ebook img

Margaret Mayo - Oğlum İçin www.CepSitesi.Net PDF

82 Pages·2017·1.24 MB·Turkish
by  
Save to my drive
Quick download
Download
Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.

Preview Margaret Mayo - Oğlum İçin www.CepSitesi.Net

Margaret Mayo - Oğlum İçin www.CepSitesi.Net BİRİNCİ BÖLÜM Bu adam çekilmez! Sadece çekilmez değil, ayrıca küstah herifin biri. Neden hala buraya saplanıp kaldım, bilmiyorum! Hannah, Christine'nin sinirden kıpkırmızı olmuş yüzüne bakıp güldü. Hiçbir yerde, buradan daha çok ücret alamayacağını bildiğin için, saplanıp kaldın, dedi. Keşke, ben de senin kadar çok kazanabil-seydim. Mutluluk, paradan daha önemlidir, diye terslendi Christine. Bu akşam gazeteye bakıp, kendime yeni bir iş arayacağım. Christine öfkeyle ofisten çıktı. Hannah onun arkasından, insan iki yakasını bir araya getirmeye çalışırken, mutluluk her zaman paradan önemli değil, diye düşündü. Ajansın Hannah'a ödediği ücret, Jordan Quest'in elemanlarına ödediğinin yanında hiç kalırdı. Keşke tam gün kadrolu olarak çalışabilsem, diye geçirdi içinden. Mrs. Carpenter! Emir her zamanki gibi zorbacaydı. Hannah, hemen dikkat kesilip not defterini ve kalemini alarak Jordan Quest'in ofisine girdi. Bir seksenin üzerinde uzun boylu, esmer ve sert hatlı bir adamdı. Ama kömür gibi siyah gözleri ve gür, kıvrık kirpikleri, çıkık elmacık kemikleriyle oldukça yakışıklıydı. Dahası, fiziksel mükemmelliğin doruğunda bir bedene sahipti. Başkalarına söz ve davranış hakkı tanımaz, adeta bedeninin her hücresinden fışkıran bir güçle herkesi ezerdi. Elemanlarının büyük bir çoğunluğu, kendilerinden ödün vererek ona ters düşmemeyi öğrenmişlerdi. Diğer yandan, hakkını yememek de gerekirdi. Mr. Quest çok adil bir insandı. Yarım saat boyunca, Hannah'a talimatlar yağdırdı. Hannah tümünü not etmeye zaman bulamamıştı. Eğer talimatları eksiksiz yerine getirmezse, sadece tanrıdan yardım dileyebilirdi! Jones'ehemen onu görmek istediğimi söyle, mektupları Bridger'c bugiin gönder, sağla, Royaida bana çarşamba gecesi için bir oda ayır, vs vs... Hannah, ajansa bağlı çalıştığı bu üç yıl boyunca başka zor insanlarda da çalışmıştı, ama hiç şüphesiz, Jordan Quest içlerinde en zorlayıcı, en titiz ve çalışılması neredeyse imkansız bir adamdı. Eğer Mr. Quest ondan memnun kalmayıp, ajansa şikayette bulunursa, Hannah'ın işi riske girebilirdi. Hannah, bu yüzden ona katlanmak zorunda olduğunun bilincindeydi. Onun davranışlarına elinden geldiği kadar aldır-mamaya çalışıyor, haklı olduğu zaman kendini savunuyor, işini iyi ve çabuk yapmaya çalışarak adamın şikayet etmesine fırsat vermiyordu. Hannah, adamın onu gördüğünden bile şüpheliydi. Görevini yerine getirdiği sürece, herkes Mr. Qu-est'in gözünde bir robottan farksızdı. Geçici sekreter listesinde Hannah, en uzun süre çalışan tek sekreterdi. Bazıları Mr. Quest'e sadece birkaç saat dayanmışlardı. Hannah onunla birkaç haftadan beri çalışıyordu. Hannah patronunun isteklerini yerine getirmek i^in odasına dönerken, Andrevv Jones'le yüksek