ebook img

müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı* the concept of socıal justıce ın musıc educatıon PDF

12 Pages·2017·0.46 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı* the concept of socıal justıce ın musıc educatıon

Akkol, M. L. (2016). Müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 16(İpekyolu Özel Sayısı), 2153-2164. Geliş Tarihi: 08/06/2016 Kabul Tarihi: 05/12/2016 MÜZİK EĞİTİMİNDE TOPLUMSAL ADALET KAVRAMI* Mümtaz Levent AKKOL** ÖZET Toplumda adalet duygusunun yerleşmesinde ve içselleştirilmesinde müzik eğitimine yön veren politikaların gözden geçirilmesi gereklidir. Bu politikaların gözden geçirilmesiyle, toplumsal adaleti gözetmeyen uygulamaların ve yaklaşımların müzik eğitimi alanından uzaklaştırılması mümkündür. Müzik eğitiminde adalet duygusunun güçlendirilmesi adına; sosyal sorumluluk projelerine müzik eğitiminde daha fazla yer verilmesinin önemli ölçüde katkısı olacağı düşünülmektedir. Müzik eğitimi alanındaki; kemikleşmiş ve yaratıcılık işlevini yitirmiş politikalar, toplumsal adaleti ve bireysel farklılıkları gözeten, daha yaratıcı, özgür düşünebilme yetisini besleyen uygulamalarla değiştirilebilmelidir. Müzik eğitimindeki uygulama ve yaklaşımların “eşitlik ve tarafsızlık” ilkeleri ile yürütülmesi adalet duygusunu geliştirecektir. Dezavantajlı konumda bulunan öğrencilerin, eşitlikçi ve tarafsız uygulamaların müzik eğitimi içerisinde daha çok yer bulmasıyla, başta eğitim ortamına, sonrasında toplumsal yaşama etkin katılmaları sağlanmış olacaktır. Bir ifade aracı olan müzik, farklılıkları bünyesine katarak daha da güçlenecektir. Toplumu güçlendirmek ilkesi doğrultusunda anlam kazanan eğitim, güçlenen müzik ve güçlenen müzik eğitimi sayesinde bu ilke ve anlam doğrultusundaki işlevini daha sağlıklı yerine getirebilecektir. Anahtar Kelimeler: Müzik Eğitimi, Sosyoloji, Toplumsal Adalet, Kültürel Adalet, Eğitim THE CONCEPT OF SOCIAL JUSTICE IN MUSIC EDUCATION ABSTRACT To ensure that the notions of justice take root in society and are embraced by most, it is both necessary and important to review of the policies that shape music education. By examining and changing these policies, it will be possible to remove from music education any practices and approaches that do not conform with the concept of social justice. Greater inclusion of music education in social responsibility projects will also contribute significantly to reinforcing the notion of justice in music education. In the field of music education, deeply-entrenched policies that have lost their creative function should be replaced with more creative practices that reinforce free thought and support social justice as well as individual differences. Focusing on equality and non- discrimination in music education practices and approaches will help instill the notion of justice. Through the greater inclusion of disadvantaged students into music education based on egalitarian and non-discriminatory practices, it will be possible to increase the participation of these students not only to educational activities in school, but also to social life. Music, which is as an instrument of expression, will become stronger by including through the inclusion of differences. Education derives its meaning and importance from its role in strengthening society. Thus, by improving music education, it will be better capable of fulfilling this same purpose and role. Key Words: Music Education, Sociology, Social Justice, Cultural Justice, Education * Uluslararası 2. İpekyolu Müzik Konferansı’nda sözlü bildiri olarak sunulmuştur. ** Yrd. Doç. Dr., Bozok Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü, [email protected] 2153 Levent Mümtaz AKKOL 1.GİRİŞ Toplumsal adalet, hukuk, tıp, eğitim ve sosyal bilimlerin tüm alanlarında gözetilmesi gerekli bir kavramdır. Öyle ki, insan ve insana yakışır bir yaşam düşünüldüğünde “toplumsal adalet” kavramını dışarıda bırakmak mümkün değildir. Toplum üzerine çalışmak, insanı ve eğitimi konu edinmek “toplumsal adalet” kavramını ele almayı gerekli kılmaktadır. Eğitimde toplumsal adaletin insani ve ahlaki boyutuna dikkat çeken (Polat, 2007), eğitimde fırsat eşitliği (Cırık, 2008) ile eğitimdeki “gizli müfredattan” söz eden (Vullimy ve Shepherd, 1984) araştırmalar toplumsal adaletin müzik eğitimi özelinde ele alınmasında temel teşkil etmiştir. Müzik eğitiminin insani ve ahlaki boyutu göz ardı edilemez. Müzik eğitiminde fırsat eşitliğinin sağlanması, böylelikle dezavantajlı konumdaki öğrencilerin müzik eğitimi olanaklarından yoksun kalmalarının önüne geçilmesi toplumsal adalet kavramının müzik eğitimi ile birlikte düşünülmesini gerektiren konulardan biridir. Eğitim ve sosyal bilimlerin gözetmesi gereken “toplumsal adalet” kavramı müzik eğitimi özelinde, müzik eğitimine yön veren politikaların gözden geçirilmesi ile ele alınabilir. Müzik eğitimine yön veren politikaların arasında bulunan toplumsal adaleti gerileten uygulamaların farkına varmak, bu tür uygulamaların müzik eğitimine yön veren politika ve uygulamalardan uzaklaştırılmasına fırsat tanıyabilecektir. Toplumsal adalet kavramını müzik eğitimi özelinde ele alan Elliot, araştırmasında sosyal sorumluluk projelerine müzik eğitimin sunabileceği katkılardan söz ederken müziğin toplumsal amaçlarını da sorgulamıştır (Elliot, 2007). Müziğin muhalif yönü ve muhalif gücü, sosyal sorumluluk projelerinde yer alan müzik eğitimcileri ile sınıf dışında daha etkili olabilecektir. Buradan yola çıkarak, müzik eğitimcilerinin okul dışında da toplumsal adaletin kurulmasına ve gelişmesine katkı sunabilecekleri söylenebilir. Müzik eğitimi alanından uzaklaştırılması arzulanan, toplumsal adaleti gerilettiği varsayılan uygulamaların yerine, bilinçli olarak, toplumsal adaleti kurmaya yönelik, adalet duygusuyla geliştirilen uygulamaların getirilmesi müzik eğitiminin özgürleştirici, insancıl yönünü güçlendirecektir. Bu uygulamaların ders dışına taşınabilecek, sosyal sorumluluk projelerine katılan müzik eğitimi uygulamaları olabileceği düşünülmektedir. Müzik eğitimi aracılığıyla adaleti gözeten uygulamalarla yetişen çocukların ve gençlerin toplumsal yaşantıda rol aldıklarında, toplum genelinde adalet duygusunun yaygın hale gelmesi için olumlu yönde katkı sunmaları mümkündür. Müzik eğitiminde yıllar boyu süre gelen birtakım uygulamaların, toplumsal adaleti gerileten uygulamalara eklendiği, kemikleşen ve esnekliğini yitiren bu uygulamaların müzik eğitiminin özgürleştirici ve yaratıcılığı geliştiren yönü ile çeliştiği düşünülmektedir (Vullimy ve Shepherd, 1984). Müzik eğitimine eleştirel ve sosyolojik bir gözle bakılması, bu tür uygulamaların yenilenmesine, gerekirse terk edilmesine olanak sağlayabilecektir. Özgür düşüncenin filizlenebildiği bir ortamın farklılıkların gözetilmesi ile mümkün olabileceği söylendiğinde; toplumsal adaletin “kültürel adalet” boyutuna dikkat çekilmektedir (Elliot, 2007). Kültürel adalet, ancak; farklı kültürel kodların ve renklerin karşısında tarafsız ve eşitlikçi durabilmekle sağlanabilmektedir. 2154 Müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı Sosyal ve ekonomik statü farklılıkları eğitimde fırsat eşitliğini geriletmektedir. Öğrenciler arasındaki yoksunluk ve eşitsizliklerin müzik eğitimindeki uygulamalarda, özellikle müzik eğitiminde kullanılan müzik türlerinin seçiminde göz önünde bulundurulması gereklidir (Vullimy ve Sheperd, 1984). Tüm öğrencilerin toplumsal alana etkin katılımının sağlanabilmesi için özellikle kültürel anlamda dezavantajlı konumda bulunan öğrencilerin desteklenmesi gerekmektedir. Müzik eğitiminde yer alan uygulamaların çeşitlilik barındırması, olabildiğince geniş bir kültürel yelpazeyi kullanması toplumsal adaletin gözetilmesi adına önemli bir katkı sağlayacaktır. Bir ifade biçimi olarak düşündüğümüzde, bünyesinde barındırdığı farklılıklar, müziği güçlendirecektir. Güçlü bir ifade aracını kullanan müzik eğitimi, toplumsal işlevini daha sağlıklı bir biçimde yerine getirebilecektir. 