MECLİS KÜRSÜSÜNDEN TEMEL FIKRALARI: BAĞLAM MERKEZLİ HALKBİLİMİ KURAMLARIYLA BİR KÜLTÜREL ANALİZ DENEMESİ Temel Jokes in The Turkish Parliament: A Context-Based Cultural Analysis of “The Parliament Folk” Uygar AYDEMİR* ÖZET Bu makale, şehirden ve eğitimden uzakta konumlandırılmış olarak tanımladığı halkı ve onun kültürel üretimlerini inceleyen klasik halk edebiyatı metinlerinin aksine inceleme nesnesi olarak kendine Türkiye Cumhuriyeti milletvekillerini seçmiştir. Böylece, milletin siyasal olarak en üzerinde ve en merkezinde olan insanların bir halk olup olmadığı, onların kendilerine ait kültürünün ve bu kültürün ürettiği ritüellerinin olup olmadığı sorusuna yanıt aramaktadır. Bu amaç doğrultusunda TBMM kürsüsündeki milletvekillerinin anlattığı Temel fıkraları ve bu fıkralara verilen tepkiler incelenmiştir. Veri olarak meclis tutanaklarını alan bu inceleme üzerinden Meclis halkının ürettiği kültürel bağlam açıklanmaya çalışılmıştır. Kültürel bağlam incelemesini gerçekleştirmek için bağlam ve icra merkezli halk edebiyatı kuramlarından yararlanılmıştır. Yazıda bağlam merkezli kuramın konu ile ne ölçüde uyum sağladığının tartışılmasından sonra bu kuramın öncü isimlerinin temel metinlerinden yararlanıldığı gibi başvuru eseri konumundaki ikincil kaynaklardan da yararlanılmıştır. Anahtar Kelimeler Temel fıkraları, bağlamsal kuram, Karadenizli kimliği, toplumsal cinsiyet. ABSTRACT The classical theories of folklore have defined folklore as the knowledge of the culture of rural and uneducated people in contrast to urban and educated citizens of the country. This article explores the possibi- lities of applying modern folklore theories to a group of people who are politically situated in a country’s most central organization: the representatives of the Republic of Turkey. Therefore, the questions of whether the group of representatives can be regarded as a “folk” and whether their cultural production can be examined through folklore theories will be the first issues to be dealt with. The representatives’ telling Temel jokes (the most common contemporary Turkish joke hero from the Black Sea region) during their official speech on the parliament chair is analyzed as the group’s cultural production and daily ritual. The cultural context of “the parliament folk” is explained by the study of Temel jokes in daily official parliament reports. The problems of making a cultural analysis on a written text are widely discussed before the discourse analysis. The theoretical background of the paper is based on the primal resources of context and performance based theories of folk literature, as well as the secondary sources on folk literature. Key Words Temel jokes, context-based theory, Black Sea Region identity, gender. Bir gün adamın biri bir topluluğa ilgili bir soruya fıkraların çoğunun fıkra anlatmaya başlamış: “Temel bir gerçek olaylardan türemiş olduğunu gün cinayet işlemiş, hakimin karşısına söylemek herhalde yanlış olmaz. Zira çıkarmışlar bunu.” Kalabalıktan bunu yukarıda alıntıladığım fıkra yaşanmış duyan biri lafa karışmış: “Sen yalan söy- bir olayın ufak değişikliklerle yazıya liysun! Ben Karadenizliyum, Temel’i de aktarılmışıdır. Bu olayın gerçek olduğu taniyirum, haçen o cinayet minayet işle- ile ilgili kanıt ise tahmin edilecebile- yemez!” ğinden de sağlamdır. Bu kanıt, Türkiye Fıkraların nasıl ortaya çıktığı ile Cumhuriyeti’nin en güvenli kasaların- * Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi. ([email protected]) h7t6tp ://www.millifolklor.com http://www.millifolklor.c7om6 Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 dan birinde dosyalanmış, beklemekte- durduğu yeri belli ettiğinden ve böylece dir: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel okuyana yazının öznelliğini hatırlattı- Kurul tutanaklarında... ğından dolayı bir yazıya başlamak için Bu yazı, TBMM Genel Kurulu’nda en iyi bölüm olduğunu düşünüyorum. son birkaç senede anlatılmış olan Temel Bu kısımdan sonra Temel fıkrala- fıkralarının ve onlara verilen tepkilerin rının nasıl bir ortamda anlatıldığının bağlam merkezli okunmasını hedef al- bilinmesi gerektiğini düşündüğüm için maktadır. Yazıya bir metodoloji tartış- siyasetin gerilimli atmosferinin fıkra masıyla başlamayı çok gerekli gördüm. anlatımı ile ilgili alışık olmadığımız ne Hatta o kısmı kendi açımdan yazının gibi bir ortam yarattığından bahsetmeyi en önemli kısmı olarak gördüğümü be- uygun gördüm. Kültürel bağlamını anla- lirtmeliyim. Malzemeyi incelediğim ve maya çalıştığım bir topluluk ile ilgili el- onu nasıl inceleyebileceğimi bulmak için bette ilk yapılması gereken işlerden biri teori alternatiflerini öğrenmeye çalıştı- o topluluktaki insanların kendileri ve ğım süreç boyunca hangi fıkraları oku- birbirleri hakkındaki