sesle tartıştıklarını duydu. Andrew, şirket kuruluşundan beri Mali Direktörlük yapıyordu ve işinde çok başarılıydı. Ancak, işvereni kadar kendini işine vakfetme-mişti. Jordan Quest, koyduğu standartların altında kalan, beklentilerini yerine getirmeyen insanlara karşı acımasızdı. Mr. Quest, çok yoğun ve uzun mesai yapardı ve herkesin de bu şekilde çalışmasını beklerdi. Aile yaşamına hiç saygısı yoktu. Elemanlarının yaşamlarında işin öncelik kazanmasını ister, ve niye şikayet ettiklerini de bir türlü anlayamazdı. Mr. Quest için hayatta en önemli şey Quest Electronics idi. Odadan çıkarken, Andrevv Jones'in yüzü allak bullaktı ve Hannah onun için üzüldü. Bir saniye sonra, Jordan Quest ofisinden yıldırım gibi çıkıp, Mrs. Carpenter, çok acil olarak fazla mesai yapmanızı istiyorum, dedi. Size tam gün ihtiyacım var. Ve kalıcı sekreterim olmanızı istiyorum. İşi kimse sizin kadar iyi yapamıyor. Karşılığını fazlasıyla veririm.. Ajansınızla konuştum ve gerekli izni aldım. Hannah'ın bu ani teklif karşısında şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılmış, donmuş kalmıştı. Üzgünüm, Mr. Quest, bu olanaksız, derken, gerçekten de üzgündü. Harika bir teklifti, ve istediği parayı kazanacaktı. Mr. Quest'in küstah tutumuna rağmen, Hannah işi seviyor, çok çalışmak ona dertlerini unutturuyordu. Ne? Mr. Quest'in davranışından Hannah'ın bu teklifi geri çevirmesine anlam veremediği anlaşılıyordu. Siyah gözleri çakmak çakmak olmuş, kaşlarını çatmıştı. Şimdi aldığınız ücreti iki misline, hatta üç misline çıkarabilirim. Size ihtiyacım var, Mrs. Carpenter. Sadece, siz, beni anlıyor ve bana katlanabiliyorsunuz. Adam, en azından, kusurlarının farkındaydı. Mr. Quest, tek yaptığım, bunu görmezlikten gelip, işime devam etmek. Mr. Quest, Ve işinizi mükemmel yapıyorsunuz, dedi. Hata bulamıyorum. Bildiğiniz gibi, standartlarım yüksektir. Beklentimin karşılığını da veririm. İstediğiniz ücreti söyleyin. Mr. Quest, ellerini Han-nah'ın masasının üstüne dayayıp, onunla aynı göz seviyesine inmek için hafifçe öne eğilerek şiddetle teklifini kabul ettirmeye çalışıyordu. Hannah, ilk kez, gücün her şey demek olduğu bu adamın etkisini hissetti. Yaptığı teklifi kabul edeceği konusunda bu kadar kendine güvenmesi karşısında Hannah, hafif paniklemişti. Ama aynı zamanda içini akıl almaz bir duygu seli kaplamıştı, çünkü karşısında vahşi çekiciliğiyle bir erkek vardı. Hannah, başını hayır anlamında salladığında adamın kaşları daha da çatıldı. Mr. Quest, Ne o, bana komplo mu kurdunuz? derken öfkeliydi. Biraz önce Jones'e fazla mesai yapmasını söyledim, reddetti. Yarın sabah çok önemli bir toplantı için tam rakamlar ve bazı kritik dokümanların yazılması gerekiyor. Bunları gereken titizlikle ve yanlışsız olarak en kısa sürede bir tek siz hazırlayabilirsiniz. Madem öyle, Mr. Quest, son dakikaya bırakmamalıydınız, dedi Hannah sakin bir ifadeyle. Üzgünüm, ama fazla mesai yapamam. Adamın bakışları ne kadar zorlayıcı, diye düşünüyordu. O ana kadar gözlerine hiç bu kadar dikkatli