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE Kavramsal çerçevede ilk önce “adalet” başlığı altında, adalet kavramının tanımı yapılmıştır. Adaletin en genel anlamıyla tanımlanmasından sonra farklı adalet teorileri ve adaletin arandığı alanlar açıklanmıştır. Bu teorilere ve adaletin arandığı alanlara; “formal adalet” ve “maddi adalet” teorileri üzerinden ulaşılmaya çalışılmıştır. Farklı adalet teorileri ve adaletin arandığı alanlar arasından “toplumsal” adalet” tanımına ulaşıldıktan sonra “toplumsal adalet” kavramı daha kapsamlı bir biçimde, başka bir başlık altında ele alınmıştır. Toplumsal Adalet ile eğitimin ilişkilendirilmesiyle, eğitim alanında toplumsal adaleti ileri taşıyacak ya da gerileten uygulamalara değinilmiştir. Toplumsal Adalet ve eğitim farklı bir başlık altında ele alınmıştır. Bu çalışmanın ana konusunu oluşturan Toplumsal Adalet ve Müzik Eğitimi, kavramsal çerçeve içerisindeki son başlığı oluşturmuştur. Adalet kavramından yola çıkarak, toplumsal adalet kavramına ulaştıktan sonra eğitimde toplumsal adaletin aranması, bizi “Toplumsal Adalet ve Müzik Eğitimi” başlığına ulaştırmıştır. 2.1. Adalet Adalet ahlaki bir standarttır. Toplumsal yaşantının merkezinde bu ahlaki standart bulunmaktadır. Toplumsal yaşam bu merkezden hareketle kurulmaktadır. Bunun için sosyal bilim dallarının tamamı “adalet kavramı ile ilgilenmektedir (Marshall, 2009, s.735). Doğru işleyen bir toplumsal yaşam ancak, “adalet” merkez alınarak kurulabilir. Platon, “erdemlerin en yücesi adalettir.” Demiştir. Adalet erdemine sahip olan insanı “insan idesine” en çok yaklaşmış olan “mükemmel insan” olarak tanımlamıştır (Aster, 2015, s.158). Platon’un “adalete” ve “mükemmel insana” ilişkin söylediklerinden yola çıkarak, mükemmel topluma da ancak adaletin gözetilmesi ile ulaşılabileceğini söyleyebiliriz. Platon’un dışında çok sayıda düşünür adalet teorileri geliştirmiştir. Çok sayıdaki adalet teorilerinin iki ana gruba ayrıldığı görülmektedir. Bu iki grubu “formal adalet” ve “bölüştürücü adalet” olarak tanımlamak mümkündür (Yayla, 2003, s.2-4). Formal adalet için, “cezalandırıcı adalet”, bölüştürücü adalet için “sosyal adalet” ve “maddi adalet” tanımları da kullanılmıştır ( Marshall, 2009, s.735). Hukuk, “formal adalet”, ahlak ve siyaset ise “maddi adalet” ile ilişkilidir. Bir başka deyişle, “cezalandırıcı adalet”, caydırıcı olmaya ve yanlış davranışın cezalandırılmasına yönelik işler. Bölüştürücü adalet ise haklar, yükümlülükler ve bunlara benzeyen şeylerin 2155 Levent Mümtaz AKKOL dezavantajlıların yararına dağıtımını ön görür. Bu dağıtımın amacı, toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin düzenlenmesi ve geriletilmesidir. John Rawls, “ayrım ilkesinde”, kıt malların dağıtımındaki eşitliksizliklerin dezavantajlı konumda olanların durumunun iyileştirilmesine yönelik olması halinde meşru olduğunu söylemektedir. (Marshall, 2009, sf.735-736). O halde, “bölüştürücü adaletin”, dezavantajlı konumda olanların lehine, eşitlik sağlama çabası olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal adalet kavramında ise toplum tarafından üretilmiş olan maddi birikimin, doğruluk, hak ediş, liyakat, eşitlik gibi standartlara göre yeniden dağıtımı söz konusudur (Yayla, 2003, s.176-177). Sosyal adalet/Toplumsal adalet ayrı bir başlık altında kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. 