ebook img

müzikal algı ve deşifrede gestalt yaklaşımı PDF

12 Pages·2017·1.24 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview müzikal algı ve deşifrede gestalt yaklaşımı

The Journal of Academic Social Science Studies International Journal of Social Science Doi number:http://dx.doi.org/10.9761/JASSS7132 Number: 61 , p. 25-36, Autumn III 2017 Yayın Süreci / Publication Process Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date - Yayınlanma Tarihi / The Published Date 15.06.2017 20.11.2017 MÜZİKAL ALGI VE DEŞİFREDE GESTALT YAKLAŞIMI GESTALT APPROACH ON MUSICAL PERCEPTION AND MUSICAL SIGHT-READING Yrd. Doç. Dr. Erdem Çağlar ORCID ID: orcid.org/0000-0003-3465-4515 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Anabilim Dalı Doç. Fatih Akbulut ORCID ID: orcid.org/0000-0002-1343-4882 Ondokuz Mayıs Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öz Bu makalede, bilişsel psikolojik yaklaşımlardan gestalt yaklaşımının müzik ala- nındaki işleyişi ele alınmış; konu ile ilgili verilerin toplanmasında kaynak taraması yapı- larak betimsel araştırma yöntemi uygulanmıştır. Algısal bütünlük temeline dayalı bu yaklaşımın başlıca prensiplerinin müzikal sentaks (söz dizimi) ile doğrudan bağlantıları ortaya çıkarılmaya ve deşifre becerisindeki yapılandırma alanlarıyla ilişkilendirilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda çeşitli kaynaklar incelenip değerlendirilmiş, örnekler su- nulmuştur. İncelenen örnekler neticesinde şekil-zemin, yakınlık, benzerlik, ortak yön, sade- lik, gruplama ve tamamlama ilkelerinin müzik alanında da etkin olarak yer aldığı, bu bağlamda notasyon üzerinde okuyucunun bilişsel algılamasına yönelik düzenlemelerin var olduğu anlaşılmaktadır. Gestalt yaklaşımının şekil-zemin prensibi ile tema, eşlik ve ritmik yapı arasındaki ilişki; gruplama prensibi ile melodik, armonik ya da ritmik grup- ların algılanması anlaşılmaktadır. Yakınlık, benzerlik, tamamlama, ortak yön ve sadelik prensipleri ise eserlerin dönemsel veya yapısal özelliklerinin çözümlenmesinde etkin olarak rol oynamaktadır. Bütün bu prensipler, icracının deşifre (müzikal ilk okuma) aşamasında çözümleme yaparak yorumladığı eserin algılanmasında büyük bir önem ta- şımaktadır. Taranan çeşitli kaynaklarda da bu doğrultuda düşünceler olduğu görülmekte- dir. Gestalt yaklaşımı ve temel prensiplerini müzik ile ilişkilendirmenin, müzikal algımı- zı, müziği oluşturan taslağı, bu taslak içerisinde yer alan metrik ve tonal ögelerin oluş- turduğu ritmik, melodik ve armonik yapıları ve aralarındaki anlam ilişkisini görme yö- nünde geliştireceği düşünülmektedir. Bu tümel yaklaşım genel anlamda müzikal ilk okumada ögelerin değil, anlamlandırılmış yapıların süreçlendirilmesi anlayışını kazan- dırmaktadır. 26 Erdem Çağlar & Fatih Akbulut Anahtar Kelimeler: Gestalt, Deşifre, Metrik Öge, Tonal Öge, Yapılandırma, Müzikal Sentaks Abstract In this article, the functioning of gestalt approach, one of the cognitive psycho- logical approaches in music field, has been taken in hand and a descriptive method has been applied through resource scan for the data aggregation about the subject. A connec- tion between the gestalt fundamental principles and musical syntax has been tried to be established and this connection has been associated with the configuration fields of sight-reading abilitiy. Various resourches have been reviwed and assessed and some ex- amples have been presented in this direction. As a result of examined samples, it has been understood that the laws of figure- ground, proximity, similarity, common direction, simplicity, closure and grouping is ef- fectively taken place in music and therefore, the presence of the arrangements based on the cognitive perception of the reader on notation. The figure-ground principle provides the understanding of the relationship between musical theme, accompaniment and rhythmic structure while the other principles aforementioned assume an active role to define the periodical and structural features of a musical piece. There seems to be the confirming opinions in this direction by the scanned re- sourches. It is believed that the association of gestalt principles with music will progress the musical perception in the direction of seeing the outline of the music and the rhyth- mic, melodic, harmonic structures which isconstituted by the metric and tonal units and in the direction of seeing the meaningful relationship between this structures. Also it is believed that this integral approach will provide the acquirement about the understand- ing of structural process of written music while reading at first sight. Keywords: Gestalt, Sight-Reading, Metrical Unit, Tonal Unit, Configuration, Musical Syntax 1. Giriş duyma, besteci ile benzer duygular hissetme Kendimizi ifade etme, olayları veya veya günlük yaşamımıza bağlı ruh hallerimiz düşünceleri diğer insanlara aktarma ve bu ile müzikal yorumlara yansıyabilmektedir. aktarma sırasında hissedilen duyguların pay- Müziğin fizyolojik ve teknik olguları, ruh laşımı, insan varolageldiğinden beri bir ihti- hallerimiz ve anlatıma dönüştürdüğümüz yaç olarak göze çarpmaktadır. Duygu ve dü- müzik materyali arasındaki vasıtalardır; dola- şüncelerin en güzel yansımalarından biri olan yısıyla psikolojik durumumuzun, üzerlerinde müzik, insan ve insanın toplumsal yaşamdaki önemli bir etkisi olduğu söylenebilir. Bu açı- ihtiyaçları ile ilgilenen psikoloji ve sosyoloji dan bakıldığında; psikolojik yaklaşımların, gibi bilimlerle yakından ilişkilidir. özellikle de algı psikolojisi yaklaşımlarının Müziğin fizyolojik ve psikolojik bo- müzik sanatı içinde anlam bulabildiğini söy- yutları bulunmaktadır. Anatomik yapı, buna lemek doğru olacaktır. bağlı kas hareketi ve duyu organlarının algı- 1900’lü yılların başında psikoloji, fel- sal hassasiyeti gibi kavramlar müziği, fizyolo- sefeden ayrılarak çeşitli yaklaşımlar yaratmış- jik bir olgu olarak göstermektedir. Teknik tır. Psikoloji bilimi yapısalcılık, işlevselcilik, boyutu daha çok mekanik olarak düşünül- davranışçılık gibi akımlarla insan davranışla- mekte, müzikal sentaks ve buna bağlı motor rını ve düşüncelerini incelemeye çalışmıştır. becerinin korelasyonu gibi durmaktadır. Öte Her öğenin bir duyum olarak algılanması yandan duyguların müzikaliteye yansıması gerektiğini düşünen yapısalcılar karmaşık ise psikolojik bir olgu olarak göze çarpmakta- zihinsel yaşantıların, bütünün öğelerine ve dır. Psikolojik durumumuz, esere yakınlık bileşimlerine bakarak açıklanabileceğini dü- Müzikal Algı ve Deşifrede Gestalt Yaklaşımı 27 şünmüşlerdir. Özellikle içebakış yöntemini da çizgi sayısını gruplayarak belirleyebilir; benimsemişlerdir. Bunun gibi James ve benzerlik ilkesi ile algı daha etken hale getiri- Dewey de işlevselcilik okulu ile 1800’lerin lebilir, çünkü algılanan nesnelerdeki renk ve sonunda psikolojiye farklı bir bakış açısı ge- şekil benzerlikleri kalıp olarak dikkat çekerler. tirmiştir. İşlevselciler, çevrenin ve zihnin Belirsiz şekilleri görmede, birey bir defada uyumu ile ilgilenmiştir. Watson ise, 1900’lerin yalnızca bir birim ya da bir bütün ayırt edebi- başında davranışçılığı geliştirerek içebakışı lir. Bu araştırmacılar, gestalt yaklaşımının reddetmiş ve sadece davranışın değerlendi- işitsel analoglarına da dikkat çekmişlerdir. rilmesi gerektiğini iddia etmiştir. 1900’lerin Koffka, ses perdeleri arasındaki ilişkinin, başında Almanya’da Gestalt Okulu ortaya mevcut ses perdesinin kendisinden daha çıkmış, diğer okulların parçacı yaklaşımını önemli olduğunu gözlemlemiştir. Ehrenfels, eleştirerek bütüncül psikolojiyi savunmuşlar- bir melodinin, farklı bir tona göçürülse dahi, dır. Bu yaklaşıma göre davranışlar öğeler kimliğini, bütün bir birim olarak koruduğunu arasındaki ilişkilerle ve bütüne göre açıklana- gözlemlemiştir. Max Wertheimer, 1923 yılında bilir.“Bütün parçalarının toplamından fazladır” müzikal gruplamalar üzerinde çalışmaya (Morgan, 2006: 4). başlamış ve sonra da şunu yazmıştır: Gestalt ilk bilişsel öğrenme kuramı- “Yapısal ihlallere uğramamış melodiler dır. 1912 yılında Almanya’da Wertheimer ile kolaylıkla göçürülebilmektedirler. Anlam ifade başlamış, daha sonra onunla birlikte Koffka etmeyen ses bileşimlerini hatırlayabilmek oldukça ve Köhler’in çalışmalarıyla geliştirilmiştir. zordur. Bu nedenle de, bu tür bir materyali anlam- Köhler, izomorfik kuramı geliştirerek evrenin lı bir yapıya dönüştürme yönünde bir meyil söz bütün yapılarının dengeye ve uyuma yönel- konusudur” (Blackburn.1985: 21). diğini, insanın da bu arayışta olduğunu söy- Psikoloji, biyoloji, semiotikler ve mü- lemiştir. Ayrı parçaların bütün oluşturmasına zik alanlarındaki içgörüleri bir araya getirme “gestalt” denmektedir. Algılarımızda dünya konusunda disiplinlerarası çalışmalar yapan parçalar halinde değil, bir bütündür (Yıldırım, günümüz araştırmacılarından Mark Reybro- 2015: 225). Parçaların birleşmesi anlamı ortaya uck, işitsel algı ve “gestalt” yaklaşımı ile olan çıkartmaktadır. Bütünün tamamı algılandı- ilişkisini şu şekilde anlatır; ğında uyarıcının gerçek yapısı anlaşılabilmek- “Becerikli bir algı ve eğitimli bir dinleme tedir. soyutlanmış varlıklarla ilgilenmek yerine, onların Gestalt algı kuramına göre, uyarılma yapılar içindeki organizasyonu ve yapılandırılması sonucu duyusal bilgi nesneye dönüştürül- ile ilgilenir. Gestalt psikolojisinin gruplama feno- mektedir. Algı sonucu nesneler, örgütleyici meni organizasyonel prensipler, bilgi edinme, eğilimler olarak adlandırılan bilişsel süreç ile sınıflandırma, planlama ve soyutlama açılarından anlamlandırılmaktadır. formüle edilebilir. Bu formülizasyon statik olmak- 2. Gestalt ve Müzik tan çok dinamiktir” (Reybrouck ,1997: 59). 19. yüzyıl başlarında tümdengelim Amerikalı besteci ve müzik teorisyeni yöntemini savunanlar, Gestalt psikologları- James Tenney ile yine Amerikalı besteci gita- nın, yirminci yüzyılın ilk yarısında yaptıkları rist ve mandolinist olan Larry Polansky’e göre çalışmalar ile desteklenmişlerdir. Kohler, ise müzikal algı; Koffka, Ehrenfels ve Wertheimar’ın çalışmala- “Bir müzisyen için, bir müzik parçası, rı görsel algıda kısımlara ayırma (göz ve bey- anlamsız ses akışı olmaktan ziyade; ses, motif, nin, uyaranı kalıplar ile ilişkilendirilmeleri ya cümle, pasaj, kesit, devinim ve zaman aralıklarının da gruplama aracılığı ile algılaması) ile ilgili- hiyerarşik bir biçimde düzenlendikleri bir örgü ya dir. Yakınlık ilkesi aracılığı ile birey, nokta ya da ağdır. Bu ağın algısal sınırları, oluşturulduğu 28 Erdem Çağlar & Fatih Akbulut seslerin ve ses yapılandırmalarının doğası ile belir- ler, “pragnanz kanunu”nun alt kanunlarıdır- lenir” (Tenney&Polansky,1980: 205)” şeklinde lar. Bu kanunlar insan algısının, dünyayı öge tarif edilir. grupları halinde görme eğilimini tarif eder. Kulak, müziği oluşturan melodik ve 1.Yakınlık ilkesi: Ögeler, zaman ve ze- armonik ögeleri, metrik ve ritmik kurallarla min üzerinde yakınlığa göre gruplandırılırlar. belirlenmiş bir hat üzerine inşaa edilmiş en- 2.Benzerlik ilkesi: Objeler ve olaylar, tı- tegre bütünler halinde özümser. Ögelerin nı, renk ve şekil gibi aynı öz niteliklerle grup- entegrasyonu armonik belirleyicilerin kontro- landırılırlar lü altındadır (Lissa, 1965: 274). 3.Ortak Yön ilkesi: Ögeler, ekstrapole Yukarıdaki söylemden yola çıkarak (tahmin etme, anlam çıkarma) edilmiş tamam- denilebilir ki; bir müzik eseri, kendisini oluş- lamaya göre gruplandırılırlar. turan melodik, armonik ve ritmik ögelerin 4.Sadelik İlkesi: Bilgi, pürüzsüzlük, si- yapılandırılmış enformasyon blokları halinde metri ve düzenlilik tercihine göre gruplandırı- algılanması ile anlamlandırılabilmektedir. Bu lır. bağlamda algısal açıdan melodi, ses perdele- Gestalt düşüncesi, bağımsız parçala- rinin; armoni akor bloklarının; ritim ise metrik rın ya da elementlerin bütüne katkı sağlaması birimlerin gruplandırılarak anlamlı yapılara fikri üzerine kurgulanır. Ancak bu bütün, dönüştürüldüğü şekil hareketleri olarak ta- katkı sağlayan parçaların toplamından daha nımlanabilir. Dolayısı ile yapıyı meydana farklı ya da daha büyüktür. Pragnanz pren- getiren parçacıkların (melodide ses perdeleri, siplerini ihlal eden her yazıt, icracının algısal armonide akorlar, ritimde metrik birimler) düzen farkındalığını engeller (Zentz, 1992: müzikal bütün içerisindeki konumlarından 33). ziyade aralarındaki ilişki önemlidir. 2.1. Gestalt Prensipleri ve Müzikal Gestalt teorisi müzik eğitimcilerine Algıya Yansımaları insan algısındaki fenomeni açıklamaya çalışa- Müzikal algı içerisinde bazı pragnanz rak değerli bir malzeme sunar. Bu teori eği- prensipleri gözlemlenebilmektedir. Aşağıda timcinin, öğrenmenin temel ögelerinin doğal en etkin görülen ilkeler ve bu ilkelerin müzi- eğilimde saklı olduğunun farkına varmasını kal örneklemeleri yer almaktadır. sağlar. Keith Swanwick’e göre gestalt psikolo- 2.1.1. Şekil- Zemin Algısı: jisi; duyusal bilginin, önceki tecrübelere daya- Şekil, zemine göre baskındır ve daha lı olarak anlamlı bütünler halinde organize fazla göze çarpar. Bazen şeklin veya zeminin edilmesidir. Müzik eğitim araştırmacıları durumuna göre bu ilişkinin birbirine yaklaş- Rudolf E. Radocy ve J.David Boyle bilginin tığı veya yer değiştirdiği durumlar olabilmek- dört temel prensip çerçevesinde sezgisel ola- tedir. Şekil-zemin ilişkisi algı sırasında kendi- rak organize edildiğini ileri sürer. Bu prensip- liğinden oluşmaktadır (Şekil 2.1.1.1). Şekil.2.1.1.1 Müzikal Algı ve Deşifrede Gestalt Yaklaşımı 29 Müzikte de görsel algılara benzer du- lar, frekans açısından daha şiddetli ve ses rumlar yaşanmaktadır. İşitsel algımız müzikal rengi açısından daha parlak olduğundan daha sentaks içerisindeki bazı devinim yapılarını fazla dikkat çekebilmektedir. Bu sebeple or- tema (şekil) olarak anlamlandırırken; bazıla- kestral bir yapıtta şekil olarak nitelendirilecek rını da eşlik (zemin) olarak anlamlandırır. Ses yapılar çoğunlukla keman, flüt gibi tiz perde- perdelerindeki tizlik ve peslik olguları, işlev- lere sahip çalgılar tarafından seslendirilirler. sel açıdan akorlardaki gerilim-çözülüm ve Zemin algısında eşlik durumundaki stabilite olguları, metrik yapılardaki değişken- parti veya partiler eserin altyapısını oluştura- lik ve durağanlık seviyesi şekil-zemin algısın- rak şeklin müzikal akışını destekleyen duyuş- daki geçişleri etkileyebilmektedir. Örneğin tiz sal bir fon gibi hareket edebilmektedir (Şekil perde aralıklarının oluşturduğu melodik yapı- 2.1.1.2 ve Şekil 2.1.1.3). Şekil Zemin Şekil 2.1.1.2. Şekil Zemin Şekil 2.1.1.3. Özellikle füg, prelüd gibi polifonik ilişkisinde değişimlere yol açabilmektedir eserlerde temalar partiler arasında sıkça yer (Şekil 2.1.1.4.). değiştirebilmekte, bu durum da şekil–zemin 30 Erdem Çağlar & Fatih Akbulut Şekil Zemin Şekil Zemin Şekil Zemin Şekil 2.1.1.4. 2.1.2. Gruplama lanılarak nesnelerde benzerlikler, şekil oluş- Becerikli bir algı ve eğitimli bir din- turma veya devamlılık durumudur. Benzer leme soyutlanmış varlıklarla ilgilenmek yeri- yapılar birarada görülür ve gruplanır. Örne- ne, onların yapılar içindeki organizasyonu ile ğin birbirine yakın olan nesneler kendi içle- ilgilenir. Gestalt psikolojisi’nin gruplama fe- rinde gruplanır. Dengeleme ise şekil oluştur- nomeni organizasyonel prensipler, bilgi maya yöneliktir ve gördüğümüz parçalar edinme, sınıflandırma, planlama ve soyutla- daha önce öğrendiğimiz bir nesneye benzi- ma açılarından formüle edilebilir. Bu formüli- yorsa eğilimimiz bu parçaların o nesneyi oluş- zasyon statik olmaktan çok dinamiktir. Bu turacak biçimde bir araya getirilmesi yönünde bağlamda müzik, bütünlük, organizasyon ve olacaktır. Devamlılıkta ise aynı yönde hareket teoloji aracılığı ile karakterize edilen dinamik eden veya birbirini takip eden parçalar bütü- bir sistemdir (Reybrouck, 1997: 2). nün algılanmasında beraber görülmektedir. Gruplama çeşitli ipuçlarından yarar- Şekil 2.1.2.1. Zamansal Gestalt algısı, birkaç kay- ve armonik olarak üçe ayırabiliriz. naşma ve ayrışma faktörü ile belirlenmekte- Ritmik Gruplama: dir. Bu faktörlerin en önemlileri, yakınlık ve Gruplamanın müziğe yansımasında benzerliktir (Tenney&Polansky, 1980: 208). ilk göze çarpan ritmik yapılardır. Nota yazı- Yine müzikal bölütlemede de çoğu model, bir mında vuruş (ing:pulse) sayısına göre metrik eserin alt seviye gruplandırma yapısını ön- gruplamalar zaten yapılmakta, benzer ya da görmek için Gestalt’ın yakınlık ve benzerlik aynı süre değerlerine sahip metrik birimler prensiplerini kullanır (Bod, 2002: 27). Müzik gruplandırılarak okuma kolaylığına olanak içerisinde gruplama ilkesini, ritmik, melodik sağlanmaktadır. Metrik grupların vuruşlar Müzikal Algı ve Deşifrede Gestalt Yaklaşımı 31 içerisindeki değerleri sayısal olarak belirtile- gösterilerek çalma hızları belirlenmektedir rek (üçleme, beşleme, altılama vb.) icracıya (Şekil 2.1.2.2). bildirilmektedir. Bu değerler aynı öbek içinde Şekil 2.1.2.2. Yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi üçlüler halinde dikey düzlem üzerinde grup- notalar, performansçı, tüm bir vuruşu kapsa- landırılarak akorları oluştururlar. Akorlar yan nota kümeleri görebilsin diye, vuruşa belirli bir ton merkezi etrafında organize edi- göre çizgiler ile birleştirilirler. Böylece notalar, lirler ve bu merkeze olan eğilimleri (durağan- vuruşun bir kısmına denk gelen bireysel öge- lık, gerilim, çözülme) doğrultusunda katego- ler gibi görülmezler (yakınlık ilkesi). Belirgin rize edilirler. Akorların oluşturdukları devi- olmak için eşit aralıklarla organize edilirler nimler tonal açıdan gruplandırılırlar; örneğin; (pragnanz/sadelik ilkesi). Sap yönleri, ses II-V-I, IV-V-I vb. Üzerine inşaa edildikleri alanı içindeki benzerlikleri belirlemeye yar- ritmik yapı da bu noktada önemli bir rol üst- dımcı olur. lenir. Aynı ritmik ve tonal yapıya sahip akor Armonik Gruplama: devinimleri aynı grup içerisinde görülürler Ses perdeleri kalından inceye doğru (Şekil 2.1.2.3). Şekil 2.1.2.3. Notasyonda, partiler, aralarındaki Melodik gruplama: ilişki müziğin herhangi bir noktasında belir- Melodik gruplama motif ve müzik lensin diye dikey olarak hizalanmıştır (prag- cümlelerinde ön plana çıkmaktadır. Bir motif nanz/yakınlık ve sadelik ilkesi) (Zentz,1992: içinde yer alan sesler bir bütün olarak algı- 34). lanmaktadır. Motifler cümleleri, cümleler 32 Erdem Çağlar & Fatih Akbulut dönemleri veya periyodları oluşturmaktadır. gruplama seviyesi artmaktadır (Şekil 2.1.2.4). Eserin biçimsel yapısı ve bölüm sayısına göre Şekil 2.1.2.4. Ölçüler, tutarlılığı sağlamak ve cümle nin bütün olarak algılanması olarak tarif edi- yönünü göstermek amacı ile tek bir hat üze- lebilir. Kopuk çizgiler veya noktalı resimler rinde yazılır (pragnanz/ortak yön ilkesi) gördüğümüzde boşluklar, zihnimizde bir (Zentz, 1992: 34). şekil oluşturarak tamamlanmaktadır (Şekil 2.1.3. Tamamlama 3.1.3.1). Böylelikle bazı parçaları eksik nesne- Uyarıcılardaki boşlukların zihinsel lerin bütününü hayal edebilmekteyiz. olarak tamamlanarak örgütlenmesi ve nesne- T RKİYE NSAN Şekil 3.1.3.1. Müzik performansı bir süreç duru- notaların ilk okumasına müzikal deşifre den- mudur. Bir zaman diliminden başka bir za- mektedir. Bu ilk okumanın özellikle eserin man dilimine gerçekleşen bu eylem zaman dönem özellikleri, biçimsel durumu veya içerisinde dağılım halindedir. Yeni gelecek karakterine bağlı olarak tahminlerde buluna- müziksel fikirler performans sanatçısıyla rak yapılması seslendirilen eseri kolaylaştıra- senkronize halde duyulabilmektedir. Sanatçı caktır. Bu bağlamda tamamlama, sürece bağlı ve dinleyici arasında anlık paylaşımlar ger- müzikal aktivitelerde sıkça kullanılmaktadır çekleşmektedir. Fakat çoğunlukla sanatçı çal- (Şekil 3.1.3.2). dığı eseri önceden bilmektedir. Bilinmeyen Şekil 3.1.3.2. Müzikal Algı ve Deşifrede Gestalt Yaklaşımı 33 Müzikal tamamlama aynı zamanda, dans noktalarında da söz konusudur. Eğitimli belirli bir tonal yapı içerisinde yer alan akor- bir kulak, belirli bir tonal merkez etrafında larda varolmayan eksik seslerde de gerçekle- organize edilmiş ses grupları aracılığı ile dahi şebilmektedir. Örneğin la minor dizisi içeri- kadansı oluşturan akor kalıplarını duyabil- sinde yazılmış bir eserde la-mi sesleri arasın- mektedir (Şekil 3.1.3.3). Örneğin yine la minor da do naturel sesi tonal yapıya bağlı olarak tonunda la re mi seslerini tek tek duyan bir bulunmaktadır. Seslendirilen la-mi ya da la- müzisyen la sesinde la minor, re sesinde re do aralığı, la minor akoru olan “la-do-mi” minor, mi sesinde ise mi major akorlarını beşli akorunun bölütleri olarak algılanabile- tamamlayabilecektir. cektir. Aynı durum müzikal bir yapıtın ka- Şekil 3.1.3.3. 2.1.4. Algıda Seçicilik 3. Deşifre, Yapılandırma ve Gestalt Büyüklük, hareket, parlaklık, şiddet, Genel anlamda deşifre, yazılı bir mü- algılayıcının durumu, geçmiş ve inanç-tutum ziğin eş zamanlı olarak işitsel ve görsel ilk gibi özelliklere bağlı olarak nesneleri algıla- analizi ve bu analizin belirli bir süreç içerisin- mada sıralama durumu varolabilmektedir. de uygun motor tepkiye dönüştürülmesi ola- Daha büyük veya yakın nesneler, diğerlerine rak tarif edilebilir. Bu noktada, müziği oluştu- göre parlak olan nesneler, daha şiddetli sesler ran ögelerin süreçlendirilmesinden ziyade; diğer uyarıcılardan daha önce algılanmakta- öge gruplarının ilişkilendirilmesi ile oluşan dır. Algılayıcının algılama esnasındaki koşul- anlamlandırılmış yapıların süreçlendirilmesi ları, geçmiş yaşantısında öğrendikleri ve deşifre becerisinin geliştirilmesinde önemli bir inançları ya da tutumları nesnenin algılanma- yer tutmaktadır. sını değiştirebilmektedir. Görsel ve işitsel algı üzerine çalışan Müzikte ise özellikle şiddet ve hareket gestaltçı psikologlar konuların, veri girişi algıda seçicilik yaratmaktadır. Örneğin daha organize etmek koşulu ile görsel ve işitsel şiddetli sesler önce duyulmakta, ani değişim- uyaranların her ikisini de işlediklerini göz- ler algılamada öne geçmektedir. Durağan bir lemlemişlerdir. Bu veriler bireysel detaylar- partiye koşut olarak seslendirilen hareketli bir dan ziyade, algılanan kalıplar, ilişkiler ve parti dikkati daha fazla çekecektir. Eserin birimler halinde organize edilmektedirler form (biçim) yapısına bağlı olarak dönemsel (Blackburn, 1985: 30). özellikler ve algılayıcının beğeni durumu da Yazılı bir müziği oluşturan taslağı, algıda seçiciliği arttırmaktadır. içerisinde yer alan nota öbeklerini ve bu öbek- lerin birbirleriyle ilişkilendirilmelerinden 34 Erdem Çağlar & Fatih Akbulut oluşan yapıları görme becerisi, çalgı üzerinde başarı sağlayacaktır. müziği karşılayan parmak hareketlerinin bu İkinci olarak; uzman okuyucu müzik bütüncül yaklaşımdan dolayı hafızada daha yapısı hakkında bilgi sahibi olur (Armoni, kolay görselleştirilmesine, dolayısı ile yazılı kontrpuan, form). Bu tür bir gramer bilgisi, müzik ile göz kontağının sürekliliğine olanak okuma sürecini bir kaç biçimde kolaylaştırır; tanır. Uzman okuyucu her notaya odaklana- örneğin, müzisyen, müzikal pasajların sürek- rak ilerlemez. Bu yaklaşım, çalgı ile yazılı liliğini öngörmeye yönelik bağlamları kul- metin üzerindeki göz kontağı sürekliliğini lanmayı öğrenebilir. Böylece bilgi yoğunluğu bozar. sürecini azaltır (Waters, Un- Bazı araştırmacılar, nota öbekleri ve derwood&Findlay, 1997: 477). Deşifre yapar- oluşturdukları kalıpları fark etmeye dayalı bir ken gestalt ilkelerinden tamamlama ilkesi ile el-göz koordinasyonunun, deşifre becerisini yeni gelecek bölümler için, form ve armoni kısıtlayan bilgi yoğunluğunu azalttığını savu- bilgileriyle tahmin yapmak, başarıyı arttırabi- nurlar. Aynı zamanda deşifre becerisi yüksek lecek bir durum olarak görülmektedir. müzisyenlerin, notaları birbiriyle ilişkilendi- Deşifre becerisi yüksek çalgıcılar, rirken, yapısal gruplamanın ve melodik çizgi- notaları birleştirerek, bütüne ulaşmaktan zi- lerde (taslak, anahat, iskelet) oluşturmanın yade, çalınan müziği oluşturan yapıyı baştan avantajlarından faydalandıkları keşfedilmiştir görmektedirler. (Lehmann&Ericcson, 1996: 5). Başarılı performansçıların notaya İlk görüşte çalmaya dayalı bir per- odaklanmak yerine, önceki bilgilerine dayalı formans, notasyonu ipucu olarak kullanarak olarak, nota sekanslarını tahmin ettikleri ya kalıpları fark etme, uygun bir performans da anlamlandırdıkları görülmektedir (Leh- planı oluşturma ve müziğin nasıl devam et- mann&Ericcson, 1996:5). Bu noktalardan ha- mesi gerektiğine dair önsezi sahibi olma bece- reketle deşifreyi, notaya karşı nota bakış açı- risine dayanır (Lehmann&Ericcson, 1996: 4). sından ziyade yapısal bir süreçlendirme bece- Müzikal bir uyarı ya da işaretin bi- risi olarak algılamak doğru olacaktır. lişşel sürece girebilmesi için, algılayıcının fark 4. Tartışma ve Sonuç etmesi gereken noktalar şunlardır: Zihnimiz, olayları ve objeleri, oluştu- 1. Gruplama; metrik, tonal, armonik ruldukları ögeleri gruplayarak algılamaya ve ve bunların bileşkeleri. bu grupları bilişşel süreç içerisinde, belirli bir 2. Önem hiyerarşisi; örneğin tonal zemin üzerinde ya da merkez etrafında hiye- merkez. rarşik bir düzen içerisinde ilişkilendirmek Bilişsel psikolojik açıdan deşifre, kaydı ile anlamlı yapılara dönüştürerek ka- karmaşık bir uyarlama işidir. Bu karmaşık rakterize eder. Sembolleştirilmiş metrik ve ton uyarlama işinin altında farklı türden süreç birimlerinin oluşturduğu müzik dilini oluştu- becerileri yer alır. ran sentaks da, doğal olarak, tarihsel süreç Birincisi; uzman okuyucu, bir tür içerisinde sosyal, kültürel ve teolojik faktörle- algısal ya da kalıp farkındalığı becerisi kaza- rinde etkisi ile bu bütüncül yaklaşıma göre nır. Bu beceri, müzikal doku içerisinde sıkça değişmiş ve gelişmiştir. Bu bağlamda yazılı beliren müzikal yapılara yönelik seri ve dola- bir müziği oluşturan nota ve metrik birimleri, yısıyla otomatik bir algı süreci sağlar. Becerik- belirli bir ton merkezi etrafında ve ritmik bir li okuyucular, grupları ve müzikal olarak zemin üzerinde hiyerarşik bir düzen içerisin- anlamlı öbekleri daha seri bir biçimde farke- de gruplamak ve bu öbekleri ilişkilendirerek derler (Waters, Underwood&Findlay, 1997: anlamlı yapılara dönüştürme becerisi, bir 477). Parçadan ziyade bütün görmenin önemi yapbozun hedeflediği resmi görmek gibi mü- burada ortaya açıkmaktadır. Belli gruplama zikal hedefin ortaya çıkmasını sağlayacaktır. yöntemleri notasyon çözümlemesinde hız ve Bu bağlamda bütüncül yaklaşımlı gestalt algı

Description:
GESTALT APPROACH ON MUSICAL PERCEPTION AND Musical Syntax. 1. Giriş. Kendimizi ifade etme, olayları veya düşünceleri diğer insanlara
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.