bakmamıştı. Hannah,onun.gözlerinin siyah değil, hareli koyu kahverengi olduğunu ve siyah kehribar gibi parladığını fark etti. Kirpikleri bir erkek için olağanüstü kıvrıktı, ama bu bile görünümünü biraz olsun yumuşatmıyordu. Buna inanmıyorum! Mr. Quest'in sesi lanet okur gibi sertti. Her gün tam saat üçte işi bırakmak niye bu kadar önemli? Kendine saygısı olan her sekreter patronunun ihtiyacı olduğu sürece çalışır. Hannah, Benim işverenim ajans, Mr. Quest, diye anımsattı. Sadece geçici çalıştığım süre içinde kendi belirlediğim saatlerde çalışabiliyorum. Dokuz buçuktan üçe kadar benim için uygun saatler. Ve okul tatillerinde de hiçbir zaman çalışmam. Mr. Quest, Çocuklarınız mı var? derken masadan geri çekildi. Belli ki, bu hiç düşünmediği bir şeydi. Hannah sadece geçici sekreteriydi, o kadar. Özel sorular sormasına ne gerek vardı? Hannah gülümseyip başıyla evet derken, mavi gözlerinden sevgi ve gurur okunuyordu. Sekiz yaşında bir oğlum var, ve onu okula her gün ben götürüp getiriyorum. Mr. Quest işlerinin arasına çocuk gibi basit bir nedenin girmesini anlamakta güçlük çeker bir ifadeyle başını salladı. Bu işi sizin için yapabilecek bir komşunuz yok mu? Siz işteyken ona bakabilecek biri? Genelde çalışan anneler böyle yapmazlar mı? Ben öyle yapmıyorum. dedi Hannah. Çocuğu Yvonne'ye bırakabilirdi, ama Daniel'i kimseye bırakmaya kıyamıyordu. Zaten Roger'i kaybetmişti, Dani- el'e de bir şey olursa hayatın bir anlamı kalmazdı. Hannah'ın tüm yaşamı Daniel'di. Çok sevdiği adamdan geriye bir tek o kalmıştı. Bu dokümanın yazılması benim için hayati önem taşıyor. diye ısrar etti Mr. Quest. Planlarının altüst olmasını kolay kolay kabul edecek bir insan de-gildi. Hannah saatine bir göz atıp, Eğer şimdi başlarsam, saat üçe kadar bitirebilirim, dedi. Problem, zaten, gerekli tüm bilginin henüz elime ulaşmamasında. Mr. Quest odanın içinde sert adımlarla dolaşmaya başladı. Onun uzun kaslı bacaklarına gözü takılan Hannah, bir kez daha adamın seksapelinin bilincine vardı ama yine de içinde bir duygu uyanmadı. Kocasının geçirdiği kazadan beri, bu böyleydi. Rogeronun tüm yaşamı olmuş, başka erkeklere il: gi duymamıştı. Hannah'a tum arkadaşları, artık çevresiyle ilgilenmesi gerektiğini söyleyip, sürekli ona yeni binlerini tanıştırmaya çalışıyorlar, ama Hannah bu çöpçatanlıkla hiç ilgilenmiyordu. Buldum! Mr. Quest birden durdu ve kahverengi gözleri Hannah'ın mavi gözlerine kilitlendi. Oğlunuzu okuldan alıp, buraya getirin. Siz işinizi bitirene dek bir kenarda oturup, resim falan çizer veya sessiz olduktan sonra ne isterse yapar. Siz de, işinize bakarsınız. Ve yarın sizinle sürekli çalışma konusunda tekrar görüşürüz. Mr. Quest, bu mükemmel öneriyi Hannah'ın itirazsız kabul edeceğinden o kadar emindi ki, neredeyse gülümsemeye başlamıştı. Ama Hannah hemen yanıtlamayınca, gülümsemesi kayboldu ve sabırsızca ekledi. Birkaç saat fazla çalışmanın karşılığını size, ajanstan aldığınızdan fazlasıyla ödeyeceğimden hiç şüpheniz olmasın. Hannah, Tamam, gidip Daniel'i alayım, derken fazladan alacağı paraya değeceğini düşünüyordu. A-ma kendi saatlerimi kendim belirlemediğim sürece sizin devamlı sekreteriniz olmama olanak yok. Mr. Quest, soğuk ve kızgın gözlerle ona baktı. Çok düzgün yüz hatları vardı. Gür siyah kirpiklerinin gölgelediği büyük mavi gözlerinin daha belirginleşmek için makyaja gereksinimi yoktu. Hannah, zaten hiç makyaj yapmıyordu. Kahverengi saçlan kısa ve doğal dalgalıydı. Babası mı çocuğu bırakmanıza karşı çıkıyor? derken Quest gerçekten de çok anlayışsız ve kaba bir insan olduğunu bir kez daha ortaya koymuştu. Hannah gözlerini kapayıp, sarışın eşi Roger'i tum yakışıklısıyla anımsadı. Roger onun her şeyiydi ve kimse onun yerini alamazdı. Mrs. Carpenter, bir şey mi oldu? Hannah bir an dakikaların akıp gittiğini ve Mr. Quest'in gergin bir ifadeyle yanıt beklediğini anladı. Üzgünüm. Anılarım canlandı. Mr. Quest, ben dulum, eşimi iki yıl önce kaybettim. Mr. Quest gözlerinde şaşkınlık ifadesiyle öylece kaldı ama hiçbir duyarlılık göstermeden, O zaman, sürekli bir işe ihtiyacınız var demektir, dedi. Şimdi gidip, oğlunuzu alın ve teklifimi etraflıca düşünün. Hannah düşünülecek bir şey olduğunu sanmıyordu. Önerilen ücret belki rüyalarını süsleyebilirdi çünkü paraya çok ihtiyacı vardı ama Daniel'i başkasına bırakma fikri tüm prensiplerine aykırıydı. Daniel annesinin işyerine gideceği için o kadar heyecanlanmıştı ki, sessiz olması konusundaki uyarıyı bile hemen kabullenmişti. Tabii ki, sessiz olurum. Mektup yazar, senin gibi çalışıyormuş gibi yaparım, Anne. Ancak, Hannah Mr. Quest'in onu ne kadar tutacağını bilmiyordu. Gerçi yazılması gereken anlaşma altmış sayfaydı, ama bittikten sonra Mr. Quest üzerinde değişiklikler yapmaya devam ediyordu ve iş uzadıkça uzuyordu. Daniel sabırsızlanmaya başlamış, Ne zaman gidiyoruz, Anne? diyordu. Acıktım, sütümü istiyorum. jordan Quest, oğluna sadece şöyle bir bakmış ve hiç ilgilenmemişti. Çocuklara zamanı ve sabrı olmayan bir insandı mutlaka. Otuz beş yaşında, çapkınlığıyla tanınan bir bekardı. Şu anda birlikte olduğu kız arkadaşı, Hannah işe başladıktan kısa bir süre sonra ofise Mr. Quest'i ziyarete gelmişti. Ancak, nedense, Hannah sanki kendisinin rakip olup olmadığını kontrole gelmiş gibi hissetmişti. Mr. Quest'in hoş ama boş sarışında ne bulduğunu da çözememişti doğrusu. Jordan, Daniel'in şikayetini duyunca, hemen çocuğun önüne sandviç, kek ve buzlu portakal suyu konuvermişti bile. Hannah bu jest karşısında, adam o kadar da kötü kalpli bir canavar değilmiş, diye düşündü. İşi bitirdiklerinde, tüm çalışanlar çoktan çıkmıştı. Binadan birlikte ayrıldılar. Jordan, Araban nerede? derken sadece kendi kırmızı Ferrari'sinin olduğu boş otoparka göz gezdiriyordu. Arabam yok. Araba kullanmıyor musun? Kullanıyorum, ama kocam vefat ettikten sonra arabanın masrafını kaldıramadım. Danny ile her yere yürüyerek giderler, ancak çok gerekli olunca otobüse binerlerdi. Hannah her kuruşu hesap etmek zorundaydı. Evlerini boşaltmak zorunda kaldığında, bulduğu dairenin kirası da çok yüksekti. Öyleyse, sizi eve bırakayım. Hannah itiraz etmeye başlayınca, Quest emreder bir edayla onu susturdu. Daniel'in heyecandan gözleri büyümüş, arabanın yanına koşmuştu bile. Ferrari Mondial modeli. Jordan kapıyı tutarken, çocuğun ilgisi dikkatinden kaçmamıştı. Daniel'in yabancılar karşısında utangaç olduğunu bilen Hannah, onun hemen arabanın deri koltuklarına kuruluvermesi karşısında hayretler içinde kalmıştı! Genç adam, arkaya geç bakalım, dedi Jordan. Ön koltuğa annen oturacak. Daniel hemen atlayıp, arkaya geçti ve iki ön koltuğun kenarına ellerini koyup, aradan kontrol tablosundaki göstergeleri ilgiyle izlemeye başladı. Hannah, Arkana yaslan ve kemerini bağla, diye uyardı onu. Daniel hemen söyleneni yerine getirdi. Hannah araba hareket edince, kendini boğulur gibi hissetmeye başlamıştı. Jordan Quest'le hiç bu kadar yakın olmamış, onun tüm kadınları çeken karizmasını ve seksüel çekiciliğini hiç bu kadar yoğun hissetmemişti. Eğer hala Roger'i seviyor olmasa, kendisini kolayca adamın çekiciliğine kaptırabilirdi. Neyse ki, yol kısaydı. Jordan, Hannah'ın talimatları doğrultusunda arabayı sürüp, arka sokaklardan eve geldiklerinde, Burası mı? diye sordu. Hannah, Jordan'ın burnunun küçümseyici bir ifadeyle kıvrıldığını görür gibi oldu. Üzgünüm, öyle, diye yanıtladı. Apartman dairesinde mi yaşıyorsun? Hannah başıyla onayladı. Oğlan nerede oynuyor? Onu parka götürüyorum. Tanrım, neden bahçeli bir eve geçmediğini bir türlü anlayamıyorum, dedi Jordan. Burası çocuk yetiştirmek için hiç de uygun bir çevre değil! Hannah, Sizi alakadar ettiğini sanmıyorum, ama Mr. Quest, daha önce kır evinde yaşıyorduk, dedi. Kocam çiftlikte çalışırdı. İşinden dolayı o evde oturuyorduk ve ölümünden sonra o evden çıkmak zorunda kaldık. Şu an sadece böyle bir dairenin kirasını karşılayabiliyorum. Jordan, Ama sigortadan küçük bir ev alacak kadar para almış olmanız gerekir, diye sorarcasına ona baktı. Hannah, Maalesef, hayır! dedi. Yıllardır yaşam sigortası yaptırmayı düşünüyorduk, ama erteledik durduk. İnsan genç yaşta ölebileceğini düşünmek bile istemiyor. O zaman da geçim problemleri vardı. Roger çiftlikteki işinden tazla kazanmıyordu, ama yine de, Daniel doğunca Hannah'ın işi bırakıp çocuğa bakması için ısrar etmişti. Annelerin çocuklarını bırakıp çalışmalarına sıcak bakmıyordu. Kendi sebzelerini kendileri yetiştirip, geçinip gidiyorlardı. Hannah kocasının ölümünden sonra, hızlandırılmış Sekreterlik Kursu na giderek ajansta çalışmaya başlamıştı. Şimdi dt kıt kanaat geçiniyorlardı. Ama büyük güçlükleri atlatmışlardı artık. Anladım, derken Jordan düşünceliydi. Önerdiğim işi kabul etmek için çok nedeniniz var, Mrs. Car-penter. Yann sabah görüşürüz.'' Ertesi sabah Hannah işe gider gitmez, Jordan onu ofisine çağırdı ve oturmasını işaret etti. Yerinden kalkarak, Hannah'ın tam karşısında masaya dayanarak durup, onu gri takımıyla gizlediği düzgün vücuduna takdir edercesine baktı. Bu gri takım onun tek etek ceketiydi, ve her gün üniforma gibi sadece içindeki bluzu değiştirerek