Bayezıd Hilafetü’l-Âliye Medresesi” adı altında birleşti- döneminden itibaren Celâleddin ed-Devvânî’nin rilmiştir. Her birinin öğretim süresi dörder yıl İsbât-ı Vâcib’i de okutulmaya başlanmıştır.49 olan Tâli Kısm-ı Evvel, Tâli Kısm-ı Sâni, Kısm-ı Âli olarak üç kısma ayrılmıştır. Tâli Kısm-ı Evvel Osmanlı medreselerinde okutulan kelâm ki- ve Tâli Kısm-ı Sâni’nin müfredatına kelâm dersi tapları Kânûnî sonrası dönemde herhangi bir ka- girememiştir. Ancak, dört senelik Kısm-ı Âli öğ- 48Taşköprîzâde, İsâmu’d-Din Ebu’l-Hayr Ahmed Efendi, eş-Şakâiku’n- Nu’mâniyye fî Ulemâi’d-Devleti’l-Osmâniyye, Beyrut, 1975, s. 325-341. 50Mustafa Sait Yazıcıoğlu, “XV. ve XVI. Yüzyıllarda Osmanlı (Taşköprizâde’nin kendi otobiyografisinden) Medreselerinde İlm-i kelam Öğretimi ve Genel Eğitim İçindeki Yeri”, 49Osman Demirci, “Medrese Geleneğinde Akâid ve Kelâm İlmi”, s. 259. Ankara Ün. İslâmî İlimler Enstitüsü Dergisi, S. IV, Ankara, 1980, s. 273. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 395 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ retiminin her senesine kelâm dersi konularak, gin bir kelâm eğitimi verilirken, Kanûni’den iti- kelâm hak ettiği değeri yeniden kazanmıştır.51 baren kelâm eğitiminin iyice sınırlandırıldığını ve basitleştirildiğini anlıyoruz. Osmanlı’nın kuru- Medreselerin ıslahı meselesi, gerçek anlamda luşundan Fatih dönemine kadar olan süre ile Fa- II. Meşrûtiyet ile beraber gündeme gelmiştir. Bu tih’ten de Kanûnî’ye kadar olan süre zarfında el- dönemde medreseler üzerine birçok yazılar yazı- Beyzâvî’nin kelâmî eserlerinin, şerh ve haşiyele- larak, medreselerin ıslahına yönelik önerilerde rinin okutulduğunu biliyoruz. Kanûni’den med- bulunulmuştur. Yeni müfredatta, kelâm öğreti- reselerde yapılan ıslahatlara kadarki süre zarfında mine öncelik verilmiş, bilim ve felsefeye uyumlu el-Beyzâvî’nin kelâm kitapları olan Tavâli’ve yeni kelâm kitaplarının yazılması tavsiye edilmiş- Misbâh’ın veya bunlar üzerine yazılmış herhangi tir. Ayrıca şartların değişmesiyle klasik kelâm ki- bir şerh veya hâşiyenin resmî olarak okutulduğu- taplarının dayandığı ilmî dinamiklerin değiştiği na dair bir delil tespit edemedik. Ancak, resmî düşünülerek, kelâm kitaplarının yeni bir tarz ile olarak medrese müfredatında bulunmaması, ilim yazılmasının gerekliliği dile getirilmiştir. Bunun dünyasının bu eserlere uzak olduğu anlamına paralelinde de “Yeni İlm-i Kelâm” düşüncesi ge- gelmemektedir. Üsküp kadısı Mustafa Sıdkı bu hu- lişmiştir. Abdullatif el-Harpûtî ve İzmirli İsmail susta güzel bir örnektir. Mustafa Sıdkı, el- Hakkı tarafından yazılan “Yeni İlm-i Kelâm” ko- Beyzâvî’nin önemli kelâm kitabı olan Tavâli’u’l- nulu kelâm kitapları bu düşünce etkisiyle yazıl- Envâr’ını Türkçe’ye çevirmiştir.53 Mustafa Sıdkı’nın mış eserlerdir. doğum ve ölüm tarihini tam olarak bilmesek de, Osmanlılar döneminde, birer kelâm eseri tercümeye H.1163-M.1749 Cemâziye’l-Âhirinde olarak Mâturîdî akâid metinleri de revaçtadır. Bir başladığını ve H.1165-M.1751 Muharreminde bitir- Mâturîdî kelâmcısı olan Ebû Hafs Necmeddin diğini biliyoruz. Bu da bize ilgili dönemde resmî Ömer b. Muhammed en-Nesefî’nin Metnü’l- olarak okutulmasa da medrese dışı ilim çevrelerinde Akâid isimli eseri, Eş’arî kelâm ekolüne bağlı olan el-Beyzâvî’in kelâmî eserlerine ilginin devam etti- Teftâzânî’nin yazdığı şerh ile okutulmuştur. Islah ğini göstermektedir. Mustafa Sıdkı’nın müellifimi- edilen medreselerin müfredatında da Mâtürîdî zin Tavâli’u’l-Envâr’ını tercüme etmesi duyulan bu kelâm geleneğine ait akâid metinlerine yoğun ilgi sebebiyledir (Tablo 1, 2). olarak yer verilecektir. 1915-1916 yıllarında ha- zırlanan müfredatta, bu medreselerde okutulacak 6. OSMANLI DÖNEMİNDE EL-BEYZÂVÎ’DEN olan eserlerde de bir farklılık olacak, medresele- ETKİLENEN ÂLİMLER VE rin “Tâli” kısımlarındaki müfredatta Emâlî, YAPTIKLARI ÇALIŞMALAR Akâid-i Nesefiye, Müsâyere, Kaside-i Nûniye el-Beyzâvî’nin muhtasar kelâm eseri Misbâhu’l- Şerhi, kitapları yer alırken, “Âlî” kısmı müfreda- Ervâh’ını yeni medrese öğrencileri için hazırladı- tında ise Şerhu’l-Akâid, Şerhu’l-Makâsıd, el-Milel ğını biliyoruz. Muhtasar olması sebebiyle bu eser ve’n-Nihal, Molla Celâl ve Tehzîbu’l-Kelâm ki- Tavali’u’l-Envâr’ın gölgesinde kalmıştır. Osmanlı tapları yer alacaktır.52 döneminde müellifimiz üzerinde yapılan çalışma- Yukarıdaki anlattıklarımızdan, Osmanlı lar Tavali’u’l-Envâr ve tefsiri Envâru’t-Tenzil medreselerinde Fatih zamanından itibaren zen- çerçevesinde yoğunlaşmıştır. Osmanlı dönemi ilim adamlarının hâl tercümelerinin yapıldığı 51Mustafa ŞANAL, “Osmanlı Devleti’nde Medreselere Ders Programları, Öğretim Metodu, Ölçme ve Değerlendirme, Öğretimde İhtisaslaşma 53Eserin yazması için bkz: İstanbul Süleymaniye Kütüphanesi Giresun Bakımından Genel Bir Bakış”, Erciyes Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü bölümü no: 160. Ayrıca bu tercüme hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Dergisi, S. 14, Yıl: 2003/I, s. 154-156. Kamil Tiftik, “Kadı Beyzâvî’nin “Tavâli’u’l-Envâr”ının Mustafa Sıtkı'ya Ait 52Osman Demirci, Osman Demirci, “Osmanlı Medreselerinde Kelâm Öğre- Tercümesi”, Yüksek Lisans Tezi Marmara Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü, timi (İznik, Bursa, Edirne, İstanbul), s. 349. İstanbul, 1997. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 396 Mustafa AYKAÇ NÂSIRUDDİN EL-BEYZÂVÎ VE OSMANLI KELÂM GELENEĞİNDEKİ YERİ TABLO 1: Osmanlı Devletinin başlangıcından, Fatih devrine kadar el-Beyzâvî’nin eserlerinin hangi medreselerde okutulduğunu gösteren tablo. el-İsfehânî’nin Matâli’u’l-Enzâr’ı veya Medrese Türü: el-Beyzâvî’nin Tavâli’u’l-Envâr’ı el-Cürcânî’nin Hâşiyesi Şerhu Tavâli’si Telvih Medreseleri dengi medreselerde Okutulmakta --- --- Ellili Hâriç Medreseleri dengi Okutulmakta --- --- medreselerde TABLO 2: Fatih’ten Kanûnî’ye kadar el-Beyzâvî’nin eserlerinin hangi medreselerde okutulduğunu gösteren tablo. el-Beyzâvî’nin Tavâli’u’l- el-İsfehânî’nin Matâli’u’l-Enzâr’ı (veya Medrese Türü: el-Cürcânî’nin Hâşiyesi Envâr’ı Şerhu Tavâli’i) Yirmili/Hâşiye-i Tecrîd Medreseleri --- Okutulmakta Okutulmakta Otuzlu/Miftah Medreseleri --- --- --- Kırklı/Telvih Medreseleri --- --- --- Ellili/Hâriç Medreseleri --- Okutulmakta --- Dâhil / Mûsıla-i Sahn / Tetimme Medreseleri Okutulmakta Okutulmakta --- Sahn-ı Semân Medreseleri --- --- --- kaynaklarda, “el-Beyzâvî üzerine şerhi vardır.”, Müellifimizin kelâm kitaplarının etkilediği “el-Beyzâvî üzerine haşiyesi vardır.”, “el-Beyzâvî âlimleri şöyle sıralayabiliriz: üzerine ta’lîk yazmıştır.”, “Şerh-i el-Beyzâvî’si Abdurrahman Rahmi el-Bursevî (Mevczâde): vardır.” v.b kapalı ifadeler kullanılmıştır. Bu ifa- Bursa’lı olup Bursa hisarındaki Nasuhî dergâhı delerle müellifimizin meşhur kelâm kitabı şeyhlerinden Kemter Ali Efendi halifelerinden- Tavâli’den başka, belki de ondan daha meşhur dir. Vefat tarihi H.1161 yılı olup Tahkîkât Ale’l- tefsiri Envâru’t-Tenzil’in de kastedilmesi müm- Beyzâvî adında bir eseri vardır.54 kündür. Ayrıca müellifimizin tefsiri üzerine de Abdurrahman b. Mehmet b. Ömer el-Halebî: birçok, belki de kelâm kitaplarından daha çok II. Beyazıd dönemi âlimidir. Yazdığı tâlikâtı şerh ve haşiye yazılmıştı. Bursalı Mehmet Ta- Şerhu’l-Matâli’ haşiyesi üzerinedir.55 hir’in eseri, Osmanlı Müellifleri’nin birinci cildi- Ahmed b. Muhammed: Müellifimizin nin 46-48. sayfalarında, Envâru’t-Tenzil üzerine şerh yazan kırk altı (46), ta’lik yapan yirmi beş Tavali’u’l-Envâr’ına şerh yazmıştır.56 (25), haşiye yazan beş (5) olmak üzere toplam Alâeddin Ali b. Mehmet Kuşçu: Sultan II. yetmiş altı (76) ilim adamının listesi bulunmak- Mehmet dönemi meşhur âlimlerinden olup, Aya- tadır. Bu liste, müellifimizin kelâm kitapları üze- sofya Medresesi müderrislerindendir. Emir Uluğ rinde çalışma yapan âlimlerin tespiti açısından Bey’in öğrencilerinden olup Hocazâde ile akraba, önem arzetmektedir. Bu noktada Envâru’t-Tenzil Ali et-Tûsî ile arkadaştır. Seyyid Şerif el- tefsiri üzerine çalışan âlimlerin, aynı zamanda Kelâm kitabı Tavâli’ üzerinde de çalışma yapmış, eser vermiş olma ihtimalini gözden uzak tutma- 54Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul H. 1333, C. I, s. 363. 55Taşköprîzâde, eş-Şakâik, s. 195. mak gerekir. 56Bursalı Mehmet Tahir, Osmanlı Müellifleri, C. I, s. 222. Journal of Islamic Research 2016;27(3) 397
Description: