ebook img

milli şef dönemi maarif vekili hasan-âli yücel'in politik konuşmalarında ulusal kimliğin inşası ve yurtt PDF

330 Pages·2010·1.63 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview milli şef dönemi maarif vekili hasan-âli yücel'in politik konuşmalarında ulusal kimliğin inşası ve yurtt

T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER ve TANITIM ANABİLİM DALI MİLLİ ŞEF DÖNEMİ MAARİF VEKİLİ HASAN-ÂLİ YÜCEL’İN POLİTİK KONUŞMALARINDA ULUSAL KİMLİĞİN İNŞASI VE YURTTAŞ TERBİYESİ Doktora Tezi Halise KARAASLAN ŞANLI Ankara-2010 T.C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ HALKLA İLİŞKİLER ve TANITIM ANABİLİM DALI MİLLİ ŞEF DÖNEMİ MAARİF VEKİLİ HASAN-ÂLİ YÜCEL’İN POLİTİK KONUŞMALARINDA ULUSAL KİMLİĞİN İNŞASI VE YURTTAŞ TERBİYESİ Doktora Tezi Halise KARAASLAN ŞANLI Tez Danışmanı: Prof. Dr. Eser KÖKER Ankara-2010 İÇİNDEKİLER Giriş....................................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TÜRK ULUSAL/MİLLİ KİMLİĞİNİN İNŞASI VE HASAN-ÂLİ YÜCEL 1.1. Hasan-Âli Yücel’in Biyografisi Aracılığıyla Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kimlik İnşasının Evrimini Okumak......................................................................................26 1.1.1. Yetiştiği Sosyal Çevre: Egemen Osmanlı Kimliğinin Yeniden Üretim Merkezi Tekkede Geçen Çocukluk Yaşamı .................................................31 1.1.2. İlk Gençlik Yıllarının Siyasal Ortamı: “Bu Devlet Nasıl Kurtulur?” Sorusu ve Kimlik Arayışları .........................36 1.1.3. İmparatorluğun Çöküşüne Tanıklık, Balkan Savaşları ve “Türklük Şuuru” 44 1.1.4. Kurtuluş Savaşı Yılları: Darülfünun Eğitimi, Türkçülük Siyaseti ve Türk Ocakları’nda Hatiplik....................................................................................48 1.2. Türk Ulusal/Milli Kimliğinin İnşası ve Hasan-Âli Yücel’in Katkıları ....................52 1.2.1. 1923-1938 Yılları Arası..................................................................................56 1.2.1.1. Hasan-Âli’nin Eğitim Kademelerinde Üstlendiği Görevler.............56 1.2.1.2. “Milli Dil” İnşası ve Türk Dili Tetkik Cemiyeti Etimoloji Kolu Başkanlığı....................................................................................................64 1.2.2. 1938-1946 Yılları Arası: Maarif Vekili Yücel’in Kültürel Alanın Yeniden İnşa Sürecine Katkıları .................................................................................67 1.2.2.1. Atatürk ve İnönü Dönemi Kültür ve Eğitim Politikalarının Genel Yönelimleri.........................................................................................67 1.2.2.2. Yücel’in Kültür-Eğitim Anlayışı ve Vekilliği Dönemindeki Uygulamalar.................................................................................................72 1.2.3. Çok Partili Yaşama Geçiş: Yücel’in Vekillikten İstifası Sonrasında Yurttaş Kimliğinin Belirlenmesine Yönelik Katkıları..................................80 i İKİNCİ BÖLÜM TEK-PARTİ DÖNEMİNDE POLİTİK SÖZ/HİTABETİN YERİ VE HASAN-ÂLİ YÜCEL’İN POLİTİK KONUŞMALARI 2.1. Tek Parti Döneminde Politik Söz/Hitabet ya da Retorik Üzerine Düşünme Biçimleri ..................................................................................................85 2.1.1. Politik Sözün Önem Kazanmaya Başlaması............................................... 86 2.1.2. 1930’lardan Sonra Politik Söz/Retorik Üzerine Yazılmış Metinler.............94 2.1.3. Politik Sözün Üretilme ve Yayılma Araçları ............................................105 2.1.3.1. Halk Hatipleri Teşkilatı........................................................................105 2.1.3.2. Halkevleri ve Halk Kürsüleri...............................................................109 2.1.3.3. Radyo...................................................................................................113 2.1.3.4. Kamusal Törenler.................................................................................115 2.2. 1939-1946 Yılları Arası Maarif Vekili Hasan-Âli Yücel’in Politik/Kamusal Konuşmaları.......................................................................................118 2.2.1. Yurttaşlara Doğrudan Sesleniş: 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Söylevleri ................................................118 2.2.2. Yurttaşlara Bir Araç Vasıtasıyla Sesleniş: Radyo Konuşmaları .........................................................................................130 2.2.2.1. Radyo Konuşmalarının Dil, Üslup ve Anlatım Özellikleri........................141 2.2.2.2. Retoriksel Teknik ve Stratejiler……………………………......................143 2.2.3. Hitabet Kürsüsünden Politik Seçkinlere Sesleniş: Müzakere/Parlamento Konuşmaları ...................................................................148 2.2.3.1. Dinleyiciler: “Yeni Nesli Terbiyeyle Mükellef Olanlar”...........................153 2.2.3.2. Konuşmaların Yapıldığı Mekanın Genel Özellikleri ve Mekana Bağlı Konuşma Usulleri: “Hitabet Kürsüsünden Kıraat Etmenin Kuralları”......156 2.2.3.3. Yücel’in Parlamento Retoriğinin Biçimsel Özellikleri: Konuşmaların Yapılandırılması, Dil ve Anlatım Özellikleri ....................165 2.2.3.4. Parlamento Retoriğinin Genel Stratejileri .................................................174 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM HASAN-ÂLİ YÜCEL’İN KAMUSAL/POLİTİK KONUŞMALARI ve ULUSAL/MİLLİ KİMLİĞİN (YENİDEN) İNŞASI 3.1. Ulusa Sesleniş Konuşmaları: Ulusal Kimliğin ve Öğelerinin Tanımlanması ya da İfade Ediliş Biçimleri ................182 ii 3.1.1. Ulusun Tanımlanması ve Metaforlar Aracılığıyla Kurulan Bağlar: Hayali Bir Üst Aile Olarak Ulus ......................................................................183 3.1.2. Ulusun Yurdu: “Anamız”, “Evimiz” ve “Kutsal Topraklar” Olarak Vatan......194 3.1.3. Ulusal Tarihin Başlangıcı: 19 Mayıs.................................................................200 3.1.4. Tarihin Başlatıcısı ve Sürdürücüleri: ‘Ulusal Kahramanlar ve Şefler’.............204 3.1.5. Ulusal “Biz”in ya da “Bizim Kolektif Adımız”ın Tanımlanması.....................210 3.1.6. “Biz”in Karşıtı Olarak “Onlar”: Ulusal Kimliğin Ötekileri..............................213 3.1.7. Ulusun Üyelerinin Adlandırılması: Türk Milleti ve Yurttaşlar.........................219 3.1.8. Yurttaşlık Vazifeleri: Milli ve Medeni Bir Hayat İçin Gereklilikler................224 3.1.8.1. Yetiştirici Nesil: Ana-Baba ve Öğretmenlere Yönelik Öğüt ve Tavsiyeler......................................................................................225 3.1.8.2. Yetişen Nesil: Gençliğe Yönelik Vazife Tanımları ve Tavsiyeler.............233 3.2. Parlamento Konuşmaları: Ulusal Kimliğin Taşıyıcıları “İdeal Türk”ün/Yurttaşın İnşası......................................239 3.2.1. Ulusal Tip ve Karakterin İnşasında Eğitim/Tahsil ve Terbiye Karşıtlığı: Yeni Tip Yurttaşlar Yetiştirmenin Bir Aracı Olarak Terbiye...........................240 3.2.2. Bedenin Terbiyesi.............................................................................................246 3.2.3. Gençliğin Karakter/Ahlak Terbiyesi.................................................................256 3.2.4. Toplumsal Cinsiyet Eğitimi ve Kızların Terbiyesi Meselesi............................265 3.2.5. Köy Çocuklarının Terbiyesi ve Köy Enstitüleri ...............................................275 3.2.6. Milli Kimliğin Belirleyici Öğesi, “Bizim Esas Vasfımız”ın Tanımlanmasına Yönelik Tartışmalar: Milli ve Medeni İkiliği....................................................284 SONUÇ .........................................................................................................291 KAYNAKÇA .........................................................................................................299 EKLER ÖZET ABSTRACT iii GİRİŞ Günümüzde, ulusların doğal bir miras ya da dil, ırk, din gibi özsel bir varlık üzerinden yükseldiği tezine dayanan ilkçi/primordialist yaklaşım büyük ölçüde yıpranmış durumdadır. Yapaylık, hayal, kurgu, icat gibi kavramları ön plana çıkararak ulusların oluşumunu anlamaya çalışan modernist yaklaşım, özellikle 1980’lerin ortalarından itibaren milliyetçilik/ulusçuluk üzerine yürütülen araştırmalar arasında gittikçe artan oranlarda yaygınlık kazanmıştır.1 “Modern ulusun ve onunla bağıntılı olan her şeyin temel karakteristiği modernliğidir” (Hobsbawm, 2006: 29) iddiasından beslenen görüşlere göre, ulus devletleşme sürecinin aracı olarak değerlendirilen “ulusal kimlik”ler de doğal, verili, sabit ve aynı zamanda öncesiz sonrasız bir gerçeklik değil, tersine bir tasarım ürünü, 1 Ulus olgusunu, verili bir gerçeklik olarak algılayan primordialistler, ulusa insan toplumu ve tarihi içinde derin kökler atfetmekte, ulusların doğada özgül bir kökene, mekâna, özel bir karaktere, misyona, yazgıya sahip olduklarını ve modern öncesi dönemde de var olduklarını öne sürmektedirler (Ayrıntılı bilgi ve eleştirel değerlendirmeler için bkz. Özkırımlı, 2000; Breuilly, 2006; Calhoun, 2007; Smith 2009). 20. yüzyılın ortalarına kadar akademik çevrelerde yaygın olarak kabul gören, ulusal kimliklerin değişmez ve sabit olduğunu öne süren bu görüş, dünyanın birçok bölgesinde milliyetçi hareketlerin canlanması, İskoç, Flaman, Bask gibi ulus-devlete entegre unsurların “ulusal” duygularla harekete geçmesi, sınır ötesi şirketlerin büyümesi gibi gelişmeler sonucunda zayıflamış, tartışılmaya başlanmış ve bu tartışmalar, yeni oluşumları açıklama çabasına giren modern paradigmanın doğuşuna neden olmuştur. Ernest Gellner, Eric J. Hobsbawm, Benedict Anderson başta olmak üzere, Partha Chatterjee, Homi K. Bhabha, Etienne Balibar, Jean François Bayart, Charles Tilly vd. kuramcıların öncülüğünü yaptığı modernist yaklaşım 1980’lerin ardından milliyetçilik yazınında adeta egemen paradigma haline dönüşmüştür. Her ne kadar belirli noktalarda birbirleriyle ayrışan görüşlere sahip olsalar da modernistler milletlerin/ulusların doğal, verili sabit bir kendilik olmadığı, aksine modern gelişmelere ve modern çağa özgü olduğu konusunda görüş birliği içindedirler. Ulusçuluktan çok modernliğin doğası ile ilgilenen, uluslaşma sürecini milliyetçilik, kapitalizm, sanayileşme, kentleşme ve laikleşme gibi tamamen modern gelişmelerin ürünü olarak gören bu yaklaşımın öncüleri, ulusları “olumsal, yapay ideolojik bir icat” (Gellner, 2008: 138), “icat edilmiş gelenek” (Hobsbawm, 2006: 24), “kurgulanmış, yapılmış, hayal edilmiş topluluk” (Anderson, 2004) şeklinde nitelendirerek ulusal kimliklerin bir konstrüksiyon, tasavvur, bir tasarım süreci olarak değerlendirilmesinin önünü açmışlardır. 1 sembolik bir oluşum, inşa edilmiş ve sürekli yeniden inşa edilen kategorilerdir (Hall 1998; Walby, 2000; Billig, 2002; Balibar, 2007 vd.). Ulusal kimliklerin doğal, verili, kalıcı birer gerçeklik değil üretilen ve yeniden üretilen bir kategori olarak tanımlanması, bu kimliklerin nasıl üretildiği ve yeniden üretilebildiği, üretim sürecinin nasıl ve kimler tarafından gerçekleştirildiği, birey-özneler ya da yurttaşlarca nasıl içselleş(tiril)ebildiği ve “doğal” bir durum olarak nasıl kabul edildiği/ettirildiği gibi soruları peşi sıra getirmiştir. Sosyal bilimler alanında çeşitli disiplinlerce (siyaset bilimi, sosyoloji, dilbilim, tarih, antropoloji, edebiyat, iletişim, kadın çalışmaları, ekonomi, uluslararası ilişkiler…) ulus ve ulusal kimliğin inşası üzerine yapılan araştırmalarla bu sorulara yanıtlar aranmış, her disiplin kendi perspektifine uygun araştırma konuları üzerine yoğunlaşmıştır. Örneğin tarihçiler resmi ve alternatif tarih yazımları; ekonomistler finansal sistemler, ekonomi politikaları ve o politikaları destekleyen kurumsal altyapılar; hukukçular yasalar, vatandaşlık hakları; edebiyatçılar popüler ürünler, edebi ve sanatsal gelenekler; eğitimciler eğitim sistemleri ve materyalleri; siyaset bilimciler egemen ideolojiler, sanayileşme, modernleşme, kentleşme ve milliyetçilik gibi kavram, ideoloji ve olguların analizi aracılığıyla ulusal kimliğin nasıl üretildiği ve yeniden üretildiğini anlamaya yönelik çalışmalar yapmışlardır. Bunların yanı sıra, sosyal bilimlerin çeşitli alt dallarında ulusal kimliğin inşasını anlamak için son zamanlarda yapılan çalışmalarda ulusal marşlar, ulusal bayramlar, törenler türünden kimlik anlatımlarının incelenmesi öne çıkmış, “topluluğun yapılandırılmasında belleğin, imgelerin, simgelerin -özellikle de dilin- gücü giderek daha çok teslim edilmiştir” (Burke, 1994: 56). 2 Ulusal kimliklerin nasıl inşa edildikleri ve yayıldıkları sorusu üzerine düşünen sosyal bilimciler arasında yer alan kamusal hafıza, kolektif kimlikler gibi konularda çalışan iletişim (özellikle siyasal iletişim) ve retorik teorisyenleri ise ulusal kimliğin inşası, ifadesi ve yayılmasının araçları olarak simgesel anlatıların yanı sıra söylemsel anlatılara, özellikle de kamusal söylevler/politik konuşmalara ağırlık vermişlerdir (Bkz. McGee, 1999; Charland, 1987, 2001; Billig, 2002; Benson, 2002, Bruner, 2002). “Hayatı, toplumu, dünyayı anlamlandıran bilinçleri şekillendiren bir konuşma biçimi” (Billig, 2002), “politik bir temsil, bir anlatı, bir söylem” (Hall, 1998; Calhoun, 2007), “ideolojik bir kurgu” (Charland, 1987) ya da “retoriksel bir inşa” (Benson, 2002) olarak tanımlanan ulusal kimliğin inşasında ve yeniden inşasında politik/kamusal konuşmaların kritik bir işlevi olduğu, kamusal söylevlerin çözümlenmesi yoluyla bir devlette inşa edilen ulusal kimlik türünün daha açık bir şekilde belirlenebileceği, anlatılar çözümlenmeden inşanın önemli unsurlarının açıklanamayacağı iddialarından yola çıkılarak “politik retorik üzerine çalışmanın ulusal kimliğin tartışılması için önemli araçlar sağladığı” varsayılmıştır (Benson, 2002: 38). Bir ulusun üyesi olmanın hayalî olarak ne anlama geldiğini söylemsel ifadeler içinde çözümleme amacını taşıyan, özellikle kamusal söylevler üzerine çalışan retorik teorisyenleri, ulusal kimliğin inşasında rol oynayan tarihsel, kültürel, yasal, ekonomik süreçlerin ulusal kimlik vizyonlarının ifade edildiği kamusal konuşmalarda nasıl tanımlandığı, halka hitap ederken hangi stratejilere başvurulduğunu araştırmalarının odağına almışlardır. M. Lane Bruner’e göre, kamusal söylevler aracılığıyla ulusal kimliğin inşasını araştıran retorik analizcilerinin belli başlı araştırma soruları şunlardır: 3 Farklı ulusal kimlik tipleri nasıl üretilir? Ulus adına konuşanlara dayatılan sınırlamalar nelerdir? Ulusal karakterin kabul edilmiş tanımlamalarında ne ya da kimler göz ardı edilir? Anlatılarda öne çıkan ve ihmal edilen unsurlar nelerdir? Ulusal karakterin verili bir durumda ifade ediliş biçimlerinde öne çıkan kavramlar, stratejiler nelerdir? (2002: 3-11). Ulusal kimliğin inşasında kamusal söylevlerin yerini araştıran yaklaşımların temelinde, politik retoriğe2 yönelik özellikle 1980’lerden sonra yaygınlaşan kavrayış yatmaktadır. Tarihsel gelişim süreci içinde kimi zaman “politik bir sanat”, kimi zaman “kandırmaya ya da dolandırmaya yönelik samimiyetsiz, süslü, abartılı konuşmalar” olarak tanımlanan politik retorik günümüzde gittikçe artan bir şekilde ideoloji ve politika yapma süreçleriyle ilişkilendirilerek “toplumun sosyal dokusunu, dinleyenlerin algısını değiştirmeye ve yeniden inşaya yönelik kolektif eylemin bir aracı”, “rıza sağlamanın, sistemi perçinlemenin bir yolu”, “bilgi üretiminin merkezinde yer alan ve topluluğun kolektif varlığının ve bilincinin inşasından bağımsız düşünülemeyen bir öğe” (Gill ve Whedbee, 1997; Lucaites, J. L. vd., 1999; Charland 2001; Moretti, 2005) olarak tanımlanmaya başlanmıştır. Özellikle 1980’lerden sonra eleştirel retorik 2 Politik retorik, yaklaşık 2500 yıllık tarihiyle, Batı kültürünün en geniş kapsamlı çalışma konularından biri olan retoriğin odağıdır (Bitzer, 1981: 226). Retorik, antik çağdan bu yana genel olarak konuşma etkinlikleri çerçevesinde tanımlanmıştır. Klasik retoriğin öncüleri Platon, Aristoteles, Cicero, Quintilianus vd. konuşmanın politikanın temeli olduğuna inanarak, retorik teorilerini, politik hitabetin yöntem ve ilkeleri üzerine geliştirmiş ve politik aktörler tarafından kullanılmak üzere tasarlamışlardır (Bitzer, 1981: 227; Gill & Whedbee, 1997: 157). Çağdaş retorik teorisyenleri de