giyiyordu. Jordan, Hannah'a sanki onu ilk kez görüyormuşçasına bakıyordu. Gerçi, Jordan'm bakışlarında onu deneyimli bir sekreterden daha başka değerlendirdiğine dair bir iz yoktu ama Hannah kendini rahatsız hissetti. Jordan, Evet, Mrs. Carpenter, neye karar verdiniz? Hannah teklifi gece uzun uzun düşünmüştü. Alt komşusu Yvonne Hovvard, her zaman, eğer ihtiyacı olursa Daniel'e bakabileceğini söylüyordu. Daniel uyuduktan sonra, Hannah kadını görmeye aşağı kata inmişti. Mrs. Hovvard, çocuğa bakmaktan memnun olacağmı ve bunun kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu söylemişti. Sadece, her gün saat beşten yediye kadar Yardımseverler Derneği'nde gönüllü olarak çalıştığını belirterek, Hannah'ın eve saat beşe çeyrek kala gelip gelemeyeceğini sormuştu. Yvonne, Hannah'tan yaşça daha büyük, çocuksuz bir duldu. Kocası vefat ettiğinde hamile olduğunu, yaşadığı şokla çocuğu kaybettiğini anlatmıştı. Bu yüzden Daniel'e çok ilgi gösteriyordu. Yine de, Hannah karar vermekte tereddüt ediyordu. Daniel'i kendi ailesinden başka kimseye emanet etmemişti. Ailesi de şimdi İskoçya'da yaşıyor, ve sadece Daniel'in okul tatilinde oraya gidebiliyorlardı. Roger'i kaybettiğinde, ailesinin İskoçya'ya yanlarına gitme önerisini Daniel reddetmişti. Jordan Quest, Problemin ne olduğunu anlayamıyorum, derken sesi öfkeli çıkıyordu. Buna karar vermek kolay değil, dedi Hannah. Daniel'i önceden kimseye bırakmadım. Mutsuz olabilir... ben... Tamam, tamam, Kendi saatlerini kendin belirle. Saat dokuz buçukla dört buçuk arasında çalışacağım. Bu şekilde Daniel'i sabah okula kendi bırakabilir, Mrs. Hovvard'a da fazla yük olmazdı. Ya okul tatillerinde? Aynı, diye yanıtladı Hannah. Jordan'ın gözlerinde bir rahatlama ifadesi oldu. Ama eğer Daniel hastalanırsa, evde kalıp ona bakmak isterim. Tabii ki Jordan'ın bu kadar çabuk şartları kabullenişi, Hannah'a ne kadar ihtiyacı olduğunu gösteriyordu. Fazladan kazanacağı para, Hannah için de büyük bir fırsattı. Bu, ekmek parası için çalışmaktan kurtulup, göreceli olarak daha rahat bir yaşam sürmek demekti. Yaşamında hiçbir zaman şimdiki gibi para sıkıntısı çekmemiş, geceleri faturaları nasıl ödeyeceğim diye uykusuz kalmamıştı. Ve Daniel neden arkadaşları gibi pahalı oyuncaklara sahip olamadığını bir türlü an- layamıyordu. Hannah bir an kendini çok rahatlamış hissetti. Jordan seri hareketlerle masanın arkasına geçip, Şimdi her şey yoluna girdiğine göre, toplantıya girmeden Önce bir kahve alayım, dedi. Mrs. Carpenter, lütfen siz de toplantıya katılıp, not alın. Ama öğle tatilinde Daniel'i okuldan alması gerekiyordu. Hemen Mrs. HovvardT aradı ve o da Han-nah'ın işi kabul ettiğine memnun olduğunu, Daniel için endişelenmemesini söyledi. Saat dört buçukta Jordan, Hannah'ın odasına gelip, Bunun hemen yazılıp, Temple Products'a fakslanmasını istiyorum, dedi. Hannah'ın masasının toplandığına ve elinde çanta çıkmak üzere olduğuna dikkat bile etmemişti. Üzgünüm, Mr. Quest, ama şimdi çıkmak zorundayım. Jordan altın Rolex saatine bakarak, alçak sesle bir küfür savurdu. Çok önemli. Sanınm, birkaç dakikadan fazla zamanınızı almaz. Üzgünüm. dedi Hannah. Ama benim oğlum da önemli. Saat dört buçukta çıkmam konusunda anlaşmıştık ve saat... Mrs. Carpenter, çok acil olmasaydı istemezdim. Hangi sıklıkta, tam eve gitmek üzereyken bana acil bir iş vereceksiniz? Başını kaldırıp, Jordan'a baktı. Adamla ilgili her şey önemli ve acildi. Bu iş böyle olmayacak, şimdi anladım. Kendinize, fazla bağlantısı olmayan başka birini bulun. Her saati sizin emrinizde geçirmeye haz r birisi olsun. Jordan sabırsızlıkla Ben başkasını istemiyorum, sen birlikte çalıştığım en iyi sekretersin, dedi. O zaman beni kaybetmek istemiyorsanız, şimdi bırakın gideyim, dedi Hannah. Daniel'e bir komşum bakıyor, takat saat beşe çeyrek kala dışan çıkması lazım. O saate kadar orada olmalıyım. jordan'ın boğa gibi burnundan soluması ve kızgınlıktan patlamak üzere olması Hannah'ı korkutmuyordu. Jordan'ın en fazla yapacağı şey onu işten çıkarmak olabilirdi. Ama Jordan birden gülümseyip, Hannah'ı hayrete düşürdü. Hiç kimse bana sizin gibi meydan okuyamaz, Mrs. Carpenter. Hannah, değil mi? Sen cesur bir kadınsın, Hannah. Ve bu özelliğine hayranım. Uzlaşabileceğimizi sanıyorum. Sen mektubumu yaz, ben de seni eve bırakayım. Hannah, tam itiraz edecekken, Jordan'ın gözlerindeki ifadeyi görüp vazgeçti. Her ne kadar gülümsüyor da olsa, gözlerinde sert bir ifade vardı. Jordan mektubu ne olursa olsun yazdırmaya niyetliydi ve Hannah kıymetli zamanını tartışarak harcıyordu. Mektup müşteriye fakslandıktan sonra, Ferra-ri'de giderken Jordan'ın keyfi de yerine gelmişti. Hannah, arada sırada Jordan ona baktığında, ofisteki yüz ifadesinin tamamen değiştiğini gördü. Sanki işi bir kez olsun aklından çıkarmış, sadece dikkatini Hannah'a yöneltmiş ona robot değil de insan muamelesi yapar gibiydi. Belki de, Hannah'a öyle geliyordu ama jordan'ın bu bakışları, içini alışık olmadığı bir ılıklıkla kaplıyordu. jordan onun saygın evli bir kadın olduğunu düşündüğü zaman hiç böyle davranmıyordu ama dul olduğunu öğrendiğinden beri ona daha insancıl yaklaşmaya başlamıştı sanki. Ve jordan'ın ünlü bir çapkın olduğunu da gözardı edemezdi. Acaba Hannah'ı elde edilmesi kolay bir kadın olarak mı görüyordu? Erkeklerin çoğu, dullann yataklarında bir erkeğin eksikliğini duyduklarını düşünürdü. Jordan da öyle mi düşünüyordu? Hannah, böyle saçma bir düşünceye asla katlanamazdı. Eğer Jordan'ın o tür bir yaklaşım içinde olduğunu hissederse, ona ağzının payını verebilirdi. Hannah başka erkeklerle ilgilenmiyor, hala Roger'i seviyordu. Ama yine de, Jordan'ın erkeksi çekiciliğini görmezden gelemezdi. Bunu hissetmeden nefes almak bile mümkün değildi. Hannah, onun eve bırakma önerisini geri çevirmemekle aptallık etmişti. Jordan, Bu durum seni endişelendiriyor mu? diye sorana kadar, Hannah ne kadar gerildiğinin farkında değildi. Hangi durum? Fazla mesai yapıp, oğlundan ayrı kalmak? Hannah birden rahatlayıp, Evet, endişelendiriyor, dedi. Bence, bu her anneyi endişelendirir. Gerçi, Mrs. Hovvard'a güvenim sonsuz ama Daniel'in üzülmesini istemem. Tanrıya şükür, Jordan düşüncelerinin daha özel nedenlere kaydığını tahmin etmemişti. Eve geldiklerinde, Mrs. Hovvard Daniel ile birlikte kapıda bekliyordu. Mrs. Hovvard, onu pahalı bir spor arabanın içinde görünce şaşırmıştı. Ancak, Daniel hemen arabayı tanıyıp, hevesle onlara doğru koştu. Üzgünüm, Yvonne, dedi, Hannah. Mr. Qu-est'in acil bir mektubu vardı. Umarım, seni geç bırakmadım. Jordan Quest de arabadan inip kadına gülümsedi ve Tamamiyle benim kabahatim, dedi. Tüm suçu üzerime alıyorum. Sizi gideceğiniz yere kadar götürebilir miyim? Yvonne Hovvard'm yanaklan pembeleşince, Hannah, işte çekiciliğine kapılan bir kadın daha diye düşündü. O sırada, Daniel'i Jordan'ın arabasına binerken görmüştü. Danny, hemen oradan çık! diye azarlarken oğlunun yaramazlığından utanç içindeydi. Jordan dönüp, Çocuğu rahat bırak, dedi. Eğleniyor işte. Ve sonra Yvonne'ye dönüp, birkaç dakika sohbet etti. Yvonne, Merak etme Hannah, yarın Daniel'i okuldan ben alının, dedi. Sonra geç kaldığından izin isteyip, ayrıldı. Daniel direksiyonun arkasında oturmuş arabayı kullanır gibi yapıyordu. Hannah, Jordan'ın çocuğa kızacağından emindi. Ama Jordan Daniel'i kucağına alıp arabadan indirince hayretler içinde kaldı. Genç adam, uslu durursan bir gün seni gezdiririm, dedi Jordan. Gerçekten mi? derken Daniel'in mavi gözleri ışıldıyordu. Duydun mu, Anneciğim? Mr. Quest, be ni arabasıyla gezdirecek. Ve anneni de, derken jordan'ın gözleri Han nah'ınkilere kilitlenmişti. Ve bu kez, inkar edilemeye cek kadar sıcak bakıyordu. İKİNCİ BÖLÜM Ertesi sabah Hannah ofise gittiğinde, Jordan Qu-est'in eski ciddi havasına bürünmüş olduğunu görerek rahatladı. Jordan, mavi pamuklu elbisenin altındaki yumuşak kadınsı vücudunu takdir ettiği kısa bir an dışında, Hannah'a her zamanki ses tonunda emirler yağdırıyordu. Öyle ki, Hannah bir önceki gün onun bakışlarındaki derinliği hayal ettiğini sandı. Gece yattığında, Jordan'ı ve onun davranışlarının kendisine karşı nasıl değiştiğini düşünmüştü. Ona kayıtsız kalamadığını kabul ediyor, ancak pek çok kadının ona aynı şeyleri hissedebileceğini tahmin ederek bu duygulara fazla kapılmaması gerektiğini biliyordu. Diğer kadınlardan farkı da buydu. Hannah duygularına karşı savaşmak niyetindeydi. Jordan'ın duygularını anlamaması için elinden geleni yapacaktı. Onun listesindeki kadınlardan biri olmayacaktı. Eğer Hannah tekrar bir erkekle ilişkiye girerse, bu erkek Roger gibi nazik ve kibar olmalı, asla sesini yükseltmemeliydi.

Description:
İsminizi ve Mr. Quest'i niçin görmek istediğinizi söyler misiniz, lütfen? Adam gülüp, onu hayranlıkla izlemeye devam etti. Mr. Quest. Özel bir iş. Hannah'ın yüzü asılmıştı. Evet, ama isminiz ne? diye sordu. Mr. Quest. diye yineledi adam. Quest? Öyleyse siz Tamam, ben Jordan'ın k
See more

The list of books you might like

Most books are stored in the elastic cloud where traffic is expensive. For this reason, we have a limit on daily download.