görüşlerini ortaya yacağımdan ziyade onları nasıl okuya- koymak olduğundan dolayı bu bölümü, cağım sorusu kafamı meşgul ediyordu. meclisteki gruplaşmalar ve bu gruplaş- Elimdeki malzeme fıkraların sadece me- maların içinde ya da dışında kalan kim- tin temelli okumasını yapamayacağım lik özellikleri ile ilgili bir değerlendirme kadar renkliydi. Aslında elimde sadece takip etmektedir. Meclis içi gruplaşma- diyaloglardan oluşan kağıtlar olmasına ların arkasından meclisin kendisinden karşın o diyaloglarda tartışmalar, fıkra- olmayana nasıl baktığını anlamak için lar, atışmalar, fikirler, projeler havada milletvekillerinin “Temel” karakterini uçuşuyordu. Fakat tüm bu keşmekeşin nasıl değerlendirdiklerini inceledim. Al- içinde yine de bir düzen örüntüsü vardı. tıncı bölüme kadar Temel fıkraları üze- Sonuçta bu konuşmalar dört sene boyun- rinden bir kimlik tanımlaması yapmaya ca beraber yaşayan artık birbirine alış- çalıştığım meclis halkının altıncı bölüm- mış beş yüz elli insanın konuşmalarıydı. den itibaren iletişim biçimlerine eğildim. Ortalama bir liseden bile az nüfusa sa- Burada fıkraların nasıl ve neden anlatıl- hip bu insan topluluğunun (her okulun dığı, anlatma tarzları gibi konuları yine kendine has bir karakteri olduğu gibi) bağlam merkezli kuramlar çerçevesinde bir kültürü, (her okulun kendi kimliğine tahlil ettim. uygun argosu olduğu gibi) bu kültür için- 1. İnceleme Malzemesi: de üretilen edebiyatı ve bu edebiyatın Araştırma malzemem, Türkiye Bü- icra edildiği ritüelleri olması gerekmez yük Millet Meclisi genel tutanaklarında miydi? İşte okuyacağınız bu makale, bu yapılan konuşmalarda milletvekilleri- sorunun cevabını bulmak yani “meclis nin anlattıkları Temel fıkralarıdır. Bu halkı”nın ürettiği kültürel bağlamı Te- fıkralara TBMM resmî web sitesindeki mel fıkraları üzerinden anlamaya çalış- genel kurul tutanakları ve bütçe tuta- mak için yazıldı. naklarından ulaştım. İçinde 40’tan fazla Tam da bu sebeple, yani bağlamı fıkra olan toplam 37 adet veri okunmuş anlamaya çalışan bir insanın metinlerde ve incelemeye alınmıştır. Verilerin ta- görünmeyenin peşine düşmek zorunda mamında fıkra olmayıp kimileri, fıkra- oluşundan dolayı bağlam merkezli halk lara verilen cevapları da içermektedir. edebiyatı kuramlarının bana yardımcı Fıkraların çoğu birbirinden farklıdır olup olamayacağını sorgulamam gerekti. ancak aynı fıkraların varyantlarına da Bu sorgulama, makale bittikten sonra rastlanmaktadır. Bu malzemenin ta- bile devam edecek gibi görünüyor. Üs- mamına ödev içinde referans vermedim. telik metodoloji tartışmasının, yazarın Yazı içinde (X. veri) olarak gösterdiğim http://www.millifolklor.com 77 Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 referans “Veri Kaynakçası” bölümünde- için bir mecburiyettir” (“Doku, Metin ve ki X sıra sayısındaki veriye gönderme Konteks”, 82) Meclis’in yazmanları genel yapmaktadır. Bu verinin karşısındaki kurul tutanaklarında ses tonu, jest ve internet adresinden gerekli anahtar mimikleri not etmemektedirler. Bu, bağ- sözcükler yardımıyla gönderme yapılan lamsal okumayı kusurlu hale getirebilir; meclis konuşması bulunabilir. ancak yine de, konuşmalara verilen tep- 2. Metodolojinin Tartışılması: kiler; ses tonu, jest ve mimiklerin olumlu Richard M. Dorson “Bağlamsal Ku- mu olumsuz mu olduğu konusunda fikir ram” yazısında bağlamı merkeze alarak verebilmektedir. Bununla birlikte, bu folklor çalışan halk edebiyatçılarının eksikliklerden kaynaklanan sorunların fikirlerini aktarırken “[B]ütün perfor- olabileceği her zaman savunulabilir. mans ya da iletişimsel hareketler kayıt TBMM kürsüsünde anlatılan fıkra- edilmelidir. Derlemeci artık basit bir şe- larla ilgili bağlamsal okuma yapmamda- kilde metni not alamaz ya da teybe kay- ki daha büyük engel benim metinlerle dedemez; çünkü metin artık her biricik girdiğim ilişkiden kaynaklanmaktadır. etkinliğin sadece bir parçasıdır” (78) de- Bu engel, aslen sözlü olan metinleri ilk mektedir. Ben de elimdeki malzemenin ağızdan duymamış olmama karşın on- elverişliliğinden ötürü TBMM kürsüsün- ların yazıya aktarılmış şekilleri ile ilgi- den anlatılan fıkraları çalışırken bağlam lenmemden doğmaktadır. Yalnız, metin- merkezli bir yaklaşım sergilemek iste- lerin asıl icraları ile benim onları yazılı dim. Her ne kadar ben bu yazıda halk metinlerden takip etmem arasındaki edebiyatına yaklaşım kuramlarının en uçurumun, örneğin, halk ozanlarının yenilerinden olan bağlam merkezli ku- icraları ile bu icraları metinlerden çalı- ramın imkanlarını araştırmak istesem şanlar arasındaki uçurum kadar derin de, önümde ufak engeller durmaktadır. olmayacağını söylemek gerekir. Çünkü Fıkraların anlatıldığı oturumların tuta- ben de milletvekilleri de yazılı kültürden nakları, fıkranın anlatılma bağlamının gelmekteyiz. Ong, yazılı