retoriğin bilim, felsefe, edebiyat ve diğer alanlarda varlık bulduğunu söylemekle birlikte genellikle politik konuşmayı, retorik pratiğin merkezi olarak kabul etmişlerdir. Politik retoriğin, konusu genel olarak “kamunun işleri ya da kamusal işler”le ilgili yargılar, kararlar, uygulamalar ve onların yurttaşları etkileyen sonuçlarıdır. Toplumsal ve fiziksel sonuçların dışında dil, düşünceler, yasalar, prensipler, otorite yapıları, değerler, semboller, mitler gibi toplumun asıl ve kalıcı kimliğini oluşturan şeyler de politik retoriğin konuları arasında yer almaktadır (Bitzer, 1981: 231). 4 çalışmalarına hâkim olan tanımlara göre, kamuya/yurttaşlara yönelik seslenişlerin yani hitabetin bir formu olan politik konuşmalar, “ortak bir kimlik yaratarak ulusun/yurttaşlar topluluğunun kolektif varlığını inşa etme ve yönlendirme”, “tarihsel hatıraları unutturarak ya da gözden saklayarak kamusal hafızayı yeniden inşa etme”, kitleleri seferber etme, eyleme yönlendirme gibi amaçlar doğrultusunda kullanılan araçlar arasındadır. Tezin temel dayanağını oluşturan yukarıdaki iddialar, Türk ulusal kimliğinin inşa süreçlerinin ve başlıca niteliklerinin anlaşılabilmesi için politik konuşmaların analizinin gereği ve önemine işaret etmek amacıyla sunulmuştur. “Ulusların ortaya çıkması ve kolektifleşmesi” (Charland, 2001: 616) için esas unsurlardan biri olan politik retorik, pek çok ülke ve dönemde olduğu gibi Cumhuriyet’in ilanını izleyen dönemde de ulusun/yurttaşlar topluluğunun ve ulusal kimliğin inşası sürecinde etkin, sistematik bir araç olarak kullanılmıştır. Özellikle, Tek Parti yönetiminin kurumsallaşma ve yerleşme sürecine denk gelen 1930’lu yıllardan sonra3 politik söz/retorik giderek önem kazanmaya başlamış, politikacılara konuşmaları öğütlenmiş, hitabet (retorik) eğitimini konu edinen kitaplar4 yazdırılmış, parti üyelerini “hitabet konusunda” eğitmek için Halkevleri5 3 Politik söz ya da retoriğin 1930’lı yıllardan önce de politik seçkinlerce bir “inşa” aracı olarak kullanıldığı şüphe götürmez. 1930’lu yılların bir milat olarak belirlenmesinin sebebi, pek çok akademik çalışmada da vurgulandığı gibi (bkz. Tunçay, 2005a; Ahıska, 2005; Öz, 1992; Canefe & Bora, 2007 vd.) bu tarihin, sistemin “ideolojiyi yaygınlaştırma ve halk katmanlarında benimsetme çabalarının sistematik bir hal aldığı”, Cumhuriyet ideallerinin millete/halka mal edilmesini kurumsallaştırmak için ağırlıklı bir çabaya yöneldiği yılların başlangıcına denk düşmesidir. 4 Tezin ikinci bölümünde kısa bir değerlendirilmesine yer verilecek yazılı metinler tarih sırasına göre şunlardır: CHP Genel Sekreteri Recep Peker’in Ülkü dergisinde yayınlanan “Konuşunuz Konuşturunuz” (1933) başlıklı makalesi, parti hatibi ve Ülkü dergisi imtiyaz sahibi Nusret Köymen’in “Canlı Söz” (1936) başlıklı makalesi, parti hatibi ve Gazi Lisesi Felsefe Öğretmeni Hamdi Akverdi’nin Hitabet San’atı Teknik ve Psikolojisi (1937) adlı 5

Description:
“istibdat yılları” şeklindeki klişelerle yermişlerdir. Bu övgü ve yergilerin kökeninde yatan, Abdülhamit'in “İslamcılık” politikasına yönelik yaklaşım farklılıklarıdır. Leff, Michael ve Ebony A. Utley (2004), “Instrumental and Constitutive Rhetoric in Martin Luther Ki
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.