M‹LL‹YETÇ‹L‹K VE TÜRK‹YE-AVRUPA B‹RL‹⁄‹ ‹L‹K‹LER‹ DIARI ÇIKMADIK, ÇÜNKÜ HEP DIARDAYDIK ‹ÇER‹ G‹RMED‹K, ÇÜNKÜ HEP ‹ÇERDEYD‹K UMUT ÖZKIRIMLI m‹ll‹yetç‹l‹k ve türk‹ye-Avrupa b‹rl‹¤‹ ‹l‹k‹ler‹ ISBN 978-975-8112-94-4 TESEV YAYINLARI Kitap Tasar›m›: Rauf Kösemen, Myra Kapak Tasar›m›: Umut Pehlivanoğlu, Myra Bas›ma Haz›rlayan: Myra Bas›mevi: Sena Ofset Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf› D› Politika Program› Bankalar Cad. Minerva Han No: 2 Kat: 3 Karaköy 34420, İstanbul Tel: +90 212 292 89 03 PBX Fax: +90 212 292 90 46 [email protected] www.tesev.org.tr Copyright © OCAK 2008 Bu yay›n›n tüm haklar› sakl›d›r. Yay›n›n hiçbir bölümü Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf›’n›n (TESEV) izni olmadan elektronik veya mekanik (fotokopi, kay›t veya bilgi depolama, vd.) yollarla ço¤alt›lamaz. Bu kitapta yer alan görüler yazarlara aittir ve bir kurum olarak TESEV’in görüleriyle bire bir örtümeyebilir. Bu kitab›n yay›mlanmas›ndaki katk›lar›ndan ötürü Aç›k Toplum Enstitüsü-Türkiye’ye, Friedrich Ebert Derne¤i Türkiye Temsilcili¤i’ne ve TESEV Yüksek Dan›ma Kurulu’na teekkür ederiz. TESEV’in Önsözü Elinizdeki çalışma TESEV Dış Politika Programı tarafından iki yıl önce başlatılan Dış Politika Analiz Serisinin altıncı kitabını oluşturuyor. Hedefi milliyetçiliği deşifre etmek, gündelikleşmiş kullanımını parçalarına ayırmak. Böylesine bir konuya TESEV, ama özellikle de Dış Politika Programı olarak girmek istememizin sebebi bizim uğraştığımız alanların hemen hepsini bir şekilde belirleyen tek ortak değişken olması, karar verme süreçlerini doğrudan etkilemesi. Bilindiği gibi “milliyetçilik” ağırlığını Kıbrıs sorununun çözümünden Kuzey Irak’a, AB ile ilişkilerden Ermenistan ile yaşadığımız sorunlara kadar her yerde hissettiriyor. Hatta bazen sorunların özünü oluşturuyor. Genellikle de birbirini tetikliyor, sorunların tırmanmasına sebep oluyor. Amacımız, milliyetçiliğin daha iyi anlaşılmasına, hepsinden önemlisi de sosyal bilimlerin öznesi olduğunun görülmesine katkıda bulunmak. Eğer bu çalışma milliyetçiliğin tabu değil olgu olduğunun anlaşılmasına bir nebze yardımcı olursa, verilen örnekler ve referanslar bilimsel mantığının ötesine taşınmadan, magazinleştirilmeden tartışılırsa, amacına ulaşmış olacak. Hep tekrarladığımız gibi TESEV’in en büyük şansı mükemmel araştırmacılarla çalışmak, onların bulgularını ve görüşlerini kamuoyu ile paylaşmak oldu. Bu çalışma için de aynı kural geçerli. Umut Özkırımlı bu konunun sadece Türkiye’de değil dünyada da bilinen uzmanlarından biri. Kendisi bize kapsamalı bir tartışmayı kısa bir kitaba sığdırarak özetledi. Vurgulamaya gerek bile yok, ama bu kitapta ifadesini bulan görüşlerin tamamı yazarına ait ve hiçbir şekilde TESEV’e, çalışanlarına, yönetimine ve kurumsal kimliğine mal edilemez. TESEV’in yaptığı bilgi boşluğunu kapatmak için köprü rolü oynamaktan, ilkeleri doğrultusunda tartışmalara katkıda bulunmaktan ibaret. Zaten pek çok açıdan çoğulcu bir yapıya sahip olan TESEV’in milliyetçilik gibi bir konuda monolotik bir görüşe sahip olması, tek bir araştırmacının bütün söylediklerini desteklemesi, yöntemini benimsemesi beklenemez. TESEV Dış Politika Programı içinde yer alanların dahi yazarla her konuda aynı görüşü paylaştığını söylemek doğru olmaz. Bizim için önemli olan, yapacağımız ve yaptıracağımız çalışmaların bölgemizin istikrarına, küresel, bölgesel ve ülkesel sorunların çözümüne, ikili ve çok taraflı ilişkilerinin gelişmesine, demokrasinin kökleşmesine, insan haklarına saygının yerleşmesine, AB üyeliğinin gerçekleşmesine yardımcı olmasıdır. Biz, Özkırımlı’nın çalışmasının önemsediğimiz bu hedeflere ulaşmamıza yardımcı olacağına inanıyoruz. Kitap milliyetçilik tartışmalarına son noktayı koymayı amaçlamıyor. Beklentimiz milliyetçiliği bir kavram ve uygulama olarak tartışmak, daha rasyonel kararların verilebildiği bir Türkiye’nin oluşmasına katkıda bulunmak. Bu vesileyle bize her zaman destek olan başta Yönetim Kurulumuz, Yüksek Danışma Kurulumuz olmak üzere, Açık Toplum Enstitüsü -Türkiye’ye ve elinizdeki çalışmanın oluşmasına doğrudan katkıda bulunan Friedrich Ebert Derneği Türkiye Temsilciliği’ne bir kez daha teşekkür ederiz. Mensur Akgün Dış Politika Programı Direktörü ‹çindekiler TEEKKÜR, 1 I. G‹R‹, 3 Çalışmanın Amacı, 6 Çalışmanın Yöntemi, 7 II. M‹LL‹YETÇ‹L‹K, 9 Milliyetçilik Yükseliyor mu?, 10 Etnik Milliyetçilik, Vatandaşlığa Bağlı Milliyetçilik, 17 ‘Milletin Bölünmez Bütünlüğü’, 22 III. TÜRK‹YE’DE M‹LL‹YETÇ‹L‹K, 28 Milliyetçi Türkiye, 30 Atatürk Milliyetçiliği, Türk Kültürü, 36 Türk Milliyetçilikleri ve Hegemonya, 46 IV. TÜRK‹YE-AVRUPA B‹RL‹⁄‹ ‹L‹K‹LER‹ VE M‹LL‹YETÇ‹L‹K, 55 Avrupa’da Türkiye, Türkiye’de Avrupa: Algılar, Korkular, 57 Avrupa’da Radikal Sağ ve Milliyetçilik, 69 Göç, 80 Kimlik, 87 Güvenlik, 94 Egemenlik, 104 V. SONUÇ, 110 KAYNAKÇA, 116 TABLOLAR Tablo 1. Bağımsızlık amaçlı silahlı mücadeleler ve sonuçları, 1956-2004 , 16 Tablo 2. Müzakere öncesinde ekonomik göstergeler: Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Polonya, Slovenya, 61 Tablo 3. Genişleme karşısındaki görüşler, 1997 (AB-15), 64 Tablo 4. Genişlemeyi destekleyenler, desteklemeyenler, 2000-2003 (AB-15), 65 Tablo 5. Genişlemeyi destekleyenler, desteklemeyenler, 2007 (AB-27), 66 Tablo 6. Türkiye’de Avrupa Birliği üyeliğine verilen destek, 2004-2007, 67 Tablo 7. Avrupa’daki radikal sağ partiler ve aldıkları oy oranları, 1994-2007, 72 Tablo 8. En çok kaygı duyulan konular, Sonbahar 2006, 83 Tablo 9. Avrupa ülkelerine sığınma talebinde bulunan Türk vatandaşları, 1993-2002, 85 Tablo 10. Avrupa Birliği ülkelerindeki Türk nüfusu, 2003, 86 Tablo 11. Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde Müslüman nüfus, 2006, 95 Tablo 12. İngiltere’de ırkçılık ya da din düşmanlığından kaynaklanan suçlar, 2004-2005 karşılaştırması, 100 Tablo 13. 11 Avrupa Birliği ülkesinde rapor edilen ırkçı şiddet/suç olayları, 2000-2005, 102 Tablo 14. Avrupa Birliği üyeliğine verilen destek, 1997-2007, 107 Tablo 15. Avrupa Birliği’ne üyeliğin avantajları-dezavantajları, 2006, 108 vi Teekkür Türkiye ve dünyada ‘yükseldiğine’ inanılan milliyetçiliğin Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerini nasıl etkilediği üzerine bir araştırma yapma düşüncesi Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Dış Politika Programı’na ait. Bu nedenle ilk olarak kamuoyuna egemen olan klişelerle yetinmeyerek bu çalışmanın yapılmasına önayak olan, başta Program Direktörü Mensur Akgün ve Program Yöneticisi Sabiha Senyücel olmak üzere, tüm TESEV Dış Politika Programı çalışanlarına, TESEV Yüksek Danışma Kurulu’na ve projeyi finansal olarak destekleyen Açık Toplum Enstitüsü ile Friedrich Ebert Stiftung’a teşekkür etmek istiyorum. Bu vesileyle 2006 yılından bu yana Genç Bilim İnsanlarını Destekleme Programı (TÜBA-GEBİP) çerçevesinde tüm araştırmalarımı destekleyen Türkiye Bilimler Akademisi’ne de şükranlarımı sunmak istiyorum. Yorumları ve yapıcı eleştirileriyle çalışmanın son haline büyük katkıda bulunan TESEV hakemlerine ve Soli Özel’e minnettarım. Bu projeyi birlikte yürüttüğüm Yavuz Tüyloğlu’na minnet duygularımı ifade etmenin ise kolay yolu yok. Araştırma sürecinin her aşamasında emeği bulunan Yavuz olmadan bu çalışmanın okuyucuyla buluşması mümkün olmazdı. Yine de çalışmada dile getirilen görüşlerden sadece benim sorumlu olduğumu belirtmem gerekiyor. Bölüm alt başlıklarında kullanılan dizeler Edip Cansever’e ait. Düşüncelerimi daha iyi ifade etmemi sağlayan ünlü şairi bu vesileyle bir kez daha saygıyla anmak istiyorum. Çalışmanın kapağı ise 21 Ekim 2007’de yapılan genel seçimlerden oyların %29’unu alarak birinci parti olarak çıkan radikal sağ İsviçre Halk Partisi (Schweizerische Volkspartei)’nin web sitesindeki bir posterden esinlendi. Suç işlediğine inanılan göçmenlerin ülkelerine geri gönderilmesini amaçlayan bir kampanyada kullanılan bu ‘ırkçı’ poster – İsviçre Avrupa Birliği üyesi olmasa da – çalışmanın ana fikrini mükemmel bir şekilde yansıttığı için seçildi. Bu fikrin en özlü ifadesi ise yine Edip Cansever’in dizelerinde saklı: Dışarı çıkmadık, çünkü hep dışardaydık / İçeri girmedik, çünkü hep içerdeydik. Umut Özkırımlı, Aralık 2007 1 2 I. Giri Bütün iyi kitapların sonunda Bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda Meltemi senden esen Soluğu sende olan Yeni bir başlangıç vardır Yıl 1815, Milano... Napolyon’un orduları yenilmiş, Avrupa kıtasının siyasi haritasını yeniden çizmek üzere toplanan Viyana Kongresi sona ermiş, İtalya Napolyon öncesi dönemde olduğu gibi parçalara bölünmüş, bu arada Milano’yu da içine alan Lombardiya-Venedik bölgesi Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na geri verilmişti. Bu kararın alınmasında İtalya’nın bir millet değil, bir ‘coğrafi terim’ olduğuna inanan ünlü Avusturyalı siyasetçi Klemens Wenzel von Metternich (1773- 1859) önemli rol oynamıştı. Ancak von Metternich önemli bir ayrıntıyı göz ardı etmişti: Çağ, milliyetçilik çağıydı ve bağımsız bir İtalya fikrini savunan çok sayıda burjuva aydın vardı. Bu aydınlar kısa süre içerisinde İtalya’nın çeşitli bölgelerinde Carbonari (Kömürcüler) adıyla anılacak olan ve İtalyan birliğinin sağlanmasını hedefleyen gizli devrimci örgütler kuracaklardı. Avusturya karşıtı milliyetçi hareketlenmenin en yoğun yaşandığı şehirlerden biri de Milano’ydu. Liberal düşüncelerin egemen olduğu aydın çevrelerinde en çok konuşulan konu, Avusturya’nın boyunduruğundan nasıl kurtulunabileceği idi. Milano’daki aydın çevresinin en ilginç üyelerinde biri ise Napolyon’un yönetiminde önemli sayılabilecek görevler üstlenmiş bir Fransızdı. Marie-Henri Beyle (1783- 1842), ya da bilinen adıyla Stendhal, Napolyon’un yenilgisinden sonra Milano’ya yerleşmiş, çok sevdiği bu şehirde sıkıntılı bir hayat sürmeye başlamıştı. Sıkıntılıydı çünkü o dönemde Milano’da bir Fransız olarak yaşamak hiç kolay değildi. Bir yandan liberal İtalyan aydınlarıyla olan ilişkisi yüzünden Avusturya polisi tarafından sıkı bir gözlem altında tutuluyor, diğer yandan ise aynı aydınların Fransız ajanı olabileceği yönündeki kuşkularıyla boğuşmak zorunda kalıyordu (Fewster 2006). Bir anlamda yalnızdı. Ve bu yalnızlık onu, hayatının başka dönemlerinde olduğu gibi, kadınlara, aşka, yöneltecekti. 4 Mart 1818 Stendhal’in hayatında yeni bir dönemin, kendi deyimiyle ‘mükemmel bir müzikal temanın’, başlangıcıydı (Stewart and Knight 1975). Çünkü o tarihte Mathilde Viscontini Dembowski’ye aşık olmuştu. 3