kültürden gelen büyük ölçüde çıkarılabileceği şekilde insanların sözlü iletişimlerine bile yazılı tutulmuştur. Konuşmalar doğal akışı ve kültürün damgasını vurduğunu onların kesilmeleri içinde not alınmış; itirazlar, çoğu zaman yazarmış gibi konuştukları- söz kesmeler belirtilmiştir. Üstelik ko- nı belirtmektedir (Ong, 177). Ayrıca kür- nuşmalardaki tepkiler (“CHP sıraların- süden konuşma yapan vekillerin kimi dan alkışlar”, “CHP sıralarından gürül- zaman önceden hazırlanmış bir metni tüler”, “ANAP, DSP, MHP sıralarından okumaları bu konuşmaları ve ortamı ya- gülüşmeler, alkışlar”, “MHP sıraların- zılı kültüre yaklaşmaktadır. Tabi ki bu, dan ‘Temel’i anlat’ sesi” gibi ifadeler) onların (yazılı bir metin okunurken bile) konuşma içerisinde parantez içerisinde yazılı kültüre ait olduklarını göstermez. belirtilmiştir. Dolayısıyla, bağlamı oluş- Zira, mecliste bağlam sözlü kültür bağ- turan hikayenin genel akışı, anlatan ve lamıdır. Milletvekilleri ve benim aynı anlatılanın kimliği, mekan, zaman, tep- kültürden geliyor olmamız konusunda- kilerin niteliği ve niceliği gibi unsurlar ki vurgulama, aslı sözlü olan metinleri bu metinlerde okunabilmektedir. Öte yazılı olarak inceleyecek olan benim ya- yandan Alan Dundes’ın jest ve mimikle- şayacağım sorunun ve yanılım payının rin kontekse bağlılığı ile ilgili düştüğü şu bir halk ozanının türkülerini inceleyen not, benim konuya yaklaşımımda tem- araştırmacınınkinden muhtemelen daha kinli olmamı sağlamıştır: “Halk bilgisi küçük olacağına dikkat çekmek amacıy- türlerinin tamamı için konteskin derlen- la yapılmıştır. mesi hayati değerdedir, ama konteksin Ödevle ilgili sorulması gereken so- derlenmesi atasözleri, jest ve mimikler rular arasında meclis kürsüsünden konu- 78 http://www.millifolklor.com Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 şanın hikaye anlatıcısı olup olamayacağı kimi bilgilere ihtiyacımız vardır (309). ve kürsüde olanların performans olarak Bu nedenle partilerin temsil ettikleri nitelendirilip nitelendirilemeyeceği de anlayışlar, birbirleri hakkındaki görüş- vardır. Bu sorulardan ikincisi nispeten leri, kuliste yapılan konuşmalar, meclis kolaydır, çünkü Özkul Çobanoğlu konuy- çapında bir özelliğiyle ön plana çıkmış la ilgili olarak “[B]ir insanın konuşması milletvekilleri, halka yansımayan fakat esnasında bir fıkra anlatmasıyla, köyde örneğin meclis lokantasında yapılan ko- bir kış gecesi bir köy tiyatrosu oynaması nuşmaların da bilinmesi analizin sağlığı arasında geleneksel bir anlatının icra- açısından gerekebilir. larını göstermesi bakımından bir fark Yazarken ve çalışırken yukarıda yoktur” (303) fikrini savunarak meclis saydığım sorunların var olabileceğini kürsüsünden anlatılan fıkranın pekala her zaman aklımda tuttuğumu ve en performans sayılacağını açıkça ortaya aza indirgemeye çalıştığımı fakat yine koymaktadır. İlk soru ile ilgili olarak enli de üstelerinden gelemediğimden dolayı bir tartışma yapmak ise, geniş teori bil- eksik olduğum alanları bildirmeyi görev gisi gerektiriyor olduğundan bu makale- bildim. Çalışmayı genişletmek isteyen nin olanakları ve bu satırların yazarının bir araştırmacıya konuya hangi nokta- yetisi dışında kalıyorsa da kürsüden ses- lardan başlayabileceği ile ilgili ipuçları lenen kişinin kimi özellikler bakımından vermiş olmayı ümit ediyorum. hikaye anlatıcısı ile benzer olduğu, ben- 3. Güldürmeyen Fıkralar: Siyasi zer yöntemler kullandıkları ve kimi za- Gerilimin Fıkranın Algılanmasına man aynı işlevleri yerine getirdiklerini Etkisi belirtebiliriz. Vekillerin, paylaşacakları John Morreal, “Gülmede Yeni Bir konuyu hatta fikirlerini bile çoğu zaman Teori” makalesinde gülme eyleminin hikayeleme yöntemiyle anlatmaları, din- “memnuniyet verici ani bir psikolojik leyici tepkisine göre konu ve üslup değiş- değişimden” (408) kaynaklandığını id- tirmeleri ve İlhan Başgöz’ün tarif ettiği dia ediyor. Ona göre “düşmanca bir anlamda arasöz kullanmaları hikaye an- hissin açığa vurulması” (419) ya da psi- latıcısı ile kürsü konuşmacısı arasındaki kolojik değişimin insanı tehlike hissine benzer özelliklerdir. itmesi (417) gülme durumunda “çoğun- Özkul Çobanoğlu, performans teo- lukla1 mevcut” olan “emniyette olma risinin “bütün sözel sanatları ‘konuşma- elementi[ni]” (428) ortadan kaldıracağın- nın özel bir biçimi’ olarak ele almak su- dan dolayı gülmenin olmazsa olmaz şartı retiyle sınırları, insanın ‘sözel davranış memnuniyet vericilikten söz edilemez ve biçiminde yer alan artistik veya sanatsal gülme beklentisi içinde olunsa bile gül- dışavurumlar’ genişliğine ve derinliğine me gerçekleşmez. bütüncül bir biçimde tamamını birleşti- Meclis kürsüsünden anlatılan fık- riciliğe ulaşmış” olduğunu söylemekte- ralar ister bir fikri örneklendirmek, dir (266). Bu tanımdan yola çıkarak as- güçlendirmek için anlatılsın isterse lında benim yaptığım incelemenin siyasi dinleyenleri neşelendirmek, ortamdaki tartışma, fikir savunusu ve nutuk türle- gerilimi azaltmak için anlatılsın fıkrayı rinin de incelenmesiyle genişletilmesi; anlatan vekilin partisi dışındaki millet- bunlar ve fıkralar (ve varsa diğer türler) vekilleri tarafından olumsuz tepkilerle arasındaki ilişkilerin ortaya konması karşılandığı görülmektedir. Morreal’ın gerektiği ortadadır. Kaldı ki, “bir folklor gülme durumları ile ilgili ortaya attığı unsurunu onu gerçekleştirip icra edenle- teori bu durumu açıklayabilir. İktidar rin onun muhtevasını, anlamını ve orta- ve muhalefet partilerinden oluşmuş ya koyduğu durumu anladığı gibi anla- olan meclis genel kurul oturumları çoğu yabilmek için kültürün geneli hakkında” zaman bir fikir ve karşı fikrin müca- http://www.millifolklor.com 79 Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 delesiyle geçmektedir. Bu da, meclisin Büyük Millet Meclisi’nde her şehri temsil her zaman gerilimli bir havaya sahip eden milletvekilleri olduğu gibi Karade- olmasına neden olmakta ve dolayısıyla niz Bölgesi’nden gelen milletvekilleri de karşı partiler hiçbir zaman birbirlerine vardır. Bu nedenle, meclis kürsüsünden güvenlik telkin etmemektedirler. Em- anlatılan Temel fıkralarının hem grup niyet hissinin bulunmadığı bir ortamda içi hem de grup dışı üyeler tarafından anlatılan fıkra çoğunlukla olumsuz tepki anlatılan fıkralar kategorisine girdiğini ile karşılanmaktadır. En bilinen işlevleri söyleyebiliriz. Bununla birlikte, fıkraları arasında “eğlenme/eğlendirme” olan bir anlatanın yanısıra, onları dinleyenlerin eylemin sonunda gül(e)memenin yarat- de hem grup içi hem grup dışı üyelerden tığı rahatsızlık verilen tepkilerden oku- oluşmasından dolayı, dinleyici gruplar- nabilmektedir. dan birinin kendisini fıkradaki karak- Örneğin, Hüseyin Çelik’in “[B]u Ra- terlerden biri ile özdeşleştirmesi ya da mazan günü sizi de neşelendirsin diye” gruplardan biri için favori olan karakte- anlatmak istediğini söylediği bir fıkra, rin diğeri tarafından kaybeden karakter Muharrem İnce’nin “Kimse gülmedi olarak gösterilmesi kimlik temelli tartış- ama!” ve Hüseyin Güler’in “Sayın Bakan malar doğurmaktadır. ‘burada güleceksiniz’ diye hatırlatır mı- Bu konuyla ilgili ilk olarak pay- sınız lütfen” tepkilerini üzerine çekmek- laşılabilecek gözlem, Temel’in kötülük tedir (24. veri). yaptığı ya da kötü birisi olduğu fıkralara 4. Fıkrayı Anlatan ve Dinleyen- Karadenizlilerin sert çıkışlar yaptıkları- ler Bağlamında Grup İçi ve Grup dır. Bu konuyla ilgili Yakup Kepenek’in, Dışı Kimlikler: fıkrasına “Temel, Sirkeci’de cinayet iş- Alan Dundes “Doku, Metin ve Kon- lemiş” şeklinde başlaması üzerine Sam- teks” makalesinde fıkranın en önem- sun milletvekili Ahmet Yeni’nin hemen li bağlamsal yapısını şöyle belirliyor: “Temel cinayet işlemez” diyerek karşı “Kontekse ait yapıyı oluşturan en hayati çıktığını görüyoruz (30. veri). Hatta aynı iki unsur; fıkrayı söyleyen kişi ve o fıkra- fıkrayı Hakkı Ülkü, bu olaydan 3 sene yı dinleyen kitledir” (77). Dundes, “Halk sonra gene anlatmak istediğinde “Te- Kimdir?” makalesinde de fıkra anlatım mel cinayet işliyor” cümlesine Ahmet eyleminin gerçekleştiği bağlamın öne- Yeni’nin gene aynı şekilde “Temel cina- mine dikkat çekerken bu bağlamın ilk yet işlemez” diye karşı çıktığı görülmek- özelliklerinden birinin anlatan ve dinle- tedir (31. veri). Benzer şekilde Hüseyin yen kişilerin kimlikleri olduğuna dikkat Çelik’in anlattığı fıkraya Samsun millet- çekiyor. Dundes’a göre, “Gruplar hak- vekili Haluk Koç’un verdiği karşılık bu kındaki fıkralar bazen sadece grup üye- durumun başka bir örneğidir (32. veri): leri (ingroup jokes) tarafından anlatılır; “MİLLİ EĞİTİM BAKANI HÜSE- bazen de sadece grup üyesi olmayan- YİN ÇELİK – Temel ile Dursun suç iş- lar (outgroup jokes) tarafından ve bazı lemiş, idama mahkum etmişler ve bun- fıkralar da her ikisi tarafından anlatı- ları huzura çağırmışlar; ikisini de idam lır. Fıkraların anlatımında, anlatımın edecekler. gerçekleştiği bağlam (context) oldukça HALUK KOÇ – Sayın Başkan, Ka- önemlidir” (14). Türkiye Büyük Millet radenizlilere sataşıyor!” (32. veri) Meclisi kürsüsünden anlatılan Temel Fıkralar üzerinden kimlik tanım- fıkralarında Dundes’ın dikkat çektiği bu lamasını aydınlatması açısından Özkul özellikle ilgili birkaç önemli nokta olduğu Çobanoğlu’nun halk bilimini işlevsel göze çarpmaktadır. Temel fıkralarındaki çözümleme modellerini anlattığı bölüm- baş karakterin en tipik özelliği onun Ka- deki grup kimliğiyle ilgili aktardığı “bir- radeniz Bölgesi’nden olmasıdır. Türkiye leştiricilik” ve “ayrımcılık” kavramlarını 80 http://www.millifolklor.com Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 anmak yararlı olacaktır. Buna göre, bir tanımı, halk bilgisinin kendi içindedir” grup kimi ortak değerler ve endişeler et- (18). rafında birleşerek kendisinin ne olduğu- Favori karakter durumu ile ilgi- nu tanımlar. li başka bir konu, mecliste birbirinden Aynı şekilde grup kendisi dışın- farklı siyasi partiler var olmasından ve dakilerin folklorik davranışlarına dair bu partilerin arasında rekabet yaşanıyor kalıplaşmış ön yargılarını (stereotipleri- olmasından kaynaklanmaktadır. Fıkrayı ni) dışa vurmak yoluyla da, grup kendi anlatan vekilin, partisini her zaman fık- içinde kimliğini bu defa ‘ne olmadığını’ radaki favori karakterle; karşı partileri belirtmek suretiyle ortaya koyar [...]Böy- ise kaybeden/olumsuz karakterle özdeş- lece, geleneksel dışavurumlar yoluyla, leştirdiğini belirtmek gerekir. Anlatılan bir sosyal düzlemde kabul görme ve bir- bir fıkranın, fıkrayı anlatan vekilin par- leştiricilik sağlama elde edilirken aynı tidaşlarının olumlu, diğer parti milletve- geleneksel dışavurumlar yoluyla “ayrım- killerinin olumsuz tepkisini çekmesi de cılık” nedeni olmakta ve daha yüksek se- bundan kaynaklanır. Bu durumu anla- viyede bir grup hissini ortaya çıkarmak- yabilmek için Alan Dundes’ın “Halk kim- tadır. (228) dir?” makalesinde fıkra icrası sırasında “Birleştiricilik” ve “ayrımcılık” kav- dikkat edilmesi gerektiğini söylediği ramları çerçevesinde düşünerek meclis- bağlam özelliklerinden birini, “ayrılma” te geçen konuşma yorumlanacak olursa, kavramını, ele almak gerekir. Fıkralar Karadeniz Bölgesi’nden milletvekili olan çoğunlukla grup içi-grup dışı ya da her Ahmet Yeni ve Haluk Koç’un Temel ka- ikisinin de olduğu ortamlarda anlatılır. rakteri ile ilgili anlatılan kötü şeyleri Kürsüden hangi fıkra anlatılırsa anlatıl- üzerlerine alındıkları, bu karakter ile öz- sın milletvekilinin partidaşları, fıkrayı deşlik ya da bağ kurdukları yani Temel’in anlatanı kendi alt halk grubundan gör- etrafında “birleştikleri” görülmektedir. düklerinden onların fıkradaki anlatılan Bu milletvekillerine göre Temel’in fık- favori karakterle özdeşleştikleri görül- ralardaki favori karakter olduğu açıktır. mektedir. Grup kimliği tanımlanırken Bu konuyla ilgili Alan Dundes’ın aynı dışarıda bırakılmış, yani “ayrılmış” özel- karakterin farklı gruplarda her zaman liklerin fıkradaki kaybeden karaktere favori karakter olarak ortaya çıkmadığı- ve dolayısıyla karşı partiye yüklendiği nı söylediğini hatırlatmak gerekir (“Halk görülmektedir. Kimdir”, 17). Her halk grubunun favori 5. Temel Kimdir?: Temel’in Fık- karakterinin diğerinden az çok farklı ol- ralar Dışındaki Hayatı ması muhtemeldir. Örneğin bilgisayar Karadenizli milletvekillerinin fık- mühendislerinden oluşan bir grubun ralardaki Temel karakteri ile ilgili sabit grup içi fıkrasındaki favori karakterin bir fikre ve tanıma sahip olmalarından özellikleriyle Karadenizli milletvekille- bahsetmişken, diğer milletvekillerinin rinin oluşturduğu halk grubunun favori de Temel ile ilgili fikrinden bahsetmek karakterinin farklı olması beklenecek gerekir. Temel karakterinin grup dışı bir sonuçtur. Temel’i favori karakter ola- insanlar tarafından nasıl algılandığına rak görenlere göre bu favori karakterin değinirken önemli bir ayrım yapılmalı- kişilik özellikleri sabittir ve onun cina- dır: fıkra dışı Temel ve fıkra içi Temel. yet ya da başka bir suç işlemesi mümkün Temel ismi altında meclis halkında iki değildir. Favori karakteri ve fıkralardaki farklı karakter yaşamaktadır. Bunlar- diğer kültür özelliklerini belirlemek bize dan ilki, vekiller fıkralardan bağımsız o grubun kendisini nasıl tanımladığı ile olarak Temel’den bahsettiğinde ortaya ilgili ipuçları sağlamaya yarayacaktır. çıkmaktadır. Çünkü Dundes’a göre, “halk gruplarının Fıkra anlatılmadan Temel’in adının http://www.millifolklor.com 81 Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 anıldığı durumlarda Temel’in Karadeniz merkezine tezat olarak tarif edil[diğini]” halkını temsil ettiği ortaya çıkmaktadır. (9) belirttiği “Halk Kimdir” makalesin- Şevket Arz, hükümetin fındık politikası- deki tanıma göre biz de meclistekilere nı eleştirirken Temel, Hasan, Hüseyin, “Temel kimdir?” diye soracak olursak İdris isimlerini fındık üreticisi Türk hal- “Temel halktır” yanıtını alacağımızı söy- kını temsilen yabancı insanları temsil leyebiliriz. eden Hans’ın karşısına koymaktadır. Yerine göre ise, Temel sadece bir “ŞEVKET ARZ – [F]ındıkta yanlış halk olmanın ötesindedir. Fıkralarından politika yapıyorsunuz. Gelin, fındıkçı- bağımsız anılan Temel’in halkı temsil dan da özür dileyin, yanlış politikadan ediyor olmasına karşın Temel ismi kimi vazgeçin. Vazgeçin, fındıkçıdan özür di- zaman da bir durumu tarif eden bir de- leyin. Fındık fiyatı, siz özür dileyin, ken- yim olarak kullanılmaktadır. Meclisteki