ebook img

Memleketimden İnsan Manzaraları - Nâzım Hikmet PDF

530 Pages·2014·1.64 MB·Turkish
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Memleketimden İnsan Manzaraları - Nâzım Hikmet

NÂZIM HİKMET MEMLEKETİMDEN İNSAN MANZARALARI NÂZIM HİKMET Tüm Eserleri 6 Şiirler 6 Hazırlayan : Asım Bezirci Yayın Yılı : 1978 Dizgi : Metin Dizimevi Baskı : Yelken Matbaası GİRİŞ İstanbul, İnsan Manzaraları'nı 1941 yılında Bursa hapisanesinde yazmaya başladım. Daha önce «Meşhur Adamlar Ansiklopedisi» üzerinde çalışıyordum. «Ansiklopedi»min kahramanları generaller, sultanlar, seçkin bilginler, sanat adamları ya da güzellik kraliçeleri, katiller ve milyarderler değil; işçiler, köylüler, zanaatkârlar, ünleri fabrikaların, işliklerin, köylerin ve işçi mahallelerinin dışına taşmamış olan kimselerdi. Alman faşizmi Sovyetler Birliği'ne saldırdı bu sırada. Yaşlı bir gardiyandan haberi öğrendiğimde yüreğimin nasıl titrediğini anımsıyorum. Kendi kendime, 'Bir yirminci yüzyıl tarihi yazmak gerekli' dedim. Hitler'in saldırısıyla başlamak, sonra gerilere. İngiliz-Boer savaşına gitmek, sonra yeniden ileriye dönmek ve hapisaneden çıktıktan sonra da bu tarihi, yaşamımın sonuna kadar sürdürmek istiyordum. Faşizmin yenileceğinden ve hapisaneden çıkacağımdan kuşkum yoktu. «Meşhur Adamlar Ansiklopedisi», İnsan Man-zaralarına bir bölüm olarak girdi. «Ansiklopedisi»nin özlü dili, destanın da üslûbunu belirledi. Bunun dışında, o günlerde Kraliçe Elizabeth dönemi İngiliz şairlerini okuyordum ve kısa bir süre önce de Gogol'ün Ölü Canlar'ını okuyup bitirmiştim. Bu kitaplar da belirli ölçüde etkilemiş olmalıdır çalışmamı. Yazdığım 60.000 dizeden elde 15.000 dize var bugün. Onlar da bu kitapta yayımlanıyorlar işte. Diğer kitaplardan bazı bölümler kurtuldu sadece: «Moskova Senfonisi», «Gabriel Peri» gibi. Diğerleri, polisin eline düşmesinler diye, Türkiye'den kaçışımdan önce yakılmışlardı. Hapisaneden çıktıktan sonra destanım üzerinde çalışamadım. Şimdi de çalışmıyorum, çünkü başka türlü yazmak gerektiği kanısına vardım onu. İnsan Manzaralarında, şiirin birkaç sözle çok şey söyleyebilme olanaklarından yararlandım. Kimi zaman şiire çok yaklaştım. Kimi zamansa çıplak bir nesir olarak kaldı yazdıklarım. Tiyatro ve sinemanın olanaklarından yararlandım destanımı yazarken. Fakat demin de belirttiğim gibi, şimdi yazsam başka türlü yazardım onu. Beni yanlış anlamayın, İnsan Manzaraları'nı şimdi yazabileceğimden başka türlü yazmış olduğum için yeriniyor değilim. İnsan Manzaralarımda «Ulusal Kurtuluş Savaşı Destanı» başlıklı bir bölüm vardır. Daha o sırada, ben hapisteyken, dışarda biliniyordu bu destan. Hapisten çıktıktan sonra, bir yayıncı, bu bölümü yayımlamak istedi. Kabul ettim, bir sözleşme imzaladık ve oldukça yüklü bir avans aldım. Fakat sözleşmede yayın tarihi belirtilmemişti. Sonradan, yayımcının, ulusal-kurtuluş savaşı bölümünü yayımlamamı engellemek için hükümetin buyruğuyla benimle bir sözleşmeyi imzaladığını öğrendim. Avansı geriye verecek durumda değildim, iş uzadı ve kitap yayımlanmadı. İnsan Manzaraları'nın üçüncü kitabı, 1961 yılında İtalya'da İtalyanca ve Türkçe metinler karşılıklı olarak yayımlandı. Gelecek yıl her üç kitabın Fransa'da yayımlanması gerekiyor. İşte böyle sayın okurlarım. Son olarak bir şey daha söyleyeceğim: İnsan Manzaralarında -kimi zaman beş dizede, kimi zaman bütün bu üç kitap boyunca- anlatılan insanların hiç değilse yarısı, yaşamlarına kişisel olarak tanık olduğum kimseler; diğer yarısı benim imgelemimin kahramanlarıdır. Her üç kitapta, kimileri tüm dünyaca tanınan, kimilerini ise komşularından başka kimsenin tanımadığı insanların yaşam öykülerini bulacaksınız. Bir araya toplanan bu yaşam öyküleri, temel çizgileriyle 1908-1941 yılları Türkiye tarihinin tablolarını oluşturmaktadır. Bu tablolara birbiri arkasına bakmak sıkıcı olmayacak mı sizin için, bilmek isterdim.. Moskova, NÂZIM HİKMET 1961 - Kasım (Çev. Ataol Behramoğlu) Hatice, Pîrâye Pîrâyende. Doğum yeri neresi, kaç yaşında, sormadım, düşünmedim, bilmiyorum. Dünyanın en iyi kadını, dünyanın en güzel kadını, Benim karım. Bu bahiste realite umrumda değil... 939'da İstanbul'da tevkifanede başlanıp biten bu kitap ona ithaf edilmiştir. BİRİNCİ KİTAP I Haydarpaşa garında, 1941 baharında, saat on beş. Merdivenlerin üstünde, güneş yorgunluk ve telâş. Bir adam merdivenlerde duruyor bir şeyler düşünerek. Zayıf. Korkak. Burnu sivri ve uzun yanaklarının üstü çopur. Merdivenlerdeki adam Galip Usta, tuhaf şeyler düşünmekle meşhurdur: «Kâat helvası yesem her gün» diye düşündü 5 yaşında. «Mektebe gitsem» diye düşündü 10 yaşında. «Babamın bıçakçı dükkânından akşam ezanından önce çıksam» diye düşündü 11 yaşında. «Sarı iskarpinlerim olsa kızlar bana baksalar» diye düşündü 15 yaşında. «Babam neden kapattı dükkânını? Ve fabrika benzemiyor babamın dükkânına» diye düşündü 16 yaşında «Gündeliğim artar mı?» diye düşündü 20 yaşında. «Babam ellisinde öldü ben de böyle tez mi öleceğim?» diye düşündü 21 yaşındayken. «İşsiz kalırsam» diye düşündü 22 yaşında, «İşsiz kalırsam» diye düşündü 23 yaşında. «İşsiz kalırsam» diye düşündü 24 yaşında. Ve zaman zaman işsiz kalarak «İşsiz kalırsam» diye düşündü 50 yaşına kadar 51 yaşında «İhtiyarladım» dedi, «babamdan bir yıl fazla yaşadım.» Şimdi 52 yaşındadır. İşsizdir. Şimdi merdivenlerde durup kaptırmış kafasını düşüncelerin en tuhafına: «Kaç yaşında öleceğim? Ölürken üzerimde yorganım olacak mı?» diye düşünüyor. Burnu sivri ve uzun. Yanaklarının üstü çopur. Denizde balık kokusuyla döşemelerde tahtakurularıyla gelir Haydarpaşa garında bahar. Sepetler ve heybeler merdivenlerden inip merdivenleri çıkıp merdivenlerde duruyorlar. Polisin yanında bir çocuk tahminen beş yaşında iniyor merdivenleri. Nüfusta kaydı yok fakat ismi Kemal. Merdivenleri bir heybe çıkıyordu bir halı-heybe. Merdivenlerden inen Kemal yapayalnızdı kundurasız ve gömleksiz ortasında kâinatın. Açlığından başka bir şey hatırlamıyor bir de hayâl meyâl karanlık bir yerde bir kadın. Merdivenleri çıkan heybenin kırmızı, mavi, siyahtı nakışları. Halı-heybeler ata, katıra, yaylıya binerlerdi eskiden, şimdi şimendifere biniyorlar. Merdivenleri bir kadın iniyor. Çarşaflı şişman Adviye Hanım. An-asıl Kafkasyalı. 1311'de kızamık 1318'de gelin oldu. Çamaşır yıkadı. Yemek pişirdi. Çocuk doğurdu.

See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.