2.2. Toplumsal Adalet Toplumsal adaletin önceliği tarafsızlık ve bölüştürmedir (Marshall, 2009, s.735). Tarafsız, adil bölüştürme, toplumdaki “yoksunlaşma” olgusunu, insani kaygılar ve gereklilikler doğrultusunda, geriletmeyi, hafifletmeyi ve geciktirmeyi amaçlamaktadır (Tombul, 2009). Toplumsal adaleti kurma çabası aynı zamanda “toplumsal ahlak” duygusunu barındırmaktadır (Polat, 2007). Bu duygu, egemen ve güçlü olanların karşısında dezavantajlı konumda olanların güçlendirilmesine yönelik düşünmeyi ve hareket etmeyi gerektirir (Tombul, 2009). Toplumsal adaleti; kanunlara dayalı olan adalet yaklaşımında arayabiliriz/aramalıyız. Toplumsal adaletin, kanunlara dayalı adaletin dağıtımı ile yakından ilişkisi vardır. Adaletin nasıl dağıtıldığı toplumsal adaleti düşündüğümüzde dışarıda bırakılamayacak önemli bir konudur. “Adalet kimlere, nasıl sağlanmaktadır? Kanunlara dayalı adalet herkes için geçerli midir? Kanunlara dayalı adalet; belli bir kesimin çıkarlarını mı gözetmektedir?” gibi sorular öncelikle akla gelmektedir. Kanunlara dayalı adalet, adaletin nasıl dağıtıldığı ile birlikte ele alındığında bu birlikteliğe “birleşik adalet” denmektedir. Birleşik adalet kanunların herkese adil yaklaşımını konu edindiğinde “toplumsal adalet” ile birlikte düşünülebilmektedir. Birleşik adaletin yanı sıra toplumsal adaleti aradığımız bir diğer alan “ekonomi” dir. Ekonomik eşitsizlikler ve adaletsizlikler toplumsal adalet arayışında bir diğer öncelikli konuyu oluşturmaktadır. Bunların yanı sıra adaleti işletirken kullanılan yöntemlerin de adil olup olmadığı, toplumsal adalet tarafından sorgulanmaktadır. Böylelikle; “toplumsal adaletin” , adalet kavramı düşünüldüğünde hemen her tür adalet arayışı ile ilişkili olduğu görülmektedir (Elliott, 2007). Toplumsal adalet düşünüldüğünde; adalet ile ilişkili tüm kavramları ele almak gerekliliğinin yanı sıra “kültürel adaletin” ayrı bir yeri vardır. Kültürel adalet kavramı içinde; baskının görülebildiği tüm formlar, özellikle “kimlik, ırk, etnisite, toplumsal cinsiyet ve din” temelli ayrımcılıklar ve dışlamalar yer almaktadır (Elliott, 2007). Kültürel adaletin sağlanması adına öncelikle gözetilmesi gerekenler; “tarafsızlık” ve “eşitlik” kavramlarıdır. Kültürel Adaletin kurulması ve sürdürülebilmesi için, her türlü ayrımcılığa son verilmesi gerekmektedir. Toplumsal yaşantıda son bulması için gayret gösterilecek diğer bir konu da “baskı” unsurudur. Her hangi bir unsur diğer bir 2156 Müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı unsurun/unsurların üzerinde baskı kuruyor ise “toplumsal adalet” tam anlamıyla kurulamayacaktır (Elliott, 2007). Birey ve gruplar; istismar ediliyorsa, değersizleştirilerek zayıflatılıyorsa hem kültürel adaletten hem de toplumsal adaletten söz edilemeyecektir. Herhangi bir kültür unsurunun başka bir kültürün üzerinde hiyerarşik üstünlüğü varsa, bir kültürel yayılmacılıktan söz edilebiliyorsa burada açık ya da örtülü şiddetten, dar veya geniş baskı alanlarından söz edilebilir. Kültürel Adaleti kurmak, ancak birey ve grupların maruz kaldıkları her türlü baskının yok edilmesi ile mümkündür (Elliott, 2007). 2.3. Toplumsal Adalet ve Eğitim Eğitimin, toplumsal adaleti gözeten bir anlayışla yürütülmesi yukarıda sözü geçen adalet anlayışının eğitimde uygulanmasını gerekli kılar. Dışlayıcı, yabancılaştırıcı, topluma yönelik olan ancak toplumdan gelmeyen bir eğitim anlayışı toplumsal adaleti geriletecek, zarara uğratacaktır. Eğitimde toplumsal adalet; çok kültürlülüğü, adil ve eşit davranmayı, demokratik (katılımcı) bir ortamı kurmakla mümkündür (Polat, 2007). O halde, toplumsal adalete yönelik eğitimde, imkânları adil bölüştüren/dağıtan, farklılıkları tanıyan ve gözeten, katılıma olanak sunan yaklaşımlar barındırması beklenmektedir. Daha eşitlikçi ve daha adil bir dünya kurmak, toplumsal adaletin amacı olmakla birlikte eğitimin amacıdır/amacı olmalıdır (Polat, 2007). Toplumsal adaletin gözetilmediği bir eğitim anlayışı ancak güçlünün kendini meşrulaştırmasına hizmet edecektir. Bu anlayış adil değil haksız olacak, anlayışa değil zorbalığa zemin hazırlayacaktır. Eğitimin amaçlarından biri “özgürleştirici” olmasıdır. Eğitimin bu amaca yönelik olması ancak toplumsal adaletle birlikte yürütülmesiyle mümkündür (Polat, 2007). Toplumsal Adalet ve eğitim konusu eğitimde fırsat eşitliğini düşünmeyi gerekli kılmaktadır. Eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanabilmesi için öncelikle eğitimin “çok kültürlü” olması gereklidir (Cırık, 2008). Eğitimde toplumsal adaletin kurulması için egemen ideoloji ve egemen grupların yok edici etkisi altındaki korkutulmuş azınlık grupların kültürlerinin devamlılığına yönelik uygulamalar önemlidir. Sosyal ve ekonomik statü ile ilişkili olarak bazı öğrencilerin yoksunluk ve eşitsizlikler yaşadıkları bilinmektedir. Bu durum yoksun bırakılmış ve ekonomik açıdan yetersiz durumdaki öğrencilerin okul başarılarını olumsuz yönde etkilemektedir. Okul sisteminde yaygın olan orta sınıf değerleridir. Orta sınıf değerlerinin egemenliği, orta sınıf yaşantısını ve kültürünü yeterince tanımayan, ailesinde ve yakın çevresinde bu yaşantıyı tecrübe etmeyen öğrenciler açısından dezavantajlı bir durum yaratmaktadır (Vullimy ve Shepherd, 1984). Sosyal ve ekonomik statü eşitsizliğinin, okulda, olumsuz yönde en çok etkileyeceği öğrenciler işçi sınıfına mensup öğrenciler olarak görülmektedir. Orta sınıf değerlerinin ve kültürünün egemen olduğu eğitim ortamında, “orta sınıfa” mensup öğrencilerin eğitim hedeflerini gerçekleştirebilmek için işçi sınıfından öğrencilere kıyasla daha çok şansları vardır (Vullimy ve Shepherd, 1984). 2157 Levent Mümtaz AKKOL Orta sınıf değerleri ve kültürünün egemen olduğu okul sistemi, aynı zamanda orta sınıfın sosyal ve kültürel hegemonyasını yeniden üreterek dağıtan, bu değerleri meşrulaştıran bir kurum işlevi görmektedir (Vullimy ve Shepherd, 1984). 2.4. Toplumsal Adalet ve Müzik Eğitimi Müzik Eğitimini aynı zamanda bir sosyal hareket alanı olarak düşünmek mümkündür. Müzik eğitimini bir sosyal hareket alanı olarak düşündüğümüzde, müzik eğitimi toplumsal adaletin yerleşmesinde etkin bir rol oynamaktadır/oynayabilir. Özellikle dışlanmış grupların, müzik aracılığıyla (kültürel adaleti kurmak adına; kendi müzikleriyle) kendilerini ifade etmelerine olanaklar müzik eğitimi içerisinde sağlanabilir (Elliott, 2007, sf.84). Toplumsal adaletin yanı sıra “sosyal sorumluluk” da, müzik eğitiminin ilgilenmesi gerekli olan bir diğer konudur. Müzik Eğitimi aracılığıyla “toplumsal adalete” katkı sunan, “sosyal sorumluluk projeleri” bilinçli bir şekilde ele alınmalı ve bu projeler üzerinde kararlılıkla, uzun soluklu bir çalışma yürütülmelidir (okul dışında kurulacak koro ve orkestralara destek verilebilir, konserler düzenlenebilir). Toplumsal adalete yönelik olan ve sosyo-müzikal amaçlar çerçevesinde gerçekleştirilen/gerçekleştirilecek çalışmalar (sosyal sorumluluk projeleri); sadece müzik eğitimcileri ile değil yerel, bölgesel ve ulusal müzik insanlarının, müzisyenlerin işbirliği ve katkılarıyla sürdürülebilir ( Elliott, 2007). Müzik merkezli bir dayanışmayı müzik eğitimcilerinin önderliğinde kurmak toplumsal adalete yönelik etkin bir çalışma olacaktır. Sınıf içinde yürütülen müzik öğretimi, bünyesinde toplumu belirlemeye ve dönüştürmeye yönelik mesajlar taşımaktadır. Kapitalist dünyaya eklemlenmiş olan “okul sistemi”, eğitim programları ve içeriğiyle kapitalist düzene ait sosyal sınıf yapısının yerleşmesine, meşrulaştırılmasına ve yeniden üretilmesine yardım edecek biçimde işlemektedir. Öğrencilerin, günlük yaşantı ve tecrübelere dayalı değil, yüksek statü karakteristiği olan, bireycilik ve ezberciliğe dayalı bilgilerle karşılaştıkları mevcut okul sisteminde bir “gizli müfredat” bulunaktadır. Bu müfredatın işlevi; sosyal sınıf eşitsizliklerine dayalı, statü eşitsizliklerini yeniden üretmek ve sosyal kontrol sağlamaktır. Sosyal ve kültürel yeniden üretim işleviyle, okul sistemi insan deneyiminin parçalarını, sistematik bir biçimde geriletmektedir (Vullimy ve Shepherd, 1984). Bu haliyle eğitim sistemi içinde yer alan müzik eğitiminin bürokrasi ve katı kuralcılığı aşabilecek, özgün ve yaratıcı uygulamalara ihtiyacı vardır. Ancak bu uygulamalar, toplumsal adalet ile müzik eğitimini aynı noktada buluşturabilecektir. Aksi takdirde müzik eğitimi toplumsal adaletten oldukça uzak bir eğitim sisteminin geliş güzel, sıradan bir parçası olarak kalacaktır. Bir müzik eğitimcisinin; “toplumsal adaletin” daha ileri taşınması adına, sadece sınıf içerisinde öğretilen şarkıların seçiminde ve uygulamalarda eşitlikçi ve hassas davranması yeterli değildir. Öğrencilerin toplumsal adalet konusunda bilinçlendirilmeleri ve teşvik edilmeleri adına müzikle yapılabileceklerin tamamı müzik eğitimcisinin sorumluluğundadır. Müzik eğitimcilerinin toplumsal adaleti ileri taşımak adına mevcut anlayış ve uygulamaların ötesinde yeni bilgilere ve uygulamalara ulaşmaları, bunları üretmeleri ve ulaşılan anlayış ve uygulamaları topluma sunmaları önemlidir (Elliot, 2007). 2158 Müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı Müzik Eğitiminde sıradan müzik kalıplarını takip etmek, sanatın yaratıcılık işlevini zayıflatmaktadır. Öğrencilerin kendi özgün müziklerini yaratmalarına olanak sağlamak, yaratıcılığı geliştirmek adına yürütülen uygulamalara daha çok yer vermek aynı zamanda öğrencilere sunulan eğitim fırsatların eşitliğine de katkı sunacaktır (Elliott, 2007, sf.89). Çünkü belli bir müzik türüne, belli toplumsal ve ekonomik sınıftan gelen öğrencilerin daha yatkın olabilecekleri düşünülmektedir. Belirlenmiş müzik türlerinden müzik kalıplarını ezberletmek yerine öğrencilerin müzikal yaratıcılığına yönelik yürütülecek uygulamalar bu tür statü farklılıklarının yaratacağı fırsat eşitsizliklerini azaltacaktır. Müzik eğitimi, belki de okulun sosyal işlevleri, işleyişi ve genel rolüne en uygun dallardan biri olarak durmaktadır. (Vullimy ve Shepherd, 1984) Müzik aracılığıyla belli bir ideolojinin taşıyıcılığının yapılması, istendik yönde coşkulandırıcı etkinin kullanılması mümkünken, aynı etkilerin daha insancıl ve adil bir duygu ile kullanılması da mümkündür. Bu tercihi yapacak olanlar, en azından müzikle taşınan ideolojinin farkına varacak olan müzik eğitimcileridir. Klasik müzik belli bir toplumsal sınıfın değerlerini ve kültürünü taşımaktadır. Bu sınıf değerlerinden ve kültüründen uzak olanlar için müzik eğitiminde yalnızca klasik müziğin kullanılması eşitliksiz ortamı besleyecektir. Klasik müziğin, müzik eğitiminde bir ideoloji taşıyıcısı rolü fark edilir ve ortadan kaldırılırsa, popüler müzik, öğrencilerin kendi yaratımı olan müzik, etnik-dünya müzikleri müzik eğitimine eklenirse daha özgürlükçü ve eşitlikçi bir ortam kurulabilir. Klasik müziğin baskın okulculuk ideolojisine yatkınlığı, popüler müziğin daha özgürlükçü ve eşitlikçi yanı ile dengelenebilir (Vullimy ve Shepherd, 1984). Popüler müziğin tüketim kültürüne katkı sunan, düşük sanatsal değer taşıyan ürünleri müzik eğitimcisinin dikkatli ve özenli seçiciliğinden geçirilmelidir. Müzik eğitimcisinin rehberliğinde popüler motifler ve ritim kalıpları taşıyan müziklerle toplumsal adalete katkı sunabilecek eserler de yaratılabilecektir. Toplumsal adaletin geliştirilmesinde müzik eğitimcilerinin sesine özellikle ihtiyaç vardır. Müzik Eğitimcilerinin sesi güçlüden yana değil ezilen ve dışlananların yanında duyulduğu takdirde; Müzik Eğitiminin sosyal adaletin kurulmasına katkısı gerçekleşmeye başlamış olacaktır (Elliott, 2007). 3. TARTIŞMA Toplumda adaletin gözetilmesiyle “daha güzel bir dünya” idealine yaklaşmak ve özgürlüğü ilerletmek mümkündür. Burada sözü edilen adalet, “bölüştürücü ve dağıtıcı” adaletin hayata geçirilmesi ile ilgilidir. Dezavantajlı konumda olanların lehine kıt malların dağıtımında eşitsizliğin meşru olduğunu söyleyen John Rawls’tan yola çıkarak (Marshall, 2009), eğitim olanaklarının ekonomik ve kültürel yönden dezavantajlı konumda olanların lehine kullanılmasının meşru olduğunu/olacağını söyleyebiliriz. “Toplumsal adalet” söyleminde olanakların adil dağıtımının yanında “tarafsızlık” ilkesi de önemli bir yere sahiptir (Marshall, 2009). Toplumsal adalet ile birlikte “toplumsal ahlak” duygusundan da söz etmek terinde olacaktır. Toplumsal ahlak dendiğinde egemen ve güçlü olanın karşısında dezavantajlı konumda olanların düşünülmesi ve gözetilmesini anlayabiliriz. 2159 Levent Mümtaz AKKOL Müzik eğitiminde toplumsal adalet dendiğinde, “kültürel adaletin” ayrı bir yeri vardır. Toplumdaki baskı unsurlarının müzik eğitimi alanına müdahalesi söz konusu olduğunda her türlü ayrımcılığın önüne geçmek “kültürel adaletin” sağlanması ile mümkündür. Kültürel adalete yönelik hassasiyetin toplumsal adaletin müzik eğitimi alanında kurulmasına önemli katkısı olacaktır. Eğitim alanında görülen yabancılaştırıcı ve dışlayıcı tutumlar toplumsal adalet duygusunu geriletmektedir. Bazı kültür ögelerinin dışlandığı bir eğitim ortamında toplumsal adaletten söz edilemez. O halde eğitimde toplumsal adalet düşünüldüğünde çok kültürlülüğün göz ardı edilmesi mümkün değildir. Eğitimde çok kültürlülük, tüm kültürel unsurlara eşit uzaklıkta durmakla ve katılımcı/demokratik bir eğitim ortamını gerekli kılar. Aynı zamanda eğitimde fırsat eşitliğini düşündüğümüzde, egemen kültürden farklı olan kültür unsurlarının eğitim ortamında kendilerine yer bulabilmeleri sağlanmalıdır. Herhangi bir kültürel hegemonyaya destek olmamak adına çok kültürlülük içerisinde tek kültürün baskın rolünün olmaması için müzik eğitiminde kültürel adalet gözetilmelidir. Müzik eğitimi, sınıf dışında etkinlikler yapılabilmesine elverişli bir eğitim alanıdır. Bu özelliği ile müzik eğitiminde farklı kültürel renklere ders dışı etkinliklerde özellikle yer verilmesi bu kültürel ögelerin kendilerini ifade edebilmelerine olanak sunulacaktır. (Koro, orkestra v.b. çalışmalar) Bunun dışında diğer toplumsal etkinliklere müzik eğitimcilerinin ve müzik insanlarının destek sunması mümkündür. Müzik dersinin sınıf dışına taşınabilmesi bu açıdan önemlidir. Ders dışı etkinlikler şehirle ve toplumsal alanlarla bu şekilde buluşabilecektir. (Koro ve orkestra çalışmalarının, konserlerin meydanlarda, parklarda v.b alanlarda sergilenmesi) Müzik eğitiminin, müzik eğitimine elverişli sınıflarda verilmesi gerekmektedir. Sınıfların müzik eğitimine elverişliliğinin ötesinde yalnızca müzik dersi için kullanılan müzik sınıfının okullarda bulunması arzu edilmektedir. Ne var ki müzik eğitimi verilen okulların çoğunluğu bu olanağa sahip değildir. Müzik sınıfı olan okullarsa daha çok özel okullardır. Eğitimde fırsat eşitliğini tartışırken her öğrencinin müzik dersi olanaklarına da eşit ulaşımının mümkün olmadığı görülmektedir. Toplumsal adaleti müzik eğitiminde ararken fiziki olanakların göz ardı edilmesi mümkün değildir. Müzik eğitiminde dar gelirli kitlelerin yaşadığı alanlardaki okulların fiziki elverişliliği tartışılırken sınıfların müzik eğitimine uygunlukları da değerlendirilmelidir. Fiziki ortamın yanı sıra teknolojik ekipmanların ve müzik aletlerinin yeterliliği üzerine düşünülmesi gereken ayrı bir konudur. Müzik eğitiminin belli kalıpların ezberletilmesi ve tekrarından çok yaratıcılığı geliştirici etkinliklere yer vermesi zihni özgürleştirici yönüyle “toplumsal adaleti” daha ileriye taşıyacaktır. Müzik eğitiminde dışlanmış kesimlere ait müzikler sınıfa taşınabilir. Bu noktada popüler müziğin müzik eğitiminde daha geniş bir alana sahip olması bir fırsat olabilir. 2160 Müzik eğitiminde toplumsal adalet kavramı 4. SONUÇ Toplumsal adaletin kurulmasında ve geliştirilmesinde eğitimin tartışmasız önemli bir işlevi bulunmaktadır. Eğitim aracılığıyla, okul sıralarında öğrencilere kazandırılacak adaletli davranma ve farklılıklara saygı duyma bilinci, öğrencilerin ileride toplumsal yaşama katılmaları ile toplum genelinde yer edinecektir. Eğitimin, toplumsal adalet duygusunu geliştirecek yönde katkısı olabileceği gibi; adaletsiz, hiyerarşik, aynılaştırıcı bir rol oynaması da mümkündür. Eğitim programlarının ideolojik içeriğinin ağır bastığı ve tek kültürlü bir yapı sergilediği durumlarda eğitimcilerin kişisel inisiyatifleri adalet duygusunun yaşatılabilmesi adına daha önemli bir hal almaktadır. Eğitimcilerin kişisel inisiyatiflerinden söz edildiğinde müzik eğitiminin toplumsal adaletin kurulması ve geliştirilmesinde oynayabileceği rol akla gelmektedir. Müzik eğitimcilerinin ders içinde yaptıkları etkinliklerin adalet duygusuna katkı sunup sunmadığını değerlendirmeleri, bu etkinlikleri adalet duygusu ile yürütmeleri, müzik eğitiminin toplumsal adalet kavramına katkısını sağlayacaktır. Adalet duygusunun insani boyutu, herhangi bir öğrencinin dışlanması ve/veya yok sayılması gibi insani olmayan tutumları kabul edilemez kılmaktadır. Aynı zamanda, bazı ders konularının yalnızca belli bir yaşam biçimine ve kültürel alt yapıya sahip olanları hedef aldığı durumlarda dezavantajlı konumda kalanların gözetilmesini gerektirmektedir. Ders içi etkinliklerde yeterince adalet duygusunu pekiştirici uygulamalar yapılamayabileceğinden, müzik eğitiminin avantajlarından biri olan ders dışı etkinliklerde adalet anlayışını dengeleyici tutumlara ağırlıklı olarak yer verilmelidir. Bu tutumlara örnek olarak; öğrenciler arasında görev dağılımı yapılırken kültürel farklılıklar gözetilebilir, koro ve orkestralar kurulurken öğrencilerin kendi kültürel alt yapılarını kullanmaları teşvik edilebilir, seçilen repertuarın öğrencilerin kültürel olarak ortak buluşma noktalarına hitap etmesi sağlanabilir. Böylelikle “eşitlik” ve “tarafsızlık” ilkelerinin gözetilmesi ile kültürel adalete ve çok kültürlülüğe müzik eğitimi uygulamalarında yer verilmiş olacaktır. Okulların fiziki ortamlarının ve olanaklarının çeşitliliği ve gelir durumuna göre yeterli ya da yetersiz kalıyor olması toplumsal adalet dengesinin bozulduğu bir alandır. Bu durumdan müzik eğitimi de yeterince etkilenmektedir. Fiziki ortamı ve olanakları yeterli olmayan okullarda yapılan müzik dersinin bu okullardaki öğrencileri için eşitlik ilkesine uymadığı söylenebilir. Özel okullarda ve ekonomik kaynaklara daha kolay ulaşabilen okullardaki müzik dersine yönelik olanakların yeterli oluşu, yetersiz olanaklarla eğitim almak zorunda kalan öğrencileri, fiziki olanaklara sahip okulların öğrencileri karşısında müzik eğitimi alanında dezavantajlı konuma getirmektedir. Müzik eğitiminin ideolojinin etkisinden olabildiğince arındırılması ve müziğin sadece müzik olarak ele alınması, “müziğin yabancılaşmasının” müzik eğitiminin etki alanını daraltıcı etkisini giderecektir. Piyasa ekonomisinin bir meta haline dönüştürmesiyle müzik muhalif gücünü kaybetmektedir. Burada sözü edilen “muhalif güç”; adil olmayan, taraflı, zayıfı gözetmeyen bir anlayışı kabul etmemektir. Bu muhalif duruş; adil, eşitlikçi, tarafsız ve dezavantajlı konumda olanları gözeten uygulamalar ile yaşatılabilecektir. 2161 Levent Mümtaz AKKOL KAYNAKÇA Aster, E. (2015) Felsefe Tarihi. Bursa: Sentez Yayıncılık Cırık, İ. (2008) Çok Kültürlü Eğitim ve Yansımaları, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Sayı:34, s. 27-40 Elliott (2007) “Socializing” Music Education. Action, Criticism and Theory for Music Education. 6/4, p. 60-95. Mayday.org Marshall, G. (2009) Sosyoloji Sözlüğü. Çev. O.Akınhay, D. Kömürcü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları Polat, S. (2015) Eğitim Politikalarının Sosyal Adalet Açısından Sonuçları Konusunda Yönetici ve Öğretmen Görüşleri. Eğitim Bilim Toplum Dergisi, Cilt:13 Sayı:49, s. 61-83 Tomul, E. (2009) İlköğretim Okullarındaki Sosyal Adalet Uygulamalarına İlişkin Yönetici Görüşleri. Eğitim ve Bilim, Cilt: 34, Sayı: 152, s. 126-137 Vulliamy, G., Shepherd, J. (1984) The application of a Critical Sociology to Music Education. British Journal of Music Education, Vol.1/3, pp. 247-266 Yayla, A. (2003) Siyasi Düşünce Sözlüğü. Ankara: Liberte Yayıncılık 2162

Description:
Müzik eğitiminde adalet duygusunun güçlendirilmesi adına; sosyal konumda bulunan öğrencilerin, eşitlikçi ve tarafsız uygulamaların müzik eğitimi
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.