diliğinden 6 milyon lirayı bulacak. Siz, konuşmalarda “Temel fıkrası” ve “Temel fındıkçıdan yana mısınız, Temel’den, yasası” tabirlerinin deyimleştiği ve ab- Hasan’dan, Hüseyin’den, İdris’ten yana sürd bir durumu anlatmak için kulla- mısınız; yoksa, Hans’tan yana mısınız?! nıldığı görülmektedir. Hayata geçirmek Türkiye’ye döviz girsin istiyoruz; Temel, istediği bir projenin saçma olduğunu Hasan, Hüseyin, İdris faydalansın. Siz, düşündüğü önlemlerle engellendiğini yok, Hans faydalansın istiyorsunuz; çün- anlatan Trabzon milletvekili Asım Ay- kü, iş birlikçi Hanslar Türkiye’de var, siz kan durumu “Tam Temel fıkrası” olarak onlarla berabersiniz, Türk halkıyla bera- nitelemektedir (33. veri). ber değilsiniz” (37. veri) Ben Trabzon Belediye Başkanıyken, Ayrıca Ömer Abuşoğlu, IMF kri- şehrimizin hemen girişinde, yaklaşık 50 terlerinin hükümet tarafından sıkı bir 000 000 dolarlık yabancı sermayeli bir şekilde uygulanmasını eleştirirken “Ka- yatırımı planladık. Belediye Meclisinde radenizli Temel’in, Trakyalı Hüsmen da- kararı çıkardık. Korumu kurulu, anıtlar yının, Güneydoğulu Maho dayının, Egeli kurulu toplantı yaparak “bu bölge, Yu- efenin, zeybeğin hiç mi kriteri yok?! (AK nan yazarı Ksenophon’un Anabasis adlı Parti sıralarından “var” sesleri) Bunları eserinin konusu olan, ricat eden onbinle- işsizliğe mahkûm ediyorsunuz, bunları rin denizden karaya çıktığı yerdir” diye 500 kilo kömüre mahkûm ediyorsunuz” karar aldı. Böyle bir şey duydunuz mu?! diye konuşurken Anadolu’nun farklı Tam Temel fıkrası! bölgelerinden halkı temsil eden isimler Temel isminin “absürd/saçma” ifa- arasında Karadeniz’i temsilen Temel desini karşılayacak şekilde deyimleşmiş ismini seçmektedir (36. veri). Son ola- kullanımının bir diğerini, hükümetin rak, Mehmet Kemal Ağar da Temel’den çıkardığı yasayı saçma bulması karşı- “Trabzon’da Fiskobirlik’in hâlâ umut- sında Kemal Anadol’un yasayı Temel suzca destek vereceğini bekleyen, 7 000 yasası olarak nitelemesinde görüyoruz 000’dan başlayıp aşağıya doğru giden (34. veri). fındık fiyatlarının çilesini çeken Temel” Eğer bu Meclisin normal çalışma olarak bahsetmektedir (35. veri). Böyle- düzenini sürdürseydiniz, cuma günü ce Temel karakterinin fıkralarından ba- devam etseydi, böyle uydurma gerekçe- ğımsız anıldığında meclis halkı tarafın- lerle “fındığa cevap veremiyoruz, Tarım dan, çiftçilik yaparak geçimini sağlayan Bakanı yok” diye […] yapmasaydınız, bu ve geçinme şartları zor olan Karadeniz Meclis toplantısı, gündemi içimize sin- insanlarını temsil ettiği görülmektedir. mese bile, devam edecekti, biz de, sizin Alan Dundes’ın asırlardır halkın “köy- çalışmalarınıza kolaylık sağlayacaktık, lü, cahil, taşralı, alt tabaka” (6) olarak İçtüzükten, Anayasadan doğan hakla- tanımlandığını ve “yüksek sınıf ve şehir rımızı kullanacaktık; önergeler vere- 82 http://www.millifolklor.com Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 cektik, konuşacaktık her ne kadar kuşa ortaya çıkmaktadır. “Bir fıkra anlatmak çevirseniz… Artık, Temel’in yasası oldu, istiyorum” (19. ve 20. veriler), “Temel o Karadeniz’deki Temel’in yasası; yani, fıkrası anlatıyorum/anlatayım” (5., 6. ve Meclisin yasası olmaktan çıktı; her yasa 9. veriler) “Bu konuda bir fıkra aklıma Temel’in, her yasa Temel’in… Temel bile geldi, onu paylaşayım” (1., 3., 7., 9. ve gülüyordur bu uygulamaya. 23. veriler) gibi anahtarlar konuya bir Sonuç olarak Temel isminin fık- şekilde bağlı kalınsa da üsluptan sapı- ralardaki kullanımlarından türemiş lacağını bildirmektedir. Bunun yanısı- iki fıkra-dışı kullanımını görüyoruz. ra, Çobanoğlu’nun “derin bir hoca vardı Temel’in Karadenizli olmasından dola- ondan duyduğuma göre” ya da “ben de- yı Karadeniz halkını temsil eden Temel demden işittim ki” olarak örneklendir- ismi, fıkralardaki Temel karakterinin, diği “geleneğe başvuru” anahtarları da bulunduğu ortamla uyumsuz işler yap- mecliste kullanılmaktadır (269). Musa ması özelliğinden dolayı kimi zaman da Uzunkaya’nın bir fıkrasına başlarken “absürd” ya da “saçma” kelimelerinin de- kullandığı “Anadolu’da bir fıkra anlatı- yimleşmiş haline dönüşmüştür. lır” (11. veri) ifadesi “geleneğe başvuru” 6. Performansı Oluşturan Çer- anahtarına örnek olarak verilebilir. Bun- çeveler ve Fıkra Anlatılacağını Ha- lardan başka, “Bir gün Dursun Temel’e ber Verme Anahtarları: gelmiş, sormuş” (1. veri), “Hani bizim Te- Özkul Çobanoğlu, kitabında per- mel” (13., 15. ve 16. veriler) gibi ifadeler formans kavramını anlatığı bölümde ise sık rastlanan “özel formüller”dendir. performans teorisyenlerinin folklorü Bunlar sadece bir üslup ve konu değişik- incelerken kullandığı çerçeveleri aktar- liğini ve de gelecek anlatı türünü haber maktadır. Bu çerçevelerden ilki yorum- vermekte değil fakat aynı zamanda anla- cul çerçevedir. Mesajların içinde geldiği tılacak fıkranın Temel fıkrası olduğunu yorumcul çerçeve, ses tonu, biçimi, ve belirterek alt türü de tanımlamaktadır. “teşbih, tezat, tekrir, tecahül-i arif” (266) Bunların yanısıra “Siz o Temel’in hika- gibi söz sanatları ile oluşan ve sözün bi- yesini biliyor musunuz?” (25. veri) gibi rincil anlamı dışında kalan anlamlarını bir soruyla icrasal çerçeveyi değiştirme, ifade eden çerçevedir. İkinci çerçeve ise ya da başka bir fıkraya ya da aynı fıkra- kelimelerin birinci sözlük anlamlarıyla nın daha önce anlatıldığı olaya referans- kullanıldığı gerçek anlamsal çerçeve- la (24. ve 26. veriler) fıkraya başlama da dir. Ben araştırmamda her iki çerçeveyi görülen icrasal çerçeve anahtarı çeşitle- de değerlendirmeye çalışmış olsam da rindendir. metodolojiyi tartıştığım bölümde belirt- Bu anahtarlardan iki tanesini daha tiğim gibi yorumcul çerçeveye yaklaşı- da ayrıntılandırabiliriz. Çobanoğlu’nun mımda kusur olabileceğini yeniden ha- “performansı yalanlama” ismini verdiği tırlatırım. ve “kendisinin yetersizliğini öne sürerek Bu ikisi dışında Çobanoğlu’nun anlatamama gibi yaparak bir şeyi anla- aktardığı son çerçeve ise üzerinde daha tıp icra etme” (269) olarak tanımladığı fazla durmamızın gerektiği “icrasal yöntem Alaattin Büyükkaya’nın anlata- çerçeve”dir. “İletişime dair iletişim bil- cağı bir fıkraya girmeden önce söylediği gileri” olarak ifade edilen icrasal çerçe- şu sözlerde görülebilir: “Benim arkada- ve anahtarları “bir çerçeveyi doğrudan şım -ANAP Grubunda- Ömer Bey çok gü- ve kesin olarak yahut dolaylı olarak ta- zel fıkra anlatıyor. Ben belki onun kadar nımlayan herhangi bir mesaj”dır (268). anlatamam; ama, bu noktada, müsaade Bu icrasal çerçeve anahtarlarından ederseniz, size bir Temel fıkrası anlat- mecliste en sık rastlananı fıkra anlatı- mak istiyorum” (29. veri). lacağının alenen duyurulması şeklinde http://www.millifolklor.com 83 Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 Çobanoğlu’nun bahsetmediği baş- 7. Arasöz Olarak Fıkralar ve ka tür bir icrasal çerçeve anahtarı da Fıkraların Konuşma İçerisindeki İş- aslen hayali olan karakteri “yakınlaş- levleri: tırma/tanıdıklaştırma” şeklinde ortaya İlhan Başgöz, “Sözlü Anlatımda çıkmaktadır. Altan Öymen’in Temel Arasöz: Türk Hikâye Anlatıcılarının fıkrasına başlamadan önce söylediği Şahsi Değerlendirmelerine Ait Bir Du- “benim Karadenizli hemşerim Temel’in rum İncelemesi” başlığını taşıyan ma- hikâyesine benzer bir durum” (27. veri) kalesinde arasözün sözlüklerde “ana sözler Temel’i kendisine yakınlaştır- temadan sapan bir pasaj” (192) olarak makta ve böylece icrayı geleneğe yaklaş- tanımlandığını söyler. Arasözlerle ilgili tırmaktadır. Bu örneğin daha da ilginci iki kategoriden bahseden Başgöz, bu ka- Orhan Bıçakçıoğlu’nun fıkra karakteri tegorilerden ilkinde “anlatımın üçüncü ile arasında geçen hayali bir diyalogu şahsının birinci şahsa çevr[ildiğini]” ve gerçekmiş gibi anlatarak fıkraya başla- “anlatıcının kendisinden bahsettiği[ni], masıdır (28. veri). “Trabzon demişken, kendisi hakkında konuştuğu[nu]” (194) aklıma geldi. Beni, dün, Trabzon’dan Te- söyler. Meclis kürsüsünde fıkra anlatımı mel aradı. Temel, bana diyor ki: Benim ise, ikinci kategoriye daha çok uyar. Bu iki anahtarımı bana vermeyenler, beni kategoride “anlatıcı, doğrudan doğruya acemi pilot yaptı. Ben, kendilerine, ku- kendi duygularını, fikirlerini, değerleri- lakları çınladı, bana telefonda bahsettiği ni ve yorumlarını açığa vurmaz. Fakat, bir fıkra var, onu anlatarak konuşmama bu duyguları kendi cümlelerinin ifade son veriyorum” diyerek fıkraya giren Bı- etmesi yerine, geleneksel bir türün ifade çakçıoğlu, Tansu Çiller’in anlattığı bir etmesine bırakır. Böylesi bir ifade, ken- Temel fıkrasına bizzat Temel’den cevap dinin dolaylı bir manifestosudur” (195). gelmiş gibi konuşarak fıkranın otorite Başgöz fıkra anlatımını bu tip arasözler- gücünü de arttırmıştır. den saymıştır. Sonuç olarak “icrasal çerçeve anah- Başgöz, arasözlerde geleneğin ken- tarlarıyla, sözün bir masala, bir fıkraya dini göstermesi ile ilgili olarak anlatı- [...] dönüşeceğini belirttikten sonra anla- cının “geleneksel bilgiyi asıl anlatmaya tan, dinleyen taraflar arasında anlatılan bağla[dığını]” (195) söylemektedir. Mec- geleneksel anlatımla oluşan gösterim/ lis kürsüsünden anlatılan fıkralarda da, icra gerçekleşir” (Çobanoğlu, 303). Ana anlatıcının kendi düşüncesini açıklamak konudan sapmanın nasıl haber verilece- için geleneğe başvurduğunu, onun gü- ğinden bahsederken Çobanoğlu’nun ak- cünden yararlandığını görmekteyiz. Hal- tarımlarından yararlandığımız gibi, bu kın sözlü ansiklopedisinden çıkarılan sapmanın neden gerçekleştiğini, işlevini fıkraların genellikle doğru bir anafikri ve bize anlatıcı ya da olay ile ilgili na- içerdiğine inanıldığından dolayı vekiller sıl bir fikir verebileceğinden bahsetmek de referans kaynağı olarak onları göste- için de İlhan Başgöz’ün Türk hikaye an- rebilmektedirler. Bu tam da Başgöz’ün latıcılarının kullandığı arasözler ile ilgili görüşlerinden faydalanacağız. Üstelik arasözlerin işlevsel kullanımı ile ilgili metodolojinin tartışıldığı bölümde hika- gözlemlerinden birine paraleldir. “Anla- ye anlatıcısı ile kürsü konuşmacısının tıcı, hikâyede ifade edilen bir görüş veya ortak özelliklerinden saydığımız arasöz fikrin savunulmasında veya onu reddet- kullanımını ayrıntısıyla değerlendirme- mek için veya bir hususu daha iyi bir miz kürsü konuşmacısının hikaye an- yoldan açıklamak için, ara sözü bir delil latıcısı ile özellikle üslup ve işlev bakı- veya şahit olarak tanıtır” (196). Muzaf- mından benzerlikleri hakkında ayrıntılı fer Baştopçu’nun örnek fıkrasında hedef bilgi sağlayacaktır. tutturma ile ilgili halk bilgisinin, ülke- 84 http://www.millifolklor.com Millî Folklor, 2007, Y›l 19, Say› 75 nin tutturmak istediği hedefe uygulandı- sı anlatayım; herkes konuşmaya başladı ğı görülmektedir. çünkü!” diyerek bahsettiği konuyla ilgisi [B]uradaki hedefimiz, 2010 yılına olmayan bir fıkra anlatmıştır (2. veri). kadar bilim ve teknolojide Avrupa orta- Bu, aynı zamanda Gülin Ö. Eker’in de- lamasını yakalamaktır. Hedef deyince ğindiği fıkranın zaman geçirme ve eğ- aklıma geldi. Bir gün Dursun Temel’e lendirme fonksiyonuna da örnek olarak gelmiş, sormuş: “Temel uşağum, de bana gösterilebilir. bakayum, hedefe nişan alurken niye Eker, fıkraların özellikle siyasette bir gözümüzü kapıyuruk?” Temel cevap “cezalandırma, bir düşünceyi destekle- vermiş: “Dursun uşağum, eğer iki gözü- me, sosyal eleştiri ve denetleme meka- nü kapatur isen hedefi göremezsun da!” nizması, dikkat çekme, az sözle çok şey Evet, hepimiz bilmeliyiz ki, gözlerimi- anlatma, son sözü söyleme, kıssadan zi kapatırsak gerçekleri göremeyiz (1. hisse kapma, gerilimleri yumuşatma, veri). eğlendirme, güldürme ve rahatlatma Ayrıca Alaattin Büyükkaya da, par- fonksiyonlarıyla” (317) kullanıldığını ti değiştiren milletvekilleri ile ilgili yap- söyler. Bu işlevlerden az sözle çok şey tığı bir konuşmada “rengi değiştirmek, anlatma işlevi ile ilgili olarak şu fıkra işin kimyasını asla, ama asla değiştir- güzel bir örnek teşkil etmektedir. Cevat mez” şeklindeki iddiasını uzun bir fıkra Ayhan’ın “Temel’e mahkemede demişler ile kanıtlama gereği duymuştur. Bu fık- ki: “Yahu, dik dur!” “Tik duramayrum ki” radaki “köyün ileri geleni”nin Fadime’ye demiş. Yani, Hükümet tik duramayur...” söylediği sözleri, öne sürdüğü fikrin ka- (18. veri) fıkrası ile hükümetin azınlık nıtlanması için yeterli bulmuştur ya da hükümeti olduğundan dolayı güven oyu- onun ağzından kendi fikirlerini söyle- na ihtiyaç duymasına gönderme yaptığı miştir (29. veri). söylenebilir. Başgöz ayrıca icra zamanının ara Eker ayrıca fıkraların siyasette kul- söz tipine açıkça bağlı olduğunu ifade lanılma amacı olarak “çok keskin, sert eder (195). Bununla ilgili olarak, fıkrala- anlatımların yapıcı eleştiriye dönüşme- rın yoğunlaştırılmış düşüncelere ve akıl- sine sebep” (322) olmalarını göstermek- da kalıcı hikayelemeye sahip olmaların- tedir. Bu konuda muhalefete yönelebi- dan dolayı zaman azlığı durumlarında lecek sert bir eleştirinin yumuşak bir meclisteki siyasi nutuklarda tercih sebe- şekilde ifade edilmesine örnek olarak da bi oldukları görülebilir (31. veri). Bunun Muzaffer Baştopçu’nun anlattığı fıkra yanısıra fıkraların işlevleri arasözlerin ve ardından yaptığı yorum örnek olarak işlevlerine paralel olarak da tanımlana- gösterilebilir. bilirler. Başgöz, Auistin’den aktararak Gene bu arada, gerçi Sayın Hamza- “[a]ra sözlerin her zaman ikna eğiliminde çebi yok ama, size bir Temel fıkrası anla- olan retoriğe ait araçlar” olduğunu söy- tayım. Temel oyuncakçı dükkânına geli- ler (196). Buradan hareketle Başgöz’ün yor, tezgâhtara diyor ki: Bir Pembe Pan- tanımladığı işlevlerden özellikle “görüş, ter istiyorum. Tezgâhtar raftan Pembe yorum ve eleştiri ile ilgili” arasöz işlevi Panter’i indiriyor, Temel’e veriyor. Temel kendini meclis kürsüsünde en çok “na- bakıyor Pembe Panter’e “uşağım, bunun sihat verici”, “vazgeçirici” veya “kendini başka rengi yok mudur da” diyor. Evet, savunma” olarak göstermektedir. biz de her nedense, muhalefete yaptıkla- Bunların yanısıra, fıkranın dikkati rımız bir türlü beğendiremiyoruz. İlla ki anlatanın üzerine toplama amaçlı anla- başka bir renkten, başka bir tondan bir- tıldığı da görülmektedir. Muzaffer Baş- takım şeyler istiyorlar. Tabii canları sağ topçu, dinleyiciye hakim olamadığı bir olsun, onların da bu dileklerini saygıyla zamanda “o zaman, bir tane Temel fıkra- karşılıyoruz (5. veri) http://www.millifolklor.com 85
Description: